İçeriğe atla

Hidrosfer

Dünya'nın su bütçesi

Hidrosfer (Yunanca ōρ hydōr, "su"[1] ve σφαῖρα sphaira, "küre"[2]), su küre demektir. Bir gezegenin veya doğal uydunun yüzeyinde, altında ve üstünde bulunan birleşik su kütlesine verilen isimdir. Dünya'nın hidrosferi yaklaşık 4 milyar yıldır var olmasına rağmen,[3][4] şekil değiştirmeye devam etmektedir. Bu durum, deniz taban yayılması ve kara ile okyanusları yeniden düzenleyen kıt'aların kayması nedeniyle gerçekleşmektedir.[5]

Dünya üzerinde 1,386 milyon km3 (333.000.000 km3) su olduğu tahmin edilmektedir.[6] Bunlar, yer altı suyu, okyanuslar, göller ve akarsularda sıvı ve donmuş formlarda bulunan sulardan oluşmaktadır. Tuzlu su bu miktarın %97,5'ini oluştururken, tatlı su ise %2,5'ini oluşturmaktadır. Bu tatlı suyun %68,9'u Kuzey Kutbu, Antarktika ve dağ buzullarında buz ve kalıcı kar örtüsü şeklindedir. %30,8'i taze yeraltı suyu şeklinde bulunur. Yeryüzündeki tatlı suyun sadece %0,3'ü kolayca erişilebilir göllerde, rezervuarlarda ve nehir sistemlerinde bulunmaktadır.[6]

Mariana Çukuru, Büyük Okyanus'ta bulunmaktadır.

Dünya hidrosferinin toplam kütlesi yaklaşık 1,4 × 1018 tondur. Dünya toplam kütlesinin yaklaşık %0,023'ünü oluşturmaktadır. Herhangi bir zamanda, yaklaşık 20 × 1012 tonu, Dünya atmosferinde su buharı şeklinde bulunmaktadır. 361 milyon km2lik (139,5 milyon mil2) bir alan olan Dünya yüzeyinin yaklaşık %71'i okyanusla kaplıdır. Dünya okyanuslarının ortalama tuzluluğu, deniz suyunda kilogram başına yaklaşık 35 gram tuzdur (%3,5).[7]

Hidrosferin kalınlığı deniz seviyesine göre +3810 m (Titikaka Gölü) ile -11033 m (Mariana Çukuru) arasında değişir. Dünya'nın %71'ini Hidrosfer, %29'unu karalar oluşturur. Kuzey Yarım Kürede %61'i Hidrosfer, %39'u kara iken, Güney Yarım Kürede %81'i Hidrosfer, %19'u karalar şeklindedir. Hidrosfer, canlıların yaşam kaynağıdır. Hidrosfer üzerinde birçok okyanus akıntısı etkilidir. Bunlardan en çok bilinenler Gulf Stream okyanus akıntısı ve Labrador okyanus akıntısıdır.[8]

Hidrosfer üzerindeki 3 büyük okyanusun yüzölçümü:

Su döngüsü

Su döngüsü, suyun bir durumdan veya bir rezervuardan diğerine aktarılmasını ifade eder. Rezervuarlar arasında atmosferik nem (kar, yağmur ve bulutlar), akarsular, okyanuslar, nehirler, göller, yeraltı suyu, yeraltı akiferleri, kutup buz kapakları ve doymuş toprak bulunmaktadır. Güneş enerjisi, ısı, ışık (güneşlenme) ve yerçekimiyle, bir durumdan diğerine geçişi saatler hatta binlerce yıl sürmektedir. Çoğu buharlaşma okyanuslardan gelir ve dünyaya kar veya yağmur olarak geri döner.[9]

Su döngüsü

Süblimasyon, kar ve buzdan buharlaşmayı ifade eder. Terleme, suyun dakikalar boyunca ağaçların gözenekleri ve stomalarından çıkışını ifade eder. Hidrologlar tarafından kullanılan Evapotranspirasyon terimi; terleme, süblimasyon ve buharlaşma süreçleriyle ilişkili bir terimdir.[9]

