İçeriğe atla

Hemoglobin A1c

Hemoglobin A1c
MedlinePlus003640
eMedicine2049478
LOINC41995-2
Vikiveri öğesi

Hemoglobin A1c (glikaze hemoglobin, HbA1c, glikohemoglobin, glikozile hemoglobin veya A1c) bir şekere kimyasal olarak bağlanmış bir hemoglobin (Hb) formudur. Glukoz, galaktoz ve fruktoz dahil olmak üzere çoğu monosakkarit, kan dolaşımında bulunduğunda kendiliğinden (yani enzimatik olmayan bir şekilde) hemoglobin ile bağlanır. Ancak glukozun bunu yapma olasılığı galaktoz ve fruktoza göre daha düşüktür (fruktozun %13'ü ve galaktozun %21'i), bu da glukozun insanlarda neden birincil metabolik yakıt olarak kullanıldığını açıklayabilir.[1][2]

Şeker-hemoglobin bağlantısının oluşumu, kan dolaşımında aşırı şekerin varlığını gösterir ve genellikle yüksek konsantrasyonda diyabetin göstergesidir (HbA1c >%6,4).[3] A1C, tespit edilmesi kolay olduğu için özellikle ilgi çekicidir. Şekerlerin hemoglobine bağlanma sürecine glikasyon adı verilir ve referans sistemi, bileşen olarak beta-N-1-deoksi fruktozil hemoglobin olarak tanımlanan HbA1c'ye dayanır.[4]

HbA1c öncelikle üç aylık ortalama kan şekeri seviyesini belirlemek için ölçülür ve diabetes mellitus için bir tanı testi ve diyabetli kişilerde glisemik kontrol için bir değerlendirme testi olarak kullanılabilir.[5] Test üç aylık ortalama ile sınırlıdır çünkü bir kırmızı kan hücresinin ortalama ömrü dört ay veya 120 gündür. Her bir kırmızı kan hücresinin ömrü farklı olduğundan, test üç aylık sınırlı bir ölçüm olarak kullanılır.

Normal glukoz seviyeleri normal miktarda glukozlanmış hemoglobin üretir. Ortalama plazma glukoz miktarı arttıkça, glukozlanmış hemoglobin oranı da tahmin edilebilir bir şekilde artar. Diyabette, kan glukoz seviyelerinin daha kötü kontrol edildiğini gösteren daha yüksek glukozlu hemoglobin miktarları kardiyovasküler hastalık, nefropati, nöropati ve retinopati ile ilişkilendirilmiştir.

Terminoloji

Glikaze hemoglobin, doğru (enzimatik olmayan) süreci yansıtmak için glikozile hemoglobin yerine tercih edilmektedir. İlk literatürde, daha ileri araştırmalar yapılana kadar hangi sürecin söz konusu olduğu belirsiz olduğu için sıklıkla glikozile terimi kullanılmıştır. Bu terimler İngilizce literatürde hala bazen birbirinin yerine kullanılmaktadır.[6]

HbA1c'nin adlandırılması, hemoglobin tip A'nın katyon değişim kromatografisinde ayrılmasından kaynaklanmaktadır. Muhtemelen saf hemoglobin A olduğu düşünülen ilk fraksiyon HbA0 olarak adlandırılmış ve sonraki fraksiyonlar elüsyon sırasına göre HbA1a, HbA1b ve HbA1c olarak adlandırılmıştır. Geliştirilmiş ayırma teknikleri daha sonra daha fazla alt fraksiyonun izole edilmesine yol açmıştır.[7]

Tarihçe

Hemoglobin A1c ilk olarak 1958 yılında Huisman ve Meyering tarafından kromatografik bir kolon kullanılarak diğer hemoglobin formlarından ayrılmıştır.[8] İlk kez 1968 yılında Bookchin ve Gallop tarafından bir glikoprotein olarak karakterize edilmiştir.[9] Diyabetteki artışı ilk kez 1969 yılında Samuel Rahbar ve arkadaşları tarafından tanımlanmıştır.[10] 1975 yılında Bunn ve arkadaşları tarafından oluşumuna yol açan reaksiyonlar karakterize edilmiştir.[11]

Diyabetik hastalarda glukoz metabolizmasının kontrol derecesini izlemek için hemoglobin A1c kullanımı 1976 yılında Anthony Cerami, Ronald Koenig ve meslektaşları tarafından önerilmiştir.[12]

Hasar mekanizmaları

Glukozlu hemoglobin, kan hücrelerinin içinde yüksek oranda reaktif serbest radikallerin artmasına neden olarak hücre zarlarının özelliklerini değiştirir. Bu da kan hücrelerinin kümelenmesine ve kan viskozitesinin artmasına yol açarak kan akışının bozulmasına neden olur.[13]

Glukozlu hemoglobinin hasara yol açmasının bir diğer yolu da aterosklerotik plak (aterom) oluşumuyla sonuçlanan inflamasyondur. Serbest radikal birikimi Fe2+-hemoglobinin Fe3+-Hb yoluyla anormal ferril hemoglobine (Fe4+-Hb) uyarılmasını teşvik eder. Fe4+ kararsızdır ve Fe3+ oksidasyon durumunu yeniden kazanmak için hemoglobindeki spesifik amino asitlerle reaksiyona girer. Hemoglobin molekülleri çapraz bağlanma reaksiyonları yoluyla bir araya toplanır ve bu hemoglobin kümeleri (multimerler) hücre hasarını ve Fe4+-hemoglobinin arter ve venlerin en iç katmanlarının (subendotelyum) matrisine salınmasını teşvik eder. Bu durum, kan damarlarının iç yüzeyinin (endotel) geçirgenliğinin artmasına ve kan damarı yüzeylerinde makrofaj birikimini teşvik eden pro-inflamatuar monosit adezyon proteinlerinin üretilmesine neden olarak sonuçta bu damarlarda zararlı plaklara yol açar.[13]

Yüksek oranda glukozlanmış Hb-AGE'ler vasküler düz kas tabakasından geçer ve muhtemelen nitrik okside (NO) bağlanarak normal işlevini engellemek suretiyle asetilkolinle indüklenen endotele bağlı gevşemeyi etkisiz hale getirir. NO güçlü bir vazodilatördür ve aynı zamanda plağı teşvik eden LDL'lerin (yani "kötü kolesterol") oksitlenmiş formunun oluşumunu engeller.[13]

