İçeriğe atla

Hilye

Hilye, hilye-i şerîf, hilye-i saâdet ya da hilye-i nebî, Osmanlı hattatlarca 17. yüzyılda geliştirilen bir süsleme sanatı.[1] Kelime anlamı olarak süs, ziynet, güzellik gibi anlamlara gelen hilye bunların yanında suret, sıfat, hilkat gibi anlamlar da taşımaktadır.[2] Evlere hilye asılmasının ev halkını hastalıktan ve kötülükten koruyacağına dair bir inanış olmasına rağmen bu doğru değildir.[3]

Gelişimi

Hilye aslen Muhammed bin Abdullah'ı görenlerin göremeyenlere onu anlatımlarıdır. Bu anlatımlar içerisinde Ali ve Enes bin Mâlik gibi ilk müslümanların anlatımları önemli bir yer tutar. İslam adetleri Muhammed'in resminin çizilmesini hoşgörmediğinden[4] dolayı onu sözle tasvir etme yöntemi tercih edilmiş ve hilye geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Osmanlı'da hattatlar bu anlatımları süslü bir biçimde levhalara işleyerek hilyeyi sanat haline getirmişlerdir.[5]

Bilindiği kadarıyla tarihteki levha halindeki ilk hilyenin hattatının Hâfız Osman olduğu görüşü kabul görmektedir.[4] En çok yazılan hilye ise Tirmizi'ye ait olan Şemail'de geçen Ali bin Ebu Talib tasviridir.[4] Büyük ebatlarda ilk büyük hilye yazarının ise Kazasker Mustafa İzzet Efendi olduğu bilinmektedir.[6] Türkiye'de şimdiye dek satılan en yüksek bedelli hilyenin yazarıysa 1.150.000 TL ile yine Kazasker Mustafa İzzet Efendi'dir.[7]

Bölümleri

Toplamda sekiz bölümün bulunduğu hilye dört ana bölümden oluşur. Bunlar "başmakam", "göbek", "kuşak" ve "etek"tir. Diğer dört bölüm ise ana bölümleri tamamlayıcı olarak işlev görürler.[8]

Başmakam

Hilyenin en üst kısmında yer alan bu bölümde besmele yer alır.

Kuşak

Bu bölümde Muhammed ile ilgili kısa bir ayet bulunur. Bu ayet genellikle Enbiya Suresi'nin 107. ayeti yani "biz alemlere ancak rahmet olarak gönderdik" kısmı bulunur. Ancak bazı hilyelerde bu kısma "ey habibim sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım" manasına gelen "levlâke levlâk lema halakatu'l-eflâk" hadisi de yazılırdı.

Göbek

Hilye metninin en uzun bölümünün yerleştirildiği bu bölüm yuvarlak veya ovaldir. Muhammed ile ilgili anlatımların yer aldığı bölümde şu bilgiler bulunur:

Hz. Peygamber ne çok uzun ne de çok kısa idi. Kavminin orta boylusuydu. Saçları ne kıvırcık ne de düz uzun idi, dalgalıydı. Yüzü ne aşırı dolgun ne de yuvarlak idi, hafif değirmi bir çehresi vardı. Pembe beyaz tenli, iri siyah gözlü ve uzun kirpikliydi. Mafsalları iri ve omuzları geniş idi. Göğsünde tüy olarak göbeğine inen ince bir hat vardı. El ve ayak parmakları kalınca idi. Yürüdüğü zaman hafif yokuş iner gibi rahat ve kuvvetli adımlarla ilerlerdi. Birine baktığında ona bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında nübüvvet mührü vardı ve kendisi peygamberlerin sonuncusuydu. İnsanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısıydı. Onu ansızın görenler heybetine kapılır fakat şahsıyla yakınlık kuranlarda bu hâl sevgiye dönüşürdü. Kendisini tanıyan kimse 'ne ondan önce ne de ondan sonra bir benzerini gördüm' derdi. Allah'ın salât ve selamı onun üzerine olsun.

Etek

Göbek kısmına sığmayan hilye metninin devamı bu bölüme yazılır. Metnin son satırında ise hilye yazarının adı ve hilyenin yazılış tarihi yer alır.

Diğer bölümler

Ana bölümlerin dışında kalan bu dört bölüm göbeğin etrafında yer alan dört daire şeklindedir. Çoğunlukla dört halifenin yazıldığı bu dört bölümde kimi zaman Muhammed'in dört ismi yer alır.

Ayrıca bazı hattatlar hilyelerinde dört yerine altı daireye yer verir. Bu fazladan iki daireye ise Muhammed'in torunları olan Hasan ile Hüseyin'in ismi yazılır.

Değerlendirmeler

Hilye içeriğinin birkaç yüzyıl sözlü olarak devam eden hadis ve rivayet kültürüne dayalı olması anlatımlardaki içeriğin özgünlüğü ve gerçekliği konusunda hadis ve siyerin içeriği ile aynı sakıncaları taşımaları sonucunu doğurmaktadır.

