İçeriğe atla

Henri de Saint Simon

Henri de Saint Simon
Doğumu17 Ekim 1760(1760-10-17)
Paris
Ölümü19 Mayıs 1825 (64 yaşında)
Paris
Çağı19. yüzyıl felsefesi
İlgi alanlarıSiyasi iktisat
siyasi liberalizm
Etkilendikleri
Etkiledikleri

Claude Henri de Rouvroy, comte de Saint-Simon, genellikle Henri de Saint Simon olarak anılır (17 Ekim 1760, Paris – 19 Mayıs 1825), Fransız sosyalizminin kurucusu.

Toplumu çaba, üretim, eylem ve yaratma olarak gören; düşünce tarihinde, toplumun bilimi olarak gördüğü sosyolojinin düşünce babası olarak tanınan Fransız filozof ve iktisatçısı.

Hayatının Erken Dönemi

Saint Simon 1760'da belirsiz, soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Klasik edebiyat ve aydınlanma felsefesi eserleri üzerine çalıştı. Aydınlanma fikirleriyle birlikte on üç yaşında Katolikliği reddetti ve cumhuriyetçiliği benimsedi. 1779'da Amerika Birleşik Devletleri'ne giderek devrimde subay olarak savaştı ve iki kez yaralandı. Fransız Devrimi başladığında hızlıca kont ünvanını terk etti ve Sans-culottes'ı destekledi. Ama o dönem enerjisinin çoğunu Prusyalı bir diplomat olan Redern Kontu J. Sigismund Ehrenreich ile ortaklaşa ulusal mülk satışından servet yapmaya adadı. Kimlik yanlışlığından dolayı Terör Dönemi esnasında kısa süre hapse girdi. Ardından Palais Royal yakınlarında bir malikane aldı. Comte'un takdir ettiği bilim insanları Monge ve Lagrange düzenli misafirleriydi. Zamanla yakın arkadaş oldular. Redern Kontu iflas korkusuyla ortaklıklarını bitirdiğinde, Saint Simon insan zekasıyla ilgili yeni bir kariyere başlamaya karar verdi.[2]

Düşünceleri

Saint-Simon, toplumda bir reforma gitmeyi amaçlamış, toplumun endüstri çağının, endüstrinin gereklerine göre düzenlenmesi gerektiğini savunmuştur. Bilimsel düşünceye dayanan bir toplum bilimi kurmanın zamanının geldiğini, artık pozitif bilim çağının başlamış olduğunu öne sürdüğü için, aynı zamanda pozitivizmin de kurucusu olarak da bilinen Saint-Simon'un en büyük düşü, insan toplumunun reformdan geçiril­mesi olmuştur. Ona göre, Fransız Devrimi mutluluk getirmemiştir. Evrensel insan haklarının ilanı, Saint-Simon'a göre, aşağı sınıfların cehaletini ve yoksulluğunu ortadan kaldırmamıştır. Toplumdaki tüm insanların mutluluğunun yeni bir toplumsal düzenleme, bir sosyal reformla sağlanabileceğine inanan Saint-Simon, toplumda gerçekleştirilecek reformun toplumsal yasaların bilgisine dayandığını ve bunun bilimlerde de bir reformu gerektirdiğini düşünmüştür.

Bundan dolayı, onun felsefesi öncelikle toplum konusunu ele alır ve bir toplum felsefesi olarak ortaya çıkar. Toplumu bir or­ganizma olarak gören ve bu organizmanın evrimini inceleyen Saint-Simon'a göre, top­lumun kökeninde çıkar öğesi vardır. O, bir toplumun insanlarının birbirlerine gelişigü­zel yaklaşmadığını söyler. İnsanlar, ancak bir çıkar durumu ortaya çıkınca, bir toplum halinde bir araya gelirler. Toplum, Saint-Simon'a göre, çıkar öğesinin bir sonucu olarak uzlaşmayla kurulur. Bir toplumun kuru­labilmesi, çıkarın sonucu olan bir toplumsal bağın var olmasına ve dolayısıyla kolektif bir vicdanın oluşmasına bağlıdır.

