İçeriğe atla

Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre!

"Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre", Karl Marx'ın 1875 tarihli Gotha Programı'nın Eleştirisi çalışmasında yer alan dize, komünizmin önemli sloganlarından biridir.[1] Bu düşünce özet olarak, komünist sistemde, her bireyin yeteneğine göre üreteceğini ve her bireyin yeteneğine bakılmaksızın bu üretimden faydalanacağını söyler. Gelişmiş bir komünist toplumda, burjuva mülkiyeti ortadan kalktığı için mal ve hizmetler bu düzende birbirinden ayrılabilir. Böylece herkes ihtiyacına göre olabildiğince memnun edilmiş olur.

Tümcenin aslı

Bu tümcenin yer aldığı paragraf şu şekildedir ve Gotha Programı'nın Eleştirisi isimli çalışmada geçer:[1]

Komünist toplumun daha yüksek bir evresinde, bireylerin işbölümüne kölece boyun eğmesinin ve onunla birlikte de kafa emeği ile kol emeği arasındaki çelişkinin ortadan kalkmasından sonra; emek, yalnızca yaşam aracı değil, yaşamın birincil gereksinmesi haline gelmesinden sonra; bireylerin her yönüyle gelişmesiyle birlikte, üretici güçlerin de artması ve bütün kolektif zenginlik kaynaklarının gürül gürül fışkırmasından sonra - ancak o zaman, burjuva hukukunun dar ufukları tümüyle aşılmış olacak ve toplum, bayraklarının üzerine şunu yazabilecektir: "Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre!"

Marx bu tümcenin özgün sahibi olarak bilinse de, aslında ilk olarak Louis Blanc'ın 1840 tarihli bir çalışmasında geçer, bu da ütopyacı sosyalist Henri de Saint-Simon'un "herkesin çalıştığı kadar alması gerektiği" iddiasının yenilenmiş halidir. Ama Marx, bu tümcenin teorik altyapısını kuran ve gerçek manada bu görüşe anlam kazandıran kişidir.

Komünizmin dinle çelişmediğini iddia eden görüşler de bu düşüncenin kutsal kitaplarda bulunduğunu söyler. Bu konuda daha fazla bilgi için İslamî komünizm ve Hristiyan komünizmi maddelerine bakınız.

Tartışmalar

Marksizm karşıtları, Ayn Rand gibi, yeteri kadar üretmeyenin hak ettiğinden daha fazla alacağını, çok üreteninse hak ettiğini alamayacağını söyleyerek bu düşünceye karşı çıkmaktadır. Marksistler ise ihtiyaç ve istek arasında ciddi bir fark bulunduğunu, ihtiyaçların nesnel bir bakış açısıyla ele alınabileceğini (yemek, eğitim, sağlık gibi), istek farkının ya da bütünüyle mutlak eşitsizliğin ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını ama insanların toplum içinde "hemen hemen" birbiriyle aynı olacağını söyler. Aynı zamanda, mülkiyetsiz bir toplumda, birçok mal ortak kullanıma açık olduğundan, biri ondan yararlanmadığı zaman diğerinin yararlanabileceğini ekler ve hasta olan bireyin ihtiyacının, sağlıklı bir bireye oranla daha fazla olduğunu ve daha fazla yemek yahut ilaç tüketmesine hakkı olduğunu insanlığın ortak mutluluğundan yana olduğu için kabul eder.

Marx bu görüşünde insanın kendisi için değil toplumun ortak yararına çalışacağından dolayı, herhangi bir baskıcı gücün yahut kişisel çıkarın itici güç olmayacağını söyler.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Critique of the Gotha Programme 11 Haziran 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Erişim tarihi 12.04.2017

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Karl Marx</span> Almanya doğumlu filozof (1818–1883)

Karl Marx, 19. yüzyılda yaşamış Alman filozof, politik ekonomist ve bilimsel sosyalizmin kurucusu. Bir müddet gazetecilik de yapan Marx, iktisadi ve beşerî konularda eleştirel fikirler ve tespitler ortaya koymuştur.

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm</span> Alman filozof Marxın düşüncelerine dayanan devrimci sosyalist akım

Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce sistemidir.

<i>Komünist Manifesto</i> Karl Marx ve Friedrich Engelsin 1848 tarihli yayını

Komünist Parti Manifestosu, Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından ilk olarak 21 Şubat 1848'de Almanca olarak Londra'da yayımlanan yazı, komünizmin ilk bildirgesi.