Marq de Villiers, hidrosferi, içinde suyun bulunduğu kapalı bir sistem olarak tanımladı. Hidrosfer karmaşık, karışık, birbirine bağımlı, her yere yayılmış, kararlı ve “Yaşamı düzenlemek için özel olarak tasarlanmış gibi görünmektedir.”[9]:26 De Villiers, “Yeryüzünde bulunan toplam su miktarının jeolojik zamanlar boyunca neredeyse hiç değişmediğini iddia eder. Su kirlenebilir, suistimal edilebilir veya yanlış kullanılabilir ancak ne tekrar yaratılır ne de yok edilir, sadece göç eder. Su buharının uzaya kaçtığına dair bir kanıt yoktur. ”[9]:26

"Her yıl dünyadan 577.000 km3 su eksilmektedir. Bu suyun okyanus yüzeyinden buharlaşması (502.800 km3), karalarda ise (74.200 km3 ) su buharlaşmaktadır. Aynı miktarda su atmosferik yağış ile okyanusta 458.000 km3, karalarda ise 119.000 km3 olarak düşmektedir. Arazi yüzeyinde ki yağış ve buharlaşma arasındaki fark (119.000 - 74.200 = 44.800 km3 / yıl)'dır. Dünya nehirlerinin toplam akışı (42.700 km3/ yıl) ve yeraltı suyunun doğrudan okyanusa akışı(2100 km3 / yıl) insanların yaşamsal gereksinimlerini ve ekonomik faaliyetlerini destekleyen başlıca tatlı su kaynaklarıdır. ”[6]

Yüzey suları ile ilgili genel Bilgiler

  • Okyanusa düşen yağışlarla döngü tamamlanır ve yeni bir döngüye başlamak için hazır hale gelir. Yağış toprağa düştükten sonra sızma (infiltrasyon) olarak ifade edilen işlemle su ya zeminin içine süzülür, ya yüzeysel akışa geçer ya da hızlıca buharlaşarak atmosfere karışır.Yer altına süzülen ya da akışa geçen suların bir kısmı bir yolunu bularak topraktan, göllerden ve akarsulardan buharlaşarak atmosfere geri döner.
  • Toprağın içine süzülen suların bir kısmı bitkiler tarafından kullanılarak daha sonra "terleme" ya da "transpirasyon "işlemiyle atmosfere bırakılır.[10]
  • Başlangıçta akış geniş ince bir tabaka şeklinde akar buna "sığ akış" denir. Kısa bir mesafeden sonra, akım iplikleri oluşur ve daha sonra bunlar gelişerek derecik olarak ifade edilen kanallara dönüşür.
  • Bir akarsuyun suyunu topladığı alana drenaj havzası denir.[10]
  • Nehir sistemleri; katı madde üretimi, katı madde taşınım ve katı madde birikimi olmak üzere üç ana kısımdan oluşur.
  • Akarsuyun hızını belirleyen faktörler; gradyan (akarsuyun kanal eğimi), en kesit şekli, boyutu, kanal pürüzlülüğü ve akarsu debisidir. Genellikle eğim ve pürüzlülük mansaba doğru azalırken, genişlik, derinlik, debi ve hız artmaktadır.
  • Akarsuların hızı yavaşladığında yeterlilik azalır ve taşıdıkları katı maddeler çökelerek depolanır. Akarsu çökellerine alüvyon, kanallarda birikenlere çökelme bandı, taşkın bölgelerinde birikenler doğal sedde, akarsu ağzındaki birikintiler ise delta ya da alüvyon yelpazesi olarak adlandırılır.[10]
  • Akarsu kanalları iki kısımdan oluşur; kaya tabanlı kanallar ve alüvyon kanallar.
  • Akarsu vadileri için birçok sınıflandırma tipi olmasına rağmen, en yaygın olanları; dar v şeklindeki vadiler ve düz tabanlı vadilerdir.

