İçeriğe atla

Heykel

Kontrol Edilmiş
Heykel
Ölen Galyalı, MÖ 3. yüzyıl sonlarına ait bir Helenistik eserin bir Roma mermer kopyası Capitoline Müzeleri (Roma)
MÖ 800-721 dolaylarında, Khorsabad'dan Asur lamassu kapısı muhafızı
Michelangelo'nun Musa'sı (yaklaşık 1513-1515), San Pietro, Vincoli (Roma), Papa II. Julius'un mezarı için

Heykel ya da yontu[1], sanatsal bakış açısıyla meydana getirilmiş üç boyutlu formlara denir. Heykel temelde mekânın kapsanması, kavranması ve mekân ile ilişki kurulması ile ilgilenir.

Genellikle insan, hayvan ya da nesnelerin heykelleri yapılır. Taş ve ahşap gibi malzemelerden yontularak yapılabileceği gibi, kil, balmumu gibi ara malzemelerden modellenerek, bronz ve tunç gibi metallerden de dökülebilir. Büst, rölyef, mimari heykel, asamblaj, alçak rölyef, yüksek kabartma, çevresel heykel, heykelcik, mobil heykel, yontu, tors gibi heykel türleri vardır.

Heykelin tarihçesi

Heykel ve heykelciliğin tarihi eski zamanlara kadar uzanır. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda mermer, ağaç, taş, pişmiş toprak, maden gibi çok çeşitli malzemelerden yapılmış heykel ve heykelciklere rastlanmaktadır. Bunlar ve diğer heykeller üzerinde yapılan incelemelerden, heykellerin büyük bir kısmının çeşitli kavimlerin ilah olarak tanıdıkları varlıkları tasvir ettikleri, bazılarının kral-kraliçe gibi hükümdar ailelerini, kahramanları ve kahramanlık olaylarını, bilim, sanat ve sporda meşhur olmuş kimseleri, bir kısmının da çeşitli insan ve hayvanları tasvir ettikleri anlaşılmıştır. Tarihi araştırmalar, ilk heykelin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı hakkında herhangi bir netice vermemektedir.

Tarihi çok eski olduğu bilinen heykel ve heykelciliği bu derece yaygınlaştıran asıl sebep, inançtır. Çeşitli devirlerde yaşamış insanların tapındıkları ve ilah tanıdıkları şeylerin ağaç, taş, maden üzerine işlemeleri ve ibadetlerini bunlara karşı yapmaları, heykel ve heykelciliğe cemiyet hayatında geniş yer verilmesine yol açmıştır.

İlk çağ topluluklarında sanatçılar genellikle bir geleneği devam ettirir. Ortaya konan eser, toplumun ortak malı olarak kabul edilir. Dolayısıyla eserler sanatçıları değil üretildikleri kavim ve toplulukların adıyla anılırlar.

Tarımsal faaliyetlerin başlamasıyla birlikte, verimsizlik sorununa çare olarak, Magna Mater (Ana Tanrıça) heykelcikleri yapılmıştır. Bu heykelciklerin malzemesi ağaç ya da topraktır. Heykeller genel olarak aynı duruşu sergiler, kişisel özellik taşımazlar. Baş oranları vücudun geneline göre büyüktür. Üç boyutlu heykellerde bile uzuvlar çizilerek gösterilir. Heykel yüzeyleri çizilerek süsleme yoluna gidilir.

Mısır heykel sanatı

Kültür alanında otuz yüzyıl boyunca süreklilik gösteren Mısır’da heykeltıraşlar ağaç, granit, bazalt, profir gibi dayanıklı malzemeler kullandılar. Tapınakların ve mezar anıtlarının iç ve dış cephelerini heykeller ve rölyeflerle süslemişlerdir.

Mısır’da heykelcilikte zaman içinde gelişen bir üslupçuluk söz konusudur. Bu üsluplaşma özellikle figürlerin duruşlarında ve vücudu kaplayan kumaşların yapımında kendini gösterir. Figürler genel olarak durgun ve hareketsizdir. Frontal duruş hâkimdir. Ayakta duran figürlerde, vücut ağırlığı iki bacağa eşit olarak dağıtılır. Heykelin ortasından bir çizgi çekilirse iki eşit parça elde edilir. Kollar vücuda yapışık şekilde aşağıya sarkar, eller yumruk şeklindedir.

