İçeriğe atla

Hiperdonti

Hiperdonti
Önmaksiller alanda süpernümerer dişler
UzmanlıkOral ve maksillofasiyel cerrahi Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Hiperdonti, artı dişlere, sürnümerer dişlere veya süpernümerer dişlere sahip olma veya başka bir deyişle olağandan fazla sayıda diş görünmesi durumudur. Diş arkının herhangi bir bölgesinde görülebilirler ve herhangi bir dişsel organı etkileyebilirler.

Tipler

Sağ orta kesicinin arkasında meziodens ve aksesuar diş gösteren bir alçı model

Süpernümerer dişler şekillerine ya da konumlarına göre sınıflandırılabilirler. Şekillerine göre:

  • Bütünleyici (o alandaki dişler için dişin şekli normaldir)
  • Tüberküllü (varil şekilli de denir)
  • Konik (kazık şekilli de denir)
  • Bileşik odontomlar (çok sayıda diş-benzeri biçimli)
  • Karmaşık odontomlar (çok sayıda dağınık diş dokusu)[1]

Konumlarına göre sınıflandırıldığında, süpernümerer dişler meziodens, paramolar veya distomolar olarak söylenebilir.[1]

En yaygın süpernümerer diş; maksiller orta kesici dişlerde meydana gelen kusurlu, kazık-benzeri bir görünümü olan meziodenstir. Üçüncü azının arkasından gelen dördüncü ve beşinci azılar diğer bir süpernümerer diş şeklidir.[2]

Nedenleri

Bu duruma sebebiyet veren kalıtsal faktörler kanıtları bulunduğu gibi çevresel faktörlerin de kanıtları bulunmuştur. Fazladan bir diş görülmesi göreceli olarak yaygın olsa da, çoklu hiperdontinin, herhangi bir hastalıkla ya da sendromla ilişkisi olmayan insanlarda görülmesi çok nadirdir.[3] Birçok süpernümerer diş hiç sürmeyebilir ancak yanındaki dişin sürmesini geciktirebilir ya da diğer dişsel veya ortodontik problemlere yol açabilir.[4][5] Azı-dişi-tipinde fazladan dişlerin görülmesi en nadir olan şeklidir. Diş X-rayleri hiperdontiyi tespit etmek için sıkça kullanılır.

Süpernümerer dişlerin, diş laminasındaki normal bir diş tomurcuğunun yanında bulunan üçüncü bir diş tomucuğundan geliştiği ya da normal diş tomurcuğundan ayrılıp geliştiği düşünülmektedir. Süt dişlerinde süpernümerer dişler, kalıcı dişlerde görüldüğünden daha seyrektir. Maksillofasiyal sendromların bir bölümünde süpernümerer dişler saptanır.[6]

Etkileri

Süpernümerer dişlerin varlığı - özellikle genç çocuklarda görüldüğünde - maksiller kesici bölgedeki bir bozuklukla ilişkilidir. Bu çoğu zaman karma dentisyon aşaması sırasında kesici dişlerin gömülü kalması ile sonuçlanır. Bu araştırma aynı zamanda şu gibi faktörleri dikkate alır: hastanın yaşı, diş sayısı, morfolojisi, büyüme oryantasyonu ve süpernümerer dişin konumu. Bu yüzden süpernümerer diş bulunduğunda kesici bölgenin sıkışma ihtimalini göz önüne alarak uygun bir tedavi planı ile ele alınmalıdır.[7]

Uzaklaştırılması

Bu dişler asemptomatik ve kişiye bir tehdit oluşturmamasına rağmen çoğunlukla estetik sebeplerden ötürü çekilirler. Bu özellikle meziodens maksiller orta kesici bölgesinde konumlandıysa uygulanır. Uzaklaştırma geleneksel yöntemde kemik keskileri kullanarak yapılır ancak eğer ameliyat gerekiyorsa daha gelişmiş bir tekniğin daha yararlı olduğu bulunmuştur. Piezoelektrisite kullanılarak, Piezoelektrik ultrasonik kemik ameliyatı, geleneksel yöntemden daha fazla zaman alsa da operasyon-sonrası kanamayı ve ilgili komplikasyonları ciddi şekilde düşürdüğü görülmüştür.[8]

İlgili durumlar

Diğer bir anormal durum hipodontidir, beklenenden daha az sayıda diş olması.

Genellikle gömülü olan çoklu süpernümerer dişlerin görüldüğü Gardner sendromu ve kleidokraniyal disostoz rahatsızlıkları olan hastalarda hiperdonti görülür.

