İçeriğe atla

Habitat yok olması

Yaşam alanı yok olması, doğal bir yaşam alanının içinde bulunan türlerin yaşamasına olanak vermeyecek şekilde işlevini kaybetmesi sürecidir. Bu süreç ile daha önceden bölgede yaşayan türler ya yer değiştirmiş ya da yok olmuşlar ve dolayısıyla da biyoçeşitlilik azalmıştır.[1] Yaşam alanı yokolmasına neden olan en önemli insan eylemleri arasında doğal kaynakların toplanması ve kentleşme bulunur. Tarım amacıyla yaşam alanlarının temizlenmesi de yokolmanın en önemli sebebidir. Ayrıca madencilik, ormanların kütük için kesilmesi, trol kullanımı ve şehirdışı alanların ikâmet için kullanımı da önemli sebepler arasındadır. Yaşam alanı yokolması dünya çapında türlerin soyunun tükenmesinin bir numaralı sebebidir.[2] Habitat parçalanması, jeolojik süreçler ve iklim değişikliği gibi nedenlerden kaynaklanan doğal bir süreç olduğu gibi,[1] yukarıda belirtilen insan eylemlerinin yanı sıra yayılmacı türlerin insanlar tarafından alana sokulması, ekosistemde besin maddelerinin tükenmesi gibi nedenler sonucu da oluşur.

Kaynakça

  1. ^ a b Sahney, S., Benton, M.J. & Falcon-Lang, H.J. (2010). "Rainforest collapse triggered Pennsylvanian tetrapod diversification in Euramerica" (PDF). Geology. 38 (12). ss. 1079-1082. doi:10.1130/G31182.1. 11 Ekim 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2013. 
  2. ^ Pimm & Raven, 2000, pp. 843-845

Şablon:Soy tükenmesi

Şablon:Nesli tehlikedeki türler Şablon:Nüfus

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tarım</span> bitki ve hayvan evcilleştirme bilimi.

Tarım veya ziraat, bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, bunların kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasını ele alan bilim dalıdır. Diğer bir ifade ile insan besini olabilecek ve ekonomik değeri olan her türlü bitkisel-Hayvansal ürünün bakım, besleme, yetiştirme, koruma ve mekanizasyon faaliyetlerinin tamamı ile durgun sularda veya özel alanlarda yapılan balıkçılık faaliyetlerinin tümüdür.

<span class="mw-page-title-main">Doğa</span> doğal, fiziksel veya maddi evren ve fenomenler

Doğa İnsan yapımı dışında kalan ve kendiliğinden var olan, sürekli değişen, dönüşen tüm fiziki evren ve onun kendiliğinden işleyişi. İnsan da doğanın parçasıdır. İnsan'ın doğadan koparak; doğaya, dünyaya müdahale eden bir canlıya dönüşmesiyle doğa ve insan ayrımı yapılmak durumu doğmuştur. İnsanın, kabaca on bin yıl öncesinden itibaren özellikle de yerleşik düzene geçmesiyle, yoğun şekilde besi hayvanlarını evcilleştirmesi, toprağı ekip dikmeye başlaması, tüm ekonomik faaliyetleri, kitlesel savaşları ve savaşlar için geliştirdiği teknolojileri, insanın doğadan kopması veya doğaya müdahale etmesi olarak yorumlanır. Antik Çin bilgelerinden Zhuangzi bu kopuşu "İnsanın, öküzün burnuna halka takması" diye anlatır: Öküzün iki kulağı, iki boynuzu, dört bacağının olması doğadan gelir; öküzü işinde gücünde kullanmak için burnuna halka takıp çekiştirmek ise insan müdahalesidir.

<span class="mw-page-title-main">Kar leoparı</span> Büyük kedi türü

Kar leoparı, kar parsı olarak da bilinir, kedigiller (Felidae) familyasının Panthera cinsinin bir üyesi olan büyük kedi türü.

Biyolojik antropoloji veya Fiziksel antropoloji, insanların, Homininilerin ve Primatların biyolojik evrim ve davranışsal yönlerini evrimsel bir bakış açısıyla inceleyen bilimsel bir disiplindir. Hominini canlılarının neslinin tükenmesi nedeniyle fosil kayıtlardan sıkça yararlanılır. Antropolojinin bir alt alanı olan Biyolojik antropoloji, insanları sistematik olarak biyolojik bir perspektiften inceler.

<span class="mw-page-title-main">Çevrecilik</span> çevreyi korumakla ilgili ideoloji ve sosyal hareket

Çevrecilik, çevre hareketini destekleme veya katılmaktır. Doğal kaynakları ve ekosistemleri korumak için lobi faaliyeti yapma, çevre eğitimi, çevreci eylemler ve örnekler geliştirmekle merkezi ve yerel yönetimlerdeki karar alma süreçlerini etkileme arayışında olan sosyal bir harekettir. Çevre ile ilişkili konulardan bazıları; kirlilik, türlerin yok olması, katı atıkların azaltılması, geri dönüşüm, küresel ısınma tehdidi ve genetiği değiştirilmiş ürünler.

