İçeriğe atla

Harput Ermenileri

Harput Ermenileri
Խարբերդահայեր
Osmanlı askerleri eşliğinde Harput'tan Mezire (günümüzde Elazığ) yakınındaki bir hapishaneye doğru sürülen Ermeniler, Nisan 1915
Önemli nüfusa sahip bölgeler
Türkiye (Elazığ, Diyarbakır, Malatya, Erzincan, Bingöl, Tunceli), Suriye, Irak, Ermenistan, Amerika Birleşik Devletleri
Diller
Ağırlıklı olarak Ermenice, İngilizce, Türkçe, Arapça
Din

Harput, asırlardır büyük çoğunluğunu Ermeniler'in oluşturduğu azınlıklara yurt olmuştur. Bölgeye muhtemelen M.Ö. 6. Yüzyıl civarlarında yerleşen Ermeniler bölgenin Arap ve Türk müslümanlarca alınmasından sonra onların bir tebaası olarak yaşadılar. Kendilerine ait din ve kültürleriyle Elazığ'da derin izler bıraktılar. 1915 yılında Tehcir Kanununun çıkmasıyla Suriye'nin kuzeyine ve ABD'ye zorunlu göçe tabi tutulan Harput'lu Ermeniler, günümüz Modern Türkiye'sinde hiçbir etnik baskı görmeden hayatlarını sürdürmektedirler.

İslam öncesi tarihi

Ermeniler'in Anadolu'nun doğusuna yerleşmesi ve ilk devletlerini kurması M.Ö. 6. ve 5. yüzyıl civarlarında olmuştur. M.Ö. 6. yüzyılda kuzeydoğu Anadolu'da Medler'e tabi olarak küçük bir beylik kuran Ermeniler, Medler'in kültür ve dinlerini de benimsemişlerdir. II. Kiros'un bu bölgede hakimiyet kurmasıyla Persler'e tabi olarak Doğu Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde dağınık yaşamışlardır. M.Ö. 500'li yılların son çeyreğinde de burada Büyük ve Küçük Ermenistan adlarıyla iki krallık kurmuşlardır. Harput, Küçük Ermenistan sınırları içindeydi. Harput Ermenilerinin de bu dönemden beri burada yaşadığı anlaşılıyor.

Nüfus

Harput'un Osmanlı idaresine geçtikten sonraki 1518 yılına ait tahrirden önceki nüfus yapısına dair bilgi yoktur. Bu ilk tahrirde 2.287, 1523'te 3.630, 1566'de ise 6.190 gayrimüslim kaydedilmiştir. 1518 tahririnde gayrimüslüm mahalleleri Norsis, Sinabud, Gürcü Bey ve Şehroz olmak üzere dörtttür. 1691 tahririnde Müslüman nüfus gibi gayrimüslim nüfus da azalmış 1.812'ye düşmüştür. Buna bağlı olarak mahalleler de Şehroz, Gürcü Bey ve Sinabud olmak üzee üçe düşmüştür. 19. yüzyıın ilk yarısında nüfus yine artış göstermiş bu dönemde Çelebi ve Asuri mahalleleri de kaydedilmiştir. 1906 yılında Osmanlının en son yaptığı nüfus sayımına göre Harput'un merkez nüfusu 15.000, bunun 9000 kişilik kısmı müslüman çoğunlukla Türk, 6000 kişi gayrimüslim çoğunlukla Ermenilerden oluşmaktaydı. Merkezinden başka köylerde de önemli miktarda gayrimüslim nüfus yaşamaktaydı ki bu gayrimüslim nüfusun ağırlıklı kısmını Ermeniler oluşturmaktaydı. Bazı köylerin ilk yerleşen halkının Ermeni olmasından ötürü bu köyler Ermeni isimleri almışlardır. Günümüzde de Elazığ'da bu köyler eski Ermeni isimleriyle adlandırılır.

