Hukuk ya da tüze birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, tüm idari ve akademik birimleriyle İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt merkez kampüsünde faaliyet gösteren Türkiye'nin ilk hukuk fakültesidir. Türkiye Barolar Birliği'nin hukuk fakültelerine yönelik 22 ölçütlü değerlendirmesine göre Türkiye'nin en iyi hukuk fakültesidir.
Weimar Cumhuriyeti, Almanya'da, Philipp Scheidemann'ın 9 Kasım 1918 tarihinde cumhuriyetin kurulduğunu ilan etmesi ile başlayıp 30 Ocak 1933 tarihinde Adolf Hitler'in şansölye olmasına kadar süregelmiş döneme verilen isimdir. “Weimar Cumhuriyeti” adı tarih yazımı için kullanılan bir terimdir. Bu adın kaynağı, I. Dünya Savaşı'ndan yenilgiyle çıkılması sonucu lağvedilen Alman monarşisi yerine millî meclisin yeni anayasayı oluşturmak için 1919 yılında toplandığı Weimar kentidir. Parlamenter demokrasiye dayanan bir rejimin kurulmuş olduğu bu dönemde “Deutsches Reich” yani Alman İmparatorluğu adı muhafaza edildi. Almanya'da liberal demokrasi yerleştirmek için yapılan bu ilk girişim, yoğun sivil anlaşmazlıkların ve ekonomik sorunların olduğu bir dönem getirdi.
Almanya Komünist Partisi, 1918-1933 yılları arasında önde gelen Alman siyasi parti. KPD, 1918'in sonunda Spartakusbund'un daha küçük radikal sol gruplarla birleşmesinden ortaya çıktı. Bu birleşmenin amacı, Almanya'da komünizmin hakim rejim hâline getirilmesiydi. 30 Aralık 1918'den 1 Ocak 1919'a kadar aşırı solcuların hakim olduğu kurucu parti kongresi, partinin Alman Ulusal Meclisi seçimlerine katılmasını reddetti. 1919'daki ocak ayaklanmasının ardından rejim güçleri, önce KPD liderleri Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg'u, kısa bir süre sonra da kurucu üye Leo Jogiches'i öldürdü. Aralık 1920'de KPD, Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi' nin sol çoğunluğuyla birleşti ve geçici olarak Birleşik KPD adını aldı. KPD, kuruluşundan itibaren SPD'nin devrimci alternatifi olarak görüldü. Weimar Cumhuriyeti döneminde sosyalist üretim koşulları ve Sovyetler Birliği'ni model alan bir proletarya diktatörlüğünü savundu. Parlamentarizm ve demokrasi hakkındaki görüşleri, “burjuva demokrasisini” parti liderliğinde bir sosyalist konsey cumhuriyeti ile değiştirmek istedikleri için bölünmüştü, ancak yine de seçimlere katıldılar. 1919'dan itibaren Lenin'in ve daha sonra Stalin'in egemen olduğu Komünist Enternasyonal'in bir üyesiydi. KPD, işçi hareketinde sosyal demokrasiye karşı mücadele etmek için, 1928'den itibaren SPD'yi sosyal faşist ve baş düşman ilan ederek Nasyonal Sosyalizm'e karşı ortak bir mücadeleyi engelledi. 1929'dan itibaren KPD, otoriterleşti. Parti, Stalin ve Ernst Thälmann etrafında giderek bir şahıs kültü hâline geldi.
Bernhard Schlink, Alman akademisyen, yargıç ve yazar.
Konstantinos Çaços Yunan Diplomat, Hukuk Profesörü, siyasetçi. Yunanistan Cumhuriyeti'nin 2. Cumhurbaşkanı.
