İçeriğe atla

Hastalık yapıcı mikrop teorisi

Vibrio cholerae'nın taramalı elektron mikroskobu görüntüsü. Koleraya neden olan bakteridir.

Hastalık yapıcı mikrop teorisi, birçok hastalık için şu anda kabul edilen bilimsel teoridir. Patojen veya "mikrop" olarak bilinen mikroorganizmaların hastalığa neden olabileceğini belirtir. Büyütülmeden görülemeyecek kadar küçük olan bu organizmalar insanları, diğer hayvanları ve diğer canlı konakları istila eder. Konakları içinde büyümeleri ve çoğalmaları hastalığa neden olabilir. "Mikrop" sadece bir bakteriyi değil, protistler veya mantarlar gibi herhangi bir mikroorganizma türünü ve hatta virüsler, prionlar veya viroidler gibi hastalığa neden olabilen canlı olmayan patojenleri ifade eder.[1] Patojenlerin neden olduğu hastalıklara bulaşıcı hastalıklar denir. Bir patojen bir hastalığın temel nedeni olsa bile, çevresel ve kalıtsal faktörler genellikle hastalığın şiddetini ve potansiyel bir konakçı bireyin patojene maruz kaldığında enfekte olup olmayacağını etkiler. Patojenler, hem insanlarda hem de hayvanlarda bir bireyden diğerine geçebilen hastalık taşıyıcı ajanlardır. Bulaşıcı hastalıklara patojen mikroorganizmalar (virüsler, bakteriler ve mantarlar) ve parazitler gibi biyolojik ajanlar neden olmaktadır.

Mikrop teorisinin temel formları 1546 yılında Girolamo Fracastoro tarafından ortaya atılmış ve 1762 yılında Marcus von Plenciz tarafından genişletilmiştir. Ancak bu görüşler, Galen'in miazma teorisinin bilim adamları ve doktorlar arasında baskın olmaya devam ettiği Avrupa'da küçümsendi.

19. yüzyılın başlarında çiçek aşısı Avrupa'da yaygındı, ancak doktorlar nasıl çalıştığını veya prensibin diğer hastalıklara nasıl uygulanacağını bilmiyorlardı. 1850'lerin sonlarında Louis Pasteur'ün çalışmalarıyla bir geçiş dönemi başladı. Bu çalışma daha sonra 1880'lerde Robert Koch tarafından genişletildi. O on yılın sonunda, miazma teorisi mikrop teorisiyle rekabet etmekte zorlanıyordu. Virüsler ilk olarak 1890'larda keşfedildi. Sonunda, mikrop teorisinin hızla birçok hastalığa neden olan gerçek organizmaların tanımlanmasına yol açtığı bir bakteriyoloji "altın çağı" başladı.[2]

Miazma teorisi

Robert Seymour'un kolera salgınına ilişkin bir temsili, hastalığın zehirli hava şeklinde yayılmasını tasvir etmektedir.

Miazma teorisi, 19. yüzyılın sonlarına doğru mikrop teorisi yaygınlaşmadan önce hastalık bulaşmasına ilişkin baskın teoriydi; artık bilim camiası tarafından hastalıklar için doğru bir açıklama olarak kabul edilmemektedir. Kolera, klamidya enfeksiyonu veya Kara Ölüm gibi hastalıklara, çürüyen organik maddelerden yayılan zararlı bir "kötü hava" biçimi olan "miazma"nın (μίασμα, Eski Yunanca: "kirlilik") neden olduğunu savunuyordu.[3] Miazma, çürümüş maddelerden (miazmata) gelen parçacıklarla dolu ve kötü kokusuyla tanımlanabilen zehirli bir buhar veya sis olarak kabul ediliyordu. Teori, hastalıkların kirli su, kirli hava ve kötü hijyenik koşullar gibi çevresel faktörlerin ürünü olduğunu ileri sürüyordu. Teoriye göre bu tür enfeksiyonlar bireyler arasında geçmiyor, ancak bu tür buharlara yol açan bir bölgede bulunanları etkiliyordu.[4]

Gelişim

Antik Hindistan

Kanva gibi eski Hint Rishileri Atharvaveda'da Krimi adı verilen küçük yaratıkları ve bunların zararlı etkilerini anlatmışlardır.[5]

Yunanistan ve Roma

Antik Çağ'da Yunan tarihçi Thukididis (yaklaşık MÖ 460 - yaklaşık MÖ 400), Atina'daki veba salgınını anlatırken hastalıkların enfekte olmuş bir kişiden diğerlerine yayılabileceğini yazan ilk kişidir.[6][7]

Doğrudan temas yoluyla yayılmayan bulaşıcı hastalıkların yayılmasına ilişkin bir teori, bunların havada bulunan ve dağılabilen spor benzeri "tohumlar" (Latince: semina) yoluyla yayıldığıydı. Romalı şair Lucretius (MÖ 99 - MÖ 55), De rerum natura (Şeylerin Doğası Üzerine, MÖ 56) adlı şiirinde, dünyanın çeşitli "tohumlar" içerdiğini ve bunlardan bazılarının solunması veya yutulması halinde insanı hasta edebileceğini belirtmiştir.[8][9]

Romalı devlet adamı Marcus Terentius Varro (MÖ 116-27), Rerum rusticarum libri III (Tarım Üzerine Üç Kitap, MÖ 36) adlı eserinde şöyle yazmıştır: "Bataklıkların çevresinde de önlemler alınmalıdır... çünkü orada gözle görülemeyen, havada yüzen, ağız ve burun yoluyla vücuda giren ve ciddi hastalıklara neden olan bazı küçük canlılar yetişir."[10]