Mısır heykelcileri çok büyük ve sert taşlar yontuyorlardı. Bu durum onları çalışmalarında sadeleşme yapmaya yöneltti. Dolayısıyla heykellerde kas gibi detaylar görülmezken, yüzlerde de ifade de yoktur. Yalnızca mezarlara, dini inançlar gereği konan heykeller, ölünün ruhuna ev sahipliği yapacağından sahibine benzemesi zorunluluğu taşır.

Kral heykelleri sert taşlardan yapılırken, yumuşak taşlardan ve ağaçtan yapılan prens, rahip ve memur heykelleri bulunur.

Yeni imparatorluk döneminin en güzel eseri, Amerna şehrinde bulunan Kraliçe Nefertiti’ye ait olan büsttür. Sanatçısı bir yanda geleneğe bağlı kalmaya çalışırken, bir yandan da modelinin şahsi özelliklerini betimlemeye çalışmıştır. Gize piramidinin yanında bulunan Sfenks heykeli ise Eski Krallığın krallarından olan Kefren’nin portresini taşır.

Rölyefler daha çok tapınak ve mezarların duvarlarını süsler. Mısır rölyefleri daima bir olayı anlatır. Rölyeflerde baş, kollar, ayaklar, bacaklar ve gövde profilden; gözler ve omuzlar ise cepheden gösterilir.

Antik Yunan heykel sanatı

Antik Yunan heykelinde, kişisel özellikler değil, ortak ideal tip önemlidir. İdeal yüzler, ideal ölçülere uygun insan vücutları Yunan heykelinin başlıca özelliğidir. Başlangıçta kil, taş, fildişi, kemik ve tunç gibi malzemelerden ilkel heykelcikler ortaya koyan Yunan heykelcileri zaman içerisinde malzeme çeşitliliğini sürdürdüler. Heykel sanatının gelişmesinin ve anıtsal heykeltıraşlığın ortaya çıkmasının nedenleri arasında olimpiyatlarda başarı kazanan atletlerin heykellerinin dikilmesi geleneği ile gelişen mimariye bağlı olarak tapınakların taştan yapılmasıyla bunların iç ve dış cephelerinin kabartmalarla süslenmesi sayılabilir.

Yunan heykeli estetik anlamda karşıtlıklar ve bunun yarattığı dinamizm üzerine kuruludur. Baş başka bir yöne, göz ile kollar ve bacaklar başka yönlere bakarlar. Bu durumun da gösterdiği gibi Yunan heykeltraşı vücut nüansları üzerinde çalışmalar yapmıştır.

Yunan heykelcileri örtü altından hissedilen gövdenin biçimini ortaya çıkarmanın çekiciliğini fark etmişlerdir. Bundan dolayı, gizlerken göstermek Yunan heykelciliğinde bir motif olmuştur.

MÖ 7. ve MÖ 6. yüzyılda iki büyük heykeltıraşlık ekolü görülür:

Yunan heykelciliği üç bölümde incelenebilir:

  • Antik Çağ (MÖ 490–460)
  • Klasik Çağ
  • Helenistik Devir (MÖ 330–30)

Antik çağ

Bu dönemden itibaren vücudun ağırlığının bir bacak üstüne verildiği, böylelikle frontal duruşun değiştiği görülür. Bu yeni duruşun gelişmiş örneğine Olimpiya Zeus tapınağında rastlanır.

Klasik çağ

Bu dönem Parthenon tapınağının içinde bulunan altın, fildişi Athena heykelini yapan heykeltıraş Fidyas ile en parlak çağına ulaşmıştır. Bu heykel kaybolmuştur. Günümüze kalan ise zamanında Romalıların yaptığı kopyadır. Sanatçı en çok tanrı heykelleri yapmıştır.

Helenistik çağ

Bu dönemde portrecilik gelişmiştir. Özellikle devlet adamlarının portreleri yapılmıştır. Bunlar arasında Büyük İskender portreleri ve bunların sanatçısı Lisppos öne çıkar. Sanatçı o zamana kadar uygulanmakta olan oranlar sistemini değiştirmiştir. Baş küçülmüş, gövde uzamış, baş vücudun 1/6’i olmuştur.

Roma heykel sanatı

Romalılar bu alanda yaratıcılık gösterememişlerdir. Yunanistan'dan heykeller getirtmişler ve bunları kopyalayarak çoğaltmışlardır. Buna karşılık portrecilikte başarı göstermişlerdir. Bu durum dini geleneklerle bağlantılıdır. Roma geleneklerine göre ölen bir kişinin yüzünün balmumundan kalıbı alınır ve cenazeden sonra evin bir köşesinde saklanırdı. Özellikle cumhuriyet döneminde portrecilik çok gelişmiştir. Bu dönemde oldukça gerçekçi bir üslupla yapılan portrelerde her türlü yüz ifadesi ve şahsi özellikler başarıyla işlenmiştir.