<span class="mw-page-title-main">Kentleşme</span>

Kentleşme, kentsel yaşam biçimlerinin gelişimi olarak tarif edilmektedir. Başka bir deyişle, dar bir alana yerleşen büyük nüfus birikimi, yeni fiziksel ve sosyal oluşum, karmaşık ilişkiler ağı, iş dallarının farklılaşması ve kendine özgü bir kültürel sistemin ortaya çıkması olarak tanımlanmaktadır. Kentleşme, kente göç eden bireyin ya da kentte ikamet eden nüfusun değişim sürecini oluşturur ve sosyal, kültürel, ekonomik özellikleri ile ele alınır. Kentlileşme sosyal bakımdan, kente özgü tavır ve davranış biçimlerinin benimsenmesi ile gerçekleşirken kırsal alanlarda yaşayanlar daha farklı ekonomik ve sosyo-kültürel yaşam biçimine sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Leopardus wiedii</span>

Margay, kedigiller (Felidae) familyasından Orta ve Güney Amerika'da yaşayan yırtıcı bir hayvan türü.

<span class="mw-page-title-main">Irkçılık</span> bir ırkın bir diğerine üstünlüğüne inanmak

Irkçılık, farklı bir ırk veya etnik kökene sahip oldukları için diğer insanlara yönelik önyargı, ayrımcılık veya düşmanlıktır. Irkçılık davranışını gösteren kişiye ise ırkçı adı verilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Çin nehir yunusu</span> Yunus türü

Çin nehir yunusu (Lipotes vexillifer; Çince:

<span class="mw-page-title-main">Soy tükenmesi</span> bir taksonun son üyesinin ölümü ile sona ermesi

Soy tükenmesi, biyolojide ve ekolojide, bir türün veya cinsin varlığının sona ermesi, biyosferin küçülmesidir. Soy tükenmesi durumu doğal evrim sürecinin bir parçasıdır. Türler değiştikçe bazen yaşadıkları çevrelere daha iyi uyarlanmış ve aynı zamanda çevre tarafından değişikliğe uğratılmışlardır. Bu türler varlıklarını sürdürürken, çevreye uyum sağlayamayanlar ise var olma savaşında yenik düşüp yeryüzünden silinmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Bozkır</span>

Bozkır veya step, fiziki coğrafyada kurakçıl otsu bitkilerden oluşan, sıcak ve ılıman iklimlerdeki ağaçsız ekolojik bölge.

<span class="mw-page-title-main">Biyoçeşitlilik</span> Yaşam formlarının çeşitliliği ve değişkenliği

Biyoçeşitlilik, bir ekosistem, biyom veya tüm Dünya'da bulunan yaşam formlarının çeşitliliğidir. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi için yaşadıkları çevrede, temiz su ve havanın, verimli toprakların, besinlerin ve diğer gereksinimlerinin karşılandığı, kullanacağı çeşitli maddelerin bulunması gerekir. Yaşam için gerekli madde ve koşullar, çevrenin abiyotik etkenleri ile bakteri, Protista, mantar, bitki ve hayvanlar tarafından sağlanır. Bu canlıların tamamına biyoçeşitlilik denir. Bu çevredeki biyoçeşitlilik arttıkça o çevrenin ekolojik hizmetleri de o oranda artar. Yalnız bu artış biyolojik çeşitliliği oluşturan türler arasında dengeli etkileşimin gerçekleşmesi durumunda geçerlidir. Bu nedenle biyolojik çeşitlilik arttıkça, ekosistemlerdeki madde dolaşımı ve enerji akışları daha etkin halde gerçekleşir. Bunun aksine, ekosistemdeki biyolojik çeşitlilik azaldığında, ekosistem hizmetlerinde azalma olur. Örneğin, yılan bulunduğu ekosistemdeki fare ve kurbağa gibi türleri besin olarak kullanır. Böylece fare ve kurbağa popülasyonlarının aşırı artışı engellenir. Bunun sonucunda, fare ve kurbağalarla aynı besini paylaşan diğer hayvanların besinlerden yararlanmalarına olanak verilmiş olur.

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji tarihi</span> Biyoloji biliminin tarihi

Biyoloji tarihinde antik çağlardan günümüze yaşayan dünyanın incelenmesi ele alınmaktadır. Her ne kadar biyoloji kavramı belirli bir bilimsel alan olarak 19. yüzyılda ortaya çıkmış olsa da biyoloji bilimleri ayurveda, Antik Mısır tıbbı ve Greko-Romen dünyada Aristoteles ile Galen'in çalışmalarına kadar uzanan tıb tarihine ve doğa tarihine dayanmaktadır. Antik çağlarda ortaya çıkan bu çalışmalar Orta Çağ'da İbni Sina gibi müslüman bilimadamları ve doktorlar tarafından ilerletilmiştir. Avrupa Rönesans döneminde ve modern çağın başlarında ampirizme yeniden duyulan bir ilgi ve birçok yeni organizmanın keşfiyle birlikte biyolojik düşünce alanında bir devrim ortaya çıkmıştır. Bu dönemde öne çıkanlar arasında fizyoloji alanında deneysel çalışmalar ve çok dikkatli gözlemler yapmış olan Vesalius ile Harvey; fosilleri ve yaşam çeşitliliğini sınıflandırmaya başlayan ve organizmaların gelişmeleri ile davranışlarını izleyen Linnaeus ile Buffon gibi doğa bilimcileri sayılabilir. Mikroskobun bulunması ile daha önceden bilinmeyen mikroorganizmaların dünyası ortaya çıkmış ve hücre teorisinin ilk çalışmaları başlamıştır. Özellikle mekanik felsefenin çıkışına karşı doğal teolojinin giderek artan önemi doğa tarihi üzerine yapılan çalışmaların gelişmesine cesaret vermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Habitat parçalanması</span>

