İçeriğe atla

Hick kanunu

Hick kanunu veya Hick-Hyman yasası, İngiliz ve Amerikalı psikologlar William Edmund Hick ve Ray Hyman'ın adını taşıyan; bir kişinin olası seçimler sonucunda bir karar vermesi için geçen süreyi açıklayan kanundur. Buna göre seçimlerin sayısını artırmak karar süresini logaritmik olarak artırmaktadır. Hick-Hyman yasası, seçim tepkisi deneylerinde bilişsel bilgi kapasitesini değerlendirir. Hick-Hyman yasasında belirli bir miktarda biti işlemek için harcanan zaman miktarı, bilgi edinme oranı olarak bilinir.

Hick yasası bazen menü tasarım kararlarını desteklemek için kullanılır. Örneğin rastgele sıralı bir kelime listesinde (örneğin bir menü) verilen bir kelimeyi (örneğin bir komutun adı) bulmak için, listedeki her kelimenin taranması gerekir. Burada doğrusal zaman harcamak gerekir ve bu nedenle Hick yasası burada geçerli değildir. Bununla birlikte, liste alfabetikse ve kullanıcı komutun adını biliyorsa logaritmik zamanda çalışan bir alt bölümleme stratejisi kullanabilir.[1]

Arka plan

1868'de Franciscus Donders birden fazla uyarana sahip olma ile seçim tepki süresi arasındaki ilişkiyi bildirdi. 1885'te J. Merkel, bir uyaran daha büyük bir uyarıcı kümesine ait olduğunda tepki süresinin daha uzun olduğunu keşfetti. Psikologlar bu fenomen ile bilgi teorisi arasında benzerlikler görmeye başladılar.

Hick bu teoriyi ilk kez 1951'de denemeye başladı.[2] İlk deneyi, karşılık gelen Mors kodu tuşlarına sahip 10 lamba içeriyordu. Lambalar her beş saniyede bir rastgele yanacaktı. Seçim reaksiyon süresi 2-10 lamba arasında değişen seçenek sayısı ile kaydedildi. 

Hick, alternatif sayısını 10'da tutarken aynı görevi kullanarak ikinci bir deney yaptı. Katılımcı, görevi olabildiğince doğru bir şekilde yerine getirme talimatı ile görevi ilk iki kez gerçekleştirdi. Son görev için katılımcıdan görevi olabildiğince çabuk gerçekleştirmesi istendi.

Hick, tepki süresi ile seçenek sayısı arasındaki ilişkinin logaritmik olduğunu belirtirken; Hyman, tepki süresi ile ortalama seçenek sayısı arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamak istedi. Hyman'ın deneyinde, 6x6 matriste düzenlenmiş sekiz farklı ışık vardı.[3] Bu farklı ışıkların her birine bir ad verildi, böylece katılımcı ışık yandıktan sonra ışığın adını söylemesi için geçen süreye göre zamanlandı. Daha sonraki deneyler, her bir farklı ışık türünün sayısını değiştirdi. Hyman, reaksiyon süresi ile iletilen bilgi arasındaki doğrusal ilişkiyi belirlemekten sorumluydu.

Yasa

Hick Yasasını gösteren WE Hick (1952) verileri: İki katılımcıda (kırmızı ve mavi) tepki süresi ve yanıt seçeneklerinin sayısı arasındaki ilişki.

Eşit olasılıklı n sayıda seçenek verildiğinde, seçenekler arasından seçim yapmak için gereken ortalama tepki süresi T yaklaşık olarak şöyledir:

burada b, ölçülen verilere bir çizgi uydurularak ampirik olarak belirlenebilen bir sabittir. Logaritma, "seçim ağacı" hiyerarşisinin derinliğini ifade eder. log2; ikili aramanın yapıldığını gösterir. 1+n ; "yanıt verip vermemeye ve hangi yanıtın yapılacağına ilişkin belirsizliği" hesaba katar.[4]

Eşit olmayan olasılıklara sahip seçimler durumunda, yasa şu şekilde genelleştirilebilir:

H'nin kararın bilgi-teorik entropisiyle güçlü bir şekilde ilişkili olduğu durumlarda şu şekilde tanımlanır:

burada pi , i. alternatifin bilgi-teorik entropiyi verme olasılığını ifade eder.

