İçeriğe atla

Hans Blumenberg

Hans Blumenberg
Doğum13 Temmuz 1920
Lübeck, Almanya
Ölüm28 Mart 1996 (75 yaşında)
Altenberge, Almanya
MilliyetAlman
VatandaşlıkAlmanya
Mezun olduğu okul(lar)Kiel Üniversitesi
MeslekAkademisyen
Tanınma nedeniFilozof
EtkilendikleriEdmund Husserl, Ernst Cassirer

Hans Blumenberg (d. 13 Temmuz 1920, Lübeck, Almanya - ö. 28 Mart 1996, Altenberge, Almanya), Alman filozof ve entelektüel tarihçidir. 20. yüzyılın en önemli Alman filozoflarından biri olarak kabul edilir. Modern düşüncenin ve insanın varoluşunun köklerine dair analizleri vardır. Blumenberg, insanın kendini ortaya koyma biçiminin ve Hristiyanlık içi tartışmalarda bozulmuş varlık alanının yeniden temellük edilmesi olarak gördüğü modern çağı savunan bir düşünce geliştirmiştir.[1] Blumenberg teoriyi, gerçekliğe tam olarak yaklaşmanın insani yollarından biri olarak inceler.[2]

1939-47 arasında II. Dünya Savaşı nedeniyle kesintiye uğrayan eğitimini felsefe, Alman çalışmaları ve klasikler üzerine aldı. Blumenberg, "metaforoloji" olarak adlandırılan düşünceyi yarattı. Bu kavram, metaforların ve dil modizmlerinin altında yatan şeyin gerçeğe en yakın ve ideolojilerden en uzak durum olduğunu belirtir. Böylece metaforların geçirdiği değişimden yola çıkarak felsefenin tarihine dair unsurları inceler.[3]

Son çalışmaları, özellikle de "Endişe Nehri Geçiyor"[4] (Die Sorge geht über den Fluss), metaforlar ve istemsiz ifadeler üzerinden insan gerçekliğini kavramaya odaklanmıştır. Batı düşüncesi ve edebiyatı tarihine dair anlamsız görünen detayları öne çıkaran Blumenberg, daha önemli olduğu düşünülen meselelere ilişkin tartışmalarda ortaya çıkan ifadelerin, örneklerin ve jestlerin bir haritasını çizdi. Blumenberg'in yorumları son derece öngörülemez ve kişiselken bir yandan da işaretler, göstergeler ve önerilerle dolu ve ironiktir. Her şeyden önce, vahyedilen gerçeğin gücüne ve karışıklık içindeki bir dünyanın güzelliğine karşı bir uyarıdır.

Hayatı ve eğitimi

Hans Blumenberg, üniversite giriş sınavını 1939'da Katharineum zu Lübeck'te Auszeichnung ("Seçkin") notunu alan tek öğrenci olarak bitirdi. Ancak annesinin Yahudi olduğu gerekçesiyle yarı Yahudi olarak etiketlendiği için,[5] Katolik teoloji çalışmalarına devam etmesi engellendi.[6] Bunun yerine 1939-1941 yılları arasında Paderborn ve Frankfurt kentlerindeki ilahiyat üniversitelerinde felsefe eğitimine devam etti. 1944'te bir Nazi toplama kampında gözaltına alındı, ancak daha sonra serbest bırakıldı. Savaşın sonunda müstakbel eşi Ursula'nın ailesi tarafından saklandı. Arkadaşı Odo Marquard, savaştan sonra Blumenberg'in kaybettiği zamanı telafi etmek için haftada yalnızca altı kez uyuduğunu belirtmişti.[7] Sonuç olarak, skolastisizmin önündeki bir engel olan sonlu yaşam ve sınırlı zaman teması, The Legitimacy of the Modern Age[8] kitabında dile getirilir. 1945'ten sonra Blumenberg, Hamburg Üniversitesi'nde felsefe, Germanistik ve klasik filoloji çalışmalarına devam etti ve 1947'de Kiel Üniversitesi'nden Orta Çağ ontolojisinin üzerine yazdığı teziyle mezun oldu. 1950'de Ontolojik Uzaklık, Edmund Husserl'in Fenomenolojisinin Krizine İlişkin Bir Araştırma başlıklı teziyle doktora sonrası ders verme yetkisini aldı. Bu yıllardaki akıl hocası Ludwig Landgrebe idi. Blumenberg Alman Araştırma Vakfı Senatosu üyesiydi. Almanya'daki çeşitli üniversitelerde profesör olarak yer aldıve Poetika ve Hermenötik araştırma grubunun ortak kurucusuydu.