Saint-Simon'a göre, insanlar kendilerine özgü orijinal varlıklar olmanın yanında, doğada hüküm süren determinizme tabi olan varlıklardır. Fizik ve kimya alanındaki ağır­lık merkezi yasası gibi, toplumları yöneten bir ilerleme yasası vardır. Sosyoloji biliminin görevi, bu yasanın varlığını gösterip, in­sanlara bu yasaya itaat etmeyi öğretmektir. Zira, Saint-Simon'a göre, bu yasayı insanlar koymuş değildir. Biz, bu ilerleme yasasını, siyasi, ahlâki, ekonomik, vb, olaylar içinde görürüz. Sosyolojinin tarihsel yöntemi be­nimseyen bir gözlem bilimi olmasının nede­ni budur. O, bu ilerleme yasasını düzenli bir yöntemle açıklayarak, Avrupa Uygarlığının toplumsal ve siyasi evriminin genel yasalarını elde etmeye çalışmıştır.

İnsanın toplumsal tarihinin kendilerine ayrı düşünce tarzlarının karşılık geldiği üç ayrı aşamadan, yani sırasıyla çoktanrıcılık/kölelik, teizm/feodalizm ve pozitivizm/endüstriyalizm evrelerinden geçtiğini öne süren Saint-Simon'a göre, toplumsal değişme ve düzenin yasaları, pozitivizmin mari­fetiyle, bulunabilir. Toplumun, ona göre, başlıca görevi, yaşamak için gerekli nesne­leri çoğaltan üretimi geliştirmektir; çünkü mutluluk ancak bu şekilde sağlanır. Yeni düzende toplumu anlar, yani endüstri ala­nında çalışanlar yönetecektir. Endüstri alanında çalışanlarla, o zanaatlarla uğraşanları, çiftçileri, fabrikatörleri, yatırıma açtıkları kredilerle üretime katılan bankerleri, türlü üretim dallarındaki uzmanları anlatmak ister. Toplumu endüstri alanında çalışanla­rın yönetmesi. Yoksulları yoksulluklarından kurtaracaktır; ona göre, bilimle, akla uygun olarak düzenlenecek üretim, bütün çalışanları her bakımdan yükseltecektir. Herkes çalıştığı, görevini yerine getirdiği ölçüde, üre­timden payına düşeni alacaktır. Üretimi yönetenler, Saint-Simon'a göre, halkı keyiflerine göre değil, fakat üretimi geliştirmenin gereklerine göre yöneteceklerdir. Bu yöneticilerin görevlerini kötüye kullanmala­rına, halkı aldatmalarına, halka ödevlerini anlatacak yeni bir din ile toplumu aydınlatacak bilginler engel olacaktır.

O, bilim konusunda, tüm bilimlerin şim­diye dek bilimsel olmayan yöntem ve adımlarla işe başlamış olduğunu söyler. Bundan başka, her bilim birtakım dini tasarımlar, metafizikle ilgili sanılarla yüklüdür. Başlangıçta, teolojik bir temeli olan ve metafizik kavramlarla geliştirilen, gerçek olmayan bir bilimin yerine, Saint-Simon'un çağında ger­çek bilim, pozitif bilim geçmiştir. Ona göre, ilerlemeyi sağlayan etken de bilimin, başlangıçta onun içine karışmış olan bu öğeler­den temizlenmesidir. Saint-Simon, artık po­zitif bilim çağının başlamış olduğunu söyler.

