İçeriğe atla

Hektokotil

Georges Cuvier'ın yaptığı, ahtapotun hektokotilini gösteren bir örnek. Bu türü "Hectocotyle octopodis" olarak adlandırmıştır.

Hektokotil erkek Kafadan bacaklılarda görülen kollardan bir tanesidir. Hektokotiller, spermatoforları depolamak ve dişinin vücuduna aktarmak için evrimleşmiştir.[1] Yapısal olarak, hektokotiller kassal hidrostattır. Türden türe değişiklik göstermekle beraber, erkekler hektokotili dişiye spermatoforları aktarmak için bir kanal olarak kullanabilir veya hektokotilini kopararak dişiye hediye edebilir.

Hektokotil kolundan ilk defa Aristoteles'in biyoloji çalışmalarında bahsedilmiştir. Aristoteles hektokotilin çiftleşme amacıyla kullanıldığını biliyordu, ancak tentakülün sperm transferi için kullanıldığından şüpheliydi. Hectocotylus adı Georges Cuvier tarafından yaratılmıştır. Georges Cuvier, hektokotili ilk kez dişi bir argonotun mantosunda bulmuştu. Hektokotilin parazitik bir solucan olduğunu varsayan Cuvier, 1829 yılında ona jenerik bir isim vermiştir.[2][3][4][5]

Kaynakça

  1. ^ Roger T. Hanlon; John B. Messenger (22 Mart 2018). Cephalopod Behaviour. Cambridge University Press. ISBN 978-1-108-54674-4. 3 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ocak 2019. 
  2. ^ Leroi, Armand Marie. The Lagoon: How Aristotle Invented Science'. https://books.google.de/books?id=-DVBAwAAQBAJ&lpg=PT79&ots=G_61_CioQn&dq=aristotle%20hectocotylus&pg=PT80#v=onepage&q=aristotle%20hectocotylus&f=false 12 Kasım 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  3. ^ Thompson, D'Arcy Wentworth. 1913. On Aristotle as a biologist, with a prooemion on Herbert Spencer. Being the Herbert Spencer Lecture before the University of Oxford, on February 14, 1913. Oxford University Press. Page 19.
  4. ^ Nixon M. & Young J.Z. 2003. The brains and lives of Cephalopods 3 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Oxford University Press.
  5. ^ GBIF:Hectocotylus Cuvier, 1829 24 Mayıs 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Accessed on 21 November 2016

İlgili Araştırma Makaleleri

Aporia, genel olarak konuşmacının konunun hangi yönü takip etmesi gerektiği, konuya nereden başlanıp nerede bitirileceği, ne deneceği hakkında yolunu yitirdiği durumun adı olarak ya da konuşmacının ne söyleyeceğini ya da düşüneceğini bilmediği bir durumda başvurduğu, genellikle yapmacıklı kuşku ifadesi olarak tanımlanır. Etimolojik olarak, "Aporia" kelimesi, Yunanca ἀπορία kelimesinden gelir ve "geçişin olmaması", "çıkmaz", "geçişte zorluk", "şaşkınlık" anlamlarına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Theofrastos</span>

Theophrastus botaniğin kurucusu olarak kabul edilen bilim insanı ve düşünür.

<span class="mw-page-title-main">Ahtapot</span> yumuşak gövdeli, sekiz kollu, Octopoda takımında sınıflandırılan yumuşakçaların genel adı

