İçeriğe atla

Halofil

San Fransisco Körfezi'ndeki tuz göletleri halofil canlılar dolayısıyla farklı renklere sahiptir.

Halofiller, yüksek tuz konsantrasyonlarında gelişen ekstremofil organizmalardır. Halofil adı, Yunanca "tuz seven" kelimesinden gelmektedir. Çoğu halofil Arkea aleminde sınıflandırılırken; bakteriyel olan halofiller de vardır. Bir alg türü olan Dunaliella salina ile Wallemia ichthyophaga mantar türü gibi bazı ökaryot halofiller de bulunmaktadır.

Bazı iyi bilinen halofil türleri, özellikle bakteriorhodopsin olmak üzere karotenoid bileşikleri yüzünden kırmızı renkli olmaktadır. Halofiller, Utah'daki Büyük Tuz Gölü, Kaliforniya'daki Owens Gölü, Lut Gölü ve buharlaşma havuzları gibi okyanusun tuz konsantrasyonundan beş kat daha fazla tuz konsantrasyona sahip olan yerlerde bulunabilir.

Jüpiter'in uydusu, Europa'nın ve diğer benzer özellikteki uydularının yeraltı tuzlu su kaynaklarında yaşayan ekstremofiller için olası bir aday oldukları teorisi bulunmaktadır.[1]

Sınıflandırma

Halofiller, halotoleransları bakımından hafif, orta veya aşırı olarak kategorize edilir.

  • Hafif halofiller 0.3 ila 0.8 M (%1.7 ila 4.8-deniz suyu 0.6 M veya %3.5)
  • Orta halofiller 0.8 ila 3.4 M (%4.7 ila 20)
  • Aşırı halofiller 3.4 ila 5.1 M (%20 ila 30) tuz içeriği tercih eder.

Halofiller, yaşam için tuz gerektirmeyen ancak tuzlu koşullar altında büyüyebilen halotolerant organizmaların aksine büyümek için tuza ihtiyaç duyarlar.

Yaşam biçimi

Yüksek tuzluluk oranı, nispeten az sayıda organizmanın adapte olabildiği ve yayılabildiği aşırı bir ortamı temsil eder. Çoğu halofilik ve tüm halotolerant organizmalar, fazla tuzun protein çökmesine sebep olmasını önlemek için tuzu sitoplazmalarından hariç tutmada enerji harcarlar. Yüksek tuzluluk oranından kurtulmak için, halofiller, suyun ozmotik hareketi sebebiyle suyun sitoplazmalarından tuzlu alana doğru hareketini önlemek için iki farklı strateji kullanırlar. Her iki strateji de hücrenin iç ozmolaritesini artırarak çalışır. İlk stratejide, (halofilik bakterilerin çoğunluğu, bazı arkeler, mayalar, algler ve mantarlarda görülür), sitoplazmada - uyumlu çözünenler olarak bilinen ozmoprotektanlarda organik bileşikler birikir. Bunlar sentezlenebilir veya ortamdan biriktirilebilir. En yaygın uyumlu çözünenler nötr veya zwitteriyoniktir ve amino asitleri, şekerleri, poliolleri, betainleri ve ektoinleri ve ayrıca bu bileşiklerin bazılarının türevlerini içerir.

İkinci strateji, daha radikal adaptasyon, potasyum (K+) iyonlarının sitoplazmaya seçici akmasını içerir. Bu adaptasyon düzeni orta derecede halofilik bakteri takımı Halanaerobiales, aşırı halofilik arkea ailesi olan Halobacteriaceae ve aşırı halofilik bakteri türü Salinibacter ruber ile sınırlıdır. Bu adaptasyonun üç ayrı evrim soyunda bulunması, bu stratejinin yakınsak evrimine işaret etmektedir, sadece dağınık gruplarda tutulan ya da masif lateral gen transferinden geçen eski bir özellik olması pek olası değildir. Bunun başlıca nedeni, tüm hücre içi makinelerin (enzimler, yapısal proteinler, vb.) yüksek tuz oranı seviyelerine uyarlanması gerektiğinden, uyumlu çözünen adaptasyonunda, hücre içi makromoleküllere çok az ayarlama yapılması veya hiç ayarlanması gerekmemesidir; aslında, uyumlu çözücüler genellikle daha genel stres koruyucuların yanı sıra sadece ozmoprotektanlar olarak işlev görürler.

