İçeriğe atla

Hayali anı sendromu (psikolojik kurmacalar)

Hayali anı sendromu veya sahte anı sendromu, aslında hiçbir zaman var olmamış olmasına rağmen gerçek mekan ve gerçek kişilerle zihinde yaratılan bir hikâyeleme senaryosu sonrası oluşan bir fantezi-düş türü olan psikolojik kurmacadır.

Genelde bir kaza veya trajik bir travma sonrası geçici şoka girme sürecinden çıktıktan sonraki süreçte olayın nasıl olduğu hakkında beynin fikir üretme ve konuyu kişinin kendi savunma bilinç mekanizması noktasında olayı tam hatırlamadığı için olayda en çok kusurlu olanın kendi olabileceği düşüncesiyle diğerlerinin daha hatalı olduğu düşüncesiyle yaratılan ve genelde olay yerindeki diğer kişileri suçlayan ifadelere dönüşen durumlara sebep olabilmektedir.

Sıklıkla uzak yerlerde (yurt dışı vb.) oturan yakın akrabalarına düşkün çocukların; uzak yerlerde çekilen fotoğraflardaki çocukların kendileri olduğunu sanmasıyla, sanki oralarda da kısa bir süre yaşadığı yönünde fikirlerinin oluştuğu ve resimlerdeki gerçek hikâyelerle örtüşür senaryolar ürettikleri olmuştur. Bu tarz durumlar hoş bir anı olarak, aile içerisinde komik anı olarak da anlatılabilir.

Bazılarına göre ise bu durum kuantum, reenkarnasyon veya paralel evrendeki diğer yaşamına 3. gözle bir bakış gibi metafizik yorumlarla harmanlanıp topluma sunulabilir.

İlgili terimler: Konfabulasyon (İng. confabulation)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eğitim</span>

Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi. Öğretmen, eğitmen, mentor, pedagoglar gerekli bilgileri öğrencilere verirler.

Anı, edebiyatta kişisel yaşantının bütününü veya belli bölümlerini kapsayan, bu dönemlerdeki gözlemleri dile getirmek amacıyla yazılmış metinlerdir. Otobiyografi ile karıştırılabilen anı, ondan dışsal olaylara verdiği önem ile ayrılır. Anıda kişisel yaşam izlenimlerinin yanı sıra bu izlenimlerin dış boyutları da geniş olarak yer alır. Otobiyografide yazar öncelikle kendilerini konu edinirken anı yazarları çoğunlukla çeşitli tarihsel olaylarda rol oynamış veya bu olayların yakın gözlemcisi olmuş kişilerdir.

Ergenlik, adolesans veya puberte, insanlarda meydana gelen, çocukluk çağı ile yetişkinlik çağı arasındaki geçiş dönemidir. Ergenlik, bireyde çocuksu tutum ve davranışların yerini yetişkince tutum ve davranışların aldığı, cinsiyet karakterlerinin kazanıldığı, bireyin yetişkin rolüne psikolojik ve bedensel olarak hazırlandığı dönemdir. Ergenliğe giriş için kesin bir zaman olmasa da genel olarak kızlar 10-14 yaş arasında ve erkekler 12-16 yaş arasında yaşlarında ergenliğe girebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Diyalektik materyalizm</span> Karl Marx ve Friedrich Engelsin eserlerinden türetilen felsefi görüş

Diyalektik Materyalizm, materyalizmin Karl Marx tarafından yorumlanmış biçimi, Marksist felsefenin adlandırılma biçimi ya da Marksizmin felsefi öğretisidir.

Düşünce bozukluğu veya formal düşünce bozukluğu, psikiyatride, hatalı düşünmenin bir yansıması olduğu düşünülen dil kullanımındaki dizisel bir bozukluğu, düzensizliği tanımlayan terimdir. Her ne kadar zaman zaman diğer durumlarda ortaya çıksa da genelde psikotik zihinsel hastalıkların bir semptomu olarak ele alınır. Düşünce bozuklukları Psikiyatrinin temel problemlerinden biridir. Düşünce oluşumu beyinin en karmaşık ve az çözülmüş alanıdır. Ayrıca düşünce bozuklukluklarının en tipik olanı formel düşünce bozuklukları ve mantık kusurlarıdır. İkinci bölümde düşüncenin kognitif bozuklukları gelir ki bunlar, olgulara anlam verememek-anlamlandıramamak, yanlış anlamlandırmak gibi düşünce bozuklularını kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Jacques Lacan</span> Fransız ruh hekimi (1901-1981)

Jacques Marie Émile Lacan, "Freud'dan bu yana en tartışmalı psikanalist" olarak anılan Fransız psikanalist ve psikiyatr.

