İçeriğe atla

Hamida Djandoubi

Hamida Djandoubi (Arapça: حميدة جندوبي‎) (1949 – 1977), Batı Avrupa'da idam edilen ve Batı Ülkelerinde cezası boynu vurularak infaz edilen son kişi. Tunuslu bir göçmen olan Djandoubi 21 yaşındaki Elisabeth Bousquet'i işkence ile öldürmekten mahkûm oldu. Başkan Valéry Giscard d'Estaing'e bulunduğu af talebinin de olumsuz yanıt almasından kısa bir süre sonra 9 Eylül 1977'de cezası giyotin ile infaz edildi. 1981 yılında François Mitterrand'ın seçilmesinden sonra Fransa'da idam kaldırıldı.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Erdal Eren</span> Türkiye Devrimci Komünist Partisi militanı

Erdal Eren, Halkın Kurtuluşu ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi mensubu militan. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 50 mahkûmdan biridir. 2 Şubat 1980 günü Piyade Er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiası ile yargılanıp 19 Mart 1980'de ölüm cezasına çarptırılmış, darbe sonrasında idam edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Giyotin</span> İdam aracı

Giyotin, idam mahkûmunun başını kesmek amacıyla geliştirilmiş bir çeşit idam aracı. Giyotin ilk kez 1792 yılında Jacques Nicholas Pelletier adlı bir hırsızı idam etmek için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ulucanlar Cezaevi Müzesi</span> Müze olarak yeniden düzenlenmiş eski bir cezaevi

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi veya Ulucanlar Cezaevi, 1925 ve 2006 yılları arasında Ankara'nın Altındağ ilçesinin Ulucanlar semtinde faaliyet göstermiş olan bir cezaevidir. Türk siyasi ve edebî hayatında da önemli bir yere sahip olan Ulucanlar Cezaevi'nin restore edilerek müze ve kültür sanat merkezine dönüştürülmesi projesi Altındağ Belediyesine verildi. 2009 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları 2010 yılında tamamlandı.

<span class="mw-page-title-main">İstiklâl mahkemesi</span> Türk Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetin ilk yıllarında faaliyet gösteren özel mahkemeler

İstiklâl mahkemesi, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını ve bağımsızlık hareketini engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için, çıkarılan özel bir kanunla ilk olarak 18 Eylül 1920 tarihinde kurulan mahkemelerdir. İlk dönem İstiklâl Mahkemeleri, Ankara'daki hariç olmak üzere 17 Şubat 1921 tarihinde kapatıldı. İkinci dönem İstiklâl Mahkemeleri, çalışmalarına 30 Temmuz 1921'de başladı ve 1923'ün Ekim ayına dek faaliyetlerini sürdürdü. Üçüncü ve son dönem İstiklâl Mahkemeleri ise 1923 ile 1927 yılları arasında etkin oldu.

Ölüm cezası olarak da bilinen ve daha önce adli cinayet olarak adlandırılan idam cezası, bir suçun cezası olarak bir kişinin öldürülmesinin devlet tarafından onaylanmış uygulamasıdır ve genellikle kişinin söz konusu cezayı gerektiren normları ihlal etmekten sorumlu olduğu sonucuna varmak için yetkili, kurallarla yönetilen bir süreci takip eder. Bir suçlunun bu şekilde cezalandırılmasını emreden hüküm, ölüm cezası olarak bilinir ve cezanın yerine getirilmesi eylemi infaz olarak adlandırılır. Ölüm cezasına çarptırılan veya infaz edilmeyi bekleyen mahkumlara "idam mahkumu" denir. Etimolojik olarak idam terimi, kafa kesme yoluyla infaz anlamına gelir, ancak infazlar asma, vurma, zehirli iğne, taşlama, elektrik verme ve gaz verme gibi birçok yöntemle gerçekleştirilir.

Mustafa Pehlivanoğlu, Türk Ülkücü militan. 10 Ağustos 1978'de dört kahvehaneyi otomatik silahla tarayıp 5 kişiyi öldürdüğü, 12 kişiyi yaraladığı iddia edilerek yargılandı ve 18 Ekim 1979'da idama mahkûm edildi. 12 Eylül Darbesi'nden sonra cezası infaz edildi. 1980-1984 arasında idam edilen 8'i sağ görüşlü 50 mahkûmdan biridir.

Hıdır Aslan, Devrimci-Yol militanı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 17'si sol görüşlü 50 mahkûmdan biridir. Ayrıca Türkiye'de idam edilen son kişidir.