Hick yasası, biçim olarak Fitts yasasına benzer. Hick yasasının logaritmik bir formu vardır çünkü insanlar, lineer zaman gerektiren her seçeneği tek tek ele almak yerine, her adımda kalan seçeneklerin yaklaşık yarısını ortadan kaldırarak, toplam seçim koleksiyonunu kategorilere ayırır.

IQ ile İlişki

Roth'un Hick yasasını uygulaması.
"Bit", log2 (n) birimidir

E. Roth (1964), fonksiyonun eğiminin tersi olan IQ ile bilgi işleme hızı arasında bir korelasyon gösterdi:[5]

burada n seçenek sayısıdır. Bir karara varmak için gereken süre:

orantılı :

Uyaran-yanıt uyumluluğu

Uyaran-tepki uyumluluğunun Hick-Hyman yasası için seçim tepki süresini de etkilediği bilinmektedir. Bu, tepkinin uyaranın kendisine benzer olması gerektiği anlamına gelir (örneğin, arabanın tekerleklerini döndürmek için bir direksiyonu çevirmek gibi). Kullanıcının gerçekleştirdiği eylem, sürücünün araçtan aldığı yanıta benzer.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Selection from alphabetic and numeric menu trees using a touch screen". Proceedings of the SIGCHI conference on Human factors in computing systems - CHI '85. 1985. s. 73. doi:10.1145/317456.317470. ISBN 978-0897911498. 
  2. ^ Hick (1952). "On the rate of gain of information" (PDF). Quarterly Journal of Experimental Psychology. 4 (4:1): 11-26. doi:10.1080/17470215208416600. 7 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Mayıs 2021. 
  3. ^ Hyman (March 1953). "Stimulus information as a determinant of reaction time". Journal of Experimental Psychology. 45 (3): 188-96. doi:10.1037/h0056940. PMID 13052851. 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2021. 
  4. ^ The Psychology of Human–Computer Interaction. Hilldale, London: Lawrence Erlbaum. 1983. 
  5. ^ Roth (1964). "Die Geschwindigkeit der Verarbeitung von Information und ihr Zusammenhang mit Intelligenz" [The speed of processing information and its connection with intelligence]. Zeitschrift für Experimentelle und Angewandte Psychologie (Almanca). 11: 616-622. 

Kaynakça

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İnsani Gelişme Endeksi</span> Yaşam beklentisi, eğitim ve gelir endekslerinin birleşik istatistiği

İnsani Gelişme Endeksi, Dünya'daki ülkeler için yaşam uzunluğu, okur yazar oranı, eğitim ve yaşam düzeyi doğrultusunda hazırlanan bir ölçümdür. İnsanların düzgün yaşaması, özellikle çocuk hakları için bir ölçün teşkil eder. Bu araştırma sonucunda bir ülkenin gelişmiş, gelişmekte olan ya da gelişmemiş bir ülke olduğu; bunun yanı sıra ekonomisindeki etkinin yaşam niteliği ne düzeyde etkilediğini gösterir. Dağılım ilk olarak 1990 yılında Pakistanlı ekonomist Mahbub ul Haq tarafından geliştirilmiştir ve 1993 yılından bu yana Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yıllık Gelişme Raporu'nda sunulur.

Uzun süreli bellek ya da Uzun dönemli hafıza, iki depolama hafıza modeli teorisinin bir parçası olarak, öğeler arasındaki ilişkilerin depolandığı bellektir. Teoriye göre uzun süreli bellek, kısa süreli bellekten farklı işlevlere sahiptir. Bu da kısa süreli belleğin 20 ila 30 saniye içerisindeki bilgileri çağırmasından farklı olarak, depolanmış bilgileri uzun sürelerde tekrar, tekrar çağırabilmesidir. Bu iki bellek arasında bir fark görünmüyor gibi olsa da, her ikisi bilgiyi farklı yer ve alanlarda depolamaları bağlamında modelleri farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Temporal lob</span> İnsanların beyninde bulunan dört lobdan biri

Temporal lob, memelilerin beynindeki serebral korteksin dört ana lobundan biridir. Temporal lob, memeli beyninin her iki serebral hemisferindeki lateral fissürün altındadır.