Çalışmaları

Blumenberg'in çalışmaları büyük oranda tarihsel nitelikteydi; derin felsefi ve teolojik öğreniminin izlerini taşımaktaydı. Yazı stilinin keskinliği de onun özelliklerinden biridir. İlk metni olan Metaforoloji için Paradigmalar (Almanca: Paradigmen zu einer Metaphorologie, 1960), fikir ve felsefe tarihinden örneklerle mutlak metafor fikrini açıklar. Blumenberg için "çıplak gerçek" gibi mutlak metaforlar, felsefi söylemin, kavramlarla değiştirilemeyecek ve dolayısıyla esas olarak mantığa geri getirilemeyecek temel bir yönü olarak düşünülmelidir. Bu metaforların farklılığı ve anlamı, insanın yönelimi, düşüncesi ve eylemi için gerekli bir önkoşul olan gerçekliğin bir bütün olarak algılanmasını sağlar. Blumenberg'e göre, "Bu metaforların 'mutlak' olarak adlandırılması, yalnızca bunların terminolojik iddialara dirençli olduğu ve kavramsallık içinde çözülemeyeceği anlamına gelir; bir metaforun bir başkasıyla değiştirilemeyeceği, temsil edilemeyeceği veya daha kesin bir metaforla düzeltilemeyeceği anlamına gelmez. Dolayısıyla mutlak metaforların bile bir tarihi vardır".[9] Bu ilk metindeki temel fikirler, sonraki çalışmalarda devam ettirildi. Örneğin bilgi teorilerindeki ışık metaforları, sefer halinde olma (Shipwreck with Spectator, 1979), kitap ve okuma metaforları üzerine yapılan çalışmalarda geliştirildi (The Legibility of the World, 1979).

Blumenberg'in felsefe tarihine ilişkin pek çok araştırmasında geç Orta Çağ ile erken Rönesans eşiği bir odak noktası oluşturur. Ernst Cassirer başta olmak üzere felsefe tarihine ilişkin işlevsel perspektiften esinlenen Blumenberg, tarihsel sürekliliğin tözcülüğünü reddeder. Aynı şekilde ruhsal ilişkilerdeki yeniden düzenleme görüşünü de benimsemez. Tözcülük reddi, modernitenin kavramsal sistemlerinin yeni bir şey olarak görülmediği, ancak Skolastisizmin teolojik ilkelerinin basit bir sıradanlaşması olarak kabul edilen sekülerleşme teorisine karşı geliştirilmiştir. Bunun yerine, Blumenberg'in görüşüne göre Modern çağ, teolojik mutlakiyetçiliğe tepki olarak insan merakının rehabilitasyonu yoluyla temellük ettiği, Antik Çağ ve Orta Çağ'a karşı çıkan bağımsız bir dönemi temsil etmekdir. "Hans Blumenberg, Karl Löwith'in ilerlemenin İbrani ve Hıristiyan inançlarının sekülerleşmesi olduğu yönündeki iddiasını hedef alıyor ve modern çağın, ilerlemeye olan inancı da dahil olmak üzere, Hıristiyan geleneğine karşı kültürün yeni bir laik kendini onaylamasından doğduğunu iddia ediyor."[10]

