İçeriğe atla

Hayata Dönüş Operasyonu

Hayata Dönüş Operasyonu, Türkiye'de cezaevlerindeki bazı tutuklu ve hükümlülerinin F tipi hücre sistemine ve tecrit uygulamasına direnmek için 20 Ekim'de başlattıkları açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerine karşı, 19 Aralık 2000 tarihinde, 20 cezaevine birden yapılan, 2'si asker 30'u tutuklu 32 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı, yaklaşık 10.000 güvenlik görevlisi tarafından gerçekleştirilen operasyonlara verilen resmi addır.

Operasyon

Bu operasyon sırasında Ümraniye Kapalı Cezaevi'nde Uzman Çavuş Nurettin Kurt ile Çanakkale Kapalı Cezaevi'nde Mustafa Mutlu adlı iki asker de yaşamlarını yitirmişti. İlk olarak, Nurettin Kurt’un, teslim ol çağrılarına ateşle karşılık veren mahkûmlarca vurulduğu açıklanmıştı. Ancak Kurt’a yapılan otopside ölüme yol açan yaralanmaya “yüksek kinetik enerjili bir silahın” sebep olduğu belirlendi. Ümraniye Cezaevi’nden çıkarıldığı iddia edilen beş adet tabancanın içinde “yüksek kinetik enerjili silah” olarak kabul edilen uzun namlulu silahlar yoktu. Ayrıca silahın mahkûmlarda olmayan uzun namlulu bir silah olduğu belirlendi[1] ve Kurt'un ölümüne yol açan silahın mahkûmlardan elde edildiği öne sürülen silahlar olmadığı belirtildi. Raporda, ölüme yol açan silahın sadece AK-47 ya da G-3 piyade tüfeği olabileceği belirtildi ve Kurt'un askerlerin silahıyla öldüğü kesinleşti.[2]

Resmi makamların operasyonla ilgili dile getirdikleri açıklamaların ve basında çıkan birçok haberin de yalan ve sahte olduğu ortaya çıkmıştı.[3] Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün "ayrıca askerin öldürdüğü tutukluların askerle çatışmaya girdiğini" demeci ve bazı ölümlerin tutuklular arasındaki çatışmadan çıktığını iddiası ortaya atmıştı. Adli Tıp uzmanlarının raporlarına göre, Bayrampaşa Cezaevi'ne yapılan operasyon hakkında söylediği "Kalaşnikofla ateş ettiler" diyen bakan Türk'ün demeçlerinin asılsız olduğunu ortaya koymuştu. Rapor'a göre, Koğuşlardan ateş edilmemiş, öldürücü dozun üzerinde gaz bombası kullanılmıştı. Bayrampaşa Kapalı Cezaevi'ndeki C-1 koğuşundaki kadın tutukluların güvenlik görevlilerinin kullandığı göz yaşartıcı, gaz ve sinir bombalarının çıkardığı yangında öldükleri belirlendi. Adli tıp uzmanlarının raporunda, yanarak ölen kadınların giysi parçaları ve ciltlerinde yanıcı maddelerin bulunduğunun tespit edildiği vurgulandı. Yine Adli tıp raporuna göre silahlı bir direniş olmamıştı. Kömüre dönmüş koğuşlarda yapılan aramalarda silaha da rastlanmamıştı. Bilirkişi raporunda ayrıca mahkûmların bulunduğu taraftan güvenlik görevlilerinin bulunduğu yöne doğru ateş açılmadığı, atışların dışarıdan içeriye doğru yapıldığı kaydedildi. Raporda, 12 kişinin öldüğü C-1 koğuşunda 6 kadın tutukludan 5'inin yanarak 1'inin ise gazdan zehirlenerek öldüğü yazıldı. C-1 koğuşunda ölen Yazgülü Güler Öztürk, Seyhan Doğan, Özlem Ercan, Şefinur Tezgel ve Gülser Tuzcu'nun cesetlerine yapılan otopsilerde elbise parçaları ile saç, doku ve cilt örneklerinde, tinerde bulunan organik solventlerden toluen, ksilen ve metanol saptandığı kaydedildi. Nilüfer Alcan adlı tutuklunun ise gaz zehirlenmesi sonucu öldüğü tespit edildi. Raporda, operasyonda kullanılan bombaların etkin maddesinin 20 gramının 38 dakikada insanı öldürdüğü vurgulanarak, "C-1 koğuşunda 35 gram bomba maddesi bulundu" denildi. Yine aynı koğuşunda patlayan onlarca gaz bombasının yanında patlamamış 45 adet bomba bulunmuştu. C-14 ve C-15 koğuşlarına da ateş açıldığı ve içeri, üzerinde "Kapalı yerlerde kullanmayın" ve "Bombayı insan ve yanan madde olmayan sahaya fırlat" yazılarının bulunduğu çok sayıda göz yaşartıcı bomba ile gaz bombasının atıldığı kaydedildi. Tutukluların silahla birbirlerini öldürdüğü iddiası da, tutukluların uzun mesafeden açılan ateş sonrası öldüğünü belirleyen adli tıp raporuyla çürütülüyordu.[4][5][6] Rapor ayrıca, kimi delillerin karartıldığını ve jandarma tutanağındaki verilerindeki bazı çelişkileri de ortaya çıkartmıştı.[7]

