İçeriğe atla

Hemodiyaliz

Hemodiyaliz makinesi

Tıpta, hemodiyaliz, fistül, greft ya da kateter adı verilen uygun bir vasküler giriş yolu kullanılarak hastadan alınan kanın, bir makine ve pompa yardımıyla diyalizör adı verilen bir süzgeçten (yapay böbrek) geçirilirken sıvı ve solüt içeriğini düzenleyerek hastaya geri verilmesine verilen addır. Genelde haftada 3 kez 4 saat süren seanslar şeklinde uygulanır.

Avantajları ve dezavantajları

Avantajları

  • Düşük ölüm oranı
  • Tansiyon ve karın kramplarının daha iyi kontrolü
  • Daha az diyet kısıtlaması
  • Günlük hemodiyaliz için daha iyi erir madde temizleme etkisi: daha sık diyaliz ile daha iyi tolerans ve daha az komplikasyon.

Dezavantajları

  • Seyahat özgürlüğünü kısıtlar. Hemodiyalize giren kişiler diyaliz merkezi ayarlamadan seyahat edemezler.
  • Daha fazla kaynak gerektirir yüksek kaliteli su ve elektrik gibi
  • Güvenilir teknolojide diyaliz makinelerine ihtiyaç duyar.
  • Hemodiyaliz aşaması karmaşık olduğundan uygulayanların iyi yetiştirilmiş olmaları gerekmektedir.
  • Kurulum ve temizlik için belirli bir süre gereklidir. Makineler ile makineyi işletmek pahalıdır.

Mekanizma ve teknik

yarı geçirgen zar

Hemodiyaliz prensibi diğer diyaliz yöntemleriyle aynıdır; yarı geçirgen bir zardan çözünenlerin difüzyonunu içerir. Hemodiyaliz, ekstrakorporeal devrede diyalizatın kan akışı ile ters yönde aktığı karşı akım akışını kullanır. Karşı akım akışı, membran içinden geçen konsantrasyon gradyanını maksimumda tutar ve diyalizin verimliliğini arttırır.

Sıvı uzaklaştırma (ultrafiltrasyonu), diyalizat bölmesinin hidrostatik basıncı değiştirilerek, serbest su ve bazı çözünmüş maddelerin oluşturulan basınç gradyanı boyunca membran içinden geçmesiyle sağlanır.

Kullanılan diyaliz solüsyonu, mineral iyonlarının sterilize edilmiş bir solüsyonu olabilir ve diyalizat denilir. Üre, potasyum ve fosfat dahil olmak üzere diğer atık ürünler diyaliz solüsyonuna yayılır. Ancak sodyum ve klorür konsantrasyonları, kaybı önlemek için normal plazma ile benzerdir. Sodyum bikarbonat, kan asitliğini düzeltmek için plazmadan daha yüksek bir konsantrasyonda eklenir. Az miktarda glikoz da yaygın olarak kullanılır. Diyalizattaki elektrolit konsantrasyonu, hastanın diyaliz öncesi durumuna göre ayarlanır. Diyalizata yüksek konsantrasyonda sodyum eklenirse, hasta susayabilir ve vücut sıvıları biriktirebilir ve bu da kalp hasarına yol açabilir. Aksine, diyalizat çözeltisindeki az sodyum konsantrasyonları, iyileştirilmiş sonuçların belirteçleri olan düşük kan basıncı ve intradiyalitik kilo alımı ile ilişkilendirilmiştir. Bununla birlikte, az konsantrasyonda sodyum kullanmanın yararları henüz kanıtlanmamıştır çünkü bu hastalarda ayrıca yüksek ölüm oranı riski ile ilişkili belirtiler olan kramplar, intradiyalitik hipotansiyon ve serumda az sodyum gelişebilir.[1]

Bunun ilgili hemofiltrasyon tekniğinden farklı bir işlem olduğuna dikkat ediniz.

Erişim

Hemodiyaliz için kana erişim sağlamada üç temel yöntem kullanılır: intravenöz kateter, arteriovenöz fistül (AV) ve sentetik greft. Erişim türü, hastanın böbrek yetmezliğinin beklenen süresi ve damar sisteminin durumu gibi faktörlere göre belirlenir. Genellikle AV fistül veya greft olduğundan ve halen kateter de kullanıldığından hastaların pek çok erişim yöntemleri vardır. Kateterin yerleştirilmesi genellikle hafif sakinleştirmeyle (sedasyon) yapılır, fistüller ve greftler ise ameliyat gerektirir.