Harput ve çevresindeki Ermeni nüfusu

Ermeni nüfusu, Ermeni Kırımı ile doğrudan bağlantılı olduğundan üzerinde pek çok tartışma yaşanan bir konudur. Kaynaklarda birbirinden farklı sayılar mevcuttur. Osmanlı kaynaklarında hakkında bilgi bulunan yerleşimler şunlardır:

Günümüzde Elazığ'a bağlı

  • Akçakiraz (Perçenç): Günümüzde Bingöl ile Diyarbakır yollarının kavşağında bir mahalle olan Perçenç Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bir köydü.
  • Aksaray (Yeğeki): Günümüzde Elazığ şehir merkezinde mahalle olan bir köydü. Çimento fabrikası ve Elazığ garı bu mahallededir.
  • Alpagut (Arpavud), Harput'a 30 km. uzaklıkta Çemişkezek yolu üzerinde bir köydür.
  • Altınçevre (Etminik): Günümüzde asri mezarlık karşısında bulunan bir köydü.
  • Bağlarca (Nekereg)
  • Bahçekapı (Şintil)
  • Çatalçeşme (Mornik): Günümüzde Elazığ şehir merkezinde mahalle olan bir köydü. Hüseynig'in 5 km güneyinde yer alır. Şimdi Elazığ şehir hastanesi ve buna bağlı gelişen Doğukent Çatalçeşme mahallesi eskiden Ermenilerin yerleşim yeriydi.
  • Çevrimtaş (Ayvoz)
  • Dallıca (Üngüzek)
  • Değirmenönü (Zerteriç)
  • Doğankuş (Tilenzit)
  • Elmapınarı (Ağınsı)
  • Gümüşkavak (Hırhirik): Günümüzde Bingöl yolu çıkışda bir mahalledir.
  • Güntaşı (Kovenk)
  • Harmantepe (Çorçig)
  • İkizdemir (Habusi)
  • Kaplıkaya (Zarik)
  • Kavakpınar (Ağmezre): Elazığ - Keban karayolu üzerinde, Harput'a 30 km. uzaklıkta bir köydür. 1834 sayımında 104, 1894 salnamesinde 145 Ermeni sayılmıştır. 1878 Ermeni nüfusu hakkında bilgi yoktur.
  • Kızılay (Kesrig): Günümüzde şehir merkezinde mahalle olan bir köy. Ermenilerin yoğun olarak bulunduğu bu yerleşim yeri 1895'te ilk Ermeni isyanının çıktığı köydür.
  • Kuşhane (Vertenik)
  • Mezre (Mezire): Günümüzdeki Elazığ asıl olarak bu isimle kurulan bir yerleşimdir. Harput'un önemini kaybetmesiyle idari merkez Harput'un hemen aşağısında Altınovadaki Mezireye taşınmıştır. Yönetimin buraya taşınmasıyla Ermeniler de Müslüman teb'ayla birlikte buraya taşınmıştır. Mezire ismi muhtemel Doğu Anadolu'da yaygın olan 'mezra, ismiyle ilintilidir. Daha sonra Mamuratülaziz adını alan bu idari merkezin ismi söyleniş zorluğundan dolayı Elaziz'e çevrilmiş, Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlı hanedanlığına ait bir isim olduğu için değiştirilerek Elazık yapılmış, nihayetinde ise günümüzdeki adı olan Elazığ olarak değiştirilmiştir. Azınlıklar da bu süreç içinde bu yeni yerleşime taşınmış, kendilerine ait yaşam alanlarını oluşturmaya başlamıştır. Osmanlı hükûmetinin yeni yönetim yerini ovada bulunan ve Harput'a yakın olan Husenig (şimdi Ulukent) ve Mornik (şimdi Çatalçeşme) gibi eski ve kalkınmış yerleşimlere taşımaması düşündürücüdür. Harput tarihine dair büyük bir külliyat yazarı olan İshak Sunguroğlu bunu Osmanlı hükûmetinin yeni yerleşim yerini o zamanlarda da Osmanlı ordu teşkilatının bulunduğu şimdiki 8. Kolordunun etrafında kurmaya çalışmasıyla açıklar. Gerçekte de şimdiki Elazığ bu kolordunun etrafında şekillenmeye başlamış bir şehirdir.
  • Salkaya (Hersenk)
  • Sarıçubuk (Bizmişen): Günümüzde Keban yolu üzerinde bulunan köy.
  • Sürsürü (Sorsorig): Günümüzde şehir merkezinde mahalle olan bir köydü. Şaraplık siyah üzüm bağlarıyla meşhurdur. Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bu mahallede bir Ermeni mezarlığı vardı. Ama günümüzde mezarlıkta sadece Mülümanlara ait mezarlar bulunmaktadır.
  • Şahinkaya (Holvenk): Günümüzde Keban yolu üzerindeki ilk köydür.
  • Tadım: Ovada Ermeni nüfusun yoğun olarak bulunduğu bir köydü. Köyün merkezi yerinde bir Urartu kalesi vardır.
  • Ulukent (Hüseynig): Günümüzde Elazığ şehrine bağlı bir mahalle olan Ulukent antik zamanlarda Harput Kalesine ulaşan yol üzerindeki ilk köydü. Cumhuriyet devrinde adı anlamsızca Ulukent olarak değiştirildi. 1834 sayımında Ermeni nüfus sayılmamıştır. 1840 dayımda ise Ermenilerin nüfusu 776 erkekti. 1878 sayımında muhtemelen önceki sayımlardaki yanlışa istinaden köyde Ermeni nüfusu 2.469 olmuştur.
  • Uzuntarla (Erzürük)
  • Yedigöze (Germili)
  • Yurtbaşı (Hoğu), Günümüzde Elazığ merkeze bağlı bir beldedir. Harput'a 28 km uzaklıktaki bu belde geçmişte Ermenilerin yaşadığı büyük köylerdendi.
  • Yazıkonak (Vertetil), Günümüzde Diyarbakır yolu üzerinde bir belde olan köy. Elazığ Havaalanı ve organize sanayi bölgesi bu beldededir. 1915 öncesi yoğun bir Ermeni nüfusu mevcuttu.