<span class="mw-page-title-main">Mihail Bakunin</span> Anarşist filozof

Mihail Aleksandroviç Bakunin, tanınmış bir Rus devrimci ve kolektivist anarşizm kuramcısıdır. Anarşist düşünürlerin ilk kuşağının temsilcilerindendir ve Anarşizmin babaları olarak anılan düşünürlerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Anarko-komünizm</span> Anarşizm

Anarko-komünizm, komünist anarşizm, anarşist komünizm ya da liberter komünizm; kapitalizmin ancak toplumsal bir devrimle ortadan kalkacağını ve bunun da sınıf eksenli bir mücadeleyle gerçekleşeceğini, sosyalist akımların aksine komünal hayat düzenine erişebilmek için sosyalist devrimi ve devletin proletarya tarafından ele geçirilmesini değil, doğrudan komün hayata geçilmesi gerektiğini savunan ideoloji. Marksistlerden farklı olarak devrimden sonra iktidarın devletin tekelinde toplanmasına karşı çıkar. Bunun devlet iktidarına sahip olanlar ve olmayanlar arasında ayrışmaya yol açacağını, iktidara sahip olanların yozlaşacağını ve toplumun çıkarına göre davranmak yerine iktidarlarını koruma, kuvvetlendirme yoluna gideceklerini savunur. Anarşist komünistler bunun yerine tüm kararların toplumun tamamının katılımıyla alınmasını savunur.

<span class="mw-page-title-main">Max Stirner</span> Alman filozof

Max Stirner ya da gerçek adıyla Johann Kaspar Schmidt,, Alman filozoftur. Özellikle Hegel'in toplumsal yabancılaşma ve öz bilinç kavramlarıyla ilgilenmiştir. Stirner, genellikle nihilizmin, varoluşçuluğun, psikanalitik teorinin, postmodernizmin ve bireyci anarşizmin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Birçok bireyci filozofu düşünceleriyle etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Louis Althusser</span> Fransız filozof (1918-1990)

Louis Pierre Althusser, Fransız marksist filozof.

<span class="mw-page-title-main">1844 Elyazmaları</span>

1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları Karl Marx tarafından 1844 yılı Nisan ve Ağustos ayları arasında yazılmış bir dizi nottur. Hayatta olduğu süre içerisinde yayımlanmayan bu notlar ilk kez 1932 yılında Sovyetler Birliği'ndeki araştırmacılar tarafından yayımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Marx'ın insan doğası teorisi</span>

Karl Marx'ın insan doğası teorisi onun kapitalizm eleştirisinde, komünizm anlayışında ve maddecilik anlayışında önemli bir yer tutar. Marx, tam olarak “insan doğası” ifadesini kullanmaz, bunun yerine kullandığı “gattungswesen” kavramı genellikle ‘varlık türü’ ya da ‘tür-özü’ olarak çevrilir. Marx bu terimle insanların bir ölçüde kendi doğalarını oluşturma veya şekillendirme yeteneğine sahip olduklarını belirtmektedir. Genç Marx'ın 1844 yılına ait el yazmalarındaki bir nota göre terimi, hem birey hem de insan doğasından bir bütün olarak bahsederken kullanan Ludwig Feuerbach’tan alıntılamıştır. Bütünsel bir insan anlayışına sahip olan Marx, insanı yabancılaşmamış durumuna geri dönmeye, doğayla, başka insanlarla ve toplumla yeniden birleşmeye ihtiyaç duyan bir varlık olarak görmüştür.

<span class="mw-page-title-main">İlkel komünizm</span>

İlkel komünizm, Karl Marx ve Friedrich Engels'e göre avcı ve toplayıcı ilk insan toplulukları. Marx ve Engels çalışmalarında öncü antropolog Lewis H. Morgan'dan etkilenmiştir. Morgan'ın çalışması, günümüzde ilkel topluluklar için evrensel bir tanım olmadığından dolayı bütünüyle doğru kabul edilmemektedir ama ilkel komünizm kavramının doğruluğunu savunan birçok araştırmacı bulunmaktadır.

Yahudi Sorunu Üzerine 1843 sonbaharında Karl Marx tarafından yazılan makale. Daha sonra tarihsel materyalizm olarak adlandırılacak tarihi materyalist biçimde kavramlaştırma yolundaki ilk çabaları bu makalede görülür.

