İçeriğe atla

Halkçılık

Halkçılık, narodnik ve popülizmden etkilenmiş, popülizm şeklinde değil demokrasilerin yoluyla Türkiye'den dünyaya çıkan düşüncedir. Halkçılık Beyannamesi ve Atatürk'ün Halkçılık ilkesi de bu görüşlerden etkilenmiştir.

Tarihçe

Osmanlı dönemi

Sultan Abdülaziz döneminde başta Ali Suavi olmak üzere kimi Osmanlı aydınları Rusya'daki narodnik hareketinden etkilenerek halkın sorunlarıyla ilgilenmeye başladılar. 19. yüzyılın sonlarında başta Mehmet Emin Yurdakul olmak üzere birçok edebiyatçı halkçılıktan etkilenmişti. 1908 Devrimi'nden sonra halk sözcüğü geniş bir kullanım alanı buldu. Halkçılık, uzun bir süre iyiliksever aydınların kitlelerin yararına harekete geçmesi olarak düşünülmüştü.

Bu anlayış I. Dünya Savaşı sonrasında değişmeye başladı. Ziya Gökalp 1918'de Sovyet Devrimi'nden kısa bir süre sonra, Durkheim'in etkisiyle sınıf çatışmasının kötü olduğu sonucuna varıyor, karşı çıkıyor ve buna karşı halkçılığı savunuyordu. Gökalp halkçılığı şöyle tanımlıyordu:

"Eğer bir toplum birkaç katman veya sınıftan oluşuyorsa, o zaman eşitlikçi bir toplum değildir. Halkçılığın amacı katman veya sınıf farklılıklarını bastırmak ve bunların yerine, birbirleriyle dayanışma içinde olan meslek gruplarından bir sosyal yapı oluşturmaktır. Başka bir deyişle, halkçılığı şöyle özetleyebiliriz: sosyal sınıflar yoktur, meslekler vardır!"[1]

Bu yaklaşım büyük oranda solidarizme[2] işaret ediyordu.

Yusuf Akçura da kendi görüşlerindeki 2 esas fikri şöyle açıklamıştı:

"İki esâsi (esaslı) fikir vardır ki onların doğruluğuna tâ gençliğimden beri, kâni ve mümin (ikna olmuş ve inanmış) idim; ve elimden geldiği kadar da o iki fikrin hizmetçisi olmaya çalıştım. Bu iki fikirden birisi milliyetçilik (nasyonalizm), diğeri halkçılık (demokratizm)’dır."[3]

Türk Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet dönemi

Bu anlayış Türk Kurtuluş Savaşı boyunca milliyetçileri, özellikle de Kemalistleri büyük oranda etkiledi. Her ne kadar Gökalp'in önerdiği korporasyonlar gerçekleştirilmediyse de, halkçılık ilkesi, sınıf dayanışması fikriyle Kemalist liderler tarafından kabul edildi. Başta Atatürk olmak üzere Kemalist liderler Türkiye'de henüz sınıfların gelişmemiş olduğunu vurguladılar. Dayanışma fikrini de olası bir komünist devrimle ve sınıf çatışması düşüncesiyle mücadele edebilmek üzere benimsediler. Ayrıca bunu tek parti sisteminin gerekçesi olarak gördüler.[4]

Atatürk'ün halkçılık ilkesi

Halkçılık ilkesi, her şeyden önce “Halkın halk tarafından halk için idaresi” anlamına gelen ilerici, batılı gerçek bir demokrasinin gerçekleşip yerleşmesi amacına yönelmiştir. Aynı zamanda ulusal egemenliği ön planda tutar. Devlet, vatandaşın refah ve mutluluğunu amaçlar. Vatandaşlar arasında iş bölümü ve dayanışmayı öngörür. Ulusun devlet hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanmasını sağlar. Atatürk’ün halkçılık ilkesinden anlaşılan; toplumda hiçbir kimseye, zümreye ya da herhangi bir sınıfa ayrıcalık tanınmamasıdır. Herkes kanun önünde eşittir. Halkçılık ilkesine göre; hiçbir kimse başkalarına karşı dinsel, dilsel, ırksal veya mezhepsel açıdan üstünlük sağlayamaz.