Tehcir öncesi

Harput'ta asırlarca Müslüman halkla sorunsuz yaşayan ve herhangi etnik bir sorun yaşamayan Ermeniler, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yükselişe geçen Ermeni milliyetçiliğinin sebep olduğu karışıklıklardan etkilenmişlerdir. Özellikle 20. yüzyılın başında kurulan Ermeni Hınçak ve Taşnak milli teşkilatları bölgedeki Ermeni halkın üzerinde milliyetçiliği ve ayrılıkçı duyguları arttırdı. Bu teşkilatların nihai hedefi Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermeni devleti kurmaktı. 93 Harbinden yenik çıkan Osmanlı, Ruslar'ın dayatmasıyla azınlıkların çoğunlukta olduğu bölgelerde azınlıkların sorunlarına yönelik düzenlemeler yapmayı taahhüt etmiştir. Bölgedeki Ermeni milliyetçisi teşkilatlar da Osmanlı hükûmetinin bu konuda çalışma yapmadığını bahane ederek özellikle 1890 yılından sonra Doğu Anadolu'daki Ermeni halkın yaşadığı yerlerde propaganda ve silahlı isyan hareketlerine başladılar. Bu çalışmalar neticesinde 1895 yılında Harput'ta da Ermeniler huzursuzluk çıkarmaya yönelik faaliyetlere başladılar. İlk isyan 15 Eylül 1895'te o yıllarda Harput'a bağlı olan Eğin'de çıkmıştır. Bu nahiyede çıkan isyan kısa sürede batırılmış, silahlı isyancıların çoğunluğu öldürülmüştür. 4-7 Kasım 1895 tarihlerinde Malatya'da çıkan silahlı isyan da bastırılmış, askerin yanı sıra yerli halkın da olaylara karışmasıyla beş yüzden fazla kişi ölmüştür.

