İçeriğe atla

Hayatın anlamı

Felsefi bir soru olan "Hayatın anlamı nedir?", farklı insanlar tarafından farklı şekillerde algılanabilir ve "anlam" sözcüğünün buradaki belirsizliği farklı açıklamalara yol açar: "Hayatın kökeni nedir?", "Evrenin ve yaşamın doğası nedir?", "Hayatı değerli kılan şey nedir?", "İnsanın hayattaki amacı nedir?". Bu sorulara bilimsel teorilerden felsefî, teolojik ve ruhanî argümanlara kadar birçok değişik şekilde cevap verilmektedir.

Başka bir bakış açısına göre de "Hayatın anlamı" sorunu ancak ölümle son bulur, cevaplanabilir. Felsefî bakış açısına göre sonuç kaçınılmaz olan ölümdür. Yaşadıkları hayattan (zengin, fakir, zeki, aptal, güzel, çirkin) bağımsız olarak her insan ölür ve bu sorun da son bulur. Konuyla ilgili görüşler özetle aşağıda görülebilir.

Popüler görüşler

Birçok insan kendine bir dönem "Hayatın anlamı nedir?" diye sorar ve kendince cevaplar verir, en popülerleri şunlardır:

Yaşamı sürdürebilme ve maddi/geçici başarı

  • ...Geliri artırmak ve sosyal statüyü yükseltmek.
  • ...Başkalarıyla yarışmak ya da ortak olmak
  • ...Sizi yaralayanları yok etmek ya da pasifist kalmaya çabalamak
  • ...Yaşamak
  • ...Kendi ailenizi ya da başkasının ailesini korumak
  • ...Güç kazanmak ve gücü kullanmak
  • ...Kitap ya da tablo gibi sanat eseri miras bırakmak/bırakmaya çabalamak
  • ...Fiziksel, finansal ya da mental özgürlük kazanmak
  • ...Ünlü olmak
  • ...Çocuk sahibi olmak

Bilgelik ve bilgi

  • ...Soru sormamak ya da sürekli soru sormak
  • ...Sınırların ötesini keşfetmeye çalışmak
  • ...Birinin hatalarından ders çıkartmak
  • ...Sürekli olarak hayatın anlamını öğrenmeye ve anlamaya çabalamak
  • ...Bir insanın bakış açısını/dünya görüşünü değiştirmek

Ahlaki

  • ...Merhamet göstermek
  • ...Başkalarıyla ve doğayla barış içinde yaşamak
  • ...Aşık olmak
  • ...Aşık ettirmek
  • ...Erdemli olmaya çalışmak
  • ...Başka insanlara hizmet etmek
  • ...Adalet için çalışmak

Dinsel ve ruhanî.

  • ...İç huzuru yakalamak
  • ...Güzel ameller yapmak
  • ...Ölümden sonra cennete ulaşmak
  • ...Tanrı'ya hizmet etmek
  • ...Kul olmak

İlgili Araştırma Makaleleri

Din, nadiren de olsa ilmet, genellikle doğaüstü, transandantal ve cansal unsurlarla ilişkilendirilmiş, çeşitli ayinler ve uygulamaları içeren, ahlak, dünya görüşleri, kutsal metinler ve yerler, kehanetler, etik kuruluşlarından oluşan bir sosyo-kültürel sistemdir.

Ontoloji, varlık felsefesi ya da varlıkbilim, temel sorunu varlık olan felsefi disiplin. Varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerinin araştırılmasıdır. "Varlık" ve "varolan" ayrımını; "varlık vardır" ve "varlık yoktur" fikirlerini tartışır.

<span class="mw-page-title-main">Sokrates</span> Antik Yunan filozofu

Sokrates, Antik Yunan filozofudur. Heykeltıraş Sophroniskos'un ve Ebe Fenarete'nin oğludur. Yunan felsefesinin kurucularındandır.

<span class="mw-page-title-main">Budizm</span> Bir din ve hayat felsefesi

Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güneydoğu ve Doğu Asya’da yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Poliamori</span> Çok eşlilik

Poliamori, bireylerin birden çok sevgiliye sahip olabildikleri, söz konusu ilişkiye dahil olan herkesin bu durumun bilincinde olup bunu onayladığı, monogaminin (tekeşliliğin) ya da monamorinin tersi niteliğinde, insanlar arası ilişki türü.

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

Hümanizm, insan odaklılık veya insanmerkezcillik, kanunların düzenlenmesinde Tanrı'nın değil insan aklının esas alındığı rasyonalizm ile ampirizme odaklanan, 14. yüzyıl ile 16. yüzyıl sonlarında Avrupa'nın geniş bir kesiminde kabul görmüş felsefi düşünce öğretisi ve edebiyat akımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Platon</span> Antik Yunan filozofu

Platon veya Eflatun, Antik Yunan filozofu ve bilgesi.

Ötanazi, bir kişinin veya bir hayvanın yaşamını, yaşamlarının dayanılamayacak durumda olarak algılanması sebebiyle, acısız veya çok az acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırmak. Ötanazi uygulaması bu üçü dışında farklı formlarda da olabilir; örneğin pasif ötanaziye kişinin tedavi edilebilecek ama ölümcül bir bulaşıcı hastalığının tedavi edilmeyerek kişinin, pasif olarak, ölümüne yol açılması dahildir. Ötanazinin farklı tipleri farklı yasal uygulamalara tabidir. Pasif ötanazi genelde birçok ülkede, farklı koşullar altında yasalken, aktif ötanazi çoğu ülkede yasaktır. Genellikle ötanazi başlığı altında tartışılan hekim destekli intihar genel olarak yasa dışı olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington, Oregon, Montana ve Vermont eyaletlerinde yasaldır. Aktif ötanazi Türkiye'de yasal değildir. Yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre, hastaya ötanazi uygulayan fail (hekim), tasarlayarak (taammüden) adam öldürme hükümlerine göre yargılanır ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Bazı ülkelerde ötanazi yasal olmasa da, ötanazi faili cezaya çarptırılmaz.

