İçeriğe atla

Hanif

Hanif (Arapça: حنيف) kelimesinin kaynağı ve anlamına dair çeşitli görüşler bulunmakta; Arapça, İbrânîce, Süryânîce veya Habeşçe bir kökten geldiği öne sürülmektedir. Kelimenin kökünü oluşturan “hnf” bütün Sâmî dillerde ortaktır. Kelimenin Ken‘ânîce şekli olan hanpa ve hanapu Tell el-Amarna tabletlerinde (MÖ 14. yüzyıl ortaları) ortaya çıkmaktadır. Bu metinlerde kelime “kötülüğe meyilli ve sapkın olmak, iftira etmek” anlamlarındadır. Yeni İbrânîce ve Mişna’da kullanılan Yahudi-Ârâmî (Judeo-Aramaic) dilinde “iki yüzlü olmak”, Süryânîce şekli olan hanfo (hanpa) ise “putperest” anlamına gelmektedir.[1][2][3]

Etimoloji ve tarihçe

Bu terim dönme, aşağı eğilme anlamlarına gelen Arapça h-n-f kökünden gelmekte olup evvela Yahudi ve Hristiyanlarca eski Helenize olmuş Suriye-Arap pagan dinî inancını ve erken dönem Müslümanlarını aşağılayıcı şekilde tanımlamak için kullanılmıştır.[4]

Yazar Turan Dursun Harun Reşit'in azatlısı Abdullah b. Selam'ın oğlu Ahmet'in Hanif dinini "İbrahimci Sabiilik" olarak tanımladığını belirtir.[5]

İslâmî kullanım

Kur'an'da bu kelime, insanın Allah'ın yanı sıra başka bir güç ve hakikat kaynağı tanımadan sadece bir olan Allah'ın yoluna en saf ve duru olarak kendisini teslim etmesi olarak tanımlanır.[6] Kur'an henüz insanlara ulaşmadan önce tek tanrı inancını taşıyan kişilere Arapça hanif adı verilirdi.[7] Bu kişilerin İbrahim peygamberin yolunda olduklarına inanılırdı.

Hanif, bir Kur'an kavramı olarak tanımlandığında "kâinatın tek hâkimi olan yaratıcıya duru olarak inanıp güvenen" manasını taşır. Böylece başka ilahların varlığını reddeden kişi, aynı zamanda kendi kişiliğini bulmuş ve şeytanlardan korunmuş olur. Bu kelime, Kur'an'da Allah'ın peygamberleri içinde ilk olarak İbrahim için kullanılmış ve her şeyi yaratan bir yaratıcı inancının nasıl gerçekleştiğini onun şahsında net olarak özetler. Sadece bir olan Allah'a inanmak aynı zamandan diğer tanrıları kabul etmemeyi zorunlu kılar.

Saf ve duru (hanif) olarak inanmak, yaşamak ve bu şekilde tek olan Allah'a ve onun Kur'an'da gösterdiği yolda yürümek demektir. Kur'an'da bir olan Allah'ın yoluna saf ve duru olarak kendini adayan kişilere "duru bir şekilde Allah'a teslimiyet gösteren" anlamında (hanifen Muslima) denilmiştir.[8] Ayrıca Allah yolunda teslimiyet gösterene Müslüman denilir. Müslüman kelimesi, saf ve temiz (hanif) kelimesiyle bu bakımdan yakınlık gösterir. Bir bakımdan Müslümanlık 'hakikatin kaynağı yalnızca bir olan Allah ve O'nun kitabıdır' demektir.

Saf ve duru hayat tarzı "haniflik" olup Allah'a şirk koşmanın zıddıdır. Hanif olmanın aynı zamanda insan ya da Âdem soyuna Allah tarafından çizilen hayat şekli olduğuna inanılır. İslâm kelimesi, Türkçeye tercüme edilirse "teslim olmak" demektir. İnsanoğlu, tek yaratıcıya olan bu teslimiyeti İbrahim peygamber gibi aklını ve duygularını kullanarak elde etmiştir. Yaratıcıya teslim olmak, yani inanmak, akıl ve duygu aracılığı ile ve büyük bir güvenle olur.

