İçeriğe atla

Hidroliz

Hidroliz reaksiyonu için genel mekanizma. (2 yönlü verim sembolü, hidroliz ve yoğunlaşmanın her iki yönde de gidebildiği bir dengeyi gösterir.)

Hidroliz (Antik Yunancada “hidro” - su ve çözmek için parçalama anlamına gelmektedir.) işlemi suyu oluşturan hidrojen ve oksijen elementlerinin birbirinden ayrılması ile sonuçlanan bir işlemdir. Bazı kaynaklarda hidroliz, moleküllerin su ilavesiyle daha fazla sayıda parçacık oluşturması olarak da geçer. Hidroliz, su ile bir kimyasal bağın parçalanmasıdır yani bir kimyasal reaksiyondur. Hidroliz genel olarak suyun nükleofil (kimyasal bağ oluşturmak için elektrofile bir elektron çifti) olduğu ikame(yer değiştirme reaksiyonu), eliminasyon(organik reaksiyon türü) ve solvasyon (çözme) reaksiyonları için kullanılır.[1]

Genellikle organik kimyada farklı fonksiyonel gruplara dönüştürme işlemi için kullanılırken, biyokimyada pek çok biyolojik işleyişin bu reaksiyona dayanarak gerçekleştiği gözlenmektedir. Bu parçalanma sırasında parçalanan kısımlardan birine H+ atomu diğerine ise OH- grubu bağlanır.

Hidroliz işleminin gerçekleşmesi zorlu bir aşamadır. Hidroliz işleminin olabilmesi için su ile bir etkileşimde bulunan kimyasalın bir şekilde suyun içine geçmesi gerekir. Yoksa elektroliz işlemi gibi bir işlem olmayan hidrolizde, suyun parçalanması gibi bir durum mevcut olmayıp, daha çok sıvı fazda oluşan çoğu zaman da dinamik olan bir denge mevcuttur.

Bazı zamanlarda hidroliz işlemi suda çözünme ile tam olarak örtüşür. Bu işlem elektrik enerjisi ile de yapılabilir. Hidroliz işlemi bir asit için uygulanıyorsa suda çözünen asitin iyonlaşma sabiti olan Ka ve suyun iyonlaşma sabiti olan Ksu yardımıyla bir çözeltinin pH'ı hesaplanabilir.

pH=Ksu/Ka

Eğer çözelti bir baz çözeltisi ise bu çözeltinin Kb iyonlaşma sabitinden yararlanarak pOH hesaplanabilir.

pOH=Ksu/Kb

Biyolojide hidroliz; büyük moleküllerin su kullanılarak küçük moleküllere yani monomerlere ayrıldığı kimyasal reaksiyonlara denir. Hidrolizde monomer sayısının 1 eksiği kadar su harcanır. hidroliz genellikle suların ayrışmasıyla meydana gelirler bu ayrışma da damıtma yöntemi ile gerçekleşir.Bir karbonhidrat, hidroliz yoluyla bileşen şeker moleküllerine parçalanır (örneğin, sükroz, glikoz ve fruktoza parçalanır),ve bu parçalanma şekere dönüştürme (şekerleşme) olarak kabul edilir.[2]

Hidroliz reaksiyonları, iki molekülün daha büyük bir molekülde birleştiği ve bir su molekülünü fırlattığı bir yoğunlaşma reaksiyonunun da tersi olabilir.Böylece hidroliz, parçalanmak için su ekler, oysa yoğuşma suyu ve diğer çözücüleri uzaklaştırarak oluşur.[3]

Türler

Genellikle hidroliz, bir maddeye su molekülünün eklendiği kimyasal bir süreçtir. Bazen bu ekleme hem maddenin hem de su molekülünün ikiye bölünmesine neden olur. Bu tür reaksiyonlarda, hedef molekülün bir parçası (veya ana molekül) hidrojen iyonu kazanır.