Operasyonla ilgili (sonuçlanan) tek tazminat davası, T Bayrampaşa Cezaevi'nde askerlerin öldürdüğü Murat Ördekçi'nin ailesinin İçişleri ve Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı dava idi. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, toplam 109 milyar lira tazminat cezasına hükmetmişti ve operasyonlarıyla ilgili ilk yargı kararı: “Yaşam hakkı ihlal edildi. Ölen hükümlünün ailesine 109 milyar ödenmeli” olmuştu,[8] diğer cezaevlerindeki operasyonlarla ilgili de bugüne kadar sonuçlanan dava yok.[]

Operasyonun ardından 154 hükümlü hakkında da, faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek, isyan ve intihara azmettirmek suçlarından ömür boyu hapis istemiyle dava açılmıştı. 154 hükümlü hakkında açılan davada, 2005'te Ağır Ceza Mahkemesi delil durumlarını dikkate alarak, tutuklu yargılanan yedi hükümlü'nun tahliye kararı onaylanmıştı.[9]

'Hayata Dönüş' operasyonunun Adli Tıp raporlarını yayınladığı için Radikal Gazetesi'ne dava açılmıştı ve İstanbul 5 No'lu DGM'de görülen duruşmada Radikal Gazetesi Sorumlu Yazı işleri Müdürü Hasan Çakkalkurt ile avukatı Köksal Bayraktar beraat etmişlerdi.[]

Operasyonda görev alanlar hakkında açılan ve hâlen süren birçok dava bulunuyor.[10][11][12]

F tipi cezaevlerinin mimarlarından olan ve Operasyon sırasında Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan Ali Suat Ertosun'a[13] 2004 yılında AK Parti hükûmeti kararıyla Devlet Bakanı Cemil Çiçek tarafından 'Devlet Üstün Hizmet Madalyası' verilmişti.[14]

Ölenler

Hayata Dönüş Operasyonu'nda ölen tutukluların listesi şöyledir:

1. Ahmet İbili. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar. Ümraniye
2. Ali Ateş. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa
3. Ali İhsan Özkan. Bursa
4. Alp Ata Akçayüz. Ateşli silah yaralanması. Ümraniye
5. Aşur Korkmaz. Ateşli silah yaralanması.Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa
6. Berrin Bıçkılar. Yanık ve ölüm orucu sonucu ölüm. Uşak
7. Cengiz Çalıkoparan. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa
8. Ercan Polat Karın alt kısmında ateşli silah yarası. Ümraniye
9. Fahri Sarı Kurşunla ölüm. Çanakkale
10. Fırat Tavuk Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa
11. Fidan Kalşen Kurşun ve yanma sonucu ölüm. Çanakkale
12. Gülser Tuzcu. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.
13. İlker Babacan. Çanakkale
14. İrfan Ortakçı. Çankırı
15. Murat Ördekçi. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa
16. Murat Özdemir. Bursa
17. Mustafa Yılmaz. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa
18. Nilüfer Alcan. Yüzü ve elleri 1. derecede yanık, duman zehirlenmesi. Bayrampaşa
19. Özlem Ercan. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.
20. Seyhan Doğan. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa
21. Sultan Sarı. Çanakkale
22. Şefinur Tezgel. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa
23. Ünsal Gedik. Kafasında ekimoz var. Karbonmonoksit zehirlenmesi olabilir. Ümraniye
24. Yasemin Cancı. Uşak
25. Yazgülü Güder Öztürk. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa
26. Halil Önder. Ceyhan
27. Hasan Güngörmez. Ölüm Oruçcusu. Çankırı
28. Rıza Poyraz. Ateşli silah yaralanması, künt kafa travması. Ümraniye
29. Kimliği Belirsiz. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar sonucu tanınmaz durumda. Ümraniye
30. Kimliği Belirsiz. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar sonucu tanınmaz durumda. Ümraniye

Operasyonun bilançosu

Operasyon Düzenlenen Cezaevi Sayısı: 20
Ölen Tutuklu Ve Hükümlü Sayısı: 30
Hastaneye kaldırılan yaralı Tutuklu-Hükümlü: 237
Ölen Askerler: 2
Yaralanan Asker sayısı: 6
Edirne F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 348
Kocaeli F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 340
Sincan F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 341
Kartal F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 67
Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevine Sevkler: 45
Açlık grevi süren cezaevi: 41
Operasyon öncesi ölüm orucunda olanlar: 259
Operasyondan sonra ölüm orucunu sürdürenler: 357
Açlık Grevini Sürdürenler: 1656
Operasyonu Protesto sırasında Gözaltına Alınanlar: 2145
Operasyonu Protesto Edenlerden Tutuklananlar: 58
Copla tecavüz iddiası: 8
Operasyon sonra basılan kültür merkezi, dernek, parti binası: 18
Mühürlenen dernek sayısı: 2[15]

Kaynakça

  1. ^ Otopsideki gerçek (1) 4 Mayıs 2009 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi Radikal Gazetesi
  2. ^ Jandarmaya asker kurşunu 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  3. ^ 'Hayata dönüş' haberleri sahteymiş! 12 Kasım 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Medyakronik.com
  4. ^ Cezaevi katliamı belgelendi 6 Aralık 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Evrensel Gazetesi
  5. ^ Gerçeğe dönüş 24 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  6. ^ Resmi yalanlar 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  7. ^ Otopsideki gerçek (2) 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  8. ^ Hayata dönüş kararı 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  9. ^ Hayata Dönüş için yedi tahliye 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  10. ^ "Mahkemeye 'dönüş' - Radikal Gazetesi". 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2006. 
  11. ^ 'Hayata Dönüş Operasyonu' davaları ertelendi 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  12. ^ Bir dava için altı gözlemci 30 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  13. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2009. 
  14. ^ Ertosun'a madalya 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Radikal Gazetesi
  15. ^ F-tipi Cezaevleri Raporu, 12 Haziran 2001 22 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. HYD

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cezaevi</span> hükümlülerin içinde tutuldukları yapı

Cezaevi ya da hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için hapsedildikleri yerler. Türkçede zindan ve mahpushane sözcükleri de zaman zaman -özellikle eski metinlerde- aynı anlamda kullanılır. Tutukluların, hükümlülerden ayrı olarak tutulduğu yere ise tutukevi denir.

Şerafettin Elçi, Kürt avukat ve siyasetçi. Katılımcı Demokrasi Partisi kurucu genel başkanı.