Yer Altı Suları İlgili Genel bilgiler

  • Yer altı suları insanların kolayca kullanabildikleri en büyük temiz su rezervuarlarıdır. Jeolojik olarak, yer altı sularının çözünmesiyle mağara ve düdenler oluşur. Yer altı suları aynı zamanda akarsuların dengeleyici unsurudur.[11]
  • Her gün Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 349 milyar galon temiz su kullanılmaktadır. Bunun yaklaşık 79 milyar galonu ya da toplam %23'ü yer altı suyundan sağlanmaktadır. Diğer tüm kullanım alanlarına kıyasla, yer altı sularının büyük bir kısmı tarımda kullanılmaktadır.
  • Yer altı suyu, doygun yer altı zonlarında kayaçların ve sedimanların boşluklarını tamamen dolduran sudur. Bu, zonun üst sınırını su tablası oluşturmaktadır. Doygun olmayan bölge su tablasının üzerinde yer alır. Burada bulunan zemin, sediman ve kayaç suya dolgun değildir.
  • Akarsular ve yer altı suları arasındaki betkileşim üç farklı yoldan gerçekleşir: Akarsular yer altı suyunun akımından beslenir ve akarsu yatakları boyunca sularını kaybeder veya yer altı sularını beslerler ya da her iki şekilde oluşur. Bazı bölümlerinde hem su kazanır hem de su kaybederler.[11]
  • Bir malzeme içinde depolanan su miktarı malzemenin porozitesine bağlıdır. Bir malzemenin geçirgenliği (birbirine bağlı gözenekler arasındaki bir akışkanın geçebilme yeteneği) yer altı suyunun hareketini kontrol eden en önemli faktörlerden biridir.
  • Çok küçük gözeneklere sahip malzemeler (kil gibi) yer altı suyunun hareketini engeller ya da önler. Bu yapılara akitard adı verilir. Akiferler, serbestçe yer altı suyunu yayan, geçirimli ve kum gibi büyük gözeneklere sahip malzemelerden oluşur.
  • Yer altı suyunun akış hızını etkileyen temel faktörler; su tablası eğimi (hidrolik eğim) ve akiferin (hidrolik iletkenlik) geçirgenliğidir.
  • Su tablası toprak yüzeyi ile kesiştiğinde kaynak oluşur ve doğal yer altı suyunun akışı ile sonuçlanır. Suya doygun zonlar içinde açılan kuyular, yer altı suyunu dışarı çeker ve su tablası içinde çöküntü konisi olarak bilinen konik çöküntü oluşmaktadır. Su, başlangıçta karşılaşılan su seviyesi üstüne yükseldiğinde artezyen kuyular meydana gelir.[11]
  • Yer altı suları derinlerde dolaştığında ısınır. Fakat bu sıcaklık artarsa su sıcak bir kaynak olarak ortaya çıkar. Yer altı odalarında yer altı suyu ısındığında gayzer meydana gelir, genişler ve suyun bir kısmı hızlı bir şekilde gayzerin patlamasına sebep olan buhara dönüşür. Gayzerler ve sıcak kaynakların ısı kaynağı magmatik kayaçlardır.[11]

Hidrosferin etkileri

Potomac Nehri, Siyanobakteri'den kaynaklanan yüksek ötrofikasyona maruz kalmaktadır.

Su yaşamın temel bir gerekliliğidir. Dünya'nın 2 / 3'ü su ile kaplıdır. Dünya'ya mavi gezegen veya su gezegeni de denir.[12] Hidrosfer atmosferin mevcut varlığında önemli bir rol oynar. Okyanuslar bu açıdan önemlidir. Dünya oluştuğunda, Merkür'ün atmosferine benzer şekilde, hidrojen ve helyum açısından zengin çok ince bir atmosfere sahipti. Daha sonra hidrojen ve helyum gazları atmosferden atıldı. Dünya soğuduğunda açığa çıkan gazlar ve su buharı bugünkü atmosferi oluşturdu. Volkanlar tarafından salınan diğer gazlar ve su buharı da atmosfere girdi. Dünya soğudukça atmosferdeki su buharı yoğunlaştı ve yağmur yağdı. Atmosferik karbondioksit yağmur suyunda çözüldüğünde atmosfer daha da soğudu. Bu durum su buharının yoğunlaşmasına ve yağmur olarak düşmesine neden oldu. Bu yağmur suları Dünya yüzeyindeki çöküntüleri doldurdu ve okyanusları oluşturdu. Bunun yaklaşık 4000 milyon yıl önce meydana geldiği tahmin edilmektedir. İlk yaşam formları okyanuslarda başladı. Bu organizmalar oksijen solumamışlardır. Daha sonra, siyanobakteriler geliştiğinde, karbondioksidin gıda ve oksijene dönüştürülmesi süreci başlamıştır. Sonuç olarak, Dünya atmosferinin diğer gezegenlerden oldukça farklı bir yapıya sahip olması, yaşamın Dünya'da gelişmesine izin vermiştir.

