İçeriğe atla

HIV

HIV-1 aşısı (yeşil olanlar) uygulanmış bir Lenfosit kültürünün mikrografı

HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus; Türkçe: İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), AIDS'e yol açan virüs. HIV, bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa neden olur. Vücudu mikroorganizmalardan koruyan bağışıklık sistemi çalışmadığında, mikroorganizmalar hastalığa daha kolay neden olabilir.

Kanında HIV bulunmayan kişiler HIV negatif kişilerdir. Kanında HIV ile enfekte olan kişilere "HIV pozitif" veya "HIV ile yaşayan kişi" denir. Bu kişiler aynı zamanda kanında antikor bulunan anlamında sero (anti-HIV veya bilinen ismiyle ELISA testi) pozitif kişilerdir. Ancak ilk bulaşma döneminde seronegatif kişiler aynı zamanda enfeksiyon taşıyan kişiler olabilirler.

AIDS

AIDS, Sonradan Edinilen Bağışıklık Sistemi Yetersizliği Sendromu (İngilizce: Acquired Immune Deficiency Syndrome) anlamına gelir. Sonradan Edinilen ifadesi, hastalığın irsî (genetik) olmadığı anlamına gelmektedir. Bağışıklık Sistemi Yetersizliği ifadesi ise vücudun bağışıklık sisteminin çökmesi anlamına gelmektedir. Sendrom kelimesi ise bir başka hastalıkla bağlantısı olabilecek çeşitli hastalıklar anlamına gelmektedir.

HIV ile yaşayan kişi hastaymış gibi görünmeyebilir veya kişi kendini hasta hissetmeyebilir, HIV ile enfekte olduğunu bile bilmeyebilir. Çünkü, HIV ile enfekte olan kişilerde semptomların ortaya çıkmasına ve ölüme yol açan şey HIV'in kendisi değil, vücudun bağışıklık sisteminin çökmesiyle tamamen savunmasız kaldığı diğer enfeksiyonlardır.

Virüsün yapısı

HIV

Virüs tek sarmallı RNA yı çevreleyen p24 proteinlerinden oluşan kapsit, bunun dışında küçük bir matriksi çevreleyen kılıftan oluşur. Kılıfta virüsün antijenik yapısını belirleyen glikoproteinler bulunur.

HIV virüsünün üç glikoproteini vardır. Bunlar:

  • gp160: Proteaz enzimi ile alt üniteleri olan gp120 ve gp41'e bölünerek iki ayrı glikoprotein oluşur. Bu proteinler virüsün membranında bulunurlar.
  • gp41: HIV'in hücreye girmesini sağlar.
  • gp120: HIV'in DNA'ya tutunmasını sağlar.
  • LEDGF: HIV'in DNA'ya nasıl gireceğini belirler.[1] 3 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Kronoloji

  • İlk defa Leopoldville, Belçika Kongo'sunda yaşamış bir kişiden 1959 alınan kanda tespit edildi. O tarihten beri dolapta saklanan kanın, 1998'de geliştirilen HIV testi ile hastalığı taşıdığı onaylandı.
  • Dünyayı dolaşmış, 1961'de Batı Afrika'da uzun yolculuk yapmış Norveçli bir gemici bağışıklık yetersizliği ile 1966 öldü. Karısı ve kızı da ertesi yıl aynı sebeple öldü.
  • Danimarkalı bir cerrah olan Dr. Grethe Rath, Zaire'de bir seri enfeksiyon ve ender görülen Pneumocystis pneumonia (PCP) tanısı ile öldü.
  • 1979-1981 arası, normalde çok ender görülen, 12 Kaposi Sarkomu'dan vakası tespit edildi.
  • 1981'de Kaliforniya Üniversitesi'nde Pneumocystis carinii tanısı tedavi edilen bir eşcinsel hastada CD4 T hücrelerinin (yardımcı T hücreleri) eksikliği tespit edildi.
  • 1982'de CDC hastalığa AIDS ismini verdi.
  • 1983'te daha sonra HIV ismi verilecek olan retrovirüsten kaynakladığı bulundu.
  • 1984'te HIV için ELISA testi geliştirildi.

