
Sümerler, yaklaşık MÖ 4000-2000 yılları arasında Irak'ın güneyinde yerleşik hayata geçmiş olup medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgede yaşamış bir uygarlıktır. MÖ 6'ncı ve 5'nci milenyumda Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı dönemi arasında ortaya çıkmış olup Dünyanın bilinen en eski uygarlıklarından birisi olarak kabul edilmektedir.

Elam, İran'ın güneybatısında MÖ 3000'li yıllarda var olmuş antik bir medeniyet ve tarihsel bölge.

Babil, Mezopotamya'da adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. Babil'in merkezi bugünkü Irak'ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır. Babil halkının büyük bir kısmını tarih boyunca çeşitli Sami asıllı halklar oluşturmuştur. Bölgede konuşulmuş en yaygın dil Akadca olmuş olmasına rağmen Sümerce dinî dil olarak kullanılmıştır. Aramice ise ilerleyen yıllarda bölgenin geçer dili konumuna gelmiştir.

Gılgamış, Sümer şehir devleti Uruk'un tarihî kralı, antik Mezopotamya mitolojisinin önemli bir kahramanı ve MÖ 2. binyılın sonlarında Akadca yazılan epik şiir Gılgamış Destanı'nın protagonistidir. Muhtemelen MÖ 2800 ile 2500 arasındaki bir zaman aralığında ülkeyi yönetmiş ve ölümünden sonra tanrısallaştırılmıştır. Ur'un üçüncü hanedanlığı döneminde Sümer efsanelerinde önemli bir şahsiyet olmuştur. Gılgamış'ın efsanevi kahramanlıkları günümüze kadar gelen beş Sümer şiirinde anlatılmıştır. Bunların tespit edilebilen en eskisi Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı'dır. Bu şiirde Gılgamış, Tanrıça İnanna'nın yardımına gelir ve tanrıçanın huluppu ağacını istila eden yaratıkları defeder. İnanna, Gılgamış'a mikku ve pikku adı verilen iki bilinmeyen nesne verir fakat Gılgamış, bunları kaybeder. Enkidu'nun ölümünden sonra gölgesi, Gılgamış'a Ölüler Diyarı'nın kasvetli koşullarını anlatır. Gılgamış ve Agga şiiri, Gılgamış'ın tâbi olduğu Kral Agga'ya karşı ayaklanmasını anlatır. Diğer Sümer şiirleri Gılgamış'ın dev Huvava ve Gök Boğası ile ilişkisini anlatırken kötü muhafaza edilmiş olan sonuncu şiir Gılgamış'ın ölümüyle cenazesini anlatır.

Akad İmparatorluğu veya Akkad İmparatorluğu, uzun ömürlü Sümer uygarlığından sonra Mezopotamya'nın ilk antik imparatorluğuydu. Merkezi, Akad şehri ve çevresindeydi. İmparatorluk, Mezopotamya, Levant ve Anadolu'da nüfuz sahibi oldu ve Arap Yarımadası'nda Dilmun ve Magan'a kadar güneye askerî seferler düzenledi.
Sümerce, Sümerlerin ana dili. Güney Mezopotamya'da MÖ 4000 yılında konuşuluyordu. MÖ 2000'li yılların başlarında yerini konuşma dili olarak Akadcaya bıraktı ancak Mezopotamya'da MS 1. yüzyıla kadar kutsal, şölensel, edebî ve bilimsel bir dil olarak kullanılmaya devam etti. Daha sonra ise bu dil 19. yüzyıla kadar unutuldu. Mezopotamya'da konuşulan diğer dillerin aksine Sümercenin izole dillerden olduğu kabul edilir.

Ur, Güney Irak'ta yer alan Zi Kar'daki Tel el Mukayyer bölgesinde bulunan antik Mezopotamya'ya ait önemli bir Sümer şehir devletidir. Ur, bir zamanlar Basra Körfezi'nde Fırat'ın ağzına yakın bir kıyı şehri olmasına rağmen kıyı şeridi değişmiş ve şehir, günümüzde oldukça iç kesimlerde Fırat'ın güney kıyısında kalmıştır. Günümüz modern Irak'ında yer alan Nasıriye'ye 16 kilometre uzaklıktadır.

