İçeriğe atla

Helios

Helios
Dört atlı arabasında Helios, MÖ 4. yüzyılın başlarında, Athena tapınağı, Troya
Güneş'in Efendisi Titan
Özellikleri
AlanıGökyüzü, Olan biten her şeyi görmek
MekânıKolkhis (Güneş'in doğduğu diyar)-Erytheia (Güneş'in battığı diyar)
SembollerBoğa, At, Ateş tekerleği, Horoz[1]
GörünüşüGenellikle başında Güneş ışınlarını simgeleyen tacıyla, 4 atın çektiği bir savaş arabasına binerken, sakalsız güzel yüzlü bir erkek
Kişisel bilgileri
EbeveynlerHyperion ve Theia
KardeşlerEos ve Selene
EşiPerseis
ÇocuklarAietes, Perses, Kirke, Pasiphae, Aktis, Elektryo, Phaeton, Lampetia, Phaithusa

Helios, eski Yunan dininde ve mitolojisinde Güneş Tanrısı ve Güneş'in kişileştirilmiş varlığıdır. Işık saçan bir taçla ve gökyüzünde dört atlı bir arabayla betimlenir. Yeminlerin bekçisi ve görme yetisinin de tanrısıdır.

Helios, eski Yunan’da Olymposluların çevresinde sıkça yer alan bir tanrı değildi. İkinci derecede bir tanrı olmasına karşın daha geç dönemlerde Romalıların güneşle ilişkili, özellikle Apollo ve Sol isimleriyle andıkları tanrılarla özdeşleştirilmesine bağlı olarak tapınımı önem kazanmıştır. İmparator Julianus MS 4. yüzyılda Helios'u Roma'nın kısa ömürlü geleneksel dinsel törenlerini canlandırma etkinliğinin merkezine koymuştur.

Mitoloji

Doğumu, ilişkileri ve çocukları

Hesiodos’un Theogonia (Tanrıların Doğuşu) kitabında belirttiği üzere Helios 6 erkek Titan’dan biri olan Hyperion ile 6 dişi Titan’dan biri olan Theia’nın oğludur. İki kız kardeşinin adları Eos (Şafak) ile Selene’dir (Ay). Mit yazarlarının öykülediği ilişkileri arasında Helios’un iki Okeanid’le olan ilişkisi öne çıkmaktadır: Bunlardan Klymene’den "Phaethon" adında bir oğlan ile "Heliades" grup ismiyle anılan kızlar doğmuştur. Diğer Okeanid Perseisden de kişisel öyküleri mitolojide sıkça dile getirilen Kirke, Pasiphae, Aietes ve Perses isimli çocukları olmuştur. Torunlarından Medea (Aietes'in kızı) büyücü karakteriyle mitolojinin ve oyun yazarlarının ünlü kahramanıdır. Helios'un diğer bir sevgilisi de Poseidon'un eşi Amphitrite'den veya Aphrodite'den olma kızı Rhodedir, Rodos Adası'na ismini vermiştir. Rodos'taki Helios kültünün kökenidir.[2][3] Ayrıca Homeros, Odysseia'nın 12. kitabında Helios'un Neaira isimli bir nympha'dan Lampetia ile Phaethusa adlarında iki kızı olduğundan söz eder.

Üstlendiği görev

Helios, her sabah Eos'un hazırladığı ve atlarını koştuğu Güneş'in altın arabasını bilinen dünyanın doğusundan, Kolhis'ten (bugünkü Gürcistan) gök kubbeye doğru yola çıkarıp her gün izlediği yola sadık kalarak Güneş'i insanları yakacak denli yere yakın, onları donduracak denli yerden uzak tutmadan sürer, akşam olunca da yolculuğunu bilinen dünyayı kuşatan Okeanos'un batı ucundaki sularında sonlandırır. Gece olunca yolculuğun başladığı doğuya dönmek için gündüz gökyüzünden yaptığı yolculuğun tersini  bilinen dünyayı kuşatan Okeanos üzerinde yapmak zorundadır. Bunun için zanaatkâr tanrı Hephaistos'un armağan ettiği altından yapılma tekneyi kullanır.[3]