Ahtapot; yumuşak gövdeli, sekiz kollu, Octopoda takımında sınıflandırılan yumuşakçaların genel adı. Kabul görmüş 300 civarında türü bulunan ahtapotlar kalamarlar, mürekkep balıkları ve nautiloidler ile birlikte kafadan bacaklılar (Cephalopoda) sınıfında gruplandırılırlar. Diğer kafadan bacaklılar gibi ahtapot bilateral simetrik, iki gözlü ve tek gagalıdır. Ağzı kollarının ortasında yer alır. Çok hızlı şekil değiştirebilen yumuşak gövdesi sayesinde küçük deliklerden gövdesini sıkıştırarak geçebilir. Yüzerken sekiz kolu arkasından uzanır. Sifon hem solunum hem de su jeti fışkırtmak vasıtasıyla hareket için kullanılır. Karmaşık bir sinir sistemine ve mükemmel bir görme duyusuna sahip olan ahtapotlar omurgasızlar içerisinde en zeki ve davranışsal olarak en büyük farklılıkları gösteren hayvanlar arasındadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Köpek dişi</span> Memeli ağız anatomisinde bulunan uzun sivri diş

Köpek dişi, memeli oral anatomisinde incelenen uzun ve sivri diş. Fakat daha düz bir şekilde ortaya çıkabilirler. Bunun sonucu öndeki kesici dişlere benzerler. Öncelikli olarak sert yiyeceği parçalamakla görevlidirler. İkincil kullanımları ise saldırıya yöneliktir. Çoğunlukla bütün memelilerde en büyük dişlerdir. Çoğu memelide ikisi alt çenede ve ikisi üst çenede olmak üzere dört adet köpek dişi bulunur. Aynı çenede bulunan köpek dişlerini birbirinden, kesici dişler ayırır. Örneklerini köpeklerde ve insanlarda görebiliyoruz.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel seçilim</span>

Cinsel seçilim veya eşeysel seçilim, Charles Darwin'in 1859 tarihli kitabı Türlerin Kökeni'nde açıkladığı kavramdır. Doğal seçilimin temel dayanaklarından biri olarak kabul edilen cinsel seçilim yaşam erkek bireyler arasında yaşanan dişiye sahip olma savaşından ileri gelmektedir. Charles Darwin'e göre cinsel seçilim: ...hayatta kalma çabasına bağlı değil, fakat erkekler arasında dişilerini baştan çıkarma çabasına bağlıdır, sonuç da başarısız olan rakibin ölümü değildir; ancak daha az veya hiç yavru olmamasıdır. ...herhangi hayvanın dişi ve erkeği ortak genel alışkanlıklara sahipse.. ancak yapı, renk veya desenleri açısından farklılıklar gösteriyorsa, bu tip farklılıklara genel anlamda cinsel seçilim neden olmuş olur.

<span class="mw-page-title-main">Hezârfen</span> pek çok farklı disiplinde engin bilgiye sahip olan kişi

Hezârfen ya da polimat, pek çok farklı disiplinde engin bilgiye sahip olan kişi. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu, günümüz standartlarında hezârfen kabul edilir. Ancak bu günümüzde, tarihte olduğundan çok daha ulaşılması zor bir hedeftir, çünkü günümüz bilim dünyası eskisinden, eklenmiş bilgilerin sayısının yüksekliğinden dolayı, çok daha gelişmiştir ve o kadar bilgiye sahip olmak da dolayısıyla gerçekleştirmesi çok daha güç bir şeydir.

<span class="mw-page-title-main">Biyolojik cinsiyet</span> Üreme işlevine veya organlara göre birçok organizmanın yerleştirilebileceği iki ana bölümden biri

Birçok türün canlıları her biri cinsiyet veya eşey olarak bilinen dişi ve eril çeşitlerine özelleşmiştir. Eşeyli üreme genetik özelliklerin karışımı ve birleşimini içerir: Gamet olarak bilinen özelleşmiş bu hücreler her bir ebeveynden özelliklerini kalıtsal yolla alan yavrular oluşturmak için birleşir. Gametler form ve fonksiyonda özdeş (izogami) olabilir, fakat birçok durumda iki cinsiyete özgü gamet (heterogamet) tiplerinin oluşması (anizogami) gibi bir asimetri evrilebilir. Eril gametleri küçüktür, hareket edebilirler ve genetik bilgilerini bir mesafe boyunca taşıyabilmeye uyum sağlamışlardır; dişi gametleri ise büyüktür, hareket edemezler ve genç canlının ilk gelişimi için gerekli olan besini barındırırlar. İnsanlar ve diğer memeliler arasında, eriller genellikle XY kromozomlarını taşırken, dişiler ise genellikle XX kromozomlarını taşırlar ve XY cinsiyet belirleme sisteminin bir parçasıdır.