Sosyal fizik

Saint Simon'a göre fizik bilimi fiziki olayları önceden görmeyi ve onları kontrol altına almayı mümkün kıldığı gibi sosyal fizikte sosyal olayları görüp onları kontrol altına almayı ve şekillendirmeyi mümkün kılacaktır. Pozitif bilimlerin tüm dallarıyla ilgilenen düşünür bu bilimlerin ancak pozitif bir sosyal bilimin yaratılması ile tamamlanacağına inanmış ve bu amaçla bu bilime sosyal fizik adını vermiştir. Simon, sosyolojinin sistematiğinden çok mevcut ve gelecekteki sosyal sorunlarla uğraşmayı tercih etmiştir.

Yeni din

Geleneksel otorite biçimleri meşru kabul edilmediği için, endüstri toplumunda ahlaki bir boşluk ve toplumsal bir kriz oluştuğunu düşünen Simon, çözüm olarak yeni, dünyevi, laik bir din önermiştir. Toplumun yeni dini liderleri de önde gelen bilim ve sanat insanları ile sanayiciler, yani çıkarları kitle çıkarlarından farklı olmayan insanlar olacaktı. Simon, Sosyolojinin gücüne inanarak bu bilimi yeni bir din haline dönüştürerek toplumu örgütleyip sorunları çözümlemeyi amaçlamıştır.

Yeni din sisteminde, ekonomik ve siyasi yönetimin başında banka, fabrika, maliye uzmanlarının bulunmasına karşılık, inanç ve eğitim gibi işlerin başında da bilim, sanat uzmanla­rı bulunacaktır. Ona göre, yeni din, kardeşlik ve sev­giye dayanan bir inanç olmalı ve her türlü hurafeden arındırılmalıdır. Başka bir deyiş­le, modern toplumun yön ve düzeninin, üre­tici olmayan bürokratlar tarafından değil de, bilim insanları ve sanayiciler tarafından belirlendiğini öne süren Saint-Simon'a göre, modern toplumdaki kriz de, pozitivizme dayanan yeni bir din ile çözülebilir.

Temel eserleri

  • De la Réorganisation de la Société européenne [Avrupa Topluluğunun Yeniden Örgütlenmesi Üzerine]
  • Du Système industriel [Sanayi Sistemine Dair]
  • Catéschisme des Industriels [Sanayicilerin İlmihali]

Ayrıca bakınız

Eserleri

  • Lettres d'un habitant de Genève a ses contemporains (Bir Cenevrelinin Çağdaşlarına Mektupları, 1803)
  • Introduction aux travaux scientifiques du XLX siècle (XLX. yy'ın Bilimsel Çalışmalanna Giriş, 1807)
  • Esquisse d'une Nouveau Encyclopedie (Yeni Bir Ansiklopedi Taslağı, 1810)
  • Mémoire sur la science de l'homme (İnsan Bilimi Üstüne İnceleme, 1813)
  • De la réorganisation de la société européenne (Avrupa Toplumunun Yeniden Düzenlenişi Üstüne, 1814 Augustin Thierry ile birlikte)
  • L'Industrie (Endüstri kapitalizmin ilk dönemlerinin meseleleri üzerine çıkarttığı dergi, 1816-1817)
  • Du Système industriel (Sanayi Sistemi Üstüne, 1823)
  • Le Catéchisme des industriels (Sanayicilerin Kutsal Kitabı, 1824)
  • Nouveau Christianisme (Yeni Hristiyanlık, 1825)

Kaynakça

  1. ^ Horowitz, Irving Louis, ;;Veblen's Century: A Collective Portrait;; (2002), p. 142
  2. ^ Mary PICKERING. Auguste Comte: An Intellectual Bıography, Volume 1 (İngilizce). Cambridge University Press. ss. 60-61.  ISBN 052143405X

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Coğrafya</span> karasal yüzeyi, bu yüzeyler içerisinde yaşayan toplulukları ve birbirleriyle etkileşim halinde olan bölgeleri, yerleri ve konumları inceleyen bilim

