İçeriğe atla

Hekabe

Hekabe (Latince Hecuba). Troya kralı Priamos'un karısı, Hektor, Paris, Kassandra'nın annesidir.

Kral Primaos, Hektor ve Hekabe'nin figürlerinin bulunduğu bir antika.

Priamos Hektor'un cesedini geri almak için Akhilleus'un barakasına gittiğinde kraliçeyi on dokuz çocuğun annesi olarak tanıtır:

Oysa benim bahtım ne kadar kara, yiğit oğullar yetiştirdim yaygın Troya'da, ama kalmadı bana onların hiçbiri. Geldiği gün Akhaoğulları buraya oğullarım vardı benim elli tane, on dokuzu bir ana karnından doğmuştu, ötekileri saray kadınları vermişti bana.[1]

Hekabe İlk Çağ yazında doğurgan ve bahtsız bir anne tipini canlandırır. Homeros destanlarında beliren bu karakteri sonraları tragedyalarca daha da abartılmış ve Hekabe çocuklarını bir bir yitirdikten, korkunç işkencelerine tanık olduktan sonra, gözü dönmüş, köpek gibi kudurup saldırgan anaç varlığın simgesi olmuştur. Bazı efsanelerde onun evlat acısına dayanamayarak gece, gündüz uluyan bir dişi köpek haline dönüştüğü de yazar. İlyada'da ilk karşımıza çıktığında onun tatlı dilli, cömert ve dini bütün bir annedir. Savaştan şehre dönen Hektor'un biraz dinlenmesini şarap içip serinlemesini ister, ama oğlu buna yanaşmayınca onun dileğini yerine getirir: Athena tapınağına sunu sunmaya gider. Sonra bölümler boyunca Hekabe'nin sözü geçmez, ta ki batı kapılarının üstünden Akhilleus ile Hektor'un savaşını izlemeye gelinceye kadar. O zaman da surlar dışında tek başına düşmana karşı koyan oğlunu içeri almak için şöyle seslenir:

Hektor yavrucuğum saygı göster bu memeye, onu ağzına uzattığım günleri getir aklına, unuturdun koynumda bütün dertlerini, surlarımız içinde yenmeye bak şu domuzu. Gir içeri, canım oğlum, dışarıda dikilme karşısına. Öldürürse seni bu adam, ey katı yürekli, bir döşek üzerine koymayacağız ölünü, ne ben ağlayacağım senin önünde ne seni doğuran, ne cömert karın ağlayacak, gözümün bebeği, yiyecek seni çevik köpekler, bizden uzak gemilerin orada[1]

Hektor annesinin ve babasının yakarışlarını dinlemeyip de Akhilleus ile savaşta can verince, Troya'da bir çığlık kopar, kral, kraliçe ve bütün halk dövünmeye, ağlamaya başlar, Priamos yas belirtisi olarak başını toza toprağa bular:

...Anası da saçlarını yolup duruyordu, fırlatıp atmıştı parlak başörtüsünü, dövünüyor oğluna baka baka haykırıyordu...[1]

Hekabe ise uzun bir ağıda başlar:

Bak annene yavrum, talihsiz annene, senin acını göreyim, öldüğünü göreyim de, bundan böyle nasıl yaşayayım ben nasıl? Gece gündüz yüreğimin ışığıydın bu şehirde, Troyalı kadınların, erkeklerin gücü, desteği, bir tanrı gibi selamladı yavrum onlar seni, sen onların büyük şanıydın sağken, ama yavrum kaderle ölümün elindesin şimdi.[1]

Hekabe, düşmana gidip yalvarmaya kalkışan kral Priamos'u akıl ve sağduyu adına alıkoymaya çalışır, ama başaramaz. Ve tekrar tanrılara sunu sunmaya gider. Gözünün bebeği, yiğit oğlu Hektor'un cesedi karşısına serilince de bağırmaz ve bir damla gözyaşı bile dökmez.

