İçeriğe atla

Guenter Lewy

Guenter Lewy (solda) 2016 yılında

Guenter Lewy (1923-), ABD'nin Massachusetts eyaletinde bulunan Massachusetts Üniversitesi'nden emekli profesör ve tarihçidir.

Guenter Lewy 1923 yılında Almanya'da doğdu. 1939 yılında on beş yaşındayken ailesiyle birlikte İngiliz mandası altındaki Filistin'e gitti. Sonra da ABD'ye yerleşti. Columbia Üniversitesi, Smith Koleji ve Massachusetts Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı. Şimdi American Jewish Committe (Amerikan Yahudi Komitesi) tarafından yayımlanan muhafazakâr eğilimli Commentary (Yorum) dergisinde yazarlık yapmaktadır. Vietnam Savaşı, Amerika Birleşik Devletleri tarihinde komünizm ve Nazi Almanyası gibi birçok değişik konularda kitaplar yazdı.

Guenter Lewy 2005 yılında Ermeni kırımı ile ilgili yayımladığı kitabında Ermeni yazarlar tarafından geçmişte soykırımını desteklemek üzere öne sürülmüş bütün kanıtların güvenirliğini irdeledi. Kitabında Anadolu'dan techirleri sırasında ölen Ermenilerin sayısını 642.000 olarak belirledi. Techir sırasında Osmanlı devlet adamlarının Ermenilerin can güvenliğini sağlamakta çok yetersiz kaldığını ancak kasıtlı bir soykırım amacının bulunmadığı sonucuna vardı. Guenter Lewy'nin Ermeni meselesi hakkındaki Osmanlı Türkiyesi'ndeki Ermeni Katliamları: Tartışmalı Bir Soykırım kitabı, soykırım tartışması açısından çok büyük önem taşımaktadır.[1]

Ermeni tezini savunan yazarların daha önce Türk tezini savunan yazarlara karşı yönelttikleri eleştirileri Lewy için yapmak çok zordur. Lewy'nin Türkiye Cumhuriyeti veya Türk vatandaşlarıyla hiçbir organik bağı bulunmadığı için maddi veya manevi bir çıkar bulmak kolay değildir.

Guenter Lewy'nin 2005 yılında Middle East Quarterly dergisinde yayınlanan makalesi, yine Türk tezini güçlendiren bir bilimsel çalışma olmuştur. İttihatçı liderlere gıyaplarında ölüm hükmü veren 1919-20 askeri mahkemelerinde, savunma hakkının kullandırılmamasını eleştiren Lewy, müttefiklerin bile mahkemenin kararlarını ve işleyişini ciddiye almadığını detaylarıyla ortaya koymuştur. Ayrıca bazı Ermeni tarihçilerin belge derlerken bilimsellikten uzak tutumlarını da örnekleriyle göstermiştir.[2][3]

The Armenian Massacres in Ottoman Turkey: A Disputed Genocide

Lewy, Türkçe anlamıyla Osmanlı Türkiyesi'ndeki Ermeni Katliamları: Tartışmalı Bir Soykırım adlı araştırmasını 2005 senesinde yayımladı. Bu kitapta, Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen Ermenilerin Osmanlı Devleti'nin güneyine tehcir edilmelerinin soykırım hukuk kategorisine girip girmediğini araştırdı. Yeni olmayan bilinen kaynaklarla çalıştı ve bu kaynakları ele alarak birbirine zıt iki iddiayı karşılaştırarak, hem tartışmalı olan hem de her iki tarafın kabul ettiği tartışmalı olmayan noktaları sundu.[4]