<span class="mw-page-title-main">Kapital, Cilt 1</span>

Kapital Cilt 1, Karl Marx tarafından 1867 yılında yazılmış, kapitalist üretim biçiminin ekonomik yasalarının, sosyalist üretim biçiminin öncüsü olduğunu ve sınıf mücadelesinin kapitalist toplumsal üretimden köken aldığını ortaya koymak amacıyla siyasi ekonomi olarak kapitalizmin eleştirel bir analizidir. Kapital Cilt 1, 14 Eylül 1867 tarihinde yayımlandı ve Das Kapital'in Marx'ın hayatta iken yayımlanan tek cildi bu oldu. Haziran 2013 yılında Komünist Manifesto ile beraber UNESCO'nun Dünya Mirası Programı'na kayıt edildi.

Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.

<span class="mw-page-title-main">Emek değer teorisi</span>

Emek-değer teorileri heteredoks ekonomik değer teorileridir. En çok Marksist ekonomiyle anılmakla birlikte Adam Smith ve David Ricardo gibi klasik ekonomi teorisyenlerine de temel oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Özgür üreticiler birliği</span>

Özgürler birliği veya Üreticilerin özgür birliği veya, sıklıkla Marx'ın ifade ettiği gibi, Özgürce bir araya gelmiş bireyler birliği), bir devletin, toplumsal sınıfın veya otoritenin ve üretim biçimlerinden kaynaklanan özel mülkiyetin olmadığı bir yerde bireyler arası ilişki.

<span class="mw-page-title-main">Marksist ekonomi</span>

Marksist iktisat veya Marksist iktisat okulu, politik iktisadi düşüncenin heterodoks bir okuludur. Temelleri Karl Marx'ın ekonomi politik eleştirisine kadar uzanmaktadır. Bununla birlikte, ekonomi politik eleştirmenlerinin aksine, Marksist iktisatçılar ekonomi kavramını ilk bakışta kabul etme eğilimindedir. Marksist ekonomi birkaç farklı teoriden oluşur ve bazen birbirlerine karşıt olan birden fazla düşünce okulunu içerir; birçok durumda Marksist analiz diğer ekonomik yaklaşımları tamamlamak veya desteklemek için kullanılır. Ekonomik olarak Marksist olmak için siyasi olarak Marksist olmak gerekmediğinden, iki sıfat eşanlamlı olmaktan ziyade kullanımda bir arada bulunur: Anlamsal bir alanı paylaşırken, aynı zamanda hem yananlamsal hem de düzanlamsal farklılıklara izin verir.

<span class="mw-page-title-main">Kurumlar sosyolojisi</span>

Toplum, ortak bir coğrafi mekandan, kurumsallaşma davranış biçimleri sergileyen ve bir arada yaşayan bireylerden oluşmuş bir bütündür. Toplumu oluşturan bireyler arasında düzenli ilişkiler ve davranış kalıpları vardır. Davranış kalıpları, dil ve kültür sayesinde oluşur. Toplumun sahip olduğu bu davranış kalıpları zamanla değişebilir.

Emek sömürüsü, en geniş anlamıyla bir failin diğer bir failden haksız menfaat sağlaması olarak tanımlanan bir kavramdır. İşçiler ve işverenleri arasında bir güç asimetrisine veya eşit olmayan değer alışverişine dayanan adaletsiz bir sosyal ilişkiyi ifade eder. Sömürü hakkında konuşurken, sosyal teoride tüketimle doğrudan bir ilişki vardır ve geleneksel olarak bu ilişki, sömürüyü, aşağı konumları nedeniyle başka bir kişiden haksız bir şekilde yararlanmak ve sömürene güç vermek olarak etiketler.

<span class="mw-page-title-main">Devletin sönümlenmesi</span> Marksizmde Engelsin ortaya attığı kavram

Devletin sönümlenmesi, Friedrich Engels tarafından, sosyalizmin gerçekleşmesiyle birlikte, toplumun devletin hukuki zorlayıcılığı olmadan kendi kendini yönetebileceği noktaya geldiğinde devletin eninde sonunda tarihsel görevini tamamlamış olacağı ve varlığının sona ereceği fikrine atıfta bulunan Marksist bir kavramdır.