İçeriğe atla

Hüsrev ü Şirin (Şeyhî)

II. Hüsrev'in Şirin'i ilk görüşü. Bu Fars edebiyatında ünlü bir andır.

Hüsrev ü Şirin, şair Şeyhî tarafından, Genceli Nizami'nin aynı adlı eserini Türkçeye naklederek mesnevi nazım şekli ile kaleme alınmış edebiyat yapıtı.

Sasani hükümdarlarından Hürmüz'ün oğlu Hüsrev-i Perviz, Azerbaycan'da Berde kentinin prensesi olan Şirin ve Ferhat arasında geçen olayları konu edinmiştir. Bu ünlü tema, İran ve Türk edebiyatlarında mesnevilerde işlenen klasik bir aşk macerasıdır; çoğu zaman Hüsrev ü Şirin ismiyle, bazen de Ferhad ü Şirin ismiyle birçok ünlü edebiyatçı tarafından tekrar kaleme alınmış ve Türk halk edebiyatında Ferhat ile Şirin öyküsüne dönüşmüştür.

Şeyhi, bu önemli eserinin yaklaşık 2000 beyitten oluşan baş kısmını Nizamî'nin aynı isimli Acemce eserinden değiştirerek tercüme etmiş, kalan bölümünü ise kendisi yazmıştır.[1] Eser, konu ve olayların sıralanışı bakımından Nizamî'nin eseri ile tam bir uygunluk gösterir ancak birebir tercüme değildir. Birçok beyit, fikir olarak Nizami'ninki ile aynı olmakla birlikte, ifade edilişleri atasözleri ve Türk edebiyatına özgü teşbihler iledir. Özellikle hikâye ediş ve tasvirlerde Şeyhî kendi kişiliğini yansıtmıştır.[2] Eser, Anadolu sahasında yazılan Hüsrev ve Şirin versiyonlarının en başarılı örneği kabul edilir.[3] Aruz vezninin “mefâîlün mefâîlün feûlün” kalıbıyla yazılmış 6944 beyitten oluşur.

Şeyhi bu eseri II. Murad'ın Osmanlı tahtına çıktığı sırada yazılmaya başlamış ve ona ithaf etmiştir. 1421-1430 yılları arasında Kütahya'da ya da Edirne'de II. Murad'ın sarayında yazılmış olması muhtemeldir. Şair, eseri bitiremeden ölmüş ve onu Rumî adlı bir şair tamamlamıştır. Rumî'nin, Şeyhî'nin kız kardeşinin oğlu Cemâlî Germiyanî olduğu düşünülür[4]

Bölümleri

Hüsrev ü Şirin'de asıl öyküeden önce on üç manzumeden oluşan 775 beyitlik bir giriş bölümü vardır. Hikâye kısmı ise on bölümden oluşur. Her bölüm, şairin kendisine veya kalemine hitap eden 15 beyitlik bir giriş ile konuya başlar. Her bölümün kendi içinde de fasıllar vardır. Eser, toplam 105 fasıldan oluşur.[2]

Konusu

Perhad'ın Şirin'i ve atını taşıması

Madayin Hükümdarı Hürmüz, çocuğunun olmasını çok istemektedir. Sonunda oğlu olur, ona Hüsrev Perviz adını verir. On üç yaşına geldiğinde Hüsrev bir gece rüyasında dedesini görür. Dedesi ona Allah tarafından kendisine bahşedilecek dört güzel şey olduğu haberini verir. Bunlar "Şebdiz" isimli at, "Barbed" isimli müzisyen, bir taht ve güzel bir sevgilidir. Hüsrev bu vaatlerin gerçekleşeceğine yürekten inanır.

Hüsrev, Ermen Melikesi Mihin Banu ile Mihin Banu'nun yeğeni güzel Şirin'in hikâyesini duyunca Şirin'e aşık olur ve onu istemek üzere adamlarından Şavur'u Şirin'in yaşadığı Ermen'e gönderir. Şavur, Şirin'e Hüsrev'in resmini gönderince Şirin de Hüsrev'e aşık olur, Şebdiz adlı atına binip Hüsrev'i aramaya çıkar. Hüsrev sevgilisinden haber beklerken düşmanları, onun babasının tahtına göz diktiği söylentisini yayarlar. Hürmüz oğlunu zindana attırmak ister. Bunun üzerine Hüsrev, sevgilisinin memleketi Ermen'e doğru yola çıkar. Şirin ile Hüsrev bir pınar başında karşılaşır ama birbirlerini tanımaz ve yollarına devam ederler. Şirin, Hüsrev'in kasrına gelip onun ayrıldığını öğrenince orada beklemeye karar verir. Medayin'de kendisi için bir kasır yaptırır. Hüsrev'i beklerken avla ve eğlencelerle meşgul olur. Hüsrev ise Ermen ülkesine varmıştır. Mihin Banu onu içki alemleriyle oyalar.