Kan hücrelerindeki bu genel bozulma aynı zamanda hemi de serbest bırakır. Gevşek hem, endotel ve LDL proteinlerinin oksidasyonuna neden olarak plaklara yol açabilir.[13]

Amadori yeniden düzenlemesi yoluyla glikasyon yolu (HbA1c'de R tipik olarak N-terminal valindir).[14]

Tıbbi tanı prensipleri

Proteinlerin glikasyonu sık rastlanan bir durumdur, ancak hemoglobin söz konusu olduğunda, glukoz ile beta zincirinin N ucu arasında enzimatik olmayan bir yoğunlaşma reaksiyonu meydana gelir. Bu reaksiyon bir Schiff bazı üretir (R-N=CHR', R = beta zinciri, CHR' = glukoz türevi) ve bu da 1-deoksifruktoza dönüşür. Bu ikinci dönüşüm Amadori yeniden düzenlemesine bir örnektir. Kan glukoz seviyeleri yüksek olduğunda, glukoz molekülleri kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobine bağlanır. Kanda hiperglisemi ne kadar uzun sürerse, kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobine o kadar fazla glukoz bağlanır ve glukozlanmış hemoglobin o kadar yüksek olur.[15]

Bir hemoglobin molekülü bir kez glikasyona uğradığında o şekilde kalır. Bu nedenle kırmızı hücre içinde glukozlanmış hemoglobin birikimi, hücrenin yaşam döngüsü boyunca maruz kaldığı ortalama glukoz seviyesini yansıtır. Glukozlu hemoglobin ölçümü, uzun süreli serum glukoz regülasyonunu izleyerek tedavinin etkinliğini değerlendirir.

A1c, kırmızı kan hücrelerinin ömrü boyunca (erkekler için 117 gün ve kadınlar için 106 gün[16]) kan glukoz seviyelerinin ağırlıklı bir ortalamasıdır. Bu nedenle, teste yakın günlerdeki glukoz seviyeleri, A1c seviyesine testten daha uzak günlerdeki seviyelerden önemli ölçüde daha fazla katkıda bulunur.[17]

Bu durum, glukoz düşürücü tedavinin başlamasından veya yoğunlaştırılmasından 20 gün sonra HbA1c düzeylerinin önemli ölçüde iyileştiğini gösteren klinik uygulamalardan elde edilen verilerle de desteklenmektedir.[18]

Ölçüm

Hemoglobin A1c'yi ölçmek için çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Laboratuvarlar yüksek performanslı sıvı kromatografisi, immünoassay, enzimatik tahlil, kapiler elektroforez veya boronat afinite kromatografisi kullanabilir. Bakım noktası (örn. doktor ofisi) cihazları immünoassay boronat afinite kromatografisi kullanır.[15]

Amerika Birleşik Devletleri'nde HbA1c test laboratuvarları, 1993 Diyabet Kontrolü ve Komplikasyonları Çalışması (DCCT) sonuçlarına göre standardize edilmeleri için Ulusal Glikohemoglobin Standardizasyon Programı tarafından sertifikalandırılmıştır.[19] Ek bir yüzdelik ölçek olan Mono S daha önce İsveç'te, KO500 ise Japonya'da kullanılmaktaydı.[20][21]

IFCC birimlerine geçiş

Amerikan Diyabet Derneği, Avrupa Diyabet Araştırmaları Derneği ve Uluslararası Diyabet Federasyonu, gelecekte HbA1c'nin Uluslararası Klinik Kimya ve Laboratuvar Tıbbı Federasyonu (IFCC) birimlerinde raporlanması konusunda anlaşmaya varmıştır.[22] IFCC raporlaması 2003 yılında Birleşik Krallık hariç Avrupa'da uygulamaya konmuştur;[23] Birleşik Krallık 1 Haziran 2009'dan[24] 1 Ekim 2011'e kadar ikili raporlama yapmıştır.

DCCT ve IFCC arasındaki dönüşüm aşağıdaki denklemle yapılır:[25]

Sonuçların yorumlanması

Laboratuvar sonuçları analitik tekniğe, deneğin yaşına ve bireyler arasındaki biyolojik farklılıklara bağlı olarak değişebilir. Daha yüksek HbA1c seviyeleri, diabetes mellitusta olduğu gibi kan şekeri sürekli yüksek olan kişilerde bulunur. Diyabetik hastaların tedavi hedefleri farklılık gösterse de birçoğu HbA1c değerlerinin hedef aralığını içerir. İyi glukoz kontrolüne sahip diyabetik bir kişinin HbA1c düzeyi referans aralığa yakın veya bu aralık içinde yer alır.[]

Uluslararası Diyabet Federasyonu ve Amerikan Endokrinoloji Koleji, HbA1c değerlerinin 48 mmol/mol'ün (%6,5 DCCT) altında olmasını önerirken, Amerikan Diyabet Derneği çoğu hasta için HbA1c'nin 53 mmol/mol'ün (%7,0 DCCT) altında olmasını önermektedir.[26] 2008-09 yıllarında yapılan büyük çalışmalardan elde edilen sonuçlar, tip 2 diyabetli yaşlı yetişkinler için 53 mmol/mol'ün (%7 DCCT) altındaki bir hedefin aşırı olabileceğini düşündürmüştür: 53 mmol/mol'ün altında A1c'nin düşürülmesinin sağlık açısından faydaları azalmakta ve bu seviyeye ulaşmak için gereken yoğun glisemik kontrol tehlikeli hipoglisemik atak oranının artmasına neden olmaktadır.[27]

Yaşları 50 ve üzeri olan 47.970 tip 2 diyabet hastası üzerinde yapılan retrospektif bir çalışmada, HbA1c değeri 48 mmol/mol'den (%6,5 DCCT) fazla olan hastalarda ölüm oranının arttığı tespit edilmiş,[28] ancak daha sonra yapılan uluslararası bir çalışma bu bulgularla çelişmiştir.[29][30][31]

UKPDS, Action to Control Cardiovascular Risk in Diabetes (ACCORD), Advance ve Veterans Affairs Diabetes Trials (VADT) değerlendirmesi, diyabetin ana komplikasyonlarının (diyabetik retinopati, diyabetik nefropati, diyabetik nöropati ve makrovasküler hastalık) risklerinin HbA1c'deki her 1 mmol/mol düşüş için yaklaşık %3 oranında azaldığı tahmin edilmiştir.[32]