Bulaşma yolları Belirti ve Önlemler

HIV'iv enfekte olabilmesi için, virüsün dış ortam koşullarında bozulmayacağı kadar kısa bir süre içinde bir kişiden diğerine nakledilmesi gerekir. Bu da virüsün diğer vücut sıvılarının içinde bir kişiden diğerine iletilmesi ile gerçekleşebilir. HIV, korunmasız cinsel ilişki, direkt kan teması, organ nakilleri ve anneden bebeğine olmak üzere dört yolla bulaşabilir.

Cinsel ilişki

HIV ile enfekte kişinin spermi, anal, oral ya da vajinal yoldan yapılacak cinsel ilişki sırasındaki vücut sıvıları ve kan yoluyla bulaşabilir. Lateksten yapılmış bir prezervatif kullanarak HIV'den korunulabilir. Doğum kontrol hapları ve lateks olmayan prezervatifler, HIV'den koruma sağlayamaz.[1]

HIV, hem bir erkekten hem de bir kadından bulaşabilir. Herhangi bir cinsel hastalık, HIV'in bulaşma ihtimalinden daha yüksektir.

HIV'in iki tipi mevcuttur. Tip II de kadından erkeğe bulaşma ihtimali, Tip I de ise erkekten kadına bulaşma ihtimali daha yüksektir. Afrika da ikinci tip Avrupa ve Amerika'da ise birinci tip daha sık görülür.

Damardan uyuşturucu madde kullanımı

HIV ile yaşayan birisiyle kontamine bir iğne paylaşılırsa, virüs bulaşabilir. (Bu intravenöz (damardan) uyuşturucu bağımlıları arasında HIV'in en önemli bulaşma yoludur.) Dövme ve vücuda piercing yaptırma işlemlerinde kullanılan iğneler, kontamine ise HIV bulaşabilir.

Organ, kan ve kan ürünleri nakli

Gerekli araştırma testleri yapılmamış organ, kan ve kan ürünleri nakli yoluyla da HIV bulaşabilir. Bu durumun engellenmesi için her türlü organ, doku, kan ve kan ürünleri nakli öncesi nakle engel hastalıklar yönünden alınan materyaller kabul eden merkezler tarafından dikkatle kontrol edilir. Araştırma testlerinin pencere döneminde bulunan hastalarda yalancı negatif sonuç vermesi halinde, bulaşma gerçekleşebilir.

Anneden bebeğe

HIV ile yaşayan bir anne, virüsü bebeğine anne sütü aracılığıyla bulaştırabilir.

Belirti

HIV bulaş gerçekleştikten sonra 2-4 hafta aralığında yüksek ateş, boğaz ağrısı, lenf bezlerinde şişlikler, halsizlik, grip ve benzeri belirtiler verir sonrasında kendiliğinden geçer. HIV'in kendine özgü belirtileri bulunmadığından belirtilerin HIV'e ait olup olmadığı ancak ELISA testi aracılığıyla belli olur. Belirtilere göre HIV olup olmadığı anlaşılamaz. HIV enfekte olmuş kişi ayrıca hiç belirti görmeyedebilir.[1]

