İçeriğe atla

Heteroataerkillik

Feminist teoride, heteroataerkillik (etimolojik olarak heteroseksüel ve ataerkillikten, İngilizce: "Heteropatriarchy") veya cisheteroataerkillik, cis erkeklerin ve heteroseksüellerin, cis dişilerin ve diğer cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerinin üzerinde yetkiye sahip olduğu sosyopolitik bir sistemdir. Bu terim, kadınlara yönelik ayrımcılıkla LGBTQ bireylere yönelik ayrımcılığın aynı cinsiyetçi sosyal ilkeden kaynaklandığını vurgular.[1][2][3]

Heteroataerkil toplumlarda, cis heteroseksüel erkeklerin genellikle toplumdaki en yüksek güç pozisyonlarını işgal ettikleri, kadınların (trans kadınlar dahil), ikili olmayanların, trans erkeklerin ve diğer LGBTQ bireylerin cinsiyet ve cinsellikle alakalı sosyal baskının çoğunu deneyimlemesine neden olduğu anlaşılmaktadır. Bu fikir, kültürel ve yasal bağlamda "toplumsal cinsiyet", "cinsiyet" ve "cinsel yönelim" kavramlarının net olmayan tanımlarından beslenmenin yanında erkeklik ve kadınlıkla ilişkili sosyal beklentileri belirlemeye hizmet eden cinsiyet normlarıyla desteklenmektedir.

Teori

Sosyal bir sistem olarak heteroataerkillik, heteroseksüelliği ve ataerkilliği normal olarak algılarken diğer düzenleri anormal kabul eder.[4] Daha sonra ırksal ve cinsel azınlık grupları için bir baskı ve eşitsizlik ortamını sürdürür.[5] Heteroataerkillik, güç ve baskının birbirine kenetlenen güçleri sistemine dayanan, toplumsal cinsiyet rollerine bağımlı olan ve bu perspektifi içeren modern hiyerarşik sosyal yapıyı açıklamak için kullanılan popüler feminist analizin bir kavramıdır. Bu bağlamda, genellikle erkeklerin en yüksek güç pozisyonlarını işgal ettikleri ve kadınların toplumsal baskının büyük kısmını tecrübe ettikleri anlaşılmaktadır.[6] Bu sosyopolitik egemenlik sistemi, kadınlık ve erkeklik özelliklerini erkeklere ve kadınlara atfeden toplumsal cinsiyet normları tarafından pekiştirilir;[7] böylelikle cis heteroseksüel erkekler tercih edilir ve erkeksi özellikler sergiledikleri için rutin olarak karşılığını alırlar. Tersine, kadınsı kabul edilen özellikleri sergileyen kadınlar veya insanlar daha az toplumsal ayrıcalık alırlar. Tarihsel olarak bu, eşit olmayan ücret veya kadınların toprak sahibi olamaması gibi ekonomik dezavantajlarla kendini göstermiştir.[8]

Cinsiyeti "kadın sorunları" alanına ve cinsel yönelimi "cinsel azınlık meseleleri" alanına kısıtlamaya yönelik yasal (ve sosyal) kültür uygulaması, heteroataerkil bir toplum için temeldir.[9] Heteroseksüel erkeklere yalnızca diğer cinsiyet ve cinsel azınlıklara göre öncelik tanınmaz, aynı zamanda heteroseksüel erkekler teşvik edilir ve ödüllendirilir.[10] Küçük ölçekte, heteroataerkillik tüketim alışkanlıkları ve ilişkilerinde belirginken, büyük ölçekte cam tavan, evlilik ve kadın bedenleri üzerindeki yasal kontrol ile gösterilir.[11]