Coğrafya; beşerî (insanî) sistemleri ve yeryüzünü araştıran, bunlar arasındaki ilişkiyi neden-sonuç ve dağılış ilkesine bağlı olarak inceleyen ve sorgulayan bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca “γεωγραφία” gaia (yer) ve gráphein sözcüklerinden türemiştir. Türkçesi yerçizim sözcüğüdür. Zamanımızdan 2200 yıl önce coğrafya terimini ilk kullanan kişi Eratosthenes olmuştur. Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar:

<span class="mw-page-title-main">Pozitivizm</span> Augus Comte tarafından 19. yüzyılda ortaya atılan düşünce

Pozitivizm veya olguculuk; Auguste Comte'un başını çektiği, doğru bilginin yalnızca bilimsel bilgi olduğu, doğru bilgiye ise yalnızca ampirizm (deneycilik) ile ulaşılabileceğini ve bu bilginin kendisinin deneysel olmadığını savunan düşünce akımıdır. Pozitivizm, sosyal bilimlerin fen bilimleri gibi kesin gerçeklikler içeren kurallara dayanması ve felsefi tartışmalardan uzaklaşmak hedefiyle, 19. yüzyıl içindeki toplumsal ilişkiler çerçevesinde şekillenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Auguste Comte</span> Fransız sosyolog, matematikçi ve filozof (1798-1857)

Isidore Marie Auguste François Xavier Comte, pozitivizm doktrinini formüle eden Fransız filozof, matematikçi ve yazardır. Genellikle modern anlamda ilk bilim filozofu olarak kabul edilir. Comte'un fikirleri aynı zamanda sosyolojinin gelişimi için de temel teşkil etti; nitekim bu terimi icat etti ve bu disiplini bilimlerin taçlandırılmış başarısı olarak ele aldı.

<span class="mw-page-title-main">Émile Durkheim</span> Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)

Émile Durkheim, Fransız sosyolog, sosyolojinin kurucularından sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Eğitim sosyolojisi</span> EĞİTİM

Eğitimsel toplum bilimi, eğitim kurumlarını ve okullaşma ile modern endüstri toplumlarında okullaşma sistemlerini, ‘okul ile toplumsal yapı arasındaki ilişkileri konu alan, eğitim kurumunun toplumun diğer büyük kurumsal düzenleriyle, yani iktisat, politika, din vb. ile olan ilişkilerini sosyolojinin yöntemleri ve bakış açısıyla araştıran sosyoloji dalı.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

<span class="mw-page-title-main">Toplum</span> aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü

Toplum ya da cemiyet, bir arada yaşayan canlıların oluşturduğu topluluktur. Sosyolojide toplum, onu oluşturan canlıların basit bir toplamından ziyade, farklı biçimler ve özellikler gösterip özgün olan ve nesnel yasalar gereğince insanların maddi üretim içindeki gündelik hayat faaliyetleriyle ve sınıfsal savaşımıyla değiştirilen ve gelişen ilişkilerden oluşan sisteme denir. Bir nevi örgütlenmedir.

<span class="mw-page-title-main">C. Wright Mills</span> Amerikalı toplumbilimci (1916 – 1962)

C. Wright Mills, Amerikalı sosyologdur.

Sosyal bilimler, toplumsal bilimler veya toplum bilimleri; insanın muhatabı olan her şey ile ilişkisini araştıran, olayları incelerken merkeze insanı ve insanların oluşturduğu toplumu koyan akademik disiplinler bütünüdür. İnsan ile yazı bulunduktan sonraki zamanın ilişkisini araştıran tarih, insan ile bulunduğu çevrenin ilişkisini araştıran coğrafya, insanların oluşturduğu toplumu araştıran sosyoloji gibi bilim dalları sosyal bilimlere örnek olarak gösterilebilir. Türkiye'de zaman zaman sözel bilimler olarak da anılırlar. Sosyal bilimlerin sanat ve beşeri bilimlerden temel farkı, insanlığı incelerken nitel ve nicel bilimsel yöntemlerin kullanımını içermesidir. Bu terim, 19. yüzyılda, "toplumun özgün bilimi" sosyolojiyi ifade etmek için kullanılmaktaydı. Ancak günümüzde antropoloji, arkeoloji, iktisat, ilahiyat ve din bilimleri, beşeri coğrafya, dil bilimi, işletme, müzik bilimi, siyaset bilimi, psikoloji, hemşirelik ve sosyal tarihi içeren birçok akademik branşı ifade eder.

