Hearts and Minds (Lost)
"Hearts and Minds" | |
---|---|
Lost bölümü | |
Bölüm no. | 1. sezon 13. bölüm |
Yönetmen | Rod Holcomb |
Senarist | Carlton Cuse Javier Grillo-Marxuach |
Merkezî karakter | Boone Shannon |
Yayın tarihi | 12 Ocak 2005 |
Lost (1. sezon) Lost bölümleri |
Lost dizisi 1. sezonunun 13. bölümüdür. 12 Ocak 2005'te yayınlanan bölümün yazarları Carlton Cuse ve Javier Grillo-Marxuach, yönetmeni Rod Holcomb'dur. Boone ve Shannon merkezli bir bölümdür. Bölümün başında, Sayid Shannon'a, adadaki Fransız kadın Danielle'ın yazdığı kâğıtların çevirisini yaptığı için teşekkür eder ve ona enkazda bulmuş olduğu ayakkabıları hediye eder. Bu esnada Boone onları izlemektedir ve Shannon'a asıldığını düşündüğü için Sayid'e öfkelenir.
Burada bu kıskançlığının ve uçakta olmalarının nedenini anlamak için o ana kadar geçmişi aydınlatılmamış Boone'un anılarında bir geri dönüş yaşarız. Boone,kız arkadaşıyla tenis oynamaktadır ve o esnada telefonu çalar. Arayan Shannon'dır, ağlamaktadır ve Boone'un Shonnon'ın erkek arkadaşı olarak tahmin ettiği kişiye haykırarak bağırmaktadır, Boone'dan gelip onu kurtarmasını ister. Boone, Shannon'ın uçakla on beş saat uzaktaki Avustralya- Sydney'de olmasını önemsemez ve apar topar sahadan ayrılır, burada da Boone'un Shannon'a verdiği önemi görürüz.
Bu arada Sun, ormanın içinde kendine küçük bir tarla yapmış ve Kate'in de yardımıyla, buraya çeşitli tohumlar ekmeye başlamıştır, bu sırada Kate, Sun'ın İngilizce bildiğini keşfeder, ancak Sun, kocasının bunu öğrenmesinden korkmaktadır.
Boone ve Locke vakitlerinin neredeyse tamamını ormanda geçirmektedirler ve ne yaptıklarını soran insanlara da Locke yaban domuzu avladıklarını söylemektedir. Boone bu yalandan çok rahatsızdır ve insanlar da sürekli elleri boş döndükleri için onlardan kuşkulanmaya başlamışlardır. Gerçekten, Boone ve Locke, avlanmamaktadırlar, Claire'i ararken tesadüf eseri buldukları metal kapağı açmaya çalışmaktadırlar. Bu sırada Shannon da Boone'un sürekli olarak sabah gidip, akşam hava kararana dek dönmemesini garip bulmaktadır, sürekli olarak Boone'u sıkıştır, Boone ise Locke kapağı kimseye söylemesini istemediği için ona cevap veremez. Ancak kapağı neden adadaki diğer insanlarla paylaşmaları gerektiğini hala anlayamamıştır ve en sonunda Locke'a en azından Shannon'a her şeyi anlatmak istediğini, ona yalan söylemekten çok rahatsız olduğunu, Shannon'ın zaten kimseye bunu açmayacağını, onun çok özel biri olduğunu söyler ve Locke'un bu sözleri karşısında sadece anlamlı anlamlı gülümsemesi onu çileden çıkarır, her şeyi Shannon'a anlatacağını söyler.
Locke, Boone'un Shannon'a karşı bazı duyguları olduğunu anlamıştır. O geri dönmek için ilerlerken kafasına vurarak onu bayıltır. Boone uyandığında, elleri bağlanmıştır, kolları ve ayakları bağlanmıştır ve önünde de toprağa saplı bir bıçak durmaktadır. Locke ise bir köşede oturmakla ve garip bir karışım hazırlamakla meşguldür. Karışımı Boone'un başındaki yaraya sürer ve içgüdülerini kullanarak buradan kurtulabileceğini söyleyerek arkasından bağırışlarını dinlemeden Boone'u bırakır. Boone ise bıçağı ne kadar yerinden almaya çalışsa da bir türlü başaramaz ve onun hafif uyku halinde, bir başka anısına dönüş yaparız.