Yer aldığı mitoslar

Phaethon

Helios'un yer aldığı söylenceler arasında en iyi bilineni oğlu Phaethon ile yaşadığı bir günü bile doldurmayan talihsiz serüvendir; çünkü Phaeton babasının görevini bir günlüğüne üstlenmek istemiş ama başarılı olamamıştır. Onun öyküsünü Ovidius 'Dönüşümler' kitabında anlatır. (Phaethon)

Persephone’nin kaçırılışı

Ölüler Diyarı'nın kralı Hades, kendine bir kraliçe ararken yeryüzüne çıkıp kardeşi Zeus'un Demeter'den olan kızı Persephone'yi kaçırdığında Demeter analık özlemi içinde diyar diyar kızını ararken Perses'in kızı Hekate'nin yönlendirmesiyle Helios'a başvurmuştu. Her şeyi ilk gören, bu nedenle ışığının düştüğü her şeyden haberi olan ve bu niteliğinden ötürü Panoptes (her şeyi gören) unvanını alan Helios'a kızını görüp görmediğini sorduğunda aldığı yanıt ana Demeter'i perişan etmişti. Persephone Ölüler Diyarı'na kaçırılmıştı. Bu işi yapan Hades'ti, bu olaya göz yuman da Zeus.[4]

Ares ile Aphrodite’nin yasak aşkı

Bu iki Olymposlunun yasak aşkının açık edilmesinde yine Helios'un Panoptes niteliği rol oynamıştı. Aphrodite demirci/zanaatkâr tanrı Hephaistos'la evliydi ama kocasını savaş tanrısı Ares'le aldatıyordu. Buna tanık olan Helios, Hephaistos'u haberdar etmiş, o da hemen işliğine gidip görünmeyecek denli ince, demirden bir ağ örmüş, âşıkların yasak aşklarını yaşadıkları yatağa uygun bir biçimde sermişti onu. Bunu yaparken üzüntülüydü, çünkü o yatak kendi gerdek yatağıydı. Tuzağını kurduktan sonra Lemnos (Limni) Adası'na gideceğini söyleyerek evinden ayrılınca âşıklar tekrar buluşmuş, ancak sabah olup da tuzaklı yatakta kımıldayamaz duruma geldiklerinde Helios yine devreye girmiş ve hemen Hephaistos'a haber vermişti. Talihsiz koca da Olymposluları çağırmış ve kurduğu tuzağa takılan âşıkları onların huzurunda utanç içinde bırakmıştı.[5]

Zaman içinde bu öyküye yapılan bir eklentide Helios'un ismi bir kez daha geçer. Buna göre Helios'un âşıkların ilk buluşmasını açık etmesi üzerine Ares, Alektryon isimli bir askeri Hephaistos'un gelişini haber vermesi için kapıya nöbetçi koyar. Fakat asker uyuyup kalınca Helios'un Hephaistos'u uyarması kaçınılmaz olur. Sonuçta olan zavallı nöbetçi askere olur. Öfkeli Ares güneşin ilk ışığını görür görmez haber versin diye onu horoza dönüştürür.[6]

Leukothoe ve Klytie

Aphrodite'nin, yasak aşkını açık ederek kendisini Olymposluların huzurunda küçük düşüren Helios'a duyduğu öfke öç duygusuna dönüşür. Tanrıça aşk konusunda kendisini inciteni yine aşkla incitmek ister.[7] Helios'u diğer eş ve sevgililerini unutturacak kadar çılgın bir aşkla Leukothoe adında bir prensese âşık eder. Helios'un tutkunları arasında sevgisine karşılık bulamayan Klytie de vardır. Gözleri Leukothoe'den başkasını görmeyen Helios önce Leukothoe'nin annesinin görünümüne bürünerek kızın odasına girer, sonra da gerçek kimliğine dönüşerek ona yaklaşır. Tanık olduğu bu birliktelikle kalbi kırılan Klytie öfke ve kıskançlık duyguları içinde Leukothoe'nin babasına gidip kızının yaşadığı ilişkiyi açık eder. Gazaba gelen yabanıl karakterli kral baba kızını canlı canlı gömer. Helios kederler içinde ışınlarıyla sevdiceğine ulaşmaya çalışır ama Leukothoe'nin ölümüne engel olamaz. Mezara güzel kokulu nektar serpmekten başka bir şey gelmez elinden. Klytie ise Leukothoe'nin ölümü sonucu ilgi görmek beklentisi içinde gözleri hâlâ Helios'da tek başına gece gündüz açıkta, çıplak, aç susuz dokuz gün yüzü Helios'a dönük, hiçbir ilgi görmeden öyle oturur, beklemeyi sürdürür. Giderek durduğu yerdeki toprakla bütünleşmeye, dönüşmeye başlar, bir yanı kızıl, menekşeye benzer bir çiçek kaplar yüzünü, köküyle toprağa bağlı kalsa da dönüşümüne karşın aşkından şaşmaz, yüzünü Helios'a dönük tutar ve hep öyle kalır, günebakana dönüşür.[8]