Philia, sıklıkla "kardeşçe sevgi" olarak çevrilen, dört antik Yunan sevgi sözlerinden biri. Aristoteles'in Nicomachean Ethicsinde, philia genellikle "arkadaşlık" veya sevgi olarak çevrilir. Tam tersi ise phobia (fobi) olarak adlandırılır ve ayrıca philia sevicilik anlamı katan bu kavram hem tıp dilinde hem de Latincede bir ektir.

<span class="mw-page-title-main">Spermatofor</span>

Spermatofor veya sperm kabarcığı, çeşitli hayvan türlerinin erkeğinde bulunan ve spermatozoa içeren bir kütle veya kapsüldür. Özellikle semenderler ve eklem bacaklılarda görülen spermatofor, üreme sırasında tamamen dişinin oviporeuna aktarılır. Spermatoforlar, ayrıca çalı çırçır böceğinde olduğu gibi dişi için besin içerebilir. Bu durumda bir "evlilik hediyesi" olarak kabul edilir. Toksik güve Utetheisa ornatrixin durumunda ise, spermatofor; sperm, besin maddeleri ve pirolizidin alkaloid içerir. Pirolizidin alkaloid çoğu organizma için zehirli olduğu için spermatoforu korur. Bununla birlikte, Edith'in ekose desenli kelebeği gibi bazı türlerde, "hediye" az miktarda besin değeri sağlar. Çiftleşmede transfer edilen spermatofor, dişilerin üreme organları üzerinde çok az etkiye sahiptir. Spermatoforun faydalarını gösteren alternatif bir hipoteze göre, spermatoforu yiyen dişinin bir sonraki çiftleşmesi engellenir. Böylece dişinin, erkeğin spermine döllenmesi için daha fazla zaman gerekir. Bununla birlikte bazı kafadan bacaklılarda, tek bir dişi içinde aynı anda birden fazla erkeğin spermatoforu mevcut olabilir.

<i>Hayvanların Tarihi Üzerine</i>

Hayvanların Tarihi Üzerine, Ton peri ta zoia historion, "Hayvanlar Üzerine Sorular"; Latince: Historia Animālium "Hayvanların Tarihi"), M.Ö. 4. yüzyılda antik Yunan filozofu Aristoteles'in Batı bilim ve felsefesinin temel metinlerinden biri olup, biyoloji konusundaki en önemli metinlerinden biridir. Atina'daki Platon Akademisi'nde okundu.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan felsefesi</span>

Antik Yunan felsefesi, MÖ. 6. yüzyılda başlamış ve Hellenistik çağ ile Roma İmparatorluğu arasında devam etmiştir. Felsefe kelimesi Yunanlar tarafından kullanılmaya başlandı. Önceleri bilimi, matematiği, siyaseti ve etiği de kapsayan bir terimdi. Yunan felsefesi Batı medeniyetinin bir ürünüydü. Roma'da, Rönesans'ta, Aydınlanma çağında ve İslam filozofları tarafından kullanıldı. Yunan felsefesi Antik Yakın Doğu felsefesinden etkilenmiş olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Zihin-beden düalizmi</span> Zihin ve bedenin ayrı olduğunu savunan felsefi düşünce

Zihin felsefesinde, Zihin-beden düalizmi, zihinsel işlevlerin fiziksel olmadığı ya da zihin ve bedenin ayrılabilir olduğu görüşüdür. Buradan hareketle, zihin-madde ilişkisi ve özne-nesne ilişkisi hakkında bazı görüşler öne sürer. Zihin-beden problemi konusunda fizikalizm ve enaktivizm ile karşıtlık gösterir.

