İçeriğe atla

Hammurabi

Hammurabi
𒄩𒄠𒈬𒊏𒁉
Babil Kralı
Sümer ve Akad Kralı
Dünyanın Dört Köşesinin Kralı
Hammurabi Kanunları stelinin üst kısmında yer alan bir kabartmada Hammurabi (ayaktaki), kraliyet sembolünü Şamaş'tan (veya muhtemelen Marduk'tan) alırken tasvir edilmiştir. Dua işareti olarak ellerini ağzının üzerinde tutmaktadır.[1]
Eski Babil İmparatorluğu kralı
Önce gelenSin-Muballit
Sonra gelenSamsu-iluna
Hüküm süresi42 yıl; y. MÖ 1792 – y. MÖ 1750 (orta kronoloji)
DoğumMÖ y. 1810
ÖlümMÖ y. 1750 (orta kronoloji) (günümüzde Irak)
(y. 60 yaşında)
Çocuk(lar)ıSamsu-iluna

Hammurabi[a] (y. 1810 – y. MÖ 1750), Amori kökenli Birinci Babil Hanedanlığı'nın altıncı kralıdır.[2] Orta kronolojiye göre y. MÖ 1792'den y. MÖ 1750'ye kadar hüküm sürmüştür. Hammurabi'den önce, sağlığı bozulduğu için tahttan feragat eden babası Sin-Muballit hükümdarlık yapmıştır. Hammurabi, hükümdarlığı sırasında Elam bölgesiyle Larsa, Eşnunna ve Mari şehir devletlerini fethetmiştir. Asur Kralı I. İşme-Dagan'ı devirip İşme-Dagan'ın oğlu Mut-Aşkur'u haraç ödemeye zorlayarak neredeyse Mezopotamya'nın tamamını Babil egemenliği altına almıştır.[3]

Hammurabi daha çok, yayımladığı Hammurabi Kanunları ile bilinir ve bu kanunları, Babil'in adalet tanrısı Şamaş'tan aldığını iddia etmiştir. Suçun mağdurunu tazmin etmeye odaklanan Ur-Nammu Kanunları gibi daha önceki Sümer yasalarının aksine Hammurabi Kanunları, failin fiziksel cezasına daha fazla vurgu yapan ilk kanunlardan biridir. Her bir suç için belirli cezalar öngörmüştür ve masumiyet karinesini tesis eden ilk kanunlar arasındadır. Modern standartlara göre cezaları son derece sert olsa da haksızlığa uğrayan bir kişinin cezalandırmada ne yapılmasına izin vermesine ilişkin kısıtlamalar koymayı amaçlamıştır. Hammurabi Kanunları ile Tevrat'taki Musa Kanunları çok sayıda benzerlikler içerir.

Hammurabi, yaşadığı dönemde birçok kişi tarafından bir tanrı olarak anılmış ve ölümünden sonra ise uygarlığı yayan ve tüm halkları, Babillilerin ulusal tanrısı Marduk'a saygı göstermeye zorlayan büyük bir fatih olarak görülmüştür. Sonradan askeri başarılarının önemi azaltılmış ve ideal kanun koyucu rolü, mirasının birincil yönü olmuştur. Daha sonraki Mezopotamyalılar için Hammurabi'nin hükümdarlığı, uzak geçmişte meydana gelen tüm olayların referans çerçevesi haline gelmiştir. Kurduğu imparatorluk çöktükten sonra bile, örnek bir yönetici olarak hala saygı görmüş ve Yakın Doğu'daki birçok kral Hammurabi'nin kendi atası olduğunu iddia etmiştir. Hammurabi, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında arkeologlar tarafından yeniden keşfedilmiştir ve o zamandan beri hukuk tarihinde önemli bir figür olarak görülmektedir.

Saltanatı ve fetihleri

Hammurabi'nin y. MÖ 1792'de yükselişi ve y. MÖ 1750'de ölümü üzerine Babil topraklarını gösteren harita

Hammurabi, Babil şehir devleti Amori Birinci Hanedanı'nın kralıydı ve gücünü babası Sin-Muballit'ten miras almıştır.[4] Babil, Orta ve Güney Mezopotamya ovalarını çevreleyen ve bereketli tarım arazilerinin kontrolü için birbirleriyle savaşan, büyük ölçüde Amoriler tarafından yönetilen şehir devletlerinden biriydi.[5] Mezopotamya'da birçok kültür bir arada bulunmasına rağmen Babil kültürü, Hammurabi yönetimindeki Orta Doğu'daki okuryazar sınıflar arasında bir dereceye kadar öne çıkmıştır.[6] Hammurabi'den önce gelen krallar, MÖ 1894'te nispeten küçük bir şehir devleti kurmuşlardı ve bu, şehrin dışındaki küçük bölgeleri kontrol ediyordu. Babil, kuruluşundan yaklaşık bir asır sonra Elam, Asur, İsin, Eşnunna ve Larsa gibi daha eski, daha büyük ve daha güçlü krallıkların gölgesinde kalmıştır. Ancak babası Sin-Muballit, Babil hegemonyası altında merkezi Güney Mezopotamya'nın küçük bir bölgesinde yönetimini sağlamlaştırmaya başlamış ve hükümdarlığı sırasında Borsippa, Kiş ve Sippar'ın küçük şehir devletlerini fethetmiştir.[6]

Böylelikle Hammurabi, karmaşık bir jeopolitik durumun ortasında küçük bir krallığın kralı olarak tahta çıkmıştır. Güçlü Eshnunna Krallığı, Dicle Nehri'nin üst kısmını kontrol ederken Larsa nehir deltasını kontrol ediyordu. Mezopotamya'nın doğusunda, düzenli olarak saldırı yapan ve Güney Mezopotamya'nın küçük devletlerinden haraç alan güçlü Elam Krallığı vardı. Küçük Asya'daki asırlık Asur kolonilerini miras almış olan Asur kralı I. Şamşi-Ahad, Kuzey Mezopotamya'daki topraklarını Levant ve Orta Mezopotamya'ya kadar genişletmiş[7] ancak zamansız ölümü, imparatorluğunun bir şekilde parçalanmasına sebep olmuştur.[8]