Daha sonraki çalışmalarında (Work on Myth, Out of the Cave), Arnold Gehlen'in "Gerçekliğin Mutlakiyeti" ve onun ezici gücüyle yüzleşmek için belirli yardımcı fikirlere ihtiyaç duyan zayıf ve sonlu bir varlık olan insan görüşünü takip etmiştir. Bu çalışmalarda fikirlerinin antropolojik arka planını giderek daha fazla vurguladı: Mit ve metaforu, Gehlen tarafından anlaşıldığı şekliyle kurumların uzaklaştırıcı, yönlendirici ve rahatlatıcı değerine işlevsel bir eşdeğer olarak yaklaştı. Bu bağlam Blumenberg'in mutlak metafor fikri açısından belirleyici öneme sahiptir. Metaforlar başlangıçta bir konunun gerçekliğini göstermenin, anlama şekil vermenin bir aracı iken, daha sonraları her yerde olduğu gibi bilimlerde de ayrı bir varoluşa yönelmeye başlamıştır. Bu fenomen, metaforun açıklayıcı işlevini gözden kaçırırken metaforu tam olarak açıklama girişiminden, sonuçların görünürdeki mantıksallığını etkileyen metaforlara gömmek durumlarına kadar farklı biçimler alabilir. 'Mutlak metaforlar' fikrinin, Martin Heidegger ve Hans-Georg Gadamer'in yorumbiliminde bulunan Neo-Platonizm'deki hakikat olarak ışık metaforu gibi bir kültürün fikirleri için belirleyici önemde olduğu ortaya çıkar. Dolayısıyla kavramların eleştirel tarihi metaforik gücün zayıflatılmasına hizmet edebilir. Bununla birlikte Blumenberg okurlarını, mitin eleştirel yapısökümünü, her türlü mitolojinin üstesinden gelineceğine dair programlı inançla karıştırmamaları konusunda da uyarmıştır. Husserl üzerine fikirlerini yansıtan çalışması, son kertede, potansiyel bilimsel aydınlanmamız kendi öznel ve antropolojik sınırını, sürekli kendi derin düşüncelerimizin imgelerine başvurma gerçeğinde bulur şeklinde sonuçlanmaktadır.

Eserleri

  • (1947) Contributions to the problem of the originality of the medieval-scholastic ontology (doctoral thesis, unpublished).
  • (1950) The ontological distance. An investigation into the crisis of Husserl's phenomenology (habilitation thesis, unpublished).
  • (1966) The Legitimacy of the Modern Age
  • (1975) The Genesis of the Copernican World
  • (1979) The Legibility of the World
  • (1979) Work on Myth
  • (1986) Lifetime and world time
  • (1987) Care Crosses the River
  • (1993) St Matthew Passion

Üzerine yapılmış çalışmalar:

  • History, Metaphors, Fables: A Hans Blumenberg Reader. Cornell University Press, 2020. ISBN 9781501747984

Türkçe'ye çevrilmiş çalışmaları

Kaynakça

  1. ^ Dillon, Michael; Nur, Ahmet Tahir; Demir, Metin (1 Aralık 2013). "Modern Çağın Siyasi Meşruiyeti". Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi (35): 67. ISSN 1309-6834. 
  2. ^ a b Feger, Sonja (15 Temmuz 2023). "Blumenberg'in Felsefi Antropolojisi: Kavramsal Olmayanın Teorisi". Punctum. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  3. ^ "Hans Blumenberg". www.fenomen.org. 17 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  4. ^ "Endişe Nehri Geçiyor". idefix. Metis Yayınları. 2014. 9 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  5. ^ Angus Nicholls, Myth and the Human Sciences: Hans Blumenberg's Theory of Myth, Routledge (2014), p. 11
  6. ^ Kropp, Walter (1997). Nachruf auf Hans Blumenberg [Obituary on Hans Blumenberg]. Upwärts. Zeitschrift des Priesterseminars St. Georgen. Frankfurt: AStA-News. ss. 5-8.  Bloomenberg's friend, the priest and former Frankfurt student chaplain Walter Kropp (1919-2019), shared a room with Blumenberg during the university period.
  7. ^ Brient, Elizabeth. (2001) The Immanence of the Infinite, p. 6. The Catholic University of America Press, Washington, D.C. 0-8132-1089-5
  8. ^ Blumenberg, Hans (21 Ekim 1985). The Legitimacy of the Modern Age (İngilizce). MIT Press. ISBN 978-0-262-52105-5. 
  9. ^ "They have a history in a more radical sense than concepts, for the historical transformation of a metaphor brings to light the metakinetiks of the historical horizons of meaning and ways of seeing within which concepts undergo their modifications". Blumenberg, Hans (2011). Paradigms for a Metaphorology. Cornell University Press. s. 5. ISBN 978-0-8014-4925-3. 
  10. ^ Buller, Cornelius A. (1996). The Unity of Nature and History in Pannenberg's Theology. Lanham, Maryland: Rowman & Littlefield. s. 95. ISBN 0-8226-3055-9. 23 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  11. ^ "Gemi Batıyor Seyrediyorlar". idefix. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  12. ^ "Endişe Nehri Geçiyor". idefix. 9 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  13. ^ "Kavramsal Olmayanın Teorisi". idefix. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Ontoloji, varlık felsefesi ya da varlıkbilim, temel sorunu varlık olan felsefi disiplin. Varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerinin araştırılmasıdır. "Varlık" ve "varolan" ayrımını; "varlık vardır" ve "varlık yoktur" fikirlerini tartışır.