Ancak, ACCORD tarafından yapılan ve HbA1c'nin daha yüksek miktarda ilaç kullanılarak %6,0'nın altına düşürülmesinin kardiyovasküler olay oranını azaltıp azaltmayacağını belirlemek için özel olarak tasarlanan bir çalışmada, bu yoğun tedavi ile daha yüksek ölüm oranı bulunmuştur, öyle ki çalışma 17 ay erken sonlandırılmıştır.[33]

Uygulayıcılar hedef HbA1c seviyesini belirlerken hastaların sağlık durumlarını, hipoglisemi risklerini ve kendilerine özgü sağlık risklerini göz önünde bulundurmalıdır. Hastalar kendi hipoglisemik ataklarını önlemekten veya bunlara yanıt vermekten sorumlu olduklarından, onların girdileri ve doktorların hastaların öz bakım becerilerine ilişkin değerlendirmeleri de önemlidir.

Kan şekerindeki (ve dolayısıyla HbA1c'deki) kalıcı yükselmeler koroner hastalık, kalp krizi, felç, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, körlük, erektil disfonksiyon, nöropati (özellikle ayaklarda his kaybı), kangren ve gastroparezi (midenin yavaş boşalması) gibi diyabetin uzun vadeli vasküler komplikasyonları riskini artırır. Kötü kan şekeri kontrolü, kötü yara iyileşmesi gibi kısa vadeli ameliyat komplikasyonları riskini de artırır.

Tüm nedenlere bağlı ölüm oranı diyabetik hastalarda %8,0 HbA1c'nin üzerinde ve %6,0'nın altında, diyabetik olmayanlarda ise %6'nın üzerinde ve %5,0'ın altında daha yüksektir; bu da sırasıyla hiperglisemi ve hipoglisemi risklerini göstermektedir.[34] Kardiyovasküler hastalıklar için de benzer risk sonuçları görülmektedir.[34]

Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliği, orak hücre hastalığı veya erken kırmızı kan hücresi ölümüne neden olan başka herhangi bir durum gibi kırmızı kan hücresi ömrü kısalmış kişilerde beklenenden daha düşük HbA1c seviyeleri görülebilir. Kan bağışı, kaybedilen eritrositlerin yeni oluşan eritrositlerle hızlı bir şekilde yer değiştirmesiyle sonuçlanacaktır. Bu yeni eritrositler sadece kısa bir süre için var olacağından, bunların varlığı HbA1c'nin gerçek ortalama seviyeleri olduğundan düşük göstermesine yol açacaktır. Ayrıca, eritrositlerin yaşının anormal bir şekilde senkronize olması nedeniyle önceki iki ay boyunca kan bağışından kaynaklanan bozulmalar olabilir, bu da normalden daha eski bir ortalama kan hücresi ömrüne neden olur (gerçek ortalama kan glukoz seviyelerinin fazla tahmin edilmesine neden olur). Tersine, demir eksikliğinde olduğu gibi daha uzun alyuvar ömrüne sahip kişilerde beklenenden daha yüksek seviyeler görülebilir.[35]

Kan kaybı, ameliyat, kan nakli, anemi veya yüksek eritrosit döngüsü sonrasında; kronik böbrek veya karaciğer hastalığı varlığında; yüksek doz C vitamini uygulamasından sonra veya eritropoetin tedavisi gibi birçok durumda sonuçlar güvenilmez olabilir.[36] Genel olarak, referans aralığı (sağlıklı genç kişilerde bulunan) yaklaşık 30-33 mmol/mol'dür (%4,9-5,2 DCCT).[37] İsveç'te 2014 yılında tip 1 diyabet hastaları için ortalama HbA1c 63 mmol/mol (%7,9 DCCT) ve tip 2 için 61 mmol/mol (%7,7 DCCT) idi.[38]

DCCT yüzdesi (%) olarak verilen HbA1c değerleri ile eAG (tahmini ortalama glukoz) ölçümleri arasındaki yaklaşık eşleşme aşağıdaki denklemle verilmektedir:[36]

eAG (mg/dL) = 28,7 × A1C - 46,7 eAG (mmol/L) = 1,59 × A1C - 2,59 Parantez içindeki veriler %95 güven aralığındadır
HbA1ceAG
% mmol/mol[39]mmol/L mg/dL
5 31 5.4 (4.2–6.7) 97 (76–120)
6 42 7.0 (5.5–8.5) 126 (100–152)
7 53 8.6 (6.8–10.3) 154 (123–185)
8 64 10.2 (8.1–12.1) 183 (147–217)
9 75 11.8 (9.4–13.9) 212 (170–249)
10 86 13.4 (10.7–15.7) 240 (193–282)
11 97 14.9 (12.0–17.5) 269 (217–314)
12 108 16.5 (13.3–19.3) 298 (240–347)
13 119 18.1 (15–21) 326 (260–380)
14 130 19.7 (16–23) 355 (290–410)
15 140 21.3 (17–25) 384 (310–440)
16 151 22.9 (19–26) 413 (330–480)
17 162 24.5 (20–28) 441 (460–510)
18 173 26.1 (21–30) 470 (380–540)
19 184 27.7 (23–32) 499 (410–570)

Normal, prediyabetik ve diyabetik aralık

2010 Amerikan Diyabet Derneği Diyabette Tıbbi Bakım Standartları, diyabet tanısı için başka bir kriter olarak =HbA1c ≥ 48 mmol/mol (≥6,5 DCCT %) değerini eklemiştir.[40]

Diyabette HbA1c için Tanı Standardı[41]
HbA1C Tanı
<%5,7 Normal
%5,7–6,4 Prediyabet
>%6,4 Diyabet

Endikasyonlar ve kullanımlar

Glikaze hemoglobin testi, hem prediyabetik olabilecek kişilerde kan şekeri kontrolünü kontrol etmek hem de diabetes mellitus olarak adlandırılan daha yüksek seviyelerde kan şekeri olan hastalarda kan şekeri kontrolünü izlemek için önerilir. Tek bir kan örneği için, glisemik davranış hakkında açlık kan şekeri değerinden çok daha açıklayıcı bilgiler sağlar. Bununla birlikte, açlık kan şekeri testleri tedavi kararlarının alınmasında çok önemlidir. Amerikan Diyabet Derneği kılavuzları, glisemik hemoglobin testinin tedavi hedeflerine ulaşan (ve stabil glisemik kontrole sahip) diyabetli hastalarda yılda en az iki kez ve tedavisi değişen veya glisemik hedeflere ulaşmayan diyabetli hastalarda üç ayda bir yapılmasını tavsiye eden diğer kılavuzlara benzerdir.[42]

