İçeriğe atla

Heinrich Schliemann

Heinrich Schliemann
Agamemnon maskesi

Heinrich Schliemann, (6 Ocak 1822 - 26 Aralık 1890), Alman tüccar ve amatör arkeologdur.

Heinrich Schliemann İliada'yı iyice okuyup inceledikten sonra, Homeros'un anlattığı Troia'nın, yani İlios kentinin, Çanakkale Boğazı'nın (Hellespont) güneyinde yer alan, 100x250 metre boyutlarındaki Hisarlık Tepesi'nde aranması gerektiğine inanmıştı. Bu ören yeri, Ege kıyılarından yaklaşık 6 km, Çanakkale Boğazı kıyısından ise 4.5 km. uzaklıkta, stratejik açıdan önemli bir noktada, Skamander (Karamenderes) ve Simoeis (Dümrek) vadileri arasında uzanan kireç taşı bir yükseltinin ucundadır. 1863-1865 yılları arasında Troia'da küçük kazılar yapan Frank Calvert, daha önceden Hisarlık Tepesi'nin bir höyük olarak meydana geldiğinin farkına varmıştır.

Büyük çaptaki ilk kazılar (1870 yılındaki sondajlardan sonra) 1871-1874 yılları arasında, dokuz çalışma döneminde tamamlanmıştır. Bu kazılar 1890'a kadar, bu uğurda servetin büyük bir bölümünü harcayan Schliemann başkanlığında yapılmıştır. Troia II dönemini İliada'daki Troia olarak kabul eder ve bu dönem tabakaları arasında ünlü Priamos Hazinesi'ni bulur. Schliemann 1873'te bu hazineyi Almanya'ya kaçırmıştır. 1876 yılında eşi Sophie ile birlikte Yunanistan'da Mikenlilerden kalma Kral Agamemnon'un Maskesini bulmuştur. Schliemann'ın ölümünden sonra, çalışma arkadaşı ve mimar Wilhelm Dörpfeld kazı başkanlığını 1893 ve 1894 yıllarında üstlenerek, çalışmaları geçici bir sonuca ulaştırmıştır.

Heinrich Schliemann Troya'dan kaçırdığı hazineleri ölümünden önce Berlin Ulusal Müzesi'ne bağışlamıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında Berlin'i yağmalayan Ruslar bu hazineleri de ele geçirmiş ve ülkelerine götürmüştür. Günümüzde yağmalanan hazine Puşkin Müzesi'nde sergilenmektedir.[1]

Schliemann'ın dil öğrenme yetisi akıllara durgunluk verecek bir yetiydi. Hiç bilmediği bir dili tam altı haftada konuşacak ve yazacak kadar öğrenir, sonra bir başkasına geçerek, ilk öğrendiği dili de ilerletme fırsatı bulurdu. Böylece Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, İngilizce, Felemenkçe ve Rusçayı öğrenmiştir. Bu dillerden her biri ile mektuplar, giderek eserler yazmıştır. Kırım Savaşı sırasında çok para kazanmış, bu arada Lehçe ve İsveççe de öğrenmiştir. 1856'dan sonra ölü dillere de merak sarmış ve ikisi birden olmak üzere eski ve yeni Yunancayı kısa bir zamanda öğrenmiştir. İki yıl sonra ticareti bırakmış, Latince öğrenmeye koyulmuştur. 1858'de bir Akdeniz yolcuğuna çıkmış, Mısır'da kalıp orada Arapça da öğrenmiş, bir dünya turu yapmış, Paris'e yerleşmiş ve Çin ve Japonya üzerine Fransızca bir kitap yazmıştır.

Kaynakça

  1. ^ Benmayor, Gila (Mart 2004). "Troya altınları neden Puşkin Müzesi'nde". Hürriyet. 6 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2017. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Troya</span> Anadolunun kuzeybatısında Homeros döneminden kalma antik kent

Truva, Kaz Dağı (İda) eteklerinde tarihî bir kenttir. Çanakkale il sınırları içinde, günümüzde Hisarlık olarak adlandırılan arkeolojik bölgede yer alır.

Manfred Osman Korfmann, Alman arkeolog.

<span class="mw-page-title-main">Çanakkale</span> Çanakkale ilinin merkezi olan şehir

Çanakkale, Türkiye'nin Çanakkale ilinin merkezi olan şehirdir. Anadolu'nun kuzeybatısında, Çanakkale Boğazı'nın güneydoğusunda yer alır. Nüfusu 2021 yılına göre 195.439 kişidir.