Romalılar zaferle döndükleri seferler sonrasında, kazandıkları başarıları simgeleyen anıtlar dikmeyi adet edinmişlerdir. Belirli zaman ve yerde gerçekleşen olayları anlatan kabartmalarla süslü bu anıtların en önemlileri Augustos döneminde Roma’da yapılmış olan barış sunağında bulunur. Bir diğer önemli anıtsa İstanbul Sultanahmet meydanındaki Teodesius obeliskidir (M.Ö. 4. yy.). Bu anıtın kaide kısmında imparator, maiyetiyle beraber hipodrom locasında görülür. Kabartmanın merkezinde imparator bulunurken diğer figürler imparatora yakınlık derecelerine göre yerleştirilmiştir.

Heykelcilikte yöntem ve teknikler

Metal çubukların birleştirilmesi yöntemiyle meydana getirilmiş insan heykeli

Heykelci hem çizici hem de uygulayıcıdır. Heykelcilerin bazıları sadece ellerine verilen şekilleri ya oyarlar veya dökerler. Heykelcilikte; oyma, biçimleme, inşa ve birleştirme, döküm, bitirme gibi teknikler vardır.

Eksiltme (Yontma)
Heykelci tek parça bir kütleyi istenen düzen içinde şekillendirir. Taş ve ahşap heykelcilikte bu usul kullanılır.
Manipülasyon (Modelleme/biçimleme)
Şekillendirilebilir heykel malzemelerinin elle ya da çeşitli aletlerle biçimlendirilmesi. Bunların maddesi kil, balmumu ve alçıdır.
Birleştirme (Yapılandırma/inşa)
Önceden şekillendirilmiş malzeme ve parçaların usulüne uygun olarak bir araya getirilmesidir. Birleştirme heykelcilikte, kumaş, sac, çıta, kalas, formika, cam, ip, metal borular vb. maddeler kullanılır.
Yerine geçme (Döküm)
Kil, balmumu gibi ara malzemeyle yapılan heykellerin çeşitli döküm teknikleri kullanılarak bronz gibi dayanıklı malzemeyle dökülmesidir.
Bitirme işi
Bitmiş heykelleri perdahlama, cilalama, boyama ve yaldızlama gibi uygulamaların yapılmasına denir.

Günümüzde heykel ve heykelcilik

İnsanların heykellere tapmaya başlamasından sonra, heykelcilik bir sanat ve ticaret metası olmuştur. Yüzyıllarca insanlar, her çeşit malzeme ve maddelerden heykeller yapmışlar ve hatta bunları başkalarına satarak geçimlerini temin etmek yolunu tutmuşlardır. Arkeolojik kazılarda, çeşitli yörelerde bol miktarda bulunup müzelere konan heykeller bunu ispatlamaktadır. Bilhassa mermerden yapılan heykeller, günümüze kadar sanat özelliklerini korumuşlardır.

Avrupa'da başlayan Rönesans hareketi ile heykelcilik ayrı bir önem kazanmıştır. Michelangelo bu devirde yetişen heykeltıraşların en meşhuru olmuştur. Bu zamandaki heykellerin yapımı, süsleme sanatı ile birlikte gelişmiştir. Ayrıca heykeller, şimşir, ıhlamur, meşe ve ceviz gibi sert ağaçlar oyularak çok çeşitli ölçülerde yapılmıştır. Taştan yapılan heykellerin kırılma ihtimali olduğundan, eski zamanlardan beri heykellerde mermer kullanılması daha yaygın ve daha çok tercih edilir olmuştur. Zamanımızdaki heykeltıraşlar tarafından genellikle mermer, bronz, tunç gibi kırılma tehlikesi daha az olan dayanıklı malzemeler kullanılmaktadır. Bunların yanında fildişinden heykel yapmak, eskiden olduğu gibi günümüzde de biblo yapımı şeklinde devam etmektedir.

Galeri

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 29 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Temmuz 2023. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Artemis Tapınağı</span> Efesteki tarihî tapınak

Artemis Tapınağı, aynı zamanda Diana Tapınağı olarak da bilinir. Tanrıça Artemis'e ithaf edilmiş tapınak Efes'te MÖ 550 yıllarında tamamlanmıştır. Tapınak tamamen mermerden inşa edilmiştir. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan tapınaktan geriye bugün sadece bir iki mermer parçası kalmıştır. Türkiye'deki antik kent Selçuk İzmir'de bulunmaktadır.