HIV testleri

HIV vücuda girdiğinden itibaren, vücutta bununla savaşmak için özel antikorlar oluşur. Kandaki bu antikorların ELISA testi (indirekt tanı methodu) veya direkt virüsün proteinlerini tespit eden PCR testi (Direkt Tanı Metodu) gibi tarama yöntemleriyle saptanma çalışmalarıdır. Anti-HIV antikorların ELISA yöntemiyle ölçülebilecek düzeye ulaşması için en az 3 aylık bir süreye (pencere dönemi) ihtiyaç vardır. Bu nedenle test, bulaşma olduktan 3 ay sonra yapılmalıdır. PCR yönteminde ise bu süre 3 haftaya kadar düşmüştür. Anti-HIV testinin pozitif olması, kanda HIV virüsüne karşı antikorların olduğunu gösterir. Ancak anti-HIV testinin yalancı pozitif çıkma ihtimali de vardır. Bu nedenle, kişinin HIV pozitif olduğunun söylenebilmesi için, Western blot testi denen doğrulama testinin de yapılıp sonucunun pozitif olması gerekmektedir. Anti-HIV testi, üniversite hastanelerinin mikrobiyoloji laboratuvarlarında, sigorta ve devlet hastanelerinin laboratuvarlarında ve özel laboratuvarlarda yaptırabilir. Son zamanlarda HIV virüsünün kandaki varlığının direkt kanıtlanması PCR (polymerase chain reaction = polimeraz zincir reaksiyonu) yöntemi ile de yapılabilmektedir.

Pencere dönemi

Pencere dönemi ile ilgili belirsizlikleri gidermek için bazı açıklamalar yapılmalıdır; zira "Üç Ay" ifadesi, HIV virüsüne maruz kalmış her bünyenin 'üçüncü ayda' antikor üreteceği gibi yaygın bir yanılgıya yol açmaktadır. Halbuki pencere döneminin kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini vurgulamak gerekir. "Üç Aylık" süre, uluslararası sağlık kuruluşlarının tüm bünyesel farklılıkları da kapsayacak şekilde belirlediği 'maksimum' süredir. Yani bu, HIV ile enfekte olmuş yüz kişiden varsayalım ki %45'inin, 35. günde; %25'inin 50. günde; %15'inin 65. günde; %10'unun 75. günde; %5'inin de 90. günde yeterli antikor seviyesine ulaşacağı anlamına gelir (Oranlar tamamen kurgusaldır). O halde belirlenmiş olan "üç ay" sınırı, 'en geç antikor üreten bünyeyi' de hesaba katarak düşünülmüş 'maksimum' sınırdır.

CDC (Center of Disease Control -USA) gibi bazı büyük sağlık örgütleri, testin altıncı ayda tekrarlanması gerektiğini savunmaktadır. Antikor oluşturma (serokonversiyon) süreci üç ayı geçen çok nadir bazı vakalar rapor edilmişse de bunlar o kadar nadirdir ki, tıp makalelerine konu olur. Birçok sağlık örgütü eğer çok kesin bir risk yoksa, 'altıncı ay' testini gereksiz bulmakta ve CDC'yi tutucu olmakla eleştirmektedir. Bazı kuruluşların 'pencere dönemi' ile ilgili olarak verdikleri süreler, "Üçüncü Ay"ın maksimum sınır olarak düşünülmesi gerektiğini kanıtlamaktadır:

  • New York Sağlık Müdürlüğü’nün hazırladığı broşüre göre "New York’ta kullanılan HIV antikor testlerinde, enfekte olmuş insanların neredeyse tümü bir ayda pozitif çıkmaktadır. Hatta bunların çoğunluğu, daha kısa surede bile pozitif sonuc vermektedir."[2]
  • Kaliforniya AIDS Merkezi'nin 1998'de yayınladığı rehber %96'dan daha fazla sayıda insanın, 2 ile 12 hafta arasında pozitif sonucu eline alacağını söylüyor. Çok nadir bazı durumlarda, bunun altı aya uzayabileceği belirtiliyor. AIDS Sağlık Projesi (ABD) danışmanları, ortalama süreyi 25 gün olarak veriyorlar. AIDS Update 98 adlı broşür, "Çoğu örnekte, HIV antikorları 6 ile 8. haftada görünür hale gelirler" demektedir.[3]
  • Bu konuda son derece zengin bir arşivi olan HIVinsite web sitesi, süreyi 6-12 hafta olarak belirliyor.[4]
  • Amerikan Seattle & King County Kamu Sağlığı Sitesi, şöyle diyor: “Çoğu insan, saptanabilir antikor düzeyine 4-6 hafta içinde gelir. Bazı insanların daha uzun sürebilir; ama neredeyse %99'u üç ay içinde antikor üretmiş olur. Üç ayı gecen serokonversiyon olayları çok çok nadirdir.”[5]
  • AIDS servislerinde ve laboratuvarlarında çalışan doktor ve virologlarin (Dr. Sindy Paul, Evan M Cadoff, Eugene Martin) yazdığı, "Rapid Diagnostic Testing for HIV – Clinical Implications" (Business Briefing: Clinical Virology & Infectious Disease, 2004) adli makalede, pencere dönemi 30-60 gün olarak veriliyor.[6]
  • San Fransisko AIDS Derneği, şöyle demektedir: "Üç aylık pencere dönemi, insanların tümü için normal süredir. Bu insanların çoğu, üç ile dört hafta içinde saptanabilir düzeyde antikor üretir. çok, çok nadir durumlarda, bir insanin antikor üretmesi altı ayı bulabilir."[7]
  • Kızılay, antikorların tespit edilme suresini 2-6 hafta olarak veriyor.[8]
  • Kızılhac, antikorlarin tespit edilme süresini en geç 70 gün olarak veriyor.[9]
  • Amerikan Kamu Sağlığı Kurumunun Test Kılavuzunda, 1985-90 yılları arasında kullanılan antikor testinin pencere döneminin ortalama 45 gün olduğu söyleniyor. Fakat günümüzdeki testlerin, bunu 20 gün daha düşürerek, 25 güne indirdiği belirtiliyor.[10]
  • BERNARD WEBER, EL HADJI MBARGANE FALL; ANNEMARIE BERGER ve HANS WILHELM DOERR'in birlikte yazdıkları makalede, pencere dönemi ortalama 10.2 ile 27.4 güne kadardır şeklinde belirtiliyor.[11]

HIV negatif

HIV negatif, kanında HIV testi sonucu kanında virüs bulunmayan kişiler için kullanılır. Bu kişiler aynı zamanda Anti-HIV testi (ELISA testi negatif) kişilerdir.

HIV genelde, kan testi ile tanımlanır, bu da HIV antikoru veya HIV testi olarak adlandırılır. Bu test, bağışıklık sisteminin HIV' e karşı antikor üretimi olup olmadığına bakar. Bağışıklık sisteminin, HIV tanımlayacak kadar antikor üretmesi ve bunun testte ortaya çıkması, üç ay kadar bir süre alır. Bu zaman süresi, pencere süresi veya serodönüşüm süresi olarak adlandırılır.

Eğer, antikor bulunursa, test sonucu, pozitif olarak değerlendirilir. Bu da, o kişi HIV-pozitif demektir. Eğer, antikor bulunmazsa, test sonucu negatif olarak değerlendirilir. Bu da, test üç aylık pencere sürenin sonunda yapıldığı sürece, o kişi HIV-negatif demektir.

Tedavi

HIV/AIDS'in tedavisinde olumlu gelişmeler vardır. HIV/AIDS, günümüz itibarıyla antiretroviral ilaçlar ile kontrol altında tutulabilmektedir. Bu ilaçlar, günde en az bir adet ya da farklı ilaç kombinasyonları ile kullanılabilmektedir. Ancak HIV/AIDS, doktor kontrolünde ve kesintisiz antiviral tedavi ile kontrol edilebilmektedir. Bu şekilde HIV pozitif kişilerin kaliteli ve uzun bir yaşam sürdürebilmeleri sağlanmaktadır. Uzun yıllardır aşı bulma çalışmaları sürmesine rağmen henüz olumlu bir sonuç elde edilememiştir. Çalışmalar ise farklı ülkelerde DSÖ(Dünya Sağlık Örgütü) desteği ile sürdürülmektedir.

Korunma

Spermdeki ve vajina salgısındaki HIV, dış ortamda birkaç saatte, kuru ortamda ise yarım saatte ölür. HIV kurumuş kanda da kısa zamanda ölür.

