İçeriğe atla

Hemangioma

Hemangioma (angioma; hemanjiyom), kan damarlarının iyi huylu tümörüdür. Olguların çoğu baş-boyun bölgesinde, 1/3'ü karaciğerdedir. Çocuklarda görülen iyi huylu tümörlerin yaklaşık %7'sini oluşturan hemangiomalar, puberteyle birlikte kendiliğinden gerilemekte ve silinmektedir. Cerrahi yöntemlerle çıkarılan oluşumlarda yineleme (residiv) olasılığı vardır.[1][2]

Kavernöz hemangioma: Yüz derisindeki doğumsal tümör

Başlıca 3 tip hemangioma vardır:[1][2][3]

Kapiller hemangioma: Kapiller damarların deride ve ağız mukozasında çok sık görülen iyi huylu tümörüdür.

Kavernöz hemangioma: Orta çaplı damarların iyi huylu tümörüdür. Kalıtsal bir hastalık olan  “von Hippel-Lindau hastalığında serebellumda, beyin sapında, gözlerde ve iç organlarda kavernöz hemangiomlar bulunabilir.[1][2]

Kapiller hemangioma: Kol derisinde doğumsal damar tümörü

Granuloma pyogenicum (Piyojenik granülom; Lobuler kapiller hemangioma), deride ve ağızda mukozasında (özellikle dişetinde), kalınca bir sapı olan yuvarlakça, kırmızı renkli, yüzeyleri genellikle ülserli (kanayan) oluşumlardır.[1][2][3] Gebelerde görülen tipi "granuloma gravidarum" olarak tanımlanır.[1][3]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015
  2. ^ a b c d Goljan EF. Rapid Review Pathology. 5th edt., Elsevier, Philadelphia, 2019
  3. ^ a b c Tahsinoğlu M, Çöloğlu AS, Erseven G. Dişhekimleri için Genel Patoloji, Altın Matbaacılık, İstanbul, 1981

İlgili Araştırma Makaleleri

Tümör (ur; neoplasm; tumor) tanımı önceleri vücuttaki herhangi bir şişlik ya da kitle için kullanılırdı. Sonraları hücrelerin kuralsız ve sınırsız çoğalmaları nedeniyle oluşan kitleler için kullanılmaya başlandı. Yaşamın herhangi bir döneminde organizmanın bir bölümündeki hücre­ler biyolojik niteliklerini düzenleyici kurallara uyum göstermez ve sınırsız ola­rak çoğalabilir (otonomi). Bu nitelikleri içeren bir kitleye tümör ya da neoplazm (neoplasm; yeni gelişen kitle) adı verilir. Tümör kitleleri vücudun kendi hücrele­rinden yapılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ödem</span>

Ödem, kan sıvısının damar dışına çıkması ve hücreler arasındaki sıvının artışı olgusudur. Ödemin yaygın biçimine anazarka (anasarca) denir. Ödem olgusunun temel ilkesi, kan sıvısı ile hücre dışı (ekstrasellüler) sıvı arasındaki dengenin yitirilmesidir. İnsan vücudunda ortalama 40 litre sıvı vardır. Bu sıvının yaklaşık ½ ‘si hücrelerin içindedir. Öteki yarısı ise kanı, lenf sıvısını ve hücreler arasındaki sıvıyı oluşturur. Kan ve lenf sıvılarının dengesini proteinler sağlar. Bunların dışındaki sıvı türlerinin dengesi elektrolitlere bağlıdır. Hücre içi sıvı dengesini potasyum, hücre dışı sıvı dengesini ise sodyum denetler.

<span class="mw-page-title-main">Melanin</span>

Melanin, suda erimeyen genellikle kahverengi-sarı, fazla yoğunlaştığı bölgelerde kara renkli bir pigmenttir. Doğadaki üç kahverengi pigmentten biridir; öteki ikisi lipofuscin ve hemosiderin’dir. Gözün irisinde mavi ya da yeşil renkli olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kaposi sarkomu</span>

Kaposi sarkomu, insan herpes virüsü 8 (HHV8) olarak da bilinen Kaposi sarkomu herpes virüsünün (KSHV) neden olduğu bir damar tümörüdür. İlk defa 1872'de Macar dermatolog Moritz Kaposi tarafından tanımlanmıştır. 1980'lerde HIV/AIDS'in Batı dünyasında da yayılmaya başlamasıyla birlikte görülme sıklığı da artmıştır. Etkeni olan virüs (KSHV) ise 1994'te tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kistik higroma</span>

Kistik higroma, kan damarlarının kavernöz hemangioma’larına benzeyen iyi huylu bir tümördür. Genellikle çocuklarda, boyun ve koltukaltı (aksilla) bölgesinde ortaya çıkar. Karın içinde oluşan tümörler de görülebilmektedir. Büyük tümörler bulundukları yerlere deformasyonlara neden olurlar.