Tuzlar

Yaygın bir hidroliz türü zayıf bir asit veya zayıf bazın bir tuzu (ya da her ikisi de) suda çözüldüğünde meydana gelir. Su kendiliğinden hidroksit anyonlarına ve hidronyum katyonlarına iyonlaşır. Tuz ayrıca kurucu anyon ve katyonlarına ayrışır. Örneğin, sodyum asetat suda sodyum ve asetat iyonlarına ayrışır. Sodyum iyonları hidroksit iyonlarıyla çok az reaksiyona girerken, asetat iyonları asetik asit üretmek için hidronyum iyonlarıyla birleşir. Bu durumda net sonuç, bazik bir çözelti veren, hidroksit iyonlarının nispi bir fazlalığıdır.

Güçlü asitler de hidrolize uğrar. Örneğin, sülfürik asidin suda çözülmesine hidroliz eşlik ederek sülfürik asidin (H2SO4) eşlenik bazı olan hidronyum ve bisülfatı verir. Böyle bir hidroliz sırasında meydana gelen şey hakkında daha teknik bir tartışma için, Brønsted-Lowry asit- baz teorisine bakınız.

Esterler ve amidler

Asit-baz katalizli hidrolizler çok yaygındır; amidlerin veya esterlerin hidrolizi buna örnektir. Amidlerin veya esterlerin hidrolizi; nükleofil (çekirdek arayan aracı, örneğin su veya hidroksil iyonu) esterin veya amidin karbonil grubunun karbonuna saldırdığında meydana gelir. Sulu bir bazda, hidroksil iyonları su gibi polar moleküllerden daha iyi nükleofillerdir (kimyasal bir bağ oluşturmak için bir elektron çifti veren kimyasal bir türdür).Asitlerde karbonil grubu protonlanır ve bu daha kolay bir nükleofilik saldırıya yol açar. Her iki hidrolize yönelik ürünler karboksilik asit gruplarına sahip bileşiklerdir.

Sabunlaşma ticari olarak uygulanan en eski ester hidroliz örneğidir (sabun oluşumu).  Bir trigliseridin (yağ) sodyum hidroksit gibi sulu bir baz ile hidrolizdir (NaOH). İşlem sırasında gliserol oluşur ve yağ asitleri bazla reaksiyona girerek onları tuza dönüştürür. Oluşan tuzlara sabun denir ve evlerde yaygın olarak kullanılır.  Ek olarak, canlı sistemlerinde; çoğu biyokimyasal reaksiyon (ATP hidrolizi dahil) enzimlerin katalizi sırasında gerçekleşir.

Enzimlerin katalitik(kataliz) etkisi, proteinlerin, katı yağların, sıvı yağların ve karbonhidratların hidrolizine izin verir. Örnek olarak, proteazlar (proteinlerdeki peptit bağlarının hidrolizine neden olup sindirime de yardımcı olan enzimlerdir) gösterilebilir. Proteazlar ekzopeptidazların (terminal peptit bağlarının hidrolizini katalizleyen ve her seferinde bir serbest amino asidi serbest bırakan başka bir enzim sınıfı) aksine, peptit zincirlerindeki iç peptit bağlarının hidrolizini katalize ederler.

Bununla birlikte, proteazlar, her tür proteinin hidrolizini katalize etmez. Eylemleri sağlam ve seçicidir: Amid grubunu kataliz için uygun konuma getirmek adına bir tür yönlendirme kuvveti gerektiğinden dolayı bu süreç için yalnızca belirli bir üçüncül yapıya sahip proteinler hedeflenir. Bir enzim ve substratları (kimyasal reaksiyonda gözlemlenen ve bir ürün oluşturmak için bir reaktifle reaksiyona giren kimyasal türdür.  )(proteinleri) arasındaki gerekli temaslar, enzimin substratın sığacağı bir yarık oluşturacak şekilde katlanması nedeniyle yaratılır; yarık ayrıca katalitik grupları da içerir. Bu nedenle, çatlağa sığmayan proteinler hidrolize uğramaz. Bu seçicilik, hormonlar gibi diğer proteinlerin bütünlüğünü korur ve bu nedenle biyolojik sistem normal şekilde işlemeye devam eder.