1891 yılından beri Harput Ermenileri arasında propaganda faaliyetlerini yürütün Hınçak teşkilatının Harput'ta bir şubesi bulunuyordu. 1895 yılında şehirde bulunan teşkilat mensupları halkı kışkırtmaya ve gerginlik yaratmaya başladılar. 7 Kasım 1895 tarihinde şehre bağlı Kesrik köyünde (şimdi Kızılay mahallesi) Ermenilerle Müslümanlar arasındaki bir asayiş olayıyla çatışmalar başladı. Askerin yatıştırdığı bu halk arasındaki çatışmada 30 Ermeni ve 10 Müslüman Kürt ölmüş, Ermenilerin dükkan ve malları yağmalanmıştır. Olayı haber alan Kürtler tekrar Kesrik'e gelerek Ermenilere saldırdılar ev ve dükkanlarını yaktılar. Bu çatışmada da 90 Ermeni ve 15 Kürt ölmüştür. Olaylar daha sonra çevre köylere nihayetinde de 10 Kasım'da Harput şehir merkezine taşınmıştır. Harput'taki Ermeniler ile Kürtler arasında çatışma çıkmış, Ermeni mülkleri ateşe verilmiş 27 Ermeni bu olaylarda hayatını kaybetmiştir. Asker Harput'tan Kürtleri çıkartarak olayları yatıştırmıştır.

Misyonerler

Bu dönem Hristiyan misyonerlerin de bölgede faaliyetlerini arttırdığı zamana denk gelir. 1852 yılında Amerikalı Protestan bir rahip olan George W. Dunmore Anadolu'yu gezerek bir rapor oluşturdu. Raporda Harput'un misyonerlik faaliyetleri için en elverişli bölge olduğunu bildirmiştir.[1] Bu rapora istinaden aynı yıl Harput'ta Fırat Koleji ismiyle bir misyoner okulu kuruldu. Fırat Koleji Ermeni kız ve erkek çocuklarına Protestan mezhebi temel alınarak eğitim veriyordu. Aynı zamanda köylerde de misyoner faaliyetleri için istasyon adı verilen bürolar kuruldu. Burada Ermenilere Protestan mezhebi esasları üzerine eğitim verilmiştir. Daha sonra 1859'da erkekler için Ruhban Okulu ile 1862 yılında kız çocukları için Hazırlama Okulu kurulmuştur. Bu okullarda yetişen öğrenciler Harput çevresindeki okullarda öğretmen olarak görev yapmıştır. Amerikanların yanı sıra Harput'ta diğer milletler de Hristiyan okulları açmıştır. Fransız misyonerler 4 katolik okulu ve 2 hemşire okulu, Alman misyonerler de kız ve erkeklerin ayrı eğitim aldığı bir okul açmışlardır.

Hristiyan Ermeniler üzerindeki etkisini arttırmaya başlayan Amerikan hükûmeti, Doğu Anadolu'da Erzurum'la birlikte Harput'ta da bir konsolosluk açma çalışmalarına başladı. 1895'te buraya bir konsolos atansa da Osmanlı Hükûmeti'nin tanımaması nedeniyle geri dönmüştür. 1899 yılında yeniden bir konsolos atanmış, burada bir konsolosluk binası açarak faaliyete başlamıştır. Tercümanı ve posta memuru Ermeni olan bu konsolusluğun faaliyetleriyle Harput Ermenileri'nin yarısına yakını ABD vatandaşlığına geçmiş ve imkânı olanlar bu ülkeye yerleşmeye başlamışlardır. Buradaki Amerikan misyonerleri, Ermeni milliyetçiliğine ve devlete silahlı kalkışmayı Ermeni halkının zararına olacağı gerekçesiyle onaylamamışlarıdır. Fakat konsolosluk ile kolej çalışanlarının Ermeni olması ve komitacıların etkisinin fazlalığından Ermeni amaçlarına ya sessiz kalmışlar veya el altından destek olmuşlardır.

