İçeriğe atla

Helenik yitim zonu

Helen Yitim Zonu'nun konumu ve yüzey özellikleri

Helenik yitim zonu (HYZ), Afrika Levhası ile Ege Denizi Levhası arasındaki Afrika'nın okyanusal kabuğunun Ege Denizi Levhası'nın altına doğru kuzey-kuzeydoğu yönünde battığı bir yakınlaşan levha sınırıdır. Bölgenin en güney kısımda bulunan en sığ bölüm Akdeniz Sırtını oluşturan deforme olmuş kalın tortul kayaçlar altında gizlenmiştir.[1] Helen yayının volkanik olmayan kısmının kuzeyinde belirgin bir şekilde artan, güney kısmının nispeten sığ eğimini gösteren, iyi tanımlanmış bir Wadati-Benioff depresellik bölgesine sahiptir. Aşağı doğru inen levha, 410 km derinlikteki manto geçiş bölgesinin tepesine kadar sismik tomografi kullanılarak görüntülenmiştir.[2]

Yüzey tanımlaması

Helenik yitim zonundaki kesitin şematiği

Helenik yitim zonu, ilk olarak 1970'lerde tanımlandığında, Helen yayının Helenik yitim zonunun bir yüzeysel ifadesi olduğu düşünülmüştür.[3] Daha sonra Akdeniz Sırtı bir yığışım kompleksi olarak kabul edildikten sonra, yerbilimcilerin çoğu, Helen yayını, Ege Denizi Levhası'nın kabuğunda bir tür genişleme, doğrultu atımlı veya bindirme kombinasyonu tarafından oluşturulan, Helenik yayın ön ark bölgesindeki özellikleri olarak kabul ettiler. Bazı yerbilimciler ise Helen yayının hâlâ, batma bölgesinin yüzeysel ifadesi olarak bahsetmeye devam ediyor.[4]

Levha geometrisi

Tomografik veriler, alçalan Helenik yitim zonu levhası ile batıdaki Kalabriyen yayı veya doğudaki Kıbrıs yayı ile ilişkili olanlar arasında hiçbir bağlantı olmadığını göstermektedir.[2] Fakat, depremin odak noktaları üzerine yapılan bir çalışma sonucunda, bölgenin daha sığ kalan kısmının Kıbrıs'ın batısındaki dalma-batma bölgesi ile süreklilik içerisinde olduğunu ve derin kısımlarında ise daha kuzeyde gelişen bir levha yırtığı olduğunu göstermektedir.[5] HYZ levhası, batı ve doğu olmak üzere iki ana bölüme ayrılmaktadır ve aralarındaki ayrım kabaca kuzey-güney yönünde Girit'in merkezine doğru uzanır.[1] Batı segmenti için Wadati-Benioff bölgesi, 20–100 km derinlik aralığında yaklaşık 30° eğimli olup 100 ile 150 kilometrelerde ise 45° eğimlidir.[6] İkisi arasındaki bu sınır, bir levha yırtığı olarak yorumlanmaktadır.[1]

Magmatizm

Afrika Levhasının batış eylemi,Güney Ege Volkanik Yayı (GEVY) olarak bilinen bir volkanik yayın gelişimine yol açmıştır. Magmatizma erken Pliyosen döneminde, batıda Saron Körfezi'nden doğudan Santorini'ye uzanan tipik yay bağlantılı andezit - dasit volkanizmasıyla başladı. Orta Kuvaterner'den geç Kuvaterner'e kadar, aktif volkanizma alanı Güney Ege Volkanik Yayı'nın doğu kısmına, toleyit ve alkali-kireç bazaltlar, büyük miktarlarda dasit ve bir miktar riyolit dahil olmak üzere daha çeşitli bir kimya yapısıyla birlikte yayıldı. Kimyasındaki bu değişimin bölgesel yayılmanın etkilerini temsil ettiği düşünülmektedir.[7]