İzmir'li şair Homeros Hekabe'yi bu şekilde canlandırır.Atina'lı tragedya yazarı Euripides ise onu Troya'lı Kadınlar ve Hekabe adlı tragedyalarının baş kişisi yapmış, dramını derinliğe işlemiştir. Bu oyunlarda Hekabeyi Troya yıkıldıktan sonra köle olarak sürünürken görürüz.

Kaynakça

  • Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Hekabe maddesi.
  1. ^ a b c d Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Hekabe maddesi.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Homeros</span>

Homeros Antik Çağ'da yaşamış İyonyalı ozan. Batı edebiyatının ilk büyük eserleri kabul edilen İlyada ve Odysseia destanlarının yazarı veya derleyicisi olduğu kabul edilmektedir. Smyrna (İzmir) bölgesinde yaşamış olduğu sanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İlyada</span> Truva Savaşını anlatan bir destan

İlyada, Homeros'un Troya Savaşı'nı anlatan destanıdır. Yunancada Odysseia ile birlikte en eski destan olduğu düşünülen, epik bir şiirdir. Eldeki veriler ışığında Homeros tarafından MÖ 7. ya da 8. yüzyılda yazıldığı düşünülen Antik Yunan edebiyatının temel eserlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Müzler</span> mitolojide ilham perileri

İlham perileri, Musalar veya Müzler, Yunan mitolojisinde kardeş tanrıçalardır. Geleneksel olarak dokuz tanedirler. Başlangıçta muhtemelen sadece "şiir" tanrıçasıyken zamanla bilim ve diğer sanatlarla da ilişkilendirilmişlerdir. Hiçbir Müz plastik sanatlarla ilişkili kılınmamıştır. Bu, belki de inanıldıkları toplumlarda el ile çalışmanın değersiz sayılmasındandır.

<span class="mw-page-title-main">Zeleia</span> Antik Mysia ülkesinin şehri

Zeleia Balıkesir'in Gönen İlçesinin bir beldesi olan şimdiki Sarıköy yerleşim birimininde bulunmaktadır. Ancak kentten günümüze pek bir şey kalmamıştır. Truva'ya, Troya Savaşı'na asker göndermiş bir memlekettir. İskender'in savaş öncesi burada askerleriyle birlikte konakladığı söylenir. Homeros'un İlyada destanında Zeleia kentinin, Gönen Çayı Aisepos'un adı geçer.

<span class="mw-page-title-main">Odisseus</span> Yunan mitolojisinde İthaka kralı

Odisseus, Yunan mitolojisinde İthaka kralıdır. Laertes ile Antikleia'nın oğludur.

Akhilleus

Akhilleus veya Aşil annesi tanrıça, babası ölümlü bir kral olan yarı tanrıdır. Peleus ile su tanrıçası olan Thetis'in oğludur. Tarihin en büyük savaşçısı olarak kabul edilir. Yunan mitolojisinin en önemli kahramanlarından biridir. Troya Savaşı'nda Akhaların (Grek) tarafında savaşmıştır. Troya'nın Akhalar tarafından kuşatılıp on yıl süren bir savaşla kazanılması sürecinde yaşananlar, Homeros'un İlyada isimli eserinde anlatılmaktadır. Homeros'un MÖ 720'lerde yazmış olduğu on altı bin dizelik İlyada eserinde Akhilleus başkahraman olarak yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Hektor</span> Truva Kralı Priamın büyük oğlu, Parisin ağabeyi

Hektor, Truva krallarından Priam ve eşi Hecuba'nın en büyük oğlu, Paris'in ağabeyi, Dardanus'un torunuydu. Tros'un Ida dağlarında yaşardı. Tüm zamanların en büyük savaşlarından biri olarak kabul edilen Truva Savaşı'nda mücadele eden Truva prensiydi. Ayrıca bu savaşı konu alan İlyada destanının da kahramanlarındandı. Teke tek savaştığı Akhilleus tarafından öldürüldüğü belirtiliyor.