Hammurabi'nin saltanatının ilk birkaç yılı oldukça huzurlu geçmiştir. Hammurabi, gücünü şehir surlarını savunma amacıyla yükseltmek ve tapınakları genişletmek de dahil olmak üzere bir dizi bayındırlık işi yapmak için kullanmıştır.[9] Yaklaşık MÖ 1801'de, Zagros Dağları boyunca önemli ticaret yollarının üzerinde bulunan güçlü Elam Krallığı, Mezopotamya ovasını işgal etmiştir.[10] Elam, ova devletler arasındaki müttefikleriyle Eşnunna Krallığı'na saldırmış ve krallıkla bir dizi şehri yok etmiş ve ilk kez ovanın bazı kısımlarına egemenliğini dayatmıştır.[11]

Irak'ın Sippar kentinde bulunan y. MÖ 1792 – y. 1750'ye tarihlenen kireç taşıtan yapılma adak anıtı, Kral Hammurabi'nin ibadet sırasında sağ kolunu kaldırmasını gösterir. (British Museum, Londra)
"Hammurabi'nin Başı" olarak bilinen bu büst, günümüzde Hammurabi'den birkaç yüz yıl öncesine ait olduğu düşünülmektedir.[12] (Louvre Müzesi, Paris)

Elam konumunu pekiştirmek için Hammurabi'nin Babil Krallığı ile Larsa Krallığı arasında bir savaş başlatmaya çalışmıştır.[13] Hammurabi ile Larsa kralı, bu oyunu keşfettiklerinde bir ittifak kurmuş ve Larsa'nın askeri girişime büyük bir katkısı olmasa da Elamlıları yenmeyi başarmışlardır.[13] Larsa'nın yardımına gelememesinden öfkelenen Hammurabi, güneydeki bu güce düşman olmasıyla y. MÖ 1763 yılına kadar Aşağı Mezopotamya ovasının tamamının kontrolünü ele geçirmiştir.[14] Güneydeki savaş sırasında Hammurabi'ye kuzeydeki Yamhad ve Mari gibi müttefikleri tarafından yardım edildiğinden kuzeydeki askerlerin yokluğu karışıklığa yol açmıştır.[14] Genişlemesine devam eden Hammurabi, karışıklığı bastırarak yönünü kuzeye çevirmiş ve kısa süre sonra Eşnunna'yı yok etmiştir.[15] Daha sonra Babil orduları, Babil'in eski müttefiki Mari de dahil olmak üzere kalan kuzey eyaletlerini fethetmiş ancak Mari'nin fethinin herhangi bir gerçek çatışma olmaksızın teslim olma şeklinde gerçekleşme ihtimalim de mevcuttur.[16][17][18]

Hammurabi, Mezopotamya'nın kontrolü için Asurlu I. İşme-Dagan ile uzun süreli bir savaşa girmiş ve her iki kral da üstünlük elde etmek için küçük devletlerle ittifaklar kurmuştur. Sonunda Hammurabi galip gelmiş ve İşme-Dagan'ı ölümünden hemen önce devirmiştir. Asur'un yeni kralı Mut-Aşkur, Hammurabi'ye haraç ödemek zorunda kalmıştır.

Hammurabi sadece birkaç yıl içinde tüm Mezopotamya'yı kendi yönetimi altında birleştirmeyi başarmıştır.[18] Asur Krallığı yıkılmamış ancak hükümdarlığı sırasında haraç ödemek zorunda kalmış ve bölgedeki büyük şehir devletlerinden sadece Levant'ın batısındaki Halep ile Qatna bağımsızlıklarını korumuştur.[18] Bununla birlikte Diyarbekir'in kuzeyinde Hammurabi'nin bir steli bulunmuş ve burada "Amorilerin Kralı" unvanını almıştır.[19]

55 tanesi Hammurabi'ye ait mektup olmak üzere Hammurabi ve haleflerinin saltanatlarına tarihlenen çok sayıda sözleşme tableti bulunmuştur.[20] Bu mektuplar, sellerle uğraşmaktan ve kusurlu bir takvimde değişiklik yapılmasını zorunlu kılmaktan Babil'in devasa hayvan sürülerinin bakımını yapmaya kadar, bir imparatorluğu yönetmeye dair günlük tecrübelere dair bir bakış sunmaktadır.[21] Hammurabi ölünce imparatorluğun idaresi y. MÖ 1750'de oğlu Samsu-iluna'ya geçmiş ve oğlunun yönetimi altında Babil İmparatorluğu hızla çözülmeye başlamıştır.[22]

Kanunları

Hammurabi Kanunları steli, Louvre Müzesi, Paris.