Gelişim

1500 kilometre boyunca Neotetis okyanusal kabuğu bu yapı veya onun daha önceki versiyonları boyunca batma eylemine tabi olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır.[8] Neotetis'in geniş ölçüde kuzeye doğru Avrasya'nın altına doğru batması Geç Kretase döneminde zaten kurulmuştu. Bu süreç ise, Neotetis'in farklı bölümlerinin kademeli olarak kapanması ve araya giren kıtasal alanların Avrasya'ya doğru yayılmasıyla devam etmiştir.[9] Bu, tomografik veri sonuçların gösterdiği gibi, bir levhanın korunması için, sürekli her bir mikro kıtada güneye doğru yitim bölgesinin geriye doğru ilerlemesini içermektedir.[5]

Güney Neotetis yitiminin başlangıcı art zamanlıydı, doğuda Geç Eosen'de başlayarak (yaklaşık 35 Myö), Erken Miyosen döneminde Girit'in altından ve Pliyosen döneminde ise (yaklaşık 4 Myö) HYZ'nin batı ucunda İyon Adaları altında bitmekteydi. Başlangıçta düzlemselliğe yakın olan levha, en son Oligosen döneminde (25-23 Myö) katlanmaya başladı ve diferansiyel levha geri dönüşü ve hendek geri çekilmesi gibi nedenlere bağlantılı olarak Batı Yunanistan'ın saat yönünde büyük ölçüde dönmesine neden oldu. Miyosen ortasından ise itibaren (yaklaşık 15 Myö) levha eğriliği daha da belirgin hale geldi ve Türkiye'nin güneybatısında saat yönünün tersine doğru dönmeye başladı. Dönem boyunca, HYZ'nin ana kısmı ile Batı Kıbrıs bölgesi arasında, levhanın daha derin kısmında bir levha penceresi oluşturan büyük bir yırtık gelişmiştir.[5]

Şu anda, HYZ boyunca levhanın hareket hızı yılda yaklaşık 35 milimetre olduğu tahmin edilmektedir. Fakat, Afrika ve Avrasya levhaları arasındaki genel yakınlaşma ise yılda sadece 5 milimetredir. Bu uyuşmazlık, Ege Denizi Levhasının devam eden levha geri dönüşü ve Ege Denizi Levhasının nispeten hızlı güneye doğru hareketi ile bu levha içinde devam eden genişleme ile tutarlıdır.[10]

Kaynakça

  1. ^ a b c Taymaz, T., (Ed.) (2007). "A model for the Hellenic subduction zone in the area of Crete based on seismological investigations". The Geodynamics of the Aegean and Anatolia. Geological Society, Special Publications. 291. ss. 183-199. doi:10.1144/SP291.9. ISBN 9781862392397. 
  2. ^ a b Blom (2020). "Seismic waveform tomography of the central and eastern Mediterranean upper mantle". Solid Earth. 11 (2): 669-690. doi:10.5194/se-11-669-2020. 26 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2023. 
  3. ^ Jolivet (2013). "Aegean tectonics: Strain localisation, slab tearing and trench retreat". Tectonophysics. 597–598: 1-33. doi:10.1016/j.tecto.2012.06.011. 
  4. ^ Heidarzadeh (2021). "Source modeling and spectral analysis of the Crete tsunami of 2nd May 2020 along the Hellenic Subduction Zone, offshore Greece". Earth Planets Space. 73. doi:10.1186/s40623-021-01394-4. 
  5. ^ a b c Bocchini (2018). "Tearing, segmentation, and backstepping of subduction in the Aegean: New insights from seismicity". Tectonophysics. 734–735: 96-118. doi:10.1016/j.tecto.2018.04.002. 
  6. ^ Suckale (2009). "High-resolution seismic imaging of the western Hellenic subduction zone using teleseismic scattered waves". Geophysical Journal International. 178 (2): 775-791. doi:10.1111/j.1365-246X.2009.04170.x. 26 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2023. 
  7. ^ Fytikas, M., (Ed.) (2005). "The South Aegean active volcanic arc: relationship between magmatism and tectonics". The South Aegean Active Volcanic Arc: Present Knowledge and Future Perspectives. Elsevier. ss. 113-133. doi:10.1016/S1871-644X(05)80034-8. ISBN 978-0-444-52046-3. 
  8. ^ Vernant (2014). "Geodetic evidence for low coupling on the Hellenic subduction plate interface". Earth and Planetary Science Letters. 385: 122-129. doi:10.1016/j.epsl.2013.10.018. 
  9. ^ Ring (2003). "High‐pressure metamorphism in the Aegean, eastern Mediterranean: Underplating and exhumation from the Late Cretaceous until the Miocene to Recent above the retreating Hellenic subduction zone". Tectonics. 22 (3). doi:10.1029/2001TC001350. 26 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2023. 
  10. ^ Ott (2019). "Pleistocene terrace formation, Quaternary rock uplift rates and geodynamics of the Hellenic Subduction Zone revealed from dating of paleoshorelines on Crete, Greece". Earth and Planetary Science Letters. 525: 115757. doi:10.1016/j.epsl.2019.115757. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Levha tektoniği</span> Litosferin yapısını inceleyen jeoloji dalı