Tarihsel bir bakış açısından incelendiğinde, ataerkillik terimi, aile hiyerarşisi içinde iktidar sahibi olarak babayı kast eder ve bu nedenle kadınlar, erkeklerin gücüne tabi hale gelir. Ataerkillik, erkeklerin baskın güce sahip olduğu ve baskın olduğu ve şu rollerde ayrıcalığa sahip olduğu bir sosyal sistemdir: politik, ekonomik, toplumsal ve sosyal roller. 1980'lerde ve 1990'larda kuir teorisinin ortaya çıkmasıyla ve heteronormativitenin ve ikili cinsiyetin sorgulanmasıyla, bu tür bir tahakküm, sadece cinsiyet veya toplumsal cinsiyet (erkeklerin kadına veya erilliğin dişiliğe üstünlüğü) açısından değil, aynı zamanda cinsellik açısından (heteronormativite veya heteroseksüelliğin diğer cinsel yönelimlerin üzerinde tutulması ve cis olmanın diğer kimlikler üzerinde tutulması) açıklanmaya başlandı.[1][12] Heteroataerkillik terimi, cinsiyetçilik veya heteroseksizmin kültürel süreçlerine dayanan erkek egemen bir toplumun oluşumunu vurgulaması için önceki, daha az spesifik olan 'ataerkillik'ten evrimleşmiştir.[13]

Arka plan geçmişi

Antik çağlardan beri heteroataerkillik, dünyadaki toplumların erkekliği ve kadınlığı nasıl gördüklerini şekillendirmiştir. Bu toplumsal sistemin, toplumlar üzerinde zamana yenik düşmeyen ve günümüzde hâlâ görünen olumsuz etkileri olmuştur. Antik Çin'in varlığı boyunca, imparatorların baskın güce sahip erkek olması örneği ile gösterilir. Kadınlar ve kadınsı özellikler gösteren insanlar nesneleştirildi ve ezildi. Kadınlar, asıl amacı erkeklere hizmet etmek olan itaatkar ev kadınları olarak görülüyordu.[14] Bundan dolayı kadınların sesi görmezden gelinmiş ve bastırılmıştır. Heteroataerkillik, kadın haklarını reddeden ve kadınları insanlıktan çıkaran bir topluma dönüşen bir sisteme öncülük etmiştir.

Heteroataerkilliğin nereden geldiğinin kesin bir kökeni olmasa da, yaratılmasına katkıda bulunmuş olabilecek çeşitli yerler ve toplumlar vardır. Katkıda bulunmuş yerlerden biri de Antik Yunandır. Antik Yunan sisteminin cinsiyeti ve toplumsal cinsiyeti insan kimliğinin temeli ve sosyal organizasyonun temeli olarak kullandığını gösteren kayıtlar olduğu ileri sürülmüştür.[1] Yunanlar, Batı dünyasında ataerkilliğin kurumsallaşmasında kritik bir role sahipti ve aynı zamanda, cinsiyet / toplumsal cinsiyet fikirlerini modern düzenlemelere doğru ilerleten Roma emperyalizmi üzerinde bir etkiye sahipti. Son zamanlarda bilim insanları, Yunanların Batı Dünyasında ataerkilliğin kurumsallaşmasındaki kritik rolünü belgelemeye başladılar. Bu tür bilim insanlarının çalışmalarını sentezleyen bu bölüm, Roma emperyalizminin aracılık ettiği Yunan cinsiyet / toplumsal cinsiyet sisteminin, çağdaş düzenlemeleri doğuran cinsiyet / toplumsal cinsiyet kavramlarını nasıl ortaya çıkardığını gösterecektir.

Heteroataerkilliğe yol açan bir başka neden de heteropaternalizmdir; bu, heteroataerkilliğin ev içi bir düzenlemede kurulduğu önermedir.[5] Yani, bir evin babası, bir aile evinin lideri ve merkez gücüdür ve her türlü sosyal düzenlemeden sorumludur. Heteroataerkillik ve heteropaternalizm, esas olarak, erkek cinsiyetinin güçlü, şakacı ve yetenekli olarak, kadınların ise alt sınıf ve zayıf olarak görüldüğü bir zihniyeti insanların gözünde oluşturan ataerkil bakış açısını tanımlıyor.[15]

Bu ideoloji, sömürgecilikle ve Avrupa merkezli kültürün yayılmasıyla desteklendi, dünya çapında hegemonyaya ulaştı ve diğer cinsiyet sistemlerinin ve ayrıca toplumu, cinsiyetleri veya erotizmi anlamanın diğer yollarının ortadan kaldırılmasına sebep oldu.[1][5]

Önem

Heteroataerkilliğin ana temellerinden biri, çekirdek ailenin tek kabul edilebilir aile birimi olarak normalleştirilmesidir, bu toplumsal sistemi günümüze kadar taşımıştır.[16]