Hammurabi Kanunları, günümüze ulaşan en eski kanunlar değildir.[23] Ur-Nammu Kanunları, Eşnunna Kanunları ile Lipit-İştar Kanunları daha önceden yazılmıştır.[23] Bununla birlikte, Hammurabi Kanunları bu eski kanun kurallarından belirgin farklılıklar gösterir ve sonuç olarak daha etkili olduğunu kanıtlamıştır.[23][23][24][25]

Hammurabi Kanunları, bir stel üzerine yazılmış ve çok az kişinin okuryazar olduğu düşünülse de herkesin görebilmesi için halka açık bir yere yerleştirilmiştir. Stel daha sonra Elamlar tarafından ganimet olarak ele geçirilmiş ve başkentleri Susa'ya götürülmüş, 1901'de İran'da yeniden keşfedilmiş ve günümüzde Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. Yazmanlar tarafından 12 tablete yazılmış olan Hammurabi Kanunları, 282 yasa içerir. Daha önceki yasaların aksine Babil'in günlük dili olan Akadca yazılmasıyla şehirdeki herhangi bir okur yazar kişi tarafından okunabilirdi.[24] Daha önceki Sümer hukuk kuralları, suçun mağdurunu tazmin etmeye odaklanmışken Hammurabi Kanunları, bunun yerine faili fiziksel olarak cezalandırmaya odaklanmıştır.[25] Hammurabi Kanunları, haksızlığa uğrayan bir kişinin cezalandırmada ne yapılmasına izin vermesine ilişkin kısıtlamalar koyan ilk yazılı hukuk krallarından biridir.[25]

Kuralların yapısı çok özeldir ve her bir suç belirli bir ceza alır. Modern standartlara göre cezalar çok sert olma eğilimindedir ve birçok suç; ölüm, şekil bozukluğu veya "göze göz, dişe diş" (Lex Talionis "Kısas Yasası") âdetiyle sonuçlanmıştır.[25][26] Kanun aynı zamanda masumiyet karinesi fikrinin en eski örneklerinden biridir ve ayrıca sanık ile davacının kanıt sunma fırsatına sahip olduğunu da belirtir.[27] Ancak, öngörülen cezayı değiştirecek hafifletici koşullara ilişkin bir hüküm yoktur.

Stelin tepesindeki bir oymada Hammurabi'nin yasaları Babil'in adalet tanrısı Şamaş'tan aldığını tasvir eder[28] ve ön sözde Hammurabi'nin, yasaları halka ulaştırmak için Şamaş tarafından seçildiği belirtilir.[29] Bu anlatı ile Çıkış Kitabı'nda Yehova tarafından Sina Dağı'nın tepesinde Musa'ya verilen Ahit Kitabı arasında paralellikler ile iki kanunname arasındaki benzerlikler, ikisinin de Semitik bir arka planda ortak bir soydan geldiği fikrini oluşturur.[30][31][32][33] Bununla birlikte, önceki kanun kodlarının parçaları bulunmuş ve buna göre Musa'ya ait kanunlarının doğrudan Hammurabi Kanunları'ndan esinlenmesi olası değildir.[30][31][32][33][b] Bazı akademisyenler buna itiraz etmiştir: David P. Wright, Yahudi Ahit Kanunu'nun "doğrudan, öncelikle ve tamamen" Hammurabi Kanunları'na dayandığını savunur.[34] 2010 yılında, İbrani Üniversitesi'nden bir arkeolog ekibi, İsrail'deki Hazor'da MÖ 18 veya 17. yüzyıla tarihlenen, açıkça Hammurabi Kanunları'ndan türetilen yasaları içeren bir çivi yazısı tablet keşfetmiştir.[35]

Mirası

Ölümünden sonra anılması

Hammurabi tableti (𒄩𒄠𒈬𒊏𒁉, sağdan 4. sütun), Babil Kralı. British Museum, Londra.[36][37][38]

Hammurabi'ye MÖ 2. binyılın diğer tüm krallarından daha çok saygı gösterilmiş[39] ve yaşadığı dönemde bir tanrı olarak ilan edilmenin eşsiz onuruna sahip olmuştur.[40] "Hammurabi, benim tanrımdır" anlamına gelen "Hammurabi-ili" kişi adı, hükümdarlığı sırasında ve sonrasında yaygınlaşmıştır. Ölümünden kısa bir süre sonra yazılan yazılarda Hammurabi, esas olarak üç başarı için anılır: savaşta zafer kazanmak, barış getirmek ve adalet getirmek.[40] Hammurabi'nin fetihleri, medeniyeti tüm uluslara yaymak için kutsal bir misyonun parçası olarak görülmeye başlanmıştır.[41] Ur'da bulunan bir stel, kötülüğü boyun eğmeye ve tüm insanları Marduk'a ibadet etmeye zorlayan güçlü bir hükümdar olarak onu kendi sesiyle yüceltir.[42] Stelde şunlar yazar: "Dağları uzak ve dilleri belirsiz olan Elam, Guti, Subartu ve Tukriş halkını [Marduk'un] eline yerleştirdim. Ben kendim onların şaşkın zihinlerini düzeltmeye devam ettim." Hammurabi'nin kendi sesiyle de yazılan daha sonraki bir ilahi, onu Marduk için güçlü, doğaüstü bir güç olarak yüceltir:[41]

Ben kötüleri yakalayan, halkı hemfikir yapan kralım,
Ben öğütlerini kargaşaya atan krallar arasında büyük ejderhayım,
Ben düşmanın üzerine gerilen ağım,
Ben korkunç gözlerini kaldıran itaatsizlere ölüm cezası veren korku vericiyim,
Ben kötü niyetleri örten büyük ağım,
Ben ağları ve asaları kıran genç aslanım,
Ben beni inciteni yakalayan savaş ağıyım.[42]

Hammurabi'nin askeri başarılarını övdükten sonra ilahi, son olarak şunu açıklar: "Ben adaletin kralı Hammurabi'yim."[40] Daha sonraki anma törenlerinde, Hammurabi'nin büyük bir kanun koyucu olarak rolü diğer tüm başarılarından daha çok vurgulanmaya başlanmış ve askeri başarıları önemsiz hale gelmiştir. Hammurabi'nin hükümdarlığı, uzak geçmişte yaşanan tüm olayların referans noktası olmuştur. Hammurabi'nin dördüncü halefi olan Ammizaduga döneminde yazıldığı düşünülen ve Tanrıça İştar'a yönelik bir ilahide şöyle denir: "Bu şarkıyı ilk kahramanlık şarkısı olarak duyan kral Hammurabi'dir. Bu şarkı senin için onun hükümdarlığında bestelendi. Ona sonsuz hayat verilsin!"[39] Ölümünden sonraki yüzyıllar boyunca, Hammurabi'nin yasaları yazı alıştırmalarının bir parçası olarak yazmanlar tarafından kopyalanmaya devam edilmiş ve hatta kısmen Sümerceye çevrilmiştir.[43]

