İçeriğe atla

Helyofobi

Helyofobi Güneş'e veya herhangi bir parlak ışığa korku duymaktır.[1] DSM-5'e göre, helyofobi özgül fobi kategorisi altında listelenecektir.[2]

Nedenleri

Fobiler, bir tür anksiyete bozukluğu olarak sınıflandırılır. Rachman üç olasılık tanımlasa da, fobi başlangıcının genellikle fark edilebilir bir nedeni yoktur: klasik koşullanma, dolaylı edinim ve bilgisel/eğitimsel edinim olabilir.[3] bu durumda, örneğin şiddetli güneş yanığı, kronik ışıkla tetiklenen migrenler veya parlak güneş ışığı gibi travmalar sebep olabilir.

Belirti ve bulgular

Semptomları kişiden kişiye değişir, hafif helyofibisi olanlar; Yüksek Işık karşısında mide bulantısı, rahatsızlık, uyuşukluk ve halsizlik yaşayabilirler. Şiddetli helyofobisi olanlar ise; endişeli hissedebilir hatta panik atak bile geçirebilirler. Diğer semptomlar arasında aşırı duyarlılık, odaklanamama, kapana kısılmış hissetme, düzensiz kalp atışı, solunum güçlüğü, hiperventilasyon, ağız kuruması, terleme ve kas kasılmaları ve psikolojik acı hissi sayılabilir. Bu psikolojik acı hissi kişi güneşe maruz kalmasının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Dışarıdan Fiziksel olarak hiçbir belirti olmamasına rağmen kişi gerçekten acı yaşadığını hisseder.[3] Kornea dikleşmesi-Keratokunus- (güneş ışığına ve parlak ışıklara aşırı optik hassasiyetle sonuçlanan bir göz bozukluğu), parlak ışıkla tetiklenebilen migren ve cildin güneş ışığına aşırı hassas olmasına neden olan porfiri kutanea tarda gibi diğer tıbbi durumları hasta parlak ışıklarla ilişkilendirmeye başlarsa helyofobi oluşması kaçınılmazdır.

Günlük Hayata Etkileri

Hastalar, korkularının şiddetine bağlı olarak, gündüzleri dışarı çıkarken uzun, koruyucu giysiler giyebilir veya güneş şemsiyesi taşıyabilirler veya güneş varken hiç dışarı çıkmayabilirler. Hastalar, hasta olmayanlara göre daha fazla evde kaldıkları için, D vitamini eksikliği yaşarlar. Bununla birlikte, D vitamini takviyeleri alarak veya D vitamini takviyeli gıdalar tüketerek vitamin eksikliğini giderilebilirler. Kendilerini izole ederler, bu da yalnızlık ve depresif duygudurumu meydana getirebilir.[4]

Tedavi

Heliofobi, konuşma terapisi, Sistematik duyarsızlaştırma terapisi, kendi kendine yardım teknikleri, destek grupları ve bilişsel-davranışçı terapi kullanılarak tedavi edilebilir.[1]

Ayrıca bakınız

Fobiler listesi

Kaynakça

  1. ^ a b Heliophobia: the Fear of the Sun. Tammy Duffy. 
  2. ^ DSM-5. Washington, DC, London, England: American Psychiatric Publishing. 2013. s. 116–117. ISBN 978-0-89042-556-5. 
  3. ^ a b Rachman, Stanley (1978). Fear and Courage (2. bas.). San Francisco: WH Freeman & Co. ISBN 978-0716720614. 
  4. ^ "Dietary Supplement Fact Sheet: Vitamin D". Ulusal Sağlık Enstitüleri. 25 Ekim 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2011. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Piridoksin</span> kimyasal bileşik

Piridoksin, bir diğer adıyla B6 vitamini, özellikle protein metabolizmasında çok önemli bir koenzimdir ve birçok nörotransmitterin sentezinde rol alır. Besinler Piridoksamin ve Piridoksal şeklinde de bulunabilir. Aktif şekli Piridoksalfosfat'tır (PLF). Kolaylıkla bozulur, bu yüzden güneş ışığından, bazik ortamlardan uzak tutulmalıdır. İşlenme ve pişirme sırasında da kolaylıkla bozulur.