<span class="mw-page-title-main">Epistemoloji</span> bilginin doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen felsefe dalı

Epistemoloji ya da bilgi felsefesi, bilgiyle ilgilenen bir felsefe dalıdır. Epistemologlar, bilginin doğası, kaynağı ve kapsamı, epistemolojik gerekçelendirme, inancın rasyonelliğini ve diğer çeşitli konuları incelemektedir. Epistemoloji, felsefenin etik, mantık ve metafizikle birlikte dört ana dalından biri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

<span class="mw-page-title-main">Gottlob Frege</span>

Friedrich Ludwig Gottlob Frege, modern matematiksel mantığın ve analitik felsefenin kurucusu sayılan Alman matematikçi, mantıkçı ve filozof.

<span class="mw-page-title-main">Mistisizm</span> Felsefi görüş

Mistisizm, halk arasında Tanrı ya da Mutlak ile bir olmak olarak bilinir, ancak dini ya da manevi bir anlam verilen her türlü vecdi ya da değişmiş bilinç durumunu ifade edebilir. Gizemcilik ya da mistisizm, dinsel esrimelerle ilgili ülkülemlerin, erdemlerin, ayinlerin ve efsanelerin uygulanmasının birlikte yapıldığı fikir akımı. Mistisizmin anlamı önemli ölçüde daraltılmıştır: Aynı zamanda nihai veya gizli gerçeklerdeki içgörüye, çeşitli uygulamalar ve deneyimlerle desteklenen insan dönüşümüne de atıfta bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Baruch Spinoza</span> Hollandalı filozof

Baruch Spinoza, Yahudi kökenli Hollandalı filozof. Aydınlanmanın erken dönem düşünürlerinden olan Spinoza, evren ve insan hakkında modern fikirler ileri sürerek öncü ahit eleştirileri yapmış ve zamanla 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Descartes'ın fikirlerinden etkilenen Spinoza, Hollanda Altın Çağının önde gelen filozofu olmuştur.

Gerçeklik veya hakikat, günlük kullanımdaki anlamıyla, "var olan her şey" demektir. Bilimde, dinde ve felsefede farklı anlamları vardır. Düşünceden bağımsız olarak zamanda ve mekanda yer kaplayan her şey gerçektir. Herhangi bir şeyin gerçekliği insan zihnine bağlı olmaksızın var olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Georg Wilhelm Friedrich Hegel</span> Alman filozof

Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Alman filozof.

<span class="mw-page-title-main">Postmodern felsefe</span> Felsefi akım

Postmodern felsefe, 20. yüzyılın ikinci yarısında, 18. yüzyıl Aydınlanması sırasında geliştirilen kültür, kimlik, tarih veya dil ile ilgili modernist felsefi fikirlerde var olduğu iddia edilen varsayımlara eleştirel bir yanıt olarak ortaya çıkan felsefi bir harekettir.

<span class="mw-page-title-main">Parmenides</span> Antik Yunan filozofu

Parmanides, doğa filozoflarından sayılmakla birlikte, Antik Yunan felsefesinde rasyonalizm geleneğinin ilk filozoflarından biridir. Yalnızca düşünür olarak değil yasa koyucu ve devlet adamı olarak da rol oynadığı sanılmaktadır. Parmenides'e göre, evrende değişen hiçbir şey yoktur. Gerçeklik, yani Varlık, mutlak anlamda Bir'dir, kalıcıdır, süreklidir, yaratılmamıştır, yok edilemez; o ezeli ve ebedidir; onda hareket ve değişme yoktur. Heraklitos ile sürekli yaşadığı varlık ve evren hakkındaki tartışmalarıyla da ünlüdür.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">17. yüzyıl felsefesi</span>