Kaynakça

  1. ^ a b Oxford Handbook of Clinical Dentistry
  2. ^ Kokten, G; Balcioglu, H; Buyukertan, M (2003). "Supernumerary fourth and fifth molars: A report of two cases". The journal of contemporary dental practice. 4 (4). ss. 67-76. PMID 14625596. 
  3. ^ Pereira, Marilia Nalon; De Almeida, Luiz Eduardo; Martins, Marcelo Tarcísio; Da Silva Campos, Marcio José; Fraga, Marcelo Reis; Vitral, Robert Willer Farinazzo (2011). "Multiple hyperdontia: Report of an unusual case". American Journal of Orthodontics and Dentofacial Orthopedics. 140 (4). ss. 580-4. doi:10.1016/j.ajodo.2010.02.038. PMID 21967947. 
  4. ^ Vahid-Dastjerdi, Elaheh; Borzabadi-Farahani, Ali; Mahdian, Mina; Amini, Nazila (2010). "Supernumerary teeth amongst Iranian orthodontic patients. A retrospective radiographic and clinical survey". Acta Odontologica Scandinavica. 69 (2). ss. 125-8. doi:10.3109/00016357.2010.539979. PMID 21142585. 
  5. ^ Fleming, P. S; Xavier, G. M; Dibiase, A. T; Cobourne, M. T (2010). "Revisiting the supernumerary: The epidemiological and molecular basis of extra teeth". BDJ. 208 (1). ss. 25-30. doi:10.1038/sj.bdj.2009.1177. PMID 20057458. 
  6. ^ Lubinsky M, Kantaputra PN. Syndromes with supernumerary teeth. American Journal of Medical Genetics A, 170:2611–2616, 2016
  7. ^ He, Dongmei; Mei, Li; Wang, Yan; Li, Jialing; Li, Huang (2017). "Association between maxillary anterior supernumerary teeth and impacted incisors in mixed dentition". The Journal of the American Dental Association. 148 (8). ss. 595-603. doi:10.1016/j.adaj.2017.05.017. PMID 28754185. 
  8. ^ Gao, Yongbo; Lin, Zhenyan; Rodella, Luigi Fabrizio; Buffoli, Barbara; Wu, Xifeng; Zhou, Yanmin (2014). "Piezoelectric ultrasonic bone surgery system in the extraction surgery of supernumerary teeth". Journal of Cranio-Maxillofacial Surgery. 42 (8). ss. 1577-82. doi:10.1016/j.jcms.2014.04.007. PMID 24942094. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İnsan dişi</span> besinleri parçalamak için kullanılan insanların ağzındaki kalsifiye beyazımsı yapı

İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla ya da mandibula içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ağız kokusu</span> dışarıya verilen havanın kötü kokması

Ağız kokusu ya da halitozis; açlık, böbrek yetmezliği, diyabet (şeker hastalığı), karaciğer, mide, bademcik ve diş rahatsızlıkları gibi çeşitli nedenlerden ötürü insan nefesinde hissedilen kötü kokudur. Ağız kokusunun başlıca bileşenleri, uçucu sülfit bileşikleri (VSC), özellikle hidrojen sülfür (H2S), metil merkaptan (CH3SH) ve dimetilsülfürdür. Bu gazların ölçümünde kullanılan Oral Chroma Gaz Kromatografi cihazı eski ölçüm metodlarına göre çok daha etkili bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Periodontitis</span> dişe bağlı hastalık

Piyore olarak da bilinen periodontitis, periodonsiyumu, yani dişi destekleyen ve çevreleyen dokuları etkileyen bir dizi iltihabi hastalıktır. Periodontitis diş çevresi ilerleyici alveol kemik kaybını içerir, eğer tedavi edilmezse, dişin sallanmasına ve ardından dişin kaybına neden olur. Periodontitis, dişin yüzeyine tutunan ve orada büyüyen mikroorganizmalara karşı oluşan aşırı agresif bağışık yanıtla ortaya çıkar. Tanısı, dişin etrafındaki yumuşak diş eti dokularının bir sond ile muayene edilmesiyle ve hastanın röntgeni üzerinde diş çevresi kemik kaybının değerlendirilmesiyle konur. Periodontitis tedavisinde uzmanlaşmış kişiler periodontologlardır; alanları periodontoloji olarak bilinir.