Rezervuarların yenilenmesi

Igor A. Shiklomanov'a göre, okyanus sularının tamamen doldurulması ve yenilenmesi 2500 yıl, permafrost ve buz için 10.000 yıl, derin yer altı suyu ve dağlık buzullar için 1500 yıl, göllerde 17 yıl ve nehirlerde 16 gün sürmektedir.[6]

Özel tatlı su bulunabilirliği

"Özel Su kullanılabilirliği, kişi başına düşen tatlı su miktarından (kullanımdan sonra) geriye kalandır."[6] Tatlı su kaynakları, alan ve zaman açısından eşit olmayan bir şekilde dağılır ve aynı bölgede aylar içinde sellerden su kıtlığına bir geçiş yaşanmaktadır. 1998 yılında toplam nüfusun %76 kişi başına yıllık 5 bin m3ten az bir su bulunmaktaydı. 1998 yılından itibaren, küresel nüfusun %35'i "Çok düşük veya su kıtlığına neden olacak düzeyde su kaynaklarıyla" yaşadı. Shiklomanov, 2025 yılından itibaren "Dünya nüfusunun çoğu daha da düşük su temini koşulları altında yaşayacak" düşüncesiyle yirmi birinci yüzyılda durumun kötüleşeceğini öngördü. Hidrosferdeki suyun %2,5'i tatlı sudur ve bu suyun sadece %0,25'i bizim için kullanmaya elverişlidir.

İnsanların hidrosfer üzerindeki etkisi

Modern insanlar ve faaliyetlerinin hidrosfer üzerinde ciddi etkileri vardır. Örneğin, suyu yönlendirme, insani gelişme ve kirlilik, hidrosferi ve doğal süreçleri etkilemektedir.[13]

Su kaynakları üzerindeki itici güçler ve baskılar

Deniz ve okyanuslardaki petrol sondaj kuleleri hidrosfer üzerinde büyük riskler oluşturmaktadır.

Hem doğal olarak oluşan süreçlerin hem de insanlığın eylemlerinin birleşimi su kaynaklarımız üzerinde baskı yaratmaktadır. İklim değişikliği, suyun dağılımı ve oluşumundaki doğal değişkenlik, su kaynaklarımızın sürdürülebilir kalkınmasını zorlaştıran doğal itici güçlerdir.[14]

Su kaynaklarını etkileyen ana itici güçlerden bazıları:

  • Nüfus artışı, özellikle su sıkıntısı olan bölgelerde,
  • İnsanların kırsal alanlardan kentsel ortamlara geçerken oluşturduğu demografik değişiklikler,
  • Gıda güvenliği ve sosyo-ekonomik refah için daha yüksek talepler,
  • Kullanıcılar ve kullanımlar arasında artan rekabet,
  • Endüstri, belediye ve tarımsal kaynaklardan meydana gelen kirlilik.[14]

Su kaynaklarımız üzerindeki baskılarla nasıl baş edeceğimiz ve bu baskıları nasıl hafifletileceği konusunda birçok konu olmasına rağmen, bazı sektörlerde kaydedilen ilerlemelere dikkat çekilmektedir. Nehir havzaları ve akifer sistemleri gibi doğal birimler kurumsal olarak tanınmaktadır: Bunlardan biri AB Su Çerçeve Direktifi'dir. Havza yönelimli su kaynakları değerlendirmesine giderek ulusal ve bölgesel programlar tarafından benimsenmiş ve ekosistem direncini korumak için gerekli olan suyun kritik hacmini ve kalitesini belirleme yoluna gidilmiştir.

İnsanlar barajlar yaparak akarsulara müdahale ederler. (Hoover Barajı-ABD)

İnsanlar suyu akiferlerden çeker ve nehirleri daha önce görülmemiş bir oranda yönlendirirler. Ogallala Akiferi Amerika Birleşik Devletleri'nde tarım için kullanılır ve bu akifer kurursa, 20 milyar dolardan fazla yiyecek ve lif dünya pazarlarından kaybolacaktır.[13] Akifer, doldurulandan çok daha hızlı tükenir ve sonunda akifer kuru çalışır. Ayrıca, barajlar, setler, hidroelektrik santralleri ve habitat bozulmasının etkili olduğu yerlerde nehirlerin sadece 1/3'ü serbest akışlıdır.[15] Grill'in belirttiğine göre, "Serbest akan nehirler hem insanlar hem de çevre için önemlidir; ancak dünyadaki ekonomik gelişmeler onların azalmasına neden olmaktadır."[15]