Carl Schmitt, siyaset felsefesi alanında da görüşlerine başvurulan, Alman anayasa hukukçusuydu. 20'inci yüzyılın en tanınmış fakat en tartışmalı Alman anayasa hukuku ve uluslararası hukuk uzmanlarından biridir. Schmitt, 1933'ten itibaren Nazi rejimine dahil oldu: 1 Mayıs 1933'te Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'ne üye oldu ve Nazi rejiminin sonuna kadar partisine sadık kaldı. Schmitt, 1934'te gerçekleşen ve Röhm Darbesi adı verilen darbe hareketini, Führer nizâmı adını verdiği hukuk teorisi ile aklamaya çalıştı. 1935'teki Yahudi düşmanı Nürnberg Yasaları'nı, özgürlük anayasası adıyla nitelendirdi. 1936'da NSDAP çevreleri tarafından oportünizmle de suçlandı. Partideki görevlerine son verildi, ancak NSDAP üyesi olarak kaldı. Hermann Göring'in himayesi sayesinde Schmitt, Prusya Ayan Meclisi'nin bir üyesi olarak kaldı ve Berlin'de üniversite profesörlüğünü de sürdürdü.
Kurt Schmitt, Alman ekonomi lideri ve Nazi Almanyası Ekonomi Bakanı.
Helmuth James Graf von Moltke, bir Alman hukukçu. II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından işgal edilen topraklardaki insanların insan hakları ihlalleri yıkmak için harekete geçti ve daha sonra Kreisau direniş grubunun kurucu üyesi oldu. Üyeleri Nazi Almanyası'nda Adolf Hitler hükûmetine karşı çıktı.
Ronald Myles Dworkin, FBA, hukuk ve siyaset felsefesine etkili katkılarda bulunan Amerikalı filozof ve anayasa hukukçusudur.
Bu madde, Nazi Partisinin liderleri ve yetkililerinin listesidir.
Lon L. Fuller hukuk ve ahlak arasında zorunlu bir ilişki olduğunu iddia eden Amerikalı bir hukuk felsefecisidir. Fuller, uzun yıllar Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesinde çalışmıştır. Hukuk felsefesi alanında 1964 yılında basılmış "The Moralitiy Of Law"(Hukukun Ahlakı) kitabıyla tanınmıştır. Bu kitap aslında 1963 yılında Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde verdiği konferansların genişletilmesiyle oluşmuştur. Diğer önemli eserleri arasında Kendini Arayan Hukuk(Law in Quest of Itself-1940), Hukuk Biliminin Problemleri(Problems of Jurisprudence-1949), Hukuki Faraziyeler(Legal Fictions-1967) ve Hukukun Anatomisi(The Anatomy of Law-1968) sayılabilir.
Otto Karl Gessler, Weimar Cumhuriyeti'nde liberal bir Alman siyasetçi. 1910'dan 1914'e kadar Regensburg belediye başkanı ve 1913-1919'da Nürnberg belediye başkanıydı. 1920'den 1928'e kadar en başta Reichswehrminister olmak üzere sayısız Weimar kabinesinde görev yaptı.
Georg Jellinek, Alman kamu hukuku avukatı. Avusturya kökenli olduğu ve Avusturya'da kamu hukuku için örnek bir isim olduğu iddia edilir.
Adolf Hitler'in iktidara yükselişi, Almanya'da Eylül 1919'da Hitler'in daha sonra Deutsche Arbeiterpartei - DAP olarak bilinen siyasi partiye katılmasıyla başladı. İsim 1920'de Nationalsozialistische Deutsche Arbeiterpartei - NSDAP olarak değiştirildi. Anti-Marksistti ve Weimar Cumhuriyeti'nin savaş sonrası demokratik hükûmetine ve Versay Antlaşması'na karşıydı, aşırı milliyetçiliği (Pancermenizmi) ve aynı zamanda antisemitizmi savunuyordu. Hitler, Reichstag'ın o ay 1933 Yetki Kanununu kabul etmesinden sonra Mart 1933'te iktidara geldi ve genişletilmiş yetkiler aldı. Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg, bir dizi parlamento seçimleri ve ilgili arka oda entrikalarından sonra 30 Ocak 1933'te Hitler'i Şansölye olarak atadı. Yetki Kanunu - acımasızca ve otoriterce kullanıldığında - Hitler'in bundan sonra anayasal olarak yasal itiraz olmaksızın diktatörlük yetkisini kullanabileceği imkanına kavuştu.