Heteroataerkillik; Yerli kadınların, Queerlerin ve transların bedenlerini kontrol altına aldı ve bu farklılıkları hiyerarşiler halinde yok etmeye, kontrol etmeye ve manipüle etmeye koyuldu.[17] Heteroataerkilliğin etkileri; azınlık gruplarını, yerli halkı ve LGBTQIA+ topluluğunu orantısız bir şekilde etkiledi.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c d "Unpacking Hetero-Patriarchy: Tracing the Conflation of Sex, Gender & Sexual Orientation to Its Origins". 18 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ağustos 2018. 
  2. ^ De la cama a la calle: perspectivas teóricas lésbico-feministas (PDF) (İspanyolca). Brecha Lésbica. 2006. s. 83. ISBN 978-958-9307-61-8. 5 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 6 Ağustos 2018. 
  3. ^ (İspanyolca) La persistencia del heteropatriarcado. 30 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  4. ^ Deconstructing the Education-Industrial Complex in the Digital Age. Hershey, PA: IGI Global. 2017. s. 32. ISBN 978-1-5225-2101-3. 
  5. ^ a b c Decolonizing Feminism: Challenging Connections between Settler Colonialism and Heteropatriarchy. 4 Ağustos 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Feminist Formations. 2013.
  6. ^ "The Social Organization of Masculinity". Feminist Theory Reader Local and Global Perspectives. Routledge. 2013. ss. 253-263. 
  7. ^ "The Second Sex : Introduction". Feminist Theory Reader. Routledge. 2013. ss. 40-48. 
  8. ^ "Bargaining with Patriarchy". Feminist Theory Reader Local and Global Perspectives. Routledge. 2013. ss. 98-106. 
  9. ^ Coombs, Mary (1996) "Comment: Between Women/Between Men: The Significance for Lesbianism of Historical Understandings of Same-(Male)Sex Sexual Activities," Yale Journal of Law & the Humanities: Vol. 8: Iss. 1, Article 9.
  10. ^ Sexual Minorities And Politics. Lanham, Maryland: Rowman & Littlefield. 2016. s. 9. ISBN 9781442227682. 
  11. ^ Encyclopedia of Health Communication. Thousand Oaks, CA: SAGE Publications. 2014. ss. 793. ISBN 978-1-4522-5875-1. 
  12. ^ The Lesbian Heresy: A Feminist Perspective on the Lesbian Sexual Revolution. Spinifex Press. 1993. s. 208. ISBN 1-875559-17-5. 7 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2021. 
  13. ^ Glick (Feb 2001). "An ambivalent alliance: Hostile and benevolent sexism as complementary justifications for gender inequality". American Psychologist. 56 (2): 109-118. doi:10.1037/0003-066x.56.2.109. PMID 11279804. 
  14. ^ Glenn, Evelyn Glenn Nakano. “Settler Colonialism as Structure: A Framework for Comparative Studies of U.S. Race and Gender Formation.” Http://Journals.sagepub.com/Doi/Pdf/10.1177/2332649214560440, 2015, journals.sagepub.com/doi/pdf/10.1177/2332649214560440.
  15. ^ Tuck, Eve. “Decolonizing Feminism: Challenging Connections between Settler Colonialism and Heteropatriarchy” 7 Mayıs 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Academia.edu - Share Research, 2013
  16. ^ Valdes. "Unpacking Hetero-Patriarchy: Tracing the Conflation of Sex, Gender & Sexual Orientation to Its Origins". Yale Journal of Law and Humanities. 8. 
  17. ^ As We Have Always Done: Indigenous Freedom Through Radical Resistance (PDF). University Of Minnesota Press. 2017. ss. 119-144. ISBN 9781517903879. 12 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 7 Mayıs 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eşcinsellik</span> Aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantiklik, cinsel çekim ya da cinsel davranış

Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.

Pro-feminizm ya da profeminizm, herhangi bir feminist hareketin bir üyesi olmayı ima etmeksizin feminizmin hedeflerini desteklemeyi işaret etmektedir.

Biseksüellik, hem erkeklere hem de kadınlara veya birden fazla cinsiyete yönelik romantik veya cinsel çekim ya da cinsel davranıştır.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet</span>

Cinsiyet, erillik ve dişilik arasında farklılık gösteren özellikler aralığı veya bağlama göre, bu özellikler biyolojik cinsiyeti ve cinsiyete dayalı toplumsal yapıları kapsayabilir.