Levha tektoniği } Dünya'nın litosfer'inin yaklaşık 3,4 milyar yıl öncesinden beri yavaş hareket eden birçok büyük tektonik levha içerdiği düşünülen genel kabul görmüş bilimsel bir teoridir.

<span class="mw-page-title-main">Pangea</span> Paleozoik zaman sonları ile Mezozoik zaman başlarında var olmuş dördüncü ve son süperkıta

Pangea, Paleozoyik sonları ile Mezozoyik başlarında var olmuş dördüncü ve son süperkıtadır. Yaklaşık 335 milyon yıl önce daha önceki erken kıta parçalarından toplanarak bir araya geldi ve yaklaşık 200 milyon yıl önce ayrılmaya başladı. Günümüzdeki yeryüzünün aksine, bu süperkıtanın daha fazla bir kısmı güney yarımkürede bulunuyordu ve etrafı süper okyanus Panthalassa ile çevriliydi. Pangea magma tabakasındaki konveksiyonel hareketler sonucunda güneyde Gondvana ve kuzeyde Laurasia (Lavrasya) olarak ikiye bölünmüştür. İlerleyen evrelerde bu 2 kıta daha fazla parçaya ayrılarak günümüzdeki kıtalara dönüşmüştür. Pangea, günümüze kadar var olan süperkıtaların sonuncusu ve jeologlarca biçimi ortaya çıkarılanların ilkidir.

<span class="mw-page-title-main">Pasifik ateş çemberi</span>

Pasifik ateş çemberi veya Pasifik deprem kuşağı, birçok volkanik patlamanın ve depremin meydana geldiği Pasifik Okyanusu kıyısının büyük bir kısmını ve etrafını içine alan bir bölgedir. Ateş Çemberi, yaklaşık 40.000 km (25.000 mi) uzunluğunda ve yaklaşık 500 km (310 mi) genişliğinde ve at nalına benzer şekilde bir kemerdir.

<span class="mw-page-title-main">Kıtasal çarpışma</span>

Kıtasal çarpışma Dünya'nın yakınsak sınırlarında meydana gelen bir levha tektoniğidir. Kıtasal çarpışma yitim zonu üzerinde olan bir olaydır, bu çarpışma süreci boyunca yitim bölgesi yok edilir ve bu sayede dağlar oluşur, iki kıta bir araya gelir. Kıtasal çarpışma sadece; bu gezegende bilinen farklı kabukların, okyanus ve kıta arasında, nasıl davrandığını gösteren ilginç bir örnektir.

<span class="mw-page-title-main">Okyanus çukurlukları</span>

Derin okyanus çukurları, binlerce km uzunluğunda dar alanlardır ve okyanusların en derin kesimlerini oluştururlar. Bunlara denizaltı vadileri de denir. Hendeklerin çoğu Pasifik Okyanusu’nda yer alır ve bazılarının derinliği 10.000 m’yi geçer. Örneğin Mariana Hendeği’ndeki Challenger Çukuru’nun derinliği 11.022 m olarak ölçülmüştür. Challenger Çukuru, dünya okyanuslarında yer alan en derin çukur olarak bilinmektedir. Derin okyanus hendekleri, okyanus tabanlarının küçük bir bölümünü oluşturmasına karşılık çok önemli jeolojik yapılardır. Hendekler litosferik levhaların daldığı ve manto ya gömüldüğü levha yaklaşım alanlarıdır.Levhalardan biri diğerinin altına dalarken depremlerin yanı sıra volkanik aktivite de gelişir. Bu nedenle hendekler, volkanik ada yayı olarak bilinen yay şekilli aktif volkan kümelerine paralellik gösterir. Ayrıca And ve Cascade (Çağlayan) dağ sıralarının bir bölümünü oluşturan kıtasal volkanik yaylar da hendekler ile paralel bir gidiş gösterir. Pasifik Okyanusu kenarı boyunca gözlenen çok sayıda hendek ve ilişkili volkanik aktivite nedeniyle bu bölge ateş çemberi olarak adlandırılmıştır. Okyanus hendekleri genellikle okyanus tabanı seviyesinin 3-4 km altına kadar ulaşır.