Porfiria, hem biyosentezinde yer alan enzimlerin doğuştan ya da kazanılmış bozukluğu ya da eksikliği sonucunda gelişen bir hastalıktır. Fotosensitivite ve nöropsikiyatrik bulgular sebebiyle vampir efsanelerinin yayılmasına sebep vermiştir. Porfirinlerin ya da kimyasal öncülerinin biriktiği yere göre akut (hepatik) porfiria ya da kutanöz (eritropoetik) porfiria olarak iki ana grupta incelenir. Ortaya çıkışları nörolojik komplikasyonlarla, cilt bozukluklarıyla ya da nadiren her ikisiyle olur. Hastalık, ismini Yunancada morumsu pigment anlamına gelen porphyra kelimesinden almıştır. Bu da, atak sırasında hastaların idrar ve dışkılarının bu rengi almasıyla ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Panik atak</span> aniden başlayan yoğun korku ve endişe nöbeti

Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya kötü bir şeyin olacağı hissiyle karakterize; aniden gelen yoğun korku dönemidir. Semptomların şiddeti dakikalar içinde yükselmektedir. Genellikle bir atak yaklaşık 30 dakika sürer, ancak bu süre saniyeler ila saatler arasında değişebilir. Atak sırasında kontrolünü kaybetme korkusu ve göğüs ağrısı da görülebilir. Panik ataklar kişiye fiziksel olarak herhangi bir zarar vermez.

<span class="mw-page-title-main">Histeri</span> psikonevrotik bozukluk

Histeri veya isteri, psişik ve motor bozukluklar, özellikle duygusal reaksiyonlarda taşkınlık, ani sinirlenme, hareket bozuklukları, geçici kişilik değişimi ve günlük hafıza kaybı gibi çeşitli sistemlere ait psikosomatik şikayetlerle belirgin psikonevrotik bozukluk. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında aşırı hayal gücü veya korkuları ifade eden nevrotik zihinsel bir hastalığı tanımlar. Histeri, hastalarda ani, sinirsel, nevrotik bir hastalık olarak bilinir. Histerik hasta, kendindeki ruh sağlığının bozukluğundan habersizdir.

<span class="mw-page-title-main">Araknofobi</span> Örümcek korkusu

Araknofobi veya Araknofobya bir spesifik fobidir, Örümcek korkusuna verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Katatoni</span> Psikoloji

Katatoni, psikomotor belirtilerle karakterize bir klinik tablo. İlk kez 1874 yılında, Karl Ludwig Kahlbaum tarafından tanımlanmıştır. Psikiyatrik bozukluklar dışında başka çeşitli tıbbi nedenlerle de ortaya çıkabilir.

Ataque de nervios (İspanyolca telaffuz: [ atake DE nerβjos ], Portekiz: ataque de nervos, telaffuz: [ ɐtaki dʒi neʁvus ] veya [ ɐtakɨ ðɨ neɾvuʃ ], aynı zamanda "Porto Rikolu Sendromu" olarak da bilinir. Kültüre özgü psikolojik bir sendrom olan Ataque de Nervios yaygın olarak Karayipler'de yaşayan Latin halkta ve diğer Latin kültürüne sahip insanlarda görülür. İngilizcede "attact of the nerves" çevrilen bu sendrom;Türkçede "sinir krizi" olarak tanımlanır.Belirtileri geçici ve tipik olarak ani, şiddetli psikososyal strese karşı ortaya çıkar.Bu durum belirtilerinin belirli bir desen oluşturmasından dolayı sinirli hissetmek gibi genel bir terim olarak kullanılmaktan çok kültüre özgü bir form olarak atfedilir. Appendix I'in gözden geçirilmiş dördüncü baskısı "Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders " Mental Bozuklukların İstatistiksel El Kitabı adlı kitabında kültüre özgü sendrom olarak yer alır.

Nekrofobi, Ceset görülmesi ya da ölümün düşünülmesi sonucu ortaya çıkan saplantılı ve aşırı korkudur. Fobiye sahip kişi, gerek başka insanlara karşı saldırganlık ve öldürme itkisi duymanın, gerek yasaklanmış olduğunu düşündüğü cinsel içgüdülerini doyuma ulaştırmanın “cezasını” çekmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Entomofobi</span>

Entomofobi, bir veya daha fazla böcek türüne karşı aşırı veya gerçekçi olmayan korku ile karakterize edilen bir fobidir. DSM-5 tarafından fobi olarak sınıflandırılmıştır. Daha spesifik durumlar apifobi ve myrmecopfobi nu içerir. Bir kitap, ABD nüfusunun %6'sının bu fobiye sahip olduğunu iddia etmektedir.

Kinofobi, köpeklerden korkma durumudur. Kinofobi, "hayvan fobileri" altında belirli bir fobi olarak sınıflandırılır. Teksas Üniversitesi Anksiyete Bozuklukları Araştırmaları Laboratuvarı'ndan Dr. Timothy O. Rentz'e göre hayvan fobileri, spesifik fobilerin en yaygın olanı arasındadır ve bunların %36'sı kedi ve köpek fobileridir.