En az 2 M tuz konsantrasyonu gerektiren ve genellikle doymuş çözeltilerde (yaklaşık %36 w/v tuz) bulunan aşırı halofiller veya haloarchaea (genellikle halobakteri olarak bilinir) vardır. Bunlar tuz göllerinin, iç denizlerin ve derin sular gibi deniz sularında ve buharlaşma havuzlarının birincil sakinleridir, bulundukları suyu renklendirir ve parlak renkleri çökertirler. Bu türler çok yüksek konsantrasyonlu tuz barındıran bir ortamdan derişimi farklı başka bir ortama bırakıldıklarında büyük olasılıkla yok olurlar. Bu prokaryotların büyümesi için tuz gerekir. Ortamlarındaki yüksek sodyum klorür konsantrasyonu, solunum için oksijen bulunmasını sınırlar. Hücresel makineleri (enzim, yapısal protein vb.) yüzeylerinde yüklü amino asitler bulundurarak yüksek tuz konsantrasyonlarına adapte edilir ve bu da su moleküllerinin bu bileşenler çevresinde tutulmasına izin verir. Normalde aerobik yollarla solunum yapan heterotroflardır. Çoğu halofil, yüksek tuzlu doğal ortamlarının dışında hayatta kalamaz. Birçok hücre o kadar kırılgandır ki, damıtılmış suya yerleştirildiğinde, ozmotik koşullardaki değişiklikten hemen parçalanırlar.

Halofiller çeşitli enerji kaynakları kullanabilirler. Aerobik veya anaerobik olabilirler. Anaerobik halofiller arasında fototrofik, fermantif, sülfat azaltıcı, homoasetojenik ve metanojenik türler bulunur.

Haloarchaea ve özellikle Halobacteriaceae ailesi Archaea aleminin üyeleridir ve yüksek tuz derişimli ortamlarındaki prokaryotik popülasyonun çoğunluğunu oluşturur. Şu anda, ailede tanınan 15 cins bulunmaktadır. Bakteri alemi (esas olarak Salinibacter ruber), prokaryotik topluluğun% 25'ini oluşturabilir, ancak genel olarak nüfusun çok daha düşük bir yüzdesidir. Bazen, bir alg türü olan Dunaliella salina da bu ortamda çoğalabilir.

Kaynakça

  1. ^ Marion, Giles M.; Fritsen, Christian H.; Eicken, Hajo; Payne, Meredith C. (1 Aralık 2003). "The Search for Life on Europa: Limiting Environmental Factors, Potential Habitats, and Earth Analogues". Astrobiology. 3 (4). ss. 785-811. doi:10.1089/153110703322736105. ISSN 1531-1074. 14 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2020. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

Hücre bir canlının yapısal ve işlevsel özellikler gösterebilen en küçük birimidir. Hücre kelimesi, ; Latince küçük odacık anlamına gelen "cellula" kelimesinden Robert Hooke tarafından türetilmiştir. Hücrenin içerisinde "Solunum, Boşaltım, Beslenme, Sindirim" gibi yaşamsal faaliyetler gerçekleşir.

<span class="mw-page-title-main">Hemoliz</span>

Hemoliz Eritrositlerin (alyuvarların) büyük boyutlarda yıkımı. Hemoliz sonucu bir tür Anemi olan hemolitik anemi oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Akvaryum</span> balıklar ve suda yaşayan türler için şeffaf su deposu

Akvaryum, çoğunlukla cam ya da yüksek dirençli plastik gibi saydam malzemelerden yapılan, genellikle balık olmak üzere, bazen de omurgasızlar ve ayrıca amfibyumlar, deniz memelileri ve sürüngenler gibi suda yaşayan bitki ve hayvanların tutulduğu ve daha çok bu canlıların sergilenmesi amacıyla kullanılan içi su dolu, küçük bir cam kavanozdan büyük su tanklarına kadar geniş bir yelpazede yer alan kap ve yapılar. Akvaryum sahibi olmak dünya çapında yaklaşık 60 milyon kişi tarafından paylaşılan popüler bir hobidir. Çağdaş akvaryumların öncülerinin ilk çıktığı 1850'li yıllardan beri, özellikle akvaryum balıklarını sağlıklı tutabilmek için daha karmaşık ışıklandırma ve filtreleme sistemleri de geliştirildikçe akvaryum ile ilgilenenlerin sayısı artmıştır. Halka açık akvaryum'lar, evdeki akvaryumların büyük ölçekteki kopyalarıdır. Osaka Akvaryum, 5.400 m3'lük su tankı ve 580 türden oluşan su canlısı koleksiyonuna sahiptir ve Birleşik Krallık'ta yapılması planlanan National institute for research into aquatic habitats 40 hektarlık büyüklüğüyle dünyanın en büyük akvaryumu olacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Deniz börülcesi</span>

Deniz börülcesi, ıspanakgiller (Amaranthaceae) familyasından bir bitki türü. Bu isim altında birbirine çok benzer ve zor ayırt edilir alt türler bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Fagositoz</span>

Fagositoz, bir fagositin solid partikülleri yakalayıp yutması ve sitoplazmasında oluşturduğu fagosom adı verilen boşluğa hapsederek eritme (sindirme) çabasıdır. Fagosite ettikleri başlıca solid partiküller canlı etkenler (mikroplar), ölü hücre ve doku artıkları, suda erimeyen mineraller ve metal tuzları, yabancı cisimler vb. oluşumlardır. Fagositler ve fagositoz olgusu ilk kez 1882 yılında İlya İlyiç Meçnikov tarafında bulundu. Bu buluşu ona Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazandırdı.