Glikaze hemoglobin ölçümü, altı hafta içinde diyet veya tedavide bir değişiklik yapıldığında uygun değildir. Aynı şekilde, test normal bir kırmızı kan hücresi yaşlanma sürecini ve hemoglobin alt tiplerinin karışımını (normal yetişkinlerde ağırlıklı olarak HbA) varsayar. Bu nedenle, yakın zamanda kan kaybı, hemolitik anemi veya hemoglobin molekülünde orak hücre hastalığı ve diğer durumlar gibi genetik farklılıklar (hemoglobinopati) olan kişiler ve yakın zamanda kan bağışında bulunanlar bu test için uygun değildir.[43]

Glikaze hemoglobinin değişkenliği nedeniyle (yukarıdaki tabloda gösterildiği gibi), önerilen hedeflerde veya bu hedeflere yakın hastalarda ek ölçümler kontrol edilmelidir. HbA1c değerleri 64 mmol/mol veya altında olan kişilere, HbA1c değerlerinin yüksek kan glukozu (hiperglisemi) ile düşük kan glukozunun (hipoglisemi) ortalamasının alınmasından mı kaynaklandığını yoksa HbA1c'nin daha çok gün boyunca çok fazla değişiklik göstermeyen yüksek kan glukozunu mu yansıttığını belirlemek için ek testler yapılmalıdır. Sürekli kan şekeri ölçümü gibi cihazlar, diyabetli kişilerin kan şekeri seviyelerini birkaç dakikada bir test ederek sürekli olarak belirlemelerine olanak tanır.

Kan şekeri monitörlerinin sürekli kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır ve cihazlar birçok sağlık sigortası planı tarafından karşılanmaktadır, ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde Medicare tarafından karşılanmamaktadır. Sensörlerin en az 2 haftada bir değiştirilmesi gerektiğinden, sarf malzemeleri pahalı olma eğilimindedir. HbA1c değerlerinin gün boyunca kan glukozundaki büyük değişikliklerden kaynaklanıp kaynaklanmadığını belirlemede bir başka yararlı test de GlycoMark olarak da bilinen 1,5-Anhidroglukitoldür. GlycoMark, yalnızca kişinin iki haftalık bir süre boyunca 180 mg/dL'nin üzerinde hiperglisemi yaşadığı zamanları yansıtır.[]

Hemoglobin A1 (HbA1) konsantrasyonları, hem diyabetik hastalarda hem de böbrek yetmezliği olan hastalarda iyon değişim kromatografisi ile ölçüldüğünde artmaktadır. Tiyobarbitürik asit yöntemi (glikasyonun tespiti için spesifik bir kimyasal yöntem) böbrek yetmezliği olan hastaların glukozlu hemoglobin değerlerinin normal bireylerde gözlenen değerlere benzer olduğunu göstermekte ve bu hastalardaki yüksek değerlerin glukozdan başka bir şeyin hemoglobine bağlanmasının bir sonucu olduğunu düşündürmektedir.[44]

Otoimmün hemolitik anemide HbA1 konsantrasyonları tespit edilemez. Prednisolon uygulanması HbA1'in tespit edilmesini sağlayacaktır.[45] Bu durumlarda alternatif fruktozamin testi kullanılabilir ve bu test aynı zamanda önceki 2 ila 3 haftadaki kan glukoz seviyelerinin ortalamasını yansıtır.

Uluslararası Diyabet Federasyonu, Avrupa Diyabet Araştırmaları Derneği ve Amerikan Diyabet Derneği'nden oluşan Uluslararası Uzman Komite Raporu gibi tüm önemli kurumlar, tanı düzeyi olarak 48 mmol/mol (%6,5 DCCT) HbA1c düzeyini önermektedir.[46] Komite Raporu ayrıca, HbA1c testinin yapılamadığı durumlarda açlık ve glukoz tolerans testlerinin yapılmasını belirtmektedir. Gebelikte diyabet tanısı için glukozlanmış hemoglobin değil, açlık ve glukoz-tolerans ölçümleri gerekmeye devam etmektedir.[]

Diyet ile modifikasyon

Meta-analiz, probiyotiklerin tip 2 diyabet hastalarında glikolize hemoglobinde istatistiksel olarak anlamlı bir azalmaya neden olduğunu göstermiştir.[47] Birden fazla probiyotik suşunun kullanıldığı çalışmalarda glikolize hemoglobinde istatistiksel olarak anlamlı azalmalar görülürken, tek suşlu çalışmalarda bu azalmalar görülmemiştir.[47]

Standardizasyon ve izlenebilirlik

Hemoglobin A1c artık standartlaştırılmış ve IFCC yöntemleri HPLC-CE ve HPLC-MS ile izlenebilir hale getirilmiştir. Daha yeni bir birim olan mmol/mol'e geçiş de bu standardizasyonun bir parçasıdır. Standartlaştırılmış test kandaki iyot seviyelerini test etmez; hipotiroidizm veya iyot takviyesinin A1c'yi yapay olarak yükselttiği bilinmektedir.[48][][49]