Hastanın ya da seropozitif kan, sperm veya vajina salgısının bulaştığı eşyadaki HIV'in öldürülmesi:

Eşyayı birkaç dakika kaynatarak ya da 60 C°'de 30 dakika ısıtarak virus öldürülür. Sulandırılmış çamaşır suyu temas ettiği HIV'i 10 dakika içinde öldürür. Sodyumhipoklorid, çamaşır suyunda bulunan etkili maddedir, içinde klor vardır. Çamaşır suyu şişesinin üzerindeki tarifeye göre (genellikle 10 kez) sulandırılarak kullanılır. Sulandırılan çamaşır suyunda klor kokusu bulunmalıdır. Çamaşır suyu kullanılacağı zaman sulandırılmalıdır, durmakla bozulur. Çamaşır suyu madensel eşyaya zarar verir.

Ultraviyole ile ışınlama (mavi ışık) HIV'in yok edilmesi için önerilmeyen bir yöntemdir. Ultraviyole ışını doğrudan temas ettiği yüzeydeki mikropları öldürür. Cismin altında kalan mikropları öldürmez.

Deri HIV'den nasıl arındırılır?

Su ve sabunla iyice yıkama ile (en az 15 saniye) bütün mikroplar gibi HIV de deriden uzaklaştırılabilir. Yıkandıktan sonra derinin alkol ile temizlenmesi uygun olabilir. Yaralanma durumunda yara yeri, önce sabun ve su ile iyice yıkanmalı, ardından tentürdiyot veya betadin gibi bir antiseptik ile temizlenmelidir.

Ortaya Çıkışı

AIDS hastalığının Afrika'da maymunlardan insanlara geçtiği düşünülüyor. Bu virüsün orta Afrika'da şempanze avlayan insanlara bu esnada aldıkları yaralar vasıtasıyla veya sonrasında şempanze etiyle temas ettiklerinde geçmiş olabileceği iddia edilmekte.[12]

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

Öze
  1. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2020. 
  2. ^ http://www.health.state.ny.us/diseases/aids/facts/questions/docs/100questions.pdf 4 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. p;18
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 21 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2006. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mart 2009. 
  5. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2006. 
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 3 Mart 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2006. 
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 7 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2006. 
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Nisan 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2006. 
  9. ^ "Arşivlenmiş kopya". 10 Eylül 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2006. 
  10. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Aralık 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2006. 
  11. ^ Reduction of Diagnostic Window by New Fourth-Generation Human Immunodeficiency Virus Screening Assays" (Journal of Clinical Microbiology, Aug 1998, s. 2235-2239
  12. ^ "http://www.radikal.com.tr/saglik/aids_30_yasinda-1051722". 18 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Şubat 2015.  |başlık= dış bağlantı (yardım)


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

<span class="mw-page-title-main">Grip</span> Yorgunluk, kırıklık, kas ağrıları, ateş vb. belirtileri olan, bulaşıcı, salgın hastalık

Grip, influenza veya enflüanza, viral bir hastalıktır. Sağlıklı insanlarda ortalama bir haftada geçmesine rağmen; vücut direncini düşüren kronik hastalığı olan kişilerde ve yaşlılarda pnömoni (zatürre), meningoensefalit, myokardit gibi ölümle sonuçlanabilecek hastalıklara yol açabilir. Bu tür risk grubundaki kişilere "yüksek risk grubundaki kişiler" denir.

<span class="mw-page-title-main">Makrofaj</span> Beyaz kan hücresi türü

Makrofajlar dokularda bulunan patojenlerin, ölü gözelerin (hücrelerin), hücresel kalıntıların ve vücuttaki yabancı maddelerin yutulmasından sorumlu hücrelerdir. Makrofajlar doğuştan bağışıklık sisteminin bir bölümüdürler.

Seronegatif, serumda romotoid faktör testinin negatif olduğu romatizmal olmayan enflamatuvar eklem rahatsızlıklarını tanımlar.