Türleri

Diyaliz için Permacath

Üç tür hemodiyaliz vardır: geleneksel hemodiyaliz, günlük hemodiyaliz ve gece hemodiyaliz. Aşağıda, Ottawa Hastanesi broşüründen bir uyarlama ve özet vardır.

Geleneksel hemodiyaliz

Geleneksel hemodiyaliz genellikle haftada üç kez, her tedavi için yaklaşık üç ila dört saat (daha büyük hastalar için bazen beş saat) boyunca yapılır. Bu sırada hastanın kanı bir borudan 200-400 mL/dk debiyle çekilir. Boru, diyaliz fistülüne veya greftine yerleştirilmiş 15, 16 veya 17 numara iğneye veya bir diyaliz girişine (kateter) bağlanır. Kan daha sonra diyalizörden pompalanır ve işlenmiş kan başka bir boru (ikinci bir iğne veya girişe bağlı) aracılığıyla hastanın kan dolaşımına geri pompalanır. İşlem sırasında hastanın tansiyonu yakından izlenir ve eğer düşerse veya hastada mide bulantısı gibi kan hacmi düşüklüğü belirtileri ortaya çıkarsa, diyaliz görevlisi makineden fazladan sıvı verebilir. Tedavi sırasında hastanın tüm kan hacmi (yaklaşık 5000 cc) her 15 dakikada bir makineden geçer. Bu süreçte diyaliz hastası ortalama bir kişi için bir haftalık suya maruz kalır.

Günlük hemodiyaliz

Günlük hemodiyaliz genellikle evde kendi diyalizini yapan hastalar tarafından kullanılır. Daha az sıkıntılıdır ancak daha sık erişim gerektirir. Bu, kateterlerle basittir, ancak fistüller veya greftlerle daha problemlidir. Sık erişim gerektiren fistüller için "ilik tekniği" kullanılabilir. Günlük hemodiyaliz genellikle haftada altı gün 2 saat yapılır.

Gece hemodiyalizi

Gece hemodiyaliz prosedürü, haftada üç ila altı gece ve hasta uyurken seans başına altı ila on saat arasında yapılması dışında geleneksel hemodiyaliz yöntemine benzer.[2]

Ekipman

Hemodiyaliz devresinin şeması

Hemodiyaliz makinesi hastanın kanını ve diyalizatı diyalizörden pompalar.[3]

Piyasadaki en yeni diyaliz makineleri bilgisayarlıdır ve güvenlik açısından önemli olan kan (QB) ve diyalizat QD) debileri;[4] diyaliz çözeltisinin iletkenliği, sıcaklığı ve pH'ı; ve kan sızıntısı veya hava varlığı kanıtı için diyalizatın analizi dahil bir dizi parametreyi sürekli izler. Normal aralığın dışında olan herhangi bir okuma, hastayı izleyen hasta bakım teknisyenini uyarmak için sesli bir alarmı tetikler.[5] Diyaliz makinesi üreticileri arasında Nipro, Fresenius, Gambro, Baxter, B. Braun, NxStage ve Bellco vardır. İyi diyaliz verimliliği sağlamak için QB'den QD'ye akış debileri QB'nin 250 ml/dk ve QD'nin 500 ml/dk civarında ayarlandığı durumlarda 1:2 oranına ulaşmalıdır.[4]

Su sistemi

Kapsamlı bir su arıtma sistemi hemodiyaliz için çok önemlidir. Diyaliz hastaları, diyalizatı oluşturmak için diyalizat konsantresi ile karıştırılan çok miktarda suya maruz kaldıklarından, eser miktarda mineral kirleticiler veya bakteriyel endotoksinler bile hastanın kanına süzülebilir. Hasarlı böbrekler, safsızlıkları gidermek için amaçlanan işlevini yerine getiremedikleri için uygun olmayan şekilde arıtılmış sudan kan dolaşımına katılan moleküller tehlikeli seviyelere çıkarak çok sayıda semptom veya ölüme neden olabilir. Alüminyum, klor ve veya kloraminler, florür, bakır ve çinko, ayrıca bakteri parçaları ve endotoksinler hepsi bu konuda sorunlara neden olmuştur.

Bu nedenle hemodiyalizde kullanılan su kullanılmadan önce özenle arıtılır. Makinenin çok aşamalı bir su arıtma sistemi vardır. Su önce yumuşatılır sonra organik kirletici maddeleri, klor ve kloraminleri emmesi için aktif kömürlü bir tanktan geçirilir. Ardından suyun sıcaklığı gerekirse ayarlanır. Su, ters ozmoz membranı denilen çok küçük gözenekli bir zardan zorla geçirilip birinci arıtma yapılır. Ters ozmoz membranı suyu geçirir ama elektrolitler gibi çok küçük çözünen maddeleri bile tutar. Bazı su sistemlerinde kalan elektrolitlerin son olarak uzaklaştırılması suyun elektrodeiyonizasyon (EDI) cihazından geçirilmesiyle yapılır. Bu cihaz kalan anyonları veya katyonları uzaklaştırır ve bunları sırasıyla hidroksil ve hidrojen iyonları ile değiştirerek geride ultra saf bir su bırakır.

