Hicviye
Taşlama, (Hicviye, yergi) Türk halk edebiyatına ait satirik şiir biçimi. Gazel, kaside, murabba, muhammes gibi nazım biçimleriyle yazılabilirler.
Bir tür olarak taşlama
Taşlamalar, toplumdaki aksayan yönleri, bireysel yanlışlıkları ve devlet yönetimindeki hataları eleştirel bir dille konu edinir ve halk edebiyatında yermek, hicvetmek sözcüklerinin karşılığı olarak kullanılır.[1] Taşlamalar, semai ve koşma dizem (nazım) biçimleriyle yazılır.[1] Bu nazım şekilleri dörtlüklerden ibarettir; bunun için Divan edebiyatında dörtlüklerle yazılan ve felsefi-eleştirel dizem biçimleri olan rübai ve kıtalarla benzer özellikler gösterir. Taşlamalar divan edebiyatında bir tür olarak hicviyye karşılığını bulur. Hicviyye veya hiciv türünün Divan edebiyatındaki en büyük temsilcisi ise Nefi'dir.[2] Siham-ı Kaza Nef'i'nin hicviyelerinden oluşan ünlü eseridir. Son derece sanatlı ve zeka mahsulü hicviyeleri olduğu gibi galiz küfürler içerenleri de vardır ve bu nedenle eserler edebi bir bütünlük arzetmez. Taşlamanın en önemli temsilcileri ise Dertli, Ruhsati ve Seyrani gibi ozanlardır.[1] Taşlama geleneği, çağdaş Türk edebiyatı dairesinde de kendini göstermiştir. Abdürrahim Karakoç gibi halk şiirine yakın şairler taşlamalar yazmıştır. Karakoç'un bir şiirini incelersek:
- Şu berbat dünyada delicesine
- Gülmemiz kötü şeydir emmeoğlu
- Kaç vicdan eğilmez para sesine
- Bilmemiz kötü şeydir emmeoğlu[3]
Görüldüğü gibi şair bu dörtlüğünde; dünyanın madde ve paraya dayalı işleyişinden rahatsız olmuş, dünyadaki çıkara dayalı sistemi eleştirmiştir.
Taşlamalar bazen genel bir sitem üzerinden ilerlerken bazen de doğrudan eleştirilen hedefe açıkça saldırılmıştır.[1] Hatta Neyzen Tevfik gibi bazı şairler, şiirlerinde sokak dili ve argo ifadeleri kullanmaktan çekinmemiştir. Tevfik'in Mecnun şiiri buna örnektir.[4]
Şeyhülislam Yahyâ Efendi ile Nef'i arasındaki aşağıdaki atışma bu türün başyapıtlarından sayılır.
"Tâhir Efendi bize kelb demiş
İltifâtı bu sözde zâhirdir.
Mâlikî mezhebim benim zîrâ,
İtîkâdımca kelb tâhirdir."
Nef'i
"Şimdi hayli sühan-verûn içre
Nef’î mânendi var mı bir şair
Sözleri Seba-i Muallâka’dır
İmrülkays kendidir kâfir"
Şeyhülislam Yahyâ
"Bize kâfir demiş mütfî efendi
Tutalım ben anca diyem Müselmân
Vardık da yarın Rûz-i Cezâya
İkimiz de çıkarız anda yalan"
Halk kültüründe eleştiri
Eleştiri, halk edebiyatında temel olarak iki yolla yapılmıştır. Bunlardan biri; temsil yoluyla, ikincisi ise türkü koşmak yoluyladır. Temsil yoluyla yapılan eleştiriler genellikle yapıcı eleştiri mahiyetindedir. Bu tür yergilerde görülen eksiklik, temsil yoluyla öyküleştirilir ve iletinin ulaşması istenen merciye üstü kapalı bir biçimde mesaj verilerek; istenilmeyen davranışın giderilmesi beklenir.[5] İkinci tür olan türkü dizme ise büyük oranda taşlamaya karşılık gelir. Çünkü istisnalar haricinde halk edebiyatı ürünleri saz eşliğinde söylenir ve bu eserlere halk nazarında türkü olarak bakılır. Taşlamaların dili temsil getirmeye göre daha sivridir. Bu şiirlerde yer yer alaycı ifadelere de rastlanır. Türkü koşma yoluyla oluşturulan eleştirilere örnek vermek gerekirse:
- Rüfet Ağa at getirmiş
- Gurda guşa et getirmiş
- Çobanlara dert getirmiş
- Geberir kırat geberir[6]
- (Anonim)
Görüldüğü gibi koşulan bu türküde eleştiri, sivri bir dille yapılmıştır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ a b c d Adem Balkaya. Türk Halk Kültüründe Taşlamaya Küçük Bir Örnek (PDF). Turkish Studies, cilt:1, sayı:5. 19 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 8 Ekim 2011., s.139
- ^ Akkuş, Metin (1998). Nef’i ve Siham-ı Kaza. Ankara: Akçağ Yayınları. s. 46.
- ^ Turan Karataş (2007). Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü. Ankara: Akçağ Yayınları. s. 456.
- ^ "Mecnun". Antoloji.com. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ekim 2011.
- ^ Balkaya, s.142.
- ^ Balkaya, s.143