Kedilerin enfeksiyöz peritonitisi,, kedilerin bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalıktır. Kedi koronavirüsünün mutasyon geçirmesi ile meydana gelir. Korona virüsünün mutasyon geçirmiş hali olan FIP virüsü, FIP hastalığına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Virüs</span> canlı ve ya cansız arası mikroskobik enfeksiyon etkeni

Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler; hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit B virüsü</span> Hepatit B virüsünün karaciğerde iltihaplanmaya yol açtığı hastalık

Hepatit B virüsü, halk arasında sarılık olarak bilinen Hepatite yani "karaciğer iltihaplanması"na neden olan bir virüstür. "HBV" olarak kısaltılmaktadır. HBV; 40-45 nm boyutlarında olan bir virüstür. Genetik materyali çift DNA içerir. Virüs oldukça bulaşıcıdır.

Pcr24 antijen, HIV virüsü enfekte tanısında kullanılan bir metottur. HIV virüsü ile enfekte olmuş bir insanda 10 saat ile 15 gün arasında yapılan testlerde %90 oranında doğru sonuç vermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Domuz gribi</span> Bir virüsün sebep olduğu, solunum yolları enfeksiyonu ile meydana çıkan, bazen öldürücü olan hastalık

Domuz gribi, Orthomyxoviridae ailesinden, herhangi bir virüs tarafından oluşmuştur. Domuzlarda oluşan virüse çok benzediği için adına Domuz Gribi denmektedir. Hastalık tıp alanında İngilizce swine influenza virus kelimelerinin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle kısaca SIV olarak adlandırılır. Bilinen tüm SIV tipleri ya Influenzavirus A (çoğunlukla) ya da Influenzavirus C (ender) tipindedir. Aşısı bulunmaktadır. 2009 salgınına neden olan virüs, influenza A virüsünün alt türlerinden biri olan H1N1'dir.

<span class="mw-page-title-main">HIV testi</span>

HIV testi, 'Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu'na (AIDS) yol açan 'İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü'nün (HIV) kan, tükürük ya da idrarda tespit edilmesinde kullanılır. Bu testler antikor, antijen veya RNA temelli yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Bulaş</span>

Biyoloji ve tıpta bulaş, bir bulaşıcı hastalığın enfekte konakçıdan, doğal konaklardan, vektörlerden veya portörlerden başka canlılara geçmesine denir. Hastalık bulaştıran canlı bazı durumlarda hasta olmayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kuzey Makedonya'da COVID-19 pandemisi</span> COVID-19 pandemi maddesi

COVID-19 pandemisi'nin Şubat 2020'de Kuzey Makedonya'ya ulaştığı doğrulandı. Ülkedeki ilk bulaşma, esas olarak İtalya'da 2020 koronavirüs pandemisi'yle ilişkiliydi. Çünkü Kuzey Makedonya'dan İtalya'ya yaklaşık 70.000 kişi gitti ve birçoğu virüsü beraberinde getirerek Kuzey Makedonya'ya geri döndü.

<span class="mw-page-title-main">Güvenli seks</span> CYBE kapmanın risklerini düşürme yolları

Güvenli seks, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların (CYBE), özellikle HIV'in bulaşma veya kapma riskini azaltmak için çeşitli yöntemler veya gereçleri kullanan cinsel aktivitedir. "Güvenli seks", güvenli seks uygulamalarından bazılarının CYBE risklerini tamamen ortadan kaldırmadığını göstermek için bazen daha güvenli seks veya korunmalı seks olarak da adlandırılır. Aynı zamanda, gebeliği önlemeyi amaçlayan ve bazen CYBE risklerini azaltabilen veya ve azaltamayan yöntemleri tanımlamak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit B</span> İnsan viral enfeksiyonu

Hepatit B hastalığı (sarılık), karaciğeri etkileyen hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır ve bir tür viral hepatittir. Hem akut hem de kronik enfeksiyona neden olabilir. Virüs bulaştıktan sonra hastalık bulgularını yaratması, sonrasında iyileşmesi ve virüse ait vücutta bir iz kalmaması akut enfeksiyon iken, virüsün karaciğer hücrelerine yerleşerek orada uzun süreli bulunması ve çoğalması ise kronik enfeksiyondur.