<span class="mw-page-title-main">Mel ölçeği</span> kavramsal ölçek

Mel ölçeği Stevens, Volkman ve Newman tarafından 1937'de önerilmiş, birbirinden eş uzaklıkta bulunan dinleyiciler tarafından müzikteki perdelere karar verilen kavramsal bir ölçektir. Normal frekans ölçeği ve bu ölçek arasındaki referans noktası 1000 Hz tonu, dinleyici eşiğinden 40 db yukarıda 1000 mellik perdeye eşitleyerek elde edilir. Yaklaşık 500 Hz'in yukarısında daha da büyük aralıklar dinleyiciler tarafından aynı perde artışı olarak algılanır. Sonç olarak Hertz ölçeğinde 500 Hz üzerindeki dört oktav, mel ölçeğinde iki oktava karşılık gelir. Mel adı melodiden gelmektedir ve ölçeğin perde karşılaştırmasına dayandığını gösterir.

Sihirli Sayı Yedi, Artı veya Eksi İki Psikolojide en fazla alıntı yapılan yayınlardan birisidir. Yayın 1956 yılında Princeton Üniversitesi Psikoloji Bölümünden bilişsel psikolog George A. Miller tarafında yapılmış ve Psychological Review dergisinde yayımlanmıştır. Özetle yayında "Ortalama bir insanın çalışan belleğinde tutabileceği nesnelerin sayısı 7 ± 2 'dir." denilmektedir. Bu durum genellikle Miller Kanunu olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Zipf yasası</span>

Zipf yasası veya dilde tutumluluk yasası, matematiksel istatistik bilimi kullanılarak ortaya çıkartılan bir empirik yasa olarak formüle edilmiştir. Yasaya ad olarak, 1930'da Amerika'da Harvard Üniversitesi'nde dilbilim profesörü olan George Kingsley Zipf tarafından yayımlanması üzerine, onun adı verilmiştir. Bu empirik yasa herhangi bir insan dili ile yazılmış bir metinde bulunan sözcüklerin sıklılıkları hakkındadır.

Psikofizik nicelik bakımından, fiziksel uyaranın ve etkilediği algı ve hislerin arasındaki ilişkiyi inceler. Psikofizik, "uyarıcı ile algının arasındaki ilişkinin bilimsel çalışmasıdır ya da tam olarak "anlayış sürecinin, öznenin deneyimlerinin veya davranışlarının değişken özelliklerinin bir veya birden fazla fiziksel boyutların uyarıcılığındaki analizidir." diye tanımlanmıştır." Psikofizik, ruhi olanla fiziki olan arasındaki münasebetleri, deneysiz olarak inceler. Psikofiziğe göre, beden ve zihin iki farklı ama birbiri ile etkileşim içinde olan; birbirini değiştiren/dönüştüren, bir yapıda hareket etmektedir.

Benlik kaynaklarının tükenmesi, öz-kontrol ya da özgür irade gücünün kullanılabilecek sınırlı kaynaklara dayandığı düşüncesini ifade etmektedir. Zihinsel aktivite için enerji düşük olduğunda, öz kontrol zayıflar ve bu durum benlik kaynaklarının tükenmesi olarak adlandırılır. Özellikle, benlik kaynaklarının tükenmesi durumunun deneyimlenmesi, kişinin daha sonraki aktivitelerde kendini kontrol etme becerisini zayıflatır. Öz-kontrol gerektiren benlik kaynaklarını tüketici bir görev, sonrasında gelen öz-kontrol görevi için, her ne kadar görevler birbiriyle ilişkisiz görünse de, engelleyici bir etki yaratır. Öz-kontrol benliğin hem birey hem de bireylerarası düzeyindeki işlevinde önemli bir role sahiptir. Bu nedenle, benlik kaynaklarının tükenmesi, deneysel psikolojide ve spesifik olarak sosyal psikolojide önemli bir konudur, çünkü mekanizması, insanın öz-kontrol süreçlerinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır.

