İçeriğe atla

Hâce Abdullah Herevî

Herat'daki türbesi
Hâce Abdullah Herevî
هواجه عبد الله الهروي
Doğum4 Mayıs 1006
Herat
Ölüm8 Mart 1089
Herat

Hâce Abdullah Herevî (4 Mayıs 1006 - 8 Mart 1089), 11.yüzyılda yaşamış sufi ve din bilgini. Ebu İsmail Abdullah ibn Ebu Mansur Muhammed, Hace Abdullah el-Ensari el-Herevi veya Heratlı Ensari adlarıyla bilinen sufi, eserleriyle kendisinden sonraki sufileri etkilemiştir.

Yaşamı

4 Mayıs 1006'da Afganistan'ın Herat kentinin eski kalesi Kuhendiz'de dünyaya geldi. Soyunun Ebu Eyyub el-Ensari'nin oğlu Met'e kadar ulaştığı söylenir. Met 652 yılında Ahnef b. Kays kumandasında Horasan'a yapılan bir sefere katılmış ve Herat'a yerleşmişti. Babası Ebu Mansur pazarcıydı. Belh şehrine giden Ebu Mansur orada Cüneyd-i Bağdadi'nin tasavvuf anlayışına bağlı bir sufi olan Şerif Hamza Akîlî'nin meclislerine katıldı. Bu sufilerin canlılara eziyet etmemek için azami özen gösterdikleri hatta üzerlerine konan sinekleri dahi kovmadıkları, akrep ve yılan türü hayvanlara dokunmadıkları aktarılır.

İlk dini bilgilerini babasından öğrenen Heratlı Ensari, Malini Medresesi'nde öğrenimine devam etti. Dokuz yaşında hadis ilminden ders görüp hadis yazmaya başladı. On dört yaşında vaaz verecek kadar dini bilgiye ulaştı. Herat'ta Şeyh Amû'dan ilk tasavvufi eğitimini aldı. Dönemin meşhur sufilerinden Ebu Said-i Ebu'l-Hayr ile de görüşmüş ancak kendisinin "tasavvuf yolunda mürşidim" dediği şeyhi Ebu'l-Hasan el-Harakanî olmuştur. Hem Ebu'l-Hayr ham de Harakanî'nin de etkisiyle coşku ve cezbeye dayalı tasavvuf anlayışını benimsedi, onlar gibi şiirler yazdı, sema yaptı. Hayatının ileriki yıllarında ağır bir hastalık geçirmiş ve bunun sonucunda görme duygusunu yitirmiş ancak talebelerinin yardımıyla da eser telif etmeye devam etmiştir. 8 Mart 1089 tarihinde 82 yaşında vefat etti. Türbesi Selçuklular zamanında inşa edilmiş, Gurlular döneminde Sultan Gıyaseddin Muhammed devrinde de Emir İzzeddin tarafından türbenin yanına bir medrese yaptırılmıştır.

Soyu ve Firangi Mahal Okulu

Hace Abdullah el-Ensari'nin torunları Hindistan'a göçmüş ve İslam düşüncesi, eğitiminin orada yayılmasını önemli rol üstlenmişlerdir. Soyundan gelen en ünlü kişi "Kutb-ül Alam" lakabıyla tanınan Shaikh Khawaja Alauddin Ansari Mahdum Nizamuddin Ansari ve Kutb Şahid Molla Kutbuddin Ansari bunlardan birkaçıdır.

Molla Kutbuddin Ansari'nin soyundan gelen Şahid ünlü Firangi Mahal okulunu kurmuştur.

Alıntılar

  • Allah -azze ve celle- şöyle buyurmaktadır: "Unuttuğun zaman Rabbini zikret" (Kehf, 18/24) Yani O'ndan başkasını unuttuğunda, kendi zikrinde kendini unuttuğunda, sonra kendini zikretmede kendini unuttuğunda, sonra Hakk'ın seni zikretmesinde bütün zikirleri unuttuğunda [Rabbini zikret]. Zikir, gaflet ve nisyandan kurtulmaktır. Üç derecesi vardır: Birincisi, övgü, dua ve riayetten ibaret olan zahiri zikirdir. İkincisi gizli zikirdir. Bu, fütûrdan [şuhûda engel olan perdelerden] kurtulmak, şuhûd ile kalmak ve müsamerenin [Hakk'ın huzurunda bulunma bilincinin] devam etmesidir. Üçüncüsü, hakiki zikirdir. Bu ise, Hakk'ın seni zikrettiğinin şuhûduna varman, kendi zikrini müşahededen kurtulman ve zikre devam ederken zikredenin iftirasını bilmendir. (Menazilü's-Sairin'den)
  • Vecd, sürekli yenilenen ve sahibinde sıkıntı uyandıran bir şûhuddan kaynaklanan alevdir. (Menazilü's-Sairin'den)
  • Yol üç katlıdır: İlmin makamlarıyla hikmetin makamlarını idrak etmek; sabr makamlarıyla saffetin (saflık) makamlarına ulaşmak; marifet makamlarıyla hakikatin makamlarını idrak etmek.
  • İnsan saffet makamlarına sabır yoluyla ulaşır. Sabra ulaşmanın da üç yolu vardır: Münakaşayı terk etmek, dünyevi tedbirden vazgeçmek, rızayı zaruri görmek. Bu, Tanrı'nın iradesinden razı olan kişinin makamıdır.
  • Müşahede (Contemplation) kul ile Rabbi arasındaki engellerin kalkmasıdır.

