İçeriğe atla

Hicran Gecesi

Hicran Gecesi, 1930 yılında yazar Güzide Sabri tarafından yazılmış kadının toplumdaki yerini konu alan feminist düşünceyi ele alan bir romandır.

Konu ve olay örgüsü bakımından Aşk-ı Memnu romanına benzeyen romanda, Serap adlı genç bir kızın, yaşlı bir erkek olan Fazıl Şükrü ile evlenmesiyle başlayan olaylar, Serap'ın evde yaşayan Fazıl Şükrü'nün bir dostunun oğlu olan Celal ile yasak aşk yaşamaya başlamasıyla gelişir. Serap'ın, kadınların toplumdaki değer yargılarına ters düşen bu yasak aşkı ile yazar Güzide Sabri, kadınların kendilerine yüklenmiş toplumsal değer yargıları ve davranışlarını göstermeye çalışır. Celal, bu yasak aşk durumundan dolayı diğer bir kadın karakter İlhan ile birlikte uzaklara gitmesi sonucunda Serap, bu yasak aşkın gücünü kaldıramaz ve intihar eder.

Güzide Sabri, genç kadınların ilgisini çekmek için aşk ilişkilerini ele alarak eserini oluşturmuştur.

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Roman</span> bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, onların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen uzun kurgusal anlatı

Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.

Türk edebiyatında roman, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir yazım türüdür. Roman, Tanzimat'la başlayan batılılaşma sürecinin bir parçası olarak Türk edebiyatına girmiş olup, Fransız edebiyatından eserler başta olmak üzere ilk Türkçe örnekleri çeviri eserlerde gözlemlenmiştir. Şemseddin Sâmi’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri sıklıkla "ilk Türkçe roman" olarak adlandırılsa da daha önce yazılmış başka romanlar da mevcuttur. Fransız romantizm akımından etkilenmiş ve ağırlıklı olarak aşk ve "yanlış batılılaşma" konularını ele almış ilk Osmanlı romanları genellikle oldukça zayıf olup, karakterler yüzeysel işlenmiş ve karikatüre benzeyen tipler ortaya çıkarmıştır. Servet-i Fünûn edebiyatı döneminde romanlar gelişmeye başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hikâye</span> gerçek ya da tasarlanmış olayları ilgiyi çekecek bir biçimde anlatan, genellikle beş on sayfadan oluşan düzyazı türü

Hikâye ya da öykü, gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatım türlerinden ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Fecr-i Âtî</span> Türk edebiyatının 1910-1912 arasındaki kısmı olan edebî topluluk

Fecr-i Ati bir edebi topluluktur. Fecr-i Ati'nin Edebiyat-ı Cedide’ye tepki olarak doğan bir akım olduğu savunulmuştur. Fecr-i Ati batıdaki benzerlerinde olduğu gibi belli ilkeler çevresinde birleşen bir yazın topluluğu biçiminde ortaya çıkmıştır. 1908 özgürlük bildirisiyle Servet-i Fünûn dergisinin çevresinde toplanan gençlerin açtığı bu çığır; en fazla "Fransız sembolizmi" üzerinde çalışarak Ahmet Haşim gibi büyük bir şairin doğmasına olanak hazırlar.

Alman edebiyatı, Orta Avrupa'da yaşayan Almanca konuşan toplulukların edebi yaratısıdır. Almanya, Avusturya, İsviçre ve bunların yanındaki Alsas (Fransa), Bohemya (Çekya) ve Silezya (Polonya) gibi bölgelerdeki çalışmaları kapsar.

<i>Genç Wertherin Acıları</i> Johann Wolfgang von Goethenin Yazdığı Roman

Genç Werther'in Acıları, Johann Wolfgang von Goethe tarafından 1774 yılında ve iki haftada yazılmış mektup romandır. Goethe, bu romanı yazdığında 25 yaşındaydı. Romanın piyasaya çıkmasının ardından hem pek çok intihar vakası ile karşılaşılmış, Almanya sokakları bir "Werther salgınına" uğramış, ortalığı mavi ceket, sarı pantolon giyen duygulu gençler istila etmiştir.