Herakles

Helios, Herakles'in yaşam öyküsünde iki kez yer alır. İlkinde Zeus'un buyruğu üzerine üç gün sefere çıkmamış, böylece Herakles'in dünyaya gelişinin tohumunun atıldığı geceyi üç gece olarak yaşatmıştı dünyaya. Çünkü Zeus Mykenai prensesi Alkmene ile birlikte olmak için o gecenin uzun olmasını istemiş ve gerçek kimliğini gizlemek amacıyla prensesin kocası Amphitryon’un görünümüne bürünmüştü.[9] Helios’un, Herakles’in yaşamında ikinci kez yer alması ise kendi isteğiyle değil, yetişkin Herakles’in saldırısına uğramasıyla olmuştu. Çünkü on iki zorlu görevinin onuncusunda Geryoneus’un sığırlarını alıp getirmek için bilinen dünyanın en batı ucuna doğru yollara düşen Herakles Güneş’in sıcaklığından o denli bunalmıştı ki bundan sorumlu tuttuğu Helios’a öfkeyle bir ok fırlatmak istemişti. Fakat çok geçmeden Herakles hatasını anlamış ve Helios’tan özür dilemişti. Helios da olayı uzatmamış, bu özür karşılığında ve onun cesaretini takdir ederek  Herakles’in hedefine varmak için geçmek zorunda olduğu denizi rahatlıkla geçebilmesi için kendi kullandığı altın tekneyi ona ödünç vermişti.[10]

Helios ve Rodos Adası

Rodos Heykeli, Fischer von Erlach Graz'ın "Entwurff einer historischen Architectur" kitabından. (Gravür: J.Adams Delsenbach,1725)

Pindaros’un yazdığına göre Olymposlular yeryüzündeki sorumluluk bölgelerini paylaşırlarken Helios aralarında değildi. Bu yüzden onun payına düşen bir kara parçası olmadı. Helios bu durumla ilgili olarak Zeus’a şikayette bulunmak üzereyken denizden yeni doğmakta olan bir kara parçası görünce bu karanın yani adanın kendisine verilmesini istedi; Zeus da bu dileğini kabul edince Helios adaya sevgilisinin ismini verdi: Rhodos (veya Rhode). Çocukları Ada’nın ilk sakinleri oldular.

Rodos Adası antik Yunan’da Helios’un önemli bir tanrısal varlık olarak tapınım gördüğü kült merkezleri arasında önde geliyordu. Helios’un onuruna her sene dinsel törenler ve oyunlar düzenleniyordu. Bunlardan birinde Phaethon’un öyküsünü canlandırmak üzere denize bakan bir uçurumdan aşağı dört atlı bir araba atılırdı. Limanın girişinde dev bir Helios heykeli vardı. Dev anlamına gelen ‘Kolossos’ sıfatıyla birlikte anılırdı. MÖ 292-280 yılları arasında yapılmış, MÖ 226 veya 225 de bir deprem sonucu yıkılmış olan Rodos heykeli, antik dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir.

Helios’un Sığırları

Odysseus'un arkadaşları Helios'un sığırlarını çalıyor, Pellegrino Tibaldi

Troia’nın düşmesinden sonra on yıl sürecek olan eve dönüş yolculuğuna başlayan Odysseus’un yolu söylencesel Thrinakia Adası’na düşmüştü. Burada Helios’un büyük ve küçük baş hayvan sürüleri otluyordu. Bu kutsal hayvanları güden çobanlar da Helios’un adalı bir nympha olan Neaira’dan doğma iki kızıydı: Lampetia ile Phaethusa.