Osmanlı Devleti'nin Ermenileri ülke içinde tehcir etme kararı aldığında, ülke olarak var olma mücadelesi içinde olduğunu bildiriyor. Ermeniler, hem Rusya'da hem de Osmanlı Devleti'nde yaşıyorlardı. Rusya ve Osmanlı Devleti 1914 sonunda dünya savaşına girdiklerinde ve Rus orduları Osmanlı sahasına girmeye başladıklarında, eski gerginlikler yeniden canlandı. Çoktandır otonomi ve hatta bağımsız bir devlet isteyen Osmanlı Ermenilerinin çoğu Rus ve Ruslarla müttefik Batılı güçlerin sempatizanıydı. Osmanlı Devleti'nde bir de gıda sorunları baş gösterdiğinde ve 1915te İngilizler Çanakkale'ye ayak basıp başkent İstanbul'un düşme tehdidi doğduğunda, ülkede panik doğdu ve Ermenileri tehcir kararı alındı.[4]

Lewy'nin hesabına göre, toplam 642.000 Ermeni tehcir esnasında ve sonrasında öldü. Lewy savaş öncesi Osmanlı Ermenilerinin sayısını 1.750.000 olarak tespit ediyor. Savaş sonrası Ermenilerin sayısını ise 1.108.000 olarak tespit ediyor, ölü sayısını bu şekilde tahmin ediyor.[5] Ermeniler üç sebepten dolayı öldüler: gıda yetersizliği, salgın hastalıklar ve katliamlar.[6] Ölü sayısının Osmanlı Ermenilerinin %37sinin öldüğünü gösterdiğini bildiriyor.

Lewy, birçok olayın merkezi rejimin bu ölümleri planlayarak gerçekleşmediğine işaret ettiğini açıklıyor. Ölümlerin, yüz binlerce insanı çabuk bir şekilde ve olağanüstü ilkel bir taşıma sisteminin varlığı yüzünden Osmanlı bürokrasisinin imkânlarını aştığı için gerçekleştiği sonucuna varıyor.[4]

Lewy, bilimsel soykırım iddiasının ispat olarak sunduğu üç ana kaynağın ve öne sürülen diğer kaynakların Ermeni katliamlarının, Birleşmiş Milletlerin soykırım tanımı içine girdiğini ispatlayamadığını açıklıyor. Soykırım iddiasının üç ana kaynağı olan İstanbul savaş suçları mahkemeleri, Teşkilât-ı Mahsusa'nın tehcirdeki rolü ve Andonyan belgeleri kaynaklarının soykırım iddiasını neden ispatlayamadığını kitabında inceliyor.[7]

Bunun dışında bazıları tarafından soykırım uzmanı olarak görülen İstanbul doğumlu Ermeni yazar Vahakn N. Dadrian'ın yöntemlerini inceliyor ve sert bir şekilde eleştiriyor. Dadrian'ın, kasten tercüme hataları yaptığını ve seçici alıntı yaptığını, bu tarz yöntemler bilim ahlakıyla bağdaşmadığı için Dadrian'in bilimadamlığını kabul etmediğini bildiriyor.[6]

Lewy ayrıca Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Birliği'nin tek ses olarak Ermeni tehcirini soykırım olarak tanımlamasını ciddiye alamayacağını bildirdi.[6] Bu birlik, Avrupalı ve Kuzey Amerikalı soykırım araştırmacılarını bir çatı altında toplayan bir organizasyon. Bu organizasyon 1997 senesinde çıkardığı bir kararla Ermeni tehcirini tek ses olarak soykırım diye nitelendirdi.[8] Lewy, bu organizasyonun kararını ciddiye almayışının sebebini, imza atanların çoğunun hiçbir arşive ayak basmamış oldukları veya bu konu hakkında köklü bir araştırma yapmamış oldukları için diye açıklıyor.[6]

Lewy'nin kitabı için araştırma yaptığı arşivler şunlar: Berlin'deki Alman dışişleri arşivi (Politisches Archiv des Auswärtigen Amts), Londra'daki İngiliz devlet arşivi (Public Record Office), Washington'daki Amerikan devlet arşivi (National Archives and Records Administration), Washington'daki Kongre Kütüphanesi arşivi (Library of Congress). Devlet arşivleri dışında yayımlanmış olan arşiv yayınlarını ve büyük sayıda ikincil kaynakları (anılar vs.) incelediğini bildiriyor. Bu uzun liste için kitabına bakınız.[9]