Halkçılık, Mustafa Kemal tarafından kurulan Cumhuriyet Halk Partisi'nin programında şu şekilde tanımlanmıştır: "Bizim için insanlar yasa önünde tamamen eşit muamele görmek zorundadır. Sınıf, aile, fert arasında bir ayrım yapılamaz. Biz, Türkiye halkını çeşitli sınıflardan oluşan bir bütün olarak değil, sosyal yaşamın gereksinimlerine göre çeşitli mesleklere sahip olan bir toplum olarak görmekteyiz." Fakat kolektivizm ile karıştırılmamalıdır, Atatürk'ün burada bahsettiği "halkçılık", sol ülkelerin kullandığı toplumcu bir ideoloji değildir ve bireycilik ile ters değildir. Atatürk'ün halkçılığı, 1935 CHP programında bahsedildiği üzere sınıfların ortak dayanışması üzerine kurulu solidarizmi[5] ve toplumsal ayrımcılığın (din, dil, ırk vb.) bitirildiği egaliteryenizmi savunur.[6]

Kadın-erkek eşitliği konusunda gerekli önlemlerin alınmış olması; öğretim birliğinin gerçekleştirilmiş olması; her yurttaşın öğrenebileceği yeni bir Türk alfabesinin hazırlanması ve her yurttaşın devlet organları önünde eşit muamele görmesi konusunda alınan önlemler halkçılık ilkesini destekler niteliktedir.

Ahmet Taner Kışlalı'ya göre Kemalist halkçılık, toplumun en yoksul ve en eğitimsiz kesimini güçlendirmek, toplumsal dayanışmayı sağlamak istiyordu.[7]

Eleştiriler

Vedat Nedim tarafından Son Telgraf gazetesinde şu sözlerle "Halkçılık" programı eleştirilmiştir:

"Halk her yerde ve her memlekette iktisadi ve sosyal menfaatleri birbirine uymayan hatta birbirine zıt sınıfların toplamıdır. Sınıf kavramı inkâr kabul etmez bir kötülüktür. Halk Fırkası'nın hangi sınıfa dayandığını öğrenmek istiyorsanız şehir ve kasabalardaki dayandığı kişilerine bakınız. Göreceksiniz ki hepsi istisnasız ya mütegallibe ya eşraf ya tüccar yahut da burjuvalaşmaya yeltenen asker ve münevverler sınıfına mensupturlar. Bu zümreler ise Türkiye halkının gayet gülünç bir azınlıklarını temsil ederler."[8]

A. Şnurov, Türkiye Proletaryası kitabında "halkçılık" söylemini "sınıf uzlaştırıcılığı" olarak tanımlayarak eleştirmiştir:

"Bütün bu süslü sözler ile «uzlaştırıcı» tedbirler altında proletaryanın sınıf düşmanı gayet bariz bir şekilde görünüyor. Yürürlükteki iş hukukuna bir göz atmak kafidir. Sendikalar hemen hemen yasaklanmıştır; kurulmasına izin verilen federasyon ve dernekler hayır işleriyle yetinip devlet kontrolü altında çalışmak zorundadır. 1923 yılında emperyalistlere karşı silahlı mücadele bitince, İzmir’de bir İktisat Kongresi yapıldı. Bu kongrede halk adına ülkenin bundan sonraki yönetimine bir yön verdirilecekti. Oysa, ekseri delegeler tüccar, büyük toprak sahibi, ağa ve bir takım ufak sana­yi işletmesi sahibinden ibaretti. Toplantıya katılan delegeler, yol parasını ve İzmir'deki masrafları kendi keselerinden ödemek zorundaydılar. Bu da yalnız zenginlerin harcı idi. İşçi delegeleri arasında gerçek işçi yarıdan azdı. Hepsi İstanbul’dan, İzmir’den ve başka Batı sahil şehirlerinden gelmişti ki bu şehirlerden İzmir’e seyahat hepsinden ucuzdu. İşçi delegeleri arasında atölye çalıştıranlar, eski bir vali, hatta imamlar dahi vardı. İzmir Kongresi'nde işçi delegeleri, iş hukukunun kanunlaştırılmasını, 8 saatlik işgünü, birlik kurma ve toplantı hakkı, işverenlerle toplu sözleşme, yapma hakkı istiyordu. Hükûmet yeni kanunlar çıkarmayı vadetmekle beraber, ne birlik, ne de federasyona izin veremeyeceğini kesinlikle bildirdi. Bu zayıf vaadler dahi sadece birer vaatten ibaret kaldı..."[9]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Zafer Toprak (1977). Meşrutiyette Solidarist Düşünce: Halkçılık. Toplum ve Bilim, 1, s. 92.
  2. ^ "Ziya Gökalp'te "Solidarizm" ve "Milli İktisat"". Dergipark. 24 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ Siyaset ve İktisat. Yusuf Akçura. s. 173. 
  4. ^ Paul Dumont (1999). Kemalist İdeolojinin Kökenleri. Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999). Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 49-72) içinde. s.60.
  5. ^ Medeni Bilgiler PDF. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 1930. s. 107. 
  6. ^ Medeni Bilgiler PDF. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 1930. ss. 101-102. 
  7. ^ Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi. İmge Kitabevi. s. 49. 
  8. ^ Ayşe Hür, Mustafa Kemal Atatürk Döneminin Öteki Tarihi 1: Devrim Kanunları ve Muhalefetin Tasfiyesi 1923 - 1927. Literatür. s. 6. 
  9. ^ A. Şnurov, Türkiye Proletaryası. Yar Yayınları. s. 22, 23, 24. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kemalizm</span> Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ideolojisi

Kemalizm, 1935'ten 1937'ye kadar Kamâlizm veya Atatürk'ün ölümü sonrası yaygınlaşan bir diğer adıyla Atatürkçülük; Türkiye Cumhuriyeti'nin, Atatürk İlkeleri'ni esas alan kurucu ideolojisidir. Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygulandığı şekliyle laikliğe ve Batı demokrasisine dayanan ulusal ve üniter bir cumhuriyet rejiminin kurulması, ekonomik kalkınma ve sanayileşme, yüksek öğrenime ve bilimsel faaliyetlere devlet desteği, spora ve sanata teşvik, ücretsiz ve zorunlu eğitim gibi kapsamlı siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî reformları içermektedir. Reformların amacı Atatürk'ün ifadesiyle "muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak", çağdaş bir hayat tarzını benimsemektir.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm</span> Alman filozof Marxın düşüncelerine dayanan devrimci sosyalist akım

Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">İdris Küçükömer</span> Türk akademisyen, ekonomist ve filozof

İdris Küçükömer, Türk iktisatçı ve düşünür. Kemalist ideolojiye, tek parti dönemine dair eleştiriler getirdi ve bununla beraber Türkiye'de sağ ve sol kavramlarının ters oturduğunu, CHP'nin aslında sağ bir parti olduğunu iddia etmesi ile ünlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İşçi Partisi (Türkiye)</span> Türkiyede bir siyasi parti (1992–2015)

İşçi Partisi, 10 Temmuz 1992 tarihinde kapatılan Sosyalist Parti'nin yerine Doğu Perinçek tarafından 11 Temmuz 1992 tarihinde kurulmuş olan Türk siyasî parti. Rus milliyetçisi Aleksandr Dugin'in Neo-Avrasyacılık düşüncesini desteklemekteydi.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk Devrimleri</span> Türk ulus devletini yaratan köklü reformlar

Atatürk Devrimleri ya da Atatürk İnkılâpları, I. Dünya Savaşı'ndan sonra çokuluslu Osmanlı Devleti'nin Türk laik ulus devletine dönüşmesiyle sonuçlanan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün kişiliği, önerileri, girişimleri ile gerçekleştirilmiş toplumsal, kültürel, yasal ve iktisadi bir dizi düzenlemenin genel adıdır.