Siyasi mirası

I. Şutruk-Nahunte tarafından ele geçirilen Hammurabi'nin stelinin bir kopyası. Stel sadece kısmen silinmiş ve asla yeniden yazılmamıştır.[44]

Hammurabi döneminde Babil, Güney Mezopotamya'daki "en kutsal şehir" konumunu selefi Nippur'dan ele geçirmiştir.[45] Hammurabi'nin halefi Samsu-iluna'nın yönetimi altında, kısa ömürlü Babil İmparatorluğu çökmeye başlamıştır. Kuzey Mezopotamya'da hem Amorier hem de Babilliler, Akadca konuşan yerli bir hükümdar olan Puzur-Sin tarafından Asur'dan sürülmüştür. Yaklaşık aynı zamanlarda, yerli Akadca konuşanlar Mezopotamya'nın en güneyinde Amori Babil yönetimini terk ederek aşağı yukarı eski Sümer bölgesinde Sealand Hanedanlığı'nı yarattılar. Yaklaşık aynı zamanlarda yerli Akadca konuşanlar, Mezopotamya'nın en güneyindeki Amori Babil yönetimine son vererek aşağı yukarı eski Sümer bölgesinde Sealand Hanedanlığı'nı yaratmıştır. Hammurabi'nin başarısız halefleri, Adasi ve Bel-ibni gibi Asur krallarının yanı sıra güneyde Sealand Hanedanlığı, doğuda Elam ve kuzeydoğudan Kassitlerin elinde daha fazla yenilgi ve toprak kaybıyla karşılamıştır. Böylelikle Babil, bir zamanlar kurulurken sahip olduğu ufak ve küçük devlet durumuna geri dönmüş oldu.[46]

Hammurabi'nin Amorite Hanedanlığı için son darbe, MÖ 1595'te gerçekleşmiştir.[47] Babil, güçlü Hitit İmparatorluğu tarafından yağmalanıp fethedilmesiyle Mezopotamya'daki tüm Amori siyasi varlığına son verilmiştir.[47] Ancak Hint-Avrupa dili konuşan Hititler, Babil'i Zagros Dağları'nda yaşayan ve izole bir dil konuşan Kassit müttefiklerine devrederek buradan ayrılmıştır. Bu Kassit Hanedanı, Babil'i 400 yıldan uzun bir süredir yönetmiş ve Hammurabi'nin yasaları da dahil olmak üzere Babil kültürünün birçok yönünü benimsemiştir.[47] Amori Hanedanı'nın düşüşünden sonra bile Hammurabi hâlâ hatırlanmış ve saygı görmüştür.[43] Elam kralı I. Şutruk-Nahunte, MÖ 1158'de Babil'e baskın düzenlediğinde ve birçok taş anıtını alıp götürdüğünde bu anıtların üzerindeki yazıtların çoğunu sildirmiş ve üzerine yeni yazıtlar kazımıştır.[43] Hammurabi Kanunları'nı içeren stelde ise sadece dört veya beş sütun silinmiş ve hiçbir yeni yazı eklenmemiştir.[44] Hammurabi'nin ölümünden bin yıldan fazla bir süre sonra, Babil'in hemen kuzeybatısındaki Fırat Nehri kıyısındaki Suhu kralları, Hammurabi'nin kendi ataları olduğunu iddia etmiştir.[48]

Modern yeniden keşfi

Amerika Birleşik Devletleri Kongresi'nde yer alan Hammurabi'nin yarım kabartması.

On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, Hammurabi Kanunları, Kutsal Kitap ile antik Babil metinleri arasındaki ilişki üzerine Almanya'da hararetli Babel und Bibel ("Babil ve Kutsal Kitap") tartışmalarında önemli bir fikir çatışması merkezi haline gelmiştir.[49] Ocak 1902'de Alman Asurolog Friedrich Delitzsch, Sing-Akademie zu Berlin'de Kaiser ve eşinin önünde bir konferans vermiş ve burada Eski Ahit'teki Musa Kanunları'nın Hammurabi Kanunları'ndan doğrudan kopyalandığını savunmuştur.[50] Delitzsch'in konferansı o kadar tartışmalıydı ki Eylül 1903'e kadar gazete ve dergilerden bu konferansa yanıt olarak yazılan 1.350 kısa makale, 300'den fazla uzun makale ve yirmi sekiz broşür toplamayı başarmıştır. Bu makalelerin birkaçı haricinde çoğunlukla Delitzsch eleştirilmiştir. Kaiser, Delitzsch'ten ve onun radikal görüşlerinden uzak durmuş ve 1904 sonbaharında Delitzsch üçüncü konferansını Berlin yerine Köln ve Frankfurt'ta vermek zorunda kalmıştır.[49] Musa Kanunları ile Hammurabi Kanunları arasındaki varsayılan ilişki, daha sonra Delitzsch'in 1920-21 tarihli Die große Täuschung (çev.'Büyük Aldatma') adlı kitabında İbrani Kutsal Kitabı'nın Babil etkisiyle onarılamaz bir şekilde bozulduğu ve Hristiyanların en sonunda ancak beşeri Eski Ahit'i tamamen ortadan kaldırarak gerçeğe -Yeni Ahit'in Aryan mesajına- inanabileceği argümanının önemli bir parçası haline gelmiştir.[50] Yirminci yüzyılın başlarında, birçok bilim insanı Hammurabi'nin Yaratılış Kitabı 14:1'deki Şinar kralı Amrafel olduğuna inanmıştır.[51][52] Bu görüş günümüzde büyük ölçüde reddedilmiş[53][54] ve Amrafel'in varlığı Kutsal Kitap dışındaki hiçbir yazıda tasdik edilmemiştir.[54]

