İçeriğe atla

Hüccetülislam

Hüccetülislâm (Arapça: حجة الإسلام), "İslam'da otorite" veya "İslam'ın delili" anlamına gelen yüceltici bir unvan.[1]

Sünni İslam

Sünni geleneğinde bu unvan, tasavvuf ve şeriatı etkili bir şekilde bütünleştirmesinden dolayı sadece alim Gazzâlî için kullanılmıştır.[2] Bununla birlikte, terimin daha sonraki Sünni alimlere verilmesinin, Şiilerce kullanımının taklidi olarak uygulandığına dair bazı kanıtlar vardır.[1] Diyubendiler bu unvanı, liderleri Hanefi Maturidi ilahiyatçısı Muhammed Kasım Nanutavi'ye diğer dinlerin bilginleriyle yaptığı tartışmalar ve Darul Uloom Deoband'ı kurması nedeniyle verdi.

Şii İslam

Onikicilik Şia'da unvan bilginlere verilir. Başlangıçta önde gelen bilginlere bir saygı ifadesi olarak verildi, ancak unvanın şimdiki kullanımı hiyerarşik olarak ayetullahın altındaki bilginleri ifade etmek için kullanılıyor.[1] Orta dereceli din adamlarına verilen Hüccet'ül-İslam ve'l-Müslüman ("İslam'ın ve Müslümanların otoritesi") ve Hüccet'ül-İslam ("İslam'ın delili") olmak üzere iki alt sıraya bölünmüştür.

Havza öğrencileri eğitimlerine fıkıh, kelam, hadis, tefsir, felsefe ve Arap edebiyatı öğrenerek başlarlar. Bu seviyelerde ustalaştıktan sonra onlara Hüccetül-İslam unvanı verilir ve sath olarak bilinen ileri düzey ders kitaplarını ve haric olarak bilinen araştırma kurslarını çalışarak müçtehid olmaya başlayabilirler.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c Algar, Hamid (23 March 2012). "Ḥojjat-al-Eslām". Encyclopædia Iranica. XII. s. 426. 17 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İslam</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

İslam (Arapça: اَلْإِسْلَامُ, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Gazzâlî</span> Fars İslam bilgini ve polimat (y. 1058–1111)

Gazzâlî, yaygın adıyla Îmam-ı Gazzâlî, Ortaçağ Avrupası'nda Latinize edilmiş haliyle Algazelus ya da Algazel, İranlı, Sünni İslam âlimi, mutasavvıfı, müderrisidir. İslam düşünce tarihindeki en önemli ve en etkili fakih, müftü, filozof, teolog, mantıkçı ve mistiklerden birisi olarak kabul edilmektedir. XI. yüzyıl'ın müceddidi olarak nitelendirilmektedir. Gazzali'nin çalışmaları çağdaşları tarafından büyük bir önem ve övgüyle karşılanmış ve "İslam'ın delili" anlamına gelen Hüccetülislam unvanını almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sultan</span> İslam devletlerinde hükümdarlara verilen bir lakap

Sultan, tarihte pek çok farklı anlamda kullanılmış olan İslamî bir sıfattır. Sözcük olarak "güç", "otorite", "yönetici" anlamlarına gelir. Genelde bağımsızlığını ilan eden İslam hükümdarları tarafından kullanılmıştır.

7. yüzyıl, 601'den 700'e kadar sürmüş olan yüzyıldır.

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

Akîde, Akâid veya İtîkâd ; İslam'da inanç olarak bağlanmayı gerekli kıldığına inanılan inanç esaslarının bütünü olarak bilinir. Akîde kelimesi Arapça "a-k-d" (عقد) kökünden gelip, "bağ", "bağlama/bağlanma", "düğümleme/düğümlenme" ve aynı zamanda "bağlılık" ve "sözleşme" anlamlarına da gelir. Terim olarak "inanç" ve "iman" anlamında kullanılmıştır. Benzer bir ifade olan kelâm ise inançla ilgili felsefi tartışmalar için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sünnilik</span> en yaygın İslam mezhebi

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat, kısaca Ehl-i Sünnet ya da Sünnîlik, İslam dininin dünya üzerindeki iki büyük kolundan biri ve %77-80'lik bir oran ile en büyük mensubunun bulunduğu mezhepler grubudur. Zaman zaman Sünnî İslam veya Sünnî mezhebi ifadesi de kullanılır. Günümüzde Sünnîlik, kendi içerisinde günümüzde yaşayan iki akaid mezhebi, dört fıkıh mezhebini içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hilâfet</span> Muhammedin ölümünden sonra oluşturulan devlet başkanlığı makamı

Hilâfet veya halifelik, Arap coğrafyasında dünyanın diğer coğrafyalarındaki krallık, hanlık, çarlık, imparatorluk ve şahlık gibi makamlara eşdeğer olarak kurulmuş bir devlet başkanlığı makamıdır. 632'de ölen İslam peygamberi Muhammed'in kurduğu İslam Devleti'nin liderliğini sürdüren hükümdarlar; "kral", "çar" veya "imparator" gibi bir unvan olan halife unvanını kullanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dört Halife</span>

Dört Halife ya da Râşid Halifeler; Sünnilik'te Râşid halifeler, doğru yola yönlendirilen ve doğru bir model olduğu kabul edilen halifelerdir. Bazıları bu kategoriye Muhammedin torunu Hasan'ın 6 aylık hilafetini de sokarlar. İslam peygamberi Muhammed'in ölümünden sonra ümmete önderlik eden ilk dört halifedir:

<span class="mw-page-title-main">Nişabur</span>

Nişabur, İran'ın Razavi Horasan Eyaleti'nde şehir.