Veteriner tıp

HbA1c testi, diyabetli kedi ve köpeklerin tedavisinde yararlı bulunmamıştır ve genellikle kullanılmaz; bunun yerine fruktozamin tercih edilir.[50]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Bunn HF, Higgins PJ (July 1981). "Reaction of monosaccharides with proteins: possible evolutionary significance". Science. 213 (4504): 222-224. Bibcode:1981Sci...213..222B. doi:10.1126/science.12192669. PMID 12192669. 
  2. ^ McPherson JD, Shilton BH, Walton DJ (March 1988). "Role of fructose in glycation and cross-linking of proteins". Biochemistry. 27 (6): 1901-1907. doi:10.1021/bi00406a016. PMID 3132203. 
  3. ^ Pongudom, Saranya (1 Kasım 2019). "Determination of Normal HbA1C Levels in Non-Diabetic Patients with Hemoglobin E". Annals of Clinical & Laboratory Science. 49 (6): 804-809. PMID 31882432. 24 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Aralık 2022PubMed vasıtasıyla. 
  4. ^ Miedema K (2005). "Standardization of HbA1c and Optimal Range of Monitoring". Scandinavian Journal of Clinical and Laboratory Investigation. 240: 61-72. doi:10.1080/00365510500236143. PMID 16112961. 
  5. ^ Use of Glycated Haemoglobin (HbA1C) in the Diagnosis of Diabetes Mellitus: Abbreviated Report of a WHO Consultation. Geneva: World Health Organization. 2011. s. 2, Glycated haemoglobin (HbA1c) for the diagnosis of diabetes. 12 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2018. 
  6. ^ Oliwia Witczak, Trine B. Haugen (25 Kasım 2014). "Glycated or glycosylated?". Journal of the Norwegian Medical Association. 134 (22): 2179. doi:10.4045/tidsskr.14.0172. PMID 25423986. 5 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2018. Hospitals should ensure that the correct term for HbA1c – glycated haemoglobin – is now to be found in laboratory manuals. 
  7. ^ Peterson KP, Pavlovich JG, Goldstein D, Little R, England J, Peterson CM (1998). "What is hemoglobin A1c? An analysis of glycated hemoglobins by electrospray ionization mass spectrometry". Clinical Chemistry. 44 (9): 1951-1958. doi:10.1093/clinchem/44.9.1951. PMID 9732983. 23 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2015. 
  8. ^ Huisman TH, Martis EA, Dozy A (1958). "Chromatography of hemoglobin types on carboxymethylcellulose". J. Lab. Clin. Med. 52 (2): 312-327. PMID 13564011. 
  9. ^ Bookchin RM, Gallop PM (1968). "Structure of haemoglobin A1c: nature of the N-terminal beta chain blocking group". Biochem. Biophys. Res. Commun. 32 (1): 86-93. doi:10.1016/0006-291X(68)90430-0. PMID 4874776. 
  10. ^ Rahbar S, Blumenfeld O, Ranney HM (1969). "Studies of an unusual hemoglobin in patients with diabetes mellitus". Biochem. Biophys. Res. Commun. 36 (5): 838-843. doi:10.1016/0006-291X(69)90685-8. PMID 5808299. 
  11. ^ Bunn HF, Haney DN, Gabbay KH, Gallop PM (1975). "Further identification of the nature and linkage of the carbohydrate in haemoglobin A1c". Biochem. Biophys. Res. Commun. 67 (1): 103-109. doi:10.1016/0006-291X(75)90289-2. PMID 1201013. 
  12. ^ Koenig RJ, Peterson CM, Jones RL, Saudek C, Lehrman M, Cerami A (1976). "Correlation of glucose regulation and hemoglobin AIc in diabetes mellitus". N. Engl. J. Med. 295 (8): 417-420. doi:10.1056/NEJM197608192950804. PMID 934240. 
  13. ^ a b c d Saleh, Jumana (26 Ağustos 2015). "Glycated hemoglobin and its spinoffs: Cardiovascular disease markers or risk factors?". World Journal of Cardiology. 7 (8): 449-453. doi:10.4330/wjc.v7.i8.449. ISSN 1949-8462. PMC 4549778 $2. PMID 26322184. 
  14. ^ Yaylayan, Varoujan A.; Huyghues-Despointes, Alexis (1994). "Chemistry of Amadori Rearrangement Products: Analysis, Synthesis, Kinetics, Reactions, and Spectroscopic Properties". Critical Reviews in Food Science and Nutrition. 34 (4): 321-369. doi:10.1080/10408399409527667. PMID 7945894. 
  15. ^ a b Pohanka M (March 2021). "Glycated Hemoglobin and Methods for Its Point of Care Testing". Biosensors (Basel). 11 (3): 70. doi:10.3390/bios11030070. PMC 8000313 $2. PMID 33806493. 
  16. ^ Unnikrishnan, Ranjit (Jul–Aug 2012). "Drugs affecting HbA1c levels". Indian Journal of Endocrinology and Metabolism. 16 (4): 528-531. doi:10.4103/2230-8210.98004. PMC 3401751 $2. PMID 22837911. 
  17. ^ "NGSP: HbA1c and eAG". www.ngsp.org. 15 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ekim 2015. 
  18. ^ Sidorenkov G, Haaijer-Ruskamp FM, de Zeeuw D, Denig P (2011). "A longitudinal study examining adherence to guidelines in diabetes care according to different definitions of adequacy and timeliness". PLOS ONE. 6 (9): e24278. Bibcode:2011PLoSO...624278S. doi:10.1371/journal.pone.0024278. PMC 3169586 $2. PMID 21931669. 
  19. ^ Developing Point of care HbA1c tests for Diabetes monitoring 29 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Barry Plant, Originally Published IVDT July/August 2008
  20. ^ [Clinical Chemistry 50:1 166–174 (2004)]
  21. ^ HbA1c in a new way 13 Temmuz 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. By the Swedish Diabetes Association. Retrieved Mars 2011
  22. ^ Geistanger A, Arends S, Berding C, Hoshino T, Jeppsson JO, Little R, Siebelder C, Weykamp C (August 2008). "Statistical methods for monitoring the relationship between the IFCC reference measurement procedure for hemoglobin A1c and the designated comparison methods in the United States, Japan, and Sweden". Clin. Chem. 54 (8): 1379-1385. doi:10.1373/clinchem.2008.103556. PMID 18539643. 
  23. ^ Manley S, John WG, Marshall S (July 2004). "Introduction of IFCC reference method for calibration of HbA: implications for clinical care". Diabet. Med. 21 (7): 673-676. doi:10.1111/j.1464-5491.2004.01311.x. PMID 15209757. 
  24. ^ "Standardisation of the reference method for the measurement of HbA1c to improve diabetes care" (PDF). The Association for Clinical Biochemistry and Diabetss UK. April 2008. 22 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Temmuz 2009. 
  25. ^ "HbA1c Standardisation For Laboratory Professionals" (PDF). Diabetes UK. 20 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Temmuz 2009. 