Kaynakça

Özel
  1. ^ Taşkale, Faruk. "HAT SANATINDA HİLYE-İ ŞERÎFE". faruktaskale.com. 27 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
  2. ^ "Hilye-i Nebevî". diyanet.gov.tr. 18 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
  3. ^ "Hilye nedi? Üzerimizde taşımak sevap mıdır?". fetva.net. 8 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
  4. ^ a b c Öksüz, Hüseyin. "Hilye Levhaları". tefekkurdergisi.com. 26 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
  5. ^ https://islamansiklopedisi.org.tr/hilye 23 Nisan 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. []
  6. ^ Kaymaz, Rıfkı. "Hilye". bormuftulugu.gov.tr. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. []
  7. ^ "En değerli hilye Nezih Barut'ta". sabah.com.tr. 17 Nisan 2011. 23 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
  8. ^ Kaymaz, Rıfkı. "Hat sanatının en güzel örneklerinden: Hilye". diyanetdergisi.com. 14 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
Genel
  • Özçay, Mehmet (Ağustos 2011). "Türk hattatların peygamber tablosu". NTV Tarih (Basılı yayım). ss. 100, 101 syf. ISSN 1308-7878. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Hırka-ı Şerif Camii, İstanbul, Fatih İlçesi'nde Atikali semti sınırları içinde, adını verdiği Hırkaişerif Mahallesi'nde yer alan 1851'de inşa edilmiş camii.

<span class="mw-page-title-main">Sülüs</span> Arap alfabesiyle yazılan bir tür süslü yazı

Sülüs, Arap alfabesiyle yazılan bir tür süslü yazı veya Hicrî IV. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan, nesihe benzer, kalınca bir yazı türüne verilen ad olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Ziya Akbulut</span> Türk asker, ressam ve hattat

Ahmet Ziya Akbulut, Türk ressam ve hattat.

Kayışzade Hafız Osman, Mushaf yazmakla meşhur olmuş Türk hattat.

<span class="mw-page-title-main">Nesih</span>

Nesih, neshi veya neshî, özellikle Osmanlılar tarafından yazmalarda kullanılan, yumuşak, köşeleri yuvarlaklaşmış, işlek bir yazı türü ve Arap harflerinin, basımda ve yazma kitaplarda en çok kullanılan çeşidi olarak tanımlanır. Nasaḫ terim kökü "kaldırma, hükümsüz kılma" ve "kopya" anlamına gelen nesih yazı türü, Osmanlı İmparatorluğu'nda da özellikle kitap kopyalamak için kullanılmıştır.

Mehmed Hulusi Yazgan”, “İstanbullu Hulusi Efendi”, Türk hattat.

Muhsînzâde Abdullah Hamdi Efendi,, Türk hattat. II. Abdülhamid devrinde “Reis-ül Hattâtîn/ Hattatların reisi" unvanını almış ünlü bir hattattır.

<span class="mw-page-title-main">Kazasker Mustafa İzzet Efendi</span> Osmanlı hattatı (1801-1876)

Adaşı ve ustası olan bir diğer ünlü hattat Yeserizade Kazasker Mustafa İzzet Efendi ile karıştırılmamalıdır.

Hattat Mehmed Şefik Bey, Türk hattat.

<span class="mw-page-title-main">Mustafa Rakım Efendi</span> Osmanlı hattat

Mustafa Rakım Efendi, Osmanlı hattat, ressam.

<span class="mw-page-title-main">Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi</span>

Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi, İstanbul Beyazıt Meydanı'nda bulunan, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı hat müzesidir.

Mehmet İlmi Efendi, Türk hattat.

<span class="mw-page-title-main">Hâfız Osman</span> Osmanlı hattat

Adaşı ve sonra gelen Kayışzade Hafız Osman ile karıştırılmamalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mehmed Şevki Efendi</span>

Mehmed Şevki Efendi (d. 1244/1829, Kastamonu - ö. Hicri 25 Nisan 1303 - M. 7 Mayıs 1887, İstanbul, Osmanlı hattat. Yazı sanatına "Şevki Mektebi" adlı üslûbu kazandırmış, sülüs-nesih hat meşkleriyle bilinmektedir.

Muhammed'in tasvir edilmesi İslam'da tartışmalı bir konudur. Muhammed'in sözlü ve yazılı betimlemeleri bütün İslam gelenekleri tarafından kolayca kabul edilirken görsel betimlemelerde anlaşmazlıklar mevcuttur. Kur'an, Muhammed'in görüntülerini açıkça yasaklamaz fakat Müslümanların Muhammed'in görsel tasvirini oluşturmalarını açıkça yasaklayan birkaç hadis vardır. Tümü Muhammed'in görünümüyle ilgili otantik görsel bir gelenek olmadığı konusunda hemfikirdir ancak ilk menkıbeler Muhammed'in portresini işlemiştir ve orijinalliği çoğunlukla kabul edilen yazılı fiziksel açıklamalar mevcuttur.

Yahya Hilmi Efendi, 19-20. Yüzyıl Hattatlarındandır. Nesih yazıda gerçekten başarılı bir hattat olan Yahya Hilmi Efendi’nin ismi, dönemin iki büyük nesih hocası olan Kazasker Mustafa İzzet Efendi ve Şevkî Efendi’den sonra anılır. Onların günümüzdeki üslûbu karşısında, kendine özgü bir şiveyle dikkati çeker.

<span class="mw-page-title-main">Celî</span>

Celî, hat sanatında bir yazı cinsi meşkedilirken kullanılan meşk kaleminden daha geniş bir kalemle yazılan iri şekline verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Mahmud Celaleddin Efendi</span>

Mahmud Celaleddin Efendi bir Osmanlı hattatıydı.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Refet Efendi</span> Türk Hattat.

Ahmet Refet Efendi, Türk hattat.