Odysseus bu adadan önceki duraklarında karşılaştığı bilici Teiresias ile büyücü Kirke’den duyduklarını tayfalarına aktarmış, başlarına bir bela gelmemesi için Helios’un kutsal hayvanlarından uzak durmaları konusunda uyarmıştı onları. Fakat bir ay boyunca şiddetle esen lodos yüzünden Ada’dan ayrılamayan ve erzakları tükendiği için açlık çekmeye başlayan tayfalar Odysseus’un uyarısını göz ardı ettiler. Odysseus yanlarında değilken sürülerden alıp kestikleri hayvanlarla açlıklarını gidermekten çekinmediler. Suçluluk duygusu içinde kendilerini bağışlatmak için de evlerine döndüklerinde Helios onuruna zengin bezekli bir tapınak yapacakları konusunda birbirlerine söz verdiler. Fakat güzel çoban kızlardan Lampetia babasını olaydan haberdar etti. Öfkelenen Helios, Zeus ve diğer tanrılara çağrıda bulunup Odysseus ve adamlarından öç alınmasını isterken kesilen hayvanlarının diyeti ödetilmezse Hades’e inip oradaki ölüler arasında ışıldayacağını söyledi onlara. Zeus onu yatıştırdı, bereketli yeryüzünde ölümlü insanlar üzerine ışıldamayı sürdürmesini istedi, suçluları cezalandıracağı konusunda güvence verdi. Lodos etkisini azaltınca Odysseus ve adamları yolculuğu sürdürmek için denize açıldılar. Çok geçmeden Zeus çıkardığı kasırgayla ve attığı yıldırımlarla gemilerini parçaladı. Tayfaların hepsi öldü. Odysseus bir sonraki durağına ulaştığında tek başına kalmıştı.[11]

Medea

Helios’un torunu Medea (veya Medeia), Argonautika destanının dönüş yolculuğu bölümünün başında İason ile anayurdu Kolkhis’i terk ettikten sonra yolculuk sırasında İason ile evlenmiş ve son durak olan Iolkos’da kral Pelias’ın ölümündeki rolünden dolayı kocasıyla birlikte Korinth’e kaçmıştı. Orada konukladıkları on yıl içinde iki çocuk sahibi oldular. Krallıkta gözü olan İason, kral Kreon’un kızı Glauke ile evlenince bunu kendine yediremeyen Medea bağlılık yeminini tutmayan kocasından öç almak için yeni geline hediye olarak zehir sürülmüş bir giysi ile bir taç gönderdi. Glauke can çekişirken onu kurtarmak için yanına gelen Kral Kreon da kızıyla birlikte can verdi. Gözü kararmış Medea İason’u daha acılı bir kederle baş başa bıraktı. İki çocuğunu birden öldürdü. Korinth’den ayrılırken bindiği, kanatlı ejderlerin çektiği arabayı dedesi Helios göndermişti.[12]

Boreas ile iddialaşma

Ezop’un (Yun. Aisopos) bir fabl’ında Helios ile kuzey rüzgârı Boreas kimin en güçlü olduğu üzerine iddiaya tutuşurlar. Buna göre yoldan geçen bir gezginin paltosunu kim daha önce çıkarttırabilirse iddiayı o kazanacaktır. Önce Boreas başlar. Ne denli sert eserse essin başarılı olamaz. Aksine, gezgin paltosuna daha sıkı sarılır. Oysa aynı gezgin Helios’un gönderdiği ışınların sıcaklığına dayanamayıp paltosunu çıkartır. İddiayı Helios kazanır. Kıssadan hisse: İkna etmek güç kullanmaktan daha iyidir.

Apollon ile özdeşlik kurulması

Homeros ile ilişkilendirilen yazında Apollon (Lat-İng. Apollo) güneşsi bir niteliği olmayan gümüş yaylı bir tanrıdır, diğer özellikleri de Helios’tan farklıdır. Apollon’u Helios ile özdeşleştiren ilk değini, Euripides’in Phaethon başlıklı oyunundan günümüze kalan bazı parçalarda oyunun son bölümündeki bir konuşmada yer almaktadır. Burada Phaethon’un annesi Klymene Helios’u oğlunun ölümünden sorumlu tutarak ağıt yakarken insanların Helios’u "Apollon" (yok eden) diye anmalarını haklı bulur.