  26. ^ "Executive Summary: Standards of medical care in diabetes – 2009". Diabetes Care. 32 (Suppl 1): S6-S12. 2009. doi:10.2337/dc09-S006. PMC 2613586 $2. PMID 19118288. 
  27. ^ Lehman R, Krumholz HM (2009). "Tight control of blood glucose in long standing type 2 diabetes". Br Med J. 338: b800. doi:10.1136/bmj.b800. PMID 19264821. 
  28. ^ Currie, Craig J; Peters, John R; Tynan, Aodán; Evans, Marc; Heine, Robert J; Bracco, Oswaldo L; Zagar, Tony; Poole, Chris D (2010). "Survival as a function of HbA1c in people with type 2 diabetes: a retrospective cohort study". The Lancet. 375 (9713): 481-489. doi:10.1016/S0140-6736(09)61969-3. PMID 20110121. 
  29. ^ "Advance Study Contradicts ACCORD Findings". Diabetes Self-Management. 7 Mart 2008. 17 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2013. 
  30. ^ "The largest ever study of diabetes shows intensive glucose control reduces serious complications". Advance-trial.com. 16 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2013. 
  31. ^ Heller, Simon R. (1 Kasım 2009). "A Summary of the Advance Trial". Diabetes Care. 32 (Suppl 2): S357-S361. doi:10.2337/dc09-S339. ISSN 0149-5992. PMC 2811451 $2. PMID 19875581. 
  32. ^ Shubrook JH, Shubrook J (2010). "Risks and benefits of attaining HbA(1c) goals: Examining the evidence". The Journal of the American Osteopathic Association. 110 (7 Suppl 7): e7-e12. PMID 20644204. 
  33. ^ Gerstein HC, Miller ME, Byington RP, Goff DC Jr, Bigger JT, Buse JB, Cushman WC, Genuth S, Ismail-Beigi F, Grimm RH Jr, Probstfield JL, Simons-Morton DG, Friedewald WT (2008). "Effects of Intensive Glucose Lowering in Type 2 Diabetes". New England Journal of Medicine. 358 (24): 2545-2559. doi:10.1056/NEJMoa0802743. ISSN 0028-4793. PMC 4551392 $2. PMID 18539917. 
  34. ^ a b Cavero-Redondo I, Peleteiro B, Martínez-Vizcaíno V (2017). "Glycated haemoglobin A1c as a risk factor of cardiovascular outcomes and all-cause mortality in diabetic and non-diabetic populations: a systematic review and meta-analysis". BMJ Open. 7 (7): e015949. doi:10.1136/bmjopen-2017-015949. PMC 5642750 $2. PMID 28760792. 
  35. ^ Kilpatrick ES, Bloomgarden ZT, Zimmet PZ (2009). "Is haemoglobin A1c a step forward for diagnosing diabetes?". BMJ. 339: b4432. doi:10.1136/bmj.b4432. PMID 19903702. 
  36. ^ a b Nathan DM, Kuenen J, Borg R, Zheng H, Schoenfeld D, Heine RJ (2008). "Translating the A1C assay into estimated average glucose values". Diabetes Care. 31 (8): 1473-1478. doi:10.2337/dc08-0545. PMC 2742903 $2. PMID 18540046. 19 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2009. 
  37. ^ Saaddine, Jinan B.; Fagot-Campagna, Anne; Rolka, Deborah; Narayan, K. M. Venkat; Geiss, Linda; Eberhardt, Mark; Flegal, Katherine M. (1 Ağustos 2002). "Distribution of HbA(1c) levels for children and young adults in the U.S.: Third National Health and Nutrition Examination Survey". Diabetes Care. 25 (8): 1326-1330. doi:10.2337/diacare.25.8.1326. ISSN 0149-5992. PMID 12145229. 
  38. ^ "Nationella Diabetesregistret Årsrapport 2014 års resultat" (PDF). Nationella Diabetesregistret Årsrapport 2014 års resultat (İsveççe). Nationella Diabetes Registret. 2 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 14 Aralık 2015. 
  39. ^ Change to HbA1c values 1 Mart 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. at Diabetes UK, 2013
  40. ^ "Executive summary: Standards of medical care in diabetes—2010". Diabetes Care. 33 (Suppl 1): S4-S10. January 2010. doi:10.2337/dc10-S004. PMC 2797389 $2. PMID 20042774. 13 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2010. 
  41. ^ "Diagnosing Diabetes and Learning About Prediabetes". American Diabetes Association. 28 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2018. 
  42. ^ American Diabetes Association (2007). "Standards of medical care in diabetes". Diabetes Care. 30 (Suppl 1): S4-S41. doi:10.2337/dc07-S004. PMID 17192377. 
  43. ^ Klonoff, David C. (22 Mart 2019). "Hemoglobinopathies and Hemoglobin A1c in Diabetes Mellitus". Journal of Diabetes Science and Technology. 14 (1): 3-7. doi:10.1177/1932296819841698. ISSN 1932-2968. PMC 7189151 $2. PMID 30897962. 
  44. ^ Dufresne, L.; Joly, J. G.; Lepage, R.; Lessard, F.; Bannon, P. (1984). "Glycated Hemoglobin in Uremic Patients as Measured by Affinity and Ion-Exchange Chromatography" (PDF). clinchem.com. ss. 485-486. doi:10.1093/clinchem/30.3.485. PMID 6697506. 7 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 31 Ağustos 2009. 
  45. ^ "Undetectable Glycosylated Hemoglobin in Autoimmune Hemolytic Anemia" (PDF). repository.oai.yamaguchi-u.ac.jp. 16 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 31 Ağustos 2009. 
  46. ^ The International Expert Committee (2009). "International expert committee report on the role of the A1C assay in the diagnosis of diabetes". Diabetes Care. 32 (7): 1327-1334. doi:10.2337/dc09-9033. PMC 2699715 $2. PMID 19502545. 
  47. ^ a b Sun J, Buys NJ (2016). "Glucose- and glycaemic factor-lowering effects of probiotics on diabetes: a meta-analysis of randomised placebo-controlled trials". British Journal of Nutrition. 115 (7): 1167-1177. doi:10.1017/S0007114516000076. PMID 26899960. 
  48. ^ "Hypothyroidism Falsely Raises HbA1c and Glycated Albumin Levels". Diabetes In Control. 12 Kasım 2010. 23 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ağustos 2015. 
  49. ^ Kim, M. K.; Kwon, H. S.; Baek, K. H.; Lee, J. H.; Park, W. C.; Sohn, H. S.; Lee, K. W.; Song, K. H. (7 Eylül 2010). "Effects of Thyroid Hormone on A1C and Glycated Albumin Levels in Nondiabetic Subjects With Overt Hypothyroidism". Diabetes Care. 33 (12): 2546-2548. doi:10.2337/dc10-0988. PMC 2992186 $2. PMID 20823345. 
  50. ^ Delack JB, Stogdale L (October 1983). "Glycosylated hemoglobin measurement in dogs and cats: implications for its utility in diabetic monitoring". Can Vet J. 24 (10): 308-311. PMC 1790442 $2. PMID 17422317. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hipoglisemi</span>