Kibele veya Kybele, Anadolu kökenli bir ana tanrıçadır. Ana tanrıça inancı, birçok kültürde farklı isimlerle yer alır. Yunan anakarasında Rhea, özellikle Roma dönemi Mısır kültüründe İsis ve Yunan adaşı gibi bekaretle değil, doğurganlık ve bereketle ilişkilendirilen Efes Artemis'i, belli başlı ana tanrıça figürleridir.

<span class="mw-page-title-main">Kabartma</span>

Kabartma veya diğer adıyla rölyef, yüzey üzerine yapılan yükseltme ya da çökertmelere denir.

<span class="mw-page-title-main">Polikleitos</span>

Polykleitos, MÖ 480'de Argoz'ta doğmuş 5. yüzyılın sonuna doğru ölmüştür. yaşamış çok ünlü bir heykeltıraştır. Eserlerinin çoğunun Roma kopyaları yapılmıştır. Genelde atlet heykelleri yapmıştır. En ünlü eseri Doryphros (Mızrak taşıyan atlet) ve diademini başına takarken betimlenen Diadumenos heykelidir. Doryphros ise mızrak taşıyan anlamına gelmektedir. Polyklet heykellerini kanon denen bir düzen içinde yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Donatello</span> İtalyan Rönesans heykeltıraş (1386–1466)

Donato di Niccolò di Betto Bardi, kısaca Donatello, Floransalı Rönesans öncüsü heykeltıraş. Natüralizm akımının gelişimine katkıda bulunmuştur ve tarihteki en önemli sanatçılardan biri olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Yazılıkaya</span>

Yazılıkaya, Çorum ilinde, Hitit başkenti Hattuşaş antik yerleşkesinin 2 km kuzeydoğusunda yer alan, doğal kayalar arasına yapılmış Hitit açık hava tapınağıdır. Kayalar arasındaki iki açıklık Hitit tanrılarını resmeden rölyeflerle işlenmiştir ve Hitit döneminden kalan en önemli anıtsal eserlerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Antik Mısır sanatı</span>

Antik Mısır'da sanat, MÖ 31. yüzyıl ile MS 4. yüzyıl arasında eski Mısır'da üretilen sanatı ifade eder. Resimler, heykeller, papirüs, fayans, mücevher, fildişi, mimari ve diğer sanat ortamları üzerine çizimler içerir. Aynı zamanda çok muhafazakâr: sanat tarzı zamanla çok az değişti. Hayatta kalan sanatın çoğu, Mısırlıların öbür dünyaya olan inancı hakkında daha fazla fikir veren mezarlar ve anıtlardan geliyor.

<span class="mw-page-title-main">Gaston Lachaise</span> Amerikalı heykeltıraş (1882 – 1935)

Gaston Lachaise, Fransız asıllı Amerikalı figüratif heykelci.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan sanatı</span>

Bugünkü Yunanistan topraklarına Yunanlar ayak basmadan önce, Girit, kültürel gelişimin öncülerindendi. Burada Neolitik'ten son Tunç Çağına kadar sürekli bir gelişim izlenilebilir. Minos kültürü; Girit'teki Bronz Çağ kültüründeki kral Minos'a bağlanarak adlandırılmaktadır. Bununla birlikte bir tür akraba olarak tanımlayabileceğimiz Yunan topraklarındaki kültür için "Hellas" terimi kullanılmıştır. Ayrıca "Kiklad" terimi de Kiklad'larda bulunan 3000 yıllık mermer heykelcikleri ve çömlekleri için kullanılmıştır. Bu adlandırmalar dönemi inceleyen arkeologlar tarafından verilmiştir. Kiklad yapıtları, Minos ve Hellas kültürü ile ilişkili değildir. Tam tersine bu yapılar yerel olarak sınırlanmış ve bugüne dek az tanınmış bir kültür çevresine bağlıdır. Erken Minos kültürünün en önemli kalıntıları Girit'in doğu bölümünde, özellikle Gurnia, Vasiliki, Palaikastro gibi küçük kentlerle komşu adalardan Pseira ve Mochios'da bulunmuştur. Akdeniz çevresiyle de karşılıklı ilişkiler kurduğu açıkça bellidir.