Serbestçe akan büyük nehirler artık nüfusun yoğun olduğu bölgelerde nadir olarak görülmektedir. Ağır şekilde tahrip olmuş nehirler arasında Tuna, Nil ve Fırat, Amerika'daki Paraná ve Missouri, Asya'daki Yangtze ve Brahmaputra ve Avustralya'daki Darling bulunmaktadır. Kongo ve Amazon nehri en az etkilenenler nehirler arasındadır. En büyük etki barajların yarattığı fiziksel engellerden kaynaklanmaktadır; ancak barajlar da nehirlerin doğal mevsimsel akışını etkilemektedir.[15] İnsanların hidrosferi etkilemesinin diğer yolları arasında ötrofikasyon, asit yağmuru ve okyanus asitlenmesi de yer almaktadır.[13]

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. According to planetary geologist, Ronald Greeley, "Water is very common in the outer solar system."[citation needed] Europa holds more water than earth's oceans.

Kaynakça

  1. ^ ὕδωρ, Henry George Liddell, Robert Scott, A Greek-English Lexicon, on Perseus
  2. ^ σφαῖρα, Henry George Liddell, Robert Scott, A Greek-English Lexicon, on Perseus
  3. ^ Encyclopædia Britannica, Hydrosphere: https://www.britannica.com/science/hydrosphere/Origin-and-evolution-of-the-hydrosphere
  4. ^ Albarède, Francis; Blichert-Toft, Janne (November 2007). "The split fate of the early Earth, Mars, Venus, and Moon". Comptes Rendus Geoscience. 339 (14–15): 917–927. doi:10.1016/j.crte.2007.09.006. Retrieved March 26, 2020. High d18O in ~4.4-Ga old zircons from Jack Hills (western Australia) strongly indicates the presence of material altered under low-or medium-temperature hydrous conditions in the source of their parent granites and is considered as strong evidence for the early presence of a hydrosphere
  5. ^ "Our Changing Planet: an Introduction to Earth System Science and Global Environmental Change." Our Changing Planet: an Introduction to Earth System Science and Global Environmental Change, by Fred T. Mackenzie, 2nd ed., Pearson Education, 2011, pp. 88–91.
  6. ^ a b c d e World Water Resources: A New Appraisal and Assessment for the 21st Century (Report). UNESCO. 1998. Archived from the original on 27 September 2013. Retrieved 13 June 2013.
  7. ^ Kennish, Michael J. (2001). Practical handbook of marine science. Marine science series (3rd ed.). CRC Press. p. 35. ISBN 0-8493-2391-6.
  8. ^ Çıvgın,Begüm,"Yerküre'nin Yapısı"(PDF).[] Ankara Üniversitesi Açık Ders Malzemeleri. 2019. Erişim Tarihi: 13 Mayıs 2020.
  9. ^ a b c d En Marq de Villiers (2003). Su: En Değerli Kaynağımızın Kaderi (2 ed.). Toronto, Ontario: McClelland ve Stewart. s. 453. ISBN 978-0-7710-2641-6. OCLC  43365804, revize 2003 | Genel Vali Ödülü (1999)
  10. ^ a b c Helvacı,Cahit (2017). Genel Jeoloji - Temel Kavramlar. Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic.Ltd.Şti. s. 216,235,236. ISBN 9786051334332.
  11. ^ a b c d Helvacı,Cahit (2017). Genel Jeoloji - Temel Kavramlar. Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic.Ltd.Şti. s. 258.ISBN 9786051334332.
  12. ^ According to planetary geologist, Ronald Greeley, "Water is very common in the outer solar system."[citation needed] Europa holds more water than earth's oceans.
  13. ^ a b c Braxton, Jane (1 Mart 2009). "Ogallala Akiferi: Hayati Bir ABD Su Kaynağını Kurtarmak" . Bilimsel Amerikalı . Erişim tarihi: 26 Mart 2020 .
  14. ^ a b "Su Kaynakları". Birleşmiş Milletler Dünya Su Gelişim Raporu". 2006. 5 Şubat 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020. 
  15. ^ a b c Carrington (8 Mayıs 2019). "Nehirler". 8 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Havza, bir nehir ya da göl havzası, nehrin kaynağı ile sonlandığı yer arasında kalan, nehre su veren tüm alanı kapsamaktadır. Akarsuyun ana kolu ve yan kolları ile birlikte sularını topladığı ve drene ettiği bu alana akaçlama havzası da denilir.