Yunan hekim Galen (MS 129 - yaklaşık 200/216) İlk Nedenler Üzerine (MS 175 civarı) adlı eserinde bazı hastalarda "ateş tohumları" bulunabileceğini belirtmiştir.[8]:4  Galen, Farklı Ateş Türleri Üzerine (MS 175 civarı) adlı eserinde, vebaların havada bulunan "bazı veba tohumları" tarafından yayıldığını öne sürmüştür[8]:6  Ve Epidemikler (MS 176-178) adlı eserinde Galen, hastalıkların ateşten iyileşme sırasında nüksedebileceğini, çünkü vücutlarında gizlenen bazı "hastalık tohumlarının", hastalar bir hekimin tedavi rejimini takip etmezlerse hastalığın tekrarlamasına neden olacağını açıklamıştır.[8]:7

Orta Çağ

Bulaşma teorisinin temel bir biçimi, daha sonra 16. yüzyıla kadar Avrupa'daki en yetkili tıp ders kitabı haline gelen El-Kanun fi't-Tıb'da (1025) İranlı hekim İbn Sina tarafından önerildiği Orta Çağ İslam dünyasındaki tıbba dayanmaktadır. El-Kanun'un IV. kitabında İbn Sina salgın hastalıkları tartışmış, klasik miazma teorisinin ana hatlarını çizmiş ve bunu kendi erken dönem bulaşma teorisiyle harmanlamaya çalışmıştır. İnsanların nefes yoluyla başkalarına hastalık bulaştırabileceğinden bahsetmiş, tüberküloz bulaşıcılığına dikkat çekmiş ve hastalığın su ve kir yoluyla bulaşmasını tartışmıştır.[11]

Görünmez bulaşıcılık kavramı daha sonra Eyyubi Sultanlığı'ndaki bazı İslam âlimleri tarafından tartışılmış ve bu âlimler tarafından necaset ("saf olmayan maddeler") olarak adlandırılmıştır. Fıkıh alimi İbnü'l-Hac el-Abdari (yaklaşık 1250-1336), İslami beslenme ve hijyen konularını tartışırken bulaşıcı hastalıkların su, yiyecek ve giysileri kirletebileceği ve su kaynaklarından yayılabileceği konusunda uyarılarda bulunmuş ve bulaşıcı hastalıkların görünmeyen parçacıklar olduğunu ima etmiş olabilir.[12]

Orta Çağ'ın başlarında, Sevilalı Isidor (yaklaşık 560-636) Şeylerin Doğası Üzerine (yaklaşık MS 613) adlı eserinde "veba taşıyan tohumlardan" (pestifera semina) bahsetmiştir.[8]:20  Daha sonra 1345 yılında İtalya'nın Bologna kentinde yaşayan Tommaso del Garbo (y. 1305-1370) Commentaria non-parum utilia in libros Galeni (Galen'in kitapları üzerine faydalı yorumlar) adlı eserinde Galen'in "veba tohumlarından" bahsetmiştir.[8]:214

1546 yılında İtalyan doktor Girolamo Fracastoro, bulaşıcı hastalıkların doğası, başlıca patojenlerin sınıflandırılması ve bu durumların önlenmesi ve tedavisine ilişkin teorileri kapsayan üç kitaptan oluşan De Contagione et Contagiosis Morbis (Bulaşma ve Bulaşıcı Hastalıklar Üzerine) adlı eserini yayınladı. Fracastoro, enfekte bir konakçı ile doğrudan temas, fomitlerle dolaylı temas veya havadaki partiküller yoluyla yayılan "hastalık tohumlarını" suçlamıştır.[13]

Erken Modern Dönem

1668 yılında İtalyan doktor Francesco Redi, canlıların cansız maddelerden meydana geldiği teori olan kendiliğinden oluşumu reddeden deneysel kanıtlar yayınladı. Kurtçukların sadece üstü açık çürüyen etlerden ortaya çıktığını gözlemledi. Et, gazlı bezle örtülü kavanozlarda bırakıldığında, kurtçuklar bunun yerine gazlı bezin yüzeyinde ortaya çıkıyordu; bu durum daha sonra çürüyen etin kokusunun ağdan geçerek yumurta bırakan sinekleri çektiği şeklinde anlaşıldı.[14][15]

Mikroorganizmaların ilk kez 1670'lerde mikrobiyolojinin öncülerinden olan ve "Mikrobiyolojinin Babası" olarak kabul edilen Anton van Leeuwenhoek tarafından doğrudan gözlemlendiği söylenmektedir. Leeuwenhoek'un bakterileri (1674), maya hücrelerini, bir damla suyun içindeki canlıları (algler gibi) ve kılcal damarlardaki kan hücrelerinin dolaşımını ilk gören ve tanımlayan kişi olduğu söylenir. "Bakteri" kelimesi henüz yoktu, bu yüzden bu mikroskobik canlı organizmalara "küçük hayvanlar" anlamına gelen "animalcules" adını verdi. Bu "çok küçük hayvancıkları" yağmur suyu, gölet ve kuyu suyu ile insan ağzı ve bağırsağı gibi farklı kaynaklardan izole etmeyi başardı. Ancak Alman Cizvit rahip ve bilgin Athanasius Kircher bu tür mikroorganizmaları daha önce gözlemlemiş olabilir. Kircher'in 1646'da yazdığı kitaplardan birinde Latince "Mikroskopla incelenen doğadaki şeylerin harika yapısı hakkında" şeklinde bir bölüm yer almakta ve "sirke ve sütün sayısız solucanla dolu olduğuna kim inanır" denmektedir.

