Hüsn ü Aşk
Yazar | Şeyh Galip |
---|---|
Dil | Osmanlı Türkçesi |
Tür | Mesnevi |
Yayım | 1825 (özgün) 1991 (Türkçe) |
Yayımcı | Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları |
Sayfa | 352 sayfa |
Hüsn ü Aşk (günümüz Türkçesiyle Güzellik ve Aşk), Şeyh Galip tarafından yazılan mesnevi. Beyit sayısı 2.041 olan eser, aruz ölçüsünün "mef'ûlü mefâ'îlün fe'ûlün" kalıbı ile kaleme alınmıştır.
Kendisi bu eseri, 1782'de girdiği bir iddia üzerine altı ayda yazmıştır. Son dönem divan edebiyatının en önemli örneklerinden biri olmasının yanı sıra, tasavvufi alt yapısı ve sembolizmi ile genel olarak edebiyat ve spiritualizm açısından çok önemli bir eserdir. Eserin kahramanları, Hüsn (Güzellik) ve güzelliğe yönelişin sonucu olan Aşk'tır. Eserin her bir satırında kişi isimlerinden yer isimlerine ve benzetmelere kadar tasavvufi simgeler bulunur. Sebk-i Hindî (Hint üslubu) ile kaleme alınmıştır.
Eserin konusu
Hüsn ü Aşk, kurgusal anlamda Hüsn (Güzellik) isminde bir kız ile Aşk isminde bir erkeğin aşkını anlatan, tasavvufi bir tema ve temele sahip bir mesnevidir. Mesnevide anlatılan hikâye şöyledir:
Sevgioğulları (Benî Mahabbet) isimli bir Arap kabilesi vardır. Bir gece bu kabilede bir kız, bir de erkek çocuk doğar. Erkeğe Aşk kıza Hüsn ismini verirler, bu ikisini birbirlerine nişanlarlar. Öğrenim zamanları gelince ikisi de edep okuluna giderler, bu okulda Mollâ-yı Cünun isimli büyük bir hoca vardır. Bu sıralarda Hüsn, Aşk'a âşık olur. İkisi zaman zaman mânâ gezinti yerine gitmekte gezinmekte, sohbet etmektedirler. Bu gezinti yerinde Suhan isimli bir mihmandar (misafir ağırlayan kişi) vardır ki bu kişi her şeyi bilen çok büyük bir insandır. Fakat Hayret isimli kudretli bir kişi Hüsn ile Aşk'ın görüşmesine mâni olur. Bir süre Suhan yoluyla mektuplaşırlar. Aşk'ın Gayret adında bir lalası vardır ve sonunda ikisi Aşk'ın gidip Hüsn'ü kabile büyüklerinden istemesi konusunda anlaşırlar. Kabile büyükleri ise Aşk'ın bu arzusuyla alay eder ve eğer Hüsn'e kavuşmak istiyorsa Kalp ülkesine gidip Kimyâ'yı alıp gelmesi gerektiğini söylerler. Yolun ne denli zorlu ve korkunç olduğunu da anlatırlar. Aşk; yolda dev, cin ve cadılarla karşılaşacak, ateşten bir denizden geçmek zorunda kalacaktır. Aşk ile Gayret, Kalb ülkesine yola koyulurlar ve başlarından birçok badire geçer. Her badirede onları Suhan kurtarır. Mutlu sonla biten hikâyede işin sonunda Aşk'ın Hüsn'ü kendinden ayrı sanmasının onu yanlış yollara düşüren şey olduğunu; aslında Aşk'ın Hüsn, Hüsn'ün de Aşk olduğunu, birlikte ikiliğin var olmayacağını aslın birlik (teklik) olduğu mesajı ile karşılaşılır.
Kahraman ve yerlerin isimlerinden hikâyenin sonucuna kadar neredeyse her unsur tasavvufi bir anlam taşımaktadır [Örneğin Hüsn ile Aşk seven ve sevileni yani hüsn-i mutlak (Allah) ile dervişi; edep, dergâhı; Munlâ-yı Cünun, mürşidi; Kalp şehri, Allah'ın tahtı olan gönlü ve oraya yapılan seferin, çile dolu sevgi mücadelesinin simgeleridir.]. Bu nedenle Hüsn ü Aşk, tasavvuf edebiyatı açısından çok önemli bir eserdir.[1]
Kaynakça
- ^ Şeyh Galip Divanı'ndan Seçmeler - Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi, İslâm Klasikleri, 2001.