Habitat parçalanması, bir organizmanın tercih ettiği veya yaşadığı doğal çevrenin (habitat) bütünlüğünü bozan ve böylece burada yaşayan popülasyonun parçalanmasına yol açan kesintilerin veya bölünmelerin ortaya çıkmasını tanımlar. Yavaş yavaş gelişen ve fiziksel olarak çevre düzenini değiştiren jeolojik süreçler ile insan eliyle yapılan ve daha hızlı bir şekilde çevrenin değişmesine yol açan karayolu, baraj, sed gibi yapay yapılar, canlıların içinde yaşadıkları ortamı değiştirerek birçok canlı türünün yok oluşlarına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Holosen yok oluşu</span> İnsan faaliyetlerinin neden olduğu devam eden yok oluş olayı

Holosen yok oluşu, MÖ 10.000'den beri süregelen günümüz Holosen çağındaki yok oluş ve soy tükenmeleri olaylarını tanımlar. Çok sayıda görülen Holosen yok oluşunun genişliği, memeliler, kuşlar, amfibiler, sürüngenler ve eklembacaklılar dahil olmak üzere birçok bitki ve hayvan ailelerini kapsadığı gibi bu yok oluşların büyük bir kısmı yağmur ormanlarında meydana gelmektedir. 1500 ve 2009 yılları arasında meydana gelen 875 farklı soy tükenmesi olayının gözlemlenmiş olup bu yok oluşlar Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından da belgelenmiştir. Ancak, çoğu yok oluşlar herhangi bir şekilde belgelenmeden gerçekleşir. Türlerin alan teorisine ve buna dair yapılan üst sınır tahminlerine göre, her yıl 140.000 tür günümüzde yok olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sumatra fili</span>

Sumatra fili Asya filinin kabul edilmiş üç alt türünden biridir ve Endonezya'nın Sumatra adasına özgüdür. 2011 yılından beri Sumatra fili Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından son üç kuşaktır popülasyonu en az %80 azaldığı için soyunun tükenme riski had safhada olan kritik tehlikedeki türler arasında listelenir. Türün karşısındaki en önemli tehditler yaşam alanı yokolması ve yaşam alanı parçalanmasıdır ve Sumatra filinin doğal yaşam alanının %69'u son 25 yılda yok olmuştur. Geriye kalan orman örtüsü 250 km²'den küçük bloklar hâlindedir ve sağlıklı bir fil popülasyonunu devam ettirebilmek için yeterli değildir.

<span class="mw-page-title-main">Türlerin nakli</span>

Türlerin nakli, doğal yaşamı korumada türlerin, habitatların veya diğer ekolojik materyalin bir yerden başka bir yere taşınması için kullanılan bir terimdir. Özellikle esaret altında yaşayan türlerin yeniden doğal yaşam ortamına sokulmasından farklıdır.

BirdLife International, doğal kaynakların kullanımında sürdürülebilirlik için kuşları, yaşam alanlarını ve küresel biyolojik çeşitliliği korumaya çalışan küresel bir koruma organizasyonları ortaklığıdır. 1922 yılında kurulmuş olup 120'den fazla ortak kuruluş ile dünyanın en büyük koruma organizasyonları ortaklığıdır. 100'den fazla ülkede 2,5 milyondan fazla kişi ve ortak kuruluş üyeliğine sahiptir. Merkezi İngiltere'nin Cambridge şehrinde yer almaktadır.

Bölgesel soy tükenmesi, belirli bir tür ya da taksonun belirli bir coğrafi bölge içince soylarının tükenmesi durumudur. Bölgesel soy tükenmesinden sonra başka bölgelerden alınan aynı tür yeniden o bölgeye yerleştirilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Yaban hayvanı ızdırabı</span>

Yaban hayvanı ızdırabı, insan kontrolünde olmayan hayvanların hastalık, yaralanma, parazitizm, açlık, susuzluk, anormal hava koşulları, doğal felaketler ve diğer hayvanlar tarafından öldürülmeleri sonucu yaşadıkları acıya denir. Yaban hayvanı ızdırabı, tarih boyunca din felsefesi alanı içinde kötülüğe örnek olarak tartışılmıştır. Yakın zamanda bir grup akademisyen problemin boyutunu seküler açıdan, insanların önlemek için çaba sarf edebilecekleri bir ahlaki mesele olarak ele almıştır.