İçeriğe atla

HIV testi

Randall L. Tobias, eski ABD Küresel AIDS Koordinatörü, test yaptırmanın olumsuzlukları hakkındaki fikirleri azaltmak için Etiyopya'da HIV testi yaptırmakta iken[1]

HIV testi, 'Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu'na (AIDS) yol açan 'İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü'nün (HIV) kan, tükürük ya da idrarda tespit edilmesinde kullanılır. Bu testler antikor, antijen veya RNA temelli yapılır.

Terminoloji

Pencere dönemi, HIV'in bulaşmasından yukarıdaki testlerden birinin herhangi bir değişikliği tespit edebileceği ana kadarki dönemi kapsamaktadır.

HIV-1 antikor testinin (B tipi alt tür için) yaklaşık pencere dönemi 25 gündür. Antijen testleri ise pencere dönemini 16 güne kadar düşürebilir. RNA temelli NAT (Nükleik Asit Testi) ise bu süreyi yaklaşık 12 güne kadar indirebilir.[2]

Bu medikal testlerin etkenliği genelde aşağıdaki terimlerle tanımlanır:

  • Duyarlılık: HIV var ise, sonuçların yüzdesi pozitiftir.
  • Özgüllük: HIV yok ise, sonuçların yüzdesi negatiftir.

Tanı koymak için kullanılan tüm testlerin kısıtlı olduğu yerler bulunmaktadır ve bazen bu testler, yanlış veya kuşku uyandıran sonuçlar sunabilir.

  • Yanlış pozitif: Testin yanlış biçimde enfeksiyon kapmamış bir kimsede HIV olduğunu göstermesi.
  • Yanlış negatif: Testin yanlış biçimde enfeksiyon kapmış bir kimseyi HIV negatif göstermesi.

Bu tip yanlış tanı koyan testlere güncel bir örnek olarak, Türkiye Yozgat-Çandır'da Ali Orhan Bulucu'nun 7 Ocak 2004'te Çandır Devlet Hastanesi'nde yaptırdığı HIV testinin pozitif çıkması üzerine 9 Ocak 2004'te intihar etmesi ve ardından yapılan doğrulama testlerinde HIV negatif çıkması verilebilir.[3]

Belirgin olmayan tepkimeler, hipergamaglobulinemi ya da HIV'e benzer diğer enfeksiyon unsurlarına karşı üretilen antikorlar yanlış bir sonuç elde edilmesine yol açabilir. Otoimmun (Kendi dokularındaki antijenlere karşı antikor oluşması)[4] rahatsızlıkları da, sistemik lupus eritematozis gibi, nadiren de olsa yanlış pozitif sonuçlara neden olabilir. Çoğu yanlış negatif sonucun ise pencere döneminden ötürü olduğu düşünülmektedir.

Çalışma Esasları

Donörün kanının ve selüler ürünlerin taranması

Donörün kanı ve dokusunu tarayan testlerden HIV var ise, yüksek bir itimatla HIV'i tespit etmesi beklenmektedir (diğer bir deyişle, yüksek duyarlılık hedeflenmektedir). Antikor, antijen ve nükleik asit testlerinin bir kombinasyonu olan bu yöntem gelişmiş Batılı ülkelere kan bankalarında kullanılmaktadır.

Örnek olarak, 2001 senesi verileriyle, ABD'de HIV'in kan nakli ile transferi riski her bir kan şişesi için 2.5 milyonda bir olduğu iddia edilmektedir.[5]

Yanı sıra, 1985 yılında bütün dünyada kan veya kan ürünlerinin transferi öncesi HIV bakımından test edilmesi zorunlu kılınmıştır. Türkiye'de de, 1987 yılından günümüze, bütün kan ve kan ürünleri ELISA yöntemiyle teste tabi tutulmaktadır. Türkiye'de HIV'in kan nakli ile transferi riskinin her bir kan şişesi için 1/36,000 ila 1/225,000 oranları arasında değiştiği düşünülmektedir.[6]

2012 yılında İstanbul-Kızılay'dan transfer edilen HIV-pozitif kan dolayısıyla ölen iki kişi bu riskin örneği olarak verilebilir.[7]

Kaynakça

  1. ^ "Blacklist of English teachers suspected of having AIDS pursued." 25 Aralık 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. This image of Randall L. Tobias is used in a Korean news article suggesting that foreign English teachers residing in Korea are at risk for AIDS. Accessed 16 Feb., 2010.
  2. ^ FDA Approves First Nucleic Acid Test (NAT) Systems to Screen Plasma for Human Immunodeficiency Virus (HIV) and Hepatitis C Virus (HCV) 11 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.,
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2012. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 9 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2012. 
  5. ^ Adverse reactions associated with blood transfusion 27 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. From the Puget Sound Blood Center. Accessed 5 Oct 2006.
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 12 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2012. 
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 12 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2012. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV</span> AIDS hastalığına sebep olan virüs

HIV, AIDS'e yol açan virüs. HIV, bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa neden olur. Vücudu mikroorganizmalardan koruyan bağışıklık sistemi çalışmadığında, mikroorganizmalar hastalığa daha kolay neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

<span class="mw-page-title-main">T hücresi</span>

T hücreleri, lenfositlerin bir alt kümesini oluşturur ve bağışıklık yanıtında önemli bir yere sahiptir. 'T' kısaltması timüsden gelmektedir ki timüs bu hücrelerin son olgunlaşma evrelerinin geçtiği organdır.