Radikal feminizm, 1970'lerde kadın hareketlerinin en güçlü olduğu dönemlerde en çok sözü geçen iki akımdan biridir. Kadın sorununun temeline inmeye çalışmışlar, sorunu ataerki (patriyarka) olarak tanımlamışlardır. Radikal feminizm, toplumda temel kötülüğün toplumun üzerinde şekillendiği kadına yönelik baskı olduğu ve düzenlenmeye karşı çıkmanın temelini tüm standart cinsiyet rolleri ve erkek hakimiyetine karşı çıkmakta gören feminizmin bir koludur.

<span class="mw-page-title-main">Heteroseksüellik</span> Karşı cinsten insanlara cinsel olarak ilgi duyma

Heteroseksüellik veya karşıcinsellik, cinsel ve duygusal açıdan karşı cinse ilgi duymaya yönelik olan cinsel yönelime verilen isimdir. Cinsel açıdan kadınlara ilgi duyan erkeklere ve erkeklere ilgi duyan kadınlara heteroseksüel denir. Heteroseksüellik hayvan cinselliğini tanımlamada da sıkça kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji ve cinsel yönelim</span>

Biyoloji ve cinsel yönelim, biyolojinin insan cinsel yöneliminin gelişimindeki rolünü inceleyen araştırma konusudur. Cinsel yönelimin kökeni olarak kesin bir şekilde tek bir ana sebep veya kaynak bulunamamıştır. Çeşitli araştırmaların sonuçları farklı hatta çelişen noktalara işaret etmektedir. Bilim insanları cinsel yönelimin genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğu üstüne hipotez kurmuştur. Cinsel yönelimin nedenlerini açıklama konusunda biyolojik teoriler daha çok benimsenmiştir ve biyolojik faktörler, genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimini içerebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel veya aseksüel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olabilen bu faktörler genleri, doğum öncesi hormonları ve beyin yapısını kapsamaktadır.

El yanlılık ve cinsel yönelim arasında bir ilişki olduğu ortaya atılmış ama birkaç araştırmacı tarafından doğrulanmamıştır. Araştırmacılar heteroseksüel kişilerin sağ yanlı olma ihtimalinin eşcinsel kişilere göre bir parça daha fazla olduğunu rapor etmiştir. El yanlılığı ve cinsel yönelim arasındaki ilişki her iki cinsiyet içinde rapor edilmiştir. Bu ilişki aynı zamanda eşcinselliğin biyolojik etiyolojisinide ifade edebilir. Ray Blanchard tarafından yapılan son araştırmalar bu ilişkiyle bir erkeğin büyük erkek kardeşlere sahip olmasıyla eşcinsel olma ihtimalinin arttığını öne süren doğum sırası efekti arasında bir bağlantı kurmuştur.

Çevre ve cinsel yönelim insanların cinsel yöneliminin gelişimindeki olası çevresel faktörleri konu alır. Bazı araştırmacılar çevresel faktörleri hormonal faktörlerden ayırırken diğerleri doğum öncesi hormonlar gibi biyolojik faktörleri çevresel faktörlerin bir parçası olarak görür.

Cinsiyet rolü olarak da bilinen bir cinsiyet rolü, bir kişinin cinsiyetine bağlı olarak bir kişi için genellikle kabul edilebilir, uygun veya arzu edilir olarak kabul edilen bir dizi davranış ve tutumu kapsayan sosyal bir roldür. İstisnalar ve varyasyonlar olmasına rağmen, toplumsal cinsiyet rolleri genellikle erkeklik ve kadınlık kavramlarına odaklanır.