Hellenistik dönemde Apollon güneş kültüyle yakından ilişkilendirilmiş, Phoebus (ışıltılı) lakabıyla Roma'ya geçerek Güneş Tanrısı Sol ile özdeşleştirilmiştir.

Kaynakça

  1. ^ Homeros. İlyada X. 61. 
  2. ^ Hesiodos, Theogonia
  3. ^ a b Robert Graves, The Greek Myths, Vol. 1, Md.42
  4. ^ Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü
  5. ^ Homeros, Odysseia, 8. kitap
  6. ^ Lukianos, Gallus 3
  7. ^ Ovidius, Dönüşümler, IV, 190-193
  8. ^ Ovidius, Dönüşümler, IV, 195-270
  9. ^ Robert Graves, The Greek Myths, Vol.2, Md.118
  10. ^ Apollodoros, Bibliotheka, 2.5.10
  11. ^ Homeros, Odysseia, 12. kitap
  12. ^ - Euripides, Medea (Oyun); Apollodoros 1.9.28

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yunan mitolojisi</span> Antik Yunanların oluşturduğu mitlerden oluşan mitoloji

Yunan mitolojisi, Antik Yunanistan'da dünyanın yaratılışı, tanrı, tanrıça ve kahramanların hayatı hakkındaki söylence ve öğretileri içermekle kalmayıp aynı zamanda Eski Yunan dininin gövdesini oluşturmaktadır. Günümüzde, bu mitoloji hakkındaki bilgilerimizi bu sözlü edebiyatın yazılı hâllerinden alıyoruz. Tarihçiler, mitoloji hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için o dönemin sanatındaki ipuçlarını bile toplar.

<span class="mw-page-title-main">İlyada</span> Truva Savaşını anlatan bir destan

İlyada, Homeros'un Troya Savaşı'nı anlatan destanıdır. Yunancada Odysseia ile birlikte en eski destan olduğu düşünülen, epik bir şiirdir. Eldeki veriler ışığında Homeros tarafından MÖ 7. ya da 8. yüzyılda yazıldığı düşünülen Antik Yunan edebiyatının temel eserlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">On İki Olimposlu</span> Yunan mitolojisine göre dünyayı yöneten on iki tanrı

On İki Olimposlular ya da sadece Olimposlular (Olimpiyan), Yunan mitolojisinde dünyayı yöneten tanrılar grubudur. Kendilerinden önceki tanrı grubu olan Titanları, Titanlar Savaşı'nda yenerek yönetimi ele geçirmişlerdir. "Tanrıların Kralı" sıfatıyla Zeus, Olimposluların lideridir. Kraliçe sıfatı ise Zeus'un eşi Hera'ya aittir. Olimpos adı Yunanistan'ın en yüksek dağı olan Olimpos Dağı'ndan gelir. Tanrıların dağın zirvesinde bulutların arasında sarayları olduğuna inanılır. On iki sayısı ise karşımıza birçok mitte çıkan bir sayıdır; Yahudilikte On iki İsrail kabilesi, Çerkeslerde 12 büyük kabile, Hristiyanlıkta İsa'nın 12 Havarisi; Şiilikte On İki İmam, Zodyak'taki 12 burç gibi. Sayıya yüklenen bu bakış açısından dolayı Yunan tanrıları da 12 tanedir ve 13 sayısının uğursuzluğuna inanılır. Örneğin İskandinav mitolojisinde tanrıların yemek masasına oturan 13. tanrı Loki, iyilik tanrısı Balder'in ölümüne neden olur. Bu açıdan önceden On İki Olimposlu arasında gösterilen Hestia, Dionisos Olimpos'a gelince 13 tanrı olmasın diye yerini ona bırakıp insanların arasına karışır.