<span class="mw-page-title-main">Bağışıklık sistemi</span> canlılarda hastalıklara karşı koruma sağlayan biyolojik savunma sistemi bütünü

Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Bağışıklık sistemi, çok benzer özellikteki maddeleri bile birbirinden ayırabilir, örneğin; bir amino asidi farklı olan proteinleri bile birbirinden ayırabilecek özelliğe sahiptir. Bu ayrım, patojenlerin konak canlıdaki savunma sistemine rağmen enfeksiyon yapmaları için yeni yollar bulmalarına, bazı uyumlar sağlamalarına neden olacak kadar karmaşıktır. Bu mücadelede hayatta kalmak için patojenleri tanıyan ve onları etkisizleştiren bazı mekanizmalar gelişmiştir. Doğadaki tüm canlılar kendilerinden olmayan doku, hücre ve moleküllere karşı savunma sistemlerine sahiptirler. Hatta bakteriler gibi basit tek hücreli canlılarda da onları viral enfeksiyonlara karşı koruyan enzim sistemleri bulunur. Yüksek canlılardaysa çok daha karmaşık bir bağışıklık sistemi vardır. Omurgalılarda bağışıklık sistemi özel işlevlere sahip çok sayıda farklı hücre ve molekül içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Virüs</span> canlı ve ya cansız arası mikroskobik enfeksiyon etkeni

Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler; hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.

Pcr24 antijen, HIV virüsü enfekte tanısında kullanılan bir metottur. HIV virüsü ile enfekte olmuş bir insanda 10 saat ile 15 gün arasında yapılan testlerde %90 oranında doğru sonuç vermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Edinilmiş bağışıklık sistemi</span> Özelleşmiş, sistemik hücreler ve süreçlerden oluşan bağışıklık sistemi alt sistemi

Edinilmiş bağışıklık sistemi ya da Edinilmiş bağışıklık ya da Akkiz (acquired) immunite yüksek oranda özelleşmiş bütün sisteme etki edebilen hücreler ve patojenik mücadeleleri ortaya çıkaran süreçlerle düzenlenen bağışıklık sistemi çeşididir.

<span class="mw-page-title-main">Retrovirüs</span> Retro genomu taşın zayıf virüslerdir.

Retrovirüsler, Retroviridae virüs ailesine ait olan bütün virüsler RNA genomu taşıyan zarflı virüslerdir ve DNA aracılığıyla ikileşme yapabilirler. Diploit olan tek RNA virüsüdür. Ters transkriptaz enzimiyle RNA'dan DNA dönüşümü yapabilen bilinen tek virüs ailesidir. 80 - 120 nm çapında, tek iplikçikli RNA'ya sahip, kompleks yapılı, zarflı virüslerdir. HIV virüsü bu ailedendir. Genetik bilgiyi değiştirebilen virüslerin genel adıdır. Bu ailede Oncovirinae, Lentivirinae ve Spumavirinae alt aileleri bulunur. Bu ailenin insan için en önemli virüsleri Human T Lenfotropik Virüs (HTLV) ve AIDS etkeni olan Human Immunodeficiency Virüs (HIV) bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit C</span> Karaciğeri etkileyen enfeksiyon

Hepatit C özellikle karaciğeri etkileyen bir enfeksiyondur. Hastalığa, hepatit C virüsü (HCV) sebep olur. Hepatit C, genellikle herhangi bir belirtiye sahip değildir ancak kronik enfeksiyon, karaciğerde yara oluşumu ve uzun yıllar sonra siroza sebep olabilir. Aynı zamanda, bazı durumlarda, sirozlu hastalarda, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri ya da ölümcül kanamaya sebebiyet verebilecek, yemek borusu ve midedeki damarlarda aşırı şişmeye yol açabilir.

Akut HIV enfeksiyonu ya da primer HIV enfeksiyonu, HIV enfeksiyonunun ikinci safhasıdır. Bu aşama, kuluçka devresinden sonra, gizlilik evresi ve AIDS oluşumu öncesindedir.

<span class="mw-page-title-main">Spiroket</span>

Spiroketler, "Spirochaetes" şubesinin ‘‘Spirochaetia’’ sınıfında yer alan bakterilerdir. İnsan sağlığı açısından Treponema, Borrelia, Leptospira gibi cinsleri önemlidir.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik testi</span> Bir kadının hamile olup olmadığını belirlemek için yapılan test

Hamilelik testi, bir kadının hamile olup olmadığını belirlemeye çalışır. Kan ve idrarda belirteçler bulunur ve gebelik testleri bu maddelerden birinin örneklenmesini gerektirir. Keşfedilecek bu belirteçlerden ilki, insan koryonik gonadotropinin (hCG), 1930'da döllenmiş ovaların (yumurtaların) sinsiyotirofoblast (zigot) hücreleri tarafından üretildiği keşfedildi.