Necdet Adalı, Türk Marksist militan. 10 Temmuz 1977'de kahvehane basıp iki kişiyi öldürdü. Yargılandı ve 2 Ekim 1979'da idama mahkûm oldu. Cezası 12 Eylül Darbesi'nden sonra infaz edildi. 12 Eylül Askerî İdaresi tarafından idam edilen 15'i sol görüşlü 48 mahkûmdan biridir.

Türkiye Cumhuriyeti'nde ölüm cezası, 1984'ten bu yana uygulanmamaktadır ve 2004'te kaldırılmıştır. Ölüm cezası önce 2001'de savaş tehdidi ve terör suçları hâlleri dışındaki suçlar için kaldırılmış, 3 Ağustos 2002'de "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" şartı ile kaldırılmıştır. 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, böylece ölüm cezası Türk Hukuku'ndan tamamen kaldırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kurşuna dizerek infaz</span> idam çeşidi

Kurşuna dizerek infaz ya da kısaca kurşuna dizme, özellikle savaş zamanlarında kullanılan bir idam yöntemi. İdam mangası çoğunlukla askerlerden oluşur. İnfaz, idamı gerçekleştirecek gruptaki herkesin aynı anda ateş etmesi yöntemiyle gerçekleştirilir. Böylece süreçte herhangi bir aksama yaşanmaz ve mahkûmların kimin silahından çıkan ateşle can verdiği bilinmez. Çoğunlukla mahkûmların gözleri bağlanır ya da başlık takılarak görmeleri engellenir. Bazı zamanlarda ise suçlulara infaz mangasına bakmak isteyip istemedikleri sorulur. İnfazlar, mahkûmlar ayakta ya da otururlarken gerçekleşebilir.

<span class="mw-page-title-main">Asarak idam</span> idam çeşidi

Asarak infaz etme, tarihteki en eski ve en çok uygulanmış idam cezası yöntemlerinden biridir. Asarak infazda, ilk önce idam mahkûmü idam sehpasına çıkar ve cellat idam mahkûmünün boğazından ip geçirir. Sonra cellat idam sehpasını tekmeyle devirir ve idam mahkûmü boşlukta kaldığı için asılır, boynu kırılarak veya boğularak ölür. Ayrıca mahkûm infazdan kaçmasın diye elleri bağlanır. Asılmak, sadece idam yöntemi değil ayrıca bir intihar yöntemidir.

Şahabettin Ovalı, 1976 yılında kan davasından bir kişiyi öldürdü. Yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Ednan Kavaklı, 20 Haziran 1976 günü tecavüz ettiği 16 yaşındaki Tuncay Abbas adlı çocuğu öldürdü. Yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Veli Acar, 27 Mart 1977 gecesi uykuda olan kardeşi Recep Acar'ı piknik tüpüyle başına vurarak öldürdü. Yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Halil Fevzi Uyguntürk veya doğum adıyla Halil Uyguntürk, 19 Kasım 1975'te, kendisiyle evlenmeyip başka biriyle nişanlanan Güngör Sülük'ün çalıştığı tarlaya gidip genç kızı, genç kızın annesi Fadime Sülük'ü ve Durdu Çaylıoğlu adında bir kadını öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Kâzım Ergün, amcasını öldüren Abdil Güllü'nün 1974 affıyla serbest kalması sonucu 1975 yılında Abdil Güllü'yü, Güllü'nün karısını ve çocuğunu öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Osman Demiroğlu, 26 Ağustos 1974'te karısının akrabası olan 12 yaşındaki Dudu Okan adlı kız çocuğunu tecavüz edip öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Fatih Laçingil, askerliğini yaptığı sırada 14 Mart 1975'te bölüğe yeni katılan Şaban Dereli'yi parasını gasbedip öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980–1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Cafer Aksu (Altuntaş) 2 Nisan 1977'de kan davasından iki kişiyi öldürdü. Yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 24'ü adli suçlu 50 mahkûmdan biridir.

Muhsin Şekari, 75 gün tutuklu kaldıktan sonra 8 Aralık 2022'de İslam Cumhuriyeti tarafından idam edilen Mehsa Emini protestolarının tutuklularından biriydi. İnfazı İran'da ve dünyada kamuoyunda öfke uyandırdı. Uluslararası Af Örgütü, Şekari'nin infazını "korkunç ve adaletsiz" olarak nitelendirdi. Bu, Mehsa Emini protestolarının protestocuları için idam edilen ilk ölüm cezasıydı.