<span class="mw-page-title-main">Ulucanlar Cezaevi Müzesi</span> Müze olarak yeniden düzenlenmiş eski bir cezaevi

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi veya Ulucanlar Cezaevi, 1925 ve 2006 yılları arasında Ankara'nın Altındağ ilçesinin Ulucanlar semtinde faaliyet göstermiş olan bir cezaevidir. Türk siyasi ve edebî hayatında da önemli bir yere sahip olan Ulucanlar Cezaevi'nin restore edilerek müze ve kültür sanat merkezine dönüştürülmesi projesi Altındağ Belediyesine verildi. 2009 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları 2010 yılında tamamlandı.

Danıştay Saldırısı, 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. dairesine Alparslan Arslan adlı saldırganın gerçekleştirdiği silahlı eylemdir. Saldırı sonrasında, Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ölmüş, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye ise yaralanmıştır. Arslan, saldırı sonrasında kaçmaya çalışırken Danıştay'da görevli polis memurları tarafından yakalanmıştır.

Mustafa Pehlivanoğlu, Türk Ülkücü militan. 10 Ağustos 1978'de dört kahvehaneyi otomatik silahla tarayıp 5 kişiyi öldürdüğü, 12 kişiyi yaraladığı iddia edilerek yargılandı ve 18 Ekim 1979'da idama mahkûm edildi. 12 Eylül Darbesi'nden sonra cezası infaz edildi. 1980-1984 arasında idam edilen 8'i sağ görüşlü 50 mahkûmdan biridir.

F Tipi Cezaevleri, yüksek güvenlikli cezaevlerine Türk infaz sisteminde verilen isimdir. Sosyal Tecrit modeline dayanmaktadır. Yüksek güvenlikli cezaevleri, Türkiye'de düzenlendiği biçimiyle, genellikle devlete karşı işlenen suçlar ve/veya organize suçlardan dolayı tutuklu ya da hükümlü bulunan mahpusların üç kişilik ya da tek kişilik yaşam birimlerinde kaldıkları ve mümkün olduğunca diğer mahpuslarla ve infaz memurlarıyla iletişimlerinin sınırlandırıldığı ceza infaz kurumlarıdır.

Mehmet Fikri Karadağ Türk asker. Kuvvayi Milliye Derneği'nin kurucusu. 1991-1996 yılları arasında Elazığ'da görev yaptı. 8. Kolordu Hareket Başkanı görevinde de bulundu. 30 Ağustos 2003 tarihinde emekli oldu. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nden ayrılarak 2005 yılında Kuvvayi Milliye Derneği'ni kurdu. 2007 seçimlerinde İstanbul 1. bölgeden bağımsız milletvekili adayı olmuştur.

Manisa davası ya da Manisalı gençler davası, Manisa'da, çoğu lise öğrencisi olan 16 gence 26 Aralık 1995'te gözaltına alınmalarının ardından yasa dışı örgüt üyesi oldukları iddiasıyla açılan dava ile bu gençlere gözaltında işkence yaptıkları iddiasıyla polislere karşı açılan davalara, basında ve halk arasında verilen addır. Davalar Türkiye'de insan hakları alanında verilen mücadelenin simgesi oldu ve uzun süre devam etti.

Ahmet Hurşit Tolon Türk asker. Eski 1. Ordu Komutanı.

Ergenekon, 2000'li yıllarda Türkiye'de faaliyet gösterdiği ileri sürülen gizli silahlı örgüttür. Türk yargısı tarafından terörizm ile suçlanmış, suçlamalar ve dava 21 Nisan 2016'da Yargıtay kararı ile usul ve esas yönünden bozulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kuddusi Okkır</span>

Kuddusi Okkır, Ümraniye soruşturması kapsamında 20 Haziran 2007'de tutuklanan, tutuklu bulunduğu Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde akciğer kanseri, beyin ve kemik metastasına yakalanan ve daha sonra hayatını kaybeden Türk iş insanı.

