Vehhabîlik ya da Vahhabizm, İslam'a bağlı Sünni-Hanbelî mezhebinin bir altkolu olan ve 18'inci asırda Muhammed bin Abdülvehhâb tarafından başlatılmış fikir akımıdır. Muhammed bin Abdülvehhâb kendi düşüncelerini Kur'an ve Hadislerde olmayan her şeyin reddi, esas İslam'a dönüş olarak tanımlar. Abdülvehhâb'ın etkilendiği İbn Teymiyye ve Ahmed bin Hanbel gibi İslam alimlerinin düşüncelerinin ve şirk olarak görülen şeylere karşı duruşlarının etkisi Vehhabîlik akımında baskındır. Vahhabi(zm) terimi Abdülvehhâb'ın şahsı tarafından kullanılmadı, hatta bazı taraftarları "Selefî" terimini kullanmayı tercih ederek "Vahhabi" kullanımını reddederler. Bunun bir sebebi ise Muhammed bin Abdülvehhâb'ın yeni bir İslam yorumu getirmediği ve esas İslam'ı, Ahmed bin Hanbel'i takip ederek tekrar canlandırdığı düşüncesidir. Vehhabîlik tanımlamasını nadir olarak benimseyen Vehhabîler olsa da, sıklıkla bu mezhepte olmayanlar tarafından onları tanımlama amacıyla kullanılır.

Ebû Bekir ya da tam adıyla Ebû Bekir Abdullah bin Ebî Kuhâfe Osmân bin Âmir el-Kureşî et-Teymî, İslam peygamberi Muhammed'in sahâbesi ve Dört Halife'nin ilki. Muhammed sonrası Müslüman toplumda 632-634 arası liderlik ve yöneticilik yapması, bu sebeple Muhammed'in halefi olması kendisine ilk halife unvanını kazandırmıştır.

Riyad, Suudi Arabistan'ın başkenti ve en büyük şehridir. Şehir aynı zamanda Riyad Bölgesi'nin merkezi olup Arap Yarımadası'nın ortasında yer almaktadır ve 6 milyon nüfusa sahiptir. Şehir Merkez adı verilen 8 adet belediyeden oluşur.

Dört Halife ya da Râşid Halifeler; Sünnilik'te Râşid halifeler, doğru yola yönlendirilen ve doğru bir model olduğu kabul edilen halifelerdir. Bazıları bu kategoriye Muhammedin torunu Hasan'ın 6 aylık hilafetini de sokarlar. İslam peygamberi Muhammed'in ölümünden sonra ümmete önderlik eden ilk dört halifedir:

Arap Ayaklanması, Arap İsyanı veya Arap İhaneti, I. Dünya Savaşı sırasında Haziran 1916 tarihinde Yemen'de Aden, Suriye'de Halep'i kapsayan bağımsız ve birleşik bir Arap devleti kurmak amacıyla Şerif Hüseyin bin Ali tarafından başlatılan silahlı isyandır.

Diriye Emirliği veya İlk Suûdi Devleti, 1744 yılında kuruldu. Şeyh Muhammed bin Abdülvahhab, Diriye'ye yerleştiğinde Diriye Prensi Muhammed bin Suud Vahhabî'nin dâvâsını desteklemeye ve benimsemeye hazırdı.

Osmanlı-Suudi Savaşları, 1811-1818 Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa komutası altındaki birlikler ile, Diriye Emirliği ordusu arasında yapılan savaş.