Kaynakça

  1. ^ Guenter Lewy'nin Armenian Massacres in Ottoman Turkey: Disputed Genocide (Osmanlı Türkiyesi'ndeki Ermeni Katliamları: Tartışmalı Bir Soykırım) kitabı
  2. ^ "Guenter Lewy'nin Revisiting the Armenian Genocide (Ermeni Soykırımına Yeniden Bir Bakış) adlı Middle East Quarterly Fall 2005 Volume XII Number 4 sayısında yayınlanmış makalesi". 28 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2009. 
  3. ^ "Yukarıdaki makalenin referansları da içeren orijinali". 22 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2009. 
  4. ^ a b c Eberhard Jäckel: Genozid oder nicht? - Hunderttausende Armenier kamen 1915/16 wohl ohne Absicht um 14 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - Soykırım mı değil mi? - Yüz binlerce Ermeni 1915/16 da muhtemelen kasıt olmadan ölmüş - 23 Mart 2006
  5. ^ Guenter Lewy The Armenian Massacres in Ottoman Turkey: A Disputed Genocide, S. 240
  6. ^ a b c d Commentary dergisi, Şubat 2006, Genocide?[]
  7. ^ "Lewy'nin kitabının özeti". 18 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2009. 
  8. ^ "Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Birliğinin Recep Tayyip Erdoğana 13 Haziran 2005 tarihli mektubu". 13 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2009. 
  9. ^ Guenter Lewy The Armenian Massacres in Ottoman Turkey: A Disputed Genocide, S. 333-358, Works Cited bölümü

Yayımlanmış Kitapları

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Taner Akçam</span> Alman akademisyen, sosyolog, yazar

Altuğ Taner Akçam, Türk tarihçi ve sosyolog.

<span class="mw-page-title-main">Teşkîlât-ı Mahsûsa</span> Osmanlı İmparatorluğu’nda faaliyet göstermiş gizli bir örgüt

Teşkîlât-ı Mahsûsa, İttihat ve Terakki Cemiyeti bünyesinde Enver Paşa'ya bağlı olarak kurulan gizli teşkilattır. II. Meşrutiyet dönemi sonrası 1913-1918 yılları arasında etkinlik gösteren istihbarat ve propaganda işleri yürüten bir topluluktur. İttihat ve Terakki'nin Türkçü ve İslamcı siyasi görüşleri doğrultusunda, yurt içi ve yurt dışında, karşı istihbarat, propaganda, örgütlenme, suikast eylemlerinde bulunmuştur. Oluşumun isim babası Miralay Rasim Bey’dir. Çeşitli şahit ifadelerine göre 1911'den itibaren etkin olmuş, 17 Kasım 1913’te resmen kurulmuş ve daha sonrasında da 5 Ağustos 1914'te Harbiye Nezareti'ne bağlı resmî bir örgüte dönüştürülmüştür. 8 Ekim 1918'de İttihat ve Terakki hükûmetinin iktidardan ayrılması ile birlikte Teşkîlât-ı Mahsûsa da resmen tasfiye edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı Ermenileri</span> Osmanlı Devletinin Ermeni halkı

Osmanlı Devleti kuruluş döneminde Ermeniler, genellikle Çukurova, Doğu Anadolu Bölgesi ile Kafkasya bölgelerinde bulunan beyliklerin egemenliği altında yaşamışlardır. Bursa'nın başkent olduğu dönemde Ermeni ruhani reisliği başkente alınmıştır. İstanbul'un fethinden sonra da İstanbul'a taşınmış ve daha sonra da İstanbul Ermeni Patrikhanesi kurulmuştur. Ermeniler Anadolu'dan gelen göçlerle İstanbul'da büyük bir cemaat oluşturmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Eberhard Jäckel</span>

Eberhard Jäckel, Alman tarihçidir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı</span> Osmanlı İmparatorluğunda ikamet eden Ermenilerin savaş boyunca göçe zorlanması ve sistematik katli

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.