Ara verme etkisi öğrenmenin zamana yayıldığında daha iyi olması, sıkıştırılmış tekrarlama yerine aralıklı tekrarlamanın tercih edilmesidir. Pratik olarak bu etki "tıkınma" denebilecek sınav gecesi çalışmasının uzun bir zaman çerçevesinde aralıklı çalışmak kadar etkili olmayacağını öne sürer. Bu etki öğreneni zorlar, ancak uzun süreçte daha iyi öğrenme sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Unutma eğrisi</span>

Unutma eğrisi bellekte tutmanın zamanla azalması varsayımıdır. Bu eğri bilginin tutulmasına yönelik girişim yoksa nasıl yok olacağını gösterir. Hafızanın gücü bununla ilgili bir kavramdır ve belleğin beyindeki sağlamlığı ifade eder. Daha güçlü hafıza, bir kişinin daha uzun süre hatırlaması demektir. Unutma eğrisinin tipik grafiği insanların öğrenilen malzemeyi tekrar etmezlerse yeni öğrendikleri bilgileri günler içinde nasıl yarıya indirdiklerini anlatır. Unutma eğrisi yedi çeşit bellek kaybından birisi olan geçiciliği doğrular. Bu da unutmanın zaman geçtikçe gerçekleşmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Parametre</span> belirli bir sistemi tanımlamak veya sınıflandırmak için yardımcı olabilecek herhangi bir özellik

Parametre belirli bir sistemi tanımlamak veya sınıflandırmak için yardımcı olabilecek herhangi bir özellik. Parametre, sistemi tanımlarken veya performansını, durumunu değerlendirirken yararlı veya kritik olan bir sistem unsurudur.

<span class="mw-page-title-main">Olaya ilişkin potansiyel</span>

Olayla ilişkili bir potansiyel, belirli bir duyusal, bilişsel veya motor olayın doğrudan sonucu olan ölçülen beyin tepkisidir. Daha resmi olarak, bir uyarana herhangi bir klişeleştirilmiş elektrofizyolojik yanıttır. Beynin bu şekilde incelenmesi, beyin işlevlerini değerlendirmek için invaziv olmayan bir yol sağlar.

Hazırlama etkisi, bir uyarana maruz kalmanın, bilinçli bir rehberlik ya da niyet olmaksızın bir sonraki uyarana tepkiyi etkilediği bir olgu. Örneğin, HEMŞİRE kelimesi DOKTOR sözcüğünü takip ederek EKMEK sözcüğünü takip etmekten daha çabuk tanınır. Hazırlama, algısal, çağrışımsal, tekrarlayıcı, pozitif, negatif, duyuşsal, anlamsal veya kavramsal olabilir. Bununla birlikte, araştırma henüz hazırlama etkilerinin süresini kesin olarak belirlememiştir, ancak başlangıcı neredeyse anlık olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan bilişi</span> insan olmayan hayvanların zekası

Hayvan bilişi, insan-olmayan hayvanların zihinsel kapasitelerini kapsayan bir alandır. Bu alanda kullanılan hayvan koşullandırma ve öğrenim çalışmaları, karşılaştırmalı psikolojiden geliştirilmiştir. Aynı zamanda etoloji, davranışsal ekoloji ve evrimsel psikolojinin etkisinde kalmıştır; bazen bu alandan bilişsel etoloji adıyla da bahsedilir. Hayvan zekası terimiyle ilişkilendirilen pek çok davranış aynı zamanda hayvan bilişinin de kapsamındadır.

<span class="mw-page-title-main">Fitts kanunu</span>

Fitts kanunu, esas olarak insan-bilgisayar etkileşimi ve ergonomide kullanılan insan hareketinin öngörücü bir modelidir. Bu bilimsel yasa, bir hedef alana hızla hareket etmek için gereken sürenin, hedefe olan uzaklık ile hedefin büyüklüğü arasındaki oranın bir fonksiyonu olduğunu öngörür. Paul Fitts tarafından ortaya atılmıştır. Fitts yasası, bir nesneye el veya parmakla fiziksel olarak dokunarak veya bir işaretleme cihazı kullanarak; bilgisayar monitöründeki nesneyi işaret ederek, işaret etme eylemini modellemek için kullanılır. Hedef nesnenin boyutuna ve uzaklığına bağlı olan bir şeye işaret etmek için geçen süreyi hesaplar. Fare kullanma ve diğer giriş araçlarıyla ekranda herhangi bir yere tıklama süresini gösterir. Tasarımcılar tarafından hedefteki butonların, örneğin kaydet butonu gibi önemli butonların daha büyük ve yakın düzenlenmesi ile uygulama alanı bulmaktadır.

