
Kan, atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden meydana gelmiş kırmızı renkli hayati sıvıdır.

Hormon,, çok hücreli organizmalarda fizyoloji ve davranışı düzenlemek için karmaşık biyolojik süreçler yoluyla uzak organlara veya dokulara gönderilen sinyal molekül sınıfıdır.

Fosfor, simgesi P ve atom numarası 15 olan ve insan vücudunda kalsiyumdan sonra en fazla bulunan kimyasal elementtir.

Anemi, yani halk arasında bilinen adıyla "kansızlık", toplam kırmızı kan hücresi/alyuvar/Eritrosit sayısının azalması veya eritrositlerin içindeki hemoglobin miktarının azalması veya her ikisinin birlikte olması sonucu oluşan bir hastalıktır. Anemi ismi Grekçe: ἀναιμία Grekçe: anaimia, ἀν- an-, "-sız" + αἷμα haima, "kan" kelimelerinden türetilmiştir. Eritrositlerin içinde bulunan hemoglobinin, oksijeni akciğerlerden kapiller arterlere taşıması nedeniyle anemi hücre, doku ve organlarda hipoksiye neden olabilir. Oksijenin hücre canlılığı için elzem olması nedeniyle eksikliği pek çok klinik sonuca neden olur.

Kan şekilli elemanlar ve plazmadan oluşur. Plazmada ortalama 7-8g/dL protein bulunur. Plazma proteinleri 3 ana gruba ayrılır.
- albümin 4,5 g/100 ml
- globülin 2,5 g/100 ml
- fibrinojen 0,3 g/100 ml

Alyuvar, kırmızı kan hücresi veya eritrosit, en yaygın kan hücresi türüdür. Çağdaş bilim insanları laboratuvarda alyuvar geliştirebilmeyi başarmışlardır.
Doku, bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı kökten gelen hücrelerin topluluğu. İlkel canlılar bütün hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin bir araya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel organizmaları meydana getiren çok sayıdaki hücrelerin protoplastları birbirinden cansız hücre çeperleriyle ayrılmış olmakla beraber aralarında sıkı bir ilişki göstermektedir. Böyle hücre çeperi içinde bulunan, birbiriyle sıkı ilişki gösteren, aynı kökenden gelmiş protoplast topluluklarına doku, dokuların özelliklerini konu eden morfoloji biliminin dalına da histoloji denir.

Dalak, hemen hemen tüm omurgalılarda bulunan bir organdır. Yapısında büyük bir lenf noduna benzer şekilde, öncelikle bir kan filtresi görevi görür. Dalak kelimesi Eski Türkçe 'sevda, melankoli' ve 'bir organ, dalak' anlamlarına gelen talak kelimesinden türemiştir.

Atardamar veya diğer adıyla arter, kalpten vücuda kan taşıyan damarlardandır. Pulmoner arter ve umblikal arterler dışında oksijenlenmiş kanı taşırlar.

Kemik iliği, büyük kemiklerin içinde, merkezde yer alan dokudur. Toplam vücut ağırlığının %4'ünü oluşturmaktadır. Bu da yetişkinlerde yaklaşık 2.6 kg'a denk gelmektedir.Yeni kan hücrelerinin periyodik olarak yaşam boyu üretildiği yerdir.
Polisitemi, hemoglobin oranı normal kalmakla birlikte, dolaşan kandaki kırmızı kan hücre sayısının artması. Alyuvarların boylarının normalden küçük olması, plazma kayıplarına bağlı olarak hemokonstrasyon ya da akut bir su kaybı söz konusu olabilir.
Kan doku, kırmızı kan hücreleri ve beyaz kan hücrelerini ve kanın hücresel olmayan sıvı kısmını içine alır. Bu sıvıya plazma denir. Bazen bu doku bağ doku içinde de sınıflandırılır çünkü benzer hücrelerden köken alır.

Plazma hücreleri, plazma B hücreleri ya da plazmositler, organizmanın sıvısal dirençliliğinde çok önemli rol oynayan, antikorları salgılayan immün sistem hücreleri
Lenf ya da Akkan, akyuvar içeren, kan plazmasına benzeyen renksiz sıvı. Başka bir anlatımla lenf damarları içerisinde dolaşan, kan plazması ve lenf proteinlerinden oluşan dolaşım sıvısı.

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.
Atrial natriüretik peptid (ANP), atrial natriüretik faktör (ANF), atrial natriüretik hormon (ANH), cardionatrine, cardiodilatin (CCD) veya atriopeptin olarak da bilinen güçlü bir vazodilatördür. Kalp kası hücreleri tarafından salgılanan protein (polipeptid) yapıda bir hormondur. Vücut su, sodyum, potasyum ve yağ(adipoz doku) homeostazında etkilidir. Kalbin atriumlarında bulunan kas hücreleri(atrial miyositler) tarafından yüksek kan hacmine cevap olarak salgılanır. ANP dolaşım sisteminde suyu azaltarak, plazma sodyum konsantrasyonunu düşürerek ve yağ yükünü azaltarak kan basıncını düşürür. ANP aldosteron hormonuna tam olarak zıt etki gösterir. Aldosteron böbreklerde süzülen ilkel idrardan sodyum tutulmasını sağlıyorken, ANP sodyum kaybını meydana getiriyor.

Kan alma, bir hastalığı iyileştirmek için hastadan kan çekme uygulamasıdır. Uygulama, Antik Çağ ve Orta Çağ'da yaygın olarak kullanılmıştır. 19. yüzyılda insanlar kullanmayı bırakmıştır. Kan alma fikri, Humorism adı verilen eski bir tıp sisteminden gelir: Bu sistem, vücutta farklı sıvıların olduğunu belirtir. Sağlıklı kalmak için hastanın bu sıvılarını dengede tutması gerekiyordu. Kan alma, antik çağlardan 19. yüzyılın sonlarına kadar doktorlar tarafından neredeyse 2.000 yıl süren en yaygın tıbbi uygulamaydı.
MCV, Türkçe karşılığı ortalama gövde hacmi olan bir kan sayımı parametresidir. Kırmızı kan hücresinin hacmini ifade eder ve değerine göre kırmızı kan hücreleri mikrosit, normosit ya da makrosit olarak sınıflandırılır. Tam kan sayımında fL (femtolitre) birimiyle ifade edilir.
Oligosakkarit, az sayıda monosakkarit içeren bir karbonhidrat polimeridir. Oligosakkaritler, hücre tanıma ve hücre bağlanması dahil olmak üzere birçok fonksiyona sahiptir. Örneğin, glikolipidler bağışıklık tepkisinde önemli bir role sahiptir.

Hemositometride Türk çözeltisi %99 asetik asit (glasiyal) ve damıtılmış su içinde hazırlanan bir hematolojik boyadır. Çözelti, kan örneğindeki kırmızı kan hücrelerini ve trombositleri yok eder ve beyaz kan hücrelerinin çekirdeklerini boyayarak görülmelerini ve sayılmalarını kolaylaştırır.