Diş hekimliğinde, hipodonti edinsel ya da doğumsal diş eksiklikleri olgusu için kullanılan terimlerdendir; anodonti ve oligodonti kavramları da hipodonti başlığı altında yer alan diş eksikliği olgularıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yirmi yaş dişi</span>

Yirmi yaş dişi veya üçüncü azı dişi, insan dentisyonunun her bir çeyreğinde bulunan üç azı dişinden birisidir. Üçü içerisinde en arkada bulunan diştir. Yirmi yaş dişi genellikle 17-25 yaşlarında sürer. Çoğu yetişkinde her bir çeyrekte bir adet bulunan dört yirmi yaş dişi vardır. Dörtten daha az ya da fazla olabilir, örneğin fazladan dişlere süpernümerer dişler denir. Yirmi yaş dişi gömülü kaldığında gelişme sürecinde olan diğer dişleri de etkiler. Böylece bu olduğunda ya da olmadan çekilirler.

<span class="mw-page-title-main">Diş anatomisi</span>

Diş anatomisi, anatominin çalışma alanlarından biri olup insan dişi yapılarını inceler. Dişlerin gelişimi, görünüşü ve sınıflandırılması bu çalışma alanı içerisine girer. Diş oluşumu doğumdan önce başlar ve dişlerin doğal morfolojisi o sıralarda belirginleşir. Diş anatomisi aynı zamanda taksonomik bir bilimdir. Dişleri ve onları oluşturan yapıları isimlendirmek çalışma alanı içerisine girer ve bu bilgiler diş tedavilerinde pratik bir amaca hizmet eder.

22q11.2 deletion sendromu, kromozom anomalisi kökenlidir; olguların bir bölümünün kalıtsal olduğu saptanmıştır. Çok sayıda fenotipi vardır.

Dişlerin sayısal anomalileri süt ya da sürekli dişlerin eksikliği ya da fazlalığıdır. İnsanlarda süt dişleri toplam 20, sürekli dişler ise 32 tanedir. Dişlerin sayısal anomalileri, konjenital ya da edinsel kökenlidir.

<span class="mw-page-title-main">Cleidocranial dysostosis</span>

Cleidocranial dysostosis, kemik malformasyonları içeren kalıtsal bir sendromdur; ebeveynlerden birinden otosomal dominant yolla gelir. Genetik incelemeler, kemik gelişimiyle ilgili RUNX2 genindeki bir sorunu göstermektedir. 3 tipi vardır; dişlerin etkilenmesi bunlardan yalnızca birinde saptanır. İskelet sistemi etkilenmesinin en tipik bulgusu köprücük kemiklerinde (klavikula;clavicula) görülür. Köprücük kemikleri ya hiç oluşmamıştır (agenezis) ya da gelişmesi yetersizdir (hipoplazi); bu nedenle, hastalar, omuzlarını orta çizgi üzerinde birleştirebilirler. Kafatasındaki bıngıldaklar ve pelvisteki simfizi uzun süre kapanamaz.

<span class="mw-page-title-main">Adamkiewics arteri</span> en büyük ön segmentel arter

Adamkiewics arteri en büyük ön segmentel arterdir. Genellikle aortanın T9-T12 arasındaki segmentlerinden, sol tarafından çıkan interkostal arterlerden köken alır. omuriliğin 2/3 alt kısmını besler ve yukarıdan gelen anterior spinal arterin uzantısı olarak devam eder.

<span class="mw-page-title-main">Kraniyofasiyal yarıklar</span>

Kraniyofasiyal yarıklar, kraniyofasiyal malformasyonların en önemlilerinden biridir; baş-boyun ve yüz bölgesinin oluşma ve gelişme aşamalarındaki aksamalar ya da sapmalar sonucu ortaya çıkan yapısal ve işlevsel bozuklukların önemli bir bölümünü oluştururlar. Embriyolojik kökenlerine göre; nöral tüp kökenli anomaliler, 1. ve 2. farengeal ark kökenli malformasyonlar, ektodermal displaziler söz konusudur.

Glossopalatine ankylosis sendromu, otosomal dominant yolla aktarılan kalıtsal bir sendromdur; bir bölümü, teratojenlerin gebelikteki etkileriyle ortaya çıkan izole olgulardır. Oromandibular-limb hipogenezi sendromları grubunda yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Diş eksikliği sendromu</span>

Diş eksikliği sendromu, dişlerin bir bölümünün oluşmadığı, 10 fenotipi olan bir sendromdur. Diş eksiklikleri (hipodonti), çok sayıdaki sendromda bulgulardan biri olarak saptanabilir. Bu sendromdaki neredeyse tek bulgu "diş eksikliği"dir.

<span class="mw-page-title-main">Oculofaciocardiodental sendrom</span>

Oculofaciocardiodental sendrom, göz malformasyonları, çene-yüz anomalileri, dolaşım sistemi ve bağışıklık sistemi defektleriyle karakterize, X-kromozomu aracılığıyla dominant (XLD) yolla aktarılan kalıtsal bir sendromdur. Mikroftalmi sendromunun 18 fenotipinden biridir.