<span class="mw-page-title-main">Paris (mitoloji)</span> Priamos ile Hekabenin oğlu

Paris, Antik Troia kralı Priamos ile Hekabe'nin oğludur ve diğer adı Aleksandrostur. Hekabe Paris'in doğumundan önce rüya görür; rüyasında bir alev topu doğurur ve bu alev topu bütün şehri sarar. Rüyayı iyiye yormayan kâhinin üzerine anne babası, Paris doğduktan sonra onu İda Dağı' na bırakırlar. Ancak dişi bir ayı bebeği emzirir. Sonra da bir çoban yanına alır ve büyütür. Zeus, Tanrılar arasında Peleus ile Thetis'in düğününde nifak tanrıçası Eris'in attığı "En güzeline" yazan altın elmanın yol açtığı anlaşmazlığın hakemliğini Paris'e bırakır. Bunun üzerine o sıralar basit bir çoban olan Paris'e giderler. Paris bu sıralarda Oinone isimli bir nemf ile beraber yaşamaktadır. Athena altın elmanın karşılığında çok büyük bir bilgeliği ve Troia'nın zaferini vadederken Hera tüm Asya ve Avrupa kıtasının hükümdarlığını önerir. Aphrodite ise Akha kral Menelaos'un karısı, dünyanın en güzel kadını Helen'i vadeder. Paris altın elmayı Aphrodite'ye verir. Aphrodite'nin yardımıyla davetli olarak katıldığı bir gece Helen'i kaçırır. Bunun üzerine Troya savaşı patlak verir. Akhalı Menalaos'un karısı Helen'e olan aşkı kendisinin ve ülkesinin sonunu hazırlar. Kendisine düşman olanların arasında Athena ve Hera da vardır. Bunun üzerine tanrılar da savaşa dâhil olurlar. Helen'e aşık olması ve onu kaçırması üzerine Troya ile Yunanistan Krallıkları arasında gerçekleşen Troya savaşı 10 yıl sürer, zaman zaman kazanan taraf değişse de çoğunlukla durum berabere gider. Sonunda 'cin fikirli' Odysseus tarafından planlanan, içine gizlenmiş askerlerin bulunduğu "Truva Atı" şehre alınır. Gece geç saatte askerler attan çıkarak kapıları açarlar ve Yunan ordusunun içeri girmesini sağlarlar. Bu sırada Paris Yunan savaşçı Akhillus'u (Aşil) topuğundan okla vurarak öldürür. Rivayete göre "Paris" savaş sırasında Troya'nın düşmesine sebep olacak kehanetlerden birinin yerine gelmesi sonucunda Herakles'in okunun omzunu sıyırması fakat üzerindeki Hera'nın kanı olarak bilinen zehrin vücuduna yayılması sebebiyle ölmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Azra Erhat</span> Türk yazar, akademisyen ve çevirmen

Azra Erhat, Türk deneme ve inceleme yazarı, Eski Yunan ve Roma dilleri uzmanı, filolog, arkeolog, çevirmen ve düşünce insanı. Özellikle Eski Yunan klasiklerinden yaptığı çevirilerle tanınmıştır. A. Kadir ile birlikte gerçekleştirdiği İlyada ve Odissea çevirileri referans kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Helenus</span>

Yunan mitolojisinde Helenus kibar ve zeki bir kâhindi.

<span class="mw-page-title-main">Aias</span> Yunan Mitolojisinde Elis Kralı

Ajax ya da Aias Yunan Mitolojisinde Kral Telamon'un ve Periboea'nın oğludur ve üvey kardeşi Teukros'dur. Homeros'un İlyada destanında Truva Savaşı'nda önemli bir rol oynar; ve cesur bir savaşçı olarak tasvir edilir. Ayrıca "Telamon oğlu Aias, "Büyük Aias" veya "Aias Büyük" adları ile de anılır, bu şekilde anılmasının sebebi Akha ordusundaki Oileus oğlu Aias'dan ayırmaktır, ayrıca Küçük Aias olarak bilinir. Adı "dünyanın" anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Patroklos</span> yunan mitolojisindeki savaşçı Akhilleusun arkadaşı

