İçeriğe atla

Hattâbiyye


Hattâb'îyye, İslâmiyet'e ilk defa hulûl bâtıl i'tikadının girmesine vesile olan "Cifr İlmî" mûcidi Ebû'l-Hattâb el-Esedî tarafından kurulan bir Ghulat-i Şîʿa fırkasıdır.[1]

Ghulat-i Şîʿa'nın hulûl i'tikadının oluştuğu mezhep: “Hattâb'îyye”

“Ebû'l-Hattâb el-Esedî” tarafından tüm haramların helâl olarak kabul edilmesi fikri olan İbahiyye i'tikadının yayılmasına hizmet etmek amacıyla, ilk defa ʿAbd Allâh İbn-i Sebe'nin ortaya atmış olduğu “Ali'nin ulûhuyeti ilkesi” ile “Allah'ın Ali'in zâtında tecelli ettiği hulûliyye i'tikadı” üzerine inşa edilen ve daha sonraları Bezîgıyye, Muammeriyye, Umeyriyye, Mufaddaliyye, Muhammise mezheblerinin de i'tikadî alt yapılarını oluşturan Hattâbiyye Mezhebi'ne göre Allah önce İslâm peygamberi Muhammed'in zâtında tecelli etmiş olup, daha sonra da sırasıyla altı büyük imâm olan Ali el-Mûrtezâ, Hasan el-Mûctebâ, Hüseyin Seyyid eş-Şühedâ, Ali Zeyn el-Âb'ı-Dîn, Muhammed el-Bakır, Câʿfer-i Sâdık'a ve en son olarak da Ebû'l-Hattâb el-Esedî'nin vücutlarına hulûl etmiştir.

“Hattâbiyyetû'l-Mutlâka” mezhebi

Ebû'l-Hattâb el-Esedî'nin mezhebinin fikirleri daha sonra ortaya çıkan “Bâtıniyye” ve “İsmâ‘iliyye” mezheplerinin i'tikatları üzerine de kuvvetle tesir etmiştir. Ebû'l-Hattâb el-Esedî'nin son peygamber olduğuna inanan takipçilerinin kurduğu “Hattâbiyyetû'l-Mutlâka” mezhebi ne göre ise, “Ebû'l-Hattâb el-Esedî” en son imâm olup kendisinden sonra başka bir peygamber ya da imâm gelmeyecektir. Hulûl'îyye i'tikadı ve Ali'nin ulûhuyyeti tüm Ghulat-i Şîʿa mezheplerinde, İbahiyye i'tikadı ise “Haricîlik” ve “Şîʿa-i Bâtıniyye” mezheplerinin çoğu kollarında mevcuttur.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Balcıoğlu, Tahir Harimi, Türk tarihinde mezhep cereyanları – Türkler arasında İslâmiyet'in intişarı ve Şiîlik cereyanları: İlm'û-Cifr'in icâdı, Sayfa: 42, Kanaat Yayınları, Ahmet Sait baskısı, 1940.

İlgili Araştırma Makaleleri

Râfızîlik veya Râfızîler, başlangıçta Zeyd bin Ali’den ayrılanlara, daha sonra bütün Şiî fırkaları ile Şiî unsurları taşıyan bazı bâtınî grupları tanımlamakta kullanılan bir tâbirdir. Lügâtte; Râfızî kelimesi "terk eden, ayrılan, bırakan kimse" manalarına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Caferilik</span> İslam dininde bir fıkıh ekolü

Câferîlik ya da Câʿferîyye, İslam dininin Şii fıkıh mezheplerinden biridir. İsmini kurucusu olan Ca'fer es-Sâdık'tan (699-765) alır. Başta İran olmak üzere Azerbaycan ve Irak'ta yaygındır. Yer yer Türkiye'nin Kars, Iğdır gibi illerinde ve bazı İslam toplumlarında görülmektedir. İsnâ‘aşer’îyye'nin temelini teşkil eden fıkıh ekolüdür. Şiîlerin çoğunluğunun mensup olduğu fıkhî mezheptir. Günümüzde Şiîler başlıca üç ana fırkaya ayrılmışlardır. Bunlar nüfus oranlarına göre sırasıyla İsnâ‘aşer'îyye, İsmâ‘îl’îyye ve Zeyd’îyye fırkalarıdır. İran'nda hakim olan İsnâ‘aşer'îyye fırkasının %90'ının takip ettiği resmî fıkhî mezhep Câferîlik'tir. Ayrıca, İsmâ‘ilîğin Mustâ‘lî-Tâyyîb’îyye kolu tarafından da fıkhî meselelerde takip edilmekte olan mezheptir.