Troia kazıları Manfred Korfmann başkanlığında 1988 yılından beri bu isim altında yönetilmektedir. Prof. Dr. Korfmann'ın 2005 yılında ölümünden sonra projenin yürütücülüğünü Ernst Pernicka üstlenmiştir. Projenin ana merkezi Tübingen Üniversitesi Tarihöncesi Enstitüsü'nde yer almaktadır. Brian Rose, birçok birey ve enstitünün katıldığı bir uluslararası takımın işbirliği içinde proje sürdürülmüştür. Proje üyeleri burada akademik çalışmalarını sürdürmektedir. Kazılar 2012 yılına dek Ernst Pernicka başkanlığında yürütülmüş olup analizler ve sonuçların makalelerinin yayımlanması devam etmektedir. 2013 yılından itibaren Rüstem Aslan kazı lisanasına sahip olup araştırmaları devam ettirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Çıplak, Çanakkale</span> Çanakkale ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köy

Çıplak, Çanakkale ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür.

<span class="mw-page-title-main">Tevfikiye, Çanakkale</span> Çanakkalenin merkez ilçesine bağlı bir köy

Tevfikiye, Çanakkale ilinin merkez ilçesine bağlı bir köydür.

<span class="mw-page-title-main">Kaz Dağı</span>

Kaz Dağı ya da İda Dağı, Edremit Körfezi'nin kuzeyinde Çanakkale ve Balıkesir illeri arasında yer alan bir dağ.

Kumtepe Höyüğü, Çanakkale İl merkezinin güneybatısında, Kumkale'nin güneyinde, Kara Menderes Çayı'nın batı yakasında yer alan, Çanakkale Boğazı'ndan 2,5 km. ve Ege Denizi'nden 2 km. mesafede bulunan bir höyüktür. Tepe, 100 x 80 metre boyutlarında olup 4-5 metre yüksekliktedir.

<span class="mw-page-title-main">Polyksena Lahdi</span> MÖ 6. yüzyıldan kalma mermer lahit

Polyksena Lahdi, Çanakkale merkeze 110 km. uzaklıktaki Kızöldün Tümülüsü'nde, bulunan ve M.Ö. 520-500 yıllarına tarihlenen mermer lahit. Anadolu'da bulunan figür bezemeli lahitlerin en erken örneğidir.

Hüseyindede Höyüğü, Çorum İl merkezinin güneybatısında, Sungurlu İlçesi'nin kuzeybatısında Yörüklü beldesinin 2,5 km. güneyinde yer alan bir höyüktür. Tepe, Hüseyindede Tepesi olarak da bilinmektedir. Kazılar sonucunda höyüğün bir Eski Hitit kült merkezi olduğu, kült yapılarının dışında başkaca yapı bulunmadığı ve Hüseyindede'nin geniş bir yerleşim olmadığı anlaşılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ayasuluk Tepesi</span>

Ayasuluk Tepesi, İzmir il merkezinin güney-güneydoğusunda, Selçuk ilçesinde yer alan bir höyüktür. Bölgedeki geniş araştırmalar öncesinde Efes antik kentinin MÖ 1050 yıllarında Yunanistan'dan gelen göçmenler tarafından kurulduğu düşünülmekteydi. Ancak özellikle Ayasuluk Tepesi'nde ve Çukuriçi Höyüğü'nde yapılan kazılar, yakın civarda günümüzden 8 bin yıl öncesinden itibaren Neolitik yerleşmeler olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yine aynı kazılar, Efes'in Erken Tunç Çağı'nda kurulduğu ve Ayasuluk Tepesi'nin daha da eskiye dayanan ilk Efes yerleşmelerinden biri olduğunu ortaya koymuştur. Diğer yandan Hitit Dönemi'nde Batı Anadolu'da İmparatorluk'a bağlı Arzava - Mira Krallıklarının başkenti olan Apasas'ın da Ayasuluk Tepesi olduğu kesinleşmiş gibidir. Helenistik ve Roma Dönemleri'nde Efes'te gelişen kentin Bizans Dönemi'nde yeniden Ayasuluk Tepesi'ne geldiği, 1330 yılında Türkler tarafından alındığı ve Aydınoğulları Beyliği'nin başkentliğini yaptığı bilinmektedir. Yerleşim 16. yüzyıldan itibaren daralmaya başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Çukuriçi Höyüğü</span>

Çukuriçi Höyüğü, İzmir ilinin güneyinde, Selçuk ilçesinin 1 km güneyinde, Efes antik kentinin hemen güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Kentin Magnesia kapısından 500 metre mesafede, antik Smyrna olarak adlandırılan günümüzde Çukuriçi Mevkii olarak bilen yerdedir. Höyük'ün yanından Derbent Deresi akmaktadır. Selçuk – Aydın karayolunun Efes ayrımından sonra, karayolunun 100 metre batısındadır. Höyüğün adının Apasas olduğu ileri sürülmekle birlikte kazı ekibince bölgenin adı verilmiştir. Yerleşmenin MÖ 3. binyılda deniz kenarında olduğu hem jeomorfologlarca yapılan araştırmalarda, hem de kazılardaki çok sayıdaki deniz kabuğu buluntusuna dayanılarak ileri sürülmektedir. Tepe, günümüzde bile son derece verimli bir ovada yer almaktadır.