Sıvısal bağışıklık veya humoral bağışıklık, vücut savunmasının 3. hattının bir bölümüdür. Savunmanın üçüncü hattı T lenfositleri ve B lenfositleri tarafından sağlanır. Humoral bağışıklık antijene özgü tepki verilmesini sağlar. Savunmanın üçüncü hattında T & B lenfositleri beraber çalışırlar. T lenfositleri antijenin tanınmasında ve hücresel bağışıklıkta, B lenfositleri tanınan antijene özgü antikorlar üretilmesinde ve tehlikenin ortadan kalkmasından sonra bir bölümünün hafıza hücresi olarak vücutta kalmasından sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit B</span> İnsan viral enfeksiyonu

Hepatit B hastalığı (sarılık), karaciğeri etkileyen hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır ve bir tür viral hepatittir. Hem akut hem de kronik enfeksiyona neden olabilir. Virüs bulaştıktan sonra hastalık bulgularını yaratması, sonrasında iyileşmesi ve virüse ait vücutta bir iz kalmaması akut enfeksiyon iken, virüsün karaciğer hücrelerine yerleşerek orada uzun süreli bulunması ve çoğalması ise kronik enfeksiyondur.

<span class="mw-page-title-main">Tommy Morrison</span> Amerikalı boksçu (1969 – 2013)

Thomas David Morrison, 1988'den 1996'ya kadar mücadele eden Amerikalı profesyonel bir boksördü ve 1993'te WBO ağır sıklet unvanına sahipti. 1992'nin sonunda BoxRec tarafından dünyanın 10 numaralı ağır sıkleti seçildi.

<span class="mw-page-title-main">Enfeksiyöz mononükleoz</span>

Glandüler ateş olarak da bilinen enfeksiyöz mononükleoz, genellikle Epstein-Barr virüsünün (EBV) neden olduğu bir enfeksiyondur. Çoğu insan, hastalık çok az semptom gösterdiğinde veya hiç semptom göstermediğinde, çocukken virüs tarafından enfekte olur. Genç erişkinlerde hastalık genellikle ateş, boğaz ağrısı, boyundaki lenf düğümlerinde büyüme ve yorgunluk ile sonuçlanır. Çoğu insan iki ila dört hafta içinde iyileşir; ancak, yorgun hissetmek aylarca sürebilir. Karaciğer veya dalak da şişebilir ve vakaların yüzde birinden daha azında dalak yırtılması meydana gelebilir.

<i>Kedi immün yetmezlik virüsü</i>

Kedi immün yetmezlik virüsü (FIV) dünya'da kedileri etkileyen bir Lentivirüs 'tür ve kedigillerin %2,5 ila %4,4'üne bulaşır. FIV, diğer iki kedi retrovirüsünden, kedi lösemi virüsünden (FeLV) ve kedi köpüklü virüsten (FFV) taksonomik olarak farklıdır ve insan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV) ile daha yakından ilişkilidir. FIV içinde, viral zarf (env) veya polimeraz (pol) için kodlama yapan nükleotid dizi farklılıklarına dayalı olarak beş alt tip tanımlanmıştır. FIV, AIDS benzeri bir sendroma neden olan tek primat olmayan lentivirüstür, ancak FIV, hastalığın taşıyıcıları ve aktarıcıları olarak uzun yıllar nispeten sağlıklı yaşayabildikleri için kediler için genellikle ölümcül değildir. Etkinliği belirsizliğini korusa da bir aşısı vardır. Kediler aşılamadan sonra FIV antikorları için pozitif test yapacaktır.

Tıpta, belirli bir hastalığı tespit etmek için tasarlanmış bir test için pencere dönemi, ilk enfeksiyon ile testin bu enfeksiyonu güvenilir bir şekilde tespit edebildiği an arasındaki süredir. Antikora dayalı testte, pencere periyodu serokonversiyon için geçen süreye bağlıdır.

Temas sonrası önleme, maruziyet sonrası profilaksi ve maruziyet sonrası önleme olarak da bilinen temas sonrası profilaksi, enfeksiyonun ortaya çıkmasını önlemek için bir patojene maruz kaldıktan sonra başlatılan herhangi bir önleyici tıbbi tedavidir.

<span class="mw-page-title-main">Solunum sinsityal virüsü</span>

İnsan solunum sinsityal virüsü (hRSV) ve insan ortopnömovirüsü de denilen Solunum sinsityal virüsü (RSV), solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan yaygın, bulaşıcı bir virüs’tür. RSV, negatif anlamlı, tek sarmallı bir RNA virüsüdür. Virüsün adı, enfekte olmuş hücreler birleştiğinde oluşan sinsitya denilen büyük hücrelerden gelir.