Bu su arıtma derecesi bile yetersiz kalabilir. Son zamanlardaki eğilim bu arıtılmış suyu (diyalizat konsantresi ile karıştırıldıktan sonra) ayrıca bir ultrafiltrasyon membranından veya mutlak filtreden geçirmektir. Bu ise asıl su arıtma sisteminden geçtikten sonra suda birikmiş olabilecek özellikle bakteri kaynaklı yabancı maddeleri de temizleyerek ek bir koruma sağlar.

Kaynakça

  1. ^ Dunlop, Joanna L.; Vandal, Alain C.; Marshall, Mark R. (2019). "Dialysate sodium levels for chronic haemodialysis". Cochrane Database of Systematic Reviews (İngilizce). 1: CD011204. doi:10.1002/14651858.CD011204.pub2. PMC 6353061 $2. PMID 30646428. 26 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  2. ^ The Ottawa Hospital (TOH). Guide: Treatment options for chronic kidney disease. Ottawa, Ontario:The Ottawa Hospital Riverside Campus;2008
  3. ^ Misra, Madhukar (January 2005). "The basics of hemodialysis equipment". Hemodialysis International. 9 (1): 30-36. doi:10.1111/j.1492-7535.2005.01115.x. ISSN 1492-7535. 
  4. ^ a b Kashiwagi, Tetsuya; Sato, Kazuto; Kawakami, Seiko; Kiyomoto, Masayoshi; Enomoto, Miho; Suzuki, Tatsuya; Genei, Hirokazu; Nakada, Hiroaki; Iino, Yasuhiko; Katayama, Yasuo (2013). "Effects of Reduced Dialysis Fluid Flow in Hemodialysis". Journal of Nippon Medical School (İngilizce). 80 (2): 119-130. doi:10.1272/jnms.80.119. ISSN 1345-4676. 2 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2022. 
  5. ^ Pittard, Joanne D. (2008), "Safety Monitors in Hemodialysis", Handbook of Dialysis Therapy, Elsevier, ss. 188-223, erişim tarihi: 24 Temmuz 2022 

İlgili Araştırma Makaleleri

Şok, kalbin aorta attığı kanın akut olarak azalmasına bağlı bir hipoperfüzyon sendromdur. Şok olgusunda yaşamsal dokulara ve organlara yeterli kan gidemez. Dolaşan kanın azalması, dokuların oksijen ve enerji kaynaklarının kesilmesi, metabolizma artıklarının temizlenememesi anlamına gelir. Başlangıç belirtiler hipotansiyon, bilinç kaybı, ağızda kuruluk, deride solukluk, terleme, nabızda artma/azalma, laktik asidoz, parmak uçlarında ve dudaklarda siyanozdur.

<span class="mw-page-title-main">Ekmek</span> Geleneksel ve temel yiyecek

Ekmek, çeşitli tahıl unundan yapılmış hamurun ateşte, sac üzerinde, tandırda, fırında veya tepside pişirilmesiyle hazırlanan temel gıda. Tek başına tüketilebildiği gibi, yemeğin yanında veya yemeklere ya da yağlara banarak da tüketilebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kansızlık</span>

Anemi, yani halk arasında bilinen adıyla "kansızlık", toplam kırmızı kan hücresi/alyuvar/Eritrosit sayısının azalması veya eritrositlerin içindeki hemoglobin miktarının azalması veya her ikisinin birlikte olması sonucu oluşan bir hastalıktır. Anemi ismi Grekçe: ἀναιμία Grekçe: anaimia, ἀν- an-, "-sız" + αἷμα haima, "kan" kelimelerinden türetilmiştir. Eritrositlerin içinde bulunan hemoglobinin, oksijeni akciğerlerden kapiller arterlere taşıması nedeniyle anemi hücre, doku ve organlarda hipoksiye neden olabilir. Oksijenin hücre canlılığı için elzem olması nedeniyle eksikliği pek çok klinik sonuca neden olur.

Divertikül, sindirim kanalı çeperini geçen mukoza fıtığı. Sindirim kanalının her yanında görülebilirse de, en çok kalınbağırsakta oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Aldosteron</span> Stereoid yapılı hormon

Aldosteron böbrek üstü bezlerinin kabuk katmanı Zona Glomerulosa'da üretilen, kanda sodyum ve potasyum dengesini düzenleyen bir mineralokortikoiddir.