Karşılıksız aşk, bir tarafın diğer taraftan arzuladığı karşılığı göremediği aşk türüdür. Bu durum insanda genellikle kederli ve kaygılı bir ruh haline yol açmakla birlikte, depresyon ve öfori arasında ani duygusal kaymalara da sebep olabilir.

Spiritüalizm, öte âlemcilik ya da tinselcilik terimi Latince “ruh” anlamına gelen “spiritus” sözcüğünün sıfatı “spiritualis” sözcüğünden türetilmiş olup ruhçuluk anlamında kullanılmaktadır. Türkçede tinselcilik olarak da adlandırılmaktadır. Günümüzde dinsel, mistik ve felsefi alanlarda pek çok akım, ekol ve gruplar kendilerine spiritüalist adını vermekteyse de aralarında ilke, görüş ve kavram bakımından önemli farklar bulunmaktadır. Aralarındaki temel ortak nokta, ruh denilen manevi bir unsurun varlığını kabul etmeleridir. Fakat bunlardan bir kısmı, ruhun orijinal ve kendine özgü olduğunu kabul etmez, bir kısmı ruhun sürekli gelişim içinde olduğuna karşıdır, bir kısmı ise ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğini kabul eder. Bu yüzden kimi ansiklopedilerde spiritüalizm denen ruhçuluk iki kısımda ele alınır:

Absürdizm, herhangi bir yaratıcı olmadığından insanlığın evrende bir anlam bulmasına yönelik uğraşlarının boşa bir çaba olduğunu ve eninde sonunda bu anlam uğraşının başarısız olacağını söyleyen felsefi düşünce akımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Dil felsefesi</span>

Dil felsefesi, analitik felsefede dilin doğası ve dili; dil kullanıcıları ve dünya arasındaki ilişkileri araştırır. Dil ile felsefe arasındaki ilişki temelde filozofların dili kullanarak felsefe yapmalarından kaynaklanmaktadır. Özelde ise bu araştırmalar anlamın doğası, kasıtlılık, referans, cümlelerin yapısı, kavramlar, öğrenme ve düşünce içerir; dil felsefesi başlığı altında dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı felsefî açıdan sorgulanmaktadır.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<i>Bozkırkurdu</i> (roman) Hermann Hessenin romanı

Bozkırkurdu, Alman-İsviçreli yazar Hermann Hesse'nin onuncu romanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Konfüçyüsçülük</span> Çin merkezli etik ve felsefi sistemi

Konfüçyüsçülük, Ruizm veya Ru klasisizmi olarak da bilinir, antik Çin'de ortaya çıkan bir düşünce ve davranış sistemidir ve çeşitli şekillerde bir gelenek, felsefe, din, hükûmet teorisi veya yaşam biçimi olarak tanımlanır. Konfüçyüsçülük, Çin filozofu Konfüçyüs'ün öğretilerinden, daha sonra Yüz Düşünce Okulu dönemi olarak anılacak bir dönemde gelişti.

Erdem veya fazilet, ahlaki olarak doğru olan şeyi yapıp yanlış olanı yapmamaktır. Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. "İnsanın ve yaşamın anlamı nedir?" sorusuna verilen felsefi cevap başlangıçta "erdemli olmak" olarak belirtilmiştir. Örneğin mutluluk yaşamın temel amacıdır ve mutluluğa ulaşmanın yolu erdemli olmaktan geçer. Bu düşünceye göre erdemli olmaksa ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür. Ayrıca erdemli olmak bilgi sahibi olmak demektir.

<i>Yaşamak</i> (film, 1952)

Yaşamak, 1952 Japonya yapımı psikolojik, dramatik bir filmdir. Özgün adı Ikiru'dur. (生きる) Ikiru Japoncada yaşamak anlamına gelmektedir. "Japon sinemasının imparatoru" olarak da adlandırılan Akira Kurosawa'nın yönettiği, aynı zamanda Shinobu Hashimoto ve Hideo Oguni'yle birlikte senaryosunu da yazdığı filmin başlıca rollerinde Takashi Shimura, Shin'ichi Himori, Haruo Tanaka ve Minoru Chiaki oynamıştır. Siyah-beyaz görüntülerini Asakazu Nakai'nin çektiği "Ikiru"nun özgün müziğini, Kurosawa'nın gedikli bestecisi Fumio Hayasaka yapmıştır. Hayasaka, Kurosawa'nın yönettiği Sarhoş Melek (1948), Rashômon (1950), Budala (1951) ve Yedi Samuray (1954) gibi birçok filmin müziğini bestelemişti. Aynı şekilde Asakazu Nakai de Kurosawa'nın birçok filminde görüntü yönetmeni olarak yer almıştı.

Epistemolojide, fideizm, inancın akıldan bağımsız olduğunu veya akılla çatıştığını ve belirli gerçeklere ulaşmada akıldan üstün olduğunu savunan teori. Latince "inanç" anlamına gelen "fide" kelimesinden türetilmiştir.

İntihar, etikte ve felsefenin diğer dallarında, çeşitli filozoflar tarafından farklı şekilde yanıtlanan zor sorular ortaya çıkarır. İntihar üzerine felsefi bakış açıları felsefi akımlara, zamana ve yazara göre değişir. Bununla birlikte, inançlı yazarlar için, genellikle inandıkları dinler ile paralellik gösterir.