Hüsrev, ülkesinde isyan olduğu ve tahtın kendisine kaldığı haberini alınca ülkesine döner. Fakat asi kumandan ile yaptığı mücadelede yenilir ve Ermen'e döner. Şavur ile birlikte Ermen'e dönmekte olan Şirin ile karşılaşır. Hüsrev, Şirin ile evlenmek istese de Şirin Hüsrev'e önce tahtını yabancı ellerden kurtarması gerektiğini söyler. Bunun üzerine Hüsrev, Rum kayserinden destek alarak tahtını kurtarmaya çalışır. Rum kayseri, ona bir ordu verir ve kızı Meryem ile evlendirir. Hüsrev, tahtını ele geçirir.

Şirin de bu arada Mihin Banu'nun ölümü ile Ermen tahtına çıkar. Fakat Hüsrev'in aşkını unutamamıştır ve tahtı bırakarak Medayin'de daha önce yaptırdığı saraya yerleşir. Sarayda taze süt bulamayınca taze süt içmeye alışık olduğundan Şavur'dan bir çözüm bulmasını ister. Şavur, saraya otlaktan taze süt getirmek için bir su yolu yaptırmak üzere Perhad adında bir mimar-mühendis bulur. Perhad kısa zaman içinde hem bir su yolu hem de kasrın önüne bir havuz ve çeşme yapar. Şirin, onu mal ve para ile ödüllendirir ama gördüğü andan itibaren Şirin'e aşık olan Perhad, paraları bırakıp çöllere düşer.

Hüsrev, Meryem ile evli olmasına rağmen Şirin'i unutamamıştır. Perhad'ın Şirin'e aşkını işitince kıskanır. Ferhad'ı oyalamak için bir yol bulur: Ona, Bisütun adlı dağı yarıp bir tünel açmasını, eğer bu zor görevi başarırsa Şirin'e kavuşabileceğini söyler. Perhad, sarp ve kayalık dağı yarmayı başarırsa Hüsrev'in Şirin'den vaz geçmesi şartıyla bunu kabul eder. Yapılacak iş çok güç olsa da Perhad aşkının gücüyle dağı yarmaya başlar.

Onu görmeye gelen Şirin'i yanında gördüğü zaman Perhad kendinden geçer. Şirin bir kadeh gül suyu vererek Perhad'ı ayıltır. Dağdan inerken atının ayağı sakatlanan Şirin'i Perhad atı ile beraber i sırtına alıp kasra kadar götürdükten sonra dağa çalışmaya döner. Hüsrev, bu olanları duyunca Perhad'ın hızını kesrnek için ona Şirin'in öldüğü haberini yollar. Bu yalana inanan Perhad kendini dağdan atar. Onun intiharından kısa süre sonra Meryem de ölür.

Perhad'ın ölümü ile Hüsrev ile Şirin birbirine kavuşur. Hüsrev'in rüyada gördüklerinin tamamı gerçekleşmiştir. Öykünün sonunda yaşlanmaya başlayan Hüsrev, yardımcısı Büzürgümid'i çağırarak ondan devran işinden haber vermesini ister. Büzürgümid ona Hakk'ı, ilk yaratılan şeyi, akıl ve nefsi, felekleri, nebat ve hayvanların meydana gelişini ve türlerini anlatır. Eser, bu konuşmayla son bulur.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Abdullah, Fevziye (1950). "NİZAMÎ - ŞEYHÎ HUSREV-Ü ŞÎRÎN MUKAYESESİ". 23 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ a b Özkan, Mustafa (2000). "Şeyhi'nin Hüsrev ü Şirin'i ve Rumi'nin Şirin ü Perviz'i". İlmî Araştırmalar : Dil, Edebiyat, Tarih İncelemeleri,. 18 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ Çulhaoğlu, Gülşen (2002). "Şeyhi'nin Hüsrev ü Şirin Mesnevisindeki Aşk İlişkileri" (PDF). Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi. 24 Kasım 2005 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  4. ^ İsmail H. Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 228

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Hamdi Tanpınar</span> Türk şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi, siyasetçii

Ahmet Hamdi Tanpınar ; Türk şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi, siyasetçi ve akademisyendir.

Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.

Şeyhî, Kütahya doğumlu 15. asır Türk divan şairi ve tabip.

Aruz ölçüsü ya da aruz vezni, Arap edebiyatından doğarak İslamî edebiyatalara da yayılmış bir nazım sistemi; nazımda uzun veya kısa, kapalı ya da açık hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı ölçüdür.

<span class="mw-page-title-main">Eşrefoğlu Rûmî</span>

Eşrefoğlu Abdullah Rûmî, Türk şair, mutasavvıf. Eşref-i Rûmî veya Eşrefoğlu Rûmî olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">Yunus Emre</span> Türk şair ve mutasavvıf (1240–1320)

Yunus Emre (1240-1320), Anadolu sahasında yetişmiş Türk şair ve mutasavvıf. 13. yüzyılın son yarısı ve 14. yüzyılın başlarında yaşamış Türkmen bir derviş olan Yunus Emre, Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsüdür. Tarihî şahsiyeti hakkındaki bilgiler yetersiz, hatta birbirini yalanlayıcı nitelikte olmakla birlikte biraz da menkıbelere karışmıştır. Yunus Emre hakkında biyografik bilgi veren velayetnameler ile manzum şiirler dışında temel kaynak bulunmamaktadır.

İskendernâme, 14. yüzyılda Ahmedî tarafından yazılan mesnevi tarzında manzum bir Türkçe eserdir.

<span class="mw-page-title-main">Namık Kemal</span> Osmanlı yazar ve gazeteci

Namık Kemal, Türk milliyetçiliğine esin kaynağı olmuş, Genç Osmanlı hareketine bağlı yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir.

<span class="mw-page-title-main">Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî</span> Türk tasavvuf âlimi ve şair (1207–1273)

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Celâleddin Muhammed Rumi, ayrıca Celaleddin Muhammed Belhî veya yaygın adlarıyla Mevlânâ veya Rumi, 13. yüzyılda Anadolu'da yaşamış bir Fars tasavvufçu, ilahiyatçı ve Sufi bir mistik şairdir. Mevlana'nın etkisi ulusal sınırları ve etnik ayrımları aşar: onun manevi mirası son yedi yüzyıldır İranlılar, Tacikler, Türkler, Yunanlar, Peştunlar, Orta Asya ve Hint Yarımadası Müslümanları tarafından büyük ölçüde takdir edilmektedir. Şiirleri dünya dillerinin çoğuna geniş çapta çevrilmiş ve çeşitli biçimlere aktarılmıştır. Mevlana, Amerika Birleşik Devletleri'nde "en popüler şair" ve "en çok satan şair" olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ali Şîr Nevaî</span> 15. yüzyıl Özbek şairi şiirleri

Nizamüddin Ali Şîr Nevaî veya yaygın adıyla Ali Şîr Nevaî, 15. yüzyıl Türk şairi.

<span class="mw-page-title-main">Sasani İmparatorluğu</span> İslamın gelişinden önceki son Fars imparatorluğu, dördüncü büyük İran hanedanı (224–651)

Sasani İmparatorluğu, dördüncü büyük İran Hanedanı ve ikinci Pers İmparatorluğu'nun adıdır. Sasani İmparatorluğu, son Arşaklı hanedanı (Partlar) kralı IV. Artabanus'u yenmesinin ardından I. Ardeşir tarafından kurulmuş, son Sasani hükümdarı Şehinşah III. Yezdigirt'in (632-651), erken Halifelik'le yani ilk İslam Devleti ile girdiği 14 senelik mücadeleyi kaybetmesiyle sona ermiştir. İmparatorluğun sınırları bugünkü İran, Irak, Azerbaycan, Ermenistan, Afganistan, Türkiye'nin doğu bölgesi, Suriye'nin bir kısmı, Pakistan, Kafkaslar, Orta Asya ve Arabistan'ın bir kısmını kapsıyordu. II. Hüsrev'in hükümdarlığı (590-628) sırasında Mısır, Ürdün, Filistin ve Lübnan da kısa süreli olarak imparatorluğa dahil oldu. Sasaniler, imparatorluklarını 'İranşehr' ايرانشهر (Iranshæhr) 'İranlıların (Aryanların) memleketi' diye adlandırırlardı.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Babür</span> Babür İmparatorluğunun kurucusu ve ilk hükümdarı

Babür ve Bebür veya tam adıyla Zahîreddîn Muhammed Bâbur Türk lider, Babür İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı. Soyu, baba tarafından Timur anne tarafından Cengiz Han'a dayanan Babür Şah, 1519'dan itibaren Hindistan'a düzenlediği seferler sonunda bütün Kuzey Hindistan'ı kontrol altına alıp 1526'da Delhi Sultanlığı'na son vererek günümüzdeki Afganistan, Pakistan ve Hindistan'ın kuzeyini kapsayan topraklar üzerinde Babür İmparatorluğu'nu kurdu.