Boone, Shannon'ın sevgilisiyle kaldığı evine gider, ancak Shannon ona gelişinin iyi olmadığını, tam da o sırada sevgilisi Bryan'la dışarı çıkacak olduğunu söyler, Boone ona anlamayarak bakar, Shannon ise gözlerini kaçırır ve saçını düzeltirken Boone onun alnındaki morluğu görür, Bryan'ın yanında bir şey söyleyemediğini anlar ve bu işi polisle çözmeye karar verir.
Polis, Boone'un Shannon'ın sevgilisi için yaptığı ihbarı dikkate almaz. O sırada karakola, bir bar kavgası çıkarmış Sawyer'ı getirirler, Sawyer bağırmakta ve oraya buraya tekmeler savurmaktadır, bakın, der polis, kızkardeşinizin sevgilisi bu olsaydı, yardım edebilirdik. O sırada Boone başını kaldırıp Sawyer'a bakar, ancak onu tam olarak tanıyamaz. bunun ardından, polisle ihbar bilgilerini doldururlarken, Shannon'ın gerçekte Boone'la herhangi bir kan bağı bulunmadığı ortaya çıkar, Shannon'ın babası, o sekiz, Boone on yaşındayken Boone'un annesiyle evlenmiştir. Boone, karakoldan ayrılırken, bunu başka bir yoldan çözmeye karar verir ve Shannon'ın sevgilisi Bryan'ı yalnız yakalayarak ona kızkardeşinden ayrılması için yirmi beş bin dolar teklif eder. Bryan önce kabul etmez ve Shannon'ı sevdiğini söyler. Boone kızkardeşinden ayrılması için para ödeyeceği üçüncü kişi olduğunu söyleyerek ona sevgisinin kaç para olduğunu sorar. Elli bine yakın der Bryan ve Boone, tereddütsüz elli binlik çeki imzalar.
Boone, Shannon'ın korkunç çığlığıyla uyanır. Shannon haykırarak Boone'dan yardım istemektedir. "Lütfen Boone, yardım et, bana doğru geliyor, bir ağaca bağlıyım!" Boone, kızkardeşine zarar gelmesi düşüncesiyle dehşete kapılır ve ipin bileklerini parçalamasına aldırmadan bıçağı alır. İplerini çözerek Shannon'ın yanına koşar, onu da bağlı olduğu ağaçtan kurtarırken bunu ona kimin yaptığını sorar. Locke,diye yanıt verir Shannon ağlayarak. Daha önce de adada ağaçları deviren ve ele geçirdiği insanları parçalayarak öldüren,kimsenin neye benzediğini göremediği ve görenlerin de öldüğü garip bir canavar vardır ve hızla ikisine yaklaşmaktadır.
Boone, Shannon'ı elinden tutarak uzun ağaç gövdelerinin gizlediği bir yere götürür ancak bir süre nefes nefese burada kalmalarına rağmen, canavar buraya da gelir. Dışarı çıkar ve el ele koşmaya başlarlar, aralarına bir ağaç girer ve Shannon Boone'un elini bırakır,Boone arkasına döndüğünde, Shannon'ın tek ayağından havaya kaldırıldığını görür, hayıııır diye haykırır Shannon da Boone!diye bağırarak yanıtlar. Boone, onun peşinden koşmaya çalışır ancak yaratık çok hızlıdır ve Boone daha Shannon'ın neyle karşı karşıya olduğunu bile bilmemektedir. Sadece deli gibi SHANNON! diye bağırarak ormanda koşturur.
Sayid, suyun içinde ilkel bir pusula yapmaya çalışmaktadır, birden ağaçların içinden Locke çıkar ve ona bir pusula verir. Sayid pusula için teşekkür eder ve kuşkuyla Boone'un nerede olduğunu sorar. Locke, onu bugün hiç görmediğini söyler.
Boone, Shannon'ı geri götürmek için evine gelir ve Bryan'a bakarak hadi gidelim der Shannon'ın elini tutarak. Ancak Shannon, öylece durmakta ve suçlu şekilde Boone'un yüzüne bakmaktadır. Anlamadın mı hala?diye güler Bryan.Boone, anlamayarak Shannon'a bakar. Annen babasının ölümünden sonra, onun babasının bütün parasını aldı. Shannon'ın hakkını yedi der Bryan. Ve o da hakkını almak için seni kullanıyor! Boone, ıstırapla Shannon'ın yüzüne bakar. Yalan mıydı? der, beni buraya para koparmak için mi çağırdın? Shannon, sararak Boone, der. Ancak Boone yanıt vermez ve kapıya doğru yürür, Bryan onu yakalar ve yüzüne bir yumruk indirir. Boone da ona karşılık verir, ancak Bryan Boone'dan daha yaşlı ve daha iridir, Boone'un üstüne çıkar ve onu dövmeye başlar. HAYIR, diye bağırır Shannon ve Bryan'ı yakalar, birlikte arkaya devrilirler. Boone kapıdan çıkarken Shannon, onun kan akan başına bakar.