Scrapie koyun ve keçilerin sinir sistemlerini etkileyen ölümcül, dejeneratif bir hastalıktır. Birkaç bulaşıcı spongiform ensefalopatiden (TSE) biridir ve bu nedenle priondan kaynaklandığı düşünülmektedir. Scrapie en az 1732'den beri biliniyor ve insanlara bulaşabilir görünmüyor.

<span class="mw-page-title-main">Lesotho'da sağlık</span>

Lesotho'da doğumda ortalama yaşam beklentisi 53,7 yıldır (2018). 2005 yılında ortalama yaşam süresi 42,5 idi ve son 13 yılda 11 yıllık artış sağladı. Lesotho'nun 2018 insani gelişme endeksi değeri 0,518'dir - bu da ülkeyi düşük insani gelişme kategorisine sokar - bu Lesotho'yu 189 ülke ve bölge arasından 164'üncü sırada konumlandırır.

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS inkarcılığı</span>

HIV/AIDS inkârcılığı, kesin kanıtlara rağmen insan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV) ve yol açtığı edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromu (AIDS) hakkındaki bilgileri yadsımaktır. Kimileri HIV'in varlığına karşı çıkarken kimileri virüsün AIDS'e yol açmayan zarasız bir virüs olduğunu savunur. AIDS'i gerçek bir hastalık olanlar kabul edenler dahi bunun cinsel ilişkinin yanında malnütrisyon, yetersiz sanitasyon ve hemofiliye bağlar.

<span class="mw-page-title-main">Enfeksiyöz mononükleoz</span>

Glandüler ateş olarak da bilinen enfeksiyöz mononükleoz, genellikle Epstein-Barr virüsünün (EBV) neden olduğu bir enfeksiyondur. Çoğu insan, hastalık çok az semptom gösterdiğinde veya hiç semptom göstermediğinde, çocukken virüs tarafından enfekte olur. Genç erişkinlerde hastalık genellikle ateş, boğaz ağrısı, boyundaki lenf düğümlerinde büyüme ve yorgunluk ile sonuçlanır. Çoğu insan iki ila dört hafta içinde iyileşir; ancak, yorgun hissetmek aylarca sürebilir. Karaciğer veya dalak da şişebilir ve vakaların yüzde birinden daha azında dalak yırtılması meydana gelebilir.

<i>Kedi immün yetmezlik virüsü</i>

Kedi immün yetmezlik virüsü (FIV) dünya'da kedileri etkileyen bir Lentivirüs 'tür ve kedigillerin %2,5 ila %4,4'üne bulaşır. FIV, diğer iki kedi retrovirüsünden, kedi lösemi virüsünden (FeLV) ve kedi köpüklü virüsten (FFV) taksonomik olarak farklıdır ve insan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV) ile daha yakından ilişkilidir. FIV içinde, viral zarf (env) veya polimeraz (pol) için kodlama yapan nükleotid dizi farklılıklarına dayalı olarak beş alt tip tanımlanmıştır. FIV, AIDS benzeri bir sendroma neden olan tek primat olmayan lentivirüstür, ancak FIV, hastalığın taşıyıcıları ve aktarıcıları olarak uzun yıllar nispeten sağlıklı yaşayabildikleri için kediler için genellikle ölümcül değildir. Etkinliği belirsizliğini korusa da bir aşısı vardır. Kediler aşılamadan sonra FIV antikorları için pozitif test yapacaktır.

Tıpta, belirli bir hastalığı tespit etmek için tasarlanmış bir test için pencere dönemi, ilk enfeksiyon ile testin bu enfeksiyonu güvenilir bir şekilde tespit edebildiği an arasındaki süredir. Antikora dayalı testte, pencere periyodu serokonversiyon için geçen süreye bağlıdır.