Bilanço ; bir şirketin dönemsel faaliyetleri sonucu, dönem sonunda hazırladıkları ve yayımladıkları tablolardır. Dönem kârı ya da zararı bu tablodan anlaşılır. Bilanço ile gelir tablosu, yıl sonu finansal tablolarını oluşturur.
Vade ya da mühlet, günlük kullanımda; bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için, taraflarlarca belirlenen ya da mevzuat veya yetkili bir makam tarafından borçluya tanınan süreyi ve borcun doğumu ile ifa edileceği gün arasındaki zaman zarfını ifade eder. Bu anlamda ‘bir borcun vadesi’ denildiğinde, borcun ödenmesi için borçluya tanınan zaman aralığı ifade edilir.
Borçlar hukuku, bir özel hukuk dalıdır ve eşitler arasında meydana gelen ve borç ilişkisi adı verilen hukuki ilişkilerin incelendiği bir disiplindir. Borçlar Kanunu özel hukukta borçlar hukukuna kaynaklık eder ve borçlar hukuku alanına giren borç ilişkilerini düzenleyen bir kanundur. Borç ilişkisi kavramı, özel hukuk açısından tanımlandığında, alacaklı ve borçlu adı verilen iki taraf arasında meydana gelen ve borçlu olan tarafın alacaklıya karşı belli bir davranış biçiminde (edimde) bulunmakla yükümlü olduğu, alacaklının da borçludan bu davranış biçiminin yerine getirilmesini isteyebileceği hukuki bir bağdır.

Borç, geniş anlamda, bir borç ilişkisini, dar anlamda ise borçlu tarafın ödemekle yükümlü olduğu parasal değeri ya da yerine getirme taahhüdünde olduğu edimi ifade eder. Hukuki alanda kullanılışı, geniş anlamıdır. Borç ilişkisi, borçlu ve alacaklı olmak üzere iki taraf arasında bir edimin yerine getirilmesine dayanan hukuki bağdır. Edim, borçlu açısından bakıldığında borç, alacaklı açısından bakıldığında ise alacaktır. İki farklı kelime aynı davranışın iki farklı açıdan bakılması ile oluşturulmuş adlandırmalardır. Edim fiili, yapma, yapmama veyâ verme olarak üç şekilde tezâhür edebilir.
Hipotez testi, bir hipotezin doğruluğunun istatistiksel bir güvenilirlik aralığında saptanması için kullanılan yöntem.
Bir borç ilişkisinde borçlu, alacaklı olan tarafa karşı belli bir taahhütte bulunmuştur. Kendiliğinden bu taahhüdünü yerine getirmediği takdirde hukuk düzeni, alacaklının bu borç ilişkisinden doğan haklarını, borçlunun mal varlığına yönelerek karşılamasını sağlayacaktır. Buna hukuk düzeninde sorumluluk denilmektedir.
Deniz ticareti hukuku, deniz üzerinde yürütülen ticari ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. 29/06/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda deniz ticaretini konu alan bazı başlıklar şunlardır:
Sebepsiz zenginleşme veya haksız zenginleşme, bir kimsenin mal varlığında haklı bir nedene dayanmaksızın, başkasının zararına meydana gelen zenginleşmedir. Geçerli bir hukuksal neden bulunmadan, hukuksal bir neden gerçekleşmeden ya da hukuksal neden sona erdikten sonra bir işlem yapılması ve borç olmayan bir edimin ödenmesi gibi durumlarda ortaya çıkar.

Sözleşme ya da Kontrat, iki ya da daha fazla kişi arasında yapılan ve koşullarına uyulması yasayla desteklenmiş olan hukukî işlemlere denir. Tarafların birbirine uygun irade açıklamalarıyla yapılan bir hukuki işlem olan sözleşmenin, genel olarak belirli bir biçimde yapılması zorunlu değildir ama bazı tür sözleşmelerin belirli biçimde yapılması yasalarda öngörülmüştür. Örneğin, taşınmaz malların satış sözleşmesinin resmi biçimde yapılması zorunludur. Sözleşmenin yazılı biçimde yapılması anlaşmazlık durumunda kanıtlamayı kolaylaştırmak için de yararlıdır.
Hukukun herkes bakımından bağlayıcı olması gerekir. Kişiler bazen olması gereken gibi davranırlar, bazen de bu düzeni bozarlar. Hukukun var oluş nedenlerinden biri de bu noktada başlar. Yani toplumun düzenini korunması durumu. Devreye giren hukuki kuralları çiğneyen kişilerin bu yanlış davranışlarına engel olunur ve o kişilere bu kurallara uymaya zorunlu kılınır. Yaptırım bir hukuk kuralına aykırı davranılmasının sonucunda yol açılan zararın ortadan kaldırılmasını amaçlar. Kısaca yaptırım "Bir hukuk kuralına aykırı davranılması halinde hukuk düzenince öngörülen sonuçtur.". Yaptırım bir hukuk kuralını diğer sosyal düzen kurallarından ayırır.