<span class="mw-page-title-main">Ökaryot</span> hücrelerinde bir çekirdek ve genellikle organeller içeren canlılar

Ökaryotlar, hücrelerinde bir çekirdek ve –genellikle– organeller içeren bir canlılar grubu olup, bilimsel sınıflandırmada arkeler ve bakterilerle beraber tüm canlıları kapsayan üç ana gruptan biridir.

<span class="mw-page-title-main">Mar Chiquita</span>

Laguna Mar Chiquita alan bakımından Arjantin'in en büyük ve Güney Amerika'nın Titikaka Gölü'nden sonra en büyük ikinci gölü. Ayrıca kendinden doğan nehri olmayan yeryüzünün en büyük beşinci gölüdür.

<span class="mw-page-title-main">Tuz Gölü</span> Türkiyenin İç Anadolu Bölgesinde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alan tuz gölü

Tuz Gölü, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alan tuz gölüdür. Türkiye'nin tuz ihtiyacının %40'ı bu gölden sağlanır. Tuz Gölü'nde tuz, meteorolojik suların yer altına süzülerek daha önce oluşmuş tuz domlarını eritmesi ve tektonik hatlar boyunca yüzeye taşımasıyla oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Arkea</span> aşırı şartlarda yaşayabilen mikroskobik canlılar

Arkeler, Arkea veya Arkebakteriler, canlı organizmaların bir ana bölümüdür.

<span class="mw-page-title-main">Deniz suyu</span>

Deniz suyu, denizlerde ve okyanuslarda bulunan su. Dünyadaki bütün okyanuslardaki ortalama tuzluluk yaklaşık %3.5'tur. Bu oran, her bir kilogram (ya da litre) deniz suyuda yaklaşık 35 gram çözünmüş tuz (çoğunluğu sodyum klorür iyonları olan Na+ ve Cl-) içeriğini belirtir. Deniz suyunun ortalama yoğunluğu su yüzeyinde 1.025 g/ml (1025 kg/m³)'dir. İçeriğindeki tuz taneciklerinin kütlesinden dolayı deniz suyunun yoğunluğu tatlı/saf suyun yoğunluğundan fazladır; (4oC sıcaklıkta 1.000 g/ml). Deniz suyunun donma noktası tuzluluktaki artışla orantılı düşer; %3.5 tuzluluk derecesinde yaklaşık -2oC'dir.

<span class="mw-page-title-main">Krassulasean asit metabolizması</span>

CAM veya Crassulaceae asit metabolizması bitkileri ya da CAM fotosentezi, bazı fotosentetik bitkilerde görülen karbon fiksasyonu yoludur.

<span class="mw-page-title-main">Mikroorganizma</span> mikroskobik bir organizma

Bir mikroorganizma veya mikrop mikroskobik bir organizmadır. Mikroorganizmaları inceleyen, Anton van Leeuwenhoek'un kendi tasarımı olan bir mikroskop kullanarak 1675'te mikroorganizmaları keşfetmesi ile başlayan bilim dalına mikrobiyoloji denir.

<span class="mw-page-title-main">Ters osmoz</span>

Ters osmoz (RO) iyonları, istenmeyen molekülleri ve içme suyundan daha büyük parçacıkları gidermek için kullanılan hücre zarı olarak görev yapan bir su arıtma işlemidir.

<span class="mw-page-title-main">Su temizleme</span>

Su arıtma istenmeyen kimyasalları, biyolojik kirleticileri, askıda katı maddeleri(AKM) ve gazları sudan uzaklaştırma işlemidir. Amaç, belirli amaçlara uygun su üretmektir.