Lagaş, Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşme yerinin kuzeybatısında Uruk'un doğusunda yer alır. Lagaş hem Sümerlilerin hem de daha sonraları Babillilerin en eski şehirlerinden biridir. Yakınındaki Girsu şehri, Lagaş'ın dini merkeziydi.

Sümer Kral Listesi, Sümerli ve yabancı hanedanlıklardaki Sümer krallarını listeleyen Sümer dilinde yazılmış antik bir metindir. Daha sonra yazılan Babil kralları listesi ve Asur kralları listesi bu metne benzer.
Isin Irak'ın El-Kadisiyye Valiliği'nde bulunan Arkeolojik sittir. MÖ 4. binyılın sonlarında Uruk döneminden itibaren en azından MÖ 1. binyılın sonlarına kadar Yeni Babil dönemine kadar kullanılmış Antik Yakın Doğu kentidir. Modern Ed-Divaniye şehrinin Yaklaşık 40 km (25 mi) güneydoğusundadır.
Udug ya da daha sonra Akadca bilinen adıyla utukku, antik Mezopotamya mitolojisinde bazen iyi ve bazen kötü olarak düşünülen belirsiz bir demon sınıfıdır. Egzorsizm metinlerinde "iyi udug", bazen "kötü udug"a karşı çağrılır. Kelimenin anlamı genellikle belirsizdir ve bazen belirli bir demon türünden ziyade demonları bir bütün olarak ifade etmek için kullanılır. Udug'un neye benzediği tespit edilememiş olsa da betimlemelerinde diğer antik Mezopotamya demonlarında da olduğu gibi karanlık bir gölge, etrafını saran ışığın yokluğu, zehir ve sağır edici bir ses gibi özelliklere sahip olduğu aktarılır. Günümüze kadar gelmiş antik Mezopotamya metinleri, kötü udug'u çıkarmak için talimatlar veren Udug Hul metinleri olarak bilinir. Bu metinler, kötü udug'un hastalığa neden olma rolüyle hastalıkları iyileştirmede duayla egzorsizmi gerçekleştiren kimsenin rolünü vurgulamaktadır.

Ur'lu Şulgi, Ur Üçüncü Hanedanlığı'nda Sümer Rönesansı'nın ikinci kralıdır. Yaklaşık MÖ 2029-1982 dönemlerinde 48 yıl boyunca hükümdarlık yapmıştır. Başarıları arasında, babası Ur-Nammu tarafından başlatılan Ur'un Büyük Zigguratı inşaatının tamamlanması yer alıyor.

Girsu, Sümerlere ait eski bir şehirdir. Lagaş'ın 25 km kuzeybatısında, modern Tell Telloh, Zi Kar ili, Irak'ta bulunmaktadır.

Ninurta (Sümerce: 𒀭𒊩𒌆𒅁 DNIN.URTA. Anlamı bilinmiyor.) veya bilinen diğer adıyla Ninĝirsu (Sümerce: 𒀭𒊩𒌆𒄈𒋢 DNIN.ĜIR2.SU Anlamı: "Girsu'nun Lordu"), erken Sümerlerde ilk ibadet edilen tarım, şifa, avcılık, hukuk, yazı ve savaşla ilgili antik Mezopotamya tanrısıdır. İlk kayıtlara göre, tarım ve insanları hastalıklar ile demonların güçlerinden koruyan şifa tanrısıdır. Daha sonraki zamanlarda ise Mezopotamya daha askerî bir hâle geldikçe, daha önceki tarımsal niteliklerinin çoğunu elinde tutmakla birlikte savaşçı bir tanrı olmuştur. Baş Tanrı Enlil'in oğlu olarak kabul edilmiştir. Sümerlerdeki ana tapınma merkezi, Nippur'daki Eşumeşa tapınağıydı. Ninĝirsu, Lagaş'ta kendisine ait tapınağı yeniden inşa eden Lagaş Kralı Gudea tarafından onurlandırılmıştır.