<span class="mw-page-title-main">Faşizm</span> Aşırı sağcı, otoriter, aşırı milliyetçiliği savunan ideoloji

Faşizm, ilk olarak İtalya'da Benito Mussolini tarafından oluşturulan, otoriter devlet üzerine kurulu radikal bir aşırı milliyetçi politik ideolojidir. İlkeleri ve öğretileri, La dottrina del fascismo adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılmıştır. Benito Mussolini'nin kurucusu olduğu Ulusal Faşist Parti'nin İtalya'da iktidara gelmesinin ardından, faşizm birçok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Hitler'in nasyonal sosyalizmi ve Franco'nun falanjizmi, faşizmden çok etkilenmişlerdir.

Korporatizm, toplumun tarım, emek, askeri, iş, bilim veya lonca dernekleri gibi şirket grupları tarafından ortak çıkarlar temelinde örgütlenmesini savunan kolektivist bir siyasi ideolojidir. Terim, Latince corpus veya "insan vücudu"ndan türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk İlkeleri</span> Atatürkün politikalarını belirleyen altı ilke

Atatürk İlkeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün yürürlüğe koyduğu, döneminin pragmatik politikalarını belirlemiş altı ilkedir. "Altı Ok" denilen altı ilkeye ilk olarak 1931'de "Kemalizm" adı verildi ve Atatürk'ün Dil Devrimi sürecinde, 1935'te Arapça Kemal adını 1937'ye dek kullanacağı Eski Türkçe Kamâl adıyla değiştirmesini takiben 13 Mayıs 1935'te "Kamâlizm" adıyla ülkenin kurucu ve tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin program ilkeleri olarak benimsendi. Daha sonra, 1937'de çıkarılan bir kanunla 1924 Anayasası'na eklenen ilkeler, anayasal olarak Türkiye'nin ulusal ideolojisi hâline geldi.

Narodnik, "halk" anlamına gelen narod (народ) sözcüğünden türemiştir. Narodnik Rus İmparatorluğu'nda 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan sosyal-devrimci bir hareketti. Bu hareketin başlıca temsilcileri Aleksandr İvanoviç Herzen, Nikolay Gavriloviç Çernışevski ve Piyotr Lavroviç Lavrov'du. Kısa tanımı ile narodnik Çarlık Rusya'daki devrimci küçük-burjuva topluluğudur. Devrimi itici sınıfın değil, devrimcilerin (narodniklerin) gerçekleştirebileceğini savunmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk milliyetçiliği</span> Atatürkün milliyetçilik anlayışı

Atatürk milliyetçiliği, Atatürk'ün millet tanımından yola çıkarak Kemalizm'in milliyetçilik ilkesini oluşturur. Atatürk'e göre millet, geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan, aynı vatana sahip, aralarında ortak dil, kültür, ahlak ve siyasi birlik olan insanlar topluluğudur. Atatürk'ün tanımladığı milliyetçilik; din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını vatandaşlık ve üst kimlik değerlerine dayandıran sivil milliyetçi bir vatanperverlik anlayışıdır.