Hipoglisemi, kan şekerinin olması gerektiğinden daha düşük olması durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Akarboz</span>

Akarboz, tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan anti-diyabetik bir ilaçtır. Avrupa ülkelerinde ve Türkiye'de Glukobay®, Kuzey Amerika ülkelerinde Precose® ve Kanada'da Prandase® ticari isimleri ile satılmaktadır. Akarboz bir alfa-glukozidaz inhibitörüdür. Alfa-Glukozidaz büyük karbohidrat moleküllerini parçalayarak glukozu açığa çıkaran bir enzimdir.

<span class="mw-page-title-main">Tip 2 diyabet</span> metabolik bozukluk

Tip 2 diabetes mellitus önceki adıyla insüline bağımlı olmayan diyabet (NIDDM) veya erişkin dönemde ortaya çıkan diyabet –, insülin direnci ve buna bağlı insülin eksikliği bağlamında yüksek kan şekeri ile karakterize edilen bir metabolik bozukluktur. Bu, pankreastaki adacık hücrelerinin yok oluşundan kaynaklanan kesin bir insülin eksikliği bulunan tip 1 diyabetin tam tersine bir durumdur. Klasik semptomlar arasında aşırı susama, sık idrara çıkma ve sürekli açlık bulunmaktadır. Diyabet vakalarının %90’ı tip 2 diyabetten oluşurken tip 1 diyabet ile gestasyonel diyabet, geri kalan %10’unu oluşturur. Genetik olarak obeziteye yatkın olan insanlarda tip 2 diyabetin ana sebebinin obezite olduğu düşünülmektedir.

Metabolik cerrahi, metabolik bir hastalığın cerrahi yöntemler ile tedavisi edilmesini amaçlayan bir cerrahi türüdür. Bu bağlamda hematolojik hastalıklar nedeniyle yapılan dalak ameliyatları da esasen sistemik bir hastalığın ameliyat ile tedavi edilmesi nedeniyle Metabolik Cerrahi çatısı altında ele alınabilir. Klinik uygulamalarda sıklıkla kullanıldığı şekliyle Metabolik Cerrahi ise ”diyabet ve diğer metabolik hastalıkların tedavisini amaçlayan, mide ve barsağa yönelik girişimlerin yapıldığı cerrahi dal” olarak tanımlanır. 2007 yılında çok sayıda tıbbi disiplinin temsilcilerinin katılımıyla Roma’da yapılan uluslararası “Diyabet Cerrahisi Zirvesi”, ilk kez tip 2 diyabetin tedavisi için uygun hastalarda metabolik cerrahiyi önermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kan şekeri seviyesi</span>

Kan şekeri seviyesi, kan şekeri konsantrasyonu veya kan glukoz seviyesi, insanların ve hayvanların kanında bulunan glukoz miktarıdır. Glukoz basit bir şekerdir ve her zaman 70 kilogram ağırlığında bir insanın kanında yaklaşık 4 gram glukoz bulunur. Vücut, metabolik homeostazın bir parçası olarak, başta karaciğer ve pankreas ve bunların yanında ekstrahepatik dokular ve birkaç hormonun rol oynadığı, çok duyarlı homeostatik bir mekanizma ile kan glukoz seviyelerini sıkı bir şekilde düzenler. Glukoz, iskelet kası ve karaciğer hücrelerinde glikojen formunda depolanır. Aç kalan bireylerde, kan glukozu karaciğer ve iskelet kasındaki glikojen depoları harcanarak sabit seviyede tutulur.

<span class="mw-page-title-main">İnsülin (ilaç)</span> enjekte edilebilir ilaç olarak kullanılan biyosentetik insülin

İnsülin, yüksek kan şekerini tedavi etmek için ilaç olarak kullanılan protein yapıda bir hormonudur. İnsülininin kullanıldığı durumlar, tip 1 diabetes mellitus, tip 2 diabetes mellitus, gestasyonel diyabet ve diyabetik ketoasidoz ve hiperosmolar hiperglisemik durum gibi diyabet komplikasyonlarını içerir. Ayrıca yüksek kan potasyum düzeylerini tedavi etmek için glukoz ile birlikte kullanılır. İnsülin, tipik olarak deri altına enjeksiyon yoluyla uygulanır, ancak bazı formları damar yoluyla veya kas içine enjeksiyon yoluyla da kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Gestasyonel diyabet</span>

Gestasyonel diyabet, normalde diyabeti olmayan bir kadının gebeliği sırasında yüksek kan şekeri seviyelerini geliştirdiği bir durumdur. Gestasyonel diyabet genellikle az sayıda semptomla sonuçlanır; ancak bununla birlikte preeklampsi, depresyon ve sezaryen doğum yapma gerekliliği riskini de artırır. Yetersiz tedavi edilen gestasyonel diyabetli annelerden doğan bebekler, doğumdan sonra yüksek kilolu olma, kan şekerlerinin düşük olmasına ve fazla sarılığa sahip olma riski altındadırlar. Bu durum tedavi edilmezse, ölü doğum riski ile sonuçlanabilir. Bu durumda doğan çocuklarda uzun vadede, fazla kilolu olma ve tip 2 diyabet geliştirme riski daha yüksektir.