Ortognatik cerrahi; Düzeltici çene cerrahisi veya basitçe çene cerrahisi olarak da bilinen, çene ve alt yüzün yapı, büyüme, uyku apnesi dahil hava yolu sorunları, TME bozuklukları, özellikle iskelet uyumsuzluklarından kaynaklanan maloklüzyon sorunları, diğer ortodontik diş ısırıklarından kaynaklanan durumlarını düzeltmek, diş telleri ile kolayca tedavi edilemeyen problemlerin yanı sıra, düzeltmenin yüz estetiğini ve benlik saygısını iyileştirmek için düşünülebileceği çok çeşitli yüz dengesizlikleri, uyumsuzluklar, asimetriler ve yanlış orantıları düzeltmek tasarlanan cerrahidir.

<span class="mw-page-title-main">Diş dolgusu</span>

Diş dolguları veya diş restorasyonu, çürük veya dış deliklerden kaynaklanan eksik diş yapısının işlevini, bütünlüğünü ve morfolojisini geri kazandırmak için kullanılan tedavilerdir. Protetik diş tedavisi, periodontoloji ve estetik diş hekimliği'nde uygulanır. Doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki geniş tiptedirler ve ayrıca konum ve boyuta göre sınıflandırılırlar. Örneğin bir kök kanal dolgusu, diş pulpasının normalde bulunduğu boşluğu doldurmak için kullanılan restoratif bir tekniktir. Diş kaplama, inleyler ve onleyler, porselen diş, kuron, diş implantı, altın diş, diş köprüsü de diş dolgularına alternatif malzemelerdir.

Estetik diş hekimliği veya kozmetik diş hekimliği, estetik ve kozmetik yönümlü diş hekimliği dalıdır. Genellikle dişlerin ve diş etlerinin ve/veya ısırığın görünümünü iyileştiren herhangi bir diş tedavisine atıfta bulunmak için kullanılır. Diş temizliği, diş parlatma, diş beyazlatma, diş kaplama işlemleri, porselen diş, diş protezi, diş dolgusu, diş mücevheri, diş implantı ve braket ekleme estetik görevlerine dahildir. Öncelikle diş estetiğinde renk, pozisyon, şekil, boyut, uyum ve genel gülümseme görünümünde iyileştirmeye odaklanır. Pek çok diş hekimi, bu alandaki özel eğitim, uzmanlık ve deneyimlerine bakılmaksızın kendilerini "estetik diş hekimi" olarak adlandırır. Bu durum hastalar açısından yanıltıcı ve etik olmayan bir durum olarak nitelendirilmektedir. Amerikan Diş Hekimleri Birliği, estetik diş hekimliğini diş hekimliğinin resmi bir uzmanlık alanı olarak kabul etmemektedir. Ancak hala kendilerini estetik diş hekimi olarak tanıtan diş hekimleri mevcuttur.

Kök kanal tedavisi

Kanal tedavisi, endodonti'de enfeksiyonun ortadan kaldırılması ve dekontamine edilmiş dişin gelecekteki mikrobiyal istiladan korunması ile sonuçlanması amaçlanan, enfekte diş pulpası için uygulanan bir tedavidir. Kök kanalları ve bunlarla ilişkili pulpa odası, sinir dokusu, kan damarları ve diğer hücresel varlıkların doğal olarak yaşadığı bir diş içindeki fiziksel oyuklardır. Bu öğeler birlikte diş pulpasını oluşturur.

Prognatizm veya Habsburg Hanedanı üyeleri arasında yaygınlığı nedeniyle Habsburg çenesi olarak da adlandırılan, mandibula veya maksillanın kafatasının iskelet tabanına göre koronal düzlemde çıkıntı yaptığı durumdur. Genel diş hekimliği, ağız ve çene cerrahisi ile ortodontide bu durum klinik veya radyografik (sefalometrik) olarak değerlendirilir. Prognatizm kelimesi Yunanca πρό ve γνάθος sözcüklerinden türetilmiştir. Prognatizm, maloklüzyona sonuç verebilir.

Asit erozyonu bir tür diş aşınmasıdır. Bakteri kaynaklı olmayan asitlerin kimyasal çözünmesi sonucu diş yapısının geri dönüşü olmayan kaybı olarak tanımlanmaktadır. Diş erozyonu 5-17 yaş çocuklarda en sık görülen kronik durumdur, ancak bir diş sağlığı sorunu olarak görülmesi nispeten yakın zamanda olmuştur. Asit erozyonu başlangıçta minede başlar, incelmesine neden olur ve dişe donuk sarı bir görünüm vererek dentin aşırı duyarlılığına yol açarak dentine ilerleyebilir.