İçeriğe atla

Halep Katliamı (1850)

1754 yılı Halep'ini gösteren ve İskoç diplomat Alexander Drummond tarafından çizilen gravür

Halep Katliamı (1850), Halep'te yaşayan Müslümanların, azınlıkta bulunan Hristiyanlara saldırma olayıdır. Halep'teki Hristiyanlar ağırlıklı olarak Judayde mahallesi ve Salibeh'in kuzey banliyölerinde yaşıyordu. Katliam 17 Ekim 1850 akşamı başladı. 19 Ekim 1850 yılında katliamın ikinci gününde katliam sona erdi. Katliam sırasında Süryani Patriği Peter VII Jarweh'te öldü.

Yaşanan katliam, tarihçiler tarafından, Halep tarihinde önemli bir olay olduğu dillendirilmiştir. Çünkü kozmopolit yapıya sahip olan Halep'te ilk defa Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki gerginlik katliam boyutuna gelmiştir. Bu katliam aynı zamanda 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun bulunduğu ortamı da göstermesi anlamında önemli bir bakış açısı getirmektedir.

Arka Planı

Hristiyanların olan tepkiler

19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa güçlerinin etkisiyle Hristiyanlar üzerindeki kısıtlamaları hafifletmek zorunda kaldı. 1839 reformları ile birlikte daha önce Hristiyanlara yasak olan kilise inşa etme hakkı, artık serbest bırakılmıştı. Müslümanlar ise yeni kiliselerin inşasını engellemeye çalıştıysa da fazla başarılı olamadı.

Hristiyanlar, oluşturmuş oldukları belediye danışma konseyi ile birlikte artık, kendi görüşlerini ifade etme fırsatı da buluyordu. Bununla birlikte, Osmanlı vergilendirme sisteminde de değişikliklere gidildi. Hristiyanların da dahil olduğu gayr-i Müslimler, Müslümanlardan daha fazla vergi veriyorlardı. Örneğin gayr-i Müslim yetişkin erkekler, cizye vergisi veriyorlardı. II. Mahmud, bu vergiyi kaldırma girişimde bulunduysa da verimli olmadı. Bunun üzerine tekrar aynı sistem devam etti.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa, modernleşme anlayışını yaymak için Suriye'yi işgal etti. Burada Hristiyanlar ile Müslümanlar eşit konuma getirildi. Böylece belirgin olan sınıf ayrımı daha da belirginleşmişti. Daha sonra yapılan Baltalimanı Antlaşması ile, Osmanlı İmparatorluğu dünya ekonomisine entegre olmuş ve mallarda alınan vergiler büyük ölçüde kaldırılmıştı. Ancak diğer devletler gibi sanayisi gelişmemiş olan Osmanlı'da bu anlaşma, ekonomik bozukluklara neden olmuştu. Öte yandan Avrupalılar ile ticaret yapan Hristiyanlar daha da zenginleşmişti.

Yunan Katolik patriği Maximos III Mazlum, kentte geçit töreni ile geldiğinde Müslümanlar bu durumu, kentin Hristiyan egemenliğine işaret olarak gördüler.

Osmanlı Devleti'ne olan tepkiler

Hristiyanların, ayrıcalıklı konuma gelmesi, Müslümanlar için tam bir hayal kırıklığıydı. Bu hayal kırıklığı, Müslümanların, Osmanlı Devleti'nin İslam'ı savunan rolünü de sorgulamasına sebebiyet verdi.

Öte yandan modernleşme ile birlikte diğer Avrupa devletleri gibi Osmanlı'da mutlakiyet prensibini benimsedi. Bu kapsamda nüfus sayımı, zorunlu askerlik gibi reformlar Halep'te yaşayan Müslümanların hoşuna gitmemişti. Halep'te yapılan ilk nüfus sayımını takiben, Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgeye memur görevlendirmeye niyetli olduğu söylentileri yayılmıştır. Bütün bu olaylar var olan özerkliğin kaybedileceği anlamına geliyordu. Dolayısıyla bu modernleşme hamlesi bardağı taşıran son damlaydı.

