İçeriğe atla

Hastalık davranışları

Ancher, Michael'in tablosu, 1882 "Hasta kız". Danimarka ulusal müzesi.

Hastalık davranışları, bir hastalığın seyri sırasında hastalığın neden olduğu değişikliklere uyum sağlamak için koordineli adaptasyon davranışlarıdır.[1] Genellikle[2] ateşin eşlik ettiği hayatta kalmaya yardım eden davranışlardır. Hastalık davranışları arasında bitkinlik, depresyon, endişe, iştah kaybı,[3][4] uykusuzluk,[5] hiperaljezi,[6] bakımsızlık[1][7] ve dikkat dağınıklığı gibi tepkiler vardır.[8] Hastalık davranışları, hastalıkla başa çıkmada organizmanın önceliklerini yeniden düzenleyen bir motivasyon durumudur.[8][9] Bu görüş depresyonun nedenini anlamayla[10] ve kanserde oluşan ağrının bazı yönleri ile alakalı olarak öne sürülmüştür.

Geçmiş

Hasta hayvanların farklı davranışlar uzun zamanlar boyunca çiftçiler tarafından gözlemlenmiştir. Başlangıçta bunun, vücudun enfeksiyonla savaşması için enerjiyi harcamasından solayı oluşan bir fiziksel zayıflık sonucu olduğunu düşünmüşlerdir. Ancak 1960'larda, hayvanlarda üretilen ve kanda taşınan, beyinde hastalık davranışlarına neden olan ‘‘faktör X’' keşfedildi.[11][12] 1987'de Benjamin L. Hart, hayvanların sağ kalım adaptasyonunun gerekliliğini ve enfeksiyonla mücadeledeki kabiliyetini engellemenin bir dezavantaj olduğunu savunan çeşitli araştırma bulgularını bir araya getirdi. 1980'lerde, lipopolisakkaritlere (Gram-negatif bakterilerin hücre duvarı bileşeni) yanıt olarak kan yoluyla taşınan ve bağışıklık sistemindeki lökositler tarafından aktive edilen parainflumatuvar sitokinlerin üretildiği görüldü. Bu sitokinler humoral ve sinir yollarıyla hipotalamus ve diğer beyin bölgelerinde hareket ederler. Devam eden araştırmalar; beynin, bağışıklık sisteminden bağımsız olarak hastalık davranışlarının bazı bileşenlerini kontrol etmeyi öğrendiğini gösterdi.[]

Avantajlar

Genel avantajlar

Hastalık davranışlarının, hayvanların hareketlerini sınırlandıran farklı yönleri vardır; metabolik enerjiyi aktivitelere değil vücut ısısını yükseltmeye yönlendirir ki bu da vücut sıcaklığının yükselmesine neden olur.[1] Bu durumda hayvan fiziksel ya da bilişsel olarak sorunlu ise, yırtıcılara maruz kalmasını da sınırlamış olur.[1]

Özel avantajları

Hastalık davranışlarının her bileşeninin kendine özgü avantajları vardır. Ateş, vücudu bakterilerin yaşaması ve üremesi için gereken optimum sıcaklığın dışına çıkarmaya yardımcı olur. İştahsızlık gıda alımını sınırlar, böylece bağırsaklardan demir emilimini ve demir kullanımını sınırlar. Demir bakteriyel üremeye yardımcı olabilir, bu yüzden demir emilimini azaltmanın faydası olabilir.[13] Ateş gibi antibakteriyel nedenlerden dolayı demirin plazma konsantrasyonu düşürülür.[14] Ağrı davranışı, hayvanın yaralı dokularına baskı yapmaması veya bu kısımlar konusunda uyarılmasına yardım eder.[1] Halsizlik davranışı su kaybının önlenmesine yardımcı olur.[1]

Bağışıklık kontrol

Lipopolisakkaritler parainflumatuvar sitokinlerin (IL-1, IL-6) ve tümör necrosis faktör (TNF) üretilmesi için bağışıklık sistemini uyarırlar.[2] Periferik serbest sitokinler vagus siniri aracılığıyla birincil girdi içeren hızlı bir iletim yolu ile beyne hareket ederler,[15][16] Volüm transmisyon şeklinde koroid pleksus, sirkumventriküler organlar ve beyin parankimi kaynaklı sitokinler yavaş geçiş yoluyla beyne iletilirler.[17] Periferik sitokinler doğrudan beyne girebilirler.[18][19] Beyinde diğer sitokinlerin sentezlenmesinin uyarılması da hastalık davranışlarına neden olabilir.[20][21] Akut psikososyal stres, yangıyı ve davranışsal hastalığı tetikleyerek bağışıklık sisteminin kabiliyetini geliştirir.[22]