Kircher çürüyen bedenlerde, ette, sütte ve salgılarda bulunan görünmez organizmaları "solucan" olarak tanımlamıştır. Mikroskopla yaptığı çalışmalar onu, hastalık ve kokuşmanın (çürüme) görünmez canlı cisimlerin varlığından kaynaklandığına dair, muhtemelen ilk kez kendisinin sahip olduğu bir inanca götürmüştür. 1646'da Kircher (ya da genellikle yazıldığı şekliyle "Kirchner"), "ateşli hastaların kanında bir dizi şeyin keşfedilebileceğini" yazmıştır. Roma 1656 yılında hıyarcıklı veba salgınına yakalandığında, Kircher vebalıların kanını mikroskop altında incelemiştir. Kanda "küçük solucanlar" ya da "hayvancıklar" bulunduğunu fark etti ve hastalığın mikroorganizmalardan kaynaklandığı sonucuna vardı. Scrutinium Physico-Medicum (Roma 1658) adlı eserinde ana hatlarını çizdiği mikrop teorisini icat ederek bulaşıcı hastalığı mikroskobik bir patojene bağlayan ilk kişi oldu.[16]

Kircher'in hastalığa mikroorganizmaların neden olduğu sonucuna varması doğruydu, ancak mikroskop altında gördüklerinin veba etkeninin kendisi değil de kırmızı veya beyaz kan hücreleri olması muhtemeldi. Kircher ayrıca hastalığın yayılmasını önlemek için izolasyon, karantina, enfekte kişilerin giydiği kıyafetlerin yakılması ve mikropların solunmasını önlemek için yüz maskesi takılması gibi hijyenik önlemler de önermiştir. Canlı varlıkların kana girdiğini ve kanda var olduğunu ilk öne süren Kircher olmuştur.

1700 yılında doktor Nicolas Andry, çiçek hastalığı ve diğer hastalıklardan "solucan" adını verdiği mikroorganizmaların sorumlu olduğunu ileri sürdü.[17]

1720'de Richard Bradley, vebanın ve "tüm salgın hastalıkların" sadece mikroskoplar yardımıyla görülebilen canlılar olan "zehirli böceklerden" kaynaklandığını teorileştirdi.[18]

1762 yılında Avusturyalı doktor Marcus Antonius von Plenciz (1705-1786) Opera medico-physica başlıklı bir kitap yayınladı. Kitapta, toprak ve havadaki belirli hayvancıkların belirli hastalıklara yol açtığını belirten bir bulaşma teorisinin ana hatları çiziliyordu. Von Plenciz, hem salgın hem de bulaşıcı olan hastalıklar (kızamık ve dizanteri gibi) ile bulaşıcı olan ancak salgın olmayan hastalıklar (kuduz ve cüzzam gibi) arasındaki ayrıma dikkat çekmiştir.[19] Kitapta Anton van Leeuwenhoek'a atıfta bulunularak, bu tür hayvancıkların ne kadar yaygın olduğu ve ülserli yaralarda mikropların varlığını tanımlaması açısından benzersiz olduğu gösterilmektedir. Nihayetinde von Plenciz tarafından savunulan teori bilim camiası tarafından kabul görmemiştir.

19. ve 20. yüzyıllar

Agostino Bassi, İtalya

İtalyan böcekbilimci Agostino Bassi, 19. yüzyılın başlarında, ipek üretiminin çöküşüne ilişkin ekonomik kaygıların da etkisiyle, tırtıl boyunca beyaz mantar lekelerine neden olduğu için Fransızcada "muscardine" (beyaz bonbon türü) ve İtalyancada "calcinaccio" (moloz) veya "mal del segno" (kötü işaret) olarak bilinen bir ipek böceği hastalığını araştırdı. Bassi, 1835'ten 1836'ya kadar mantar sporlarının hastalığı bireyler arasında bulaştırdığına dair bulgularını yayınladı. Hastalıklı tırtılların hızla uzaklaştırılmasını ve yüzeylerinin dezenfekte edilmesini öneren Bassi, modern önleyici sağlık hizmetlerinde kullanılan yöntemlerin ana hatlarını çizmiştir.[20] İtalyan doğa bilimci Giuseppe Gabriel Balsamo-Crivelli, Bassi'nin adını taşıyan ve şu anda Beauveria bassiana olarak sınıflandırılan etken mantar türünü adlandırmıştır.[21]

Louis-Daniel Beauperthuy, Fransa

1838 yılında Fransız tropikal tıp uzmanı Louis-Daniel Beauperthuy hastalıklarla ilgili olarak mikroskobun kullanılmasına öncülük etti ve bağımsız olarak tüm bulaşıcı hastalıkların "hayvancıklar" (mikroorganizmalar) ile parazitik enfeksiyondan kaynaklandığına dair bir teori geliştirdi. Arkadaşı M. Adele de Rosseville'in yardımıyla teorisini Paris'teki Fransız Bilimler Akademisine resmi bir sunumla sundu. 1853 yılına gelindiğinde, sıtma ve sarıhummanın sivrisinekler tarafından yayıldığına ikna olmuştu. Hatta sarıhummayı bulaştıran özel sivrisinek grubunu, asıl vektör olan Aedes aegypti olarak tanınabilecek "çizgili bacaklı sivrisineğin" "evcil türü" olarak tanımladı. Teorisini 1854 yılında Gaceta Oficial de Cumana'da ("Cumana Resmi Gazetesi") yayınladı. Raporları, sivrisinek teorisini reddeden resmi bir komisyon tarafından değerlendirildi.[22]