Geceleyin Boone, otel odasında yalnız oturur ve başına buz koyarken, kapısı vurulur, gelen Shannon'dır. Ne istiyorsun diye sorar Boone. Shannon, içeri girer. Bryan parayı aldı ve beni terk etti der Shannon ağlayarak. Sarhoşsun sen,diye yanıt verir Boone. Sarhoşum,evet.Peki neden olduğunu biliyor musun?der Shannon, ona doğru yaklaşarak. Nasıl olsa bana söylersin der Boone, aldırmaz bir havayla. "Çünkü bana aşıksın."der Shannon. "Hep aşıktın." "Sen de hep bencildin."der Boone acı çekerek. "Ve şimdi de hayal görüyorsun." Shannon ona yaklaşır ve öpüşmeye başlarlar, o gece birlikte olurlar. Sabaha doğru Shannon Boone'a annene beni kurtardığını söylersin ve biz de eski halimize döneriz der. Boone cevap vermez.
Adaya döndüğümüzde, Boone, ter içinde deli gibi kardeşinin adını haykırarak onu aramaktadır ve en sonunda bir nehir kenarında onu kanlar içinde yatarken bulur. Shannon göz kapakları arasından Boone'a bakar, vücudu delik deşiktir ve ölür.Gözleri hala aralıktır, Boone, onun kanlı bedenini kollarına alarak ağlamaya başlar.
Ağlayan Boone, deli gibi sahile koşar, Locke orada oturmuş, mutlu mesut gülümsüyordur, boğazına yapışır ve gözyaşları içinde o şey senin kardeşimi öldürdü!diye haykırır. Hayır, öldürmedi, der Locke ve ateşin başını işaret eder, Shannon oradadır, Sayid'in yanında oturmaktadır ve Sayid de ona sarılmıştır. Boone, ne olduğunu anlayamaz ve kendini ağacı altına atar, hayretle Sayid'i kollarındaki Shannon'a bakmaktadır. Nasıl olur?der Locke'a.Kollarımda öldü.
Locke, ona gördüğünün bir halüsinasyon olduğunu söyler, başına sürdüğü şey, bunları görmesine sebep olmuştur. Boone yaralı ve bitkindir, sadece oturduğu yerden onun farkında olmayan Shannon'ı izler, Locke ise gülümsemektedir, çünkü Boone'a Shannon'ın onun aşkına layık olmadığını göstermiştir, Boone onun olmayan ölümü için ağlamakla meşgulken, Shannon Sayid'le beraberdir ve Boone dehşete düşmüştür, Shannon'a aşkını içine atar ve Locke bu sayede Boone'u artık Shannon takıntısı olmadan rahat rahat kullanabilecektir.
Sonradan Boone'u ölümüne sebep olacak olan uçağa Boone'u bindirir ve Boone, telsizle haberleşmeye ve adadakileri kurtarmaya çalışırken uçak düşer. Boone yaralıdır, onu Jack'e götürürler ve Jack ona acilen kan gerektiğini söyler. Boone kendinde değildir, sürekli Shannon'un adını sayıklar, adada herkes deli gibi Shannon'ı aramaktadır, ancak Shannon, Sayid'le yalnız kalabilmek için sahilin uç köşesine gitmiştir, bulamazlar. Boone ölmeden önce kendine gelir ve ağlayan Jack'e kendisi için üzülmemesini söyler, onu kendisini iyileştirmek için verdiği sözden azat eder ve Shannon'a de ki... Shannon'a de ki..diye fısıldar, cümlesini tamamlayamadan ölür. Jack onu alnından öper ve ağlar. Shannon ise ancak Sayid'le sabaha doğru dönerlerken durumu öğrenebilir. Locke ona da adada yeni bir hayata başlamasını, Boone'u unutmasını söylemiştir, ancak Boone bu yüzden yalnız ölmüştür.