Karaağaçtepe Höyüğü, Çanakkale il merkezinin güneybatısında, Seddülbahir Köyü'nün yaklaşık olarak 3 km. kuzey-kuzeydoğusunda, Morto Koyu'ndan 1 km. mesafede, Kirte Deresi'nin sağ tarafında yer alan bir höyüktür. Bazı kaynaklarda, Heinrich Schliemann tarafından bu şekilde tanımlanmış olmasına dayanılarak Protesilaos Tümülüsü olarak da görülmektedir. Tepe, 100 metre çapında olup 8 metre yüksekliktedir. Günümüzde sahilden 1 km. kadar içeride olan Höyük'ün iskan edildiği dönemde deniz kenarında olduğu belirtilmektedir.

Beşik – Sivritepe, Çanakkale İl merkezinin güneydoğusunda, Yeniköy'ün yaklaşık 2 km. güney-güneybatısında yer alan bir höyüktür. Tepe, Beşige Burnu'nun kuzeyinde bulunmaktadır. Uzun bir dönem Beşiktepe olarak bilinmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Priam'ın Hazinesi</span>

Priam'ın Hazinesi altın ve değerli eşyalardan oluşan bir grup eşyadır. Arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedilip, Osmanlı Devleti'nden kaçırılmıştır. Schliemann hazineyi İlyada'da bahsedilen kral Priam'a atfetti. O, antik Truva şehrini bulmaya çalışmaktaydı. Hazinenin bulunduğu yerin de Truva olduğuna inanmıştı. Daha sonra Carl Blegen'in keşfettiğine göre, hazinenin bulunduğu yer Truva 2 şehri idi. Priam ise yüzlerce yıl sonraki 6. ya da 7. Truva şehirlerinin kralı olmalıydı. Hazine Schliemann tarafından takas ve satış ile pazarlanmış, son olarak Almanya'yı işgal eden Sovyetlerce kaçırılmıştı. Uzun bir süre kayıp haldeyken, 1993'te Puşkin Müzesi'nde ortaya çıkmıştır. Almanya'ya iadesi istendiğinde, Almanların 2. Dünya Savaşı'ndaki yıkımı bahane edilerek, savaş tazminatı olarak saklandığı söylenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tıp tarihi</span> Tıbbın zaman içerisindeki gelişimi

Tıp tarihi, toplumların antik çağlardan günümüze, insan ve hayvan sağlığı ile ilgili olayları değerlendirirken neden-sonuç ilişkilerini görebilme, geçmişle bugünü değerlendirirken geleceği de öngörebilme becerisi kazanılmasını amaçlayan bir bilim dalıdır. Erken dönem tıbbi gelenekler içerisinde Antik Mısır ve Babil'den de bilgiler içermekte ve antik Yunanların teşhis, prognoz ve ileri düzey tıp etiği hakkında açıklamalara da yer verilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Puşkin Müzesi</span>

Puşkin Müzesi ya da tam adıyla Puşkin Devlet Güzel Sanatlar Müzesi, Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan güzel sanatlar müzesi. 1937 yılında bu ismi alan müze, antik Mısır'dan çağdaş Avrupa sanatçılarının eserlerine kadar geniş bir koleksiyona sahiptir. Bunun dışında Batı Anadolu'dan çalınmış Troya hazineleri de müzede sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Troya Müzesi</span> Türkiyenin Çanakkale ilinde bir müze

Troya Müzesi, Türkiye'nin Çanakkale ilinde Troya antik kentinden ve Troas bölgesinin diğer antik kentlerinden çıkarılmış eserlerin sergilendiği arkeoloji müzesidir.

<span class="mw-page-title-main">Çanakkale Arkeoloji Müzesi</span>

Çanakkale Arkeoloji Müzesi, 1984 yılı ile 2018 yılları arasında Çanakkale ve çevresindeki arkeolojik bulunduların sergilendiği müze. 2020 yılı Ocak ayında iyibaren Mehmet Akif Ersoy İl Halk Kütüphanesi olarak hizmet veren bina.

<i>Luvi mührü</i> Troyada bulunmuş Tunç Çağı mührü

Luvi mührü, Troya Kazıları'nda bulunmuş, üzerinde Luvice yazı olan, M.Ö. 12. yüzyıla tarihlenen tunç mühür.