Hammurabi'nin kanun koyucu ününden dolayı tasviri birçok Birleşik Devletler hükûmet binasında yer almaktadır. Hammurabi, Amerikan Kongre Binası'ndaki ABD Temsilciler Meclisi odasındaki mermer kabartmalarda tasvir edilen 23 kanun koyucudan biridir.[55] ABD Yüksek Mahkeme binasının güney duvarında, Hammurabi de dahil olmak üzere "tarihin büyük hukukçuları"nı tasvir eden Adolph Weinman'a ait bir friz mevcuttur.[56][57] Saddam Hüseyin zamanında Irak Ordusu'nun 1. Hammurabi Zırhlı Tümeni, modern Irak ile Arap öncesi Mezopotamya kültürleri arasındaki bağlantıyı vurgulama çabasının bir parçası olarak eski kralın adını almıştır.

Dipnotlar

  1. ^ Akadca: 𒄩𒄠𒈬𒊏𒁉 Ḫa-am-mu-ra-bi, Amoricedeki ʻAmmurāpi ["erkek akraba bir şifacıdır"] sözcüğünden, bu da ʻAmmu ["baba tarafı erkek akraba"] ile Rāpi ["şifacı"] sözcüğünden türemiştir.
  2. ^ Pennsylvania Üniversitesi'nde (eskiden) Sami dilleri profesörü olan Barton, iki metin arasında benzerlikler olsa da her iki yasanın bütünlüğünün incelenmesi, "araştırıcıyı Eski Ahit yasalarının temelde Babil yasalarına bağlı olmadığına ikna eder." der. "Bu tür benzerliklerin" iki kültür arasındaki "öncüllerin benzerliğinden ve genel entelektüel bakış açılarından" kaynaklandığını ancak "çarpıcı farklılıkların doğrudan bir ödünç almanın olmadığını gösterdiğini" belirtir.[31]

Kaynakça

Özel

  1. ^ Roux, Georges (27 Ağustos 1992), "The Time of Confusion", Ancient Iraq, Penguin Books, s. 266, ISBN 9780141938257 
  2. ^ "Hammurabi | Biography, Code, Importance, & Facts". 27 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ Beck, Roger B.; Black, Linda; Krieger, Larry S.; Naylor, Phillip C.; Shabaka, Dahia Ibo (1999). World History: Patterns of Interaction. Evanston, IL: McDougal Littell. ISBN 978-0-395-87274-1. OCLC 39762695. 
  4. ^ Van De Mieroop 2005, s. 1
  5. ^ Van De Mieroop 2005, ss. 1–2
  6. ^ a b Van De Mieroop 2005, s. 3
  7. ^ Van De Mieroop 2005, ss. 3–4
  8. ^ Van De Mieroop 2005, s. 16
  9. ^ Arnold 2005, s. 43
  10. ^ Van De Mieroop 2005, ss. 15–16
  11. ^ Van De Mieroop 2005, s. 17
  12. ^ Claire, Iselin. "Royal head, known as the "Head of Hammurabi"". Musée du Louvre. 2 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  13. ^ a b Van De Mieroop 2005, s. 18
  14. ^ a b Van De Mieroop 2005, s. 31
  15. ^ Van De Mieroop 2005, ss. 40–41
  16. ^ Van De Mieroop 2005, ss. 54–55
  17. ^ Van De Mieroop 2005, ss. 64–65
  18. ^ a b c Arnold 2005, s. 45
  19. ^ Clay, Albert Tobias (1919). The Empire of the Amorites. Yale University Press. s. 97. 
  20. ^ Breasted 2003, s. 129
  21. ^ Breasted 2003, ss. 129–130
  22. ^ Arnold 2005, s. 42
  23. ^ a b c d Davies, W. W. (Ocak 2003). Codes of Hammurabi and Moses. Kessinger Publishing. ISBN 978-0-7661-3124-8. OCLC 227972329. 
  24. ^ a b Breasted 2003, s. 141
  25. ^ a b c d Bertman, Stephen (2003). Handbook to Life in Ancient Mesopotamia. Oxford, İngiltere: Oxford University Press. s. 71. ISBN 978-019-518364-1. 14 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2020. 
  26. ^ Prince, J. Dyneley (1904). "The Code of Hammurabi". The American Journal of Theology. 8 (3). ss. 601-609. doi:10.1086/478479. JSTOR 3153895. 
  27. ^ Victimology: Theories and Applications, Ann Wolbert Burgess, Albert R. Roberts, Cheryl Regehr, Jones & Bartlett Learning, 2009, s. 103
  28. ^ Kleiner, Fred S. (2010). Gardner's Art through the Ages: The Western Perspective. 13. 1. Boston, Massachusetts: Wadsworth Cengage Learning. s. 29. ISBN 978-0-495-57360-9. 17 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2020. 
  29. ^ Smith, J. M. Powis (2005). The Origin and History of Hebrew Law. Clark, New Jersey: The Lawbook Exchange, Ltd. s. 13. ISBN 978-1-58477-489-1. 15 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2020. 
  30. ^ a b Douglas, J. D.; Tenney, Merrill C. (2011). Zondervan Illustrated Bible Dictionary. Grand Rapids, Michigan: Zondervan. s. 1323. ISBN 978-0310229834. 
  31. ^ a b c Barton, G.A: Archaeology and the Bible. University of Michigan Library, 2009, s. 406.
  32. ^ a b Unger, M.F.: Archaeology and the Old Testament. Grand Rapids: Zondervan Publishing Co., 1954, s. 156, 157
  33. ^ a b Free, J.P.: Archaeology and Biblical History. Wheaton: Scripture Press, 1950, 1969, s. 121
  34. ^ Wright, David P. (2009). Inventing God's Law: How the Covenant Code of the Bible Used and Revised the Laws of Hammurabi. Oxford, İngiltere: Oxford University Press. ss. 3 ve birçok yerde. 
  35. ^ "Tablet Discovered by Hebrew U Matches Code of Hammurabi". Beit El: HolyLand Holdings, Ltd. Arutz Sheva. 26 Haziran 2010. 2 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2020. 
  36. ^ Cuneiform Tablets in the British Museum (PDF). British Museum. 1905. ss. Plates 44 and 45. 29 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Aralık 2020. 
  37. ^ Budge, E. A. Wallis (Ernest Alfred Wallis); King, L. W. (Leonard William) (1908). A guide to the Babylonian and Assyrian antiquities. Londra: Mütevelli heyetinin emriyle basılmıştır. s. 147. 
  38. ^ Tüm transkripsiyon için: "CDLI-Archival View". cdli.ucla.edu. 31 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  39. ^ a b Van De Mieroop 2005, s. 128.
  40. ^ a b c Van De Mieroop 2005, s. 127.
  41. ^ a b Van De Mieroop 2005, s. 126.
  42. ^ a b Van De Mieroop 2005, ss. 126–127.
  43. ^ a b c Van De Mieroop 2005, s. 129.
  44. ^ a b Van De Mieroop 2005, ss. 129–130.
  45. ^ Schneider, Tammi J. (2011), An Introduction to Ancient Mesopotamian Religion, Grand Rapids, Michigan: William B. Eerdman's Publishing Company, ss. 58-59, ISBN 978-0-8028-2959-7, 12 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 18 Aralık 2020 
  46. ^ Georges Roux – Ancient Iraq
  47. ^ a b c DeBlois 1997, s. 19
  48. ^ Van De Mieroop 2005, s. 130.
  49. ^ a b Ziolkowski 2012, s. 25.
  50. ^ a b Ziolkowski 2012, ss. 23–25.
  51. ^ "AMRAPHEL - JewishEncyclopedia.com". 7 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  52. ^ "Bible Gateway passage: Genesis 14 - New International Version". 15 Temmuz 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  53. ^ North, Robert (1993). "Abraham". Metzger, Bruce M.; Coogan, Michael D. (Ed.). The Oxford Companion to the Bible. Oxford: Oxford University Press. s. 5. ISBN 978-0-19-504645-8. 
  54. ^ a b Granerød, Gard (26 Mart 2010). Abraham and Melchizedek: Scribal Activity of Second Temple Times in Genesis 14 and Psalm 110. Berlin, Germany: Walter de Gruyter. s. 120. ISBN 978-3-11-022346-0. 
  55. ^ "Hammurabi". Architect of the Capitol. 15 Aralık 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2008. 
  56. ^ "Courtroom Friezes" (PDF). Supreme Court of the United States. 1 Haziran 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2008. 
  57. ^ Biskupic, Joan (11 Mart 1998). "Lawgivers: From Two Friezes, Great Figures of Legal History Gaze Upon the Supreme Court Bench". WP Company LLC. The Washington Post. 18 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Kasım 2017. 