Amnezi veya hafıza kaybı, belleğin (hafızanın) rahatsız olması, bozukluğa uğraması durumudur. Amnezinin nedenleri organik veya fonksiyonel olabilir. Travma veya hastalıklar yüzünden beynin zarar görmesi veya belirli maddelerin kullanımı organik nedenlerindendir. Fonksiyonel nedenler psikolojik faktörlerdir, savunma mekanizmaları gibi. Histerik travma-sonrası (post-travmatik) amnezi bunun örneklerindendir. Amnezi aniden olabilir, geçici global amnezi gibi. Bu tip amnezi orta yaş veya daha yaşlı kişilerde, özellikle erkeklerde daha yaygındır ve genellikle 24 saatten kısa sürer.

<span class="mw-page-title-main">Diyalektik</span> Belli bir konudaki ortak değerlerin inşası

Diyalektik kavramı, kelime kökü diyalog ve etik kurallı bir şekilde tez ve antitezin ortaya konulmasıyla belli bir konu üzerinden ortak değerlerin inşası anlamına gelir, yani tartışılmış bir şekilde tezden senteze geçmiş, farkında olunmadan tekrar tartışılmasında yine aynı soru ve olası varsayımsal cevaplara ulaşılacak kavram değerlerine verilen genel adlandırmadır.

Kerâmet, Mistik anlayışta Allah'ın veli kullarına, ermişlere verdiği olağanüstü kuvvet veya güç demektir.

Takıntı (Obsesyon), ruhçulukta (spiritüalizm) ve ruhbilimde (psikoloji) farklı olarak tanımlanır ve farklı kavramları ifade etmek üzere kullanılır. Psikiyatri sözlüklerinde kısaca “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler” olarak tanımlanır. Ruhçulukta ise, “bir bedensiz ruhun bir bedenliyi (insanı) hükmedecek derecede etkisi altına alması” olarak tanımlanır. Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi, birinde obsede edici etken bir fikir olarak kabul edilir, diğerinde ise bu etken bir fikir değil, bu tür fikirleri obsedeye aşılayan canlı bir varlıktır. Obsesyon (obsession) sözcüğü Latincede “rahatsız etme” anlamında kullanılan “ obsideratum” ya da “obsidere” sözcüğünden türetilmiştir.

Objektivizm, Rus-Amerikan yazar ve filozof Ayn Rand tarafından geliştirilen bir felsefi sistemdir. Kendisi bu sistemi "insanı kahraman bir varlık olarak, kendi mutluluğunu hayatının ahlaki amacı olarak, üretken başarıyı en asil faaliyeti olarak ve aklı tek mutlak olarak gören bir kavram" olarak tanımlamıştır.

<i>İskoçyanın Son Kralı</i> 2006 yapımı İngiliz tarihî dram filmi

İskoçya'nın Son Kralı, 2006 yılında "en iyi erkek oyuncu" dalında Forest Whitaker'ın performansı ile Akademi Ödülü'ne ulaşan, Uganda'nın bir dönemine damgasını vuran İdi Amin'in yaşamından kesiti yansıtan, gerçek kişi ve olaylara dayanan filmdir.

<i>Düşlerin Yorumu</i> Sigmund Freud tarafından yazılan kitap

Düşlerin Yorumu veya Rüyaların Yorumu, Avusturyalı nörolog Sigmund Freud'un en ünlü çalışmalarından biridir. Aslında 1899 yılında yayımlanan kitap yayınevi tarafından 1900 tarihiyle basılmıştır. Freud, araştırma hayatı boyunca bu çalışmasına devam etmiş ve gelişmeleri yeni baskılarına eklemiştir. Yazıldığı dönemde çok ilgi çekmemesine rağmen sorguladığı konu ve uyguladığı yöntemle zamanla ön plana çıkan eser olumlu ve olumsuz birçok tepki almıştır. Özellikle rüya incelemelerinin bilimselliğinin tartışmaları Freud'un eleştirildiği önemli noktalardan biri olmuştur.