Tehcir

Ermenilerin, Avrupa devletlerinin dikkatini bu bölgeye çekmek için uyguladıkları silahlı isyanlar, terör ve gerginlik ortamı 1915 yılına değin aralıklarla sürdü. 1914 yılında 1. Dünya Harbi'ne giren Osmanlı Devleti, Doğu bölgesindeki bu sorunu çözmek için Ermenilerin bu bölgeden tehcirine karar verdi. 27 Mayıs 1915'te Tehcir Kanunu adıyla bilinen bir kanunla Ermeniler yaşadıkları vilayetlerden o zamanlar Osmanlı sınırları içindeki Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki topraklara zorunlu göçe tabi tutuldu. Sevkin nasıl yapılacağına dair yayınlanan 'Genel Sevk Talimatnamesi'ne göre Harput kuzeyden gelen kafilelerin toplandığı bir ara durak merkeziydi.[2] Nitekim Erzurum Ermenilerinin ilk kafilesi Harput üzerinden nakledilmiştir. Harput Ermenileri'ne ise 26 Haziran 1915'te tehcir tebliği yapılmış, 1 Temmuzda ise tehcire başlanmıştır. Harput Ermenilerinin tehcirine dair zamanın ABD Harput konsolosu Leslie Davis ayrıntılı bilgiler verir. Buna göre Harput'tan çıkartılan Ermeniler Malatya yönüne sevk edilmişlerdir. Malatya, Kahta, Urfa üzerinden Viranşehir' ulaşan kafile buradan demiryolu vasıtasiyle iskan edileceği Halep'e gönderilmiştir. Harput'tan 'mezbahane' diye bahseden konsolos, Ermenilerin bu yolculukta Kürtler tarafından soyulduğunu da yazar.

Kaynakça

  1. ^ "Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine" (PDF). dunyasavasi.ttk.gov.tr. 7 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 26 Mayıs 2020. 
  2. ^ Hocaoğlu, Mustafa Celalettin. "1915 Ermeni Tehcirinde Kullanılan Güzergahlar" (PDF). haypedia. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi. 18 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2010. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tehcir Kanunu</span>

Tehcir Kanunu veya resmî adıyla Sevk ve İskân Kanunu, 27 Mayıs 1915'te Osmanlı Hükûmeti tarafından I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusu ile karşı karşıya gelebilecek iç unsurların savaş bölgelerinden uzak yerlere devlet eliyle gönderilmesi için çıkarılan göç kanunudur. 1 Haziran 1915 tarihinde Takvim-i Vekâyi'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. İçeriğinde Osmanlı Ermenilerinden bahsetmemesine rağmen doğrudan imparatorlukta yaşayan Ermeni halkı hedef alarak Ermenilerin yaşadığı şehirlerden başka yerlere sürülmesine yol açtı ve böylece Ermeni Tehciri'nin bir parçasını oluşturdu.

<span class="mw-page-title-main">Harput</span> Antik bir kent

Harput, Elazığ'da bulunan bir antik kenttir. MÖ 20. yüzyıldan beri yerleşimin bulunduğu Harput, tarih ve kültürüyle adeta Yukarı Fırat bölgesini temsil eder. İslam hakimiyeti öncesi ve sonrasında pek çok medeniyete ev sahipliği yapan şehir bu medeniyetlerden günümüze ulaşan eserleriyle açık hava müzesi gibidir ve önemli bir turizm merkezidir.

<span class="mw-page-title-main">Çatak</span> Van ilçesi

Çatak, Van ilinin bir ilçesidir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni isyanları</span> Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni ayaklanmaları

I. Dünya Savaşında Ermeni İsyanları, Taşnak, Armenakan, Hınçak Ermeni partilerinin faaliyetleridir. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu karşısına Ermeni ulusal örgütleri Ermeni milisleri ile karşı faaliyetler yürütmüş, ayrıca Rus İmparatorluğunda oluşan Ermeni gönüllü birliklerine katılarak Rus Kafkasya Ordusu'na destek vermiştir. 14 Kasım 1922 tarihli New York Times gazetesi, Birinci Dünya Savaşı'nda 200.000 Ermeni'nin İtilaf Devletleri ordularında veya İtilaf Devletleri tarafında savaşan bağımsız birliklerde savaştığını yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı Ermenileri</span> Osmanlı Devletinin Ermeni halkı

Osmanlı Devleti kuruluş döneminde Ermeniler, genellikle Çukurova, Doğu Anadolu Bölgesi ile Kafkasya bölgelerinde bulunan beyliklerin egemenliği altında yaşamışlardır. Bursa'nın başkent olduğu dönemde Ermeni ruhani reisliği başkente alınmıştır. İstanbul'un fethinden sonra da İstanbul'a taşınmış ve daha sonra da İstanbul Ermeni Patrikhanesi kurulmuştur. Ermeniler Anadolu'dan gelen göçlerle İstanbul'da büyük bir cemaat oluşturmuştur.