Ignaz Semmelweis, Avusturya

1847'de Viyana Genel Hastanesinde (Allgemeines Krankenhaus) çalışan Macar kadın doğum uzmanı Ignaz Semmelweis, doktorların ve tıp öğrencilerinin yardım ettiği doğumların ardından lohusalık hummasından kaynaklanan anne ölümlerinin dramatik bir şekilde yüksek olduğunu fark etti. Ancak ebeler tarafından gerçekleştirilen doğumlar nispeten daha güvenliydi. Daha fazla araştırma yapan Semmelweis, lohusalık humması ile doğum yapan kadınların doktorlar tarafından muayene edilmesi arasında bağlantı kurdu ve bu doktorların genellikle doğrudan otopsilerden geldiğini fark etti. Lohusalık ateşinin bulaşıcı bir hastalık olduğunu ve gelişiminde otopsilerden gelen maddelerin rol oynadığını ileri süren Semmelweis, doktorların hamile kadınları muayene etmeden önce ellerini klorlu kireçli suyla yıkamalarını sağladı. Ardından ölüm oranının bir yıl içinde %18'den %2,2'ye düştüğünü belgeledi. Bu kanıtlara rağmen, kendisi ve teorileri çağdaş tıp kurumlarının çoğu tarafından reddedildi.[23]

Gideon Mantell, Birleşik Krallık

Daha çok dinozor fosillerini keşfetmesiyle tanınan Sussexli doktor Gideon Mantell mikroskobuyla vakit geçirmiş ve Thoughts on Animalcules (1850) adlı eserinde belki de "insanlığı etkileyen en ciddi hastalıkların çoğunun görünmez hayvansal yaşamın kendine özgü durumlarından kaynaklandığını" ileri sürmüştür.[24]

John Snow, Birleşik Krallık

İngiliz doktor John Snow, 1854 Broad Street kolera salgınını incelediği için modern epidemiyolojinin kurucusu olarak kabul edilir.[25] Snow, İtalyan anatomist Giovanni Maria Lancisi'yi 18. yüzyılın başlarında yazdığı ve sıtmayı bataklıktaki miazmanın yaydığını iddia eden yazıları nedeniyle eleştirmiş ve çürüyen organizmalardan kaynaklanan kötü havanın her vakada mevcut olmadığını savunmuştur. 1849 tarihli Koleranın Bulaşma Şekli Üzerine adlı broşüründe Snow, koleranın fekal-oral yolla yayıldığını ve insanların alt bağırsaklarında çoğaldığını öne sürmüştür.[26]

Kitabın 1855'te yayınlanan ikinci baskısında Snow, koleraya insan epitel hücrelerinden daha küçük hücrelerin neden olduğunu teorileştirmiş ve Robert Koch'un 1884'te Vibrio cholerae bakteri türünü etken olarak doğrulamasına yol açmıştır. Biyolojik bir kökeni kabul eden Snow, suyun kaynatılmasını ve filtrelenmesini tavsiye ederek modern kaynatılmış su tavsiye direktifleri için emsal oluşturmuştur.[26]

Snow, kolera vakalarını Thames Nehri'nden kanalizasyonla kirlenmiş su sağlayan Southwark ve Vauxhall Su İşleri Şirketine bağlı belirli su pompalarıyla ilişkilendiren istatistiksel bir analizle, bu şirket tarafından su sağlanan bölgelerde, nehrin yukarısındaki daha temiz Seething Wells'ten su alan Lambeth Su İşleri Şirketi pompalarını kullanan sakinlerden on dört kat daha fazla ölüm yaşandığını gösterdi. Snow, St James's Parish Muhafızlar Kurulunu kirli pompaların kollarını çıkarmaya ikna ettiği için övgü alırken, korkan bölge sakinlerinin bölgeden kaçmasıyla salgın vakalarının zaten azaldığını belirtti.[26]

Louis Pasteur, Fransa

Louis Pasteur'ün kendiliğinden oluşum deneyi, sıvı besinlerin havanın kendisinden ziyade havadaki partiküller tarafından bozulduğunu göstermektedir. Bu deneylerin sonuçları mikrop hastalık teorisini desteklemiştir.

19. yüzyılın ortalarında Fransız mikrobiyolog Louis Pasteur, kadın genital yolunun borik asit ile tedavi edilmesinin doğum sonrası enfeksiyonlara neden olan mikroorganizmaları öldürürken mukoza zarlarına zarar vermediğini göstermiştir.[27]

Redi'nin çalışmalarını temel alan Pasteur, besin agarı içeren kuğu boyunlu şişeler inşa ederek kendiliğinden oluşumu çürüttü. Şişenin içindekiler yalnızca dış ortamın havasıyla doğrudan temas halindeyken fermente olduğundan, kıvrımlı hortumu çıkaran Pasteur, bakterilerin ortamları kolonize etmek için enfeksiyon bölgeleri arasında seyahat etmesi gerektiğini göstermiştir.[28]

Bassi'ye benzer şekilde, Pasteur de ipekböceklerinde kahverengi lekelere neden olan bir hastalık olan pébrine üzerinde çalışarak mikrop teorisi üzerine araştırmalarını genişletmiştir.[21] İsviçreli botanikçi Carl Nägeli 1857'de Nosema bombycis mantar türünü keşfederken, Pasteur bulguları, hastalık gözetiminin erken bir biçimi olan ipekböceği yumurtalarının daha iyi havalandırılmasını ve taranmasını önermek için uyguladı.[28]

Robert Koch, Almanya

1884 yılında Alman bakteriyolog Robert Koch, belirli mikroorganizmalar ve hastalıklar arasında nedensellik ilişkisi kurmak için günümüzde Koch postülatları olarak bilinen dört kriter yayınladı:[29]

  1. Mikroorganizma, hastalığı olan tüm organizmalarda bol miktarda bulunmalı, ancak sağlıklı organizmalarda bulunmamalıdır.
  2. Mikroorganizma hastalıklı bir organizmadan izole edilmeli ve saf kültürde yetiştirilmelidir.
  3. Kültüre alınan mikroorganizma sağlıklı bir organizmaya verildiğinde hastalığa neden olmalıdır.
  4. Mikroorganizma, aşılanmış, hastalıklı deneysel konakçıdan yeniden izole edilmeli ve orijinal spesifik etkenle aynı olduğu tespit edilmelidir.