Farsça kitaplar

  • Munajat Namah (Farsçaمناجات نامه)
  • Nasayeh (Farsçaنصایح)
  • Zad-ul Arefeen (Farsça زاد االعالرفین)
  • Kanz-ul Salikeen (Farsçaکنز السالکین)
  • Haft Hesar (Farsçaهفت حصار)
  • Elahi Namah (Farsçaالهی نامه)
  • Muhabbat Namah (Farsçaمحبت نامه)
  • Qalandar Namah (Farsçaقلندر نامه)
  • Resala-é Del o Jan (Farsçaرساله دل و جان)
  • Resala-é Waredat (Farsçaرساله واردات)
  • Sad Maidan (Farsçaصد میدان)
  • Resala Manaqib Imam Ahmad bin Hanbal

Arapça kitaplar

  • Anwar al-Tahqeeq
  • Zem al-Kalam
  • Manāzel al-Sā'erīn
  • Kitaab al-Frooq
  • Kitaab al-Arba'een

Türkçeye çevirilen kitaplar

  • Tasavvufta Yüz Basamak, çev. Abdurrezzak Tek, Emin Yayınları, Bursa, 2008

Batı dillerinde

  • A. G. Ravân Farhâdi, Abdullah Ansari of Herat-An Early Sufi Master, Curzon Press, 1996
  • Jogendra Sing, The Invocations of Shaikh Abdullâh Ansârî, London, 1939
  • L.Morris ve R. Sarfeh, Munâjât: The Intimate Prayers of Khwâjah Abd Allah Ansârî, New York, 1975
  • Wheeler M. Thackston, Kwâja Abdullah Ansârî: Intimate Conversations, New York, 1978
  • Kwadja Abdullah Ansârî Mystique Hanbalite, Beyrut 1965
  • Hundred fields between man and God (Sad Meydan), çev. Münir Ahmed, Lahor, 1983
  • Chemin de Dieu, Paris, 1988

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

A. G. Ravân Farhâdi, Abdullah Ansari of Herat-An Early Sufi Master, Curzon Press, 1996


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

<span class="mw-page-title-main">İslam</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

İslam (Arapça: اَلْإِسْلَامُ, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Timur</span> Timur İmparatorluğunun kurucusu ve ilk hükümdarı (1336–1405)

Timur sonrasında Timur Küregen, Timurlu İmparatorluğu'nun kurucusu olan Türk veya Türk-Moğol asker ve komutan. 1370'ten itibaren düzenlediği seferlerle günümüzdeki Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Kafkasya, Ortadoğu ve Anadolu'nun büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Çağatay ulusunu oluşturan boylardan Barlaslar'ın önderi olan Turagay ile Tekina Hatun'un çocuğu olarak 1336'da Semerkant yakınlarındaki Şehr-i-Sebz'e bağlı Hoca Ilgar köyünde dünyaya gelen Timur, 1370'te Çağatay Hanlığı'nın batısını denetim altına alan askeri bir lider olarak kendini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bektaşîlik</span> Sufi/tasavvufî tarikat

Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.

Kürtler, doğuda Zagros Dağları'ndan batıda Toros Dağları'na ve güneyde Hemrin Dağları'ndan kuzeyde Kars–Erzurum platolarına kadar uzanan coğrafi bölgede yoğun yaşayan, 2017 yılı tahminlerine göre dünyada yaklaşık 36–45 milyon nüfusa sahip olan İranî bir halktır. Bugün dünyadaki en büyük Kürt nüfusu, 15–20 milyon civarı ile Türkiye'de bulunurken; İran, Irak ve Suriye'de de sayıları 3 ila 12 milyon arasında değişen önemli Kürt nüfusları bulunmaktadır. Gerek Orta Doğu'daki siyasi ve sosyal karmaşalar ve sorunlar, gerekse diğer sebepler dolayısıyla özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında oluşan göçler sonucunda Batı Avrupa başta olmak üzere Kuzey Amerika ve Orta Asya gibi farklı bölgelere yerleşmiş bir Kürt diasporası da mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">İslam tarihi</span> İslam medeniyetinin tarihî gelişimi