<span class="mw-page-title-main">Demeter</span> tarım ve bereket tanrıçası

Demeter, Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır. Homeros'un destanlarında, "güzel saçlı kraliçe" ya da "güzel örgülü Demeter" diye geçer. İnsanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bu tanrıçadır. Ekinleri, özellikle de buğdayı simgeler.

<span class="mw-page-title-main">Hera</span> Yunan mitolojisinde Zeusun eşi ve ablası olan tanrıça

Hera, Yunan mitolojisinde Zeus'un eşi ve ablası olan tanrıçadır. Roma'da Juno olarak bilinir. Babası Titanlardan Kronos, annesi Rhea'dır. Olympos tanrıları arasında kraliçe vasfına sahiptir ve Evlilik Kraliçesi olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">Apollon</span> Antik Yunan Tanrısı

Apollon, mitolojide müziğin, sanatların, Güneş'in, ateşin ve şiirin tanrısı, kehanet yapan, bilici tanrıdır. Aynı zamanda kâhinlik yeteneğini diğer insanlara da transfer edebilir. Biseksüel yönüyle ağır basan Apollon'un mitolojideki eşi Kassandra olup Zeus ve Leto'nun oğlu, Artemis'in ikiz kardeşidir. Sarışın ve çok yakışıklıdır. Orijini Yunan olan Apollon, Roma mitolojisine Apollo ismiyle geçmiştir. Mitolojideki en önemli tanrılardan biri olan Apollon, Anadolu kökenlidir.

<span class="mw-page-title-main">Gaia</span>

Gaia, Gaea ya da Ge, Yunan mitolojisinde yeryüzünün kozmik bir varlık olarak kişileştirilmiş halidir.

<span class="mw-page-title-main">Atlas (mitoloji)</span>

Atlas, Yunan mitolojisinde Titan soyundan bir kişilik olup, Titanlar ile Olymposlu tanrılar arasında yaşanan iktidar savaşının sonunda Gökkubbe'yi taşımakla cezalandırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hefaistos</span> Yunan Mitolojisi - Tanrıların Demircisi

Hephaistos, Yunan mitolojisinde Zeus ile Hera'nın oğlu ya da Hera'nın yalnız başına doğurduğu oğlu. Tanrılar ve kahramanlar için demircilik zanaatıyla uğraşarak silahlar ve zırhlar üreten ateşler tanrısı. Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit'in eşidir.

<span class="mw-page-title-main">Persefoni</span> Yunan mitolojisinde bahar tanrıçası ve yeraltı kraliçesi

Persephone,, Yunan mitolojisinde Zeus ile kız kardeşi Demeter'in kızıdır. Persephone'nin asıl ismi Kore'dir. Hades Persephone ismini, O'nu yeraltına kaçırdıktan sonra vermiştir. Kaçırılıp Persephone orada, Hades'in sunduğu nardan biraz yedikten sonra, "ölüler ülkesinde bir şey yiyenlerin yeryüzüne çıkma hakları bulunmamaktadır" kuralı nedeniyle, ölüler ülkesinde kalmak zorunda kalmıştır. Hades'in eşi ve ölüler ülkesinin tanrıçası olmuştur fakat doğan hiçbir çocuğu Hades'ten değildir. Annesi Demeter'in ısrarları sonucunda, kış dönemi hariç kalan kısmını yeryüzünde geçirmeye hak kazanmıştır. Bu yüzden ölülerle ve yeraltıyla olduğu kadar hasatla da ilişkilendirilir. Aynı zamanda Zeus'un kızlarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">İason</span> Mitolojik karakter

İason, Yunan mitolojisinde Altın Post’u ele geçirmek için Argo isimli, elli kürekli bir gemiyle Yunan anakarasından denize açılarak Karadeniz’in doğu ucundaki Kolkhis ülkesine doğru zorlu bir yolculuğa çıkan elli kahramanın (Argonaut’lar) önderidir. Altın Post’un öyküsü ile Argonaut’ların serüvenlerini muhtelif mit yazarları anlatır. Bunların önde gelenleri Bibliotheka isimli kitabıyla Apollodoros, Argonautika isimli kitabıyla da Rodoslu Apollonius’tur.