Koch, yaşamı boyunca, asemptomatik kolera taşıyıcılarının ilk postulatı ihlal etmesi gibi postulatların evrensel olarak uygulanabilir olmadığını kabul etmiştir. Aynı nedenden ötürü, üçüncü postülat "gerekir" yerine "olmalıdır" ifadesini kullanır, çünkü bir enfeksiyon etkenine maruz kalan tüm konak organizmalar, potansiyel olarak patojene daha önce maruz kalmadaki farklılıklar nedeniyle enfeksiyonu edinmeyecektir.[30][31] Ayrıca, virüsler zorunlu hücre içi parazitler oldukları için saf kültürlerde yetiştirilemezler, bu da ikinci önermenin yerine getirilmesini imkansız kılar.[32][33] Benzer şekilde, prionlar olarak bilinen patojenik yanlış katlanmış proteinler, kendi kendilerini kopyalamak yerine yapılarını diğer proteinlere aktararak yayılırlar.[34]

Koch postülatları, korelasyonun nedensellik anlamına gelmediğini vurgulaması açısından tarihsel önemini korurken, birçok patojen tüm kriterleri yerine getirmeden belirli hastalıkların etkeni olarak kabul edilmektedir.[35] 1988 yılında Amerikalı mikrobiyolog Stanley Falkow, mikrobiyal genler ve virülans faktörleri arasında korelasyon kurmak için Koch postülatlarının moleküler bir versiyonunu yayınladı.[36]