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya posttravmatik stres bozukluğu (PTSD), travma yaratan bir olayın yaşanmasından sonra, o olayın günlük yaşamda veya rüyada tekrar yaşanması, o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğudur.

Mach prensibi, belirli bir bölgedeki hareketin başka bir referans noktasına göre hareketin belirlenmesi büyük ölçekteki madde dağılımına dayalı olduğunu belirtir. Teorik fizikteki, yerçekimi teorilerinden olan Mach prensibi Einstein tarafından isimlendirilmiştir. Fikir filozof Ernst Mach'a atfedilir.

Bir anının kaynağının yanlış bir şekilde başka bir deneyime atfedilmesi olan kaynak izleme hatası bir çeşit bellek hatasıdır. Örneğin, bireyler henüz yaşanmış bir olayı bir arkadaşlarından öğrenirler, daha sonra bu olayı yerel haberlerde de duydukları zaman, bu olayın kaynağının anısı haberlerden öğrenilmiş gibi yanlış bir kaynağa dayandırılabilir. Bu kaynak izleme hatası, uzun süreli belleğe sınırlı miktarda kaynak bilgisinin kodlanması veya kaynak izlemede kullanılan karar süreçlerinin karışması nedeniyle, normal algısal ve yansıtıcı süreçler kesintiye uğradığında ortaya çıkmaktadır. Depresyon, yüksek stres seviyesi ve beynin sorumlu bölgelerinde meydana gelen hasarlar, bu mekanizmalarda; kesintiye, karışıklığa ve dolayısıyla kaynak izleme hatalarına neden olan faktörlere örnek olarak verilebilir.

Sahte anı, bir insanın olmamış bir anıyı anımsamasıyla meydana gelen psikolojik bir olaydır. Sahte anı genelde, çocukluktaki cinsel istismarlar ile ilgili adli durumlarda göz önüne alınır. Sahte anı, ilk olarak psikoloji öncülerinden Pierre Janet ve Sigmund Freud tarafından araştırıldı. Freud bastırılmış cinsel çocukluk anıları konusundan ‘Histeri ile Mücadele’ kitabında bahsetmiştir. Elizabeth Loftus, 1974’teki ilk araştırma projesinden beri, hafıza kurtarımı ve sahte anı alanlarında öne çıkmıştır. Sahte anı sendromu, sahte anıyı insanların düşüncesini ve günlük yaşamını etkileyen ve hayatlarında çok yaygın olarak yaşadıkları bir durum olarak tanımlar. Sahte anı sendromu, sahte anıdan bazı yönlerden ayrılır. Sendrom kişinin hayatındaki yöneliminde oldukça etkiliyken; sahte anı bu önemli etki olmadan da meydana gelebilir. İnsanlar etkileyici anılarının doğru olduğunu düşündüklerinden bu sendrom etkisini gösterir. Ancak, sendrom ile ilgili araştırmalar tartışmalı ve bu yüzden sahte anı sendromu ruhsal bozukluk kategorisinden, dolayısıyla Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’ndan çıkarılmıştır. Sahte anı, psikolojik araştırmaların önemli bir parçasıdır çünkü çok fazla ruhsal bozukluk ile bağlantılıdır.

Psikolojide konfabulasyon, kişinin kendisi ya da dünya hakkında uydurma, çarpık veya yanlış yorumlanmış anılar üretmesi olarak tanımlanan bir bellek hatasıdır. Konfabulasyon sergileyen insanlar, “ince değişikliklerden tuhaf uydurmalara” kadar, geniş bir ölçekte çeşitlenen yanlış anılar sunarlar ve çelişkili olduklarına ilişkin kanıtlara rağmen genellikle hatırladıkları anılardan çok emindirler.

İntihar teşebbüsü sonrası tedavi, intihara teşebbüs edilen fakat ölümle sonuçlanmayan olaylarda kişinin intihar düşüncesinden uzaklaşmasını sağlamak üzere gerçekleştirilen psikolojik veya çoğu zaman psikiyatrik uygulamalar.

Hafızanın Yedi Günahı: Zihin Nasıl Unutur ve Hatırlar Harvard Üniversitesi Psikoloji Bölümü eski başkanı ve önde gelen bir hafıza araştırmacısı olan Daniel Schacter'ın kitabıdır.