<span class="mw-page-title-main">Medea</span>

Medea ya da Medeia, Yunan mitolojisinde Kolhis Kralı Aietes'in kızı, Kirke'nin yeğeni ve Güneş tanrısı Helios'un torunu olan Kolhis prensesidir. Medea, Antik dünyanın en büyük büyücülerinden biri, ilaç ve zehir yapım ustasıdır. Yer ve Ay Tanrıçası olarak da tapınım görmüştür. En bilinen fiziksel özelliği, gözlerinin açık renkli ve parlak olmasıdır. Karakteristik özelliği ise öfkelendiğinde korkutucu bir kişiliğe bürünmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Argonautika</span>

Argonautica Rodoslu Apollonios tarafından MÖ 3. yüzyılda yazılmış epik bir Yunan şiiridir.

<span class="mw-page-title-main">Altın Post</span>

Altın Post ya da Altın Pösteki, Yunan mitolojisinde zenginliği ve iktidarı sembolize eden postun adıdır. İason ve Altın Post hikâyesi Koç takım yıldızıyla ilişkilendirilir. Phrixus ve kız kardeşi Helle, Boeotya Kralı Athamas'ın çocuklarıdır. Karısı Nephele öldükten sonra üvey anneleri Ino çocuklara tahammül edemez ve tuzak kurarak tarlalara zararlı maddeler döktürüp ürünlerin zarar görmesini sağlar. Kral bu beladan nasıl kurtulacağını sordurmak için danışmanlarını Delfi'ye kutsal rahiplere gönderir. Kraliçe danışmanlara rüşvet vererek çocukların kurban edilmesi yanıtını krala vermelerini sağlar. Kral Athamas çocuklarını kurban etme konusunda tereddüte düşer fakat rahip danışmanlar kurban konusunda ısrar ederler. Çocuklarını kurban etmek üzere yakınlardaki dağa götürür, bu arada olup biteni cennetten seyreden öz anneleri Nephele tanrılardan çocuklarını korumak için altın postlu bir koç kurban (Aries) yollamalarını diler.

<span class="mw-page-title-main">Faeton</span>

Faeton, Yunan mitolojisinde Güneş Tanrı Helios ile Okeanidler'den Klimene’nin oğludur. Adı "parlak, ışıltılı" anlamına gelen Faeton'un öyküsü, Ovidius’un "Dönüşümler" kitabında anlatılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kalipso</span>

Kalypso, Homeros'un Odysseia destanında adı geçen gizemli tanrıça. Adı Yunanca gizlemek anlamına gelen kalypteinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bergama Zeus Sunağı</span>

Bergama Zeus Sunağı ya da Zeus Altarı, Kuzey Batı Anadolu'da, İzmir'in kuzeyinde bulunan günümüzde Bergama olarak anılan antik Pergamon şehrinde Pergamon Krallığı'nı yöneten Attalos hanedanı tarafından MÖ 2. yüzyılda yaptırılmış anıtsal dinsel bir yapıdır. Keskin bir U şeklinde olan yapı Bergama Akropolü üzerinde bulunur. 35,64 m genişliğinde 33,4 m derinliğindedir. Yapının ön tarafında bulunan merdivenler 20 m genişliğindedir.

<span class="mw-page-title-main">Kirke</span> Yunan mitolojisinde bir tanrıça, Heliosun kızı

Kirke, Yunan mitolojisinde büyücü tanrıça. Tıpkı Kalypso gibi Odysseus'un maceralarında başlıca rolü olan kişilerdendir. Güneşin kendisini temsil eden Titan Helios ile Okeanos'un kızı olan Perseis'in kızıdır. Fakat bazı kaynaklarda Helios (Güneş) ile (Ay) Hekate'nin kızı olduğu ve büyücülüğü de ondan öğrendiği belirtilir. Kolkhis Kralı Aietes'in ve Giritli Minos'un karısı Pasiphae'nin kız kardeşidir.

<span class="mw-page-title-main">Klitia</span>

Klytie veya Klytia, Yunan mitolojisinde Titan kardeşlerden Okeanos ile Tethys'in kızları olan ve babalarının adından dolayı Okeanidler diye anılan su nemflerinden biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Friksos</span>

Phriksos, Yunan mitolojisinde ünlü Altın Post söylencesini başlatan kahraman olarak tanınır.