<span class="mw-page-title-main">Nehir</span> doğal su yolu

Nehir ya da ırmak, genellikle denizlere, göllere ya da bir başka büyük akarsuya dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su miktarı bakımından büyük akarsulara verilen genel isimdir. Kimi durumlarda ise bir başka suya ulaşmadan yer altında kaybolduğu ya da tamamen kuruduğu da görülmektedir. Büyük akarsular nehir ya da ırmak olarak adlandırılırken daha küçükleri ise çay ve dere olarak adlandırılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Su</span> H2O formülüne sahip kimyasal bileşik, yaşam kaynağı

Su, Dünya üzerinde bol miktarda bulunan ve tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle mavi bir renge sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Hâl değişimi</span>

Hâl değişimi, bir maddenin moleküller arası potansiyel enerjisinin ısı alarak ya da vererek değişmesi sonucu meydana gelen olay.

Yer altı suyu seviyesi veya yer altı su tablası iki zon arasında atmosfer basıncı ile su basıncının eşit olduğu yüzeye denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Akarsu</span>

Akarsu, yeryüzünde ya da yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan sudur. Çoğunlukla tatlı sudan oluşan akarsular, tatlı su gölleriyle birlikte insanlığın temel su ihtiyacını karşılamak için kullanılırlar. Bunun yanında gıda, enerji ve turizm sektörleri tarafından da kullanılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Sel</span> su taşkını

Sel, genellikle kuru olan araziyi sular altında bırakan bir su taşkını olayıdır. "Akma halinde olan su" anlamına gelen kelime, gelgitin içeri akışına da uygulanabilmektedir. Taşkınlar hidroloji disiplinin bir çalışma alanıdır. Tarım, inşaat mühendisliği ve halk sağlığı gibi alanlarda önemli bir endişe kaynağıdır. Genellikle insanların çevreye verdiği değişiklikler, sellerin yoğunluğunu ve sıklığını arttırır. Örneğin; ormansızlaşma ve sulak alanların kaldırılması gibi arazi kullanımı değişiklikleri, su seti akışındaki değişikliklere ve iklim değişikliğine yol açar. Aynı zamanda deniz seviyesinin yükselmesi gibi daha büyük çevresel sorunlara da yol açmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Delta (coğrafya)</span> bir nehrin ağzında oluşan yerşekli

Delta ya da çatal ağız, bir ırmağın çatallanarak denize döküldüğü yerdir. Eski Yunan tüccarların Nil Nehri'nin denize ulaşan kısmında üçgen biçiminde kara parçaları olduğunu gördüler. Oluşan şekiller Yunan alfabesinin dördüncü harfi Δ (delta) ile aynı olduğu için tüccarlar buraya delta adını verdiler.

<span class="mw-page-title-main">Akifer</span>

Ekonomik olarak önemli miktarda suyu depolayabilen ve yeterince hızlı taşıyabilen (iletken) geçirimli jeolojik birimlerdir. Akiferler, yer altı sularını tutması ve çekilebilmesi için, yüksek porozite (gözeneklilik) ve permeabiliteye (geçirgenlik) sahip olmalıdır. Pekişmemiş kumlar ve çakıllar, kum taşları, konglomeralar, kireç taşları, dolomitler, bazalt akıntıları, çatlaklı plütonik ve metamorfik kayaçlar akifer olarak nitelendirilen kayaçlardır.

<span class="mw-page-title-main">Ceyhun</span> Orta Asyanın en uzun nehirlerinden biri

Ceyhun Alp ya da Amuderya, Orta Asya'nın en uzun ırmaklarından biridir. Ceyhun, Afganistan'dan, Pamir ve Hindukuş dağlarının kesiştiği yerden, yaklaşık 4950 m rakımdaki kaynağından Aksu adı altında doğarak batıya doğru ilerler ve kuzeyden, başlıca Pamir Vahan suyu, Kızılsu (Vahş/Uranovodsk), Kâfirnihân ve Surhân, güneyden de Kökçesu kollarını kendisine katarak Kunduz-Belh hizasında kuzeybatıya döner. Bu dönüşten sonrası bir bölümü çöller ve stepler içinde kurak iklim kuşağından geçerek, hiçbir kol kendisine katılmadan kuzeybatı yönünde ilerler ve sonunda değişik kollara ayrılarak Aral Gölü'ne suyunu boşaltır. 2540 km uzunluğundaki ırmağın kıyılarında tarih boyunca önemli yerleşim merkezleri kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Sulama</span>