<span class="mw-page-title-main">Salamura havuzu</span> okyanus havzasında geniş tuzlu su alanı

Deniz tabanında oluşmuş olan geniş salamura birikintilerine salamura havuzu adı verilir. Bu havuzlardaki tuzluluk oranı kendilerini çevreleyen okyanus suyundan üç ila beş kat arası daha fazladır. Okyanus derinlerindeki salamura havuzlarının bulundurduğu tuzun kaynağı yer kabuğundaki tuz çökeltilerinin suda çözülmesidir. Salamura havuzları genelde etrafında yaşayan kemosentetik hayvanlara enerji sağlayan yüksek miktarlar da metan da içerir. Çoğunlukla bu canlılar olağanüstü çevre koşullarında yaşayabilen organizmalardır. Salamura havuzları ayrıca Antartik Sahanlığı'nda, deniz buzu oluşurken dışarı itilen tuzlu suyun etkisiyle de ortaya çıkmaktadırlar. Okyanus dibindeki ve Antarktika'daki salamura havuzlar deniz canlıları için zehirli olabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Toplam çözünmüş katı maddeler</span>

Toplam çözünmüş katı maddeler (ingilizce: total dissolved solids veya TDS), bir sıvıda bulunan moleküler, iyonize edilmiş veya mikro-granüler süspansiyon halinde bulunan inorganik ve organik bileşiklerin kombine içeriğinin bir ölçüsüdür. Bunu TDS metre adında bir cihaz gösterir. Genellikle, operasyonel tanımda, maddelerin iki mikrometre gözenekli bir filtreden süzülüp atılmaya yetecek kadar küçük olması gerekir. Tuzluluk, TDS tanımını oluşturan bazı iyonları içerdiğinden, toplam çözünmüş katı maddelerin normalde tatlı su sistemleri için uygunluğu tartışılmaktadır. TDS'nin başlıca uygulaması, akarsular, nehirler ve göller için su kalitesinin incelenmesidir, ancak TDS genellikle birincil kirletici olarak düşünülmemektedir. Bu, içme suyunun estetik özelliklerinin bir göstergesi olarak ve geniş bir dizi kimyasal kirleticilerin varlığının bir toplam göstergesi olarak kullanılır. Alınan sularda TDS için birincil kaynaklar, tarımsal ve konut akışı, kil zengin dağ suları, toprak kirliliğinin süzdürülmesi, endüstriyel veya kanalizasyon atık su arıtımı tesislerinden kaynaklanan su kirliliği kaynaklı noktalardır. En yaygın kimyasal bileşenler, besin maddesi akışı, genel yağmursuyu akışı ve kalsiyum, fosfatlar, nitratlar, sodyum, potasyum ve klorürdür. Çözünür bir mikro granül oluştuğu sürece, kimyasallar katyonlarca, daha az moleküllü, katyonlar, anyonlar, moleküller ya da yığışmalar olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Ağız bakım suyu</span> Ağız temizliği yapmak için kullanılan bir sıvı

Ağız bakım suyu, ağızda tutulan veya ağız çevresi ile yıkanarak, perioral kasların azaltılması veya başın hareket ettirilmesiyle oluşan sıvı bir maddedir.

<span class="mw-page-title-main">Sodyum klorür</span> NaCl formülüne sahip kimyasal bileşik

Sodyum klorür, yaygın olarak 'tuz' ismiyle bilinen kimyasal formülü NaCl; 1/1 oranında sodyum ve klorür iyonları olan iyonik bileşik. Molar kütleleri sırasıyla 22.99 ve 35.45 g/moldur. 100 g NaCl, 39.34 g Na ve 60.66 g Cl içerir. Sodyum klorür, deniz suyunun tuzluluğundan ve birçok çok hücreli organizmanın hücre dışı sıvısından en çok sorumlu olan tuzdur. Yenilebilir sofra tuzu biçiminde yaygın olarak bir çeşni ve gıda koruyucusu olarak kullanılır. Birçok endüstriyel proseste büyük miktarlarda sodyum klorür kullanılır ve daha ileri kimyasal sentezler için hammadde olarak kullanılan sodyum ve klor bileşiklerinin ana kaynağıdır. Sodyum klorürün ikinci bir ana uygulaması donma sıcaklığı altındaki havalarda yolların buzunun çözülmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Tuzlu balık</span>

Tuzlanmış balık, tütsülenmiş ringa balığı veya kurutulmuş ve tuzlanmış morina gibi, kuru tuzla kürlenmiş ve böylece daha sonra yenmek üzere saklanmış balıktır. Kuru tuz veya tuzlu suyla (salamura) kurutma veya tuzlama, 19. yüzyıla kadar balıkları korumak için yaygın olarak kullanılan tek yöntemdi. Kurutulmuş balık ve tuzlanmış balık Azorlar, Karayipler, Batı Afrika, Kuzey Afrika, Güney Asya, Güneydoğu Asya, Güney Çin, İskandinavya, Newfoundland dahil Kanada'nın bazı bölgeleri, kıyı Rusya ve Arktik'te temel bir diyettir. Diğer tuzla kürlenmiş etler gibi, soğutma olmadığında bile korunmuş hayvansal protein sağlar.