Sir Jacob Epstein. Jacob Epstein heykelleriyle sanat çevrelerinde büyük tartışmalara yol açan 20. yüzyıl sanatçılarındandır. Yapıtları bazı eleştirmenlerce göklere çıkartılırken, bazılarınca da amansızca eleştirildi.

<span class="mw-page-title-main">Kuzgun Acar</span> Türk heykeltıraş

Abdülahet Kuzgun Çetin Acar, Türk heykeltıraş.

<span class="mw-page-title-main">Zafer Anıtı (Ankara)</span> Ankarada bulunan bir anıt

Zafer Anıtı, Ankara'nın Altındağ ilçesindeki Ulus Meydanı'nda bulunan, Anadolu’daki Millî Mücadele’nin hatırasını yaşatmak üzere 1927'de yapılmış anıttır.

<span class="mw-page-title-main">Lahit</span>

Lahit; özellikle Antik Çağ'da insanların ölülerini muhafaza ettikleri, genellikle yeryüzünde sergilenen ve çoğunlukla taştan oyulan, sandık şeklinde mezar. Günümüzde de hâlen özellikle bazı devlet büyüklerinin mezarlarında görülür.

<span class="mw-page-title-main">İzmir Atatürk Anıtı</span> İzmir, Türkiyede bir anıt

İzmir Atatürk Anıtı, İzmir Cumhuriyet Meydanı'na Millî Mücadele'yi temsil etmek üzere 1932'de dikilmiş anıttır.

<span class="mw-page-title-main">Hüseyin Anka Özkan</span> Türk heykeltıraş

Hüseyin Anka Özkan,, Türk heykeltıraş.

<span class="mw-page-title-main">Kenan Yontunç</span> Türk heykeltıraş

Prof. Ahmet Kenan Yontunç, Türk heykeltıraş.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya sanatı</span>

Mezopotamya sanatının adı çoğu arkeolojik kayıtlarda geçer. Bu kayıtlar, erken avcı-toplayıcı topluluklardan, Sümer, Akad, Babil ve Asur imparatorluklarının yaşadığı Tunç Devri'ne kadar geçen süreyi kapsar. Sonraları bu imparatorlukların yerini Demir Çağı'nda Eski Asur ve Eski Babil imparatorlukları almıştır. Genellikle medeniyetin beşiği olarak görülen Mezopotamya, önemli kültürel gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Bunlardan biri de en eski yazı örnekleridir. Mezopotamya sanatı MÖ 4000 tarihinden Persli Ahameniş İmparatorluğu'nun bölgeyi fethettiği MÖ 6. yüzyıla kadar Batı Avrasya'daki en soylu, en gelişmiş ve en detaylı sanat olma yolunda Antik Mısır ile rekabet içinde olmuştur. Ana vurgu oldukça dayanıklı taş ve kilden yapılmış çeşitli heykeller üzerindedir. Çok az sayıda resim günümüze ulaşmıştır ama belirtilene göre, birkaç istisna dışında, boyamalar genellikle geometrik ve dekoratif bitkisel şekiller yapmak için kullanılmıştır. Buna rağmen çoğu heykellerin de boyandığı görülür. Ayrıca çok sayıda silindir mühür de günümüze ulaşmıştır. Küçük boyutlarına rağmen bunların çoğunun üstünde karmaşık ve detaylı sahneler vardır.

<span class="mw-page-title-main">Çin sanatı</span>

Çin sanatı, Çin'de yapılan ya da Çinli sanatçıların yaptığı görsel sanattır. Erken "taş devri sanatı" M.Ö. 10.000 yıllarına dayanır ve çoğunlukla basit çömlekçilik ve heykeller içerir. Bu erken dönemin ardından Çin sanatı, Çin tarihiyle olduğu gibi çoğunlukla yüzlerce sene süren çok sayıda hanedanlık dönemiyle karakterize edilir.

Hanya Arkeoloji Müzesi Girit, Hanya'da 2021 yılında Halepa'daki yeni yerine taşınmış, aslen 1962 yılında Venedik dönemi Aziz Fransis Manastırı'nda kurulmuş bir müzedir.

<span class="mw-page-title-main">Hatıra plaketi</span>

Hatıra plaketi veya hatıra lehvası metal, bronz, dökme demir, çelik, granit, mermer, kil, seramik, taş, ahşap veya başka bir malzemeden yapılan bir levhadır. Tipik olarak bir duvara, taşa veya başka bir dikey yüzeye yapıştırılır. Üzerinde yüksek kabartma, alçak rölyef, metin veya resim bulunabilir.