Davranışsal gelişim

Hastalık davranışının bileşenleri canlı vücudu tarafından klasik koşullanma yoluyla öğrenilebilir. Örneğin: Eğer sakarin çözeltisi hastalık davranışının bir yönünü tetikleyen bir kimyasalla verilirse, daha sonraki günlerde sakarin çözeltisinin kendisi verildiğinde bu tetiklenir.[23][24]

Tıbbi gelişim

Depresyon

Dolaşımdaki sitokinler nedeniyle oluşan bir uyumsuzluğun tezahürü olarak majör depresif bozukluğun hastalık davranışlarıyla yakından ilişkili olduğu öne sürülmüştür.[25][26][27][28] Dahası antidepresan ilaçların kemirgen hayvanların kronik hastalıklarında hastalık davranışlarını hafiflettiği görüldü.[29] Bir bağışıklık yanıtı olan interleukin-6 nın neden olduğu duygudurum değişiklikleri, depresyon etiyolojisinde rol oynayan subgenual anterior singulat korteks'te ki etkinliğin artması ile paraleldir[30][31] Enflamasyon ile ilişkili duygudurum değişikliği beynin amygdala, medial prefrontal cortex, nucleus accumbens ve superior temporal sulcus bölümlerindeki fonksiyonel bağlantıların azalmasına da yol açabilir.[30]

Kanser yan etkisi

Kanserde, Hem hastalığın kendisi hem de kemoterapi tedavisi proroinflammatory sitokin salınımına yol açar ve bir yan etki olarak hastalık davranışlarına neden olabilir.[32][33]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f Şablon:Cite PMID
  2. ^ a b Şablon:Cite PMID
  3. ^ Şablon:Cite PMID
  4. ^ Şablon:Cite PMID
  5. ^ Şablon:Cite PMID
  6. ^ Şablon:Cite PMID
  7. ^ Dantzer R, Kelley KW (Şubat 2007). "Twenty years of research on cytokine-induced sickness behavior". Brain Behav. Immun. 21 (2). ss. 153-60. doi:10.1016/j.bbi.2006.09.006. PMC 1850954 $2. PMID 17088043. 8 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2015. 
  8. ^ a b Şablon:Cite PMID
  9. ^ Şablon:Cite PMID
  10. ^ Dantzer, Robert (Mayıs 2009). "Cytokine, Sickness Behavior, and Depression". Immunology and Allergy Clinics. 29 (2). ss. 247-264. doi:10.1016/j.iac.2009.02.002. 8 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2015. 
  11. ^ Şablon:Cite PMID
  12. ^ Miller, N. (1964) "Some psychophysiological studies of motivation and of the behavioral effects of illness".
  13. ^ Şablon:Cite PMID
  14. ^ Şablon:Cite PMID
  15. ^ Şablon:Cite PMID
  16. ^ Şablon:Cite PMID
  17. ^ Şablon:Cite PMID
  18. ^ Şablon:Cite PMID
  19. ^ Şablon:Cite PMID
  20. ^ Şablon:Cite PMID
  21. ^ Şablon:Cite PMID
  22. ^ Şablon:Cite PMID
  23. ^ Şablon:Cite PMID
  24. ^ Şablon:Cite PMID
  25. ^ Şablon:Cite PMID
  26. ^ Şablon:Cite PMID
  27. ^ Şablon:Cite PMID
  28. ^ Şablon:Cite PMID
  29. ^ Şablon:Cite PMID
  30. ^ a b Harrison NA, Brydon L, Walker C, Gray MA, Steptoe A, Critchley HD (Eylül 2009). "Inflammation causes mood changes through alterations in subgenual cingulate activity and mesolimbic connectivity". Biol Psychiatry. 66 (5). ss. 407-14. doi:10.1016/j.biopsych.2009.03.015. PMC 2885494 $2. PMID 19423079. 
  31. ^ Drevets WC, Savitz J, Trimble M (Ağustos 2008). "The subgenual anterior cingulate cortex in mood disorders". CNS Spectr. 13 (8). ss. 663-81. PMC 2729429 $2. PMID 18704022. 1 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2015. 
  32. ^ Şablon:Cite PMID
  33. ^ Şablon:Cite PMID

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Uyku</span> doğal dinlenme biçimi

Uyku, bilincin değiştiği ve duyusal etkinliğin belirli bir dereceye kadar azaldığı, bilinçli zihinsel etkinliğin durduğu bir haldir. Uykuda kas ve çevre ile etkileşim azalır. Uyku, uyaranlara tepki verme yeteneği açısından uyanıklıktan farklı olsa da aktif beyin kalıplarını içerir ve bu da onu koma veya bilinç bozukluklarından daha duyarlı yapar.