Katliam

Halep'teki Muslümanlar, 17 Ekim 1850 Çarşamba akşamı, zorunlu askerlik uygulamasını protesto etmek için Halep valisi Mustafa Zarif Paşa'nın sarayına yürüdüler. Paşa, sarayın kapıları kapatıp, Müslümanlar'ın taleplerini dinlemeyi reddetti. Bunun üzerine protestocular yeniçeri hizibi Abdallah el-Babinsi'yi aradılar. Hareketi yönetmeyi reddetmesine rağmen, örtülü olarak onay verdiğini söyledi. Sarayın önündeki kalabalık, daha sonra, Halep'in kuzeyinde bulunan Yahudiye ve Saliba'da bulunan Hristiyan mahallelerine yürüdü. Protestocular, yaklaşık 20 Hristiyan öldürdü. Saldırılar sırasında birçok Hristiyan, çarşılara, kervansaraylara ya da olayları kabul etmeyen Müslümanların yanına sığındılar. Katliamlar ertesi gün devam etti.

19 Ekim cuma günü, ayanlar, Abdallah'ın sağladığı kuvvetlerle birlikte harekete geçti. Bu sıralarda, Mustafa Zarif Paşa, isyancıların taleplerini dinlemeyi kabul etti. Bu talepler; zorunlu askerlik uygulamasının olmaması, kilise çanlarının çalınmaması, Hristiyanların dini törenlerde haçları taşınmasının sona ermesi ve Hristiyanların köle sahibi olmasının yasaklanmasıydı. Başlangıçta Paşa bu talepleri kabul etti ve buna ek olarak, Abdallah el-Babinsi'yi vekili olarak seçti.

Bastırılması

2 Kasım'da Mustafa Zarif Paşa tarafından talep edilen takviye birlikler, Osmanlı hükûmeti tarafından yollandı. Birliklerin gelmesiyle Paşa, Kentin silahsızlandırılmasını talep etti.

Takviye birlikleri olaylara müdahale etmeden önce, şehir etrafında toplanan göçebe bedevi gruplarına savaşma görevi verdi. Bu esnada bedeviler ile Abdullah arasında söylentiler çıktı. Bunun üzerine Abdullah el-Babinsi görevini isyana katılan halkın seçtiği Yusuf Sharayyifzadah geldi.

Bu değişiklik, halk ile yeniçeri hizipler arasında çatışmaya neden olmuştu. Osmanlı birlikleri İngilizler'den yardım istedi. İngilizler topçu desteği vermeye karar verdi. 5 Kasım'da İngiliz topçusu direniş merkezlerini bombaladı. Direniş merkezlerine bombalar yağdırdı ve büyük ölçüde yok etti. Bu bombalamada 5.000'den kişiyi öldü. Bombardımanın ardından Osmanlı birlikleri şehre girdi ve 8 Kasım'da şehri ele geçirdi.

Katliamdan sonra

Öte yandan Hristiyanların kayıpları çok yüksekti. Osmanlı kayıtlarına göre 688 ev ve 36 dükkânın hasar görmüş, 6 kilise de yok edilmişti. Bunların yanında Müslümanlar'ın, Hristiyanlardan çaldığı mallar vardı.

Hristiyanlar, düzen sağlandıktan sonra, çalınan mülklerini geri almak ve Müslümanların mülklerine yapmış olduğu zararın karşılanmasını istedi. Osmanlı Devleti, konu ile ilgili soruşturma açtı. Şehrin çeşitli mahallelerinde isyana katıldığı gerekçesiyle tutuklananların bir kısmı serbest bırakıldı ve serbest bırakılanlar, çalınan malları bulmak için yapılan ev aramalarına gönderildi. 4 Aralık'ta Halep valisi, Müslümanlara, çalmış oldukları malların iadesi için 10 gün müddet veren kararname çıkardı. Aynı kararnamede bundan sonra mal çalacak hırsızlar ve asiler en ağır şekilde cezalandırılacağı belirtiliyordu. Ancak iade edilen mülkler; çiftlik hayvanları, atlar ya da develerdi. Ev aramaları da pek sonuç vermemişti. Bununla birlikte hiç kimse hırsız olarak cezalandırılamadı, çünkü insanların suçlu olduğunu kanıtlamak neredeyse imkânsızdı.