Râşidîn Halifeliği, İslâm peygamberi Muhammed'in halefi olan ilk halifeliktir. Muhammed'in MS 632'deki vefatından sonra ilk dört ardışık halifesi (halef) tarafından yönetildi. Bu halifeler, Sünni İslam'da topluca Râşidîn ya da "Doğru Yolda olan" halifeler olarak bilinirler. Bu terim Şîa'da kullanılmaz, çünkü Şii Müslümanlar ilk üç halifenin yönetimini meşru görmez.
Medine Müdafaası, Şerif Hüseyin'in 1916'da İngiliz desteğiyle isyan ederek Medine'yi hedef alması üzerine başlayıp, 2 yıl 7 ay sürdü ve Mondros Mütarekesi'nin imzalanması üzerine Padişah VI. Mehmet'in, müdafaada ısrar eden garnizon komutanı Fahrettin Paşa'yı iknasıyla sona erdi. Medine'deki Osmanlı garnizonu, mütarekeye göre silah bırakan son Osmanlı birliği oldu ve Medine'de kısa süreli Haşimi iktidarı başladı. Çatışmalardan ötürü Medine halkının ciddi bir kısmı göç etmek zorunda kaldı. Kuşatma sonunda, garnizon komutanı Fahrettin Paşa İngilizler tarafından tutuklanarak Malta'ya sürgün edildi.
Ezbend Muharebesi ya da Sufiyan Muharebesi 1603-1612 Osmanlı Safevi Savaşı'nda bir evre. Muharebe İran ordusunun galibiyetiyle sonuçlanmıştır.
Suudi Arabistan'ın birleşmesi 1902 ve 1932 yılları arasında İbni Suud'un liderliğinde günümüzdeki Suudi Arabistan Krallığının Arap Yarımadasında bulunan çeşitli kabile, emirlik ve krallıklarla birlikte Arap Yarımadasının büyük bir kısmını ele geçirdiği askeri ve politik süreç.

Hicaz Haşimi Krallığı, Orta Doğu'da Hicaz bölgesinde Haşimi Hanedanlığı tarafından yönetilmiş bir devletti. Arap İsyanı esnasında Mekke Şerifi Hüseyin'in Osmanlı ordusunu Arabistan Yarımadası'ndan sürmek için Britanya İmparatorluğu güçleri ile ittifak içinde mücadele etmesi sonrasında Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'nda Britanya İmparatorluğu'na yenilerek, bölgeyi tamamen kaybetmiş ve Hicaz millî bağımsızlığını kazanmıştır.

Suudi Arabistan tarihi, Arabistan coğrafyası ve Suudi ailesinin tarihidir. Arabistan antik dönemlerden beri Arap kabilleleri varlık göstermiştir. Dinler tarihi açısındanda önemli bir yere sahiptir. İslami hanedanlıkların birçoğu Arabistan coğrafyasında varlık göstermiştir.

Knin kuşatması Hırvat Krallığı başkenti Knin şehrinin 1522 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından kuşatılması olayıdır. 1513 ve 1514'teki iki başarısız girişimin ardından, Bosna Sancağı beyi Gazi Hüsrev Bey liderliğindeki Osmanlı kuvvetleri, 1522 baharında güney Hırvatistan'a büyük bir saldırı başlattı. Mayıs ayında Hersek ve Konstantinopolis sancağından gelen birlikler ile takviye edilen kuvvetler, Knin Kalesini kuşattı.

Hoy Kuşatması, 1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı'nda evre, Köprülü Abdullah Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Safevî Devleti'nin elindeki Hoy kalesini 20 Mart-12 Mayıs 1724 tarihleri arasında kuşatarak büyük bir zafer sonunda ele geçirmesiyle sonuçlanan askerî mücadele.

İzmail Kuşatması, 22 Aralık 1790'da Aleksandr Suvorov komutasındaki Rus ordusunun İzmail kalesini kuşatmasıyla gerçekleşmiştir. Karadeniz'deki Rus donanması İspanyol José de Ribas tarafından komuta edilmiştir. 1790 Mart'ında Rus ordusu 40000 kişilik garnizonu bulunan İzmail kalesini kuşatmaya başladı. 22 Aralık 1790 sabahı Suvorov'un elinde 31000 kişilik ordusu vardı. İzmail kalesini saat 03.00'e kadar top ateşine tuttuktan sonra saat 05.30'da saldırıya geçtiler. Ruslar kuzeyden, doğudan ve batıdan saldırdılar. Bu kısımlarda kalenin surları diğer kısımlara nazaran daha zayıftı. Osmanlı kuvvetleri toplamda 26000 kayıp verdi, garnizonun tamamı öldürüldü, yaralandı veya esir alındı. Rus kuvvetlerinin 4330 yaralısından 1815'i öldü.