Hidroliz üzerine, bir amid ve bir karboksilik asit geldiğinde; bir amin veya amonyağa (asit varlığında hemen amonyum tuzlarına dönüştürülür) dönüşür. Karboksilik asit üzerindeki iki oksijen grubundan biri bir su molekülünden türetilir ve amin (veya amonyak) hidrojen iyonunu kazanır. Peptitlerin hidrolizini amino asitler verir. Naylon 6,6 gibi birçok poliamid polimeri, güçlü asitlerin varlığında hidrolize olur. Süreç depolimerizasyona yol açar. Bu nedenle naylon ürünler az miktarda asidik suya maruz kaldıklarında çatlayarak başarısız olurlar.  Ayrıca Polyesterler benzer polimer bozulma reaksiyonlarına karşı hassastır. Sorun çevresel stres çatlağı olarak bilinir.

ATP

Bir amitin asitle katalize edilen hidrolizi için mekanizma.

Hidroliz, enerji metabolizması ve depolanması ile ilgilidir. Tüm canlı hücreler, iki ana amaç için sürekli bir enerji kaynağına ihtiyaç duyar: Bunlar mikro ve makromoleküllerin biyosentezi ve iyonların ve moleküllerin hücre zarları boyunca aktif taşınmasıdır. Besinlerin oksidasyonundan elde edilen enerji doğrudan kullanılmaz, ancak karmaşık ve uzun bir reaksiyon dizisi vasıtasıyla özel bir enerji depolama molekülü olan adenosin trifosfata (ATP) kanalize edilir. ATP molekülü, gerektiğinde enerjiyi serbest bırakan pirofosfat bağları (iki fosfat birimi bir araya getirildiğinde oluşan bağlar) barındırır. ATP iki şekilde hidrolize uğrayabilir: Birincisi, reaksiyonla birlikte adenozin difosfat (ADP) ve inorganik fosfat oluşturmak için terminal fosfatın uzaklaştırılmasıdır:

ATP + H2O → ADP + Pi

İkincisi ise adenosin monofosfat (AMP) ve pirofosfat elde etmek için bir terminal difosfatın çıkarılması ile olur. İkincisi genellikle iki kurucu fosfata birinci şekle nazaran daha fazla bölünmeye uğrar. Bu bölünme genellikle zincirlerde meydana gelen ve fosfat bağları hidroliz geçirdiğinde sentez yönünde yönlendirilebilen biyosentez reaksiyonlarına neden olur.

Polisakkaritler

Sakaroz. Glikozit bağı, iki monosakkarit birimini bir arada tutan merkezi oksijen atomu ile temsil edilir.

Monosakkaritler, hidroliz ile ayrılabilen glikosidik bağlarla birbirine bağlanabilir. Bu şekilde bağlanan iki, üç, birkaç veya birçok monosakarit, sırasıyla disakkaritler, trisakaritler, oligosakaritler veya polisakkaritleri oluşturur. Glikosidik bağları hidrolize eden enzimler "glikozit hidrolazlar" veya "glikosidazlar" olarak adlandırılır.

En iyi bilinen disakkarit sükrozdur (sofra şekeri). Sükrozun hidrolizinden glikoz ve fruktoz ortaya çıkar. İnvertaz, sükrozun invert şeker olarak adlandırılan hidrolizi için endüstriyel olarak kullanılan bir sukrazdır. Laktaz, sütte laktozun sindirim hidrolizi için gereklidir; birçok yetişkin insan laktaz üretmez ve sütteki laktozu sindiremez.

Polisakkaritlerin çözünür şekerlere hidrolizi şekere dönüştürme olarak kabul edilebilir.[4]Arpadan yapılan malt, maya tarafından bira üretmek için kullanılabilen, nişastayı disakkarit maltoza ayırmak için bir-amilaz kaynağı olarak kullanılır. Diğer amilaz enzimleri nişastayı glikoza veya oligosakaritlere dönüştürebilir. Selüloz önce selülaz tarafından selobiyoza hidrolize edilir ve daha sonra selobiyoz beta-glukozidaz tarafından glikoza hidrolize edilir. İnekler gibi geviş getiren hayvanlar selülozu selobiyoza hidrolize edebilir ve sonra selülaz üreten simbiyotik bakteriler sayesinde de glikoza dönüştürülebilir.