Sosyolojik Yöntemin Kuralları, Emile Durkheim'in ilk kez 1895 yılında yayımlanan kitabı. Kitap, Durkheim'in Pozitivist yöntemlere bağlı kalarak toplumu inceleyip, yorumlayacak bir sosyoloji kurma düşüncesini yansıtır.

<span class="mw-page-title-main">Yapısal işlevselcilik</span>

Yapısal-işlevselcilik : Öncelikle yapısal işlevselcilik ontolojik olarak Holistik paradigma içerisinde değerlendirilebilir. Esas itibarıyla metodolojik bir araç olarak sosyoloji disiplini içerisinde kullanılmakta olan bu yaklaşım; siyaset bilimi, antropoloji, psikoloji, sosyobiyoloji, sosyal psikoloji gibi disiplinler ve alt disiplinler bünyesinde sosyal bilimler alanında önemli bir hareket noktası konumundadır. 19. yy.da Herbert Spencer'ın organizmacı toplum yapısı yaklaşımı ile bağlantılı olarak gelişen, ama asıl olarak işlevselci yaklaşımın devamı niteliğindeki bu metodolojik yaklaşım, özellikle 20. yüzyılda Talcott Parsons ile şekillenmiştir. Kuramsal çerçeve açısından antropoloji disiplinindeki en önemli kuramcıları Bronislaw Malinowski ve Alfred Radcliffe-Brown'dır. Sosyolojik gelişim çizgisinde bu yaklaşımın en önemli kuramcıları Herbert Spencer, Auguste Comte, Emile Durkheim, Talcott Parsons, Robert K. Merton ve David Keen'dir.

<span class="mw-page-title-main">Akademik disiplinler listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Akademik disiplinlere genel bir bakış ve güncel bir rehber olarak aşağıda ana hatlar verilmiştir:

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Şuayip</span> felsefeci, hukukçu, gazeteci-yazar ve çevirmen

Ahmet Şuayip, pozitivizmin Türkiye'de tanınmasında rolü olmuş olan felsefeci, hukuk adamı ve düşünür. Servet-i Fünûn dergisinde yazdığı incelemelerle, söyleşilerle, batı edebiyatını izleyen çalışmaları ile tanındı.

<span class="mw-page-title-main">Kurumlar sosyolojisi</span>

Toplum, ortak bir coğrafi mekandan, kurumsallaşma davranış biçimleri sergileyen ve bir arada yaşayan bireylerden oluşmuş bir bütündür. Toplumu oluşturan bireyler arasında düzenli ilişkiler ve davranış kalıpları vardır. Davranış kalıpları, dil ve kültür sayesinde oluşur. Toplumun sahip olduğu bu davranış kalıpları zamanla değişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojinin dalları</span>

Aşağıdakiler, sosyoloji disiplinine genel bakış ve güncel bir rehber olarak sunulmaktadır:

Sosyoloji, insan ve toplumların ilişkilerini ele alan bir bilim dalıdır. Konu bakımından, birçok konuyu ele alabilir. Din, siyaset, kültür, ırk ve sosyal sınıf gibi birçok konu sosyoloji biliminin araştırması kapsamındadır.

Mysore Narasimhachar Srinivas (1916-1999) Hint sosyolog.

Üç Aşama Yasası, Auguste Comte'un “The Course in Positive Philosophy” adlı çalışmasında geliştirdiği bir fikirdir. Bir bütün olarak toplumun ve her belirli bilimin zihinsel olarak tasarlanmış üç aşamadan geçtiğini belirtir: (1) teolojik aşama, (2) metafizik aşama ve (3) pozitif aşama.