Sulama, mahsullerin, peyzaj bitkilerinin ve çimenlerin büyümesine yardımcı olmak için toprağa kontrollü olarak su verilmesidir. Sulama, 5.000 yılı aşkın bir süredir tarımın ana özelliklerinden biri olmuştur ve dünya çapında birçok kültür tarafından geliştirilmiştir. Sulama, kuru alanlarda ve ortalamanın altında yağış alınan zamanlarda mahsullerin yetiştirilmesine, peyzajın korunmasına ve bozulmuş toprakların yeniden yeşillendirilmesine yardımcı olur. Bu kullanımlara ek olarak sulama, mahsulleri dondan korumak, tahıl tarlalarında yabani ot büyümesini engellemek ve toprak konsolidasyonunu önlemek için de kullanılır. Ayrıca hayvanları serinletmek, tozu azaltmak, kanalizasyon suyunu bertaraf etmek ve madencilik faaliyetlerini desteklemek için de kullanılır. Yüzey ve yüzey altı sularının belirli bir yerden uzaklaştırılmasını sağlayan drenaj ise genellikle sulama ile birlikte incelenir.

<span class="mw-page-title-main">Su döngüsü</span> suyun; okyanus ve denizlerden atmosfere, atmosferden yeryüzüne ve sonra yeniden deniz ve okyanuslara dönüşü

Su döngüsü yahut hidrolojik döngü, suyun Dünya yüzeyinin üstünde ve altında sürekli hareketini tanımlar. Suyun okyanus ile denizlerden atmosfere, atmosferden yeryüzüne ve yeniden deniz-okyanuslara ulaşması şeklindeki genel turu, döngüyü oluşturur. Evrenin korunumu yasası gibi, yeryüzündeki su kaynaklarının artmaz veya eksilmezliğini ifade eden bir terimdir ve bir başlangıç veya sonu yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Tatlı su</span> deniz suyuna nazaran az miktarda tuz ve diğer çözülmüş katıları barındıran su

Tatlı su, içerisinde düşük derişimlerde çözünmüş tuzlar ve diğer toplam çözünmüş katı maddeler bulunan, doğal olarak oluşan herhangi bir sıvı veya donmuş sudur. Deniz suyu ve acı su, tatlı su teriminden hariç tutulmakla beraber demirli su kaynakları gibi tuzsuz ve mineral açısından zengin sular, tatlı su kapsamında değerlendirilir. Tatlı su; buz örtüleri, buz tabakaları, buzullar, kar alanları ve buzdağlarındaki donmuş ve eriyen suları; yağmur, kar yağışı, dolu/karla karışık yağmur ve grezil gibi doğal yağışları; sulak alanlar, göletler, göller, nehirler, akıntılar gibi iç su kütlelerini oluşturan yüzey akıntılarını; akiferlerde, yer altı nehirlerinde ve göllerde bulunan yeraltı sularını kapsayabilir. Tatlı su, insanlar en ihtiyaç duyduğu ve kullandığı su kaynağıdır.

Yer altı suyu; birçok şehrin, havzanın ve sanayi tesisinin su ihtiyacını karşılamak üzere faal durumda olan doğal su kaynağıdır.

CO2 emisyonunun temel kaynakları arasında fosil yakıt kullanılan termik santraller, demir-çelik, şeker ve çimento fabrikaları ve rafineriler gibi endüstriyel tesisler yer almaktadır. Atmosferdeki CO2 miktarını azaltmak için; enerji tasarrufu ve enerji verimliliğinin sağlanması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesi, alternatif enerji teknolojilerinin ve enerji üretiminde sıfır CO2 emisyonu için metotların geliştirilmesi ve CO2'nin yeraltında jeolojik depolanması gibi seçenekler bir arada uygulanmalıdır. Dünyadaki doğal CO2 rezervuarlarının varlığı, yeraltında CO2'nin güvenli bir şekilde uzun süre depolanabileceğinin kanıtıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kararlı izotop oranı</span>