Genel

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

Resmî unvanlar
Önce gelen
Sin-muballit
Babil KralıSonra gelen
Samsu-iluna

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Elam</span> Antik bir medeniyet

Elam, İran'ın güneybatısında MÖ 3000'li yıllarda var olmuş antik bir medeniyet ve tarihsel bölge.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya</span> Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge

Mezopotamya, Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge. Mezopotamya günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve güneybatı İran topraklarından oluşmaktadır. Büyük bölümü bugünkü Irak'ın sınırları içinde kalan bölge, tarihte birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Mezopotamya'da yer alan şehirler günümüzde sürekli gelişmektedir. Ayrıca bu bölgede bol miktarda petrol bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Babil</span> Mezopotamyada tarihi bölge ve devlet

Babil, Mezopotamya'da adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. Babil'in merkezi bugünkü Irak'ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır. Babil halkının büyük bir kısmını tarih boyunca çeşitli Sami asıllı halklar oluşturmuştur. Bölgede konuşulmuş en yaygın dil Akadca olmuş olmasına rağmen Sümerce dinî dil olarak kullanılmıştır. Aramice ise ilerleyen yıllarda bölgenin geçer dili konumuna gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Hammurabi Kanunları</span> Babil kanunları

Hammurabi Kanunları, MÖ 1760 yılı civarında Mezopotamya'nın Babil ülkesinde ortaya çıkan, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı yasalarından biridir. Bu dönemden önce toplanan yasa koleksiyonları arasında Ur kralı Ur-Nammu'nun yasa kitabı, Eşnunna yasa kitabı ve İsin'li Lipit-İştar'ın yasa kitabı yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Asurlular</span> Mezopotamyada tarihî Sami devleti

Asur İmparatorluğu, Asur Devleti veya Asurya, MÖ 2025 ile MÖ 612 yılları arasında var olmuş ve Sami halklardan oluşmuş bir Antik Çağ Mezopotamya imparatorluğuydu. Devlet ilk başta Kuzey Irak'ta, Dicle kıyısında bulunan Asur (Aššur) şehrinden oluşmuşken, Güney Mezopotamya ve Doğu ile olan ticari ilişkilerden yararlanarak gelişmiş ve toprakları genişleyerek bir imparatorluğa dönüşmüştür. Anadolu'daki en büyük ticaret kolonileri Kültepe'de (Kayseri) bulunmaktaydı. Başkentleri Ninova'ydı.