<span class="mw-page-title-main">Parkinson hastalığı</span> beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığıdır

Parkinson hastalığı (PH) veya kısaca Parkinson, başlıca merkezî sinir sisteminin etkilendiği, uzun süreli bir nörodejeneratif hastalıktır ve hem motor hem de motor olmayan sistemleri etkiler. Semptomlar genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve hastalık ilerledikçe motor olmayan semptomlar daha yaygın hale gelir.

<span class="mw-page-title-main">Bağışıklık sistemi</span> canlılarda hastalıklara karşı koruma sağlayan biyolojik savunma sistemi bütünü

Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Bağışıklık sistemi, çok benzer özellikteki maddeleri bile birbirinden ayırabilir, örneğin; bir amino asidi farklı olan proteinleri bile birbirinden ayırabilecek özelliğe sahiptir. Bu ayrım, patojenlerin konak canlıdaki savunma sistemine rağmen enfeksiyon yapmaları için yeni yollar bulmalarına, bazı uyumlar sağlamalarına neden olacak kadar karmaşıktır. Bu mücadelede hayatta kalmak için patojenleri tanıyan ve onları etkisizleştiren bazı mekanizmalar gelişmiştir. Doğadaki tüm canlılar kendilerinden olmayan doku, hücre ve moleküllere karşı savunma sistemlerine sahiptirler. Hatta bakteriler gibi basit tek hücreli canlılarda da onları viral enfeksiyonlara karşı koruyan enzim sistemleri bulunur. Yüksek canlılardaysa çok daha karmaşık bir bağışıklık sistemi vardır. Omurgalılarda bağışıklık sistemi özel işlevlere sahip çok sayıda farklı hücre ve molekül içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">İnflamasyon</span> iltihaplanma

İnflamasyon, canlı dokunun her türlü canlı, cansız yabancı etkene veya içsel/dışsal doku hasarına verdiği sellüler (hücresel), humoral (sıvısal) ve vasküler (damarsal) bir seri vital yanıttır. İnflamasyon normalde patolojik bir durum olmasına karşın, inflamatuar reaksiyon fizyolojik olarak vücudun gösterdiği bir tepkidir. Halk arasında iltihap tabiri yangı için kullanılmasına rağmen sık sık apseler için de iltihap denmesinden dolayı inflamasyon (inflammare) terimini kullanmak daha yerinde olacaktır. Hücre dejenerasyonu ile birlikte inflamasyon konusu, hastalıkların patolojik temelini oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dopamin</span> Hem hormon hem de nörotransmitter olarak işlev gören organik kimyasal

Dopamin, hücrelerde ve canlılarda önemli rol oynayan nöromodülatör bir moleküldür. Çoğu hayvanda ve bazı bitkilerde sentezlenir. Katekolamin ve feniletilamin familyasından olan bir organik bileşiktir. Beyin ve böbreklerde sentezlenen L-DOPA molekülünden bir adet karboksil grubunun çıkarılmasıyla sentezlenen bir amindir. Dopamin, merkezi sinir sisteminde nörotransmiter olarak görev yapar. Nörotransmitterler beynin belirli bölgelerinde sentezlenir, ancak sistemsel olarak birçok bölgeyi etkilerler. Beyin, biri ödül sisteminde önemli bir rol oynayan birkaç farklı dopamin yolağı içerir. Hafıza, hareket, motivasyon, ruh hali ve dikkat süresi dahil olmak üzere birçok vücut fonksiyonunda rol oynar. Genellikle yapılması durumunda sonucunda ödül beklenen eylemler ve aktiviteler, beyindeki dopamin seviyesini artırır. Birçok bağımlılık yapan ilaç dopamin seviyelerini arttırarak çalışır.

Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir. Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir, kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir. Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir. Gençlerde daha sık görülen psikoz ağır bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Bipolar bozukluk</span> Depresyon dönemlerine ve anormal derecede yüksek ruh haline neden olan zihinsel bozukluk

Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).