Metal su iyonları

Metal iyonları Lewis asitleridir ve sulu çözeltide genel formül M(H2O)nm+ ' nın metal aquo komplekslerini oluştururlar.[5][6] su iyonları, daha fazla veya daha az ölçüde hidrolize uğrar. Hidrolizin ilk aşaması genel olarak aşağıdaki gibi verilir:

M(H2O)nm+ + H2O ⇌ M(H2O)n−1(OH)(m−1)+ + H3O+

Bu nedenle, su katyonları Brønsted-Lowry asit-baz teorisi açısından asitmiş gibi davranırlar. Bu etki, bağlı bir su molekülünün O-H bağını zayıflatan ve bir protonun serbest bırakılmasını nispeten kolaylaştıran pozitif yüklü metal iyonunun endüktif etkisi göz önüne alındığında kolayca açıklanabilir.

Bu reaksiyon için ayrışma sabiti, pKa, metal iyonunun yük-boyut oranı ile az ya da çok doğrusal olarak ilişkilidir.[7] Na+ gibi düşük yüklere sahip iyonlar, neredeyse algılanamayan hidrolize sahip çok zayıf asitlerdir. Ca2+, Zn2+, Sn2+ ve Pb2+ gibi büyük iki değerlikli iyonlar 6 veya daha fazla pka'ya sahiptir ve normalde asit olarak sınıflandırılmaz, ancak Be2+ gibi küçük iki değerlikli iyonlar geniş hidrolize uğrar. Al3+ ve Fe3 + gibi üç değerlikli iyonlar, pKa asetik asitinkiyle karşılaştırılabilir olan zayıf asitlerdir. Sudaki BeCl2 veya Al(NO3)3 gibi tuzların çözeltileri belirgin şekilde asidiktir; hidroliz, nitrik asit gibi bir asit eklenerek bastırılabilir ve bu da çözeltiyi daha asidik hale getirir.

Hidroliz, genellikle olasyon süreci yoluyla polinükleer türlerin oluşumu ile ilk adımın ötesine geçebilir.[8] Sn3(OH)42+[9] gibi bazı "egzotik" türler iyi karakterize edilmiştir. Hidroliz, çoğu durumda Al (OH) 3 veya AlO (OH) gibi bir hidroksitin çökelmesine yol açan pH yükseldikçe ilerleme eğilimindedir. Boksitin ana bileşenleri olan bu maddeler lateritler olarak bilinirler ve alüminyum ve demir dışındaki iyonların çoğunun kayalarından süzülerek ve ardından kalan alüminyum ve demirin hidroliziyle oluşurlar.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ IUPAC, Compendium of Chemical Terminology, 2nd ed. (the "Gold Book") (1997). Online corrected version:  (2006–) "Hydrolysis 26 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.". doi:10.1351/goldbook.H02902 26 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.IUPAC, Compendium of Chemical Terminology, 2nd ed. (the "Gold Book") (1997). Online corrected version:  (2006–) "Solvolysis 25 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.". doi:10.1351/goldbook.S05762 25 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. ^ "Definition of Saccharification". www.merriam-webster.com. 24 Şubat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Retrieved 8 September 2020.
  3. ^ Steane, Richard. "Condensation and Hydrolysis 27 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.". www.biotopics.co.uk. 31 Aralık 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  4. ^ "Definition of Saccharification". www.merriam-webster.com. 24 Şubat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Retrieved 8 September 2020.
  5. ^ Burgess, John (1978). Metal Ions in Solution. Chichester: Ellis Horwood. ISBN 978-0853120278.
  6. ^ Richens, David T. (1997). The chemistry of aqua ions : synthesis, structure, and reactivity : a tour through the periodic table of the elements. Chichester: J. Wiley. ISBN 0-471-97058-1. OCLC 35095894. 
  7. ^ Baes, Charles F .; Mesmer, Robert E. (1976). Katyonların Hidrolizi. New York: Wiley. ISBN 9780471039853.
  8. ^ Baes, Charles F.; Mesmer, Robert E. (1976). The Hydrolysis of Cations. New York: Wiley. ISBN 9780471039853.
  9. ^ Greenwood, Norman N.; Earnshaw, Alan (1997). Chemistry of the Elements (2nd ed.). Butterworth-Heinemann. p. 384. ISBN 978-0-08-037941-8.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Amino asit</span> Proteinlerin temel yapı taşı