Joseph Lister, Birleşik Krallık

Pasteur'ün bakteriyel fermantasyonla ilgili makalelerini okuduktan sonra İngiliz cerrah Joseph Lister, deriden kırılan kemikleri içeren bileşik kırıkların çevresel mikroorganizmalara maruz kalma nedeniyle enfekte olma olasılığının daha yüksek olduğunu fark etti. Karbolik asidin etkili bir antiseptik olarak yaralanma bölgesine uygulanabileceğini fark etti.[37]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Definition of Germ in English from the Oxford dictionary". Oxford Dictionaries. 6 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Nisan 2016. 
  2. ^ Susser, Mervyn; Stein, Zena (August 2009). Chapter 10: Germ Theory, Infection, and Bacteriology. Eras in Epidemiology: The Evolution of Ideas (İngilizce). Oxford University Press. ss. 107-122. doi:10.1093/acprof:oso/9780195300666.003.0010. ISBN 9780199863754. 
  3. ^ Last JM, (Ed.) (2007), "miasma theory", A Dictionary of Public Health, Westminster College, Pennsylvania: Oxford University Press, ISBN 9780195160901 
  4. ^ Tsoucalas G, Spengos K, Panayiotakopoulos G, Papaioannou T, Karamanou M (15 Şubat 2018). "Epilepsy, Theories and Treatment Inside Corpus Hippocraticum". Current Pharmaceutical Design. 23 (42). ss. 6369-6372. doi:10.2174/1381612823666171024153144. PMID 29076418. 
  5. ^ "Sukshmjeevanu in Vedas: The Forgotten Past of Microbiology in Indian Vedic Knowledge". Indian J Microbiol (İngilizce). Cilt 61. 19 Ekim 2020. ss. 108-110. doi:10.1007/s12088-020-00911-5. PMC 7810802 $2. PMID 33505101. 15 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2023. 
  6. ^ Singer, Charles and Dorothea (1917) "The scientific position of Girolamo Fracastoro [1478?–1553] with especial reference to the source, character and influence of his theory of infection," Annals of Medical History, 1 : 1–34; see p. 14. 16 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  7. ^ Thucydides with Richard Crawley, trans., History of the Peloponnesian War (London, England: J.M. Dent & Sons, Ltd., 1910), Book III, § 51, pp. 131–32. From pp. 131–32: " … there was the awful spectacle of men dying like sheep, through having caught the infection in nursing each other. This caused the greatest mortality. On the one hand, if they were afraid to visit each other, they perished from neglect; indeed many houses were emptied of their inmates for want of a nurse: on the other, if they ventured to do so, death was the consequence."
  8. ^ a b c d e f Nutton V (January 1983). "The seeds of disease: an explanation of contagion and infection from the Greeks to the Renaissance". Medical History. 27 (1). ss. 1-34. doi:10.1017/s0025727300042241. PMC 1139262 $2. PMID 6339840. 
  9. ^ Lucretius with Rev. John S. Watson, trans., On the Nature of Things (London, England: Henry G. Bohn, 1851), Book VI, lines 1093–1130, pp. 291–92; see especially p. 292. From p. 292: "This new malady and pest, therefore, either suddenly falls into the water, or penetrates into the very corn, or into other food of men and cattle. Or even, as may be the case, the infection remains suspended in the air itself; and when, as we breathe, we inhale the air mingled with it, we must necessarily absorb those seeds of disease into our body."
  10. ^ Varro MT, Storr-Best L (1912). "XII". Varro on Farming. Book 1. London, England: G. Bell and Sons, Ltd. s. 9. 
  11. ^ Byrne JP (2012). Encyclopedia of the Black Death. ABC-CLIO. s. 29. ISBN 9781598842531. 
  12. ^ Reid MH (2013). Law and Piety in Medieval Islam. Cambridge University Press. ss. 106, 114, 189-190. ISBN 9781107067110. 
  13. ^ Morgan, Ewan (22 Ocak 2021). "The Physician Who Presaged the Germ Theory of Disease Nearly 500 Years Ago". Scientific American (İngilizce). 18 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2023. 
  14. ^ Redi, Francesco (1668). Esperienze Intorno alla Generazione degl' Insetti [Experiments on the Generation of Insects] (İtalyanca). Floransa, İtalya. doi:10.5962/bhl.title.149072. LCCN 18018365. OCLC 9363778. 1 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Ocak 2023. 
  15. ^ Parke, Emily C. (1 Mart 2014). "Flies from meat and wasps from trees: Reevaluating Francesco Redi's spontaneous generation experiments". Studies in History and Philosophy of Science Part C: Studies in History and Philosophy of Biological and Biomedical Sciences (İngilizce). Cilt 45. ss. 34-42. doi:10.1016/j.shpsc.2013.12.005. ISSN 1369-8486. PMID 24509515. 14 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2023. 
  16. ^ "The Life and Work of Athanaseus Kircher, S.J." mjt.org. 17 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2016. 
  17. ^ "The History of the Germ Theory". The British Medical Journal. 1 (1415). 1888. s. 312. 
  18. ^ Santer M (2009). "Richard Bradley: a unified, living agent theory of the cause of infectious diseases of plants, animals, and humans in the first decades of the 18th century". Perspectives in Biology and Medicine. 52 (4). ss. 566-78. doi:10.1353/pbm.0.0124. PMID 19855125. 
  19. ^ Winslow CE (1967). Conquest of Epidemic Disease: A Chapter in the History of Ideas. Hafner Publishing Co Ltd. ISBN 978-0028548807. 
  20. ^ Bassi, Agostino (1836). Del Mal del Segno, Calcinaccio o Moscardino : Malattia che Affligge i Bachi da Seta [Bad Sign, Rubble, or Muscardine: Disease that Afflicts Silkworms] (İtalyanca). Lodi, Lombardy. doi:10.5962/bhl.title.152962. 1 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Ocak 2023. 
  21. ^ a b Lovett, Brian (6 Aralık 2019). "Sick or Silk: How Silkworms Spun the Germ Theory of Disease". American Society for Microbiology. 19 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2023. 
  22. ^ Agramonte, A (2001). "The inside history of a great medical discovery. 1915". Military Medicine. 166 (9 Suppl). ss. 68-78. doi:10.1093/milmed/166.suppl_1.68. PMID 11569397. 
  23. ^ Carter KC (January 1985). "Ignaz Semmelweis, Carl Mayrhofer, and the rise of germ theory". Medical History. 29 (1). ss. 33-53. doi:10.1017/S0025727300043738. PMC 1139480 $2. PMID 3883083. 
  24. ^ From p. 90 of "The invisible world revealed by the microscope or, thoughts on animalcules.", second edition, 1850 (May have appeared in first edition, too. (Revise date in article to 1846, if so.))
  25. ^ Snowise, Neil G. (7 Mayıs 2021). "Memorials to John Snow - Pioneer in Anaesthesia and Epidemiology". Journal of Medical Biography. 31 (1). SAGE Publishing. ss. 47-50. doi:10.1177/09677720211013807. ISSN 1758-1087. PMC 9925902 $2. PMID 33960862. 
  26. ^ a b c Snow, John (1855). On the Mode of Communication of Cholera. 2nd. London: John Churchill. 6 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2023. 
  27. ^ Pasteur, Louis (3 Mayıs 1880). "Extension Of The Germ Theory To The Etiology Of Certain Common Disease". Comptes rendus de l'Académie des Sciences. Cilt 90. Translated by H.C. Ernst. French Academy of Sciences. ss. 1033-44. 22 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2023 – Fordham University Modern History Sourcebook vasıtasıyla. 
  28. ^ a b "The Middle Years 1862-1877". Pasteur Institute. 10 Kasım 2016. 4 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2023. 
  29. ^ Walker L, Levine H, Jucker M (July 2006). "Koch's postulates and infectious proteins". Acta Neuropathologica. 112 (1). ss. 1-4. doi:10.1007/s00401-006-0072-x. PMC 8544537 $2. PMID 16703338. 
  30. ^ Koch R (1884). "Die Aetiologie der Tuberkulose". Mittheilungen aus dem Kaiserlichen Gesundheitsamte. 2. ss. 1-88. 
  31. ^ Koch R (1893). "Über den augenblicklichen Stand der bakteriologischen Choleradiagnose". Zeitschrift für Hygiene und Infektionskrankheiten (Almanca). Cilt 14. ss. 319-33. doi:10.1007/BF02284324. 28 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Temmuz 2019. 
  32. ^ Brock TD (1999). Robert Koch: a life in medicine and bacteriology. Washington DC: American Society of Microbiology Press. ISBN 1-55581-143-4. 
  33. ^ Evans AS (May 1976). "Causation and disease: the Henle-Koch postulates revisited". The Yale Journal of Biology and Medicine. 49 (2). ss. 175-195. PMC 2595276 $2. PMID 782050. 
  34. ^ Inglis TJ (November 2007). "Principia aetiologica: taking causality beyond Koch's postulates". Journal of Medical Microbiology. 56 (Pt 11). ss. 1419-1422. doi:10.1099/jmm.0.47179-0. PMID 17965339. 
  35. ^ Jacomo V, Kelly PJ, Raoult D (January 2002). "Natural history of Bartonella infections (an exception to Koch's postulate)". Clinical and Diagnostic Laboratory Immunology. 9 (1). ss. 8-18. doi:10.1128/CDLI.9.1.8-18.2002. PMC 119901 $2. PMID 11777823. 
  36. ^ Falkow S (1988). "Molecular Koch's postulates applied to microbial pathogenicity" (PDF). Reviews of Infectious Diseases. 10 (Suppl 2). ss. S274-S276. doi:10.1093/cid/10.Supplement_2.S274. PMID 3055197. 3 Mart 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  37. ^ Pitt, Dennis; Aubin, Jean-Michel (1 Ekim 2012). "Joseph Lister: Father of Modern Surgery". Canadian Journal of Surgery. 55 (5). ss. E8-E9. doi:10.1503/cjs.007112. PMC 3468637 $2. PMID 22992425. 22 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2023. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mikrobiyoloji</span> mikroskobik organizmaların incelenmesi

