İçeriğe atla

Hazinedar

Hazinedar (veya Haznedar), Osmanlı İmparatorluğu'da ister devlet ister özel olsun hazine işlerine bakan görevli.

Devlet erkânının maiyetinde bulunan onların şahsî servetlerinin idaresiyle yükümlü kişilerin yanı sıra Enderun’da görev yapan bir kısım hizmetliler de hazinedar adıyla anılmaktaydı. Enderun’daki hazine koğuşunda görevli hazinedarların amiri Hazinedarbaşı idi. Hazinedarbaşı, Fatih Kanunnâmesi'ne göre iç halktan "sâhib-i arz" olan ağalar arasında yer alıyordu.[1]

Osmanlı İmparatorluğu'nda hazinedar adıyla değişik işlerde çalışan başka görevliler de vardı. Siyahî harem ağalarından harem masraflarına bakana "hazinedar ağa"; padişahı giydirmek, yatırmak, yemeğinin hazırlanmasına nezaret etmek, oda kapısında nöbet beklemek gibi özel görevlerde bulunan cariyelere de "hazinedar usta" denilmekteydi.[1]

Kaynakça

  1. ^ a b Merçil, Erdoğan (1998). "HAZİNEDAR". TDV İslâm Ansiklopedisi. 17. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 141-143. 30 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Şubat 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Topkapı Sarayı</span> İstanbulda bir saray

Topkapı Sarayı, İstanbul Sarayburnu'nda, Osmanlı İmparatorluğu'nun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca, devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı padişahlarının yaşadığı saraydır. Bir zamanlar içinde 4.000'e yakın insan yaşamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Enderûn</span> Osmanlıda saray okulu

Enderûn Mektebi, Enderun'un II. Murad veya Fâtih Sultan Mehmed dönemlerinde açılmış olduğu şeklinde iki farklı görüş ileri sürülmekteyse de II. Murad zamanında Edirne Sarayı'nda teşkil edildiği, ancak gerçek teşkilâtına Fâtih döneminde kavuştuğu söylenebilir. Zamanla çeşitli değişikliklere uğramakla beraber Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına kadar (1908) varlığını sürdüren bir saray okuludur. Hristiyan ailelerden devşirilen çocukların zeki ve gösterişlileri saraya alınarak özel bir şekilde yetiştirilirlerdi. Fatih Sultan Mehmet döneminde geliştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Rumeli</span>

Rumeli, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 15. yüzyıldan itibaren Balkanlar’ın güneyine verilen addır. Aslı Rum İli olan coğrafik terim zamanla Rum Eli olarak dile otursa da 19. asra kadar evrakta Rum İli olarak yazımı devam etmiştir. Rumeli, sözündeki "Rum" kelimesi "Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde olan toprak, halklar" anlamıyla kelimenin yapısına katılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hatice Turhan Sultan</span> Sultan İbrahimin Hasekisi IV.Mehmedin validesi. Kadınlar saltanatı dönemini kapatan sultan

Hatice Turhan Sultan, Osmanlı padişahı Sultan İbrahim'in eşi ve IV. Mehmet'in annesidir. 5 yıl kadar bir süre saltanat naibesi sıfatıyla Osmanlı Devleti'ni yönetmiş ikinci valide sultandır. Osmanlı Tarihinin en uzun valide sultanlık yapan ve kadınlar saltanatının sonunu getiren Ukrayna kökenli sultandır.

Hadim Mesih Mehmed Paşa III. Murad saltanatı döneminde 1 Kasım 1585-14 Nisan 1586 döneminde sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

Siyavuş Paşa, IV. Mehmed saltanatında 21 Ağustos 1651 - 27 Eylül 1651 ve 5 Mart 1656 - 26 Nisan 1656 tarihleri arasında iki kez toplam iki ay yirmi dokuz gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. 1641 - 1642 döneminde Kaptan-ı Derya'lık da yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik</span> Osmanlı ekonomisinde ve toplumunda insan köleliği

Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisinin ve geleneksel toplumunun yasal ve önemli bir parçasıydı. Köle edinilen ana kaynaklar Güney Avrupa, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya'daki savaşlar, siyasi olarak organize edilmiş köleleştirme seferleri ve Afrika'dan getirilen siyahilerin satıldığı köle ticaretiydi. Büyük askeri seferlerin ardından köle satış fiyatlarının düştüğü bilinir. Osmanlı İmparatorluğu'nun idari ve siyasi merkezi olan İstanbul'da, 16. ve 17. yüzyıl nüfusunun yaklaşık beşte biri kölelerden oluşuyordu. Bu yüzyılların gümrük istatistikleri, İstanbul'un Karadeniz'den yaptığı ilave köle ithalatının 1453'ten 1700'e kadar toplam 2,5 milyon civarında olabileceğini gösteriyor.