<span class="mw-page-title-main">Süryani Katliamı</span> Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen sürgün

Süryani Soykırımı veya Arami Katliamı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ordusunun güneydoğu Anadolu ve İran'ın tarihi Azerbaycan bölgesinde, bazı Kürt aşiretlerinin yardımıyla Süryani Hristiyan azınlıklara karşı işlediği, tüm Süryani ve Süryani-i Kadim nüfusu 1914'de 58.983 iken bu sayının yaklaşık 5 katı olan 270 bin ila 300 bin arasında Süryani'nin öldüğü iddia edilen, sürgün etme ve katliamdır. Lakin daha sonra, alttaki Görüntüler kısmında bulunan resimden de görüldüğü üzere Rosie Malek-Yonan, Los Angeles, California'da bulunan Süryani Soykırım Anıtı'na bu sayıları 3 katına çıkarıp, 500 bin daha arttırarak 750 bin Süryani'nin soykırıma uğratıldığını belirten plakayı koydurmuştur ki bu da aslen 1914'te yaşayan tüm Süryani sayısının 12.7 katıdır.

<i>Andonyan Belgeleri</i>

Naim Beyin Anıları: Ermeni Tehciri ve Katliamları ile ilgili Resmi Türk Belgeleri, Osmanlı Ermenisi Aram Andonyan'a ait 1919 ve 1920 senesinde Londra'da Hodder & Stoughton yayınevinde basılmış bir kitap. İçinde Andonyan belgeleri diye bilinen ünlü Talat Paşa telgraflarının kopyalarını barındırıyor.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı Bankası Baskını</span>

1896 Osmanlı Bankası Baskını, İstanbul'daki Osmanlı Bankası merkez şubesinin 26 Ağustos 1896 günü bir grup Ermeni Devrimci Federasyonu üyesi Ermeni tarafından ele geçirilmesi eylemidir.

<span class="mw-page-title-main">Adana Katliamı</span>

Adana Katliamı veya Osmanlı Türkçesi ile Adana İğtişaşı olarak da adlandırılan, 1909 Nisan'ında Osmanlı İmparatorluğu'nun Adana vilayetinde meydana gelen karşılıklı silahlı etnik çatışmalar sonucu Adana bölgesindeki Müslüman nüfus tarafından Ermeni mahalle ve köylerinde uygulandığı iddia olunan Ermeni karşıtı pogrom. Olaylarda 15.000 ile 30.000 arasında Ermeni'nin öldürüldüğü rapor edilmektedir. Osmanlı ve Türk kaynakları ile bunun aksi yönde iki tarafın karşılıklı çatışmaları neticesinde her iki taraftan ölenlerin olduğunu belirtmektedir. Bu olaylar üzerine hükûmet derhâl Rumeli'den Adana'ya asker sevk etmiş, bunların gelmesi üzerine olaylar yeniden alevlenmiş ama bu defa isyan çabuk bastırılmıştır. Cemal Paşa, Adana Vakası'nda 17.000 Ermeni ve 1.850 Müslüman öldüğünü, eğer şehrin nüfus oranı Ermenilerin lehine olsaydı bu sayıların tersine tecelli etmiş olacağını belirtmiştir. Yeni Tasvir-i Efkâr gazetesi de ölenlerin sayısını şöyle vermiştir: Müslümanlardan 1.186 kişi, gayrimüslimlerden ise 5.243 kişi. Ayrıca İsmail Hami; ölü sayısını 1.850 Türk, 1.700 Ermeni olarak tespit etmiştir. Öte yandan Patrikhane kendi yaptırdığı araştırma ile 21.300 ölü rakamı çıkarmıştır. Edirne mebusu Babikyan Efendi, meclise takdim etmek üzere bir rapor hazırlamıştı. Pek kısa bir zaman sonra öldüğü için mecliste görüşülemeyen bu raporda ölü sayısını 21.001 olarak gösteriyordu. Cemal Paşa'nın verdiği rakam, mahkemelerin bitmesinden sonraya ait olduğu cihetle, olay sırasında kaçıp da sonra geriye gelenler olabileceği düşünülürse ölen Ermenilerin 21.000'den ziyade 17.000'e yakın olduğu kabul edilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Hamidiye Katliamları</span> 1890ların ortalarında Osmanlı İmparatorluğunda Ermenileri hedef alan katliamlar