Amino asitler, proteinleri oluşturan temel yapı taşlarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Glikoliz</span> katabolik yolak

Glikoliz, glikozun enzimlerle pirüvik asite (pirüvat) kadar yıkılması olayıdır. Bütün canlılarda glikoliz reaksiyonları aynı şekilde gerçekleşir çünkü olaylar için tüm canlılarda aynı enzimler görevlidir. Başlangıçta glikozu aktifleştirmek için 2 ATP harcanır. Reaksiyonlar sırasında 4 ATP(Adenozin tri fosfat) oluşturulur. 2 NADH meydana gelir. Oluşan NADH'lar oksijenli solunumda elektron taşıma sistemine aktarılır ve her birinden üçer ATP elde edilir. Oksijensiz solunumda ise NADH'lar son ürün evresinde tekrar yükseltgenerek bir sonraki glikoliz olayında kullanılır. Kısacası glikolizde substrat düzeyinde fosforilasyonla 4 ATP üretilir. Ve 2ATP harcandığı için net kazanç 2 ATP 'dir. Ancak oluşan 2NADH iyonundan dolaylı olarak 6 ATP(Adenozin tri fosfat)ETS'den kazanılır.

<span class="mw-page-title-main">Glukoz</span> izomer grubu

Basit bir şeker (monosakkarit) olan glukoz yaşam için en önemli karbonhidratlardan biridir. Hücreler onu bir enerji kaynağı ve metabolik reaksiyonlarda bir ara ürün olarak kullanırlar. Glukoz fotosentezin ana ürünlerinden biridir ve hücresel solunum onunla başlar.

<span class="mw-page-title-main">Tuz (kimya)</span> katyon ve anyonlardan oluşan iyonik bileşik

Tuz, kimyada, bir asitle bir bazın tepkimeye girmesi neticesinde meydana gelen maddedir. Tuz, asitteki eksi yüklü iyonla (anyon) bazdaki artı yüklü iyondan (katyon) meydana gelir. Asitle baz arasındaki nötralleşme tepkimesi esnasında tuz ve su açığa çıkar. Erimiş tuz veya çözelti halindeki tuzların çoğu eksi ile artı yüklü iyonlarına ayrışır ve elektriği iletir. Tuz adı ayrıca sofra tuzu veya sodyum klorür (NaCl) için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Nişasta</span>

Nişasta, farin veya amidon, suda çözünmeyen, kompleks bir karbonhidrat. Bitkiler tarafından fazla glikozu depolamak için kullanılır. Endüstride tutkal, kâğıt ve tekstil yapımında kullanılır. Gıda sanayisinde kıvamlandırıcı, yemek yapımında sıvıları koyulaştırmakta kullanılır. Çoğunlukla tahıllardan ve patatesten elde edilen tatsız ve kokusuz bir tozdur.

<span class="mw-page-title-main">Adenozin trifosfat</span> organik bileşi

'Adenozin trifosfat, hücre içinde bulunan çok işlevli bir nükleotittir. İngilizce Adenosine Triphosphateden ATP olarak kısaltılır. En önemli işlevi hücre içi biyokimyasal reaksiyonlar için gereken kimyasal enerjiyi taşımaktır. Fotosentez ve hücre solunumu sırasında oluşur. ATP bunun yanı sıra RNA sentezinde gereken dört monomerden biridir. Ayrıca ATP, hücre içi sinyal iletiminde protein kinaz reaksiyonu için gereken fosfatın kaynağıdır. 3 tane fosfattan oluşur.