Usûl-i fıkıh veya fıkıh usûlü, fıkıh yani İslâm hukukunun iki dalından biridir. Fıkhın diğer dalı “fürû” olarak tanımlanır. Salt “fıkıh” denildiğinde ise kastedilen şey de fürû’dur. Fıkhın diğer dalı olan “usûl” ise usûl-ü'l-fıkh veya fıkıh usûlü olarak anılır. “Nazarî Hukuk” olarak tanımlayabileceğimiz fıkıh usûlüne bir ilim olduğunu vurgulayarak ilmu usûli'l-fıkh dendiği gibi sadece ilmu'l-usûl dendiği de olur.

<span class="mw-page-title-main">Müslüman Kardeşler</span> uluslararası Sünni İslamcı örgüt

Müslüman Kardeşler Cemiyeti ya da İhvânü'l-Müslimîn, Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslamcı hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür. Mısır'da 1928 yılında İslam alimi ve okul öğretmeni olan Hasan el-Benna tarafından pan-İslamist, şeriatçı, dinî-siyasi amaçlarla çalışan toplumsal hareket olarak kurulmuştur.

Talak erkeğin boşanma hakkı anlamında kullanılan, evliliğin veya nikâhın bitmesi anlamına gelen İslam terimi. Talak kuralları, büyük İslam ekolleri arasında farklılık gösterir. Bunlar arasında en önemli olan Sünni ve Şii Müslümanların talakları birbirinden farklıdır. Sünni uygulamasında, hiçbir tanığa gerek duyulmaksızın üç talak ile nikâhı sonlandırmak için erkeğe izin verilir. Şii ekol üç talakın İslam öncesi döneme ait bir uygulama olduğunu, İslam peygamberi Muhammed tarafından yasaklandığını, Ömer tarafından tekrar getirildiğini ve bu nedenle haram olduğunu savunur.

<span class="mw-page-title-main">Kuveyt'te din</span>

Kuveyt'te din çok büyük ölçüde İslam'dır. Nüfusun %95'i Müslümandır, geriye kalan %5 ise Hristiyanlardan, Hindulardan ve Parsilerden (Zerdüştlük) oluşur. Az sayıda Kuveytli Hristiyan ve Yahudi bulunmaktadır. Çoğu yabancı ise Hindu veya Budisttir.

Dâvet ya da dâvah Müslüman olmayan birisine İslam'ın öğretilmesi demektir. Dâvet yapan Müslüman ise ya bir din görevlisi ya da gönüllü olarak çaba sarf eden bir dâ‘î olur. Dâ‘î'nin çoğulu ise Du‘ât olarak tanımlanmaktadır.

İslami dini lider, bir cemaat, grup veya toplum içerisinde liderlik eden entelektüel, geleneksel, memuri, idari veya itikadi önder olan kişilerdir. İster Müslüman nüfus yoğunluklu ister gayrimüslim nüfus yoğunluklu olsun, Müslüman cemaatin bulunduğu ülkelerde ve toplumlarda lider olan bu kişiler, dini düzene sahip ülkelerde, laik düzene sahip Türkiye gibi ülkelerde olduğundan çok daha fazla geleneksel silsile ve düzen içerisinde bir liderlik görevi üstlenmektedirler.

<span class="mw-page-title-main">Estonya'da İslam</span>

Estonya, Avrupa'da en az Müslüman nüfusa sahip ülkelerden birisidir. Bazı kaynaklarda bu sayı daha farklı verilmekteyse de, 2024 yılı nüfus sayımına göre Estonya'da kendisini Müslüman olarak tanımlayan 10,000 kişi yaşamaktadır. Bunların çok azı ibadetlerini ifa etmektedir. Ülkede bir cami bulunmamakla birlikte, Tallinn şehrindeki Turath İslam Kültür Merkezi'nin bir bölümü Müslümanların ibadeti için ayrılmıştır.

İslam, Angola'da azınlık bir dindir. 2014 nüfus sayımına göre Angola'da 195.000 Müslüman yaşamaktadır ve bu sayı toplam nüfusun %1'i kadardır. Angola'daki çoğu Müslüman Sünnidir. Bunlar da genellikle Batı Afrika ve Orta Doğu'dan gelenlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Abdullah bin Selam</span>

Abdullah bin Selam, Yahudi alimiyken Müslüman olan sahabe. Asıl adı Husayn olup Müslüman olduktan sonra Muhammed kendisine "Abdullah" ismini vermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yemen'de İslam</span>

Yemen'de İslam, İslam peygamberi Muhammed hala hayattayken damadı Ali tarafından bölgeye tanıtıldığı için MS 630 yılına kadar uzanır. Anketlere göre Yemen'deki Müslümanların %65'ini Sünniler oluştururken, Şii kesimin genel nüfusa oranı %30'dur. Sünnilerin %65'i Şafii'dir. Sünniler ağırlıklı olarak güney ve güneydoğu Yemen'de Şiiler ise mezheplerine göre kuzey ya da kuzeybatı Yemen'de yaşamaktadır.