Cinsiyet kimliği, kişinin kendi cinsiyetine ilişkin kişisel duygusudur. Cinsiyet kimliği, bir kişinin atanmış cinsiyetiyle ilişkili olabilir veya ondan farklı olabilir. Çoğu bireyde, cinsiyetin çeşitli biyolojik belirleyicileri, bireyin cinsiyet kimliğiyle uyumludur ve tutarlıdır. Cinsiyet ifadesi tipik olarak bir kişinin cinsiyet kimliğini yansıtır, ancak bu her zaman böyle değildir. Bir kişi, belirli bir toplumsal cinsiyet rolüyle tutarlı davranışlar, tutumlar ve görünümler ifade etse de, bu tür ifadeler mutlaka cinsiyet kimliklerini yansıtmayabilir. Cinsiyet kimliği terimi, 1964 yılında psikiyatri profesörü Robert J. Stoller tarafından icat edildi ve psikolog John Money tarafından popüler hale getirildi.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet</span> kadınlık ve erkeklik arasındaki ayırt edici fiziksel, zihinsel ve davranışsal özellikler

Toplumsal cinsiyet, kadınlık ve erkeklik ile ilgili ve bunlar arasında ayrım yapan özellikler dizisidir. Bağlama bağlı olarak bu, cinsiyete dayalı sosyal yapıları ve cinsiyet kimliğini içerebilir. Çoğu kültür, cinsiyetin iki kategoriye ayrıldığı ve insanların birinin veya diğerinin parçası olarak kabul edildiği bir cinsiyet ikiliği kullanır; bu grupların dışında olanlar ikili olmayan şemsiye terim kapsamına girebilir. Güney Asya'daki hicralar gibi bazı toplumların "erkek" ve "kadın" dışında belirli cinsiyetleri vardır; bunlara genellikle üçüncü cinsiyetler denir.). Çoğu akademisyen, cinsiyetin sosyal organizasyon için merkezi bir özellik olduğu konusunda hemfikirdir.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

İkili cinsiyet, sosyal sistem veya kültürel inanç yoluyla cinsiyetin iki farklı, zıt maskülen ve feminen formda sınıflandırılmasıdır.

Postgenderizm ya da Post Cinsiyetçilik, toplumsal cinsiyetin kültürel, psikolojik ve sosyal olarak aşınmasından doğan

Hetero-esnek, birincil olarak heteroseksüel yönelimde minimal eşcinsel aktivite ile karakterize edilen bir cinsel yönelim veya durumsal cinsel davranıştır ve onu biseksüellikten ayırabilir veya ayırmayabilir. "Çoğunlukla düz" olarak nitelendirilmiştir. Bazen heteroseksüellik ve biseksüellik arasındaki geniş bir cinsel yönelim sürekliliğini tarif etmek için iki bi-meraklı da eş tutulsa da, diğer yazarlar hetero-esneği, iki bi-meraklının ima ettiği "cinselliği denemek arzusu"ndan ayırıyorlar. Eşcinselliğin baskın olduğu buna karşılık gelen durum da homo-esnek olarak adlandırılmıştır.

Tecavüzle Mücadele Hareketi sosyopolitik bir harekettir. Kadına yönelik şiddetle ve kadınlara yönelik cinsel istismarla mücadele etmeye çalışan hareketin bir parçasıdır.

Toplumsal cinsiyet ve cinsel çeşitlilik (GSD) veya basitçe cinsel çeşitlilik, bu çoğulluğu oluşturan kimliklerin, davranışların veya özelliklerin her birini belirtmeye gerek kalmadan cinsiyet özelliklerinin, cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerinin tüm çeşitliliğini ifade eder.

Çelişik duygulu cinsiyetçilik, cinsiyetçiliğin iki alt bileşeni olduğunu söyleyen teorik bir çerçevedir: düşmanca cinsiyetçilik ve korumacı cinsiyetçilik bu iki alt bileşendeki türlerdir.

Feminist seksoloji, kadınların cinsel yaşamlarıyla ilgili olarak cinsiyet ve toplumsal cinsiyetin kesişimine odaklanan bir seksoloji çalışma dalıdır. Seksoloji, genel olarak psikanalizde büyük bir rol oynayan Freudcu teori üzerinden bir temele sahiptir. Seksolojinin bu spesifik alanı ise, klasik seksolojiden farklı olarak cinsellik deneyimlerini kapsayıcı olarak ele almaya ve geçmişte seksolojide ifade edilen sorunlu fikirleri yıkmaya çalışır. Feminist seksoloji, kapsayıcı seksoloji alanıyla birçok ilkede ortaktır; özellikle kadın cinselliği için belirli bir metod veya "normallik" önermeye çalışmaz, sadece kadınların cinselliklerini ifade ettikleri farklı, çeşitli yolları inceler ve not eder. Yeni ancak hızla büyüyen bir alandır.