Kadının Adı Yok, Duygu Asena'nın yazdığı, 1987 yılında basılan kitap.

Sergüzeşt, Samipaşazade Sezai'nin yazdığı, 1888'de yayınlanan romanı. Türk edebiyatında romantizmden realizme geçiş eseri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

<i>Anna Karenina</i> 1877 tarihi Lev Tolstoy romanı

Anna Karenina, Lev Tolstoy tarafından yazılmış, Rus Habercisi'nin 1873-1877 yılları arasındaki döneminde, bölümler hâlinde basılmış roman. 125 farklı yazarın belirlediği bir listede zamanımıza kadar yazılmış en iyi roman olarak görülmüştür.

<i>Aşk-ı Memnu</i> Halid Ziya Uşaklıgilin eseri

Aşk-ı Memnu, Halid Ziya Uşaklıgil'in realist-naturalist bir romanıdır. İlk olarak 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1901'de kitap olarak yayımlanmıştır.

Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde eğitim amacıyla Avrupa'ya, özellikle Fransa'ya giden gençler oradaki edebiyatta gördükleri yenilikleri ülkeye dönüşlerinde Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır. Bu şekilde belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır. Bu dönemlerden biri de Cumhuriyet dönemi edebiyatıdır.

<span class="mw-page-title-main">D. H. Lawrence</span> İngiliz, romancı, şair ve deneme yazarı (1885–1930)

David Herbert Richards Lawrence, İngiliz, romancı, şair ve deneme yazarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Peride Celal</span> Türk yazar

Emine Peride Yonsel Türk yazardır.

<i>Kalp Ağrısı</i> (roman) roman

Kalp Ağrısı, Halide Edib Adıvar'ın dokuzuncu romanı.

Türk edebiyatında LGBT temaları, Türk edebiyatı içinde eser veren kişilerin, eşcinsellik ya da LGBT temaları tamamen ya da kısmi olarak ele almasıdır. Kemal Tahir, Attilâ İlhan, Demir Özlü, Ferit Edgü, Selim İleri, Bilge Karasu, Adalet Ağaoğlu, Leyla Erbil, Kamuran Şipal, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi yazarlar eserlerinde bu temaya yer veren bazı yazarlardır. Kimi az kimi çok, kimi belli belirsiz ve kimi de açık bir biçimde, eşcinselliğe değindiler.

Güzide Sabri Aygün, Türk yazar.

Sözde Kızlar, Peyami Safa tarafından kaleme alınan 1923 tarihli roman. İlk olarak 1922 yılında Serâzad imzasıyla Sabah gazetesinde tefrika edilmeye başlandı fakat gazetenin kapanmasından ötürü tefrikası yarım kaldı. Kitap olarak basılması ise 1923 yılında gerçekleşti. Romanın temasında ahlaki çöküntüler ve topluma uymayan bazı değerlerin eleştirisi bulunmaktadır. Konu olarak da Mütareke döneminde kaybolan babasını bulmak için Anadolu'dan İstanbul'a gelen Mebrure'nin hikâyesi işlenmektedir. 1924 ve 1968 yıllarında sinemaya uyarlanmış olan bu romanda yanlış batılılaşma eleştirilmektedir. Bazı değer yargılarının sadece görüntüsü güzel olduğu için gündelik hayata sokulmasının toplum yapısını bozabileceği düşüncesi yazar tarafından savunulmaktadır.

<i>Küçük Şeylerin Tanrısı</i>

Küçük Şeylerin Tanrısı, Hint yazar Arundhati Roy'un 1997'de yayımlanan romanı. Yazara Man Booker 2007 Ödülü'nü kazandırmıştır.

<i>Son Eseri</i> Halide Edib Adıvarın yazdığı ve 1913 yılında tefrika edilen bir aşk romanı

Son Eseri, Halide Edib Adıvar'ın yazdığı ve1913 yılında tefrika edilen bir aşk romanıdır.