Menoitios'un oğlu Patroklos, Akhilleus'un kuzenidir. İkisi de Aktor ve Aigina'nın soyundan gelmektedir. Dolayısıyla akrabadırlar. Fakat arkadaşlıkları Patroklos'un Akhilleus ile birlikte Peleus'un sarayında beraber büyümüş olmasından ileri gelir. Patroklos'un ruhu nasıl bir adam öldürerek, Peleus'un yanına sığındığını İlyada şöyle anlatır:

<i>Troyalı Kadınlar</i> Evripides trajedisi

Troyalı Kadınlar, MÖ 415 yıllarında Euripides tarafından kaleme alınmış tragedyadır. Euripides’in Truva Savaşı'nı konu alan üçlemesinin üçüncü kitabı olan eser, Atina ve Sparta halklarını karşı karşıya getiren ve on yıl süren Peloponez Savaşı ortamında yazılmıştır. Bu oyun, şehirleri yağmalandıktan, kocaları öldürüldükten ve kalan aileleri köle olarak götürüldükten sonra geriye kalmış Troyalı kadınların kaderini anlatmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hekabe (oyun)</span> Evripides trajedisi

Hekabe, Euripides tarafından MÖ 424'te yazılmış trajedidir. Truva Savaşı'ndan sonra, Yunanlar Truva'dan ayrılmadan önce gerçekleşir. Ana karakter, düşmüş Truva Şehri'nin kraliçesi Hekabe'dir. Hikâye kısaca, Hekabe'nin kızı Polyksena'nun Akhilleus'un mezarına kurban edilmesinden ve oğlu Polydoros'un öldürülmesinden intikamını nasıl aldığını anlatır.

<span class="mw-page-title-main">Andromahi (oyun)</span> Evripides trajedisi

Andromahi oyunu, Truva Prensi Hektor'un karısı Andromahi'yi anlatmaktadır. Euripides'in günümüze ulaşan oyunlarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Polidoros (Truva)</span>

Polydorus veya Polydoros, "çok-armağanlı"), Truva Kralı Priamos'un en genç oğludur. Homeros, annesinin Laothoe olduğunu söylerken, daha sonraki kaynaklar annesinin Hekabe olduğunu belirtmiştir. Polydorus, rolü ve hikâyesi farklı gelenek ve kaynaklarda önemli ölçüde farklılık gösterdiğinden, mitin akışkan doğasına bir örnektir.

<span class="mw-page-title-main">Poliksena</span> Yunan mitolojisinde Truva prensesi

Yunan mitolojisinde, Polyxena Truva Kralı Priamos ve kraliçesi Hekabe'nin en küçük kızıydı. Homeros, ondan bahsetmez ancak bazı diğer klasik yazarlar ondan bahseder. Bu yazarlara göre Polyksena'nın hikâyesi değişkenlik gösterir. Truva'nın düşmesinden sonra, nişanlısı olduğu ve birçok versiyonda ölümüne sebep olduğu Akhilleus'un mezarında kurban edilir.

<span class="mw-page-title-main">Rhesus (oyun)</span> Evripides trajedisi

Resos, Euripides'e atfedilen bir Atina trajedisidir. Oyunun yazarı, antik çağlardan beri tartışmalıdır. 17. yüzyıldan beri oyunun estetik temeli ve sözcük haznesindeki tuhaflıklar sebebi ile, başta Joseph Scaliger olmak üzere, farklı bilim insanları tarafından oyun araştırılmıştır. Oyunun Euripides'e ait olduğu hala tartışmalı bir konudur.

<span class="mw-page-title-main">Neoptolemos</span>

Neoptolemos, Yunan Mitolojisinde savaşçı Akhilleus ve prenses Deidamia'nın oğludur ve Oneiros'un kardeşidir. Antik Epirus'un Molosslularının hanedanının efsanevi atasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Simoeis</span>

Simoeis veya Simois (Simóeis), Truva ovasının bir nehidir, şimdi Dümruk Su olarak anılır ve Yunan mitolojisinde nehrin tanrısıdır.