Arap Ordusu olarak da bilinen Şerif Ordusu veya Hicaz Ordusu, I. Dünya Savaşı'nın Osmanlı cephelerinin bir parçası olan Arap İsyanı'nın arkasındaki askerî güçtü. 1916'da "Arapların Sultanı" ilan edilen Hicaz Krallığı'ndan Şerif Hüseyin bin Ali, Arap halkını bağımsız bir hükûmet altında birleştirme nihai hedefiyle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir isyanda Şerif Ordusu'na liderlik etti. İngilizler tarafından hem mali hem de askeri olarak desteklenen Hüseyin'in kuvvetleri Hicaz'dan kuzeye doğru yavaş yavaş ilerledi ve İngiliz kontrolündeki Mısır Seferi Kuvvetleri ile birlikte savaşarak sonunda Şam'ı ele geçirdi. Şerif Ordusu mensupları burada Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal liderliğinde Suriye Arap Krallığı olarak bilinen kısa ömürlü bir monarşi kurdu.
Beni el-Atraş olarak da bilinen el-Atraş, Güneybatı Suriye'deki Cebel el-Dürzi merkezli bir Dürzi aşiretidir. Ailenin el-Atraş ismi Arapçada "sağır" anlamına gelmektedir ve ailenin sağır reislerinden birinden türemiştir. El-Atraş aşireti 19. yüzyılın başlarında Cebel el-Dürzi'ye göç etti ve şeyhleri İsmail el-Atraş'ın liderliğinde 19. yüzyılın ortalarında el-Hamdan'dan görevi devralarak Cebel el-Dürzi'nin en önemli yönetici Dürzi ailesi haline geldi. Savaş alanındaki ünü ve diğer Dürzi aşiretleri, Bedevi aşiretleri, Osmanlı yetkilileri ve Avrupalı konsoloslarla kurduğu siyasi entrikalar sayesinde İsmail el-Atraş gücünü pekiştirdi. 1880'lerin başlarında aile, aralarında Süveyda, Salkhad, el-Kureyya, Ira ve Arman'ın da bulunduğu on sekiz köyü kontrol ediyordu.
Mora'nın Osmanlılar tarafından yeniden fethi, Yedinci Osmanlı-Venedik Savaşı sırasında Haziran-Eylül 1715'te gerçekleşti. Kapudan Paşa (Amiral) Canım Hoca Mehmed Paşa komutasındaki filonun yardımıyla Sadrazam Silahdar Damat Ali Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Yunanistan'ın güneyinde ele geçirilen Peloponez yarımadasını yeniden fethetti.

El-Muntafik ya da Arapçasıyla Al-Muntafiq, güney Irak ve Kuveyt'in büyük bir Arap aşiret konfederasyonuydu. Osmanlı'ya bağlı yarı egemen konumdaydı. Konfederasyonun aşiretleri ağırlıklı olarak Irak'ın güney vilayetlerine ve Kuveyt'in kuzeyine yerleşmiştir. Konfederasyon mezhep/din açısından homojen değildir. Yüzyıllar boyunca süren evlilikler ve iç içe geçmeler Sünni ve Şii aşiretlerin bir karışımını oluşturmuştur. Bu nedenle, konfederasyon içindeki bireysel kabilelerin azınlığı Sünni'dir. Genel olarak, kimin Muntafık'ın bir parçası olduğunu ve kimin olmadığını belirlemek neredeyse imkansızdır.