Yakın Doğu Amerikan Yardım Heyeti, ismini 1918'den sonra almış olan Amerikan Ermeni ve Suriye Yardım Heyeti adı altında başlayan ve kısaca Yakın Doğu Yardım/ Muavenet Heyeti olarak bilinen ve I. Dünya Savaşı sırasında kurulan yardım organizasyonudur.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı</span> Osmanlı İmparatorluğunda ikamet eden Ermenilerin savaş boyunca göçe zorlanması ve sistematik katli

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.

<span class="mw-page-title-main">Van İsyanı (1915)</span>

1915 Van İsyanı ya da İkinci Van İsyanı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun Van Vilayeti sınırları içindeki Ermenilerin çıkardıkları isyandır. Olayların süresi, Van Vilayeti'nin diğer bölgelerinde daha önce başlamış olmalarıyla birlikte, Van merkezine yayıldıkları süreyi esas alarak 19 Nisan-6 Mayıs 1915 arası olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bahçecik, Başiskele</span> Kocaelide bir semt

Bahçecik, Kocaeli ili Başiskele ilçesine bağlı semt. İzmit Körfezi'nin güneyinde, Samanlı Dağları'nın eteğinde yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Adana Katliamı</span>

Adana Katliamı veya Osmanlı Türkçesi ile Adana İğtişaşı olarak da adlandırılan, 1909 Nisan'ında Osmanlı İmparatorluğu'nun Adana vilayetinde meydana gelen karşılıklı silahlı etnik çatışmalar sonucu Adana bölgesindeki Müslüman nüfus tarafından Ermeni mahalle ve köylerinde uygulandığı iddia olunan Ermeni karşıtı pogrom. Olaylarda 15.000 ile 30.000 arasında Ermeni'nin öldürüldüğü rapor edilmektedir. Osmanlı ve Türk kaynakları ile bunun aksi yönde iki tarafın karşılıklı çatışmaları neticesinde her iki taraftan ölenlerin olduğunu belirtmektedir. Bu olaylar üzerine hükûmet derhâl Rumeli'den Adana'ya asker sevk etmiş, bunların gelmesi üzerine olaylar yeniden alevlenmiş ama bu defa isyan çabuk bastırılmıştır. Cemal Paşa, Adana Vakası'nda 17.000 Ermeni ve 1.850 Müslüman öldüğünü, eğer şehrin nüfus oranı Ermenilerin lehine olsaydı bu sayıların tersine tecelli etmiş olacağını belirtmiştir. Yeni Tasvir-i Efkâr gazetesi de ölenlerin sayısını şöyle vermiştir: Müslümanlardan 1.186 kişi, gayrimüslimlerden ise 5.243 kişi. Ayrıca İsmail Hami; ölü sayısını 1.850 Türk, 1.700 Ermeni olarak tespit etmiştir. Öte yandan Patrikhane kendi yaptırdığı araştırma ile 21.300 ölü rakamı çıkarmıştır. Edirne mebusu Babikyan Efendi, meclise takdim etmek üzere bir rapor hazırlamıştı. Pek kısa bir zaman sonra öldüğü için mecliste görüşülemeyen bu raporda ölü sayısını 21.001 olarak gösteriyordu. Cemal Paşa'nın verdiği rakam, mahkemelerin bitmesinden sonraya ait olduğu cihetle, olay sırasında kaçıp da sonra geriye gelenler olabileceği düşünülürse ölen Ermenilerin 21.000'den ziyade 17.000'e yakın olduğu kabul edilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Batı Ermenistan</span> Tarihsel iddiaların olduğu bir bölge

Batı Ermenistan, Ermenilerin tarihî ana vatanının bir parçası olan ve günümüzde Türkiye'nin doğusunda kalan bir bölgedir. Bizans Ermenistanı olarak da anılan Batı Ermenistan, MS 387'de Büyük Ermenistan'ın Bizans İmparatorluğu ve Sasani İmparatorluğu arasında bölünmesinden sonra ortaya çıkmıştır.