<span class="mw-page-title-main">Multipl skleroz</span> MS hastalığı

Multiple skleroz, beyni ve omuriliği tutan özbağışıklık hastalığıdır. Kısaca MS olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">Majör depresif bozukluk</span> Düşük benlik saygısı ve normalde eğlenceli aktivitelere ilgi veya zevk kaybı ile birlikte her şeyi kapsayan düşük ruh hali

Majör depresif bozukluk, majör depresyon veya klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır. Hastalık, tıbbi teşhisi ancak bir uzman tarafından konulabilecek bir hastalıktır. Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Ruhsal bozukluk</span> rahatsız edici düşünce ya da davranış modeli

Ruhsal bozukluk, akıl hastalığı ya da mental bozukluk, sıkıntı, bilişsel işlevlerin bozulması, atipik davranış ve/veya maladaptif davranış ile tanımlanan akıl sağlığı durumlarından birini ifade eder. Mental bozuklukların tanım, değerlendirme ve sınıflandırmaları farklılık gösterebilir; bununla birlikte, Hastalıkların ve Sağlıkla İlgili Sorunların Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması (ICD) ve Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabında yer alan kriterler konunun uzmanları tarafından yaygın biçimde kabul görmektedir. Bu çerçevede tanı kategorileri duygudurum veya duygulanım bozuklukları, yaygın gelişimsel bozukluklar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygusal ve davranışsal bozukluklar, obsesif kompulsif bozukluk, psikopatik bozukluklar, kaygı bozuklukları, psikotik bozukluklar, sanrısal bozukluk, yeme bozuklukları ve kişilik bozukluklarını içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Alzheimer hastalığı</span> günlük yaşamsal etkinliklerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulmayla karakterize edilmiş, nöropsikiyatrik belirtilerin ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalık

Alzheimer hastalığı (AH), genellikle yavaş yavaş başlayan ve giderek kötüleşen nörodejeneratif bir hastalıktır ve demans vakalarının %60-70'inin nedenidir. En sık görülen erken belirti yakın zamanda yaşanan olayları hatırlamada zorluktur.

<span class="mw-page-title-main">Depresif duygudurumu</span> düşük ruh hâli

Depresif duygudurumu, depresyon ya da bunalım, bir olay karşısında duyulan beklentilerin olumsuz yönde olması veya beklentilerin olumsuz yönde gittiği sanrısıdır. Bu duygu çoğu zaman; hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek olan veya böyle olacağı sadece düşünülen beklentiler söz konusu olduğunda kendini belli eder. Umutsuzluk, özellikle öncesinde bu beklentiyi elde edemeyen insanların yaşayacağı bir duygudur.

<span class="mw-page-title-main">Ateş (tıp)</span> vücut sıcaklığının yükselmesi ile karakterize olan yaygın tıbbi belirti

Ateş veya pireksi insanlarda, organizmanın enfeksiyona karşı savunma mekanizmasının bir belirtisidir ve vücut sıcaklığının hipotalamustaki sıcaklık set noktasının artması nedeniyle normal aralığı aşmasıyla ortaya çıkar. Normal sıcaklık için üzerinde mutabık kalınmış tek bir üst sınır yoktur: Kaynaklar insanlarda 37,2 ve 38,3 °C aralığında değerler kullanmaktadır. Set noktasındaki artış, artan kas kasılmalarını tetikler ve soğuk veya üşüme hissine neden olur. Bu durum, daha fazla ısı üretimine ve ısıyı koruma çabalarına yol açar. Set noktası sıcaklığı normale döndüğünde, kişi sıcak hisseder, kızarır ve terleme başlayabilir. Nadir olarak, ateş ateşli nöbeti tetikleyebilir, bu durum özellikle küçük çocuklarda daha yaygındır. Ateşler genellikle 41 ila 42 °C aralığını geçmez.

<span class="mw-page-title-main">Tümör nekroz faktörü alfa</span>

Tümör nekroz faktörü ; sistemik inflamasyonda yer alan bir hücre sinyal proteinidir (sitokindir) ve akut faz reaksiyonunu oluşturan sitokinlerden biridir. CD4+ lenfositler, NK hücreleri, nötrofiller, mast hücreleri, eozinofiller ve nöronlar gibi diğer birçok hücre tipi tarafından üretilebilmesine karşın, esas olarak aktif makrofajlarca üretilir. TNF, homolog bir TNF alanına sahip çeşitli transmembran proteinlerden oluşan TNF süper ailesinin bir üyesidir.