Aramiler, MÖ 11. yüzyıl ve MÖ 8. yüzyıl arasında Kuzey Suriye, Mezopotamya, Doğu Akdeniz kıyıları ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşamış, bölgede bazı devletler ve şehirler kurmuş halk.

<span class="mw-page-title-main">Akad İmparatorluğu</span> Mezopotamyada tarihi bir devlet

Akad İmparatorluğu veya Akkad İmparatorluğu, uzun ömürlü Sümer uygarlığından sonra Mezopotamya'nın ilk antik imparatorluğuydu. Merkezi, Akad şehri ve çevresindeydi. İmparatorluk, Mezopotamya, Levant ve Anadolu'da nüfuz sahibi oldu ve Arap Yarımadası'nda Dilmun ve Magan'a kadar güneye askerî seferler düzenledi.

<span class="mw-page-title-main">Ur (antik kent)</span> Sümer şehir devleti

Ur, Güney Irak'ta yer alan Zi Kar'daki Tel el Mukayyer bölgesinde bulunan antik Mezopotamya'ya ait önemli bir Sümer şehir devletidir. Ur, bir zamanlar Basra Körfezi'nde Fırat'ın ağzına yakın bir kıyı şehri olmasına rağmen kıyı şeridi değişmiş ve şehir, günümüzde oldukça iç kesimlerde Fırat'ın güney kıyısında kalmıştır. Günümüz modern Irak'ında yer alan Nasıriye'ye 16 kilometre uzaklıktadır.

<span class="mw-page-title-main">Babil kralları listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Babil Kralı MÖ 19. yüzyıldan MÖ 6. yüzyıldaki çöküşüne kadar bağımsız bir krallık olarak var olan antik Mezopotamya şehri Babil ve krallığı Babil'in hükümdarıdır. Bağımsız bir krallık olarak varlığının büyük bir döneminde Babil, Sümer ve Akad antik bölgelerini kapsayan Güney Mezopotamya'nın büyük bölümüne hükmetmiştir. Şehir, Babil krallarının Antik Yakın Doğu'nun büyük kısımlarına egemen olduğu Birinci Babil İmparatorluğu ve İkinci Babil İmparatorluğu olmak üzere iki büyük yükseliş dönemi yaşamıştır. Babil, Hammurabi Kanunları'nı hazırlayan Hammurabi tarafından yönetilmiştir.

Hadad, Haddad, Adad ; Kenan ve eski Mezopotamya dinlerinde fırtına ve yağmur tanrısıydı. Ebla'da MÖ 2500'de "Hadda" olarak tasdik edildi. Haddad Levant'tan Amoritler tarafından Mezopotamya'ya tanıtıldı ve burada Akad tanrısı Adad olarak tanındı. Adad ve Iškur genellikle Hurri tanrısı Teshub için kullanılan sembolün aynısı olan logogram 𒀭𒅎 dIM ile yazılır. Hadad ayrıca Pidar, Rapiu, Baal-Zephon veya genellikle basitçe Ba'al olarak da adlandırılırdı, ancak bu unvan diğer tanrılar için de kullanılıyordu. Boğa, Hadad'ın sembolik hayvanıydı. Sakallı görünüyordu, "boğa boynuzlu" bir başlık takarken sık sık bir sopa ve şimşek tutuyordu. Hadad, Yunan Zeus, Roma tanrısı Jüpiter ve Hitit fırtına tanrısı Teshub ile eşitlendi.

<span class="mw-page-title-main">Babil (antik kent)</span>

Babil ya da Babylon, Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyinde yer alan antik şehirdir. Babil'in Asma Bahçeleri antik dünyanın yedi harikasından biri oldu. İştar Kapısı da kentin öne çıkan simgelerinden biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Mušḫuššu</span> mitolojik yaratık

Muşuşu veya mušḫuššu , antik Mezopotamya mitolojisinde yer alan bir yaratıktır. Bir kartalın pençelerine benzeyen arka ayakları, kedi gibi ince ön bacakları, uzun boynu ve kuyruğu, boynuzlu bir kafası, yılan benzeri bir dili ve bir tepesi olan pullu bir ejderhadır. En bilinen Mušḫuššu, MÖ 6. yüzyıla ait Babil şehrinin yeniden inşa edilmiş İştar Kapısı'nda bulunmaktadır. “Mušḫuššu” biçimi, Sümercedeki 𒈲𒄭𒄊 MUŠ.ḪUS kelimesinin Akadcadaki yalın hâlidir.

<span class="mw-page-title-main">Eşnunna</span> antik bir Sümer kenti

Eşnunna (günümüzde Tell Asmar, Diyala, Irak), antik bir Sümer kenti ve Mezopotamya'nın merkezinde yer alan şehir devletidir. Her ne kadar Sümer'in kuzey-doğusundaki Diyala Vadisi'nde bulunsa da şehir yine de Sümer kültür alanına girmiştir. Kentin koruyucu tanrısı Tişpak'tı (Tišpak).

<span class="mw-page-title-main">Amoriler</span> Suriye ve Güney Mezopotamya kökenli eski bir halktır

Amoriler, Sami dilleri konuşmuş Suriye ve Güney Mezopotamya kökenli eski bir halktır. MÖ 21. yüzyıldan MÖ 17. yüzyıla kadar bölgenin büyük bir kısmına hükmetmiş halk içinde Babil'in de dahil olduğu pek çok şehir devlet kurmuşlardır. Akad ve Sümer metinlerinde geçen Amurru kelimesi hem halkı hem de halkın ana tanrısını tanımlamak için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kaldea</span> MÖ. XX. yy ile VI. yy arasında yaşamış Sami halkı