Hamidiye Katliamları veya bazı Türkçe olmayan kaynaklarda geçen adlarıyla 1894-1896 Ermeni katliamları ve Büyük Katliamlar, 1890'ların ortalarında Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti tarafından ülkede yaşayan Ermenilere yapıldığı iddia olunan katliamlardır. Katliamlar sonucu ölenlerin sayısı 80.000 ile 300.000 arasında gösterilmekte, dönemin gazete haberlerine göre 50.000 çocuğun ise yetim kaldığı belirtilmektedir. Kırım, The New York Times 'ın Eylül 1895 tarihli makalesindeki başlıkta Ermeni Holokost olarak geçiyordu. Buna karşın Osmanlı kaynakları ise aksi iddia olarak böyle bir sayıda Ermeninin öldürülmediği Müslümanların katledildiği Ermeni Çetelere karşı operasyon yapılıp bu çetelerin ve isyanların bastırıldığı iddiasındadır.

<span class="mw-page-title-main">Batı Ermenistan</span> Tarihsel iddiaların olduğu bir bölge

Batı Ermenistan, Ermenilerin tarihî ana vatanının bir parçası olan ve günümüzde Türkiye'nin doğusunda kalan bir bölgedir. Bizans Ermenistanı olarak da anılan Batı Ermenistan, MS 387'de Büyük Ermenistan'ın Bizans İmparatorluğu ve Sasani İmparatorluğu arasında bölünmesinden sonra ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Soykırımı'nın inkârı</span> Ermenilere soykırım yapılmadığı iddiasını savunan tez

Ermeni Soykırımı'nın inkârı, Ermeni Kırımı'nın soykırım olarak tanımlanamayacağını savunan veya iddiaların bilimsel yollarla, belgelerle açıklanması gerektiğini savunan tezdir. Ermeni Soykırımı'nın inkârı, bazı ülkelerde tamamen yasaklanmışken bazı ülkelerde soykırım olduğunu ifade etmek hoş karşılanmamaktadır. Pek çok kaynakta ölen insanların sayısı soykırım olduğuna kanıt olarak gösterilmektedir. Ancak bazı araştırmacılara göre de bir soykırım söz konusu değildir. Bu yaklaşımda olanlar, zamanın hükûmetinin bir Ermeni Tehciri gerçekleştirdiğini, olumsuz şartlardan dolayı birçok insanın öldüğünü söylemektedir.

Resulayn Kampları, Ermeni Kırımı sırasında 1915 yılında çıkarılan Tehcir Kanunu ile birlikte göç ettirilen Ermeniler için, Resulayn şehri yakınındaki çöl alanda kurulan 25 toplama kampından biridir. Bu kamplar Ermeniler için anma alanlarına dönüştürülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı terminolojisi</span>

Ermeni Kırımı terminolojisi İngilizce, Türkçe ve Ermenicede farklıdır ve Ermeni Soykırımı'nın reddi ve Ermeni Soykırımı'nın tanınması sorunları çerçevesinde siyasi tartışmalara yol açmıştır. Çalışmalarını İngilizce dilinde yapan tarihçilerin çoğu olayları tanımlamak için "soykırım" sözcüğünü kullansa da başka terimler de vardır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de Ermeni Kırımı'nın mirası</span>