Mikrobiyoloji, mikrorganizmaları inceleyen bilim dalıdır. Bakteriler, archaea, virüsler, protistler, mayalar ve küfler gibi mikroorganizmalar mikrobiyolojinin konu alanını oluştururlar. Mikrobiyoloji bilim dalının aktif olarak kullanıldığı uygulama alanları tıp, tarım ve endüstridir.

<span class="mw-page-title-main">Enfeksiyon</span> hastalığa neden olan patojenlerin veya organizmaların bir konağı istila etmesi ve çoğalması ve konak dokuların tepkisi

Enfeksiyon, patojenlerin dokuları istila etmesi, çoğalması ve konak dokuların enfeksiyöz ajana ve ürettikleri toksinlere tepki vermesidir. Bulaşıcı hastalık olarak da bilinen enfeksiyon hastalığı, bir enfeksiyondan kaynaklanan bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Bağışıklık sistemi</span> canlılarda hastalıklara karşı koruma sağlayan biyolojik savunma sistemi bütünü

Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Bağışıklık sistemi, çok benzer özellikteki maddeleri bile birbirinden ayırabilir, örneğin; bir amino asidi farklı olan proteinleri bile birbirinden ayırabilecek özelliğe sahiptir. Bu ayrım, patojenlerin konak canlıdaki savunma sistemine rağmen enfeksiyon yapmaları için yeni yollar bulmalarına, bazı uyumlar sağlamalarına neden olacak kadar karmaşıktır. Bu mücadelede hayatta kalmak için patojenleri tanıyan ve onları etkisizleştiren bazı mekanizmalar gelişmiştir. Doğadaki tüm canlılar kendilerinden olmayan doku, hücre ve moleküllere karşı savunma sistemlerine sahiptirler. Hatta bakteriler gibi basit tek hücreli canlılarda da onları viral enfeksiyonlara karşı koruyan enzim sistemleri bulunur. Yüksek canlılardaysa çok daha karmaşık bir bağışıklık sistemi vardır. Omurgalılarda bağışıklık sistemi özel işlevlere sahip çok sayıda farklı hücre ve molekül içermektedir.

<i>Yersinia pestis</i> Vebanın nedeni olan bakteri türü

Yersinia pestis, Enterobacteriaceae ailesine mensup bir Gram negatif bakteri türüdür. Veba hastılığının üç türüne de yol açar. Y. pestis tarih boyunca birçok pandemilere sebep olmuştur. Yersinia cinsine mensup bakteriler, Gram negatif çubuk şekilli kokobasillerden oluşmuştur ve diğer Enterobacteriaceae cinslerinde olduğu gibi, seçmeli anaerobik bir metabolizmaya sahiptir. Pireler tarafından taşınır. Organizma izole halde hareketliyken (motil), memeli konağa geçtiğinde hareketsiz (non-motil) hale geçmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Robert Koch</span> 19/20. yüzyıl Alman hekimi ve bakteriyolog

Heinrich Hermann Robert Koch, Alman hekim. Antraks basili (1877), tüberküloz basili (1882) ve kolera basili'nin (1883) keşfi ve Koch postülatlarını geliştirmesiyle ünlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Epidemi</span> kısa sürede çok sayıda insanı etkileyen hastalığın hızla yayılması

Epidemi, bir bulaşıcı hastalığın, belirli bir popülasyondaki çok sayıda insana, kısa bir süre içinde hızla yayılmasıdır. Örneğin meningokok enfeksiyonlarında, iki hafta üst üste 100.000 kişide 15'ten yüksek vaka oranı epidemi olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Dezenfektan</span> Cansız ortamdaki bakteri endosporları dışında kalan patojen mikroorganizmaların öldürülmesi veya üremelerinin durdurulması işlemi

Dezenfektan, hareketsiz yüzeylerdeki mikroorganizmaları etkisiz hale getirmek veya yok etmek için kullanılan kimyasal madde veya bileşiktir.

Virülans, bir mikrobun patojenliği, yani onun hastalığa neden olma yeteneğidir. Patojenlik terimi mutlak anlamda hastalığa neden olma yeteneği için kullanılır, virülans ise bir patojenin ne derecede hastalık yapabileceğini ifade etmek için kullanılır. Virülansın sıfat hali virülandır. Ekolojik bir bakış açısıyla virülans, bir parazitin neden olduğu, konak organizmadaki evrimsel uyum azalmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mikroorganizma</span> mikroskobik bir organizma

Bir mikroorganizma veya mikrop mikroskobik bir organizmadır. Mikroorganizmaları inceleyen, Anton van Leeuwenhoek'un kendi tasarımı olan bir mikroskop kullanarak 1675'te mikroorganizmaları keşfetmesi ile başlayan bilim dalına mikrobiyoloji denir.