Kaldea veya Chaldea ülkede yaşayanlar absorbe ve asimile olup Babil'i oluşturmadan önce, MÖ 10. yy sonu veya 9. yy başı ile 6. yüzyılın ortaları arasında var olmuş bir ülkedir. Kaldea halkı Sami dilini konuşmaktaydı. Ülke, Mezopotamya'nın uzak güneydoğu köşesindeki bataklık bölgede kurulmuştur. İbrani Kutsal Kitabı (Tanah) bölgeyi tanımlamak için İbranice: כשדים (Kaśdim) terimini kullanır ve Yunan Eski Ahit'te (Septuaginta'da) Kaldaeanlar olarak çevrilmiştir, Kasdim kelimesinin aslında Chaldean çevirisi olduğu veya Mezopotamyanın güneyine verilen Kaldu adının karşılığı olup olmadığı konusu tartışmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sümer ve Akad kralı</span> antik Mezopotamya kraliyet unvanı

Sümer ve Akad Kralı, antik Mezopotamya'daki Akad İmparatorluğu hükümdarlarının, sahip oldukları "Akad Kralı" yönetici ünvanıyla "Sümer Kralı" ünvanını birleştirmesiyle meydana gelen bir kraliyet ünvanıdır. Ünvan, Akad'lı Sargon tarafından kurulan antik imparatorluğun mirası ve ihtişamı üzerinde aynı anda bir hak iddia etmiş ve güneyde Sümer ve kuzeyde Akad bölgelerinden oluşan Aşağı Mezopotamya'nın tamamını yönetme iddiasını dile getirmiştir. "Sümer Kralı" ve "Akad Kralı" Ünvanlarının her ikisi de Akad kralları tarafından kullanılmasına rağmen ünvan, Yeni Sümer kralı Ur-Nammu'nun hükümdarlığına kadar birleşik haliyle takdim edilmemiştir. Ur-Nammu, bu ünvanı Aşağı Mezopotamya'nın güney ve kuzey kısımlarını kendi yönetimi altında birleştirme çabasıyla yaratmıştır. Daha önceki Akad kralları, Sümer ile Akad'ı bu şekilde birbiriyle bağlama aleyhinde olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Marduk Heykeli</span> Babilin koruyucu tanrısı Mardukun fiziksel temsili

Marduk Heykeli ya da bilinen diğer adıyla Bêl Heykeli, Babil antik kentinin koruyucu tanrısı Marduk'un geleneksel olarak şehrin ana tapınağı kabul edilen Esagila'da yer alan bir heykeldi. Babil'de yedi Marduk heykeli mevcutken Esagila'da belirgin bir yere yerleştirilmiş ve şehrin ritüellerinde kullanılmış olan bu heykel, genellikle tanrının ana heykeline atıfta bulunur. Asullḫi olarak da adlandırılan heykel, mēsu adı verilen bir ağaç türünden yapılmış ve altın ve gümüşle kaplanmıştı.

Yamhad; Halep, Suriye merkezli eski bir Sami krallığıdır. Krallık, MÖ 19. yüzyılın sonunda ortaya çıkmış ve sınırlarını genişletmek için hem askeri hem de diplomasi gücüne güvenen Yamhad Hanedanı kralları tarafından yönetilmiştir. Krallık, kuruluşundan itibaren sınır komşuları Mari, Qatna ile Asur'un saldırılarına direnmiş ve I. Yarim-Lim'in eylemleriyle döneminin en güçlü Suriye krallığına dönüşmüştür. MÖ 18. yüzyılın ortalarında, güneyi hariç Suriye'nin çoğu, ya doğrudan mülk olarak ya da vassallık yoluyla Yamhad'ın yetkisi altına girmiştir. Yaklaşık bir buçuk yüzyıl boyunca Yamhad; Kuzey, Kuzeybatı ve Doğu Suriye'ye egemen ve Mezopotamya'da Elam sınırındaki küçük krallıklar üzerinde nüfuz sahibi olmuştur. Krallık, Hititler tarafından yok edilmiş ve ardından MÖ 16. yüzyılda Mitanni tarafından ilhak edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Akkad krallarının listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Akad İmparatorluğu, Mezopotamya'da "Akad Kralı" olarak bilinen bir kral tarafından yönetilen eski bir uygarlıktı. Akadlı Sargon'un hükümdarlığından Şar-Kali-Şarri'ye kadar Akad İmparatorluğu Mezopotamya'daki baskın güç ve bilinen ilk büyük imparatorluktu. Ancak imparatorluk, ilk beş kralının yönetiminden sonra iç istikrarsızlık ve yabancı istilalar nedeniyle çökmüş ve Mezopotamya'nın bağımsız şehir devletlerine bölünmesine yol açmıştır. Buna rağmen Akkad'ın mirası ve prestiji, Yeni Sümer İmparatorluğu'nu kuran ve Mezopotamya'nın büyük bölümünü yeniden birleştiren Urlu Ur-Nammu gibi daha sonraki hükümdarlar tarafından sahiplenilmeye devam etmiştir. "Sümer ve Akad Kralı" unvanı Ahameniş İmparatorluğu zamanına kadar kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Antik hukuk kanunlarının listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Yazılı hukuk kuralları, eski Orta Doğu'nun hukuk sistemlerinin ortak bir özelliğiydi. Bunların çoğu çivi yazısı hukukunun örnekleridir. Sümer Ur-Nammu Kanunları, ardından Babil Hammurabi Kanunları, Bereketli Hilal'de ortaya çıkan en eski kanunlar arasındadır. Roma İmparatorluğu'nda, Roma hukukunun On İki Tablosu ve Justinianus Kanunu olarak da bilinen Justinianus'un Corpus Juris Civilis'i gibi bir dizi kodifikasyon geliştirilmiştir. Antik Çin'de ilk kapsamlı ceza kanunu, MS 624 yılında Tang Hanedanlığı döneminde oluşturulan Tang Kanunu'dur. Hindistan'da Ashoka Fermanları'nı Manu Kanunu takip etmiştir.