<span class="mw-page-title-main">İskemi</span> Dokulara kan akışında eksiklik

İskemi (ischemia) yerel kanlanma eksikliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Metastatik kalsifikasyon</span> Metastatik Kalsifikasyon

Metastatik kalsifikasyon, normal dokulara kalsiyum tuzlarının çökmesi olgusudur: nedeni, kandaki kalsiyum düzeyi yükselmesidir (hiperkalsemi). Distrofik kalsifikasyonda, kandaki kalsiyum düzeyi normaldir, kalsiyum tuzları nekrotik ve dejenere dokulara çöker. Metastatik kalsifikasyon vücutta yaygın olarak gelişebilmekle birlikte başlıca damarları, böbrekleri, akciğerleri ve mide mukozasını etkiler.

Dev hücreli reparatif granülom ya da dev hücreli granülom, çoğunlukla dişetleri ya da çene kemiklerinde ortaya çıkan, nedeni kesin olarak bilinmeyen oluşumlardır; son yıllarda yüz kemiklerinde, el ve ayak parmak kemiklerinde ortaya çıkan dev hücreli lezyonların reparatif granülom olguları bildirilmektedir. Adlandırılmasındaki en önemli öge, mikroskopik incelemede çok sayıda osteoklastik dev hücresinin bulunmasıdır. Kemik içinde oluşanlar “santral tip”, dişetlerinde meydana gelenlerse “periferik tip” olarak nitelenirler. Kökenleri tartışmalıdır; onarım dokusu, displazi, tümör ya da reaktif lezyon oldukları düşünülmekte, ancak kesin ayrım yapılamamaktadır.

Fibrozis (fibrosis), bir dokudaki ya da organdaki yoğun bağ dokusu artışına bağlı olarak ortaya çıkan katılaşmadır. Artan bağ dokusu kollagen liflerden zengin olduğu için “fiber ya da fibre” kökünden türetilmiş, “-osis” takısıyla da patolojik bir artışı betimleyen “fibrosis” tanımı ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ülser</span> Vikimedya anlam ayrımı sayfası

Erozyon (erosion) ve Ülser (ulcus), deri ve mukozaların nekrozlu yangısıdır. Deri ve mukozalardaki yüzeysel nekrozla erozyon (erosion) denir. Yalnız epitel tabakası or­tadan kalkmıştır. Rejenerasyonla iz bırakmadan iyileşir ya da derinleşerek ülser halini alır. Bir ülserde, deri ve mukozanın epitel örtüsüyle birlikte daha derin katmanlar da nekroza uğrar, erir ve yerinde defekt bırakır.

<span class="mw-page-title-main">Melanotik nevus</span> Sağlık durumu

Melanotik nevus , insanların büyük bölümünde bir ya da birkaç tane olabilen, melanin üreten hücrelerin (melanosit) iyi huylu tümörüdür. Çoğunlukla saplı ya da kalın bir tabanı olan, bazıları yüzeyden dışa bir tümsek (papül) oluşturan, kahverenginin değişik tonlarında renkleri olan oluşumlardır. Klinik ve patolojik olarak çeşitli türleri vardır:

<span class="mw-page-title-main">Von Hippel-Lindau hastalığı</span>

von Hippel-Lindau hastalığı (Hemangioblastoma), otozomal dominant yolla aktarılan kalıtsal bir hastalıktır. Birçok organda kapiller hemangioblastoma olarak adlandırılan tümör vardır. Beyincikte (serebellum) içi sıvıyla dolu kistik bir boşluğu dolduran kapiller hemangioblastoma kitlesi bu hastalıkta karşılaşılan temel bulgudur. Bu yerleşime ek olarak gözde ağ tabakada (retina) ve/veya beyin sapında kapiller hemangioblastoma saptanır. Ayrıca akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas, epididim hemangioblastomaları olabilir. Damar tümörü dışında böbrek kanseri, adrenal bezde ya da çevresinde feokromositoma, pankreasta nöroendokrin tümör, kulakta endolenfatik kese tümörü bulunabilir. Böbreklerde, epididimde ve pankreasta kistler vardır. Kan incelemelerinde, hemangioblastomada üretilen eritropoietinin etkisiyle aşırı alyuvar üretimi (polisitemi) saptanır. Ağız mukozasında çok sayıda varis vardır.

Damar tümörü (angioma); atardamarları, toplardamarları, lenf damarlarını ya da kapiller damarları taklit eden damarsal oluşumların genel adıdır. Normal damarlarda olduğu gibi, kalın ya da ince bir çeperleri vardır ve içyüzleri endotel hücreleriyle döşelidir. Hemen her organın tümörlerinde olduğu gibi, damar tümörlerinin de iki ana grubu vardır:

<span class="mw-page-title-main">Kapiller lenfangioma</span>

Kapiller lenfangioma (Lymphangioma circumscriptum), kan damarlarının kapiller hemangiomlarının benzeridir; ancak ince lenf damarlarından oluşur ve içlerinde alyuvarlar içermeyen lenf sıvısı vardır. Çoğunluğu baş-boyun bölgesi ve koltukaltı (aksilla) derisinde ortaya çıkar. Genellikle yüzeyde tümsek oluşturur ya da 1–2 cm çapında saplı oluşumlar yapar. Mikroskopla yapılan incelemelerde, epidermisin hemen altında, içlerinde alyuvar içermeyen lenf sıvısı bulunan, bazıları genişçe küçük damar yığınları görülür.