17. yüzyıl felsefesi, Rönesans'ın etkisiyle ortaya çıkan gelişmelere dayanarak, Yeni Çağ düşüncesinin temellerini atmak üzere ortaya çıkan felsefe eğilimidir. Rönesansın ortaya koyduğu düşünsel gelişmeleri ve belirsiz kavram içeriklerini kullanan 17. yüzyıl düşünürleri, felsefi formüllerini tam bir sağlamlık ve kesinlik içinde ortaya koyma arayışı içinde olmuşlar ve ortaya koydukları çalışmalarla sistematik felsefeyi yeni bir derinlikle temellendirmişlerdir. Aydınlanma çağı düşüncesinin ilkeleri ve temel kavramları büyük ölçüde 17. yüzyıl felsefesinde hazırlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Doğa felsefesi</span> doğa ve fiziksel evrenin modern bilimin gelişmesinden önce baskın olan eski felsefi çalışması

Doğa felsefesi fiziğin, yani doğanın ve fiziksel evrenin felsefi çalışmasıdır. Modern bilimin gelişmesinden önce baskın bir alandı.

Maurice Blanchot, Fransız edebiyat kuramcısı Edebiyat teorisyeni ve yazardır. Gilles Deleuze, Michel Foucault, Jacques Derrida gibi Postyapısalcı filozoflar üzerinde önemli bir etki bıraktı.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe</span> soyut, genel ve temel birtakım probleme ilişkin yapılan sistematik çalışma

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

John Harwood Hick, din felsefecisi ve teolog. Felsefi teoloji alanında, özellikle teodise, eskatoloji, kristoloji konuları ile dini çoğulculuk ve din epistemolojisi alanında çalışmalar yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı gerileme tezi</span>

Osmanlı gerileme tezi veya Osmanlı gerileme paradigması, Osmanlı İmparatorluğu'nun dünyanın o zaman gelişmiş kabul edilen ülkeleri ile kıyaslandığında bilim ve endüstride geri kalması ve ürünler ortaya çıkaramaması sonucu, dış ülkelere bağımlılığını tarif etmek amacı ile ortaya konmuştur. Türkiye'nin ve dünyanın tanınmış tarihçilerinden Halil İnalcık Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ adlı kitabında, “...18. yüzyılın uzun savaşlarıyla denge Avrupa’dan yana döndü. Osmanlı gücü inişe geçti, 18. yüzyılda Batı üstünlüğünün kabulüyle de imparatorluk politik ve ekonomik olarak Avrupa’ya bağımlı hale geldi, imparatorluğun varlığını sürdürmesi ve olası çöküşü, sonunda bir Avrupa politikası sorunu, Doğu Sorunu oldu ve Osmanlı politik yaşamı 1920'ye dek Avrupa'ya bağımlı olarak sürdü,” saptamasını yapmıştır.

İradecilik ya da istenççilik "iradeye zekâdan daha baskın rol atfeden bir metafizik veya psikolojik sistem" ya da eşit derecede "gerek evrende gerekse insan davranışlarında iradenin temel faktör olduğu öğreti". İradecilik, felsefe tarihi boyunca çeşitli noktalarda ortaya çıkmış, metafizik, psikoloji, siyaset felsefesi ve teoloji alanlarında uygulama görmüştür.

<span class="mw-page-title-main">İran felsefesi</span> Doğu felsefesinin bir kolu

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.

<span class="mw-page-title-main">Franz Xaver von Baader</span>

Franz von Baader, doğum ismi Benedikt Franz Xaver Baader olan Alman Katolik filozof, teolog, doktor ve maden mühendisidir. Zamanının ampirizmine direnerek, Descartes'tan bu yana Batı felsefesinin çoğunu ateizme yönelmekle suçladı ve Skolastik okulun yeniden canlanması olarak kabul edildi. Çağının en etkili ilahiyatçılarından biriydi, ancak daha sonraki felsefe üzerindeki etkisi daha az oldu. Bugün, Meister Eckhart ile teolojik angajmanı akademiye ve hatta daha genel olarak Hıristiyanlık ve teozofiye yeniden soktuğu düşünülüyor.