Verilen hasarlardan dolayı Halep'teki Müslüman nüfus, 5,250 tazminat ödemek zorunda kalmıştır. Ancak Hristiyanlar, bu tazminatın yalnızca hasarın bir bölümünü karşıladığını iddia ettiler.

İsyanların liderleri olarak tespit edilenler tutuklandı. Buna hem Yeniçeri hizipçileri hem de halkı isyana katılmasını sağlayan eşreflerdi. Ancak eşrefler, şehir içindeki prestijini yeniden kurmayı başaracaklardı. Yaklaşık 600 kişi tutuklandı, 400'ü orduya alınırken, 200'ü de Girit'e sürüldü.

Şiddet olaylarının tekrarlanmasından korkan Hristiyanlar, Halep'ten Beyrut ve İzmir'e göç etti. 1851 yazına gelindiğinde yaklaşık 700 Hristiyan şehri terk etmişti. Süryani Katolik Kilisesi lideri Peter VII Jarweh saldırılarda yaralandı ve bir yıl sonra öldü. Patrikhane üyeleri daha sonra Halep'ten Mardin'e hareket etti.

Zorunlu askerlik uygulaması da uygulanmaya başlanmış Mayıs 1851'e gelindiğinde 20 ile 25 yaşları arasındaki 1.000 kişi alınmıştı Halep'ten.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Gümüşhane</span> Gümüşhane ilinin merkezi olan şehir

Gümüşhane, Gümüşhane ilinin merkezi olan şehirdir.

<span class="mw-page-title-main">IV. Mustafa</span> 29. Osmanlı padişahı (1807–1808)

IV. Mustafa, 29. Osmanlı padişahı ve 108. İslam halifesidir. Babası I. Abdülhamid, annesi Ayşe Sineperver Sultan'dır.

Cizye, İslam ülkelerinde Müslüman olmayanlardan alınan bir vergi türüdür. Kaynağını Tevbe suresi 29. ayetinden alır;

Tanzimât, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1839 yılında Tanzimât Fermânı olarak bilinen Gülhane Hatt-ı Şerifi'nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme döneminin adıdır. Sözcük anlamı "düzenlemeler, reformlar" demektir. Batı dillerinde genellikle Osmanlı Reformu deyimi kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ağırnas</span> Melikgazi´nin mahallesi, Kayseri, Türkiye

Ağırnas, Kayseri'de bir mahalledir. Mimar Sinan'ın doğduğu ev burada bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mehmed Emin Âli Paşa</span> 182. Osmanlı sadrazamı

Mehmed Emin Âli Paşa, Osmanlı Devleti'nde Tanzimat döneminin Mustafa Reşid Paşa ve Keçecizade Fuat Paşa ile birlikte en önemli üç devlet adamından biridir. Abdülmecid ve Abdülaziz saltanatlarında beş defa olmak üzere toplam sekiz yıl üç ay sadrazamlık yapmıştır. Ayrıca Londra Büyükelçiliği, İzmir ve Bursa valiliği, Meclis-i Vala reisliği, Meclis-i Tanzimat reisliği ile birlikte toplam sekiz kez hariciye nazırlığı görevinde bulunmuştur. Âli Paşa, Tanzimat devrinde 1871'e kadar çeşitli mevkilerde Osmanlı idaresini ve dış siyasetini elinde tuttu. Bazen hariciye nazırı, bazen de sadrazam olarak devlet idaresinin en üst düzeyinde bulundu. Devlet idaresini senelerce elinde tutan Âli Paşa, her zaman için sultanın keyfî idaresine karşı koymaya çalıştı ve onun mutlak salahiyetini kısıtlamak amacını güttü.

<span class="mw-page-title-main">Hotin Antlaşması</span>

Hotin Antlaşması, 9 Ekim 1621 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ile Lehistan-Litvanya Birliği arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. 1620-1621 Osmanlı-Lehistan Savaşı'nı sonuçlandıran antlaşmadır.

<span class="mw-page-title-main">Abaza Mehmed Paşa</span>

Abaza Mehmed Paşa (1576-1634), Osmanlı veziri, valisi, devlet adamı, kumandanı ve aynı zamanda isyancı lideri. Celali isyanları diğer birçok liderleri gibi hem Osmanlı Devleti'nin yüksek kademelerinde görev aldı, hem de Osmanlı Devleti'ne karşı bayrak açtı.

