
I. Süleyman, Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 89. İslam halifesidir. Batı'da Muhteşem Süleyman, Doğu'da ise adaletli yönetimine atfen Kanûnî Sultan Süleyman olarak da bilinmektedir. 1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan ve 13 kez sefere çıkan I. Süleyman, saltanatının toplam 10 yıl 1 ayını seferlerde geçirmiştir. Süleyman böylece imparatorluğun hem en uzun süre hüküm süren hem en çok sefere çıkan hem de en uzun süre sefer yapan Osmanlı Sultanı olmuştur.

Sokollu veya Sokullu Mehmed Paşa, I. Süleyman döneminde Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryalığı ve yine I. Süleyman, II. Selim ve III. Murad dönemlerinde 14 yıl Osmanlı Devleti'nin sadrazamlığını yapmış Osmanlı devlet adamıdır. I. Süleyman'ın son sadrazamı olmuştur. Hem Osmanlı İmparatorluğu'nun zirvede bulunduğu dönemi simgelemesi itibarıyla hem de icraatları, projeleri ve kişiliği sayesinde en önemli Osmanlı sadrazamlarından biri kabul edilir. II. Selim'in damadı ve Esmehan Sultan'ın eşidir.

III. Selim, divan edebiyatındaki mahlasıyla İlhami, 28. Osmanlı padişahı ve 107. İslam halifesidir.

II. Selim, Sarı Selim veya Sarhoş Selim, 11. Osmanlı padişahı ve 90. İslâm halîfesidir. Kânûnî Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın oğludur. Kardeşi Bayezid’e karşı Konya’da yapılan ve tarihte Konya Şehzâdeler Muharebesi olarak yer edinen savaşı kazanarak, babasının desteğini aldı. Babasının ölümü üzerine, hayattaki tek oğlu olarak 24 Eylül 1566 tarihinde on birinci padişah olarak tahta geçti. Padişahlığı sırasındaki ilk sefer batı yönlü yapıldı. Ülke sınırları Orta Avrupa’ya kadar genişledi. Kıbrıs, Tunus, Yemen ve Fas kayıtsız şartsız teslim olanlar arasındaydı. Ülkesinin denizlerde de egemenliğini genişleterek, deniz egemenliğine önem verdi.

III. Murad, divan edebiyatındaki mahlasıyla Muradi, 12. Osmanlı padişahı ve 91. İslam halifesi. Saltanatı sırasında Osmanlı İmparatorluğu en geniş sınırlara ulaşmasına rağmen, devletteki yozlaşma yine saltanatı sırasında başlamıştır. Saltanatı boyunca sefere gitmemiştir.
Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.
Osmanlılar’da resim için “nakış” ya da “tasvir” tabirleri kullanılırken minyatür sanatçıları için de ressam anlamında nakkaş ya da musavvir ismi kullanılmıştır. Minyatürler daha çok kitapları resimlemek amacıyla faaliyet gösterdiğinden resimlerin ebatları küçük tutulmuştur.
Semiz Ali Paşa, I. Süleyman saltanatı döneminde 1561-1565 yılları arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

Şemsi Ahmed Paşa ; ; Şam, Anadolu ve Rumeli beylerbeyi görevlerinde bulunmuş Osmanlı devlet adamıdır.

Muhammed Ebussuud Efendi veya Hoca Çelebi, Osmanlı şeyhülislamı. Ailesi İskilip civarındaki İmâdlı olduğu için "İmadi" olarak da anılır.
Vakanüvis, Arapça vak'a ve Farsça nuvіs kelimelerinden gelen, zuhur eden olay, hadise ve durumları yazan manasına gelen ifadedir. Bazı söylem farklılıklarında ufak değişiklikle vākayinüvis olarak da geçer. Şehnâmeci ya da şehnâmenüvis de aynı manada kullanılan bir tabirken zamanla müesseseleşmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nda devrin olaylarını yazmakla görevlendirilen resmî devlet tarihçisine vakanüvis denmiştir.

Minyatür, kendine has bir biçimi olan resim çeşididir.

Tâcü't-Tevârih ya da Hoca Tarihi, Hoca Sâdeddin Efendi'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan I. Selim'in ölümüne kadar geçen süreç içerisinde Osmanlı tarihini ele alıp yazdığı tarihi el yazması eser. Hoca Sadettin Efendi, I. Süleyman dönemini de eserine aktarmak istese de III. Murad'ın isteği üzerine çalışmasını temize çekerek 1584 yılında padişaha sunmuştur.

Siyer-i Nebi, İslam peygamberi Muhammed'in hayatını destanî bir şekilde tasvir eden bir eser olup, Kahire'de, Memlük sultanı Berkok'un bir Mevlevî dervişi Erzurumlu Yusuf'un oğlu olan Mustafa'ya yazmasını emrettiği ve 1388 yıllarında tamamlanan Türkçe bir siyer eseridir. Metin Vakıdî'nin bir Arapça çalışmasına dayanır.

Şehzade Mustafa veya Mustafa Çelebi, Kanuni Sultan Süleyman ve Mahidevran Sultan’ın oğludur. 1533'ten 1541'e kadar Manisa, 1541'den 1553'e kadar ise Amasya valisi olarak görev yapmıştır. 1553 yılında, babasının emriyle idam edilmiştir.
Şehzade Cihangir, Osmanlı Padişahı I. Süleyman'ın Hürrem Sultan'dan olan beşinci oğlu. Babası I. Süleyman, hastalığı sebebiyle Şehzade Cihangir'i sancağa çıkarmayıp yanında tutmuştur. Az sayıda sefere katılmıştır. Şehzade Cihangir ruhen, duygusal bir karakter; fiziksel olarak da zayıf bir yapıya sahip idi. Doğuştan kambur olarak dünyaya gelen Cihangir için babası Sultan Süleyman, cihanı sırtında taşıyan anlamına gelen Cihangir ismini vermiştir.

Kemalpaşazâde veya İbn-i Kemal, Osmanlı devleti şeyhülislamı ve tarihçidir.

Vankulu Mehmed Efendi, Osmanlı devleti zamanında yaşamış din alimi ve yazar.

Osmanlı minyatür sanatı Osmanlı saray kültürünü yansıtarak el yazmaları gibi lüks öğeleri süsleyen genelde Padişah ve diğer yüksek mertebelilere sunulmuş bir sanat şeklidir. Minyatür sanatı İslam dünyasında özellikle yer bulmuş bir saray sanatıdır. Yüksek gelişmişliğe ve kapsamlılığa, geç Orta Çağ'da İran, Irak, Orta Asya ve Anadolu'da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları dönemlerinde erişmiştir. Osmanlı miniyatür sanatı, hep birlikte kitap sanatı olarak anılan Hat, Nakş, Tezhip, Ebru ve Cilt gibi birbiriyle ilişkili geleneksel sanatlardan biridir.
Mustafa Nuri Paşa Osmanlı devlet adamı ve tarihçi.