Glukoz tolerans testi, hastalara belirli bir miktarda glukozun verildiği ve ardından verilen glukozun kandan ne kadar çabuk sürede temizlendiğini belirlemek için kan örneklerinin alındığı tıbbi bir testtir. Test genellikle diyabet, insülin direnci, bozulmuş beta hücre fonksiyonu, ve bazen reaktif hipoglisemi ve akromegali veya daha nadir karbohidrat metabolizması bozukluklarını test etmek için kullanılır. Testin en sık yapılan versiyonunda, oral glukoz tolerans testi (OGTT), standart dozda glukoz ağız yoluyla alınır ve iki saat sonra kan düzeyleri kontrol edilir. Glukoz tolerans testinin birçok varyasyonu yıllar boyunca farklı standart dozlarda glukoz, farklı uygulama yolları, farklı aralıklar ve örnekleme süreleri ve kan glukozuna ek olarak farklı maddeler ölçümlerinin de eklenmesiyle geliştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Erişkinlerde latent otoimmün diyabet</span>

Erişkinlerde latent otoimmün diyabet ('LADA), yetişkinlikte ortaya çıkan, genellikle çocuklarda tanı konulan tip 1 diyabetten daha yavaş bir başlangıç seyrinde olan bir tip 1 diabetes mellitus tipidir. LADA'lı yetişkinler başlangıçta yaşlarına göre özellikle de güçlü bir aile öyküsü veya obezite gibi tip 2 diyabet için risk faktörleri varsa tip 2 diyabete sahip olarak yanlış teşhis edilebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Reaktif hipoglisemi</span>

Reaktif hipoglisemi, postprandiyal hipoglisemi ya da tatlı krizi, diyabetli ve diyabeti olmayan kişilerde, yüksek karbonhidrat içeren bir yemekten sonraki dört saat içinde ortaya çıkan semptomatik ve tekrarlayan hipoglisemi ataklarını tanımlayan bir terimdir. Hipogliseminin nedenini belirlemek için bir değerlendirme yapılmasını gerektirdiğinden bu terim tek başına bir tanı değildir.

Prediyabet, diyabet teşhisi için gerekli olan tüm semptomların bulunmadığı ancak kan şekerinin anormal derecede yüksek olduğu diyabetes mellitusun ön safhasıdır. Bu aşamaya genellikle "gri alan" denir. Bir hastalık değildir; Amerikan Diyabet Derneği'ne göre; "Prediyabet kendi başına klinik bir durum olarak görülmemeli, daha çok diyabet ve kardiyovasküler hastalık (KVH) için bir risk faktörü olarak görülmelidir". Prediyabet obezite, yüksek trigliserit ve/veya düşük HDL kolesterol şeklindeki dislipidemi ve hipertansiyon ile ilişkilidir. Bu nedenle metabolik bir diyatezi veya sendromdur ve genellikle belirti (semptom) vermez ve verdiği tek semptom yüksek kan şekeridir.

Diyabetik nöropati, diyabetes mellitus ile ilişkili sinir hasarı bozukluklarıdır. Bu durumların, diyabetik nöropatide birikebilen makrovasküler koşullara ek olarak sinirler sağlayan küçük kan damarlarını içeren diyabetik bir mikrovasküler hasara yol açtığı düşünülmektedir. Diyabetik nöropati ile ilişkili olabilen nispeten yaygın durumlar arasında şunlar yer alır: üçüncü, dördüncü veya altıncı kranyal sinir felci, mononöropati, mononöropati multipleks, diyabetik amiyotrofi, ağrılı bir polinöropati, otonom nöropati ve torakoabdominal nöropati.

İnsülinoma, pankreasın insülin salgılayan beta hücrelerinde oluşan bir tümördür. Nöroendokrin tümörlerin nadir bir şeklidir. İnsülinomaların çoğu benign olup, sadece pankreas içindeki kökenlerinde gelişirler, azınlıktaki bazı tipleri ise metastaz yaparlar. İnsülinomalar, işlevsel pankreatik nöroendokrin tümör (PNET) grubunun bir üresidir. "Tıp Konusu Başlıkları" sınıflandırmasında, insülinoma, "adacık hücresi adenomasının" tek tipidir.

<span class="mw-page-title-main">Tip 1 diyabet</span> Hastalık

Tip 1 diabetes mellitus, pankreas tarafından ya çok az ya da hiç insülin üretilmeyen bir diyabet şeklidir. Tedavi edilmemesi vücutta yüksek kan şekeri seviyesine neden olur. Klasik belirtiler sık idrara çıkma, susuzluğun artması, açlığın artması ve kilo kaybıdır. Ek belirtiler arasında bulanık görme, yorgun hissetme ve yara iyileşmesinin bozulması olabilir. Belirtiler tipik olarak çok kısa bir süre içinde gelişir.

<span class="mw-page-title-main">Diyabetik retinopati</span>

Diyabetik göz hastalığı olarak da bilinen diyabetik retinopati, diabetes mellitus nedeniyle retinada hasara yol açan tıbbi bir durumdur. Körlüğün önde gelen nedenidir.

Diyabetik ketoasidoz, diyabetin ölümcül olabilecek bir komplikasyonudur. Belirtiler arasında kusma, karın ağrısı, derin ve çırpınarak nefes alıp verme, idrara çıkma sıkılığında artış, halsizlik, zihin bulanıklığı ve bazen bilinç kaybı görülebilir. Hastanın nefesi belirli bir "meyve" kokusuna sahip olabilir. Semptomların başlangıcı genellikle hızlıdır. Önceden diyabet teşhisi konmamış kişiler, ilk belirti olarak ketoasidoz geliştirebilirler.

İleri glikasyon son ürünleri (AGE'ler), şekerlere maruz kalmanın bir sonucu olarak glike hale gelen proteinler veya lipitlerdir. Yaşlanma ve diyabet, ateroskleroz, kronik böbrek hastalığı ve Alzheimer hastalığı gibi birçok dejeneratif hastalığın gelişiminde veya kötüleşmesinde rol oynayan bir biyolojik belirteçtir.

Poliol yolu, glikozu fruktoza dönüştüren iki aşamalı bir süreçtir. Bu yolda glikoz, daha sonra fruktoza oksitlenen sorbitole indirgenir. Ayrıca sorbitol-aldoz redüktaz yolu olarak da adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Dulaglutit</span>

Dulaglutit, diyet ve egzersiz ile birlikte tip 2 diyabet hastalığının tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. ABD'de majör olumsuz kardiyovasküler durumları azaltması için kardiyovasküler hastalığı veya çoklu kardiyovaskülar risk faktörüne sahip tip 2 diyabet hastası yetişkinlerde kullanılmasına onay verilmiştir. Haftada bir kullanılması gereken bir enjeksiyondur.