Psikoloji biliminde Simon etkisi, uyaran ve tepkinin aynı tarafta ve farklı tarafta olduğu denemeler arasında tepkinin doğruluğunda ya da reaksiyon süresinde bir fark olduğunu söyleyen bulgudur. Uyaran ve tepki zıt taraflarda olduğunda tepkiler genellikle daha yavaştır ve daha az doğrudur. Terimin ismi, bu etkiyi 1960'larda ilk ortaya atan J. R. Simon'dan gelmektedir. Simon'ın etkiyle ilgili orijinal açıklaması, uyaranın kaynağına doğru tepki vermeye doğuştan bir eğilimin olduğu yönündedir.

Algısal yük teorisi, dikkat ile ilgili psikolojik bir teoridir. Nilli Lavie tarafından doksanların ortalarında erken/geç seçim tartışmasına potansiyel bir çözüm olarak sunulmuştur.

İkonik hafıza, görsel alanla ilgili görsel duyusal bellek kaydı ve hızla bozulan görsel bilgi deposudur. Görsel kısa süreli bellek (VSTM) ve uzun süreli bellek (LTM) içeren görsel bellek sisteminin bir bileşenidir. İkonik bellek, çok kısa, kategori öncesi, yüksek kapasiteli bellek deposu olarak tanımlanır. Çok kısa bir süre için tüm görsel algımızın tutarlı bir temsilini sağlayarak görsel kısa süreli belleğe katkıda bulunur. İkonik hafıza, sakkadlar sırasında değişim körlüğü ve deneyimin sürekliliği gibi fenomenleri açıklamaya yardımcı olur. İkonik hafıza artık tek bir varlık olarak düşünülmemekte bunun yerine en az iki ayırt edici bileşenden oluşmaktadır. Sperling'in kısmi rapor paradigmasının yanı sıra modern teknikleri içeren klasik deneyler bu duysal hafıza deposunun doğası hakkında fikir vermeye devam etmektedir.

Çoklu Mağaza veya Modal Model olarak da bilinen Atkinson-Shiffrin Modeli, 1968 yılında psikolog Richard Atkinson ve Richard Shiffrin tarafından önerilen bir bellek modelidir. Modele göre insan hafızasının üç ayrı bileşeni vardır:

  1. Duyusal Kayıt adı verilen duyusal bilgilerin belleğe girdiği bileşen
  2. Hem duyusal kayıttan hem de uzun vadeli bellekten girdi alan ve tutan Kısa Süreli Depo
  3. Kısa süreli depoda tekrarlayarak, prova yaparak hatırlanan, bilgilerin süresiz olarak tutulduğu Uzun Süreli Depo

Tekrarlı ön-hazırlama etkisi, uyaranlar tekrar tekrar sunulduğunda davranışsal bir tepkideki gelişmelere gönderme yapar. Gelişmeler, doğruluk veya tepki süresi açısından ölçülebilir ve tekrarlanan uyaranlar önceki uyaranlarla aynı veya benzer olduğunda ortaya çıkabilir. Bu gelişmelerin kümülatif olduğu gösterilmiştir, bu nedenle tekrar sayısı arttıkça yanıtlar en fazla yedi tekrara kadar sürekli olarak daha hızlı olur. Bu gelişmeler, tekrarlanan maddeler yön, boyut ve konum açısından biraz değiştirildiğinde de bulunur. Etkinin boyutu, maddenin sunulduğu sürenin uzunluğu ve tekrarlanan maddelerin ilk ve sonraki sunumları arasındaki sürenin uzunluğuyla da ayarlanır.