Hak, kişilerin hukuk düzenince korunan menfaatleridir. Kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar tarafından korunması, bu korumaya uymayan kişilere karşı ise kanuni girişimlerde bulunulması gibi yetkiler verir. Esasen Arapçada hukuk kelimesinin tekil hâli olan bu kelime, zamanla kişilerin hukuken korunan menfaatlerini tanımlamak için kullanılırken, hakların oluşturduğu düzene ise hukuk adı verilmiştir.
Mikroişlemcilerde kural dışı durumlar, programların çalıştırılması esnasında verilen komutlar neticesinde oluşan hatalardır. Bu hatalar nedeniyle program istenilen şekilde çalışmaz. Hatta işlemcinin kilitlenmesine bile sebep olabilir. Bu tür durumlar normal bir işleyiş olmadığından kural dışı durum oluşturur.
Tacir ya da tüccar, başkası tarafından üretilen malların ticaretini yapan kimse.
Tazminat, hukuka aykırı bir eylem sonucunda meydana gelen maddi veya manevi zarara karşılık olarak ödenen bedel, zarar ödencesidir. Tazminat zararların giderilmesini amacıyla sorumlu tarafından zarar görene ödenen veya mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen parasal veya bir değer veya edimdir. Mahkemelerce kişilik haklarının uğradığı zararları gidermek için manevi tazminat, hukuka aykırı eylem nedeniyle mal varlığında yaşanan eksilmeleri karşılamak üzere maddi tazminat veya bir hukuka aykırı eylemin yarattığı düşünülen tüm zararın ödetilmesi amacıyla cezalandırıcı tazminat ödenmesine karar verilebilir.
Hukukta muvazaa, bir hukuki ilişkinin taraflarının, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak konusunda yaptıkları gizli anlaşma. Arapça kökenli bir sözcük olan muvazaa "danışıklılık" anlamına gelir. Örneğin borcuna karşılık evini kaybetmesi riski olan birinin evini bir tanıdığına satmış gibi göstermesi "muvazaalı satış" olarak adlandırılır. Üçüncü şahısları veya devleti kandırmak amacıyla gerçekte yapılmayacak bir işlemin yapılmış gibi gösterilmesidir. Veya işlemin kısmen veya tamamen farklı bir biçimde yapılmasıdır. Muvazaada her işlemin her iki tarafı da durumun farkındadırlar ve bilinçlidirler. Amaçları üçüncü şahısları aldatmaktır. Örneğin yapılmayacak bir evliliğin yurtdışına gidebilmek için yapılması ve tarafların aile hayatına hiç başlamadan farklı evlerde yaşamaları.
Temerrüt, kişinin borçlandığı edimi hukuka aykırı olarak yerine getirmemesi hâlidir. Temerrüt alacaklının ve borçlunun temerrüdü şeklinde iki türlüdür. Gerek alacaklı ifa edilmek istenen edimi kabul etmeyerek; gerekse borçlu yerine getirmekle borçlandığı edimi zamanında ifa etmeyerek borca aykırı davranmış olur. Borcun ifası mümkün olduğu halde ifadaki ve ifayı kabuldeki gecikme temerrüt için yeterlidir. Temerrüt için ayrıca kusur aranmaz. Borçlunun temerrüdü aslında geçici bir durumdur. Zamanla borçlu ya tamamen ödememe durumuna girer ya da borcunu anaparaya uygulanan temerrüt faiziyle birlikte ifa eder.

Hile, herhangi bir çıkar veya avantaj elde etmek için gerçekleştirilen, adil veya dürüstçe olmayan davranış. Hileye akademik çalışmalardan spora kadar pek çok farklı alanda rastlanır. Uygulandığı alana bağlı olarak, çok farklı sözcükler hile ile eş anlamlı olarak veya hile yapıldığını belirtmek amacıyla kullanılır. Bunlar arasında aldatma, kandırma ve dolandırma sayılabilir.
Genel işlem koşulları ya da genel işlem şartları, önceden hazırlanmış bir sözleşme metni çeşididir. Sözleşmenin taraflarından birisi, diğer tarafa, daha önceden hazırlanmış olan bir metni empoze eder. Bunun en yaygın örneklerinden birisi, kredi hesabı başvurularında görülür. Bankalar, kredi hesabının açılmasının müşteri tarafından talep edilmesi hâlinde kabûl etmesini şart koştuğu, önceden hazırlanmış bir sözleşme metnini müşteriye sunar. Buna genel işlem şartları denir. Burada genel işlem şartlarını kabûl etmek zorunda kalan tüketiciyi bankadan korumaya dönük kanûnî düzenlemeler hükümetler tarafından düzenlenmeye çalışılmaktadır.
İcap ya da öneri, bir sözleşmenin kurulabilmesi için gerekli olan iki irade beyanından birisidir. Önce olan irade beyanı icap, sonra gelen irade beyanı ise kabuldür. İrade açıklamasının icap mı kabul mü olduğunun pratikte yansımaları olduğu için bu ikisi arasında yapılacak ayrım önem taşır. İcapta bulunan kişi, o icabıyla belirli bir süre bağlı olacaktır. icapta bulunan, icabın kendisini bağladığı süre boyunca icabından vazgeçemez. Bir sözleşme teklifinin teknik anlamda icap sayılabilmesi için bazı özellikleri taşıması gerekir.
Aşırı Yararlanma ya da Gabin; iki taraf için borcu koşullandıran sözleşmelerde; taraflardan birinin diğerinin düşüncesizliğinden, tecrübesizliğinden veya zorda kalma halinden yararlanarak fayda etmesidir. Aşırı yararlanma durumunun etkisinde kalan kişi, kullanacağı hakkını düşüncesizlik veya tecrübesizlik nedeniyle mağdur olduğu durumda olayı öğrendiği tarihten, zorda kalma ve yarar edilmesi durumunda bunun ortadan kalkması anından başlayarak bir yıl ve her durumda sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde karşı tarafa bildirmek zorundadır.