Baz, suda iyonlaştıklarında ortama OH (hidroksit) iyonu ve elektron çifti verebilen maddelerdir. Bazlar da, asitler gibi tehlikeli maddelerdir. Suda iyonlaştıklarında hidroksit (OH) iyonu derişimini arttıran maddelere baz denir. Bilinen en güçlü baz Sezyum hidroksittir (CsOH).

<span class="mw-page-title-main">Amid</span>

Kimyada amid sözcüğü iki anlama sahiptir: - Birinci anlamıyla amid, bir azot atomuna (N) bağlı bir karbonil grubu bulunduran bir organik fonksiyonel grup veya bu gruba sahip bir bileşiktir. - İkinci anlamıyla amid, bir azot anyonudur.

Kimyada bir dehidrasyon veya kondenzasyon tepkimesi, tepkiyen moleküllerden su kaybının meydana geldiği bir kimyasal tepkimedir. Dehidrasyon tepkimeleri eliminasyon tepkimelerinin bir alt grubudur. Hidroksil grubu (-OH) kolay ayrılan bir grup olmadığı için bir Bronsted asit katalizörü hidroksil grubunu protonlaştırıp daha kolay ayrılan bir -OH2+ grubu oluşturur. Selülozlar Bu gruba dahil değildirler.

Esterlerin su alarak alkol ve asitlere ayrışması reaksiyonudur. Sabunlaşma esterleşmenin tersi olan bir reaksiyondur.Sabunlaşma denilince esterlerin Hidrolizi akla gelmektedir. Bu tepkimenin gerçekleşmesi için hidroksitlerin sulu çözeltisi daha doğru Natriıum hidroksit ya da esterleri parçalaya bilen özel enzimler gerekmektedir. Bitkisel ya da hayvansal yağların sabunlaşması sonucu üç değerli bir alkol olan Gliserin ile yağ asidi oluşur. Sabunlaşma sodyum hidroksit ya da potasyum hidroksit ile yapılırsa yağ asidi yerine bunun sodyum tuzu ya da potasyum tuzu elde edilir. Sabunlaşma temelde bir çeşit Hidroliz reaksiyonudur.

<span class="mw-page-title-main">Sodyum bisülfat</span> kimyasal madde

Sodyum bisülfat, diğer bir adı sodyum hidrojen sülfat (NaHSO4) olan bu kimyasal madde asit tuz karakterlidir. Kuru halde iken güvenli bir şekilde nakledilebilir ve depolanabilir. Susuz formu higroskopiktir. Sodyum bisülfat suda hidroliz olarak asidik çözelti verir. 1 Molarlık çözeltisinin pH değeri 1 den küçüktür. Sodyum bisülfat yavaşça ısıtılırsa suyunu kaybederek sodyum pirosülfata dönüşür.

2NaHSO4 → Na2S2O7 + H2O

Kimyasal reaktiflik, bir reaksiyonun meydana gelme eğilimiyle ilişkilidir. Kimyasal tepkimelerin gerçekleşmesini belirleyen faktörler termodinamik düzeyinde incelenir. Termodinamik olarak bir reaksiyon eğer tepkimenin ürünleri reaktanlara kıyasla daha düşük serbest enerji düzeyinde ise gerçekleşir. Diğer taraftan Reaktiflik ise genel olarak bir maddenin kimyasal değişikliklere ya da kimyasal tepkimelere girme eğilimine denir. Elementlerin atomik yapısı ve elektronlarının dizilişi elementlerin ve oluşturdukları moleküllerin reaktifliğinde önemli rol oynar. Soygazların örneğin kimyasal olarak çok az reaktiflik gösterdiği belirtilir. Dolayısıyla kimyasal bileşik oluşturmaları zordur. Bu durum soygazların tam dolu olan en dış elektron kabuğundan dolayıdır.
Kimyasal denge, asit ve baz kimyası, elektron aktarımı tepkimesi ve entropi gibi konular kimyasal reaktifliğin temel kavramlarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ayrışma (jeoloji)</span>