Gudea silindirleri, MÖ 2125 yılına ait bir çift terakota silindirdir. Ninurta Tapınağı'nın İnşası adında bir Sümer efsanesi hakkındadır ve çivi yazısı ile yazılmıştır. Silindir, Lagaş'ın kralı Gudea tarafından oluşturulmuş ve 1877 yılında Telloh, Irak'taki kazı sırasında keşfedilmiştir. Günümüzdeyse Fransa'nın başkenti Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. Bunlar şimdiye kadar keşfedilen en büyük çivi yazısı silindirleridir ve Sümer dilinde yazılmış en uzun bilinen metni içerir.
Ensi bir şehir devletinin yöneticisini veya prensini belirten Sümerce bir unvandır. Başlangıçta bağımsız bir yöneticiyi adlandırmış olabilir fakat sonraki dönemlerde ünvan, bir lugal'a atfedildiği varsayılmıştır.

Ur-Ningirsu ya da II. Ur-Ningirsu, yaklaşık olarak MÖ 2100 yılında Güney Mezopotamya'daki Lagaş'a hükmeden hükümdar (ensi). Önceki Lagaş hükümdarı Gudea'nın oğludur. Ur-Ningirsu'nun bir heykeli, New York'taki Metropolitan Sanat Müzesi ile Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir ve her iki müze, heykelin baş ve gövdesine ayrı ayrı sahiptir. Heykelin arka tarafında bir yazıt vardır.

Ur-Nammu, birkaç yüzyıllık Akad ve Guti egemenliğinin ardından Güney Mezopotamya'da Üçüncü Ur Hanedanı'nı kuran Sümer kralıdır. En önemli başarısı devleti yeniden yapılandırmasıdır ve günümüze ulaşan en eski yazılı hukuk örneği olan Ur-Nammu Kanunları ile tanınmaktadır. "Ur, Sümer ve Akad Kralı" unvanına sahip olmuştur.

Sümer ve Akad Kralı, antik Mezopotamya'daki Akad İmparatorluğu hükümdarlarının, sahip oldukları "Akad Kralı" yönetici ünvanıyla "Sümer Kralı" ünvanını birleştirmesiyle meydana gelen bir kraliyet ünvanıdır. Ünvan, Akad'lı Sargon tarafından kurulan antik imparatorluğun mirası ve ihtişamı üzerinde aynı anda bir hak iddia etmiş ve güneyde Sümer ve kuzeyde Akad bölgelerinden oluşan Aşağı Mezopotamya'nın tamamını yönetme iddiasını dile getirmiştir. "Sümer Kralı" ve "Akad Kralı" Ünvanlarının her ikisi de Akad kralları tarafından kullanılmasına rağmen ünvan, Yeni Sümer kralı Ur-Nammu'nun hükümdarlığına kadar birleşik haliyle takdim edilmemiştir. Ur-Nammu, bu ünvanı Aşağı Mezopotamya'nın güney ve kuzey kısımlarını kendi yönetimi altında birleştirme çabasıyla yaratmıştır. Daha önceki Akad kralları, Sümer ile Akad'ı bu şekilde birbiriyle bağlama aleyhinde olabilirler.

Ištaran Dicle'nin doğusunda Sümer ve Elam arasındaki sınırda konumlanmış bir Sümer şehir devleti olan Der şehrinin yerel tanrısıydı. Onun dini kültü Erken Hanedan Dönemi'nden Orta Babil Dönemi'ne kadar gelişmiştir. Ištaran'ın nadiren tasdik edilen eşi basitçe Šarrat-Deri yani "Der'in kraliçesi" olarak biliniyordu. Bazı kaynaklarda eşi, gökkuşağının tanrılaştırılması olan Manzat'tır.