<span class="mw-page-title-main">Pasteur Enstitüsü</span> sağlık organizasyonu

Pasteur Enstitüsü, Fransa merkezli bir kâr amacı gütmeyen kuruluştur. Vakfın kuruluş amacı özellikle biyoloji, mikroorganizmalar, hastalıklar ve aşılar hakkında araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütmektir. Kurum ismini kendi zamanında modern tıp alanında önemli katkıları olan, pastörizasyon mucidi, şarbon basili ve kuduz virüsü için aşı geliştiren Louis Pasteur'den almaktadır. Enstitü 4 Haziran 1887 tarihinde kurulmuş ve 14 Kasım 1888 tarihinde hizmete açılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bulaş</span>

Biyoloji ve tıpta bulaş, bir bulaşıcı hastalığın enfekte konakçıdan, doğal konaklardan, vektörlerden veya portörlerden başka canlılara geçmesine denir. Hastalık bulaştıran canlı bazı durumlarda hasta olmayabilir.

Epidemiyolojide bulaşıcılık ya da enfektivite, bir patojenin konakçılar arasında yayılma yeteneğidir. Daha özel olarak bulaşıcılık, bir patojenin ebeveyn-çocuk ilişkisi haricinde, konaktan konağa yatay bulaş kapasitesidir. Bir popülasyonda enfeksiyon ölçüsü genelde insidans olarak adlandırılır.

Mikrobiyoloji, mikroorganizmaları inceleyen biyolojinin alt dallarından biridir. Mikro; gözle görülemeyecek kadar küçük, -biyo; canlı ve -loji; bilim anlamına gelmektedir. Mikrobiyoloji; mikroorganizmaların yapısı, çeşitliliği ve bunların toprak, su, bitki, gıda, hayvan ve insan vücudundaki faaliyetleriyle ilgilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Üçüncü kolera salgını</span> 1846-1860 yılları arasında tüm Dünyada görülen kolera salgını

Üçüncü kolera salgını (1846–1860), UCLA'daki araştırmacıların 1837 gibi erken bir tarihte başlamış olabileceğine ve 1863'e kadar sürmüş olabileceğine inandıkları, on dokuzuncu yüzyılda Hindistan'da ortaya çıkan ve sınırlarının çok ötesine ulaşan üçüncü büyük kolera salgınıdır. Bu salgın, 19. yüzyıl salgınları arasında en yüksek ölüm oranına sahip olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Beşinci kolera salgını</span>

Beşinci kolera salgını (1881–1896) 19. yüzyıldaki beşinci büyük uluslararası kolera salgınıdır. Asya ve Afrika'ya yayılmış ve Fransa, Almanya, Rusya ve Güney Amerika'nın bazı bölgelerine ulaşmıştır. 1893 ve 1894 yılları arasında Rusya'da 200.000 ve 1887 ile 1889 arasında Japonya'da 90.000 can almıştır. Almanya'nın Hamburg kentindeki 1892 salgını, Avrupa'nın en büyük salgınıydı; o şehirde yaklaşık 8.600 kişi öldü. Birçok bölge sakini, salgının öldürücü etkisinden şehir yönetimini sorumlu tutsa da, uygulamalar büyük ölçüde değişmeden devam etti. Bu, yüzyılın son ciddi Avrupa kolera salgınıydı.

<span class="mw-page-title-main">Edwin Klebs</span>

Theodor Albrecht Edwin Klebs, Alman-İsviçreli bir mikrobiyologdu. Özellikle bulaşıcı hastalıklar konusundaki çalışmaları ile tanınır. Çalışmaları modern bakteriyolojinin yolunu açmış ve Louis Pasteur ve Robert Koch'a ilham vermiştir. Klebs-Loeffler bakterisi olarak adlandırılan difteriye neden olan bir bakteriyi tanımlayan ilk kişidir.

<span class="mw-page-title-main">Bulaşıcı hastalıkların yok edilmesi</span>

Bulaşıcı hastalıkların yok edilmesi (eradikasyon), bir bulaşıcı hastalığın küresel konak popülasyondaki prevalansının sıfıra indirilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Miazma teorisi</span> hastalığın kötü hava yoluyla bulaştığına dair eski bir tıbbi teori

Miazma teorisi, kolera, klamidya veya Kara Ölüm gibi hastalıkların, gece havası olarak da bilinen "kötü hava"nın zararlı bir formu olan "miazma"dan kaynaklandığını savunan terk edilmiş bir tıp teorisidir. Teori, salgın hastalıklara çürüyen organik maddelerden yayılan miazmanın neden olduğunu savunuyordu. Miazma teorisi genellikle bulaşıcı hastalıkların yayılmasıyla ilişkilendirilse de on dokuzuncu yüzyılın başlarında bazı akademisyenler teorinin diğer durumları da kapsadığını öne sürmüşlerdir; örneğin, bir kişinin yemek kokusunu soluyarak obez olabileceği gibi.

<span class="mw-page-title-main">Agostino Bassi</span>

Agostino Bassi, bazen de Lodi olarak da anılır, İtalyan bir böcek bilimciydi. Louis Pasteur'den önce mikroorganizmaların hastalığa neden olabileceğini keşfetmiştir. İpek böceklerindeki muskardin hastalığının yaşayan, çok küçük, parazit bir organizmadan, daha sonra onun onuruna Beauveria bassiana adını alacak bir mantardan kaynaklandığını keşfetti. 1844 yılında sadece hayvan (böcek) değil, insan hastalıklarının da diğer canlı mikroorganizmalardan kaynaklandığı düşüncesini ortaya attı, örneğin kızamık, frengi ve veba.