Kur'an'da hanif kelimesi

İbrahim, ne Yahudi idi ne de Hristiyan. Fakat o, hanif (Allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir Müslüman'dı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi. – (Âl-i İmrân: 67)

"Kendi varlığımı gökleri ve yeryüzünü var edenin varlığına (yüzüne) tertemiz olarak (hanifen) yönelttim. Kişileri veya eşyayı O'nunla eş tutanlardan değilim." – (En’âm: 6/79)

Sen kendi varlığını tertemiz olarak bu yola (dine) yönelt. Allah'ın tabiatına. O bütün insanları yaratandır. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. Doğru yol işte budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. – (Rum; 30/30)

Din olarak kendi varlığını Allah'a teslim edenden daha iyi kim olabilir? Ve o iyi bir kişiliktir. Ve o kişi tertemiz olarak İbrahim'in yoluna uymaktadır. Ve Allah, İbrahim'i kendisine dost edinmiştir. – (Nisa: 4/125)

Notlar

  1. ^ Kuzgun, Şaban. "HANÎF". TDV İslâm Ansiklopedisi. 23 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2024. 
  2. ^ Y. Moubarac, Abraham dans le Coran, Paris 1958, s.152
  3. ^ F. M. Denny, “Some Religio-Communal Terms and Concepts in the Qur’an”, Numen, XXIV, Leiden 1977, s. 27
  4. ^ Watt 1974, ss. 117-119.
  5. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2017. 
  6. ^ Rum: 30
  7. ^ İslam Ansiklopedisi TDV
  8. ^ Âl-i İmrân: 67

Kaynakça

  • Watt, William Montgomery (1974). Muhammad: prophet and statesman. Oxford University Press US. ISBN 0-19-881078-4. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Allah (Arapça: الله, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

Peygamber veya yalvaç, Tanrı aracılığıyla bir dini veya dinî öğretiyi yaymakla görevlendirildiğine inanılan kişidir. Peygamberler ayrıca dinî terminolojide âyet, işaret veya mûcize denilen doğaüstü güç veya olayların kendilerine atfedildiği mitolojik veya yarı mitolojik insanlardır. İbrahimî dinlerin inananları, peygamberlerin Tanrı'dan aldıkları “vahiy” adlı mesajları diğer insanlara ulaştırdıklarına inanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Cebrâil</span> İbrahimî dinlerde bir melek

Cebrâil veya Gabriel, İbrahimî dinlerde Tanrı'nın mesaj ve emirlerini vahiy yoluyla peygamberlere ulaştıran ve ilk olarak Tanah'da tanımlanmış bir başmelektir.

Ahiret veya ahret, İslâm termonolojisinde ölümden sonra gidilecek yere verilen bir isim. Ahiret, Kur'an'ın İslâmî eskatolojinin önemli bir parçası olan Ahiret Hesaplaşması ile ilgili bölümlerinde defalarca bahsedilmektedir. Geleneksel olarak, Müslümanların altı temel inanç esaslarından biridir.

Şirk İslam'da, Allah'a ortak koşma anlamına gelen bir kavramdır. Kur'an'a göre en önemli iman sorunu olan şirk, Allah'a ortak koşmak, Allah'tan başka ilah olduğuna inanmak ve ona tapmak anlamlarına gelir. Şirk eyleminde bulunanlar müşrik olarak isimlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Fatiha Suresi</span> Kuranın ilk suresi

Fatiha Suresi, Kur'an'ın ilk suresidir. Sure, 7 ayetten oluşur.

Rahîm, İslam'da bir kavram olan ve Kur'an'da geçen Allah'ın 99 adından biridir.

İman, etimolojik olarak güvenmek ve samimiyetle inanmak anlamlarına gelir. Kur'an'da sadece bir olan Allah'a ve kendisinin mesajına güvenmek anlamına gelmektedir. Genel anlamda bir dine ya da yaşam tarzına gönülden bağlanmak anlamı taşır.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Hanife</span> Hanefî mezhebinin öncüsü ve imamı olan din bilgini

Ebû Hanîfe veya tam adıyla Ebû Hanîfe Numân bin Sâbit bin Zûtâ bin Mâh İslam dininin dört fıkıh mezhebinden birisi olan Hanefi mezhebinin kurucusu ve Sünni fıkhının en büyük üstâdlarından biri sayılan İslam fıkıh ve hadis bilgini. Asıl adı "Nu’man bin Sâbit" olup sevenlerince ismi "İmâm-ı Â’zam" unvanıyla birlikte anılır.