Radbruch formülü, ilk olarak Alman hukuk profesörü ve politikacı Gustav Radbruch tarafından 1946 tarihli bir makalede formüle edilen bir hukuk teorisidir. Teoriye göre bir yargıç, bir kanun ile adil olarak gördüğü şey (adalet) arasında bir çelişki olduğunu görüyorsa ve söz konusu kanun, ancak ve ancak "dayanılmaz derecede adaletsiz" ise veya insanların kanun önündeki eşitliğini ''kasıtlı olarak göz ardı ediyorsa'' yasayı uygulamamalıdır.
Yasal tarih veya hukuk tarihi, hukukun nasıl geliştiği ve neden değiştiğini inceler. Hukuk tarihi, medeniyetlerin gelişimi ile yakından bağlantılıdır ve sosyal tarihin daha geniş bağlamında işler. Bazı hukukçular ve hukuk süreci tarihçileri hukuk tarihini, kanunların evriminin kaydı ve çeşitli hukuki kavramların kökenlerini daha iyi anlatan bir bakış açısıyla bu kanunların nasıl geliştiğine dair bir teknik açıklama olarak görmüşlerdir; bazıları ise hukuk tarihini entelektüel tarihin bir dalı olarak görür. Yirminci yüzyıl tarihçileri hukuk tarihini, sosyal tarihçilerin düşüncesiyle paralel bir çizgide, daha bağlamsal bir tarzda ele aldı. Hukuk kurumlarına; karmaşık kurallar, oyuncular ve sembollerden oluşan sistemler olarak baktılar ve bunları toplumla, sivil toplumun belirli yönlerini değiştirmek, onları uyarlamak, direnmesini sağlamak veya teşvik etmek için etkileşime giren unsurlar olarak gördüler. Bu tür hukuk tarihçileri, sosyal bilimler araştırma yöntemleriyle vaka geçmişlerini analiz etme, istatistiksel yöntemler kullanma, davacılar, dilekçe sahipleri ve yasal süreçlerdeki diğer taraflar arasındaki sınıf ayrımlarını ayrımlarını analiz etme eğiliminde oldular. Vaka sonuçlarını, işlem maliyetlerini ve karara bağlanmış dava sayısı analiz ederek, hukuk ve toplumun sadece hukuk teorisi, içtihat hukuku ve medeni hukuk çalışmalarıyla yapılabilecek olandan daha karmaşık bir resmine yasal kurumların, uygulamaların, prosedürlerin ve özetlerin bir analiziyle ulaşır.
Adolf Hitler'in kişilik kültü, Nazi Almanyası'nın (1933–1945) öne çıkan bir özelliğiydi, ve 1920'lerde Nazi Partisi'nin ilk günlerinde başladı. Führerprinzip'e dayanarak, aralıksız Nazi propagandasının her zaman öne sürerek, liderin her zaman haklı olduğu ve Hitler'in Almanya'nın ekonomik sorunlarını çözmedeki bariz başarısıyla, İkinci Dünya Savaşı öncesinde dış politikadaki kan dökmeden elde ettiği zaferleriyle pekiştirildi ve savaşın başlarında Polonya ve Fransa'daki hızlı askeri başarıları, sonunda Alman halkının Nazi kontrolünün merkezi bir yönü haline geldi.
Paul Gustav Emil Löbe Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) bir Alman politikacısı, Weimar Cumhuriyeti Reichstag üyesi, Weimar Reichstag başkanı ve Batı Almanya Federal Meclisi üyesiydi.
Gustav Noske, Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Alman politikacısıydı. 1919-1920 yılları arasında Weimar Cumhuriyeti'nin ilk Savunma Bakanı olarak görev yaptı. Noske'nin 1919'daki sosyalist/komünist ayaklanmaları bastırmak için orduyu ve paramiliter güçleri kullandığı biliniyordu.