<span class="mw-page-title-main">Kapiller hemangioma</span>

Kapiller hemangioma, deride ve ağız mukozasında en sık görülen damar tümörlerdir. İç organlarda yerleşimlerine de rastlanır. Yenidoğanlarda çok sık saptanan "çilek tipi kapiller hemangioma"lar; ilk aylarda hızla büyüyen, 1-3 yaşları arasında solmaya başlayan ve neredeyse %90'ı 7 yaş dolaylarında kaybolan deri tümörleridir. En küçüklerinin çapları birkaç milimetredir; büyük tümörlerin çapları santimetrelerle anlatılır. Pembe-kırmızı-mor renklerin karışımını yansıtan, deri yüzeyinin hemen altında ya da deriyi hafifçe kabartacak biçimde, üzerleri epidermisle örtülü oluşumlardır. Saplı olan tümörlere de rastlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kavernöz hemangioma</span>

Kavernöz hemangioma, kapiller hemangiomlardakine benzer yerleşim gösterirler; ancak, daha derinde ve daha büyüktür, sınırları belirsizdir. Çevre dokulara olumsuz etkileri nedeniyle cerrahi yolla çıkarılmaları gerekebilir. 1–2 cm çaplarında, morumsu-kırmızı, yumuşak sünger kıvamında tümörlerdir. Yüzde, kollarda ve bacaklarda daha büyük tümörler görülebilir. Çoğu olguda herhangi bir sorun yaşanmaz. Yüz bölgesindeki tümörler estetik açıdan önemlidir. Yüzeye yakın olanlara gelen travmatik etkiler kanamalara neden olur. İç organ tümörüne radyoloji teknikleriyle tanı konur.

<span class="mw-page-title-main">Granuloma pyogenicum</span>

Granuloma pyogenicum, deride ve ağızda mukozasında, kalınca bir sapı olan yuvarlakça, kırmızı renkli, yüzeyleri genellikle ülserli (kanayan) oluşumlardır. Ansızın ortaya çıkar ve özellikle travma sonrasında hızla büyürler; bu özellik, hastalarda kanser korkusuna neden olur. Mikroskopla yapılan incelemelerde, klasik kapiller hemangioma yapısına ek olarak, granülasyon dokusunu andıracak biçimde ödem, nötrofil polimorflar, makrofajlar ve lenfositler saptanır. Tedavisi cerrahi yöntemlerle çıkarılmasıdır; yineleme olabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Glomus tümörü</span>

Glomus tümörü (glomangioma), vücut ısısını düzenleyen (termoregülasyon), özel bir arter-vena (arteriovenöz) kombinasyonu olan glomus'lardan kökenli glomus tümörü, düz kaslardan zengin iyi huylu bir tümördür. Tümörlerin çoğu tırnakların altında ortaya çıkar. Tırnak altında yuvarlakça, kırmızımsı-mavi renk yansıtan, katı, çapları 10 mm’nin altında tümörlerdir. Küçük olmalarına karşın yapılarındaki düz kasların kasılması güçlü ağrılara neden olur. Mikroskopik incelemelerde, birbirleriyle kaynaşan geniş damar kesitleri çevresinde düz kas hücrelerini anımsatan özgün hücreler görülür.

<span class="mw-page-title-main">Hemangioendotelioma</span>

Hemangioendotelioma, damar tümörleri arasında gri alanda kalan oluşumlardır; iyi huylu tümör nitelikleri içeren örneklerine karşın tam bir kanser gibi davranan olgular da vardır. Hemangioendotelioma nitelikleri içeren tümörlerin en özgünü “epiteloid” olarak tanımlanan tiptir. Epiteloid hemangioendotelioma, orta ve büyük çaplı venaların (toplardamar) çevresinde ortaya çıkan, erişkin yaşlarda görülen bir tümördür. Mikroskopla yapılan incelemede damar yapısı belirgin değildir; ancak, çevrelerinde epitel hücrelerini anımsatan geniş sitoplazmalı hücre grupları izlenir. Epiteloid yapısı nedeniyle karsinom ya da melanoma ile karışabilir.

Hemangioperisitoma, mikroskopta incelendiğinde geyik boynuzu gibi dallanmalar gösteren damar yapılarını içeren bir tümördür. Kapiller ve venül türündeki damarların çevresinde bulunan, damarların genişleme-daralma işlevlerini sağlayan hücreler olan "perisit”lerden kökenli oldukları varsayılmaktadır. Olguların önemli bir bölümü leğen kemiği (pelvis) içindeki dokularda, kalçalarda ve bacaklardadır. 5–15 cm çaplarında bir kitle oluştururlar. Orta yaşlı kadınlarda görece sık görülen hemangioperisitomaların 1/3'ü kanser davranışı gösterir; tümör kitlesi büyüdükçe habisliği de artar.