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı, yaşanmasından uzun yıllar sonra bile Türk toplumunda hissedilecek derin etkiler bıraktı .Anadolu Hareketi'nin 1919 tarihli bir yayını, Ermenilere karşı sistematik bir "imha" politikasının uygulandığını ve İttihat ve Terakki liderlerinin "insanlığın en büyük suçluları arasında" olduğunu kabul ediyordu. Ermeni tarihçi Vahan Avetyan'a göre, 1920ler boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni bir devlet kurma projesinin önemli bir parçası olarak Kırım'ın Türk tarihinden silinmesi denenmişti.

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı boyunca birçok Türk sivil, siyasetçi ve askerî lider katliamlara ve yağmaya katılmayı reddedip Ermenilerin tehcir edilmesini ve katledilmesini durdurmaya çalıştı. Bu kişilerin çoğu eylemlerinin sonucu olarak pozisyonlarını kaybettiler ve bazıları öldürüldü.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı</span>

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı I. Dünya Savaşı'nın sonundan beri değişikliklere uğradı. Türkiye'nin dışındaki tarihçilerin çoğu Kırım'ın meydana geldiğini ve olayların bir soykırım olduğunu savunmaktadır, ancak bununla birlikte Kırım'ın sebepleri ve motivleri gibi bazı önemli hususların yorumlanmasında büyük farklılıklar vardır.

<span class="mw-page-title-main">Mayıs 1915 Üçlü İtilaf Bildirgesi</span> Üçlü itilaf Deklarasyonu 24 Mayısta Rus imparatorluğunun İsteğiyle Osmanlı İmparatorluğunda  Ermeni kırımının kınanması ve failleri sorumlu tutan, itham eden bir bildiri

Mayıs 1915 Üçlü İtilaf Bildirgesi veya 1915 Üçlü İtilaf Deklarasyonu, 24 Mayıs 1915 tarihinde Rus İmparatorluğu'nun inisiyatifiyle Üçlü İtilaf devletlerini oluşturan -Rusya, Fransa ve Büyük Britanya- tarafından imzalanan ve Osmanlı İmparatorluğu'nda devam eden Ermeni Kırımı'nı kınayan ve failleri sorumlu tutmakla itham eden bildiri.

<span class="mw-page-title-main">1919-1920 İstanbul yargılamaları</span>

1919-1920 İstanbul yargılamaları, I. Dünya Savaşı sonrasında, Mondros Mütarekesi'nden kısa bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun askerî mahkemelerinde görülen davalardır. İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) lider kadrosu ve seçilmiş bazı eski yetkililer, anayasayı ihlal etme, savaş zamanında vurgunculuk ile hem Ermenilerin hem de Rumların katledilmesi gibi çeşitli suçlamalarla itham edildi. Mahkeme, katliamların organizatörleri olarak görülen Enver Paşa, Talât Paşa ve Cemal Paşa ile diğerlerini ölüm cezasına mahkûm eden bir karara vardı.

<span class="mw-page-title-main">Sebastatsi Murad</span>

Sivaslı Murad, Ermeni fedai idi. Sivas ilçesinin 20 km doğusunda Ermeni köyü Govdun'da (Կովտուն) yakın zamanda köye taşınmış fakir bir kırsal ailede doğmuştur. Çocukluğunda çoban ve çiftlik işçisi olarak çalıştıktan sonra, gençken İstanbul'a taşındı ve burada çok az bir maaşla taşıyıcı olarak çalıştı. Sosyal Demokrat Hınçak Partisi'ne katıldı ve 1890'larda Osmanlı İmparatorluğu içinde Ermenilere ikinci sınıf muameleyi protesto eden Ermeni gösterilerine katıldı.