Trabzon Olayları, Trabzon Vilayeti'nde 2 Ekim 1895 günü Van eski valisi Ferik Bahri Paşa ve Trabzon Kumandanı Hamdi Paşa'ya yapılan suikast denemesi ile başlayan ve bir hafta kadar süren etnik karışıklıktır. Müslüman ve Ermeni nüfustan karşılıklı kayıplar ve yağmalanmalar olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Urfa İsyanları</span> Urfada 1895 yılında başlayan Ermeni ayaklanmalarının genel adı

Urfa İsyanları ya da Urfa Direnişi, 1895 ve 1915 yıllarında Ermeni komitecileri tarafından çıkartılmış olan ve ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan isyan hareketleridir.

<span class="mw-page-title-main">Leslie Davis</span>

Leslie A. Davis (1876–1960) Amerikalı diplomat ve 1914 - 1917 arası ABD'nin Harput konsolosu. Ermeni Soykırımı konusundaki çalışmaları ile tanınır. New York'ta avukat olarak başladığı kariyerine diplomat olarak devam etmiştir. Batum, Özbekistan, Kafkasya elçiliklerinden sonra Osmanlı Devleti'nin Harput elçisi olarak görevlendirilmiştir. Ermeni Kırımı sırasında Hazar Gölü ve civarında Ermenilerin, Türk hükûmetinin desteklediği Kürt çeteler tarafından toplu katliama tabi tutulduğunu iddia etmiştir. Ayrıca 1 milyon Ermeni'nin soykırıma uğradığını ilk ortaya atan kişidir.

<span class="mw-page-title-main">Ulukent, Elâzığ</span> Elazığ mahallesi

Ulukent, Elazığ ilinin bir mahallesidir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni-Kürt ilişkileri</span> Irklararası tarihsel ilişki

Ermeni-Kürt ilişkileri, Kürtler ve Ermeniler arasındaki tarihsel ilişkileri kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Van İsyanı (1896)</span> Ermenilerin, 1896 yılı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı Van bölgesinde başlattığı ayaklanma olayı

Van İsyanı, 1895 senesinin sonlarına doğru Ermeni komiteciler'in Kafkasya ile İran'dan Doğu Anadolu bölgesine yüklü miktarlarda silah ve cephanelik taşıyarak Van bölgesinde çıkardıkları isyanı ifade eder.

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı boyunca birçok Türk sivil, siyasetçi ve askerî lider katliamlara ve yağmaya katılmayı reddedip Ermenilerin tehcir edilmesini ve katledilmesini durdurmaya çalıştı. Bu kişilerin çoğu eylemlerinin sonucu olarak pozisyonlarını kaybettiler ve bazıları öldürüldü.

<span class="mw-page-title-main">Nusret Bey</span> Türk öğretmen, devlet adamı (1875-1920)

Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey, Türk öğretmen ve idarecidir. Ermeni Tehciri'inde vazife almasıyla ve bu tehcirde Ermenileri öldürdüğü ve mallarından kazanç sağladığı iddia edilerek idam edilmesiyle bilinir. 15 ay kürek cezasına çarptılırmış olduğu hâlde Divân-ı Harp-i Örfi yasadışı şekilde toplanıp cezası idam cezasına dönüştürdü. 5 Ağustos 1920'de Beyazıt Meydanı'nda idam edildi. Ferid Paşa hükûmetinden sonraki Ahmet Tevfik hükûmeti iktidara gelince ailesi suçsuz olduğunu iddia ederek davaların tekrar incelenmesini talep etti. İncelemelerin ardından Nusret Bey'in suçsuz yere asıldığı kanıtlanmıştır. 25 Aralık 1921'de TBMM tarafından "millî şehit" ilan edilmiştir.

Fırat Koleji, Harput'ta, Amerikalı misyonerler tarafından kurulup yönetilen ve eğitimine devam edilen bir karma eğitim lisesiydi. Çoğunlukla bölgedeki Ermeni toplumuna hizmet vermiştir.