Kelâm ya da İlm-i Kelâm ; İslâm dininin akāid konularını irdeleyen ve tarihî olarak bu çerçevede gelişen dinî-felsefî teorilerle ilgilenen ilim dalı. Bu anlamda kelâm, imanla ilgili konu ve sorulara izâh ve ispat getirme amacıyla geliştirilen teolojik felsefenin adıdır.

Mücessime, cisimleşme ya da tescîm; İslâm dininde eskiden mevcut olan itikadî bir fırkanın adı. Aynı zamanda İslâm dini itikadî mezhepleri içerisinde sadece Ghulat-i Şîʿa'dan olan mezhepler arasında mevcut bir itikat olup, bu fırkalar günümüzde varlığını koruyan itikadî İslâm mezhepleri olan Sünnîlik ve Şiîlik tarafından İslâmdışı olarak kabul edilmektedir.

Şiilik veya Şia, Muhammed'den sonra devlet yönetiminin Ali'ye ve onun soyundan gelenlere ait olduğu fikrini savunan; Ali ile birlikte onun soyundan gelen imamların günahsızlığına, yanılmazlığına ve bizzat Allah tarafından imam olarak seçildiklerine dair inanışların ortak adıdır. İslam dünyası içerisinde Müslüman nüfusun yüzde 10-15'lik kısmını oluşturur. Siyasi saiklerle ortaya çıkan bu ayrılık, zaman içinde fıkhi ve itikadi bir alt yapı kazanarak mezhepleşmiştir.

İtikâdî mezhepler veya Akide mezhepleri ya da İnanç mezhepleri, İnançla ilgili konular İslam'da başlangıçta bir fıkıh dalı kabul edilen kelâm, daha sonra ilm-i tevhid olarak adlandırılmıştır. Daha sonraları Fıkıh, amelî meseleler üzerinde, kelâm ise itîkâdî meseleler üzerinde yoğunlaşmıştır. Müslümanlar, İslâm Peygamberi Muhammed döneminde akıllarındaki soruları hemen ona sorabiliyorlardı. Ancak peygamberin ölümünden sonra sorularına cevap bulamayınca zamanın büyük İslam alimleri Kur'an'ı akıl ile yorumlamaya koyuldular. Böylelikle de i'tikadi mezhepler oluşmuş oldu. Bu mezhepler farklı coğrafyalara yayıldı ve oralarda benimsendi.

Hurûfilik ya da Hurûf'îyye, adını Arapça hurûf kelimesinden alan, kutsal metinlerde harf ve kelimelerin sayısı, sırası ve diziliminin belirli şifreler barındırdığı iddiasıyla bunlardan kelime, cümle veya cümlecikleri oluşturan harflerin ebced değerlerinden metnin düz anlamı ile ilgili olmayan, telmih, ima, işaret gibi ikincil anlamlar çıkartan ve bu anlamlar üzerinden yeni anlayış ve kavrayışlara yol açan yaklaşımlara verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">İsmaililik</span> İslâmın Şiilik koluna bağlı bir mezhep

İsmâilîlik, adını İsmâil b. Ca'fer es-Sâdık'tan alan Şii mezhebi.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da siyasi mezhepler</span>

İslam'da siyasi mezhepler, İslam tarihi boyunca, siyasi tartışmalar ve görüş farklılıkları sonucu ortaya çıkan mezheplerdir. İslam'da Sünnilik, Şiilik ve Haricilik olmak üzere üç ana mezhep vardır. Bu mezhepler de çeşitli açılarından kendi içinde alt mezheplere sahiptir. En önemlilerinden biri ve ilk olarak şekilleneni, halifelik tartışmaları sonucu ortaya çıkan Şia'dır. Haricîler ve Vahhâbîler de sayılabilir. İslâm dünyası içerisinde Sünniler %83'lük kısmı, Şiiler %15'lik kısmı ve Hariciler ise %2'lik kısmı oluşturmaktadır.

Keysanîlik (Dörtçüler), Şiîlik'te Mehdî kavramını ortaya atarak ilk defa İmam unvanını kullanan; Ali bin Ebu Talib'den sonra sırası ile Hasan bin Ali, Hüseyin bin Ali ve dördüncü İmâm olarak da Ali bin Hüseyin (Zeyn el-Âb-ı Dîn)’in yerine Ali bin Ebu Talib’in Bânû Hânife Kâbilesi mensûbu Havlet bint Câ'fer’den olan oğlu Muhammed bin Hânifîyye'nin imâmlık ve Mehdiliğini kabullenen; temelleri "El-Muhtâr bin Ebû ‘Ubeyd'ûl-Lâh el-Sâkafî el-Thâifî" tarafından atılan ve daha sonra da kendi içlerinden Abbâsî Hâlifeliği’ni çıkaran ghulât (köktendinci) mezhep.