<span class="mw-page-title-main">Yitim zonu</span> jeolojik bir süreçt

Yitim zonu, bir plakanın diğerinin altında hareket ettiği ve mantoda yüksek yerçekimi potansiyel enerjisi nedeniyle batmaya zorlandığı tektonik plakaların konverjan sınırlarında gerçekleşen jeolojik bir süreçtir. Bu işlemin gerçekleştiği bölgeler, batma bölgeleri olarak bilinir. Yitim oranları tipik olarak yılda santimetre cinsinden ölçülür, ortalama konverjan oranı çoğu plaka sınırı boyunca yılda yaklaşık iki ila sekiz santimetredir.

Pleistosen dönemi volkanik patlamalar, Kuvaterner'in alt dönemi olan Pleistosen yaklaşık 2.588 milyon yıl önce başlamıştır.

Türkiye jeolojisi, milyonlarca yıllık süreç içinde bugünkü Türkiye topraklarının karmaşık tektonik etkilerle şekillenmesini inceleyen alt başlıktır.

Cocos Levhası, Orta Amerika'nın batı kıyısındaki Pasifik Okyanusu'nun altında, üzerinde bulunan Cocos Adası tarafından adlandırılan genç bir okyanusal tektonik plakadır. Cocos Levhası, yaklaşık olarak 23 milyon yıl önce Farallon levhası iki parçaya ayrıldığı zaman oluşmuştur. Oluşan diğer levha ise Rivera levhası'dır. Cocos Levhası birkaç farklı plaka ile sınırlandırılmıştır. Kuzeydoğusu Kuzey Amerika levhası ve Karayip levhası ile sınırlanmıştır. Batısı Pasifik levhası ve güneyi Nazca levhası ile sınırlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Antarktika levhası</span>

Antarktika levhası, Antarktika kıtasını içeren ve çevresindeki okyanusların dışına uzanan levha hareketleri. Antarktika levhası, Gondwana'dan ayrıldıktan sonra kıtanın bugünkü izole edilen güneyine taşınmaya başlamış ve kıtanın daha soğuk bir iklime dönüşmesine neden olmuştur. Antarktika levhası neredeyse tamamen genişleyen okyanus ortası sırtı sistemleri ile sınırlandırılmıştır. Bitişiğindeki levhalar; Nazca levhası, Güney Amerika levhası, Afrika levhası, Hint-Avustralya levhası, Pasifik levhası ve bir transform sınırının karşısındaki Scotia levhasıdır.

Sunda Çukuru ya da ilk zamanlar bilinen adıyla Cava Çukuru, Sumatra yakınlarındaki Hint Okyanusu'nda bulunan bir okyanus çukurudur. 3 bin 200 km uzunluğundadır. Maksimum derinliği 7 bin 725 metre olup Hint Okyanusu'nun en derin yerinde yer almaktadır. Çukur, Küçük Sunda Adaları'ndan Cava'yı geçerek Sumatra'nın güney kıyılarında Andaman Adaları'na kadar uzanmakta ve Hint-Avustralya levhası ile Avrasya levhası arasındaki sınırı oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Helen yayı</span> Aktif tektonik alan

Helen yayı ya da Girit yayı, Afrika levhası'nın Ege denizi altına daldığı alanda oluşan aktif deprem ve volkan üreten bir tektonik alandır. Yunanistan'ın güneybatısındaki İyon Denizi'nden başlar, Girit'in ve Rodos'un güneyinden geçer, Fethiye Körfezine doğru uzanır. Alan, Kuzey Anadolu Fayı, Ölüdeniz Fayı, Yunan kesme zonu ve Batı Anadolu'nun GB yönlü açılma hareketinin etkisindedir.