<span class="mw-page-title-main">Altı Ok</span> Cumhuriyet Halk Partisinin ve Kemalizmin simgesi

Altı Ok, Cumhuriyet Halk Partisi'nin temel ilkelerini temsil eden simgedir. Aynı zamanda kırmızı zemin üzerine beyaz Altı Ok simgesi partinin bayrağı olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Enternasyonal Komünist Akım</span>

Enternasyonal Komünist Akım (EKA), 1975'te kurulmuş ve Fransa, Birleşik Krallık, Meksika, Belçika, Hollanda, Almanya, İspanya, Venezuela, Brezilya, İsveç, Hindistan, İtalya, ABD, İsviçre, Filipinler ve Türkiye'de şubeleri bulunan uluslararası merkezileşmiş sol komünist bir örgüttür. Türkiye'de Enternasyonalist Komünist Sol isimli grup Ocak 2009 tarihinde kendisini feshederek EKA'nın Türkiye şubesi olarak Dünya Devrimi ismini almıştır. Dünya Devrimi'nin üyelerinin tamamı 2014 Aralık ayında EKA'dan ayrılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İşçilerin Sosyalist Partisi</span> Türkiyede eski bir siyasi parti (2008-2013)

İşçilerin Sosyalist Partisi, 27 Kasım 2008 tarihinde Sevim Belli'nin Genel Başkanlığında İşçilerin Sosyalist Partisi ismiyle kurulmuştur. Parti isminin kısaltması Sosyalist Partidir. İşçilerin Sosyalist Partisi, Mihri Belli, Mahir Sayın, Mustafa Kemal Kaçaroğlu, Mustafa Kahya, Eski Dev-Genç genel başkanı Bülent Uluer, Latife Demirci Kahya ve Erdal Kara'nın da aralarında bulunduğu 80 kişi tarafından kuruldu. 9 Kasım 2008'de Ankara'da yapılan toplantıda kuruluşunu ilan etmiştir. 2011 aralık ayında yapılan kongrede Genel Başkanlığa Mustafa Kahya getirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türk milliyetçiliği</span> Türk halkını ulusal veya etnik tanımlarla yücelten ve teşvik eden bir siyasi ideoloji

Türk milliyetçiliği, ulusal veya etnik tanımlarla Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür. Türkçülük ile aynı olmayıp, içinde Türkçülük dahil olmak üzere çeşitli Türk milliyetçisi ideolojileri barındırır.

Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.

<span class="mw-page-title-main">Vatan Partisi (2015)</span> Türkiyede bir siyasi parti

Vatan Partisi, 15 Şubat 2015 tarihinde Doğu Perinçek liderliğinde kurulan ve Türkiye'de faaliyet gösteren siyasi partidir. Parti tüzüğüne göre resmî kısaltması "Vatan Partisi" şeklindedir. Simgesi iki buğday başağının arasında yer alan yıldızdır. Genel başkanı Doğu Perinçek'tir.

<span class="mw-page-title-main">Kadınlar Halk Fırkası</span>

Kadınlar Halk Fırkası (KHF) ya da Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Halk Fırkası'ndan önce Nezihe Muhiddin öncülüğünde kurulan, Türkiye’deki ilk siyasal parti girişimlerinden biri.

<span class="mw-page-title-main">Dayanışma</span> ortak bir çıkar üzerinde duygu veya eylem birliği

Dayanışma, solidarizm veya solidarite; bir topluluğu oluşturan gruplar veya sınıflar arasında psikolojik bir birlik duygusu yaratan duygu, düşünce ve ortak çıkarlarla birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmasıdır. Sınıf işbirliği savunur ve sınıf çatışmasını reddeder. Kolektivizmden farklı olarak dayanışmacılık, bireyleri reddetmez ve bireyleri toplumun temeli olarak görür. Toplum içindeki sosyal ilişkilerden yararlanarak insanların birbirlerine bağlı olduğunu savunur. Terim sosyal bilimlerde, özellikle sosyolojide ve psikolojide yaygın olarak kullanılır.

Hakkı Zafer Toprak, Türk tarihçi, yazar ve akademisyen.

Kemalizm ve Marksizm veya Atatürkçülük ve Marksizm, Marksizm ve Kemalizm akımlarının karşılıklı ilişkileri, koşutlukları ve karşıtlıkları ile ilgilenir.