Baba İshâk Kefersudî, Vefâîyye tarikâtına bağlı Horasan önderlerinden Dede Karkğın’ın müridi olan Şücâ’ed-Dîn Ebû'l-Bekâ Baba İlyâs bin Ali el-Horasânî'nin taliplerinden olup en önde gelen Alevî Türkmen halifesidir. Bu sebeple Babai ayaklanması'nın propaganda ve teşkilatlanma safhasından, fiilen başlatılıp yürütülmesine dek her hususta Baba İlyas adına hareket etme yetkileriyle donatılmıştı.

Vech-î Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in, İsnâ‘aşer’îyye Şiî'liğinin Câferî Mektebi yerine İsmailî Mektebi'nin rehberi mahiyetinde olup farklı İslamî-Bâtınî düşünce ve uygulamaları hakkındaki te'villerini muhteva eden bir eseridir.

Yedicilik ya da Arapça orijinal ismiyle Seb’îyye/İmâmet ; Bâtıniyye-İsmâiliyye itikadının İmâmet kuramını tanımlamakta kullanılan bir tâbir olup, İsmâiliyye mezhebinden olmayan diğer Şîa-Bâtıniyye itikatlar ile Hasan Sabbâh'ın "Haşîşiyye" itikadı için de geçerlidir. Irak kıt’asında fi’len Şîa-i Bâtıniyye’yi teşkilâtlandıran Meymûn el-Kaddâh’dan itibaren zamanımızdaki Hindistan Bâtınîleri’nin reisi ve Nizâriyye’nin mukaddes makâmının Sâhib-î Â’zamları olan Ağa Hanlar’a gelinceye kadar geçen on üç asırlık “Bâtıniyye” tarihini topyekün mütalaa etmedikçe bu önemli harekâtın ortaya çıkardığı mezhebe dâir hakikî bir fikir elde etmek mümkün değildir.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed bin İsmâil eş-Şâkir</span>

Muhammed bin İsmâil eş-Şâkir ya da Muhammed bin İsmâil el-Mektûm İsmail bin Ca'fer es-Sâdık'in oğlu ve İsmaililik Mezhebi'nin kurucusudur. Abbâsîler devrinde çeşitli Şîʿa fırkaları tarafından yönetime karşı gizli bir muhalefet hareketi tertip edilmekteydi. Bu muhalefet gruplarının arasında Ön-İsmâ'îlî topluluklarının destekçilerinin en tanınmışlarından olan “Mûbârek’îyye” adı verilen fırka da yer almaktaydı. İsmâ'îlî düşünce sistemine göre, İmâm Câʿfer es-Sadık ikinci oğlu olan İsmâil bin Câ'fer el-Mûbarek’i İmâmet’e veliaht olarak tayin etmişti. Bununla beraber, İsmâ‘îl'in babasından evvel ölümü üzerine bazıları onun gizlendiğini iddia ettiyseler de, Ön-İsmâ‘îlî fırkaları onun ölümünü kabullenerek İsmâ‘îl’in en büyük oğlu olan Muhammad bin İsmâ‘îl’i imâmları olarak tanıdılar.

Sebeilik (Sebe’îyye); İslâm dinine ilk defa Allah'ın insanlara hulûl ederek insanın ulûhiyeti ilkesini sokan "ʿAbdullah bin Sebe" isimli Yemenli bir Yahudi tarafından Ghulat fikirler üzerine inşâ edilerek kurulmuş olan mezhep. Günümüzde Nusayrî inancında hâkim olan Ali'nin ulûhiyeti ve tanrısallığı ilkesi, Alevi fırkaları içerisine ilk defa bu mezhep mensûpları tarafından taşınarak karıştırılmıştır.