<span class="mw-page-title-main">Melek Ahmed Paşa</span> 79. Osmanlı sadrazamı

Melek Ahmed Paşa IV. Mehmed saltanatında 5 Ağustos 1650 - 21 Ağustos 1651 tarihleri arasında bir yıl on yedi gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kızlar ağası</span>

Kızlar ağası ya da Darüssaade ağası, Osmanlı Devleti'nde haremden sorumlu olan yüksek düzeydeki görevliye verilen isimdi.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı saray mutfağı</span>

Osmanlı saray mutfağı ya da matbah-ı âmire, Osmanlı İmparatorluğu'nda saray mutfağına verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Ayazma Camii</span>

Ayazma Camii, İstanbul'un Üsküdar ilçesinin Aziz Mahmud Hüdayi Mahallesi'nde yer alan, Osmanlı Dönemi'nden kalma tarihi bir camidir. 26. Osmanlı Padişahı III. Mustafa tarafından, annesi Mihrişah Emine Sultan ve ağabeyi Şehzade Süleyman adına yaptırılmıştır. Mimarı Mehmed Tahir Ağa'dır. Yapımına 1758 yılında başlanan cami, 2 yıllık inşaat sürecinden sonra 1760 yılında ibadete açılmıştır. Cami mimari olarak Osmanlı ve Barok esintilerini yansıtmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Lozan Barış Konferansı</span> 1922-1923

Lozan Barış Konferansı, İsviçre'nin Lozan (Lausanne) şehrinde 8 ay sürmüş ve Türk tarafının kayıtsız şartsız bağımsızlık talebi nedeniyle çetin geçmiştir. Görüşmelerde Türkiye'yi temsil eden İsmet Paşa başkanlığındaki heyetin bu başarıdaki rolü büyüktür.

Kalgay, Kırım Hanlığı'nda veliahda verilen unvan.

Hazinedar Şahin Ali Paşa I. Abdülhamit saltanatında, 31 Mart 1785 - 24 Ocak 1786 tarihleri arasında dokuz ay yirmi dört gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı toplumu</span> Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların sosyal yapısı

Osmanlı toplumu, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların bütününü ifade eder. Toplum, Müslüman ve Müslüman olmayan (gayrimüslim) milletlerden oluşuyordu. Gayrimüslimler, "cizye" vergisi ödemek dışında toplumdan bir ayrıma tâbi değildi. Müslüman toplumun yaşantısı şeriat ile şekillenirken, farklı milletlerin din ve örflerine göre mahalli yaşam tarzlarını koruma imkânı da vardı. Toplumu "yönetenler" ve "yönetilenler" olarak, art zamanlı şekilde, iki sınıfa ayırmak mümkündür. Sınıflar arası geçiş yasak değildir, ancak sınırlı tutulmuştur.

Akağalar, Osmanlı İmparatorluğu saraylarında görev yapan bir kısım hizmetli. II. Murad zamanında sarayda görev yapan Akağalar, halifeliğin kaldırılmasına kadar sarayda yer aldılar. Bosnalı ve Anadolu kökenli olan Akağalar ayrıca hadımdırlar. II. Murad zamanında Akağaların toplam sayısı 40 civarındaydı. Akağaların en büyük rütbelisi Kapı Ağası'ydı. Daha sonra sırasıyla Has Odabaşı, Hazinedarbaşı, Kilercibaşı ve Saray Kethüdası gelmekteydi. Kapı Ağası, saray kapılarının ve içeri girip çıkanların kontrolünün sağlanması ile padişahın özel hizmetleri gibi görevlerle ilgilenirdi. Akağalar kapı bekçiliği, Hazine-i Hümayun'un korunması, harem ve diğer dairelerin denetlenmesi gibi görevlerde kullanılmıştır. Bu görevlilerin baş yetkilisi ise kapı ağasıdır.

Kapı Ağası, Osmanlı sarayında, padişahın çalışma mekanı da olan Enderun bölümü ile tüm Osmanlı saraylarının başı olan beyaz ırka mensup hadım yönetici. 17. asırdan itibaren görevlerinin büyük kısmını bir başka hadım olan haremin reisi kızlar ağasına bırakacak yetkili.

Kapı Ağası & Babüssaade Ağası & Ak Ağalar, Osmanlı döneminde sarayda bulunan iç ağaların en büyüğüne verilen isimdir. Kapı Ağası padişahın devamlı en yakınında bulunmakla görevlidir. Aynı zamanda Osmanlı'da sadrazam kapısının iç düzenini sağlamakla vazifeli olan ağalar. Saray kayıtlarında buna Ak Ağalar başı' da deniyordu. Osmanlı devlet teşkilatında padişahın bulunmuş olduğu saraylar da yetki sahibi beyaz ırka mensup hadım yönetici olarak da bilinmektedir.

İç hazineden sorumlu Hazinedarbaşı ayrı, dış hazineden (birun) sorumlu Hazinedarbaşı ayrıdır. Osmanlı devlet teşkilatında iç hazinenin muhafaza edildiği Bâb-ı Hümâyun ve hil‘at hazineleri bölümünden, saray sanatkârlarının idaresinden sorumludur.

Has oda ya da Hane-i Hassa (خانه خاصّه), Enderun ile Harem Dairesi arasında bulunan sadece Osmanlı padişahının hizmetine tahsis edilmiş yazlık ve kışlık bölümlerden oluşan iki katlı bir dairedir. Fatih döneminden itibaren yazlık köşklerin ve havuzun bulunduğu Mermer Sofa padişah tarafından adeta yapının balkonu gibi kullanılmıştır. Hane-i has olarak da bilinen Has Oda, Osmanlı sarayında enderun olarak bili­nen iç bölümün en önemli dairesidir. Fatih Kanunnamesiyle kurulan Has Oda Teşkilatı görevli ağalar, padişahın özel hizmetlerini yerine getirmekle sorumludurlar. Padişahın hayatını korumakla da sorumlu olan Hasodalılar ilk etapta 32 kişiden oluşmaktaydılar.