Kararlı izotop oranı kavramı durağan nükloid kavramına yakın bir anlama sahiptir. Durağan izotoplar; buharlaşma ve yoğunlaşma gibi fiziko-kimyasal proseslerle konsantrasyonları değişmesine rağmen zaman içinde değişmeyen izotoplardır. Yani duraylı (kararlı) izotoplar, radyoaktif bozulma göstermeyen izotoplardır. Fakat çoğul durağan izotop kavramı, genellikle belirli bir element üzerindeki nükleoidler üzerinde konuşulurken kullanılır. Bundan dolayı durağan izotoplar dediğimiz zaman üzerinde konuştuğumuz belirli elementin izotoplarından bahsediyor oluruz. Kısacası aynı elementin izotopları kastedilir. Birbiri ile bağıntılı bollukta olan buna benzer durağan izotoplar deneysel olarak “izotop analizi” yönetmi ile bulunabilmektedir. Bulunan bir izotop oranının bir deney aracı olarak kullanılması mümkündür. Teorik olarak, bu tarz durağan izotoplar “radyometrik tarihleme yöntemi” denilen yöntemde kullanılan ve bir radyoaktif bozulmanın ürünleri olan radyojenezik durumları içerebilirler. Ancak, kullanım olarak “durağan izotop oranı” dediğimizde genellikle kastedilen doğada kimin izotop fraksiyonlanmasının bolluğundan birbirine bağıl olarak etkilenip etkilenmediğini söylemektir.

Su kaynakları hukuku, suyun bir kaynak olarak mülkiyeti, kontrolü ve kullanımı ile ilgilenen hukuk dalıdır. Eşya hukuku ile en yakından ilgilidir ve su kalitesini yöneten kanunlardan farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Su kütlesi</span> genellikle bir gezegenin yüzeyinde herhangi bir önemli su birikimi

Su kütlesi, Dünya veya başka bir gezegenin yüzeyinde bulunan önemli su birikimine verilen isimdir. Terim çoğunlukla okyanusları, denizleri ve gölleri ifade eder, ancak göletler, sulak alanlar veya daha nadiren su birikintileri gibi daha küçük su havuzlarını içerir. Bir su kütlesinin durgun veya kapalı olması gerekmez; Suyun bir yerden başka bir yere hareket ettiği nehirler, akarsular, kanallar ve diğer coğrafi özellikler de su kütleleri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Yüzey suyu</span>

Yüzey suyu, Dünya yüzeyinin üzerinde bulunan sudur ve mavi su olarak da adlandırılabilir. Yaygın kullanımda, genellikle büyük çoğunluğu yağış ve yakındaki yüksek alanlardan gelen akışla üretilen karasal (iç) su kütleleri için özel olarak kullanılır. İlkbaharda iklim ısındıkça, kar erimesi yakındaki akarsulara ve nehirlere doğru akar ve içme suyunun büyük bir kısmına katkıda bulunur. Buharlaşmanın bir sonucu olarak yüzey suyunun seviyesi azalır ve aynı zamanda zemine hareket eden su yer altı suyuna dönüşür. Yüzey suyunun içme suyu olarak kullanılmasının yanı sıra sulama, atık su arıtma, hayvancılık, endüstriyel kullanımlar, hidroelektrik ve rekreasyon için de kullanılmaktadır. USGS su kullanım raporlarında, yüzey suyu litre başına 1.000 miligramdan (mg/L) daha az çözünmüş katı içerdiğinde tatlı su olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Yeryüzündeki su dağılımı</span> Dünya gezegenindeki su dağılımına genel bakış

Dünya atmosferindeki ve kabuğundaki suyun çoğu tuzlu deniz suyundan gelirken, tatlı su toplamın yaklaşık %1'ini oluşturur. Dünyadaki suyun büyük bir kısmı tuzlu sudur ve ortalama tuzluluk oranı ‰ 35'tir ancak bu, çevredeki karadan alınan akış miktarına göre biraz değişir. Toplamda, okyanuslardan ve marjinal denizlerden, tuzlu yeraltı sularından ve tuzlu kapalı göllerden gelen su, dünyadaki suyun %97'sinden fazlasını oluşturur, ancak hiçbir kapalı göl küresel olarak önemli miktarda su depolamaz.