<span class="mw-page-title-main">1481 Rodos depremi</span>

1481 Rodos depremi, 3 Mayıs sabah saat 03.00'te meydana gelmiştir. Yerel sellere neden olan küçük bir tsunamiyi tetikledi. Yaklaşık 30.000 can kaybı oldu. Bu deprem, 15 Mart 1481'de başlayıp Ocak 1482'ye kadar devam eden Rodos'u etkileyen deprem serisindeki en büyük deprem olarak kayıtlara geçti.

1303 Girit depremi 8 Ağustos'ta şafak vakti meydana geldi. Mercalli yoğunluk ölçeğine göre tahmini büyüklüğü yaklaşık 8 ve şiddeti 9'du.Girit ve İskenderiye'de ciddi hasara ve can kaybına neden olan büyük bir tsunamiyi tetikledi.

<span class="mw-page-title-main">1810 Girit depremi</span>

1810 Girit depremi 16 Şubat saat 22:15'te meydana geldi. Kandiye'de büyük yıkıma neden oldu, Malta'dan kuzey Mısır'a bir miktar zarar verdi ve orta İtalya'dan Suriye'ye kadar hissedildi. Candia'dan (Kandiye) 2.000 ölüm bildirildi.

<span class="mw-page-title-main">Ege Denizi levhası</span> Doğu Akdenizde tektonik levha

Ege Denizi levhası, doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın güneyinde ve Türkiye'nin uzak batısında bulunan küçük bir tektonik levhadır. Güney kenarı, Girit'in güneyinde, Afrika levhasının Ege Denizi levhasının altına doğru hareket ettiği bir yitim zonu bölgesidir. Kuzeyde, Korint Körfezi'nin oluşumundan sorumlu farklı bir sınır olan Avrasya levhası bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Baykal Rift Bölgesi</span>

Baykal Rift Bölgesi, güneydoğu Rusya'da Baykal Gölü'nün altında uzanan bir dizi kıtasal yarıktır. Yarıklardaki mevcut gerilme bir dizi kesme hareketi genişleme eğilimindedir. Bölge boyunca 2.000 kilometre (1.200 mi) uzunluğunda bir dizi havza oluşur ve bir rift vadisi meydana gelir. Batıda Avrasya levhası ile doğuda Amur levhası arasında yarıklar oluşur.

<span class="mw-page-title-main">1856 Girit depremi</span> Ege Denizinde yaşanan bir deprem

1856 Kandiye depremi veya Rodos depremi olarak da bilinen 1856 Girit depremi, 12 Ekim sabahında yerel saatle 02.45'te meydana gelen bir depremdir. Mercalli şiddet ölçeğinde merkez üssünde XI(Aşırı) veya XII(afetsel) seviyesine ulaşan bu son derece yıkıcı deprem, Helen yayı adı verilen bir tektonik alan üzerinde meydana gelmiş olup yaklaşık 61 ile 100 kilometre derinliğinde Richter ölçeğinde tahmini olarak 7,7 Mw  ile 8,3 Mw  büyüklüğündeydi.

<span class="mw-page-title-main">Plaka içi deprem</span> plaka içinde oluşan deprem

Plaka içi deprem terimi, bir tektonik plakanın iç kısımlarında meydana gelen çeşitli depremleri ifade eder; bu, tektonik bir plakanın sınırında meydana gelen bir levhalar arası depremin tersidir. Plaka içi depremler, özellikle mikro plakalarda meydana geldiğinde genellikle "katman içi depremler" olarak adlandırılır.

Mega bindirmeli depremler, bir tektonik plakanın diğerinin altına doğru zorlandığı yakınsak plaka sınırlarında meydana gelir. Depremler, iki plaka arasındaki teması oluşturan bindirme fayı boyunca yaşanan kaymadan ötürü kaynaklanır. Bu levhalar arası depremler, 9.0'ı geçebilen moment büyüklükleri (Mw) ile gezegenin en güçlü depremleridir. 1900'den bu yana, büyüklüğü 9.0 veya daha büyük olan tüm depremler, mega bindirmeli depremlerdir.