<span class="mw-page-title-main">II. Hüsrev</span> 590–628 yılları arasındaki Pers Sasani şahı

II. Hüsrev, ayrıca Hüsrev Perviz, bir yıl kesinti hariç 590'dan 628'e kadar hüküm süren İran'ın son büyük Sasani kralı (şah) olarak kabul edilir.

Harnâme, divan edebiyatı şairi Şeyhî tarafından kaleme alınmış mesnevi. 126 beyitten oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ferhat ile Şirin</span>

Ferhat ile Şirin, klasik Türk edebiyatında ve Türk halk edebiyatında işlenen bir klasik aşk macerasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Nizâmî-i Gencevî</span> Fars edebiyatında hamse türünün kurucusu şair

Nizâmî-i Gencevî, Fars edebiyatında hamse türünün kurucusu şair.

<i>Hüsrev ve Şirin</i>

Hüsrev ve Şirin, İran ve Türk edebiyatlarında mesnevilerde işlenen klasik bir aşk macerası.

<span class="mw-page-title-main">Şirin</span> II. Hüsrevin karısı

Şirin Sasani Kralların kralı (şahinşah) II. Hüsrev'in Hristiyan karısıdır. Hüsrev'in babası IV. Hürmüz'ün ölümünden sonraki devrimde, General Behrâm-ı Çûbîn, Pers imparatorluğu üzerinde iktidarı ele geçirdi. Şirin, Hüsrev ile birlikte Suriye'ye kaçtı ve burada Bizans imparatoru Mauricius'un koruması altında yaşadılar. 591'de Hüsrev, imparatorluğun kontrolünü ele geçirmek için İran'a döndü ve Şirin, kraliçe oldu. Yeni nüfuzunu İran'daki Hristiyan azınlığı desteklemek için kullandı, ancak siyasi durum bunu gizlice yapmasını gerektiriyordu. Başlangıçta Nestûrîler olarak adlandırılan Doğu Kilisesi'ne bağlıydı, ancak daha sonra günümüzde Süryani Ortodoks Kilisesi olarak bilinen Miafizit Antakya kilisesine katıldı. 602-628 Bizans-Sasani Savaşı'nın ortasında 614'te Kudüs'ün fethinden sonra, Persler İsa'nın Gerçek Haç'ını ele geçirdiler ve onu Şirin'in sarayında haçı aldığı başkentleri Tizpon'a getirdiler.

Fedai Tebrizi - 16. yüzyılda yaşamış Azerbaycanlı şair. Muhtemelen şair Tebriz'de doğmuştur. Ancak eserlerinde aynı zamanda Şirvan'a olan sevgisi de yansıtılmıştır. Fakat edebiyatçılar şairin Tebriz'de doğmuş olmasını kabul ederler. Şairin ne zaman doğduğu, öldüğü ve ölüm yeri bilinmemektedir. Mevcut edebi kaynaklarda, gençlik yıllarından itibaren şiir yazdığı, Fars ve Türk dillerinde yüksek seviyeli eserleriyle döneminin en yetenekli şairlerinden biri olduğu belirtilmektedir. Azerbaycan edebiyatında "Bahtiyarname" mesnevisiyle tanınan şairin bir de "Divan"ı olduğu bilinse de, bu eser günümüzde mevcut değildir. "Bahtiyarname" konusunun ilk defa ne zaman ve kim tarafından kaleme alındığı bilinmiyor. Ancak şu gerçek kesindir ki, ana dilinde ilk "Bahtiyarname"nin yazarı kesinlikle Fedai Tebrizi'dir. Bu eser birçok kültürel halkın diline 19. yüzyılda çevrilmiş olmasına rağmen, Azerbaycan diline daha önce 16. yüzyılda çevrilmiştir. Hem de sadece çeviri değil, tadil ve yeniden işlenme şeklinde verilmiştir. Fedai Tebrizi eserde yaşanan olayların yerini değiştirerek Azerbaycan'a getirmiştir.