Osmanlı İmparatorluğu reform dönemi, Türk ve Türkiye tarihi için önemli bir dönem. Bu dönem 1828'de başlayıp 1908'e kadar devam eder.

<span class="mw-page-title-main">Yunan İsyanı</span> Yunanların, 1821-1829 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı başlattığı isyan olayı

Rum İsyanı/Yunan İsyanı,, Yunan Bağımsızlık Savaşı, Yunan İhtilali veya Yunan Devrimi, Yunanların Osmanlı egemenliği ve isyan bölgelerindeki Müslüman halka karşı başlattığı, 1821-1829 yılları arası süren ve Yunanistan'ın Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlanan bağımsızlık savaşı, devrim ve etnik temizliktir. 1832 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması ile Yunanistan'ın bağımsız bir ülke olarak tanınmasıyla sonuçlanmış bağımsızlık sürecidir.

<span class="mw-page-title-main">Gotse Delçev (şehir)</span> Bulgaristanın Yukarı Cuma ili, Nevrakop ilçesine bağlı kent

Gotse delçev, eski adıyla Nevrakop, Güneybatı Bulgaristan'ın Pirin Makedonyası'nda bulunan bir şehir.

Gayrimüslim, İslam hukuku ve dünya görüşünde Müslüman olmayanları tanımlamak için kullanılan terimdir. İslam esasıyla yönetilen devletlerin idaresi altında yaşayan ve İslam'dan başka bir inanca sahip kişi ve topluluklar ayrıca zimmî olarak sınıflanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bulgar İsyanları</span> Bulgarların, 1876 yıllı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı başlattığı ayaklanma olayı

Bulgar İsyanları, Nisan-Mayıs 1876 tarihleri arasında Osmanlı Devletinin Bulgar vatandaşlarının Osmanlı Devleti'ne isyan ederek bağımsızlığını kazanmaları olayıdır.

Şam olayı, 1840'ta Yahudilere atılan kan iftirasının ardından patlak veren hadisedir.

Nişli Mehmet Paşa. 1763-1764 döneminde kaptan-ı derya ve birçok askeri görev ve eyalet valiliği yapmış olan Osmanlı devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı toplumu</span> Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların sosyal yapısı

Osmanlı toplumu, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların bütününü ifade eder. Toplum, Müslüman ve Müslüman olmayan (gayrimüslim) milletlerden oluşuyordu. Gayrimüslimler, "cizye" vergisi ödemek dışında toplumdan bir ayrıma tâbi değildi. Müslüman toplumun yaşantısı şeriat ile şekillenirken, farklı milletlerin din ve örflerine göre mahalli yaşam tarzlarını koruma imkânı da vardı. Toplumu "yönetenler" ve "yönetilenler" olarak, art zamanlı şekilde, iki sınıfa ayırmak mümkündür. Sınıflar arası geçiş yasak değildir, ancak sınırlı tutulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Urfa İsyanları</span> Urfada 1895 yılında başlayan Ermeni ayaklanmalarının genel adı

Urfa İsyanları ya da Urfa Direnişi, 1895 ve 1915 yıllarında Ermeni komitecileri tarafından çıkartılmış olan ve ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan isyan hareketleridir.

<span class="mw-page-title-main">Laşit Katliamları</span>

Lassithi Katliamları 1897'de yaşanmış, etnik Türk ve Müslüman sivillere yönelik bir katliamdır. Doğu Girit'in Lassithi bölgesinde yaşandı. 850'den fazla veya yaklaşık 1,000 sivil öldürüldü.

1833 Kıbrıs ayaklanmaları, Osmanlı döneminde Kıbrıs Adasında gerçekleşen ayaklanmalardır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda Hristiyanlık</span>

Osmanlı İmparatorluğu'nun millet sistemi altında Hristiyanlar ve Yahudiler, devlete sadakat göstermesi ve cizye vergisini ödemesi karşılığında Osmanlı hukukuna göre zimmi olarak kabul edilirdi.