Tevhit ya da tevhid, teizm tarifinin İslâm terminolojisindeki karşılığıdır.

İslâm'da iman, İslam dininin esaslarına inanmaktır. İslam'a göre kişinin kurtuluşa erebilmesi için iman etmesi şarttır. İnanç konusunda ise, farklı mezheplerin farklı görüşleri bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Âl-i İmrân Suresi</span> Kuranın 3. suresi

Âl-i İmrân Suresi, Kur'an'ın 3. suresidir. Sure, 200 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Saff Suresi</span> Kuranın 61. suresi

Saff Suresi (Arapça: سورة الصف, Sūrat'ul Saff), Kur'an'ın 61. suresidir. Sure 14 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Kurban Bayramı</span> Ay takvimine göre Zilhicce ayının onunda başlayıp dört gün süren ve kurban kesilen dinî bayram

Kurban Bayramı, Müslümanlar tarafından Hicrî takvime göre Zilhicce ayının 10. gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan dinî bir bayramdır. Zilhicce ayının onuncu, on birinci, on ikinci ve on üçüncü günlerine 'Eyyâm-ı nahr' ve bir önceki gün olan Zilhicce ayının dokuzuncu gününe Arefe denir. Kurban Bayramı, aynı zamanda İslam âleminin her yıl Mekke'de hac farizasını ifa ettikleri vakittir.

Sadaka, İslam dinine ait bir terimdir.

Kurban, İslami bir terim olarak Arapçadan Farsçaya, oradan da Türkçeye geçmiş bir sözcük olup her türlü adağa kurban dense de İslamda özellikle Kurban Bayramı'nda Allah adına kurban kesme ibadetini tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">Hanefilik</span> İslam mezhebi

Hanefîlik ya da Hanefî mezhebi, İslam dininin Sünnî (fıkıh) mezheplerinden biri. Hanefilerin itikatta (inançta) mezhepleri ise Mâtürîdîliktir. İsmini asıl adı Nûman bin Sâbit olan kurucusu Ebu Hanife'den (699-767) alır. Başta Türkiye, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi Türkî ülkeler olmak üzere Balkanlar, Tacikistan, Afganistan, Suriye, Ürdün, Bangladeş ve Pakistan'da yaygındır. Dört Sünnî mezhebin nüfus açısından en genişidir. Takipçileri, Sünni nüfusun yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Hanefîlik, günümüzde en çok bağlısı bulunan fıkıh mezhebidir. Mezhebin görüşleri El-İhtiyar adlı eserde bir araya toplanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dîn</span>

Dîn, İslam ile özdeşleşmiş olan fakat Arap Hristiyanlar tarafından da ibadetleri sırasında yaygın olarak kullanılan Arapça bir kelimedir. Bu terim bazen "din" olarak tercüme edilmekle beraber, Kur'an da kullanıldığı üzere hem müttaki Müslümanlar tarafından ilâhî kanunlara uymak maksadıyla takip edilmekte olan yola ya da şeriata, hem de hiçbir şefaatçinin yardımının fayda etmeyeceği bir günde bütün insanlığın kaçınılmaz olarak Allah önünde hesaba çekilerek bu dünyada yaptığı iyilikler karşılığında mükafatlandırılacağı ve işlemiş olduğu kötülükler karşısında da cezalandırılacağı ilâhi hüküme işaret etmektedir.

Hadari İslam veya "İslam Medeniyeti", Kuran'dan türetilen İslam ilkelerine dayanan bir yönetim teorisidir. Malezya'da ilk başbakanı Tunku Abdurrahman tarafından 1957'de kullanıldı .Malezya hükûmetleri, özellikle eski Başbakan Abdullah Ahmet Bedevi tarafından desteklenmiştir.