Ayrışma, çözünme veya günlenme, yerkabuğunu oluşturan kayaçların yüzey kısımlarında fiziksel ve kimyasal etkenlerle meydana gelen değişimlerdir. Bu etkenlerin yanında atmosferdeki gazlar, sıcaklık, su, organizmalar da ayrışmada etkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Arsenöz asit</span> İnorganik bileşik

Arsenöz asit (veya arsenik oksit), H3AsO3 formülüne sahip bir inorganik bileşiktir. Sulu çözeltilerde meydana geldiği bilinmektedir, ancak bu gerçek As(OH)3'ün öneminden uzaklaşmasa da saf bir malzeme olarak izole edilmemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tellürik asit</span>

Tellürik asit, Te(OH)6 formülüne sahip kimyasal bir bileşiktir. Sulu çözelti içinde devam eden oktahedral Te(OH)6 moleküllerinden oluşan beyaz bir katıdır. Rombohedral ve monoklinik olmak üzere iki formu vardır ve her ikisi de oktahedral Te(OH)6 molekülleri içerir. Tellürik asit, güçlü bazlara sahip tellürat tuzları ve zayıf bazlara sahip hidrojen tellürat tuzları veya sudaki tellüratların hidrolizi üzerine dibazik olan zayıf bir asittir.

<span class="mw-page-title-main">Potasyum iyodat</span>

Potasyum iyodat (KIO3) bir kimyasal bileşiktir. K+ ve IO3 iyonlarından oluşur. Potasyum iyodat oksitleyici bir maddedir ve bu nedenle yanıcı maddelerle temas ettiğinde yangına neden olabilir. Suda ve sülfürik asitte çözünür; alkolde çözünmez.

<span class="mw-page-title-main">Enzim katalizi</span>

Enzim katalizi, biyolojik bir molekül olan "enzim" tarafından sağlanan, bir sürecin hızındaki artıştır. Enzimlerin çoğu proteindir ve bu tür işlemlerin çoğu kimyasal reaksiyonlardır. Enzim içinde, genellikle kataliz aktif bölge olarak adlandırılan lokalize bir bölgede gerçekleşir.

Demir (III) klorür FeCl
3
formüllü inorganik bir bileşiktir. Kristal bir katı olmasının yanı sıra görüş açısına bağlı olarak farklı renklerle gözlemlenebilir; koyu yeşil, mor-kırmızı. Sulu formu da katı formu da fiziksel görünüm olarak koyu kahverengi rengindedir.

Biyosentez, substratların canlı organizmalarda daha karmaşık ürünlere dönüştürüldüğü çok aşamalı, enzim katalizli bir süreçtir. Biyosentezde basit bileşikler modifiye edilir, diğer bileşiklere dönüştürülür veya makromoleküller oluşturmak üzere birleştirilir. Bu süreç genellikle metabolik yollardan oluşur. Bu biyosentetik yollardan bazıları tek bir hücresel organel içinde yer alırken diğerleri birden fazla hücresel organel içinde yer alan enzimleri içerir. Bu biyosentetik yolların örnekleri arasında çift katlı lipit katmanının bileşenlerinin ve nükleotidlerin üretimi yer alır. Biyosentez genellikle anabolizma ile eş anlamlıdır ve bazı durumlarda birbirinin yerine kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Sulu çözelti</span> çözücünün su olduğu çözelti

Sulu çözelti, çözücünün su olduğu bir çözeltidir. Çoğunlukla kimyasal denklemlerde ilgili kimyasal formüle (aq) eklenerek gösterilir. Örneğin, sodyum klorür (NaCl) olarak da bilinen sofra tuzunun sudaki çözeltisi Na+(aq) + Cl-(aq) şeklinde gösterilir. Aqueous kelimesi (aqua'dan gelir) suya ait, su ile ilgili, suya benzer veya suda çözünmüş anlamına gelir. Su mükemmel bir çözücü olduğundan ve aynı zamanda doğal olarak bol bulunduğundan, kimyada her yerde bulunan bir çözücüdür. Deneylerde çözücü olarak sıklıkla su kullanıldığından, çözücü belirtilmediği sürece çözelti kelimesi sulu bir çözeltiyi ifade eder.