<span class="mw-page-title-main">Zincir dişlisi</span>

Zincir dişlisi, cer dişlisi veya tahrik dişlisi bir zincir, palet ya da diğer delikli ya da girintili maddeye hareket aktarmak üzere tasarlanmış, dişleri olan bir çark veya tekerlektir. 'Zincir dişlisi' adı genellikle radyal çıkıntılarının üzerinden geçen bir zincire geçtiği herhangi bir tekerleği tanımlar. Pürüzsüz olan makaralara kıyasla zincir dişlileri zincir veya paletle eşleşmesini sağlayan çıkıntılara sahiptir. Dişli çarklarden farklı olarak zincir dişlileri birbirleri ile doğrudan eşleşmezler.

Rodoslu Eudemus, MÖ. 350, Rodos - 290 yılları arasında yaşamış, ilk bilim tarihçisi olduğu iddia edilen Yunan filozofudur. Aristoteles'in en önemli öğrencilerinden biriydi, öğretmeninin çalışmalarını düzenledi ve daha kolay erişilebilir hale getirdi. Eudemus'un yeğeni Pasicles de Aristoteles'in eserlerini düzenlemekten sorumluydu.

<span class="mw-page-title-main">Atilax paludinosus</span>

Atilax paludinosus, Sahra Altı Afrika'ya özgü orta büyüklükte bir kuyruksürendir. Buradaki en önemli tatlı su sulak alanlarında yaşar. 2008'den beri IUCN Kırmızı Listesi'nde asgari endişe altındaki türler kategorisinde yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Thomas L. Heath</span> İngiliz memur, matematikçi ve klasikçi (1861–1940)

Sör Thomas Little Heath bir İngiliz devlet memuru, matematikçi, klasikçi bilim insanı, eski Yunan matematik tarihçisi, çevirmen ve dağcıydı. Clifton Koleji'nde eğitim gördü. Heath İskenderiyeli Öklid'in, Pergalı Apollonius'un, Samoslu Aristarkos'un ve Syracuse'li Arşimet'in eserlerini İngilizceye çevirdi.

<span class="mw-page-title-main">Nezaket</span> Etik özellik

Nezaket, övgü veya ödül beklemeden, başkaları için cömertlik, düşünme veya ilgi gösterme eylemleriyle işaretlenmiş bir davranış türüdür. "Retorik" kitabında, Aristoteles nezaketi "ihtiyacı olan birine yardım etmek, hiçbir şeye karşılık değil, yardımcının kendisinin yararına değil, yardım edilen kişinin yararına" olarak tanımlar. Friedrich Nietzsche, nezaket ve sevgiyi "insan ilişkisindeki en iyileştirici bitkiler ve ajanlar" olarak görüyordu. Nezaket, Şövalye Erdemlerinden biri olarak kabul edilir. Meher Baba'ya göre Tanrı nezaketle eş anlamlıdır: "Tanrı o kadar nazik ki, O'nun sınırsız iyiliğini hayal etmek imkansız!"

Benlik felsefesi bir deneyim öznesini diğer deneyimlerden farklı kılan birçok kimlik koşulunun incelenmesidir. Benlik bazen temelde bilinç, farkındalık ve failliğe bağlı birleşik bir varlık olarak anlaşılır.

Julia Elizabeth Annas, Amerika Birleşik Devletleri'nde öğretmenlik yapmış bir İngiliz filozoftur. Arizona Üniversitesi'nde Fahri Felsefe Profesörüdür.

<span class="mw-page-title-main">George Herbert Mead</span> Amerikalı filozof ve psikolog (1863 – 1931)

George Herbert Mead, öncelikle birkaç seçkin pragmatistten biri olduğu Chicago Üniversitesi'ne bağlı Amerikalı bir filozof, sosyolog ve psikologdur. Simgesel etkileşimciliğin ve Chicago sosyolojik geleneğinin kurucularından biri olarak kabul edilir.