Ghulat-i Şîʿa ya da Galiyye, Şii teolojide Ehli beytten bazı kişilere ilahlık atfeden veya ana akım Şiiler tarafından "aşırı" olarak tanımlanan ekstremist grupları (fırka) tanımlamakta kullanılan bir tâbirdir. Müellihe de denir. Daha sonraki dönemlerde 12 imamcılar, Zeydiler veya bazen de mutedil İsmaililer tarafından kabul edilmeyen Şii gruplar için kullanılmıştır. İmâmet i'tikadı konusunda aşırı görüşler besleyerek Şîʿa'ya bağlanan gruplar ve Müslüman görünüp Ali ve onun soyundan gelen imâmlara ilâhlık veya peygamberlik isnâdında bulunanlar için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ebû'l-Hattâb el-Esedî</span>

Ebû'l-Hattâb el-Esedî,, İbaha ve hulûl i'tikadlarını İslâm'a sokan, “gizemli” Cifr İlmi'ni tasarlayan Ghulat-i Şîʿa Hattâb’îyye mezhebinin kurucusu olan şâhsiyettir.

Meymun el-Kaddah Bâtınîliğin ve İsmâ‘îl’îyye mezhebinin, özellikle de Nizârî fıkhının gerçek kurucusu. Kur'an-ı Kerîm’in "te’vil" olarak nitelendirilen mecazî tefsirinin moda olduğu dönemlerde bu görevi en ciddi şekilde üstlenerek dinî bir felsefe akımının evrim sürecini başlatan şahsiyettir. Sözde oftalmolog ama gerçekte şüphesiz ok ve mızrakların saplarının üreticisi olan Meymûn el-Kaddâh, Beşinci İsnâ‘aşer’îyye İmmâmı Muhammed el-Bakır'ın Mekkeli müridlerindi ve oğlu ʿAbd Allâh ibn-i Meymûn'a Altıncı İsnâ‘aşer’îyye İmmâmı Câʿfer es-Sâdık'ın öğretilerini nakletmişti. Böylece baba-oğul İsnâ‘aşer’îyye-İmâmiye öğretisine kuvvetle vakıf olan şahsiyetlerdendi. Aslen Huzistan Eyaleti'nde Qūraǰ al-ʿAbbās'tan olup "Gnostik-Bardesanite-Düalist" inanç sahiplerindendiler. Ayrıca, mevcut inanç ve geleneklere kuvvetle muhalif, kışkırtıcı inanç ve i'tikat sahibi Ghulat-i Şîʿa'dan Ebû’l-Hattâb el-Esedî'nin öğretilerinin de takipçisiydiler. Aḵū Moḥsen'e göre oğul "ʿAbd Allâh ibn-i Meymûn" Karmatîlik öğretisinin gerçek atasıydı.

Râvend'îyye; Abbâsî Ailesi'nin reisi ve Keysân’îyye imâmı sıfatıyla Muhammed bin Ali'nin dâ’îleri listesinde yer alan "'Abd Allâh el-Râvendî" tarafından oluşturulan ve Ghulat-i Şîʿa’dan olan bu fırka zaman içerisinde Horasan'da fa'aliyet gösteren tüm Abbâsî taraftarı ve Emevî aleyhtarı Keysân’îyye fırkalarını bünyesinde barındırır bir hâle gelmişti. Râvend’îyye'nin İmâmet i'tikadına göre Allâh’û-Celle-Celâle’hû kendi ruhunu önce peygambere, peygamberden sonra da sırasıyla önce peygamberin amcası Abbas bin Abdülmuttalib'e sonra onun oğlu Abdullah bin Abbas'a intikâl ettirdikten sonra, Abbâsî Ailesi fertlerinden olan Ali, Muhammed, İbrahim, Ebû’l Abbâs "es-Seffah" ve Ebû Câfer "el-Mansûr"'nin bedenlerine hulûl ederek onlar aracılığıyla yeryüzünde tecelli etmiştir. Daha sonraları ise "Râvend’îyye" mensuplarının Hâlife El-Mansûr'a uluhîyyet isnâd etmeğe başlamaları üzerine Mansûr tarafından aleyhlerinde şiddetli bir tâkibât başlatılarak mezhebin taraftarları ağır cezalara çarptırılınca, "Râvendîler" önce onun imâmlığını reddetmişler, sonra da imâmeti gasp etmekle ithâm ederek kendisine sûikâst tertip etmişler ama Hâlife El-Mansûr bu sûikâstten sağ olarak kurtulmuştu.

Şiîliğin kronolojik tarihi Nüfuslarına göre bir tahmin yapılacak olunursa, yaklaşık olarak Dünya'daki toplam Müslüman nüfusun %87-88'i Sünni ve yaklaşık %11-12'si de büyük bir ekseriyeti Onikiciler i'tikadına mensup olan Şiîler'den müteşekkildir. 12-15 Milyon arasında olan İsmaili nüfusu da Şiîliğin içerisinde yaklaşık olarak %10'nun üzerinde, tüm İslâm Dîni içerisinde ise %1'in hemen üzerindedir.