<span class="mw-page-title-main">Epitalamus</span>

Epitalamus, diensefalonun (dorsal) arka bölümüdür. Diensefalon epitalamus, talamus, hipotalamus ve hipofiz bezini de içeren ön beynin bir parçasıdır. Epitalamus, habenüler çekirdekleri ve bunların birbirine bağlanan liflerini, habenüler komissürü, stria medullarisi ve epifiz bezini içerir.

<span class="mw-page-title-main">İnterlökin 10</span>

İnterlökin 10 (IL-10), anti-inflamatuar sitokindir. Aynı zamanda insan sitokin sentez inhibitör faktörü (SSIF) olarak da bilinir. Mikrop kaynaklı antijenlere karşı oluşan immun cevabı negatif yönde düzenlemektedir.

Biyolojide, hücre sinyalizasyonu veya hücre iletişimi, hücrelerin çevresi ve kendisi arasında sinyalleri alma, işleme ve iletme yeteneğidir. Bakteriler, bitkiler ve hayvanlar gibi her canlı organizmadaki tüm hücrelerin temel bir özelliğidir. Bir hücrenin dışından kaynaklanan sinyaller mekanik basınç, voltaj, sıcaklık, ışık veya kimyasal sinyaller gibi fiziksel ajanlar olabilir. Kimyasal sinyaller hidrofobik veya hidrofilik olabilir. Hücre sinyalleri kısa veya uzun mesafelerde meydana gelebilir ve sonuç olarak otokrin, jukstakrin, intrakrin, parakrin veya endokrin olarak sınıflandırılabilir. Sinyal molekülleri çeşitli biyosentetik yollardan sentezlenebilir ve pasif veya aktif taşıma yoluyla ve hatta hücre hasarından sonra salınabilirler.

Anhedoni, bireysel motivasyon ve haz alabilme seviyesi/kabiliyeti başta olmak üzere, bireyin hedonik fonksiyonlarında çeşitli gerilemeleri/eksiklikleri ifade eden bir tanımlamadır. Terimin, günümüzden önceki dönemlere ait tanımlamalarında 'haz/zevk/keyif alamama hali' daha çok vurgulanırken, anhedoni günümüzde ilgili araştırmacılar tarafından motivasyon azalması, haz beklentisinin azalması (istek), tüketim hazzının azalması (ilgi/beğeni) ve pekiştirmeli öğrenme yetisinin gerilemesi ile ilişkilendirilmektedir. DSM-V tanımına göre anhedoni, depresif bozuklukların, madde kullanım bozukluklarının, psikotik bozuklukların ve kişilik bozukluklarının bir bileşenidir; ve bunların içinde haz alma kabiliyetinin azalması ya da daha önce keyif veren aktivitelere yönelik ilginin azalması olarak tanımlanır. ICD-10, anhedoni üzerine açık bir tanım barındırmasa da, anhedoniye eşlenik depresif semptom açıklamasında, DSM-V içeriğine benzer olarak, ilgi veya haz kaybı olarak bir tanımlama yapılmıştır.

Otoimmün hastalık, bir vücut kısmına anormal bir bağışıklık tepkisinden kaynaklanan bir durumdur. En az 80 otoimmün hastalık türü tanımlanmış olup, bazı kanıtlar 100'den fazla türün olabileceğini düşündürmektedir. Herhangi bir vücut parçası tutulabilir. Semptomlar çeşitlidir ve genellikle hafif ila şiddetli arasında değişen ve geçici olabilen düşük dereceli ateş ve yorgun hissetmeyi içerir.

Terleme hastalığı veya Latince sudor anglicus, 1485'te başlayan bir dizi salgınla İngiltere'yi ve daha sonra kıtasal Avrupa'yı vuran gizemli ve bulaşıcı bir hastalıktı. Son salgın 1551'de meydana geldi ve ardından hastalık görünüşte ortadan kayboldu. Semptomların başlangıcı aniydi ve ölüm genellikle saatler içinde meydana geliyordu. Terleme hastalığı salgınları, zamanın diğer salgınları ile karşılaştırıldığında benzersizdi: Diğer salgınlar tipik olarak kentsel ve uzun süreliyken, terleme hastalığı vakaları çok hızlı bir şekilde arttı, azaldı ve kırsal nüfusu ağır şekilde etkiledi. Nedeni bilinmemekle birlikte, bilinmeyen bir hantavirüs türünün sorumlu olduğu öne sürülmüştür.