Bayrampaşa Cezaevi ya da eski adıyla Sağmalcılar Cezaevi, 1968 ve 2008 yılları arası Türkiye'nin İstanbul ilinin Bayrampaşa ilçesinde hizmet vermiş bir cezaevidir.

Osman Yıldırım, Danıştay saldırısı ve Ergenekon davası sanığı.

<span class="mw-page-title-main">Diyarbakır Cezaevi</span> Diyarbakırda yer alan bir cezaevi

Diyarbakır Cezaevi ya da Diyarbakır Askerî Cezaevi, Diyarbakır'da kurulan bir cezaevidir. 1972'de yapımına başlandı, 4 Temmuz 1980'de açıldı. 12 Eylül Darbesi'den sonra askerî yönetime devredilerek Sıkıyönetim Askerî Cezaevi olarak kullanıldı. Yaşandığı iddia edilen işkenceler ile ön plana çıktı. The Times gazetesine göre "dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi" arasında yer almaktadır. 1981 ve 1984 yılları arasında cezaevinde 30 kadar kişi öldü. 9 Mayıs 1988 tarihinde Adalet Bakanlığına devredildi. Cezaevi hakkında belgeseller çekildi ve kitaplar yazıldı. Günümüzde ise müze olması planlanmaktadır.

Şanlıurfa Cezaevi, resmi adıyla Şanlıurfa E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Şanlıurfa'da bulunan bir E tipi kapalı ve açık cezaevidir.

Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TAYAD), 12 Eylül Darbesi'nden sonra işkence mağdurları, onların yakınları ve dostları ile askerî rejimi eleştiren diğer kişilerden oluşan bir grup tarafından yasadışı gözaltıları ve Türk cezaevlerinde meydana gelen sistematik insan hakları ihlallerine karşı mücadele etme amacıyla 3 Eylül 1986'da kurulan bir sivil toplum kuruluşudur. Dernek "cezaevlerindeki işkenceleri engellemek, baskıları ve işkenceleri protesto etmek" için pek çok açlık grevi gerçekleştirmiştir. İstanbul merkezli derneğin yaklaşık 120 üyesi ve Türkiye genelinde çok sayıda gönüllü destekleyicisi bulunmaktadır. Faaliyetleri zaman zaman polis müdahalesi ve mahkeme kararıyla durdurulmaktadır.

İzmir Buca Cezaevi, resmi adıyla İzmir Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu, belli bir tipte olmayan kapalı ve açık cezaevidir. İzmir ili Buca ilçesinde bulunmaktaydı. 1959 yılında kurulmuştur. 2020 Ege Denizi depreminde hasar gören cezaevi önce boşaltıldı, Aralık 2020'de ise yıkılmaya başlandı. En son görev yapan kurum müdürü Murat Gündüz'dü.

<span class="mw-page-title-main">2013 Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçiliği saldırısı</span>

1 Şubat 2013'te Türkiye'nin başkenti Ankara'da bulunan Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliğine, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi mensubu Ecevit Şanlı tarafından bir intihar saldırısı gerçekleştirildi. Patlama sonucunda saldırganla birlikte bir güvenlik görevlisi öldü, 1 sivil gazeteci ve 2 güvenlik görevlisi yaralandı.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de suç</span>

Türkiye'de suç ile polis ve jandarma teşkilatı mücadele etmektedir. 1990-2014 yılları arasında suç oranlarında önemli artış (%400) olmuştur. Hırsızlık, insan öldürme ve uyuşturucu suçlarında artış %600'e ulaşmıştır. 2015 yılında günde ortalama 4 kişi öldürüldü. Cinayetlerin çoğunun nedeni namus ve para iken, 369 kadın aile içi şiddet kurbanı oldu. Aynı yıl 18 yaşından küçük 193 çocuk öldürüldü.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Savran</span>

Ahmet Savran, Türk güreşçi, beden eğitimi öğretmeni, aktivist. Hayata Dönüş Operasyonu sorasında Ulucanlar Cezaevi'nde öldü.