<span class="mw-page-title-main">Diyaliz</span>

Böbrek diyalizi böbrekleri artık bu işlevleri doğal olarak yapamayan kişilerde fazla su, çözünen maddeler ve toksinlerin kandan uzaklaştırılması işlemidir. İlk başarılı diyaliz 1943 yılında gerçekleştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek</span> omurgalılarda bulunan fasulye biçiminde boşaltım organları

İnsanlarda böbrekler, memeli böbreklerinin genellikle dış lobülasyon belirtileri göstermeyen, çok loblu, çok papiller şekilli, iki adet kırmızımsı kahverengi fasulye biçimli kan filtreleyen organlardır. Bunlar retroperitoneal boşlukta solda ve sağdadır ve yetişkin insanlarda yaklaşık 12 santimetre uzunluğundadır. Kanı eşleşmiş renal arterlerden alırlar; kan eşleşmiş renal venlere çıkar. Her böbrek, atılan idrarı mesaneye taşıyan bir tüp olan üretere bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

Hiponatremi bir elektrolit dengesizliği olup, Sodyum'un plazmadaki konsantrasyonunun 135 mEq/L'den daha az olmasıdır. Yetişkinlerde meydana gelen hiponatreminin ana sebebi, böbreklerden su emilimini sağlayan hormon olarak da bilinen Antidiüretik Hormon (ADH)'ın fazla olması veya etkisinin sonucudur.

<span class="mw-page-title-main">Crush sendromu</span> tıbbi durum

Crush sendromu, iskelet kasında ezilme yaralanmasından sonra büyük şok ve böbrek yetmezliği ile karakterize tıbbi bir durumdur. Ezilme yaralanması, vücudun etkilenen bölgelerinde kas şişmesine ve/veya nörolojik rahatsızlıklara neden olan kolların, bacakların veya vücudun diğer kısımlarının sıkışması iken, crush sendromu sistemik belirtilerle birlikte lokalize ezilme yaralanmasıdır. Vakalar genellikle deprem gibi felaketlerde, devrilen duvarların altında kalan kişilerde görülür.

<span class="mw-page-title-main">Berlin Alman Kalp Merkezi</span>

Berlin Alman Kalp Merkezi, Berlin'de kâr amacı gütmeyen bir kamu vakfı olarak kurulmuş olan, bir tıp ve araştırma merkezidir. Merkez kardiyovasküler hastalıkların tedavisinin yanı sıra, kalp ve akciğer transplantasyonu alanında da uzmanlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Toplam çözünmüş katı maddeler</span>

Toplam çözünmüş katı maddeler (ingilizce: total dissolved solids veya TDS), bir sıvıda bulunan moleküler, iyonize edilmiş veya mikro-granüler süspansiyon halinde bulunan inorganik ve organik bileşiklerin kombine içeriğinin bir ölçüsüdür. Bunu TDS metre adında bir cihaz gösterir. Genellikle, operasyonel tanımda, maddelerin iki mikrometre gözenekli bir filtreden süzülüp atılmaya yetecek kadar küçük olması gerekir. Tuzluluk, TDS tanımını oluşturan bazı iyonları içerdiğinden, toplam çözünmüş katı maddelerin normalde tatlı su sistemleri için uygunluğu tartışılmaktadır. TDS'nin başlıca uygulaması, akarsular, nehirler ve göller için su kalitesinin incelenmesidir, ancak TDS genellikle birincil kirletici olarak düşünülmemektedir. Bu, içme suyunun estetik özelliklerinin bir göstergesi olarak ve geniş bir dizi kimyasal kirleticilerin varlığının bir toplam göstergesi olarak kullanılır. Alınan sularda TDS için birincil kaynaklar, tarımsal ve konut akışı, kil zengin dağ suları, toprak kirliliğinin süzdürülmesi, endüstriyel veya kanalizasyon atık su arıtımı tesislerinden kaynaklanan su kirliliği kaynaklı noktalardır. En yaygın kimyasal bileşenler, besin maddesi akışı, genel yağmursuyu akışı ve kalsiyum, fosfatlar, nitratlar, sodyum, potasyum ve klorürdür. Çözünür bir mikro granül oluştuğu sürece, kimyasallar katyonlarca, daha az moleküllü, katyonlar, anyonlar, moleküller ya da yığışmalar olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Diyabetes insipitus</span>