İslam tarihi, Müslüman medeniyetinin geçmişten günümüze dek siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeleri ile ilgili olan tarihsel çalışma alanıdır. Çoğu tarihçi, İslam dininin MS 7. yüzyılın başında Arap Yarımadası'ndaki Mekke ve Medine şehirlerinde ortaya çıkıp yayıldığını kabul etmektedir. Müslümanlar, İslam'a Âdem, Nuh, Musa, Davud, Süleyman, İsa gibi peygamberlerden beri var olan bir din ve Allah'ın iradesine teslimiyetle gerçekleşen bir dönüş olarak inanırlar.

Sufi metafiziği başlıca vahdet (birlik) düşüncesi etrafında gelişmiştir. Öyle ki varlık bir "Mutlak Varlık" ve O'nun aynada yansımalarından oluşan görüntülerden ibarettir. Bu anlayışı açıklayan iki farklı ifade biçimi kullanılır; Vahdet-i vücud ve vahdet-i şuhut. Bazı İslami reformcular bu iki deyim arasındaki farklılığın sadece semantik ve deyimle ilgili olduğunu, özünde bir farklılık içermediğini söylerler. Sufi metafiziğinde diğer dikkat çeken konular hulul, teşkik ve maksut birliği gibi konulardır. Allah ile evren arasındaki ilişkinin tarzı sufiler arasında olduğu gibi, sufi olmayan müslümanlar arasında da tartışılagelmekte olan bir konudur.

<span class="mw-page-title-main">Bâyezid-i Bistâmî</span> İranlı mutasavvıf

Bâyezid-i Bistâmî ya da Ebu Yezid Tayfur bin İsa bin Sürûşân, İranlı mutasavvıf.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed</span> İslamın kurucu peygamberi (570–632)

Muhammed, dünyanın en kalabalık ikinci dini olan İslam'ın kurucusu ve merkezî figürü olan dinî, askerî ve siyasi Arap liderdir. Arap Yarımadası'nın tamamını ele geçirerek Müslüman hâkimiyetini tek bir yönetim altında birleştirmiş ve böylece İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın yanı sıra, öğretileri ile uygulamalarını güvence altına alarak İslami dinî inancın temelini oluşturmuştur. Müslümanlar tarafından Âdem, İbrahim, Musa, İsa ve diğer peygamberlerin daha sonradan tahrif edilmiş tek tanrılı dinlerini onaran ve tamamlayan kişi ve Allah'ın insanlara gönderdiği son peygamber olduğuna inanılır.

<span class="mw-page-title-main">Bâtınîlik</span> İslam dininin kutsal kitabı olan Kuranın bâtıni tevillere dayanan ezoterik yorumu

Bâtınîlik ya da Bâtınîyye ; İslamda Kur'an ayetlerinin görünür anlamlarının dışında, daha derinde gerçek anlamları bulunduğu inancı, ayetleri buna göre yorumlayan akıma Bâtınîlik, bu düşünceyi benimseyen kişiye de Bâtınî denir. Şiîlikte bu anlamları ancak Tanrı ile ilişki kurabilen ve Ali'nin soyundan gelen masum On İki İmam'ın bilebileceğine inanılır.

İlhanlılar devrinde Alevîler Moğolların en güçlü devirlerinde Kara-Kurum saraylarında itibar sahibi olan Budist ve Hristiyan din adamlarıyla karşı karşıya gelen İslâmiyet mensupları çok büyük tehlikelere maruz kalmışlardı. İlhanlılar’ın henüz kudret sahibi olmadıkları devirlerde Cengiz’in kurduğu büyük imparatorluk henüz parçalanmamıştı. Onun yerine geçen “Oktay Han” ise Cengiz’in koyduğu yasaları taviz vermeden uygulamaktaydı. Bilhâssa Kayuk Han devrinde Moğol âdetlerinden kaynaklanan yasaların hâkimiyeti altında yaşayan Müslümanlar büyük işkencelere maruz kalarak ezilmekteydiler. Argon Han devrinde ise Müslümanlar çok şiddetli bir mezâlime maruz kaldılar.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da kadın</span> İslam toplumlarında kadının yeri

Müslüman kadınların deneyimleri farklı toplumlarda ve aynı toplum içinde büyük farklılıklar gösterir. Ortak yönleri ise, hayatlarını değişen derecelerde etkileyen, aralarındaki geniş kültürel, sosyal ve ekonomik farklılıklar arasında köprü kurmaya hizmet edebilecek ortak bir kimlik veren İslam dinine bağlılıklarıdır.