Autofobi aynı zamanda monofobi, isolofobi veya eremofobi, olarak adlandırılan, yalnız kalma fobisidir; bencil olma korkusu veya yalnız kalma korkusudur. Hastaların fiziksel olarak hasta olmaları gerekmez, ama göz ardı edildiklerini ya da sevilmediklerini düşünürler. İfade edilenin aksine, kelimenin anlamı, autofobiyi "kendinden korkma" olarak tanımlamaz. Bozukluk tipik olarak diğer anksiyete bozukluklarından kaynaklanır ve bunlarla ilişkilidir.

Equinofobi veya hippofobi atlara karşı duyulan psikolojik bir fobidir. Equinofobi Yunancadaki φόβος (phóbos), anlamı "korku" ve Latin kelimesi equus, anlamı "at"'ın birleşmesiyle oluşmuştur. Hippofobi kelimesi ise Yunancadaki phóbos kelimesi ile Yunancadaki at anlamına gelen, ἵππος (híppos) kelimesinin birleşmesi ile oluşmuştur.

Kleptomani bir kişinin belirli bir neden olmaksızın gösterdiği istemsiz hırsızlık davranışıdır. Ruhbilimde dürtü kontrol bozukluğu sınıfında incelenen bu olgu, kişisel kullanım ve ekonomik kazanç gibi gereksinimlerden bağımsız biçimde ortaya çıkmaktadır. Olgu, kaygı ve yeme bozukluğuyla da ilişkilendirilmektedir.

Maruz bırakma terapisi, davranışçı terapide anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan bir tekniktir. Maruz bırakma terapisi, hedef hastayı herhangi bir tehlikeye neden olmaksızın kaygı kaynağına veya bağlamına maruz bırakmayı içerir. Bunu yapmanın, endişelerini veya sıkıntılarını aşmalarına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Prosedürel olarak, laboratuvar kemirgenleri üzerinde geliştirilen korku yok olma paradigmasına benzer. Çok sayıda çalışma, genel anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, TSSB ve spesifik fobiler gibi bozuklukların tedavisinde etkinliğini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Stupor</span> hareketlerin tam veya tama yakın kaybı (hastalık - bilinç durumu)

Stupor, kritik zihinsel işlev eksikliği ve etkilenen kişinin neredeyse tamamen tepkisiz olduğu ve sadece ağrı gibi yoğun uyaranlara cevap verdiği bir bilinç seviyesidir. Kelime Latince stupor köken almaktadır.

Filofobi aşık olma ya da duygusallık korkusu DSM-5 dahil değildir. Genellikle kişinin duygusal karmaşa içinde karşı karşıya kalmasıdır ancak kronik bir fobide olabilir. Yaşamı ve insanlarla iletişimi olumsuz etkiler. Bir diğer olumsuz yönü ise kişiyi tecritte tutmasıdır. Sevgiyi yasaklayan dini ve kültürel olgular dolayısı ile ortaya çıkabilir. Kişinin içinden gelen tepkiye karşı belli bir suçluluk ve hayal kırıklığını temsil eder.

Özgül fobi, belirli nesnelere veya durumlara maruz kalmayla ilgili mantıksız veya irrasyonel bir korkuya denk gelen her türlü kaygı bozukluğuna verilen isimdir. Sonuç olarak, etkilenen kişi nesnelerle veya durumlarla ve ciddi vakalarda herhangi bir söz veya tasvirle temastan kaçınma eğilimindedir. Korku, kişileri günlük yaşamlarında verimsiz hale getirebilir.

Fobofobi, fobilerden korkma veya korkmaktan korkma olarak tanımlanan ve yoğun anksiyete ve somatik hislere neden olan bir fobidir. Fobofobi, agorafobi gibi anksiyete bozuklukları ve panik atak ile doğrudan ilişkilidir. Bir hasta fobofobi geliştirdiğinde, durumu teşhis edilmeli ve tedavi edilmelidir.

Pirofobi, ateş korkusuna verilen isimdir. Bu fobi, belki de insanlığın ateşi keşfetmesinden bu yana süregelmiş, eski ve ilkel bir fobidir. İnsanın ateşe karşı anlaşılabilir tepkisi ile ilgili olarak, hayvanların ateş korkusu pirofobik olarak kabul edilemez çünkü genel tehlikesinin ötesinde ateşin amacını anlamadıkları düşünülmektedir.

DSM-IV ruhsal bozukluk sınıflamasına göre yaralanma fobisi, kan-enjeksiyon-yaralanma tipi, özgül bir fobidir. Anormal ve patolojik boyutta bir yaralanma korkusudur.