Diyabetes insipitus (DI) , yüksek miktarda seyreltik idrar ve aşırı susuzluk hissi ile karakterize bir durumdur. Üretilen idrar miktarı günde yaklaşık 20 litre kadar olabilir. Sıvı alımının azaltılması idrarın konsantrasyonu üzerinde çok az etkiye sahiptir. Komplikasyonlar dehidratasyon veya nöbetleri içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Dehidratasyon</span> beraberinde metabolik süreçlerin bozulmasına neden olan toplam bir vücut suyu noksanlığı

Dehidratasyon ya da dehidrasyon, fizyolojide, beraberinde metabolik süreçlerin bozulmasına neden olan toplam bir vücut suyu noksanlığı durumudur. Serbest su kaybının, genellikle egzersiz, hastalık veya yüksek çevre sıcaklığı nedeniyle serbest su alımını aştığında ortaya çıkar. Hafif dehidratasyon ayrıca dalma diürezinden de kaynaklanabilir ve bu da dalgıçlarda dekompresyon hastalığı riskini artırabilir.

<span class="mw-page-title-main">Su yumuşatma</span> Sert sudan pozitif katyonların çıkarılması

Su yumuşatma, su arıtma zamanı kalsiyum, magnezyum ve diğer bazı metal katyonların sert su içerisinde uzaklaştırılmasıdır. Elde edilen yumuşak su, sabun kalsiyum iyonlarını paspaslamakla israf edilmediğinden, aynı temizlik çabası için daha az sabun gerektirir. Yumuşak su ayrıca borularda ve bağlantı parçalarında kireç birikmesini azaltarak veya ortadan kaldırarak sıhhi tesisatın ömrünü uzatır. Su yumuşatma, genellikle kireç yumuşatma veya iyon değiştirme reçineleri kullanılarak gerçekleştirilir, ancak su filtreleri sistemlerinde nanofiltrasyon veya ters osmoz membranları kullanılarak giderek daha fazla yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Taşınabilir su arıtma</span>

Taşınabilir su arıtma cihazları, içme amaçlı arıtılmamış kaynaklardan suyu arıtmak için kullanılan, kendi kendine yeten, kolayca taşınan su filtreleme sistemidir. Başlıca işlevleri patojenleri ve çoğu zaman askıda kalan katı maddeleri ve bazı hoş olmayan veya toksik bileşikleri ortadan kaldırmaktır.

<span class="mw-page-title-main">Kronik böbrek hastalığı</span>

Kronik böbrek hastalığı, böbrek yapısında veya işlevinde 3 aydan uzun süreli anormalliklerin görüldüğü bir rahatsızlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Membran biyoreaktör sistemi</span>

Membran biyoreaktör (MBR) sistemi, biyolojik arıtım metotlarından biri olan aktif çamur prosesini membran ayırma prosesiyle birleştiren arıtım teknolojisidir.

<span class="mw-page-title-main">Ornitin transkarmabilaz yetmezliği</span>

OTC eksikliği olarak da bilinen ornitin transkarbamilaz eksikliği, insanlarda en yaygın görülen üre döngüsü bozukluğudur. Ornitin transkarbamilaz, bu bozukluktaki kusurlu enzim, üre döngüsünün proksimal kısmındaki son enzimdir ve karbamoil fosfat ve ornitini sitrüline dönüştürmekten sorumludur. OTC eksikliği, X'e bağlı otozomal resesif bir şekilde kalıtılır, yani erkekler kadınlardan daha sık etkilenir.

<span class="mw-page-title-main">Peristaltik pompa</span>

Peristaltik pompa, makaralı pompa olarak da bilinir ve çeşitli akışkanları pompalamak için kullanılan bir tür pozitif yer değiştirmeli pompa türüdür. Akışkan, dairesel bir pompa gövdene yerleştirilmiş esnek bir hortumdadır. Doğrusal peristaltik pompalar da yapılmış olsa da, çoğu peristaltik pompa döner hareketle çalışır. rotorun, esnek hortumu dönerken sıkıştıran, dış çevresine bağlı bir sıra "makara" veya "silindir" vardır. Hortumun sıkıştırılan kısmı kapatılarak sıvıyı boruda hareket etmeye zorlar. Ayrıca silindirler geçtikten sonra hortum eski haline döndüğü için hortuma daha çok sıvı çekilir. Bu sürece peristalsis denir ve midebağırsak sistem gibi birçok biyolojik sistemde vardır. Genelde hortumu sıkıştıran ve aralarında sıvıyı tutan iki veya daha çok silindir olur. Akışkan, hortumdan pompanın çıkışına basılır. Peristaltik pompalar sürekli çalışabilir veya daha az miktarda sıvı vermek için kısmi devirlerle indekslenipe çalıştırılabilirler.